Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Güncel siyasete ironik yaklaşımlar. - Sayfa 11 - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Nadas Alanı > Dünya Hali
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Güncel siyasete ironik yaklaşımlar.
Konudaki Cevap Sayısı
289
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
89509

Cevapla
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
  #101  
Eski 09-07-2013, 00:41
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Torba yasa mı çorba yasa mı?

Torba yasa mı çorba yasa mı?

Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşmeleri devam eden 'Torba Yasa'nın içinde neler yok ki! Torba Yasa tasarısı, 17 Kanun Hükmünde Kararname ve 49 kanunda değişiklik içeriyor. Torba yasa mı, çorba yasa mı belli değil!

İçinde neler yok ki?

Burada hepsini sıralayıp yazının içine etmek yerine, dikkatimi çeken iki üç nokta üzerinde yoğunlaşmak istedim.

Bunlardan birincisi şu:

Çorba yasadaki bir teklife göre, trafik para cezalarının, tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerekiyor. Bir ay içinde ödenmeyen cezalara, (2011 yılından bu yana uygulanmakta olan) aylık %5 gecikme faizi uygulaması devam edecek.

Faizi haram olarak kabul eden, zaten enflasyon seviyesinin altında seyreden faizleri daha da düşürmesi için Merkez Bankası'na baskı yapan ve 'faiz lobisine' savaş açan hükumetin trafik cezaları için istediği faiz oranı ilginç değil mi? Bir ay için öngördüğü ceza, neredeyse yıllık mevduat faizine eşit.

Hazır konu açılmışken, bu konuyla ilgili olarak kişisel bir deneyimimi aktarmak isterim.

Geçen sene yaz aylarından birinde, eşimin arabasını trafik muayenesine götürdük. Araç muayeneye girmeden önce vergi borcu ve ödenmemiş trafik cezası olup olmadığı kontrol ediliyor; varsa bu borçlar kapattırılıyor; aksi taktirde muayenesi yapılmıyor. Borcumuz olmadığı için aracın muayenesi yapıldı.

Bu yılın Ocak ayında, motorlu taşıtlar vergisini ödemek için internet vergi dairesine girdiğimde, 2010 yılının Şubat ayında düzenlenmiş bir tutanağa istinaden 700 TL. tutarında bir trafik cezamız olduğunu gördüm. 3 yıl sonra nereden çıktı bu?

Tutanağın düzenlendiği tarihte İstanbul dışında ve eşimle birlikteydik. Yolda hiçbir denetim noktasında durdurulmadık. Kırmızı ışıkta geçmek gibi bir alışkanlığım asla olmamıştır. Bu cezayı büyük bir olasılıkla, ana yolların üzerindeki 'meskun mahal' denilen, girmeniz ile çıkmanız arasında birkaç saniye geçen ve hız sınırının 50 kilometre/saat olduğu tuzak bölgelerden birinde yemişizdir. Yaptığım araştırmalardan, bu cezayı iptal ettirmenin deveye hendek atlatmaktan daha zor olduğunu anladığımdan niçin kesildiği, ne zaman ve nereye tebliğ edildiği belli olmayan bu cezayı ödemek zorunda kaldık.

Zamanında ve doğru adrese tebliğ edilmiş olsa ya itiraz hakkımızı kullanır ya da aslının 270 TL. olduğunu sandığım bu cezayı süresi içinde %25 indirimli olarak öderdik. Cebimizden çıkan para 700 TL. değil, 202.5 TL olurdu.

Vatandaşına tuzak kurmaya bayılan devletimiz, doğruluğu şüphe götüren bir tutanağı, doğru zamanda doğru adrese tebliğ etmeyerek bir kez daha amacına ulaşmış oldu.


İkinci konu:

Hükümetin bir süre önce tartışmaya açtığı ehliyet yasasındaki değişikliklerin 'acil' olanları 'torbaya' girdi. Bizim yönetenler için acil kavramı, "en kısa zamanda, en kısa yoldan, zahmetsizce para getirecek olan" demektir. Diğerleri bekleyebilir, acelesi yok!

Çorba Yasa'da sürücü belgelerinin zorunlu olarak yenilenmesi ve bu değişimin 101 TL ücret karşılığında yapılması öngörülüyor.

Hem zorunlu olacak hem de kazık!
Birinci örnekte olduğu gibi, burada da vatandaşı kucağına oturtup saçlarını okşayan, 'sevecen' bir yönetim anlayışı var.

Bu haberin duyulması üzerine, özellikle 'baş belası' sosyal medyada büyük bir tepki oluştu. Twitter kullanıcıları, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile pazarlık masasına oturdu. Maliye Bakanı, 101 liralık ücretin indirileceğini ancak maliyetin altına düşemeyeceğini yazdı.

Dün, AKP Grup Başkanvekili Canikli, ehliyet değişim ücretinin 15 liraya düşürülmesi için önerge hazırladıklarını bildirdi. O da su kaldırır ama hadi inanalım; demek ki maliyet 15 TL. imiş!

Farka bakın!

Yirmi dört milyon Türk vatandaşının ehliyeti olduğu söyleniyor. İlk önerilen değişim ücretinin uygulanması halinde toplanabilecek kaynak ile ikinci öneri arasında toplamda 2.064.000.000 (iki milyar atmış dört milyon) TL fark var.

Ahhh 'baş belası' soyal medya; yine birilerinin tekerine taş koydun!



Üçüncü konu:

Çorba yasada yer alan bir maddeye göre, 01.01.2005 tarihinden itibaren vekil imam, vekil müezzin, kayyım ve Başkanlığa bağlı Kur'an kurslarında vekil olarak öğreticilik yapanlardan, ilgili düzenlemenin yürürlüğe girmesinden itibaren 3 ay içinde müracaat etmeleri halinde ve yeterlilik belgesine sahip olmaları koşuluyla Başkanlık tarafından ilgili kadrolara hiçbir sınırlamaya bağlı olmaksızın atanabilecekler.

Allaha şükür, dinle imanla bir sorunum yok da teklifteki "hiçbir sınırlamaya bağlı olmaksızın" tümcesine takıldım.

Atama bekleyen diğer meslek gurupları için de aynı tümcenin kullanıldığı kanun tekliflerini görebilmek dilek ve umuduyla "Allah yolunuzu açık etsin!"
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
cemil59 (16-07-2013), Master (09-07-2013), neron (18-07-2013)
  #102  
Eski 09-07-2013, 09:28
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Fıkra gibi

Meclis'te gece yarısı torba kazası yaşandı.

AKP’nin hazırladığı kanun tasarısında yer alan “taşradaki sağlık personellerinin özlük hakları” ile ilgili düzenlemeleri içeren kanun maddesi, AKP’nin kendi oylarıyla reddedildi.

Muhalefetin verdiği tüm önergeleri reddeden AKP’li milletvekilleri, oylanan kanun maddesini muhalefet önergesi sanıp toplu olarak ret oyu kullandı.

Durumu fark eden AKP milletvekillerinin itiraz etti ancak Meclis Başkanvekili Sadık Yakut, maddenin reddedildiğini, yapacak bir şeyin olmadığını söyledi. Bunun üzerine iktidar partisi milletvekilleri Yakut'un oylamadan önce "madde" değil "önerge" dediğini iddia ederek başkanı ikna etmeye çalıştı. İtirazların sürmesi üzerine birleşime ara vererek tutanakları inceleyen Yakut, maddenin reddedildiğini yineledi.

CHP Kocaeli Milletvekili Haydar Akar, olay hakkında şunları söyledi: "Muhalefet önergesini reddeden AKP, hemen sonra oyladıkları maddeyi de muhalefetin önergesi zannederek reddetti. Kanunları okumuyorlar; Meclis’i izlemiyorlar; Meclis salonunda bulunmuyorlar; oylama yapılırken koşa koşa içeri giriyorlar. Yorgunluk da olunca yine şaşırdılar."
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
AnnE (12-07-2013), cemil59 (16-07-2013), Master (10-07-2013), neron (18-07-2013)
  #103  
Eski 09-07-2013, 19:11
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Söyleyene değil, söyletene bak!



Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
AnnE (12-07-2013), cemil59 (16-07-2013), Master (13-07-2013), neron (18-07-2013)
  #104  
Eski 12-07-2013, 11:30
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Uçtu uçtu maganda uçtu!

Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
cemil59 (16-07-2013), neron (18-07-2013)
  #105  
Eski 13-07-2013, 23:52
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Sabri Çelebi'nin suçu, yurt dışına kaçmayı gerektirecek kadar büyük bir suç değil. Belki hiç ceza almayacak; belki de aldığı ceza tecil edilecek. Bu durumda, aklı başında hiçbir insan kurulu düzenini bozup kaçmaz. Ya arkasında başka pislikleri var, onların ortaya çıkmasından korkuyor ya da bu olayın gündemden düşmesi ve arkasındaki güçler tarafından örtbas edilmesi için zaman kazanmak istiyor.
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
cemil59 (16-07-2013), neron (18-07-2013)
  #106  
Eski 14-07-2013, 01:51
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Polis destekli Polis Devletine geçiş dönemi ve ...

Polis destekli polis devletine geçiş dönemi ve demokrasi anlayışı üzerine...



Havaalanı açılışı için Bingöl’de olan Başbakan Erdoğan, İftar konuşmasında şunları söylüyor:

"Şunu herkesin bilmesini istiyorum, gençlik veya gençliğin üstü, bir defa fikrine, düşüncene inanıyorsan karşı düşünceye de inancaksın. İnancına güveniyorsan karşı inanca da bir defa saygı duyacaksın ancak olayı şiddete taşımayacaksın. Şiddete taşıdığın anda şiddeti görürsün. Bunu herkes böyle bilsin. Kim ne yazarsa yazsın, kim nereye sıkıştırırsa sıkıştırsın eğer şiddet varsa şiddetin karşılığı şiddettir. Bunu herkes böyle görecek. Onun için de devlet üniversitelerinde artık güvenlik gücü olarak çok kısa zamanda onu da söylüyorum artık biz özel güvenlik değil bundan sonra devletin kendi güvenlik güçlerini üniversitelerimize yerleştireceğiz. Çünkü buralarda da çok farklı şeylerin olduğunu görmek, yaşamak bizi ayrıca bir sorumluluğa itiyor. Çünkü biz hiçbir öğrencimizin hayatını tehdit altında göremeyiz, görmek istemeyiz."



Mesaj açık!
Sayın başbakan, "Biz hiçbir öğrencimizin hayatını tehdit altında görmek istemeyiz." gibi gayet sevecen bir söylemin perde arkasına sığınarak, üniversiteleri tamamen kontrolüne almak, zaten baskı altında olan akademisyenleri susturmak ve öğrencilerin örgütlenerek iktidarı yıpratacak eylemlerde bulunmasına engel olmak istiyor.

Bundan önce de " Yeni polis alımları yapılacak, polisin toplumsal olaylara müdahale gücü artırılacak...." demişti.

Acizane tavsiyem, toplumsal olaylara müdahale gücünü artırmaya odaklanmak yerine, bu olayların çıkış sebeplerine odaklanmalarıdır. Ancak, söylemlerinden bunu yapmaya hiç niyetleri olmadığı anlaşılıyor.

Bu yol, kavramsal polis devletinden gerçek polis devletine tam geçişin yoludur. Bu da hırsın aklın önüne geçtiği ve demokrasinin bittiği son noktadır.


Lütfen biraz izan!
Hürmetlerimizle...



Erdoğan devam ediyor: "Molotofkokteyli ile palayla şununla bununla dolaşan bir gençlik biz arzu etmiyoruz. Herkes bilgisiyle, düşüncesiyle, bilgisayarıyla dolaşsın, ne yapacaksa bununla yapsın. Kimsenin kimseye şiddet uygulamaya hakkı yoktur. Hoşgörüyle, sabırla, dayanışmayla ülkemize yönelen, bizleri tehdit eden her türlü oyunu el birliğiyle, gönül birliğiyle bozacağız."


Biz de şiddete karşıyız; hem kişilerin hem de devletin uyguladığı şiddete. Bu konuda samimiyetine inanırsak başbakanı sonuna kadar destekleriz. Ama söylemiyle uygulamaları arasındaki çelişkiler var ve biz bunları anlamakta zorlanıyoruz.

'Bilgisiyle, düşüncesiyle, bilgisayarıyla dolaşan' gazetecileri; kendilerini yazdıkları pankartlarla ifade etmeye çalışan zararsız gençleri niye içeri aldınız sayın başbakan? Bu gazeteciler molotof mu atıyordu, pala mı sallıyordu? Bunların içerde olmalarının gerçek nedenlerini samimi olarak açıklarsanız sizi daha iyi anlayacağız.

Lütfen biraz insaf!
Hürmetlerimizle...


Başbakanımız döktürmeye devam ediyor: " Allah aşkına şu ana ülkemizde işte son zamanlardaki olayları meydana getirenler soruyorum ‘Acaba bunların neyi eksikti, neye dayanarak bu adımları attılar, neleri yoktu’. Eğer bunlar üniversite gençliğimizse bizim karşımıza hep bunlar harçtı yok şuydu yok buydu bunlarla çıkıyorlardı. E harç var mı? Yok. Göreve geldiğimizde 45 lira burs alıyordu 280 lira burs alıyor, 200 lira da beslenme yardımı 480 lira her öğrenciye destek veren bir iktidar var. Lisansüstü öğrencilerine 590 lira destek veren, yardım eden bir iktidar var. Böyle bir yaklaşım içerisinde olan iktidar bunun karşısında farklı bir yaklaşımla bakıyorsunuz şiddetle cam çerçeve, kamu özel demeden her tarafı perişan eden bir anlayış. Bu anlayışlar medeni olamaz.”



Sayın başbakan, her şeyi maddiyata indirgeyen, sığ bir anlayış içinde.

Al ve sus!

Tabi bunun bir getirisi de olmalı değil mi?

Ver makarnayı, al oyu!
Ver kömürü, al oyu!
Ver bursu, al oyu!

Herkes kazansın!
Kazan - kazan ya da Türkçesi kıt Türkiye Vatandaşlarının anlayacağı dille win - win!

Daha ne istiyor bu kullarınız!


Lütfen biraz iman!
Hürmetlerimizle...
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (15-07-2013), cemil59 (16-07-2013), neron (14-07-2013)
  #107  
Eski 15-07-2013, 15:22
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Danıştay

İzlemeye çalıştığım güncel konulardan biri de Danıştay'a başkan seçilmesi.

Önceki başkanı Hüseyin Karakullukçu, bir ay önce yaş haddinden emekli oldu. Türkiye Cumhuriyeti'nin en önemli kurumlarından biri olan Danıştay'a 20 gün boyunca başkan adayı çıkmadı. Normal şartlarda rüyaları süsleyen bir mevki olması gereken Danıştay Başkanlığına kimse aday olmuyor; ilginç değil mi?

20 gün sonra, Danıştay Başkanvekilliğini yürüten Zerrin Güngör, başkanlık için adaylık başvurusu yaptı. Bugün yapılan ilk oylamada yeterli oyu alamadı. Oylama, 18 Temmuz Perşembe günü tekrarlanacak.


Bu 'pozisyona' niçin aday bulunamıyor?
Efendim, bu konuda değişik rivayetler var.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Bir gecede 160 militanı Yargıtay ve Danıştay’a yerleştirdiler. Danıştay Başkanı emekli oldu. Başkan seçilemiyor. Neden, kapı arkasında pazarlık yapılıyor. Önceden en eski üye başkan oluyordu. Bu kültürü yok ettiler.” diyor.

CHP Antalya milletvekili Gürkut Acar, “Danıştay Başkanlığı seçimi yapılamıyor. Çünkü orada cemaat-hükûmet çatışması iddiası var. Eğer bir ülkenin en üst idari yargı organının başkanının seçiminde cemaat tartışmaları yaşanıyorsa yazıktır o ülkeye” diyor.

Eski Başkan Karakullukçu, “Başkanlık için birden çok aday var ama bu adaylar kendilerini göstermedikleri için süreç tıkandı. Belli bir miktarda oy alamayınca refüze olmak istemiyorlar” diyor.

Yargıçlar Sendikası, “Tüm Danıştay üyelerinin gönlünden geçen bu makama aday olunmamasını değerli Danıştay üyesi yüksek yargıçlar nasıl açıklıyor bilmiyoruz ama, ‘ben istemiyorum’ ile izah edilemeyeceği de muhakkak. Şimdiye dek sadece Danıştay Başkanvekili Zerrin Güngör’den başka başkan adayının çıkmaması, onun da bugüne kadar beklemesi kamuoyunda sıkça yer bulan ve neredeyse sağır sultanın duyduğu cemaat-hükümet çatışması/pazarlığı/anlaşması gölgesi altında kalmıştır. Zerrin Güngör, Başkanvekili olarak görev yapması nedeniyle daha başlangıçta adaylığını çevresinde dillendirip daha sonra vazgeçmiş, şimdi ise kesin kararını vererek adaylığını açıklamış, başvurusunu yapmıştır.” diye yazılı açıklama yapıyor.


Açıklamaların taraflı olduğu düşünülebilir; ancak görünen köy kılavuz istemez. Aklın yolu, sıkıntının kaynağının bu söylemlerle aynı paralelde olduğunu gösteriyor.


*************************************************
Konuyu araştırırken Yargıçlar Sendikası'nın açıklamaları dikkatimi çekti. Meslekten olmadığım için pek bilgim yok, "Bu sendikayı kuranlar kimdir?" diye merak ettim.


İnternet sitelerinde sendikanın kuruluş şekli yazılı.
Kap - kaç değil, bırak - kaç!
Sanki fıkra gibi...
Aynen aktarıyorum.



Tarihçe

Yargıçlar Sendikası 16.11.2012 tarihinde kuruluş belgelerinin Ankara Valiliğine havale ettirilip, aynı gün Ankara Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğüne verilerek kurulmuştur.

Daha ilk günden, sendika kuruluş başvurusu ve belgelerinin Ankara Valiliğine götürüldüğünde Sayın vali yardımcısı Kuruluş başvurumuzu almak istememiş, zorladığımızda ise "havale ediyorum ama aynen iade edeceğiz" diyerek Yargıçlar Sendikasına bakışını ifade etmiştir.

Ankara Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğü yetkilileri de Valiliğin talimatı uyarınca kuruluş belgelerini almayacaklarını söylemişler ve almamışlardır. Kuruluş belgelerini bize bir yazı ile iade etmek istemişler ancak belgeler bir klasör halinde Güvenlik Şube Müdür Yardımcısının odasına bırakılarak Emniyet Müdürlüğünden ayrılınmıştır.

Daha sonra da Sayın Başkanının başvurusu üzerine Ankara Emniyet Müdürlüğü 21222/22548 sayılı yazı ile 16.11.2012 tarihinde "dosyanın alınmayacağına dair tebligat yazısı beklenilmeden sinirlenilerek müracaat dosyasının bırakılıp gidildiğini" beyan ile müracaat evrakının bir işlem yapılmaksızın Sayın Başkanın görev yerine Çankırı'ya gönderildiği bildirilmiştir.

Böylece, Sendika kuruluş belgelerimizin 16.11.2012 tarihinde Ankara Emniyet Müdürlüğüne teslim edildiği tevsik edilmiş ve yasal otuz günlük süre geçmesine karşı bir uyarı yapılmayıp, yasa yollarına başvurulmamış olmakla sendikamız bir daha kapanmamak üzere kurulmuştur.
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
cemil59 (16-07-2013), Master (16-07-2013), neron (18-07-2013)
  #108  
Eski 18-07-2013, 14:04
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Az gidelim uz gidelim, dere tepe düz gidelim.
Bazen yazarak gidelim, bazen çizerek gidelim...

https://www.facebook.com/pages/Az-gi...74007939435924




Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
neron (18-07-2013)
  #109  
Eski 19-07-2013, 11:47
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı El insaf!

Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem, Türkiye genelinde 150 kaybolan cami tespit ettiklerini, bu camilerin 130’unun İstanbul’da olduğunu ve çoğunluğunun Adnan Menderes’in başbakanlığı (1950 - 1960) döneminde yıkıldığını açıkladı.


İdam edilişlerinin 49. yıl dönümünde Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın kabirlerini ziyaret eden Erdoğan,

"Milletle birlikte milletin istediği istikamette yürüyen herkes, Menderes'in belirttiği gibi, her fırsatta milletin değerlerinin, tarihinin medeniyetinin düşmanlarına tokat üzerine tokat vurmaktadır."

"Türk milleti, onlarca yıldır bu aziz insanları hürmetle, şükranla, hayır duaları ile anmaktadır." demişti.


El insaf!

Parti olarak CHP'yi, kişisel olarak Atatürk ve İnönü'yü hedef alıp 'cami satmakla' suçlayan Erdoğan'ın, 'cami yıkan' Demokrat Parti yöneticilerini aziz mertebesine yükseltmesi akılla, mantıkla izah edilebilir mi?

Şayet Demokratik Parti varlığını devam ettiriyor olsaydı, AKP'ye rakip olabilecek bir konumda olsaydı, Erdoğan böyle konuşur muydu acaba?

Yalpalayan vücutta baş dik durmaz!


Ayrıca;
Medya bu çelişkiyi yakalar ve üzerine giderse, "En çok cami Menderes döneminde yıkıldı" diyen Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem de " camide içki içilmedi" diyen müezzin gibi hedef olabilir. Ancak böyle bir gelişme olsa bile basına yansıtılmamaya çalışılacaktır.
Alıntı ile Cevapla
  #110  
Eski 19-07-2013, 21:43
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Suriye'den gelen haberler hiç iç açıcı değil.
Erdoğan, tencere tavacılarla uğraşırken bakın neler oluyor...

Şam yönetimi, Suriye'de iç savaşın başladığı günlerde ülkenin kuzey kesimlerinin kontrolünü PKK'nın bir kolu olan PYD'ye bırakmıştı. Geçtiğimiz hafta Esed'in, PYD'nin ileri gelenleri ile bir toplantı yaptığı ve Kürtler'e özerklik hakkı tanıyacağı söylentisi yayıldı. Esed, Türkiye'nin tavrına karşılık Kürt Özerk Bölgesi kozunu oynuyor.

Basına yansıyan haberlere göre, Suriyeli Kürtler, Şam yönetiminden gelen özerklik önerisini 'anayasal güvence altına alınmış' olması gerekçesiyle kabul edeceklermiş. Kürtlere, Haseki, Ra'sulayn, Afrin, Darbesiye, Ayn El Arap, Kamışlı ve Tırbe Spiye bölgeleri devredilecekmiş.

Bu gelişmelere paralel olarak bugün, Suriye’nin Haseki kentine bağlı Resulayn ilçesinde kontrolü ele geçiren PYD, Türkiye sınırına 100 metre uzaklıktaki binaya 'göstere göstere' PKK bayrağını asmış.

Haydi geçmiş olsun!!!

Konu açılmışken, bu konuyla ilgili olarak 8 ay önce yazdığım ve o tarihte Arka Bahçe Forumunda yayınladığım bir yazıyı arşivden çıkardım.

"Görünen köy kılavuz istemez" diyor ve taktirlerinize sunuyorum.
İşte o yazı.

BOP'un gerçek açılımı 'Bölünmüş Ortadoğu Projesi' olmasın.

Financial Times ve Washington Post, haberleri ve değerlendirmeleri global ölçekte dikkate alınan iki gazetedir. Bu gazetelere göre, Kuzey Irak'ta petrol ve doğal gaz sektörüne yatırım yapmayı amaçlayan Türkiye ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasındaki anlaşma son aşamasına geldi. Eğer anlaşma sağlanırsa yeni bir enerji koridoru yaratılacak. 10 yıl içinde bu bölgeden Türkiye’ye günde 3 milyon varil petrol ve yılda 10 milyar metreküp doğal gaz gönderilecek. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, 4 Aralık tarihinde petrol ve gaz konferansına katılmak üzere Erbil’e giderken asıl amacı bu anlaşmayı sonuçlandırmaktı.

Washington Post gazetesinde çıkan habere göre, birçok uzman ve ABD'li diplomatlar böyle bir anlaşmanın Irak'ın bölünmesini hızlandırabileceğini düşünüyor. Bu nedenle ABD ve kontrolündeki Irak Merkezi Yönetimi bu anlaşmaya karşı. Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın uçağının geri döndürülmesinde bu anlaşmaya karşı olan ABD'nin parmağı var.

Bu olayın gerçekleştiği gün ben de acizane bir yorum yapmış ve bu işin arkasında ABD'nin olduğunu tahmin ettiğim için,
"BOP eş başkanı olsan ne yazar.
Karada başına torba; denizde gemine kurşun, havada uçağına bomba! Yetmedi, bir bakanına ambargo.
Önüne konan yağsız tuzsuz çorba!
Yersen!" demiştim.

Gelişmelerden öyle anlaşılıyor ki, o yağsız tuzsuz çorbayı bile yedirmek istemiyorlar.

Aslında Türkiye Cumhuriyeti'nin saygınlığına gölge düşüren engelleme ve gurur boyutunu bir tarafa bırakırsak, bakanın Kürt Bölgesine gidememesinde ve bu anlaşmanın olmamasında bir hayır var gibime geliyor. Bazıları kabul etmese de Kuzey Irak, Özerk Kürt Bölgesi olmaya çok yakın. Biz petrol anlaşması yaparak hem ekonomik hem de siyasal anlamda bu durumu pekiştireceğiz. Bizim de katkımızla bundan sonraki adım olan Bağımsız Kürt Devleti'nin önündeki bir engel daha kalkacak.

Son gelen haberlere göre, Esad Suriye'de kontrolü kaybediyormuş. Bunun ardından daha yaygın bir iç savaş ve bölünme gelebilir. Yakında bir Kürt bölgesi de orada oluşacak gibi.

Bizdeki duruma gelince, durum biraz daha farklı. Ancak, "Bölünme tehlikesi yok, Kürt kökenli vatandaşlarımızın çoğu bölünme istemez" söylemi çok gerçekçi bir söylem değil. Sesssiz çoğunluk bölünme istemez ama bölünme isteyen silahlı militanların önünde de duramaz. Sonucu belirleyecek olan, bölünme isteyen silahlı militanların sayısı ve dışardan ne kadar desteklendikleridir. Allah korusun, bu yönde bir kıvılcım çaktığında, dağdakilerin sayısı bir anda üçe, beşe katlanacaktır. Şehirlerde terör olayları hızla artacaktır. Güçlü ordumuz ve emniyet teşkilatımız sayesinde belki bölünme olmayacak ama çok üzücü olaylar yaşanacak ve çok kan dökülecektir. Bunları bilmek için istihbaratçı, siyaset bilimci veya terör uzmanı olmak gerekmiyor.

Irak'taki ve Suriye'deki gelişmeler, Arap Baharı'nın bir 'Kürt Baharına' dönüşmekte olduğunu gösteriyor. Erdoğan'ın eş başkanı olduğu ve 'Büyük Ortadoğu Projesi' olarak tanıtılan ve kısa adı BOP olan projenin aslında 'Bölünmüş Ortadoğu Projesi' olma olasılığı çok yüksek.

Suriye'de merkezi otoriteyi zayıf düşürerek bir iç savaşa ve bölünmeye olanak sağlamanın, Kuzey Irak Kürt Bölgesi ile ekonomik anlaşmalar yaparak güçlenmelerine katkı yapmanın bize nasıl bir faydası olduğunu ve dış politikamızın gerçek amacının ne olduğunu anlamakta zorlanıyorum.
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (20-07-2013), Master (19-07-2013)
Cevapla


Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş arama yap
Modları Göster

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 14:27 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce