Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Vatandaşı Çokkk Sevenlerin Çıkardığı Kanun Yasa Tamim vsvsvs ..... - Sayfa 5 - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Nadas Alanı > Müştemilat
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Vatandaşı Çokkk Sevenlerin Çıkardığı Kanun Yasa Tamim vsvsvs .....
Konudaki Cevap Sayısı
115
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
74794

Cevapla
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
  #41  
Eski 11-01-2012, 21:59
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23006 Kere teşekkür edildi
Arrow Hayırlara vesile olur İnşallah

Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü Başkanı Prof. Dr. Şükrü Kızılot, “Bu yasa yeterince tartışılmadı. Hatta 1 yıl olmasına rağmen çok kişi böyle bir yasanın varlığından bile habersiz. Eğitimli kişilerin dahi çoğunun böyle bir yasanın varlığından haberi yok. Yasanın içinde çok teknik terimler var. Göze çarpan çok ciddi hatalar var. Bunlardan bazıları iş çevrelerini ürkütüyor. Mevcut şekliyle bu kanun uygulanırsa hapse girmeyen işadamı kalmaz. Genel bir tanım yapılmış. Taban da tavan da yok. Sınırsız bir cezalandırma var” dedi.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Erdoğan Moroğlu ise, “50 yıllık ticaret kanunumuzun sistematiği bozuk ve yetersizdi. Yeni kanunun sistematiği neredeyse eskisini aratacak duruma geldi. Dışarıdan yapılan uyarılara fazla itibar edilmedi. Şirket kuranı sıkboğaz etmemek lazım”

Prof. Dr. Kızılot,“Eski yasa 50 yılı aşmıştı ve yenisinin yapılması kaçınılmazdı. Yapılan düzenlemelerin içinde çok güzel işler var. Ama belli konular varki oralarda ciddi hatalar var. O noktalarda hassas davranıp ilgili uzmanlarla veya kamuoyuna açarak daha geniş tabanlı tartışmaya açılabilirdi. Böyle bir yasanın varlığını halk daha yeni duyuyor. Milletvekillerinin bazıları ve komisyondaki bazı milletvekillerinin de bu yasanın geçtiğinden haberi yok”

“Kanunda kendi şirketinden borç alma ile ilgili bir madde var. Bu inanılmaz bir şey. Hapse girmeyen bir kişi kalmaz. Bir şirket var ortada. Şirketin ortağına para lazım oldu ve aldı. Kanuna göre (Sen şirketinden para aldıysan buna faiz ödeyeceksin, yoksa başınız ağrır) deniliyor. Kendi şirketinden borçlanan 300 günden az olmayacak adli para cezasına çarptırılıyor. Her aldığında bunu uygularsan evin yolunu bulamaz. 30 günde bunu ödeyemezse direkt hapis cezası. Amaç ne, üzüm yemek mi bağcıyı dövmek mi? Bir insanın başka gelirleri ve başka şirketlerin ortağı olabilir. Bir şirketten parasını alıp, ortağı olduğu ya da kendisine ait diğer şirkete koyabilir. Ya da bunları açıklamak zorunda değil. İnsanın kasasında para muhafaza etmesi suç değil. Bunu duyanlar da hop oturup hop kalkıyorlar. Biz hemen şirketi kapatırız diyorlar. Bu şirketleşmeyi engeller.”

“KANUNDA ZORUNLU İNTERNET SİTESİ MADDESİ ABARTILMIŞ”

Kanunun bütün şirketlerin internet sitesi sahibi olması zorunluluğunu getirdiğini belirten Prof. Dr. Kızılot, “İnternet sitesi çok fazla abartılmış. Bütün şirketlerin internet sitesi olacak deniliyor. İnternet sitesi yoksa hem hapis, hem de para cezası. İnternet sitesinde çok şey istiyorlar. Şirketin finansal tabloları ve borçlarını yazmalarını istiyorlar. Yöneticilere verdiği ücretleri yazacak. Sokaktaki adam da internete girdiğinde bunu görsün diyor. Sokaktaki adamın benim kasamla, bankadaki paramla ne işi var? Bir de ülkede anarşik sokak olayları oluyor. Hırsıza yol mu gösteriliyor? O zaman hırsız girsin internete hangi şirkette para var yok diye baksın. İş dünyası ile büyük ve küçük şirketler tedirgin. Hepsinin küçük veya büyük sırları var. Adam belki de borçlusundan tahsilatını yapmak için param yok diyecek. Dünyada internet olayı var ama bu denli detay yok” dedi.
PROF. DR. MOROĞLU: “YENİ KANUNUN SİSTEMATİĞİ NEREDEYSE ESKİSİNİ ARATACAK DURUMA GELDİ”


50 yıllık ticaret kanununun sistematiğinin bozulduğu ve yetersiz olduğunu söyleyen programın diğer konuğu İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Erdogan Moroğlu, “Yeni kanun yapılırsa bu düzeltilebilir diye düşündük. Yeni kanunun sistematiği neredeyse eskisini aratacak duruma geldi. Dışarıdan yapılan uyarılara fazla itibar edilmedi. Eski kanunu yetersiz olduğu görülüyordu. 50 yıllık süre az değildi. Ömürlerinde ticaret kanunu görmemiş kişiler gazetelerde beyanetler verip bu kanunun bir an önce geçmesi gerektiği ve aksi tartidre ticaret hayatında olumsuzluklar olacağını açıkladı” dedi.

“YENİ KANUN YAKLAŞIK 700 BİN ŞİRKETİ ETKİLEYECEK”

Yeni ticaret kanunun 100 bini ananom 550 bini limited olmak üzere yaklaşık 700 bin şirketi etkileyeceğini anlatan Prof. Dr. Moroğlu şunları söyledi: “Eksik olan bazı konular var. Bunları düzenlemek kolayda bunların altını doldurmak lazım. Adalet Bakanlığı ilk defa taslağı yayınladığı zaman ben eleştirdim. Kanunun 554. maddesinde denetimcinin kusurlu olduğunun ispatlanması lazım. Ama 553. maddede ise bunun tam tersi yönetim kurulu üyelerinin kusursuz olduklarını ispatlaması gerekiyor. Sözleşmenin tarafı olarak adeta kayırılmış vaziyette.”
“ŞİRKET KURANI SIKBOĞAZ ETMEMEK LAZIM”

Kanunun üç çeşit denetçi öngördüğünü ifade eden Prof. Dr. Moroğlu, “Bunlar işlem, özel ve genel denetçi. Ticaret kanununun bütününe baktığımızda denetçiye çok görev verilmiş. Kuruluşta, sermaye artırımında, birleşme bölümünde, fevkalade geniş yetkiler verilmiş. Denetim bakımından iyi sayılabilir. Bu seferde dozunu kaçırıp denetçiye fazla zemin vermiş oluyoruz .Buda şirketlerin rahat çalışmasını engelleyebilir. Bunun bir ölçüde düzeltilmesi işlem denetçiliği zorunluluğunun kaldırılması gerekir. Küçük anonim şirketlerde büyük maliyetler yaşatır. Şirket kuranı sıkboğaz etmemek gerekir” ifadelerini kullandı.
TTK’ya ayar yolda

Yeni Türk Ticaret Kanunu 1 Temmuz 2012’de yürürlüğe girmeden önce kamuoyundan ve iş dünyasından gelen öneriler doğrultusunda kapsamlı değişikliğe uğrayacak
AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, Habertürk’ün, yürürlüğe girmesi durumunda uygulanacak ceza maddelerinin ve diğer bazı hükümlerinin ortaya çıkaracağı sakıncalara dikkat çektiği Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) kapsamlı bir değişiklik yapılacağını söyledi.
Canikli, yasa geçen yıl ocak ayında çıkartılmasına rağmen yürürlük tarihini 1 Temmuz 2012 olarak belirlediklerine dikkat çekerek, özellikle bu süreyi bıraktıklarını söyledi. Yasayla sistemin tamamen değiştirildiğini vurgulayan Canikli, uygulamada ortaya çıkabilecek muhtelif eksiklik ve aksaklıkların bu süre içerisinde toplumda tartışılmasını amaçladıklarını dile getirdi. İş dünyasından, sivil toplum örgütlerinden, yargıdan ve vatandaşlardan yasaya ilişkin çeşitli görüş ve eleştirilerin kendilerine gelmeye başladığını ifade eden Canikli, haklı, makul taleplerin dikkate alınarak kapsamlı bir değişiklik yapılacağını belirtti.


Bu tür konularda genellikle son anda talepler geldiğine dikkat çeken Canikli, o nedenle tasarı için acele etmeyip talepleri toplamaya devam edeceklerini, ama yasanın yürürlüğe gireceği 1 Temmuz 2012 tarihinden önce de değişiklik yapacaklarını vurguladı. (AHT)
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
account (12-01-2012), buena vista (12-01-2012), dentist (11-01-2012), JamesAmbus (27-06-2020), Ramo (11-01-2012)
  #42  
Eski 27-01-2012, 15:54
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23006 Kere teşekkür edildi
Arrow Halk için Dayak , Adalet için Sakinleştirici CD

Polis eger Icisleri Bakanin'in dedigi gibi kaset basina yansimadan savciliga verip isleme koyduysa bu cok onemli bir gelismedir.....Umarim olay boyle gelismistir....LAZIO

++++++++++++++++

Kadının heyecanlı, polislerin sakin kareleri fotoğraf olarak basılıp, ‘’Dayak değil sakinleştirme’’ raporu verildi.


İzmir’deki bir karakolda Fevziye Cengiz adlı kadını döven polislerin, cezadan kurtarılması için ‘’Kamera oyunu’’ yapıldığı ortaya çıktı. İzmir polisi kameradaki görüntülerden, kadının heyecanlı, polislerin sakin karelerini fotoğraf olarak basıp, ‘’Dayak değil sakinleştirme’’ raporu verdi.

Fevziye Cengiz, İzmir Karabağlar karakolunda dövülmüş ve karakoldaki güvenlik kamerasına yansıyan bu görüntüler ortaya çıkmıştı. İzmir Başsavcılığı, dayakçı polisler Hakan Yörük, Beyit Sezgin, Tekin Doğan ile dayağın görünmemesi için karakol camındaki perdeyi çeken Nevzat Atasever hakkında 5 yıla kadar hapis istemiyle dava açtı.

DAYAK YİYEN SUÇLU…

Savcılık, karakoldaki kameradan elde edilen görüntülerin yer aldığı CD için, Bilgi İşlem Şubesinden rapor istedi. Ancak rapor, dayak atan polisleri değil, dayak yiyen kadını suçlu gösterdi. Raporda dayaktan hiç bahsedilmedi ve polislerin ‘’Hararetli konuşan kadını sakinleştirdiği’’ öne sürüldü.

Raporda ‘’Sakinleştirme ‘’ sırasında arbede çıktığı ve kadının polislere saldırıp gömleklerini yırttığı iddia edildi. Savcılık, bu rapor üzerine Bilgi İşlem Şubesi’nde görevli bir komiser yardımcısı ile iki polis memuru hakkında da, ‘’CD üzerinde soruşturmayı etkileyecek biçimde, çözümleme ve fotoğraflama yapmak suretiyle suç işledikleri’’ gerekçesiyle soruşturma açtı.
+++++++++

Minik Merak : Kadın hala Tutuklanmadı mı ???
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
account (29-01-2012), buena vista (28-01-2012), neron (16-02-2012), Ramo (09-02-2012), su (17-02-2012)
  #43  
Eski 07-02-2012, 12:15
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23006 Kere teşekkür edildi
Talking ...... :))

2,5 milyon memur ile 1,8 milyon memur emeklisi zamlı maaşları ve üç aylık farkı ancak nisanda alabilecek. Memurun zamlı maaş alabilmesi için toplu sözleşmeye ilişkin yasa tasarısının Meclis'te kabul edilerek kanunlaşması gerekiyor. Geçtiğimiz günlerde Meclis'e sevk edilen yasa tasarısı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda ele alınıp alt komisyona gönderildi. Bu yüzden süreç uzadı ve zamlı maaşların 15 Nisan öncesine yetişmesi neredeyse imkansız hale geldi.

Halen alt komisyon görüşmeleri süren toplu sözleşme yasasının önümüzdeki günlerde Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülmesine başlanacak. Daha sonra ise yasa, Genel Kurul'a gelecek. Genel Kurul'da kabul edilen yasa, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün onayının ardından Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girecek. Ancak yasanın yürürlüğe girmesi zamlı maaşlar için yeterli değil. Bu aşamadan sonra toplu sözleşme süreci başlayacak.

Zaman'ın edindiği bilgiye göre toplu sözleşme için taraflar mart ayında masaya oturacak. Toplu sözleşme görüşmeleri bir ay içinde tamamlanacak. Buna göre mart ayının ilk 15 günü hükümet ile sendika yetkilileri arasındaki toplu sözleşme görüşmeleri ile geçecek. Toplu sözleşme masasında hükümetin karşısına 2,5 milyon memuru temsilen 6 üye ve 1 başkandan oluşan toplam 7 sendikacı çıkacak. Başkan, en çok üyeye sahip Memur-Sen'in başkanı olacak. 6 üyenin 3'ünü Memur-Sen, 2'sini Kamu-Sen, 1 üyeyi de KESK belirleyecek. Hükümeti ise Çalışma Bakanlığı başkanlığında Maliye ve Kalkınma Bakanlığı ile Hazine ve Devlet Personel Başkanlığı yetkililerinden oluşacak heyet temsil edecek.

Masada anlaşma sağlanamaması halinde Kamu Görevlileri Hakem Kurulu devreye girecek. Çıkacak sonuca göre zamlı maaşlar en erken 15 Nisan'a yetişecek. Yasanın Meclis sürecinin uzaması halinde zamlı maaşların mayıs ayına kalma ihtimali de söz konusu. 2,5 milyon memur ile 1,8 milyon memur emeklisinin zamlı maaşı 1 Ocak'tan itibaren geçerli olacak. Zamlı maaşların nisan ayında ödenmesi halinde 4,5 aylık zam farkı da verilecek. Zam farkları, maaşla birlikte tek seferde ödenecek.


Minik fark : Onlar aldı ......
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (07-02-2012), neron (16-02-2012), PINAR (08-02-2012), Ramo (09-02-2012), su (17-02-2012), williamfq2 (27-04-2020)
  #44  
Eski 08-02-2012, 09:07
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23006 Kere teşekkür edildi
Arrow Büyüklerimiz en iyisini bilir.....

Maliye Bakanlığı’nda bugünlerde hummalı bir çalışma var. Kira beyannamelerinin verileceği Mart ayına kısa bir süre kala, Maliye kira geliri olduğunu çapraz sorgularla tespit ettiği 751 bin kişi adına beyanname doldurdu. Bu beyannameler mükelleflere gönderilecek ve “Ya bunu imzala gönder ya da itiraz et. Nihayetinde beyanın esastır. Ancak şüphelenirsem ve incelemeye gelip bir açık görürsem, geriye dönük 5 yıllık kira gelirinin vergisini gecikme faizi ve cezası ile birlikte alırım bilesin” denecek.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile bir grup gazeteci İstanbul’da bir araya geldik. Aralık ayında 11 milyar liraya yakın ek ödeneği Van depremi ve altyapı harcamaları için serbest bırakmasa 2011’i neredeyse denk bütçe ile kapatacak bir performans gösteren Maliye’nin komutanı olarak oldukça mutluydu.

Ekstra ödeneğe rağmen gayri safi milli hasılanın yüzde 1.4’ünde kalan bir bütçe açığı performansından dolayı kutladığımız Maliye Bakanı ile güncel konuları masaya yatırdık.

Kuşkusuz en ilgi çekici konu, Mart ayında kira geliri olanlara gidecek içi doldurulmuş beyanname oldu. Maliye ciddi bir tarama yapmış. Vatandaşın beyan ettiği bilgiler, tapu bilgileri ve bankalardan gelen kira ödeme raporları ile karşılaştırılmış. Hatta sigorta şirketlerinden istenen yangın, hırsızlık gibi poliçelerle de çapraz sorgu yapılmış. Böylece 751 bin kira geliri olan mükellef tespit edilmiş. Şimdi o kişilere mektup, e-mail, SMS gibi yollarla ulaşılacak.

Devlet dili ile yazılmış metin elimde yok ancak halk diliyle şöyle denecek: “Ey vatandaş, oturduğun evin dışında bir evin olduğunu biliyoruz. Bu evini kiraya verdiğini kira geliri elde ettiğini de biliyoruz. Kiradaki evinin bulunduğu bölgedeki rayiçleri de biliyoruz. Dolayısıyla gayrimenkul sermaye irad beyannamesi vermen gerekiyor. Biz, zahmet etme diye o beyannameyi senin yerine önceden hazırladık ve senin bilgine sunuyoruz. Bu beyannameyi imzaladıktan sonra sizi vergi dairesine bekliyoruz.”

‘Mükellef itiraz edebilir’

Maliye Bakanı Şimşek, bu hazırlığı biraz espriyle vatandaşa yardımcı olma amacıyla yaptıklarını ifade etti.

Peki ya mükellef bu tespitlere itiraz ederse...

Bakan Şimşek, ‘Elbette beyan esastır’ ilkesinin altını çizdi ancak şu eklemeyi yaptı:

“Mükellef itiraz edebilir. Hazırladığımız beyannameyi imzalamayabilir. Kendi beyanını yapar, saygı duyarız. Ancak o zaman şunu bilmeli. Ben eğer kendi yaptığı beyandan şüphelenirsem, incelerim. İncelemeden de bir yanlış beyan çıkarsa mükellef canının yanacağını bilir. Geriye dönük 5 yıllık gelirin vergisini, gecikme faizi ve üstelik cezası ile isterim. Mükellef için daha sıkıntılı bir durum ortaya çıkar.”

Bakan Şimşek, bu operasyonu proaktif bir yaklaşım olarak değerlendiriyor ve amaçlarının vergiyi tabana yaymak, bugüne kadar hiç vergi almadıkları kesimlerden vergi toplamak olduğunu söylüyor.

Vergi sistemi değişecek

Avrupa Birliği’nde yüzde 13 olan gelir ve kurumlar vergisi toplamının milli gelire oranı, Türkiye’de ne yazık ki yüzde 6’larda. Danimarka’da bu oran yüzde 27’yi buluyor.

Türkiye, sağlıklı biçimde gelir ve kurumlar vergisi toplayamadığı için akaryakıttan alınan aşırı ÖTV başta olmak üzere dolaylı vergilere yükleniyor. (Bakan Şimşek akaryakıtta vergi yükünün 2000’li yılların başında yüzde 70’e yakın iken şu an yüzde 59’a altına indiğini söylese de dolaylı vergi yükünün ağır olduğunu kabul ediyor)

Şimşek, daha adil ve kayıp kaçağı önleyen bir basit vergi sistemi oluşturmak için bu tür proaktif çalışmalara ihtiyaç olduğunu söyledi. Şimşek ABD ve İngiltere’den de örnek vererek, “Mesela ABD vergi teşkilatı IRS. Ayda 1000 dolar kazanç beyan eden ancak 10 bin dolar harcayan birinden çok rahatlıkla açıklama istiyor, tarhiyata gidebiliyor. Burada mükellefin vergi kaçırdığını biz ispatlamak zorundayız. Orada ise mükellef kaçırmadığını ispatlamak zorunda. Böyle dünyada farklı uygulamalar var. Kimi başarılı oluyor kimi başarısız. Biz de oturup teknik bir çalışma yapıyoruz. En uygun sistemi oturtacağız” dedi.

Maaş cezası belediyeleri hizaya getirdi

Bakan Şimşek’e “2007 yılına kadar mahalli idarelerin açıkları en büyük problemlerden biriydi. IMF bile bu konuya özellikle dikkat çekiyordu. Şimdi belediyelerin bütçeleri disiplin altında, fazla veriyor. ‘Nasıl başarıldı bu?” diye sordum. Tüm belediyelerden her ay sürekli mali rapor aldıklarını, aylık gelir gider tablosunu göndermeyen belediyenin muhasebesindeki yetkiliye 1 maaş ceza kesildiğini söyledi. Önceden sadece aylık bildirim kuralı varmış, ancak belediyelerin yüzde 80’i bildirim yapmıyormuş. Maaş cezasından sonra bildirim yapmayan belediye oranı yüzde 5’e gerilemiş. Bakan Şimşek, bu uygulamanın otokontrol sağladığına dikkat çektikten sonra, belediyelere kaynak aktarılan ortak havuzun gelirlerini yüzde 30 artırdıklarını, emlak vergisinde de belediyelere limitin üst sınırına kadar imkan sağladıklarını söyledi. Bu arada, Bakan Şimşek belediyelerin ihtiyaç fazlası elemanlarını devlete aktararak da personel harcamalarında önemli düşüşler sağladığını söyledi. Şimşek, adını vermediği bir belediyenin daha önce 570 kişi istihdam ederken aynı işi şimdi 37 kişiyle yaptığını vurguladı ve “Belediyeler istihdam bürosu olmaktan çıktı hizmet bürosu oldu” diye konuştu.

2012 de bereketli başladı

Maliye Bakanı Şimşek, 2012 Ocak ayı bütçe performansını da ‘Bereketli’ olarak yorumladı. Yüzde 4’lük büyüme rakamının çok makul olduğunu söyleyen Şimşek, Amerika’dan verilerin iyi geldiğini, Avrupa’nın da 2-3 ay öncesine göre daha iyimser olduğunu vurguladı. Şimşek, tüm olumlu gelişmelere rağmen Avrupa’da önümüzdeki 10 yılda düşük büyüme riskini yüksek gördüğünü belirtirken, bunun en büyük sebebinin ise rekabet gücü eksikliği olduğuna işaret etti. Şimşek, Troyka’nın Yunanistan’da özel sektörden istediği yüzde 25 maaş indirimine dikkat çekti ve “AB nihayet sorunun özüne gelmiş görünüyor. Rekabet gücü eksikliği bu ve benzeri yöntemlere başvurulmadan giderilemeyecek. Sadece bütçede sıkılaştırma istenen sonuçları vermiyor. Avrupa’da hayat standartı düşmeye devam edecek” dedi. Şimşek, nüfusunun yarıdan fazlası 30 yaşın altında olan Türkiye’de sosyal güvenlik sisteminin açık vermesinin kabul edilemez olduğunu, Mısır da bile sosyal güvenlik sisteminin fazla verdiğini de sözlerine ekledi.

Körfez’den para bekliyoruz

Maliye Bakanı Şimşek, Suudi Arabistan, Umman, Katar, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden oluşan bölgeden ciddi bir sermaye girişi beklediklerini de belirtti. Petrol fiyatının 85-128 dolar aralığında kalması halinde Körfez Bölgesi’nde 2015 yılına kadar 1.3 trilyon dolar, 2020 yılına kadar ise 4.8 trilyon dolar sermaye fazlası oluşacağının hesaplandığını hatırlatan Şimşek, “Bu paraları kendi ülkelerinde park etmezler. Sıfıra yakın getiri sunan ABD, Japonya gibi piyasalara gitmektense Türkiye’ye gelmelerini istiyoruz. 2002’den sonra 107 milyar dolar doğrudan sermaye çekmişiz. Bunun 30 milyar doları Körfez’den. Daha fazlasını çekmeliyiz” diye konuştu.
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
account (08-02-2012), Bogdanjmo (29-01-2020), buena vista (08-02-2012), Ramo (09-02-2012)
  #45  
Eski 15-02-2012, 14:35
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23006 Kere teşekkür edildi
Exclamation Hııh aslın da dava 22 şubat'ta başlıyor

İZMİR’de, Karabağlar Polis Merkezi’nde, gözaltına alınan Fevziye Cengiz’i dövdükleri iddiasıyla 4 polis memurunun yargılandığı davada Sulh Ceza Mahkemesi, yenilenen iddianame gereğince görevsizlik kararıyla davanın Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmesine kararı verdi.

Bugün, ilk kez İzmir 17’nci Sulh Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmaya, şikayetçi Fevziye Cengiz ile birlikte tutuksuz yargılanan, idari soruşturma kapsamında açığa alınan Cinayet Büro Amirliği’nde görevli polis memurları Beyit S., Hakan Y., Ahlak Büro Amirliği’nde görevli polis memuru Tekin D. ve Karabağlar Polis Merkezi Amirliği’nde görevli Nevzat A. katıldı. Cengiz’i, üçü erkek 14 avukat savunurken, İzmir Baro Başkanı Sema Pekdaş ve kadın derneklerinin temsilcileri de gözlemci olarak izledi.

İFADE ALMADAN DAVA BİTTİ

Mahkeme hakimi, kimlik tespitinin ardından ifade almadan, davayı sonlandırdı. Hakim Atilla Özemre, Beyit S. ve Hakan Y.. hakkında, şikayetçiye yönelik eylemleri nedeniyle önce ’kasten yaralama’ suçundan kamu davası açıldığını, daha sonra ise Ocak ayındaki yeni iddianameyle, aynı sanıkların Tekin D. ile birlikte şikayetçiye yönelik alenen ’k..pe’ diyerek küfrettiklerini, yine birlikte ’Eğer bu yaşananları söylersen seni öldürürüz’ diyerek tehdit ettiklerini belirtti. Olaya göz yumduğu iddiasıyla hakkında 1.5 yıl hapis cezası istenen Nevzat A.’nın da bulunduğu, ’tehdit ve hakaret’ suçlarını kapsayan ikinci iddianameyle, ilkinin birleştirildiğini kaydetti.
Hakim Atilla Özemre, ikinci iddianamedeki anlatımla, sanıklar Beyit S., Hakan Y. ve Tekin D.’nin atılı tehdit eylemini birlikte işlediklerinin ifade edilmesi, tehditin birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi durumunda yasadaki cezanın üst sınırına göre eylemi yargılama görevinin Asliye Ceza Mahkemesi’ne ait olduğunun anlaşıldığını dile getirdi.

Hakim Özemre, avukatların davanın işkenceden açılarak ağır cezada görülmesi talebine de CMK 206’ncı maddesi gereğince sanıkların mahkeme tarafından sorgulanmadığını, bu nedenle işkence yönünden görevsizlik kararı verilmesini değerlendirmediğini belirtti. Hakim Özemre, kamu davası dosyasının görevli ve yetkili İzmir Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdi.

HAKİMDEN SÖZLÜ AÇIKLAMA

Hakim Atilla Özemre, daha sonra salona sözlü olarak, iddianamedeki tehdit olayı ile ilgili görevsizlik verdiğini, işkenceye yönelik olarak dosyada delil bulunmadığından bu yöndeki görevsizlik talebini reddettiğini, yeni mahkemenin savunma ve delillere göre karar vereceğini dile getirdi.

Yaklaşık yarım saat süren duruşmanın ardından, eşi Mehmet Murat Cengiz’le duruşmaya gelen Fevziye Cengiz, açıklama yapmadan taksiye binerek adliyeden ayrıldı.

"İŞKENCE İTİRAZLARIMIZ SÜRECEK"

Duruşmanın ardından açıklama yapan Cengiz’in avukatı Hanife Yıldırım, "Hakim, tehdit yönünden görevsizlik kararı verdi. İşkenceyle ilgili değerlendirmede bulunmadı" dedi.
Tehdit yönünden sanık sayısı çoğaldığından ve ceza miktarı arttığından dolayı görevsizlik kararı verildiğini kaydeden Hanife Yıldırım, "Biz, işkence olduğuna inanıyoruz ve itirazlarımız var. Yeni mahkemede de bu itirazlarımızı sürdüreceğiz. Delillerimizi sunacağız. Ağır Ceza Mahkemesi’ne dosyanın gönderilmesi için çalışacağız" diye konuldu.

SANIK AVUKATI: EMNİYET ŞEFFAF

Sanık polislerin avukatı Tolga Yurdagül ise bazı kişilerin emniyet teşkilatı aleyhine karalama kampanyasında bulunduğunu ileri sürdü. Müvekkillerim de pişman ve üzgün olduğunu söyleyen Yurdagül, şöyle dedi:
"Ancak karakoldan önce polislere yönelik davranışlar da var ve bunlar görülmüyor. Karşı tarafın da birçok hakareti ve eylemleri var, polis memurlarına karşı. Onlar da insan. Artık biz de susmayacağız. Kanunlar ne öngörüyorsa devletin görevlileri de onu uyguluyor. Bunu da uygulamak zorunda. Kanundan başka kimse bir şey beklemesin. Emniyet bu olayda şeffaf davrandı, görüntüleri de verdi. Kimse gereğinden fazla üstüne gelmesin. Polisler kamera olduğunu biliyorlardı. Bir anlık öfkeyle bu duruma gelinmiştir. Gereksiz, haksız iddialar var. Özellikle facebook’ta haddini aşan eleştiriler var. Eleştiri sınırlarını da aşmış durumda. Hakaretler var. Biz de bunlarla ilgili hukuki mücadeleyi yapacağız."

POLİS MEMURLARINA İSTENEN CEZASI, MAĞDUR KADINI GEÇTİ

İzmir Karabağlar Polis Merkezi’ndeki dayak olayıyla ilgili görevsizlik kararı veren 17’nci Sulh Ceza Mahkemesi Hakimi Atilla Özemre, dosyayı Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderirken, sanık polis memurları Beyit S., Hakan Y. ve Tekin D.’nin, tehdit suçunu birlikte işlemeleri nedeniyle TCK’nın 106/2-c maddesi gereğince 5 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi. İkinci iddianamede ise, sanıkların birlikte değil ferdi olarak tehditi gerçekleştirdikleri kanaatiyle TCK’nın 106/1-1 maddesinden 2 yıla kadar hapis cezası istenmişti. Böylelikle üç sanık hakkında, ’basit yaralama, tehdit ve hakaret’ suçlarından istenen ceza toplam 8’er yıl 10’ar ay hapse ulaştı. Diğer olaya göz yumduğu iddia edilen karakol polisi Nevzat A. hakkında istenen, 1 yıl 6 aylık ceza ise değişmedi.
Mağdur Fevziye Cengiz ise ’görevli memura mukavemet ve hakaret’ suçlamasıyla 15’inci Sulh Ceza Mahkemesi’nde 6.5 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanacak.
Davayı gözlemci olarak izleyen İzmir Barosu Başkanı Sema Pekdaş, sadece iddianameyle yapılan değerlendirmenin eksik ve doğru olmadığını, dosya içeriğindeki delil ve ifadelere bakılması durumunda işkence suçundan direk Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesi gerektiğini dile getirdi. Başkan Pekdaş, ayrıca, davayla ilgili hazırlanan iddianamedeki suçların artık öneminin olmadığını, görevsizlik kararında istenen suçlardan yargılamanın yapılacağını kaydetti.

ADLİYE ÖNÜNDE EYLEM

Bu arada, davanın sona ermesinin ardından İzmir Kadın Platformu üyeleri, Cengiz’e destek amacıyla eylem yaptı. Pankart açıp slogan atan kadınlar adına açıklama yapan Özge Yolcu, "Polisler, kendi görevlerini bırakıp Fevziye’yi dövdüler. Ona işkence ettiler. Devletin sorumluluğunu hatırlatmak bize kaldı. Bizler bu erkek egemen, kadın düşmanı bakış açılarını her gün görüyor ve sonuçlarını yaşıyoruz. Bugün burada Fevziye’nin cesaretiyle buluştuk. Onu yalnız bırakmamak ve bırakmayacağımızı söylemek için. İşkenceci polisler cezalandırılıncaya kadar bu davanın takipçisi olacağımızı tüm kamuoyuna bildiriyoruz" dedi.

Olayın geçmişi

GEÇEN yıl temmuz ayında eşiyle gittiği Karabağlar İlçesi’ndeki bir müzikholde gözaltına alınan Fevziye Cengiz, götürüldüğü karakolda polis memurlarından dayak yediğini, hakarete uğradığını, tehdit edildiğini belirterek şikayetçi oldu.

Fevziye Cengiz’in polis merkezinde yediği dayağın güvenlik kamerası görüntüleri herkesin tepkisini çekti. Olaya karışan Asayiş Şube Müdürlüğü’nde görevli polis memurları Tekin D., Beyit S. ve Hakan Y. hakkında ’zor kullanma yetkisini aşarak basit yaralama’ suçlarından 6’şar aydan 1.5 yıla kadar hapis cezası istemiyle İzmir 17’inci Sulh Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.

Fevziye Cengiz’in avukatı Hanife Yıldırım, üç polis memuru ve adı tespit edilmeyen resmi giyimli karakol polisi hakkında ’Ek kovuşturmaya yer olmadığına’ dair karar verilmesi üzerine Karşıyaka 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ne itirazda bulundu. İtirazı değerlendiren 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi, geçen 31 Aralık’ta, avukat Yıldırım’ın itirazını yerinde görüp, ek kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen mahkeme kararını kaldırdı.

Mahkeme, polis memurları Tekin D., Beyit S., Hakan Y., ve daha önce adı tespit edilmeyen, dayak olayını seyreden resmi üniformalı polis memuru Nevzat A.’nın hakkında da dava açılmasına karar verdi. Mahkeme dosyayı, sanıklar hakkında yeniden dava açılması için soruşturmayı yapan, İzmir Adliyesi’ndeki memur savcısı Alaaddin Dokur’a gönderdi. Savcı Alaattin Dokur, mahkemenin verdiği karar üzerine, hazırladığı yeni iddianemeyi davanın görüleceği İzmir 17’nci Sulh Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.

Savcı Dokur iddianamade, süpheli Nevzat A.’nın ilgili karakol merkezinde grup amir vekili olduğu, karakolun yetkilisi ve sorumlusu konumunda bulunduğu halde, diğer süpheli polis memurları Beyit S., Hakan Y. ve Tekin D.’nin suç işlemeleri sarısında onlara müdahale etmeyip, hatta ortamı hazırlayarak, icrasını kolaylaştırmak suretiyle suça yardım ettiğini belirtti. Yine süpheli Tekin D.’nin aynı şekilde arkadaşları Beyit S. ve Hakan Y.’nin eylemlerini şikayetçiye karşı gerçekleştirdikleri sırada ve işledikten sonra yardımda bulunarak suçun icrasını kolaylaştırarak yardım ettiklerini vurguladı. 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin itirazı kabul kararında bahsettiği, doğrudan müşteki ile irtibatta bulunan polis memurları süpheliler Beyit S., Hakan Y. ve Tekin D. hakkında ’hakaret ve tehdit suçundan kamu davası açılması’ hükmüne dikkat çekti. Kararda, bu üç süphelinin, Fevziye Cengiz’e alenen ’k..pe’ diyerek hakaret ettikleri ve ’Eğer bu yaşananları başkasına söylersen seni öldürürüz’ diyerek tehdit ettiklerinin tespit edildiğinin vurgulandığına değindi. Savcı Dokur, polis memurları Beyit S. Hakan Y. ve Tekin D.’nin, ’Hakaret’ suçundan Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 125/1-4 maddesine göre 2 yıl 4’er ay, ’tehdit’ suçundan TCK’nın 106/1 maddesine göre 2’şer yıl hapsini istedi. Polis memuru N.A ve Tekin D.’nin "kasten yaralama" suçundan TCK’nın 86/2-3 maddesine göre 1 yıl 6’şar ay hapis ile cezalandırılmalarını talep etti.

Polislerin karşı şikayette bulunmasıyla Fevziye Cengiz hakkında, ’görevli memura mukavemet ve hakaret’ suçlamasıyla İzmir 15’inci Sulh Ceza Mahkemesi’nde 6.5 yıla kadar hapis cezası istemiyle açılan dava ise 22 Şubat’ta görülecek.
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
account (16-02-2012), buena vista (16-02-2012), christinedi4 (24-04-2020), kristenzi69 (03-07-2020), neron (16-02-2012), Ramo (19-02-2012), su (17-02-2012), williamfq2 (27-04-2020)
  #46  
Eski 19-04-2012, 13:17
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23006 Kere teşekkür edildi
Cool Çalan ödemiyor..hııhh

Tüketici Örgütleri Federasyonu (TÖF) Genel Başkanı Fuat Engin, elektriğe yapılan zamma ilişkin olarak, ”Kamuoyuna açıklanan zam oranının neredeyse 3 katı olarak faturalara yansıtılması, en hafif deyimiyle tüketiciye yönelik insafsızlıktır” dedi.

Engin, yaptığı yazılı açıklamada, 31 Mart 2012 tarihinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 13. maddesi dayanak yapılarak, 1 Nisan 2012 tarihinden geçerli olmak üzere elektriğe yüzde 8,1 oranında zam yapıldığının açıklandığını, yapılan zammın konutlarda kullanılan elektriğe yüzde 9,26 oranında yansıyacağını kaydetti.

Zam kararının uygulanmaya başlamasıyla birlikte ”zammın zulme dönüştüğü”nün, yeni faturaların tüketiciye gönderilmesiyle ortaya çıktığını ifade eden Engin, şöyle devam etti: ”İlk gelen faturaları incelediğimizde Mart 2012 dönemine ait faturadaki elektrik tüketiminin birim fiyatı 0,161053 TL (kw/s) iken, zammın yürürlüğe girdiği Nisan 2012 dönemine ait bir faturada 0,198182 TL (kw/s) fiyat yansıtılmış olup, bu tutarın önceki fiyata göre oransal farkının yüzde 23 olduğu ortaya çıkmıştır. Kamuoyuna açıklanan zam oranının neredeyse 3 katı olarak faturalara yansıtılması, en hafif deyimiyle tüketiciye yönelik insafsızlıktır.

Yine ortaya çıkan bir başka haksız ve hukuksuz uygulama ise sayaçların önemli bir bölümünün okunmasının zammın yürürlüğe girmesinden en az 15-20 gün sonra yapılması nedeniyle çıkarılan faturalardır. 16 Mart 2012 tarihinde okunan bir sayaç, bir sonra 16 Nisan 2012 tarihinde okunması sonucu, 16-31 Mart döneminde yapılan elektrik tüketimi zamlı tarifeden hesaplandığından tüketici bir kez daha zarara uğratılmıştır.”

Engin, hakem heyetleri ve mahkeme kararlarıyla son verilmesine rağmen kayıp/kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedelinin alındığını, yapılan zammın yanında faturanın 3 katı ”gizli zam” uygulaması ile sayacın geç okunmasından kaynaklı ”haksız” uygulamaların elektrik dağıtım şirketlerinin ”haksız kazanç” sağlamalarına olanak sağladığını ve tüketicileri mağdur ettiğini belirtti.

Haksız alınan/uygulanan tutarların tüketicilere iade edilmesi gerektiğini vurgulayan Engin, ”Tüketicilerimizi haklarına sahip çıkmaya ve elektrik faturalarını inceleyerek faturalara yansıtılan gizli zam ve diğer haksız tutarlara karşı hak aramaya çağırıyoruz” dedi.
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (20-04-2012), neron (20-04-2012), PINAR (20-04-2012), Ramo (10-05-2012), Süvari (21-04-2012)
  #47  
Eski 09-05-2012, 12:59
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23006 Kere teşekkür edildi
Arrow İzmir’deki bir karakolda Fevziye Cengiz adlı kadını döven polislerin

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/20516290.asp
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (09-05-2012), Francisabura (09-02-2020)
  #48  
Eski 10-05-2012, 06:51
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23006 Kere teşekkür edildi
Arrow Mehmet Y Yılmaz

Sonunda ‘karakolda dayağın’ işkence olduğu anlaşıldı

İZMİR’de götürüldüğü karakolda polisler tarafından dövülen kadın ile ilgili davada sonunda doğru yol mahkemede bulundu. Kadını karakolda döven polisler ile ilgili olarak savcılık, “basit yaralama” suçundan dava açmıştı.
Dava böyle açıldığı için önce Sulh Ceza Mahkemesi’ne gitti. O mahkeme görevsizlik kararı verince dosya Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. O mahkeme de görevsizlik kararı verdi ve suçun “işkence” olduğunu belirterek dosyayı Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.
Böylece karakolda eli kolu bağlıyken “polisleri darp etti” iddiasıyla kadın 6,5 yıl hapis cezası istemi ile yargılanırken, kadını döven polislerin 1,5 yıl hapis cezasını gerektiren “basit yaralamadan” yargılanmaları saçmalığı da düzeltilmiş oldu.
İşkence ve kötü muamelenin önlenmesi yolunda İzmir’de görevli yargıçların tutumunun önemli olduğunu söylemeliyim.
Eğer gözaltına alınıp, karakola götürülen bir kadın oradan yüzü gözü şişmiş, morluklar içinde çıkıyorsa bunun adı “basit yaralama” değil, işkencedir. Bu suça “kötü muamele” demek bile suçu hafifletir, işkencenin önlenmesi yolundaki çabaları sonuçsuz kılar.
İşkenceye “sıfır tolerans” gösterilmelidir ki Türkiye bu utançtan kurtulabilsin.
İzmir’deki yargıçların bu tutumları dilerim ki savcılara ve emniyet üst yöneticilerine de bir ders olsun.
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
account (10-05-2012), buena vista (10-05-2012), neron (10-05-2012), Ramo (10-05-2012)
  #49  
Eski 11-06-2012, 18:05
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23006 Kere teşekkür edildi
Arrow Faturalar vatandaşı çarpıyor

Elektrik faturaları aslında döviz fiyatlarındaki artışa göre belirleniyor...


Kullanım bedelinin yanı sıra elektrik faturalarına yansıtılan kayıp kaçak bedeli, sıra dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli , iletim sistemleri bedeli gibi kalemlerin ardından bu güne dek hiç açıklanmayan bir başka gizli bedel daha ortaya çıktı. Tüketici elektrik faturalarını döviz kurlarındaki değişime göre ödüyor. Bir başka deyişle faturalar tüketilen elektrik bedeline göre değil döviz fiyatlarındaki artışa göre belirleniyor.

Pek çok kişinin haberdar olmadığı bu uygulama, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın CHP İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt'ün soru önergesine verdiği yanıtla ortaya çıktı. 1 Nisan 2012 tarihi itibariyle EPDK tarafından elektriğe %8.1 zam yapıldığını, konuyla ilgili açıklamada da bu zammın konutlara % 9,26 olarak yansıyacağının belirtildiğini söyleyen Öğüt, yapılan zammın bir çok faturaya neden %23 olarak yansıtıldığını sordu..

Soruya verdiği yanıtta Bakan Yıldız'ın aradaki büyük farka gerekçe gösterdiği maliyet bazlı fiyatlandırma sistemine göre, belli dönemlerde yapılan zamlarla birlikte tüketicilerin farkında olmadan daha büyük yük altında olduğu ortaya çıktı.

CHP'li Öğüt'ün Yıldız'a yönelttiği bir başka soruya verilen cevap ise, sayaç okuma tarihleriyle ilgili.
Öğüt, elektrik faturalarına 1 Nisan 2012 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere zam yapıldığını ancak tüketicinin 1 Nisan öncesindeki kullanım bedelini de neden zamlı ödediğini sordu. Önergeye verilen yanıtta fiyat değişim tarihinden öncesi ve sonrasını içeren fatura dönemlerinin söz konusu olması durumunda kıstel yevm metodu( toplam tüketim fatura dönemindeki toplam gün sayısına bölünerek günlük ortalama tüketim bulma) uygulandığı belirtildi.

Konuyu değerlendiren Tüketici Örgütleri Federasyonu(TÖF) ve Tüketici Bilincini Geliştirme Deneği(TUBİDER) Genel Başkanı Fuat Engin, bedel hesaplamada kullanılan kıstel yevm metodundan tüketicinin haberdar olmadığını, sadece EPDK yetkilileri ve elektrik dağıtım şirketlerinin bilgisi dahilinde olduğunu söyledi. Engin ayrıca, elektrik faturalarına yansıtılan bedeller için herhangi bir mevzuat ya da yasal düzenleme gerekçe gösterilmediğini, EPDK'nın elektrik dağıtım şirketleri istediğinde hemen yeni bir karar alarak tüketiciye bir anlamda keyfi bedel ödetildiğini söyledi.

TÖF Başkanı Engin, kendisinin de milyonlarca vatandaş gibi fatura mağduru olduğunu, bağlı bulunduğu elektrik dağıtım şirketinin yaptığı itiraza ilişkin dilekçesine verilen cevapta kafa karıştırmaktan öteye gidilmediğini söyledi.

Engin, Söz konusu uygulamaların tüketicilerin evrensel haklarına da aykırı olduğunu belirtti
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
account (12-06-2012), buena vista (12-06-2012), neron (11-06-2012), seanma3 (17-06-2020)
  #50  
Eski 12-06-2012, 12:45
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23006 Kere teşekkür edildi
Arrow 1.5 saatte üç kere değişen tarife / Can Ataklı

1.5 saatte üç kere değişen tarife

Deniz Otobüsleri ile ilgili özelleştirme yapılmasından sonra sürekli şikâyetler alıyorum. Bunların bazılarını sizlerle de paylaşmıştım.

Ramazan Eren isimli okurum çok ilginç bir şikâyette bulunmuş. Şikâyetini şirkete de iletmiş. Bakalım ne sonuç çıkacak.

Bu okurumun mesajını sizlerle de paylaşmak istedim;

Sayın yetkili bugün (09 Haziran 2012) saat 8.50’den beri Pendik-Yalova hattından 14.00 seferine 1 otomobil 3 yolcu biletli almaya çalışıyorum. Saat 09.08’de yolculardan birinin doğum tarihini bilemediğim için online süre aşımı ile sistemden düşürüldüm.Daha sonra sisteme tekrar bağlandığımda 84 TL olan ücret 96 TL olmuştu. Buna rağmen işleme devam ederek bilet almaya çalışmama rağmen bu kez araç plakası girişi kutu hizalarının kaçıklığı nedeni ile (kabul edilmeyen plaka nedeni ile) bilet alamadım.

Telefon ile almaya çalıştığımda (saat 10.30sularında) bilet ücreti 102 TL olmuştu. Buna rağmen yine araç plakası ve yolcu doğum tarihi belirsizliği yüzünden bilet alamadım. Saat 14.00 Pendik-Yalova seferine yetişerek gişeden bilet almaya çalışacağımı bildiriyorum. Bakalım ücret ne olacak?

Bu koşullarda devletimizce yapılan özelleştirmenin nerelere geldiği konusunu tüm basın ve çevremle tartışmaya ve bu sonuçlardan tüm vatandaşlarımın haberdar olması borcunu yerine getirmeye çalışacağımdan sizleri de bilgilendirmek istedim. Saygılarımla Ramazan Enver Eren - İdo Üye Numarası: 436025015
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
account (12-06-2012), buena vista (23-07-2012), janus (21-06-2012), PINAR (13-06-2012), Ramo (15-06-2012), Trannybare (01-02-2020)
Cevapla


Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş arama yap
Modları Göster

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Açık
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 11:43 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce