Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Medya Yorumları - Sayfa 63 - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Nadas Alanı > Dünya Hali > iç-dış politika
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Medya Yorumları
Konudaki Cevap Sayısı
741
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
443330

Cevapla
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
  #621  
Eski 28-05-2010, 14:41
LAZIO LAZIO bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Jan 2009
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 111/62
83 Mesaj ına 243 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Dün bütün televizyonlarda 27 Mayıs darbesiyle ilgili görüntüler ve programlar vardı.

Darbelerin ve darbecilerin o yapışkan iğrençliğini, kendi halkına ihanet etmenin ruhlarına yerleştirdiği o alçakça bencilliği, topunu birden güvenilmez kılan o kalleşliklerini hatırladım.

Postalları, apoletleri, ellerindeki silahlarıyla insanların hayatlarını nasıl aldırmaz bir küstahlıkla çiğnediklerini hatırladım.

Hastane yatağında Denizlerin idamını öğrendiğinde Gülnur’un, “ben bu ülkede çocuk doğurmak istemiyorum” diye nasıl ağladığını...

Atatürk’ün aşçısının kızı olan Leyla Hanım’ın sırf “Rusçadan romanlar çevirdiği” için bir sabaha karşı nasıl askerler tarafından sürüklenerek götürüldüğünü, bir daha kendini toparlayamayıp hayatının sonunu nasıl felçli geçirdiğini...

Yaşar Kemal’in, sabah serinliğinde kendisini alan askerlerin arasında oturduğu cipten gür sesiyle “beni götürüyorlar Çetin” diye nasıl bağırdığını...

Erdal Eren’i asabilmek için nasıl kemik yaşını değiştirdiklerini...

Kendi ülkesini, kendi halkından aldığı silahla işgal eden rezillerin radyodan duyulan o buyurgan sesini...

Gazetelerdeki idam resimlerini...

Ömer Ayna ile Bozkurt Nuhoğlu’nun, Maltepe hapishanesinin demir parmaklıkları arkasından ziyaretçilere nasıl baktıklarını...

Kışla kapılarında yakınlarını arayanlara nasıl zulmettiklerini...

Öldürülen çocukları...

Diyarbakır Cezaevi’ndeki kulaktan kulağa yayılan işkenceleri...

Selimiye’nin kapısında oğlunu arayan yaşlı kadının ağlayışını...

“Bizimkileri asarlar mı acaba” diye soran annenin acıyla kasılmış fısıltısını...

“Asmayalım da besleyelim mi” diyen canavarlığı...

Gece karanlığında basılan evleri...

Bir düşman ordusunun işgalci subayları gibi insanlara tepeden bakarak yürüyen darbeci albayları...

Bütün bunları, bütün bu acıları, bütün bu baskıları, zulümleri, açığa bile vurulamayan kederleri hatırlıyorum.

Hatırlıyorum bütün bunları.

Darbe planları yapanlardan, “ben AKP’ye karşıyım, AKP yıkılacaksa darbe olsun” diyen ve kendini solcu sanan belkemiksiz sefillerden, darbe yolunu açmak için kaos yaratmaya uğraşan alçaklardan, bütün darbecilerden, işbirlikçilerinden, kışkırtıcılarından iğrenmem, bütün bunları hatırladığım için.

İğrenirim ben darbecilerden.

Kendi halkına ihanet eden darbelerden iğrenirim.

Onlara duyduğum öfke bitmez.

Ağlayan kadınları, ölen çocukları, zindanlara atılan insanları, işkencelerde kırılanları unutmam ben.

Unutanlarla yollarımız çoktan ayrıldı zaten.

Onlar yeni darbeler, yeni alçaklıklar peşinde koşuyorlar.

Ergenekoncuları alkışlayıp, “darbe yapacağından ümitli” oldukları paşaları karşısında gerdan kırıyorlar, kendi halklarını aşağılayıp, kendi insanlarını satıyorlar.

Yeni darbeler yapılıp, yeni idam sehpaları kurulduğunda, ölecek insanları seyredecekleri tribünlerde kendilerine koltuk ayırtıyorlar.

Bir insan için darbe alkışlayıcılığından daha rezil ne olabilir?

Hâlâ darbe planları hazırlayanlar çıkıyor.

Hâlâ onları savunanlar çıkıyor.

Neyi savunuyorsunuz? Savunduğunuz, ölüm, işkence, zulüm.

“Asmayalım da besleyelim mi” diyenlerin, bu dediklerine uygun biçimde gençleri astıranların yazdığı anayasalara sahip çıkıyorlar, ortaya konulan onca plana, topraktan fışkıran onca silaha, Hrant’ın kanlı bedenine, Danıştay baskınına rağmen “Ergenekon yok” diyorlar, “muhtıraların karşısında” yarı bellerine kadar eğiliyorlar, yeni darbelerin yolunu açabilmek için “sivil vesayetten” söz ediyorlar, en fazla bir yıl içinde seçim yapılacağını bile bile sanki hiç seçim yapılmayacakmış gibi sivilleri suçluyorlar, “darbecilikten” sanık bir orduyu yüceltiyorlar.

Darbelerden ve darbecilerden iğrenirim.

Kendi halkına ihanet eden kalleşlerdir onlar.

Öfkem hiç bitmedi, hiç bitmeyecek.

Ben unutmadım çünkü, ben asla unutmadım.

Unutmaktan medet umanlar unutsun olanları.

Onlar alkışlasın darbeleri, onlar alkışlasın Ergenekonları, onlar alkışlasın muhtıraları. Onlar darbeci sürüngenlerin arasında, belkemiklerini kırıp, arkalarında yapışkan izler bırakarak bir iktidar hayaliyle sürünsünler.

Biz unutmadık, biz unutmayacağız.

A.Altan
Alıntı ile Cevapla
  #622  
Eski 28-05-2010, 22:20
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23007 Kere teşekkür edildi
Arrow Akıllı olmak lazım

Ahmet Altan’a bir hatırlatma



Ahmet Altan, geçen gün yazdığı yazıda “tarafsızlık” masalını yıkmış geçmiş...

Şunları yazmış Ahmet Altan:

“Çıkarcılığı ve korkaklığı bir ‘tarafsızlık’ kisvesinin altına saklayıp, bir de bu tarafsızlığın ‘ideolojisini’ yapmayı anlamam. Bu bana kurnazca bir sahtekârlık gibi görünür. Bir ormanda silahlı bir adamla silahsız bir adam arasında mesele çıktığında nasıl ‘tarafsız’ kalabilirsin? Tarafsızlık, ancak ‘iki eşit güç’ arasında olabilir. Bir güçlüyle bir güçsüz çatıştığında ‘tarafsız’ kalmak, güçlü olanı, silahlı olanı desteklemek anlamına gelir. Böyle bir durumda ‘tarafsızlığın propagandasını’ yapmak ise güçlüye yandaş devşirmek için piyasaya sürülmüş sahtekârca bir kurnazlıktır”.

Tanrım! Ne muhteşem saptamalar bunlar!

Fakat... Gelin görün ki... Bu muhteşem saptamaları okuyunca...

İnsanın aklına ister istemez şu meşhur “Cami ile kışla arasına sıkışıp kalmak” saptaması geliyor.

* * *

Hatırlatalım:

Dönem 28 Şubat’tı... Dönemin meşru hükümeti, Silahlı Kuvvetler tarafından alaşağı edilmek isteniyordu...

Gözler kısılıp demokrat yazarlara bakılıyordu... Onların ağızlarından ise “Cami ile kışla arasına sıkışıp kalmayız” cümlesinden başka cümle çıkmıyordu.

Cami: Refah Partisi idi... Kışla: Askerdi...

Güçler eşit değildi... “Cami”nin elinde silah yoktu, fakat “kışla” pür silahlı idi...

Yani “bir ormanda silahlı adam ile silahsız adam arasında mesele çıkmıştı”.

İşte böyle bir ortamda Çetin Altan, Mehmet Altan ve Ahmet Altan, “Cami ile kışla arasına sıkışmayız” diyerek “tarafsız” kalıyorlardı...

Şimdi soruyorum Ahmet Altan’a: Sizin bu yaptığınız sahtekârca bir kurnazlık mıydı?

A HAKAN


Minik Hatırlama : Aziz Nesin % kaç demişti ??
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
janus (29-05-2010)
  #623  
Eski 29-05-2010, 15:06
LAZIO LAZIO bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Jan 2009
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 111/62
83 Mesaj ına 243 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Ne zaman buraya matluba uygun olmayan bir yazi tasisam hep ayni hikaye.....Yazari sahtekardir,vatan hainidir,donektir,serefsizdir falan filan.....

Otuz tarakta bezi olan patronlarina yaranmak icin,fildir fildir donen yazarlarlarin bulundugu bir basin ortaminda,buraya tasidiginiz yazarlarin sahsiyet ve durustluklerine kefil olabilirmisiniz?...

Ornegin yukaridaki yazinin yazarinin (A.H) patronuna,kivrandigi insaat izinleri verilip,vergi cezalari hafifletilse ayni cizgide yazacagindan eminmisiniz?

Onun icin yazanlarin sahsiyetlerini bir yana birakip yazilan yazinin tartisilmasi gerekir kanaatimce...

Benim buraya tasidigim yazida "Darbe yapanlardan,kiskirtanlardan,ortam hazirlayanlardan,medet umanlardan igreniyorum,nefret ediyorum denilmis"....

Ayni fikirde degilseniz darbenin gerek ve faziletlerini anlatan bir yazi ile cevap verir bizleri aydinlatirsiniz......LAZIO

--------------------------------------------------------------------------
Alıntı ile Cevapla
  #624  
Eski 29-05-2010, 15:25
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23007 Kere teşekkür edildi
Arrow Akıllı olmak lazım

Sayın LAZIO Aziz Nesin % kaç demişti ??
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
  #625  
Eski 29-05-2010, 17:52
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5527 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Altan Bros'un ONLAR ONLAR dedigi kim allaşkına valla anlayamadım.
LAzio Bey de, sanki karsısında aman da darbe yapalım diyen bir takım ANGUTLAR varmış gibi seytan taşlamaya devam ediyor.


Ortalıkda olmayan ÖCÜ yü gösterip TRT den felan eşşek yükü ( eşşeklerden özür dilerim ) malı götürürken, diger hertürlü GöTürmeyi saklamaya alet olmak da hiç şık durmuyor valla.

Halk acından kırılırken birilerinin servete servet katmasını Türkiye de görülmemiş ölcüde hırsızlık yapan -bizim oraların deyimi ile- KAHPE DÖLLERİ'ni saklamak için, içinde demokrasinin D si olmayan tavırlarla cambaza bak goygoyculuguna devam etmeyi... diye yazmamı ağzını bozmak olarak yoran varsa yorsun.

HİÇ YIRTMAYIN oranızı buranızı, darbe isteyen MEVCUT İKTİDAR sahiplerinden başka kimse yok, onlarda zaten DİBİNE kadar yaptı darbelerini bazı SAFlar farkında degil ya kendileri de nemalanıyor.

EMİN DEMOKRASİ SIĞIRININ ORASINI BURASINI, yiyen çıkar ama ben yemem, sadece sığırın altına eğilmişlere bakarım mahsun melül.
Alıntı ile Cevapla
AnnE kullanıcısına teşekkür edenler
ar_de_ (01-06-2010), Master (29-05-2010), salacak (29-05-2010)
  #626  
Eski 29-05-2010, 22:47
dohol dohol bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Oct 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 187/292
54 Mesaj ına 2054 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Okudukça şaştım , şaşırdıkça okudum ve pes dedim.

Kamuoyunda 'Jet Fadıl' olarak tanınan Jet-Pa Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fadıl Akgündüz, Bayrampaşa'da inşa edilecek olan 5 yıldızlı temelinin atılma töreninde İmza otomobili ile ilgili açıklamalarda bulundu.

Akgündüz, daha kazık bile çakılmadan bin 557 daireden 15 günlük devre mülkler halinde bin 553'ünün satıldığını belirterek,(Rahmetli Aziz Nesin) 33 milyon TL'nin üzerinde gelir elde edildiğini ve 2 yıl sonra projenin tamamlanacağını söyledi. Üretimi yılan hikâyesine dönen 'İmza' marka otomobil projesine de değinen Akgündüz, "Üç yıl sonra aracın üretimi tamamlanmış olacak ve yollarda bu araçları göreceğiz." dedi.

"Türkiye'nin en büyük şehir oteline" imza atmak için kollarını sıvayan Fadıl Akgündüz, Fatih'in İstanbul'u fethettiği 29 Mayıs günü, Bayrampaşa Belediyesi'nden Forum İstanbul ile eski Bayrampaşa Cezaevi arasında kalan 26 bin metrekarelik araziyi 49 yıllığına kiraladı. Beş yıldızlı otel için temel atma töreni yapıldı.

Törene; AK Parti Siirt Milletvekili Afif Demirkıran, AK Parti Şırnak Milletvekili Sebgatullah Seydaoğlu, Bayrampaşa Belediye Başkanı Hüseyin Bürge, Siirt Jet-Paspor Başkan Vekili eski futbolcu Alpay Özalan ve çok sayıda vatandaş katıldı.(Ne diyelim hayırlı olsun)

Fadıl Akgündüz, açılış öncesinde basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Medyada uzun süredir görünmediğini kabul eden Akgündüz, ortalıkta gözükmemesine rağmen proje üretimini durdurmaya ara vermediğini ifade etti.

Kendisinin "proje insanı" olduğunu vurgulayan Akgündüz, "Otel kompleksi geliştirmek yaklaşık 5 yıl sürdü. Dünyada yeni bir otel zinciri, otel ve resort karışımı bir proje tasarladık ve hayata geçirdik. Bu otel Caprice'in ikinci halkası; ancak bu tip otel şehirde inşa edilen ilk otel olacak." dedi.

"YAPIMI TAMAMLANMADAN BİN 553 DEVRENİN SATIŞI YAPILDI"

Otelin odalarının 15'er günlük tapular halinde yatırımcıya sunulacağını dile getiren Akgündüz, "Yatırımcıya devre mülk tapusu vereceğiz. Ancak devre mülk işletmesi değil. Devre mülklerdeki gibi aidat yok. Herhangi bir masraf söz konusu değil. Bu proje gayrimenkul yatırımı olarak yeni bir ürün." ifadelerini kullandı.

Projenin ortalama 250 milyon euro maliyetinin bulunduğunu belirten Akgündüz, "Proje tamamlandıktan sonra yapı, piyasa değeri 1,5 milyar euroya yükselecek. Bu değer üzerinden mülkler satılacak. Ancak şu anda promosyon fiyatından satışı gerçekleştiriliyor.(Babamızın hayrına dağıtıyor sizin anlayacağınız) Mülklerin satışı 7 aydır sürüyor. Herhangi bir reklam çalışması yapılmadan bin 553 devrenin satışı yapıldı. Bu satışla 33 milyonun üzerinde gelir elde edildi. Satışlar hızla devam ediyor. İnşaatın finansmanı şirketin öz kaynakları ve devre mülklerden kazanılacak gelirle tahsil edilecek." diye konuştu.

Akgündüz, bu projeyle eleştirilere de cevap verildiğini belitti.

'İMZA' OTOMOBİLİ 3 YILA YOLLARDA

Yapımı yılan hikâyesine dönen 'İmza' marka otomobiliyle ilgili basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Akgündüz, "İmza projesi şu anda bitmiş bir proje. Proje zaten üretim aşamasında iken durdurulmuş bir projeydi. O projeyi tekrar hayata geçiriyoruz. Önümüzdeki 3 yıl içerisinde 'İmza' otomobilinin üretimi tamamlanmış olacak ve yollarda bu araçları göreceğiz. Zaten bu projenin hazırlık safhası tamamlandı. Sadece üretim ile ilgili bir hazırlık var. Türkiye'deki fabrika inşaatı yürürken, belki ilk etapta üretimi Avrupa'da başlatabiliriz." diye konuştu. (Nasıl yerseniz buyrun öyle yiyin demiş kısaca)

Otomobilin nasıl olacağı ile ilgili soruya ise Akgündüz, "Otomobil benzinli ve dizel iki farklı cinste olacak. Hatta hibrid teknolojili motor bile yapabiliriz. (En çok buraya güldüm ) Önemli olan pazarın marka değeri. Bizim böyle bir sıkıntımız yok. Halen 400 milyon Türk dünyası bizim İmza otomobilini çıkarmamızı merakla bekliyor." diye konuştu.

"Fabrika kurulması halinde tesis nerede kurulacak?" sorusuna ise Akgündüz, "Bizim eski programımız değişmedi. Siirt, Batman, Diyarbakır ve Şanlıurfa'da fabrikaları kuracağız. İmza projesi toplam 264 bin kişinin istihdamını kapsıyor. Allah'ın izniyle yüreğimizdeki güçten hiçbir şey kaybetmedik. Şu anda bize isnat edilen suçların söz konusu olmadığı ortada. Bu ülke bizden hizmet bekliyor." dedi.

"260 BİN KİŞİYE İŞ İMKANI SAĞLAYACAĞIZ" (Koç grubunun toplam çalışan sayısı 75 bin yazayımda buraya ona göre devam edin.)

"Başbakanın emirleri doğrultusunda sadece 8 binleri değil, 80 binleri, 800 binleri iş sahibi yapmak için yola çıktıklarını" anlatan Akgündüz, "Bundan sonra umarım beni daha çok kürsülerde görme imkânı olur. O kadar çok tozlu raflarda projemiz var ki, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde kurulacak İmza otomobil fabrikasının çalışmalarını da son hızla bitiririz. Sayın Başbakanımıza da müjde! 260 bin kişiye iş istihdamı sağlayacak proje de yolda geliyor." ifadelerini kullandı.

Bayrampaşa Belediye Başkanı Hüseyin Bürge de, inşa edilecek otelin Bayrampaşa'ya büyük katkıda bulunacağını belirterek, Akgündüz'e her türlü desteği vermeye hazır olduklarını aktardı.

(CİHAN)

Neticede bu haberi yapanda yaptıranda buna alet olanda ya hepimizi aptal sanıyor ya da ne bileyim var bir bildikleri. Ama söyliyeyim hiç bana bakmasınlar ben müsait değilim, varsa müsait olan buyursun .....


http://www.haber7.com/haber/20100529...yor.php/540623
Alıntı ile Cevapla
dohol kullanıcısına teşekkür edenler
AnnE (30-05-2010), ar_de_ (01-06-2010), dentist (29-05-2010), Master (29-05-2010)
  #627  
Eski 30-05-2010, 16:12
LAZIO LAZIO bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Jan 2009
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 111/62
83 Mesaj ına 243 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Korku imis....."Sayin Genelbaskanim" diye egilip bukulmenin,el etek opmenin,biad etmenin,okkalamanin sebebi......"Aman beni harcar","Siyasi hayatimi bitirir" korkusu imis....

Ayagi kayar kaymaz ustune cullanmanin....Bir gecede kulliyen taraf degistirmenin bir baska izzahi olamaz.....

Parti ici diktatoryasi.....Lider sultasi....Sapina kadar anti-demokratik yapi....Omurgalari itina ile alinmis lider kuklalari....

Diger partilerdede durum farkli degil...

Turkiye'deki carpik sistemin,anti-demokratik uygulamalarin guncel bir ornegi.....

Sorun Recep,Kemal,Deniz sorunu degildir.....Sorun anti demokrati yapilanmadir.....Bu kepaze sistemle ugrasmak yerine sahislar ve partilerle ugrasmak ormani birakip agaclarla ugrasmaktan ibarettir.....

Hamis;

Gene demokrasi falan yazdim......Kesin bir artniyetim vardir....Demokrasi inegini sagip kirli emellerime alet etmisimdir mutlaka.....SURMENELI TEMEL ARTNIYET nami diger....LAZIO

------------------------------------------------------------------------
Alıntı ile Cevapla
LAZIO kullanıcısına teşekkür edenler
AnnE (31-05-2010), dentist (30-05-2010), janus (30-05-2010), Master (30-05-2010)
  #628  
Eski 01-06-2010, 23:02
ar_de_ - ait Avatar
ar_de_ ar_de_ bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Jan 2007
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 133/1013
108 Mesaj ına 737 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Aziz Nesin % kaç demişti ?


"Türk toplumunun mizaha olan ilgisi sizce zekasından mı ileri geliyor ? " sorusuna verdiği cevap :

"Ne zekası ? Bu milletin yüzde doksandan fazlası 82 anayasasına evet demiştir. Geriye kalıyor yüzde dokuz. Hadi biraz iyimser olalım, ama yüzde altmışı aptal bir milletiz" demiştir. Bu cevaptan sonra mahkemeye verilmiştir "Yapmayın etmeyin. Eğer mahkemeyi ben kazanırsam sizin aptallığınız mahkeme kararı ile tescillenmiş olur" dediyse de alıngan insanlarımıza söz dinletememiş, sonuçta mahkemeyi kazanmıştır.

--------------------------------------------------------------------------

Mert Ali Başarır: Aziz Nesin’e bir röportajda ‘mizahtaki politik anlatımın gücünü’ sormuştum. Yaşamı boyunca politik mizahla mücadeleyi benimsemiş, aydın olmanın tüm gereklerini özümsemiş yazarın yanıtı şu olmuştu:

‘Bizim ülkemizdeki aydınlar politikayla ilgilenmiyorlar. Politikayla ilgilenseler, seçimlere katılsalar, partilere girseler, bu kadar geri, bu kadar düzeysiz Meclis olmaz. Yaşamımda hiçbir zaman memleket ve dünya politikasının dışında kalmadım. Şimdi gülmeceden çok güncel politikaya daha fazla ağırlık veriyorum. Çünkü gülmecenin de yetersiz kaldığı durumlar oluyor. Bunun en göze batan örneği ‘Türk halkının yüzde 60’ı aptal’ sözüdür. Bak bu söz birdenbire ilgi gördü ve gündeme geldi. Oysa ben bütün hikâyelerimde bu oranı yüzde 95 yazıyorum. Demek ki gülmece bir yere kadar etkili oluyor.’


nurlar içinde yatsın diyemem yaşasa kızardı tüm hücreleri doğayla karıştı yeni organizmalara kaynak oldu ... umarım bizlere de bir parçası ulaşmıştır
Alıntı ile Cevapla
ar_de_ kullanıcısına teşekkür edenler
AnnE (02-06-2010), buena vista (02-06-2010), Master (02-06-2010)
  #629  
Eski 02-06-2010, 08:50
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5527 Kere teşekkür edildi
Tanımlı begenin ya da begenmeyin, ama dikkate değer

http://www.aksam.com.tr/2010/06/02/y...ukleniyor.html


Türkiye nasıl bir felakete sürükleniyor

Türkiye'de şeriat özlemiyle yanıp tutuşan, dün ve önceki gün pek çoğunu sokaklarda gördüğümüz, neredeyse yüzde 10 oy oranı oluşturan bir kitle var. Evlerinde Türk bayrağından çok Filistin bayrağının hazır bulunduğu anlaşılan bu insanların oyunu elde tutmak için koskoca bir ülkenin dış politikası yeniden tasarlanıyor. Türkiye'nin ekseni değiştiriliyor, dünyadaki yeri yeniden konumlandırılıyor.

Evvelden Deniz Feneri'yle cepleri soyulan bu yüzde 10'luk oy potansiyeli, daha önceki sabah İnsani Yardım Vakfı gibi tartışmalı, şaibeli bir vakıf tarafından göz göre göre ölüme gönderildi. Kahramanlık masallarıyla kandırıldılar, kandırılmaya devam ediyorlar. Daha da kötüsü şimdi ölüme gönderilenlerin üzerlerinden siyaset yapılıyor.
İsrail'in yaptığının kabul edilebilir bir tarafı yok. Ama bu vakfın, bu vakfa alkış tutanların da özrü yok.

En temel görevi vatandaşlarının can güvenliğini korumak olan devlet, vatandaşlarını uyarmıyor, onların gitmelerini engellemiyor. Kendi sorumluluğu hakkında hiçbir şey demeyen, kendi vatandaşından özür dileyemeyen devlet, Batılı ağabeylerinin izin verdiği ölçüde içi boş, bildik nefret söylemleriyle İsrail'e saldırıyor şimdi, İsrail'e saldırarak oy avcılığı yapıyor.

Amaç zulüm gören Müslümanlara yardım eli uzatmak mı: Türkiye zulüm gören başka Müslümanların davasını neden bu kadar sahiplenmiyor, mesela şeriat altında yaşayan İranlıların haklarını aramıyor da kendisini Gazze kahramanı yapmaya çalışıyor... Sormayalım mı?
Bunun adı Müslüman dayanışması, ya da insani duyarlılık değil. Düpedüz oy avcılığı, yüzde 10'a göz kırpmaktır. Başka Müslüman ülkeler, Arap dünyası neden İsrail-Filistin kavgasında böylesi taraf olmuyor da Türkiye kendisini ortalığa atıyor; Mısır bile mesafeliyken..

Hele hele halihazırda kendi topraklarında savaş halindeyse Türkiye... PKK'yla mücadelesini çözememiş, açılım balonu patlamış; örgüt şımartılmış ve yeniden tehdit eder hale gelmiş, yanlış politikaların sonucu yeniden eylemlere başlamışken, Türkiye bir de hızla Ortadoğu bataklığına sürükleniyor.

Açıkça Hamas'ın yanında yer alıyor yeni Türk dış politikası. Oysa biz her Hamas dediğimizde karşılık olarak PKK dense söyleyecek sözümüz yok.
Bir gerçeği unutmayalım: Hamas, İsrail'in PKK'sıdır ve İsrail yıllardır uluslararası alanda terörist olarak kabul edilen bu örgütle savaş halindedir. Nasıl ki bir başka ülke Türkiye'nin PKK'yla savaşında taraf olamazsa, olmasına izin verilmezse, İsrail de Hamas'la kendi meselesine başkasını karıştırmıyor. Haklılığı, haksızlığı tartışılabilir. Ama durum bu. Dahası, İsrail tıpkı İran ya da Rusya gibi kendisine karışmaya çalışanlara yıllardır istikrarlı bir şekilde çok sert tepki veriyor, tavır koyuyor. Birlemiş Milletler'i bile takmayan bir ülkeyi halihazırda sorunlarla kavrulan Türkiye'nin Başbakanı ve Dışişleri Bakanı mı dize getirecek?

İran'a, Rusya'ya tek söz söyleyemeyen Türkiye kalkıp İsrail'in içişlerinin, o ülkenin kendi - haklı ya da haksız - savaşının tarafı olarak görebilir mi kendisini? Başka hiçbir meselede taraf olmaktan kaçınırken nasıl oluyor da Gazze'yi bu kadar çok sahiplenmeyi devlet politikası haline getirtebiliyor bu hükümet?

Bu bataklıkta ne işimiz var, biri bana açıklasın. Sırf Başbakan Erdoğan kendisini Ortadoğu'nun lideri yapmak istiyor, üniversite odasında 'Neo Osmanlı' hayalleri kuran, oryantalist hayalperest dışişleri bakanı yapıldı diye mi yılların şekil verdiği Türkiye'nin dünyadaki konumu böyle kolay sarsılıyor?

Dahası, İsrail'le koparılan ilişkiler karşılığında Türkiye'nin geldiği noktaya bakın:

Terörizme ev sahipliği yapan devletlerle yakın ilişki kuruluyor. Yıllarca PKK lideri Abdullah Öcalan'ı beslemiş Suriye birden en yakın müttefikimiz, yanı başında kurulan yeni Kürt devletine seyirci, Ermenistan uğruna en yakınımız Azerbaycan küstürülmüş, terör ülkesi Pakistan'la vize kaldırılıyor, şeriat ülkesi İran'ın neredeyse Hitler'e eşdeğer lideri Türk Başbakanı'nın en yakın arkadaşı, Sudan gibi bir başka terör ülkesi Ankara'da ağırlanıyor...
PKK'yla mücadelede nereye gelindi? Hiç. Batı'yla ilişkiler ne durumda? Koca bir dışlanma. Avrupa Birliği imkansız. En büyük müttefik ABD'den arka arkaya tepki gör... Sonunda da yalnız, sadece yüzde 10'luk şeriatçı bir oy deposunun arzuladığı bir eksene oturt Türkiye'yi: İşte vizyon, işte yere göğe sığdırılamayan, 'yeni Kissinger'ın şekillendirdiği dünyadaki yeni Türkiye... Kısa görev süresinin sicili.
Bu Ortadoğu bataklığının sonunda felaket var. Bir yandan kendi topraklarımızda savaşırken, bir yandan başkasının savaşına taraf olmanın bedelini ödeyen yine bizler olacağız.
Alıntı ile Cevapla
AnnE kullanıcısına teşekkür edenler
ar_de_ (02-06-2010), DENİZ (02-06-2010), Master (02-06-2010), neron (02-06-2010)
  #630  
Eski 02-06-2010, 09:28
neron - ait Avatar
neron neron bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 139/3021
68 Mesaj ına 527 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Herşey ne için?

http://www.odatv.com/n.php?n=o-gemid...di--0206101200

Belli oldu ki; AKP yakıp yıkarak, Türkiye’yi iç-dış savaşa sokarak gidecek.

Hamas’ın, Hizbullah’ın, El Kaide’nin avukatları, Türkiye’yi Arap-İslam eksenine zoraki zincirleyip de gidecek.

Belli oldu ki; AKP pirincin içine beyaz taşı karıştırıp da gidecek. Arkalarından Kemal Kılıçdaroğlu değil Mustafa Kemal gelse, ayıklayamayacak.

Belli oldu ki; AKP, tüm provokatif gösterilerinde, türbanlı kadınları ve çocukları ön cepheye sürmekten asla vazgeçmeyecek.

Bir kez daha belli oldu ki; AKP, Türk Ordusu’na tuzak üzerine tuzak kurmaktan son nefesine kadar vazgeçmeyecek. Seçimleri biraz daha geciktirebilmek uğruna, Meclis’ten ‘savaş kararı’ çıkartma riskini dahi göze alarak gidecek.

Şimdi kınadılar, kınattılar, kınalar yaktılar. Her ‘çuvalladıklarında’ yaptıkları gibi patlattılar bir Ergenekon dalgası daha, maksat kafalar alkolsüz harman yerine dönsün...

---

Bir kere şu bilinmeli: Gazze’de Filistinlileri esir alan, İsrail’den ziyade Hamas’tır. Çatışmalar da, İsrail’den ziyade El Fetih’le Hamas arasındadır.

Filistin halkı; roketatar yuvalarını, karargahlarını, çok çocuklu Filistinli ailelerin oturduğu apartmanların ara katlarına kuran, sonra da “İsrail çocukları vuruyor” diye ‘mazluma yatan’ Hamas’ın zulmü altında inlemektedir.

Gazze’ye Mısır üzerinden her türlü malzemenin sokulduğu 40 kadar tünel Hamas’ın kontrolündedir.Tünellerden giren gıda, tüketim mallarını halkına karaborsa satan Hamas’tır. İsrail’in ördüğü duvarın çimentosunu İsrail’e satan şirket Filistin Meclis Başkanı’nındır.

Kendi halkına karşı Hamaslaşan, kendi halkını rehin alan, zulmeden, tüccar zihniyetli AKP hükümeti, kendisini Hamas’a, Hizbullah’a ve hatta El Kaide’ye yakın hissettiğini açıkça ifade etmiştir. İslami ‘Error (erör) örgütü’ AKP ile, islami terör örgütleri arasındaki bu yanak yanağalık doğaldır.

Kâbem insan olduğundan ölenlere üzülürüm elbet. Ama şunu da bilirim ki;

O gemide, Van’da bir gün içinde asılmış bulunan dört kadını ‘namus temizlemek’ için öldüren zihniyet de vardır.

O gemide; Yahudi – içki içen – şort giyen komşu istemeyen, ama şeriat özlemi uğruna AB’ye girmek istiyormuş gibi takiye yapan zihniyet de vardır.

O gemide, müslümanın parasını “Bosna’ya, Pakistan’a yardım göndereceğiz” diye toplayıp cebellezi eden, siyasi parti güçlendiren, tv kanalı kuran zihniyet de vardır.

O gemide, Pakistan’da Taliban – Amerikan işgali altında yerlerinden edilmiş 3 milyon müslüman mülteciyi, Taliban’a ve Amerika’ya b.k sürmemek için bir türlü göremeyen zihniyet de vardır.

O gemide, zina eden kadını taşlarken cennet hayalleriyle orgazm olan zihniyet de vardır.

O gemide, ‘Şehit olacak çocuklar doğuracağım’ diyecek kadar gözü dönmüş, gelecek kuşaklardan ‘ahirette şefaat’ vaadiyle vazgeçmiş, din uğruna analık hormonlarını kurutmuş zihniyet de vardır.

O gemide, kendi halkına zulmeden Hamas zihniyetinin İsrail’i provoke etmek amacıyla kışkırttığı, kandırdığı ‘niyazi’ler de vardır,

O gemide, TSK’nın onurunu kıran komploların aktörleri, bugün “Ordu göreve” diye manşet atıp, TSK’yı savaş tuzağının içine çekmeye çalışan zihniyet de vardır.

O gemide, TSK’nın kozmik odaları talan edilip, seferberlik planları Amerikan beslemesi medyaya servis edilirken badem bıyığı kıs kıs sırıtan zihniyet de vardır.

O gemide, İsrail’in icraatlarına ‘devlet terörü’ deyip de, AKP’nin devlet terörünü, siyah jeep, villa, dolar karşılığı destekleyen zihniyet de vardır.

O gemide en çok da, ‘yeşil’ inşaat şirketlerine Gazze’de iş alanı açmak için debelenen ‘tüccar’ zihniyet vardır.

Şubat ayında Doha’da (ABD-İslam Forumu) hisli bir konuşması vardı Recep Bey’in.

“Ey insanlık neredesin! Gazze’ye niçin inşaat malzemeleri giremez, niçin inşaatlar yapılamaz!” diye hem ‘nefsine-şahsına’ hem ‘tüm insanlığa’ sormuştu. Bu konuşmayı yaparken, aklında yakın ilişkide olduğu hangi inşaat şirketinin (Y. mi? yoksa İ. mi, TOKİ mi?) menfaatlerini koruma arzusu vardı, ben bilmem beyim bilir. Ne de olsa vatanı ‘arsa’, kendisini pazarlama müdürü zanneden bir zihniyetle karşı karşıyayız.

---

Tüm terör örgütleri gibi, günün birinde legal zeminde partileşip siyaset kulvarına dalan Hamas, 2006 Ocak ayında ilk resmi ziyaretini Türkiye’ye yapmıştır. Çünkü, Recep Bey, tüm dünyanın ‘terör örgütü’ listesindeki Hamas’a destek vermektedir.

Recep Bey’in eylemleri Türkiye’yi bağladığından, Hamas-El Fetih çatışmasında Türkiye’nin Hamas’ı desteklediği görüntüsü verilmektedir.

Recep Bey, Türkiye’yi de ‘PKK’yı tanıma’ gibi bir dayatmaya sürüklediğini idrak edemeden, AKP ile Hamas arasında “Seçimle iktidara geldi. Millet iradesidir” bağlamında parallelik kurmaktadır.

Ocak 2009’da Recep Bey İsrail Başbakanı Olmert’e yalvarıyordu: “Aman Lübnan’da Hizbullah’la bir gerilim yaşanmasın.”

Velev ki Yahudi Cesaret Nişanı alabilmiş tek müslümandır, bir zamanlar Hikmetyar’ın dizinin dibinde mutlu, ona da kefil olmuş Recep Bey, radikal islamcı terör örgütleriyle yanak yanağa durmaktan vazgeçecek gibi değildir. Çünkü Recep Bey ve partisinin, ‘demokratik güç’le ‘terör örgütü’nün tanımı konusunda kafaları karışıktır.

---

Gemidekilerden Mazlum-Der Başkanı Ahmet Faruk Ünsal eski AKP Adıyaman milletvekili. Gemideki Türklerin hepsi AKP gibi Milli Görüş’ün elemanları. İHH dedikleri, “Yeniden Ümmet Seferi” diye seferler düzenleyen, nitelikli dolandırıcılık çetesi Deniz Feneri’nin uzantısı. AKP Kadın Kolları Başkanı Havva Girgin “Yayınlanan görüntülerde eşimi sağ olarak gördüm” diyor.

İşler bekledikleri gibi gelişmeyince Bülent Ar-hınç tvlere çıkıp utanmadan “Sivil inisiyatiftir, hükümetle alâkalı değildir. Hükümetin demesiyle gitmiyorlar” diyerek Hamas sempatizanlarıyla aralarına mesafe koymaya çalışıyor.

DTP, BDP ne kadar PKK’lı değilse, bu gemi yolcusu da o kadar AKP’li değildir.

O gemide AKP, o gemide Milli Görüş zihniyeti vardı. Gemi Türkiye değil Komor Adaları bandıralıydı. Ha! Gemideki yabancılar mı? O kadarı PKK kamplarında da var.

“Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü hedef alan” İsrail saldırısı değil, bizzat “iyot gibi açığa çıkan” Recep Bey’in kendisi, partisi ve nitelikli dolandırıcılık tarikatlarıdır.

Bakmayın kınamaya, kınalamaya...
İsrail kurşunu “...ille dostun gülü”dür AKP için. Fena yaralamıştır. AKP ihalelerde İsrail’in ticari çıkarlarını bunca koruyup kollarken, İsrail’in inşaat malzemesine (sonra da şirketlerine herhalde) yol vermemesi üzmüştür civanım delikanlıyı.

Bu işler böyledir. Sen PKK’lı çapulcunun bile bitini kanlandırıp TSK’ya meydan okutursan,
Türkiye’nin görüntüsünü ‘şaşkın-sarsak-yalpalayan’ ülke olarak dünyaya yansıtırsan,
Gemiye provokasyon için bindirdiğin vatandaşının canının önemi yoksa, İsrail ki gaddarlığı tescillidir, gelir sana meydan okur. Olan da her zamanki gibi, gaza getirdiğin türbanlı kadına olur.

Sen de Meclis savaş kararı almış da, seferberlik ilan edecekmiş havalarda ("Son kararımızın hayırlı olmasını diliyorum”) kürsülere çıkıp, hık mık sumak, lamba kümbe der inersin.

Bu hükümetin alacağı en ‘hayırlı’ son karar, derhal TOPLUCA İSTİFA ETMEKTİR.


Kıymet Nadir Bindebir
Odatv.com
Alıntı ile Cevapla
neron kullanıcısına teşekkür edenler
AnnE (02-06-2010), ar_de_ (02-06-2010), DENİZ (02-06-2010), janus (06-06-2010), Master (03-06-2010)
Cevapla


Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş arama yap
Modları Göster

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 01:12 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce