Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Gezelim Görelim - Sayfa 5 - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Nadas Alanı > Müştemilat
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Gezelim Görelim
Konudaki Cevap Sayısı
45
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
39582

Cevapla
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
  #41  
Eski 26-10-2011, 12:01
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

TİRAN (Arnavutluk)

Her sabah erkenden kalkıyoruz..Bu kez toparlanmakta biraz zorlandık desem yalan olmaz. Yolumuz uzun ayrıca çok virajlı. Yarım kalan uykumuza otobüste devam ediyoruz. Rehberimiz çok anlayışlı ancak, Tiran hakkında bildiklerini
anlatmak için sabırsızlanıyor. Sınırdan çabuk geçiyoruz.. Avrupa'nın en geri kalmış başkentlerinden Tiran. Şehir merkezine gelmeden gördüklerimiz ilginçti. Enver Hoca zamanında yapılan barınaklar ( o zamanki nüfusa göre 750 bin adet)
yıkım maliyeti insaat maliyetinden fazla olduğu için yerli yerinde duruyorlar.. Her biri 4-5 kişilik. İlginç bir görünümü var.
Bu arada, ufak yerleşim bölgelerinden geçerken gecekondu tipi yapıların önünde park etmiş son model mercedes otoları gördük. Ve şehir merkezine yaklaştıkça bu sayı daha da artmıştı..Konu ile ilgili resmi bilgi yok! Rehberimiz, Avrupa'nın
diğer kentlerinden çalınan bu son model arabaların çeşitli yollarla ülkeye getirilmesine izin verildiğini ve her isteyenin 4-5 bin Avroya sahip olabileceğini söyledi.. İşsizliğin yüksek boyutlarda olması, devletin bu konuda hoşgörülü davranması buna
neden.. Ancak, öteki Avrupa ilkelerinin baskıları sonucu son yıllarda çalıntı araba trafiği azalmış olsa da son model mercedesleri şehrin her tarfında görmek mümkün.
Ethem Bey camisi ve İskender Bey heykeli ve bulunduğu meydan görülebilir.. Enver Hoca zamanında dini faaliyetler yasaklanmış..Daha doğrusu Arnavutluk ilk ve tek ateist devlet ilan edilmiş..Hoca'nın ölümünden sonra kapatılan camiler
ve kiliseler tekrar ibadete açılmışlar. Suudi Arabistan ve İran İslam'ın yeniden yapılanması için maddi yardımda bulunuyorlar.
Kısa bir kahve molasından sonra OHRİD'e doğru yola koyuluyoruz.

OHRİD (Makedonya)

Ohrid gölünün etrafında kurulmuş Makedonya'daki şirin kasabanın adı..Balkanlar'daki önemli turizm merkezlerinden. Çarpık bir yapılaşma yok. Taş döşemeli dar sokaklarda dolaşırken Osmanlı tarzı ahşap evler dikkat çekiyor. Ohrid'de
Osmanlı döneminden kalma 10 cami ve bir de tekke bulunmakta. Bizans döneminin Ohrid'deki en önemli kilisesi St. Panteleymon, günümüzde hala konserler için iyi bir mekan olan Aya Sofya kilisesi gezip gördüğümüz önemli yerlerden.
Türk çarşısına girip demli çay içip 1 Avro'ya da sakal traşı olabilirsiniz. Çarşıdaki herkes Türkçe konuşuyor. Küçük bir çarşı ama ilginç.
Gölde yaptığımız tekne turundan sonra Ohrid'i daha iyi tanıma fırsatını bulduk. İki saate yakın süren bu turdan sonra , gölü besleyen en büyük su kaynağı, Aziz Naum Manastırı'nın hemen yakınından göle doğru hızlı bir şekilde akıyor.
Avrupa'nın en derin gölü..Yaklaşık 152m derinliğinde ve 192 tür canlı yaşıyormuş.. Doğal güzellikler, müzik, rakı ,şarap ve balık olsun, ben de bolca fotoğraflar çekeyim diyenler için Ohri gölü her mevsim için güzel bir tatil yeri..
Bu arada, Manastır kasabasına gidip Atatürk'ün mezun olduğu Askeri İdadi'yi ve Atatürk Müzesi'ni ziyaret etmeyi de unutmadık.
Daha sonra akşam yemeği için önceden planlanmış Mekadon Gecesi'ne gidiyoruz..

KALKANDELEN VE ÜSKÜP (Makedonya)

Yine erkenden kalktık. Yolumuz üzerinde bulunan Kalkandelen'de Kanuni'nin vezirlerinden Sersem Ali Baba tarafından 16.yy da kurulan Bektaşi Harabati Baba Tekkkesi Balkanlar'daki en önemli dergahlardan.. Dergaha girip Bektaşi
ile dertleştik. Başbakanın da kendisini bir süre önce ziyaret ettiğini , kendilerinin örtünmeyi uygun bulmadıklarını anlattığını söyledi Bektaşi baba..
Alaca cami Pena nehri yakınında. İnce işlemeli görüntüsüyle ilginç bir cami. Adı da mimari yapısındaki alacalıktan, renkli olmaktan kaynaklanıyormuş. Kalkandelenli iki kız kardeşin mali desteğiyle yapılmış olması daha da ilginç.
Ve son durak Üsküp. Makedonya'nın başkenti ve en büyük şehri.. Üsküp'ün en önemli tarihi eserlerinden biri meşhur taş köprüsü.. Osmanlı dönemi eserlerinden. Üsküp'ün can damarı olan Vardar nehri üzerinde. Bu nehrin ayırdığı
eski ve yeni Üsküp'ü gezip, çarşısına uğramayı unutmamak gerek..Alışveriş için keyifli bir yer.
Birkaç yıl öncesine kadar yıkıntı halinde olan Üsküp Kalesi geçirdiği restorasyonla tekrar turislere açılmış.
Sonradan şehrin meydanına yerleştirilen Büyük İskender heykeli dikkat çekici.. ''Atlı Savaşçı'' heykeli Yunanistan'da rahatsızlık yaratmış.. Böylece Yunanistan ile ilgili sorunlara bir yenisi eklenmiş..Aralarındaki kültürel ve tarihi
miras tartışmaları iyice alevlenmiş . İskender bizimdir tartışmasına Arnavutluk da eklenmiş son zamanlarda.. Onlar da İskender'in Arnavut asıllı olduğunu sağda solda anlatmaya başlamışlar..
Gelelim yemeklere..Balkan yemekleri hemen hemen her yerde aynı.. Kuzu tandır, Ayvar (kırmızı biber, patlıcan ezmesi) Cevapaiçi, (köfte) ve Bürek ( börek) .. Lüks otellerde ise yerel yemeklerin yanında uluslararası mutfak
yemekleri daha ağırlıklıydı.. Şarapları iyi ve bize oranla fiyatları ucuz.
Yine bir Mekadon müziği programıyla ve folklor gösterisiyle geceyi noktaladık.
Üsküp havaalanında Gümrük ve pasaport işlemlerinden kısa bir süre sonra İstanbul'a hareket ..Yine bir saatlik uçak yolculuğundan sonra saat 19'dan sonra İzmir'deydik.THY ile yolculuktan memnun değildik her zamanki gibi. İç ve dış
hatlar arasındaki uçuş saatleri iyi organize edilmemiş.
8 gece 9 gün ,stresli ve koşturmacalı bir şekilde süren gezimizi kendime göre anlatmaya çalıştım. Zevkli ve eğlenceli geçmişti..Ama yorulmuştuk.!


minik not: Havaalanında sevgili Aydın Boysan ile karşılaştım sabahın köründe.. Tek başına bir elinde baston oturmak için yer arıyordu ..Beraber oturduk, lafladık.. 90 yaşında bir
dinozorla konuşmanın tadına vardım sabahın erken saatlerinde. Elimde sorulacak bol miktarda soru vardı.. Ama soramadım..Dinlemek daha çok hoşuma gitti. Sabah bu kadar keyifli konuşabilen bir üstad, rakı masasında kim bilir neler anlatırdı ?
Akşamcılığa devam ettiğini, haftada iki kez rakı içtiğini ve hala büyük zevk aldığını söyledi.. Ama arada kaçamak yaptığını, bazen haftada 3- 4 akşam rakı içtiğini de ağzından kaçırdı istemeden..
Sağlıklı ve demli, daha uzun ömürler diledim kendisine...
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
account (26-10-2011), Master (26-10-2011), neron (26-10-2011)
  #42  
Eski 27-07-2012, 12:26
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı İskandinavya.. Ve Fiyordlar...

Bu yılki yurt dışı gezimiz Kuzey Avrupa'ydı. Danimarka, Norveç, İsveç, Estonya ve Finlandiya.. Başkentler dışında
güzel yerleşkeleri de gezip görmeyi ihmal etmedik. Gezi izlenimlerim şöyle;


KOPENHAG

Geziye iyi başladık. Perşembe gecesi İzmir'den İstanbul'a havalandık.. İstanbul'da program gereği biraz fazla oyalandık ama zamanında KOPENHAG'a doğru yola çıktık. Üç saatlik bir uçuştan sonra Danimarka'nın başkenti KOPENHAG'a vardığımızda saat 11:00'di.
Pasaport ve gümrük işlemlerinden sonra bizi bekleyen otobüsümüze binip şehri turlamaya başladık. Kent çok temiz..İlk dikkatimi çeken şey bisiklet kullananların çok olması. Kentteki nüfusun %36'sı bisiklet kullanıyor. 2015 yılında bu sayıyı %50 ye çıkarmak istiyormuş yetkililer. Ancak, kent araba kazalarından çok bisiklet kazaları ile gündemde. Bazen ölümcül vakalar da olabiliyormuş. Daha çok kışın, karlı-buzlu havalarda çarpışmalar ve yere düşmelerden oluşan kazaların sayısında artış olduğunu söyledi rehberimiz.

Yönetim krallık. Ama kral halk tarafından seviliyor. Ülke 400’ün üzerinde ada ve adacıklardan oluşuyor.. Yani adalar ülkesi Danimarka. Toplam 5,5 milyon olan nüfusun %12 si yabancılardan oluşuyor. Bu ülkede yaşayan vatandaşlarımızın sayısı ise 60 bin dolayında. Caddelerde turistler dışında yerli halka pek rastlamıyoruz..Herkes işinin başında..İşsizlik yok denecek kadar az.

Langelinie limanında bir taşın üzerinde oturan Küçük Deniz Kızı heykeli her nedense turistlerin akınına uğruyor. 2004 yılında çarşaf giydirilerek Türkiye'nin AB'ye adaylığı protesto edilmiş..1964 yılında ise kafası kopartılmış ve bugüne dek orjinal kafası bulunamamış. Daha başka saldırılara da maruz kalmış deniz kızı..

Kenti gezmeye Christianborg Sarayı ile devam ediyoruz. Saray Kopenhag şehrinin kurucusu olan Bishop Absalon tarafından inşa ettirilmiş. Bu gün Danimarka Parlamento Binası olarak kullanılmakta. Sarayın arka bahçesi ve iç avlusu gerçekten güzel. Amelianborg Sarayı'nda öğlen saat 12:00 de gerçekleşen askerlerin nöbet değişim töreni bana ilginç geldi.. Kraliçe 2. Margrethe resmi ikametgahı olarak kullanıyor bugün Amelianborg Saray'ını..
Kopenhag bir günde gezip görülecek bir şehir değil. Aslında Kopenhag sokaklarınını bisiklet ile daha iyi keşfedebilirsiniz. Belediyenin yaptığı bir organizasyonla bir kimlik karşılığında bisikletler turistlere ücretsiz veriliyor..Bisiklet kullanmayı sevenler için harika..

İkinci gün kahvaltının ardından otelden ayrılıp otobüse atlayıp kuzey Danimarka SEALAND bölgesine doğru yola çıktık. Her taraf yeşil ve yeşilin tonları. Böyle güzel ve bakımlı köyler bizde de olsa diye düşünmeden edemiyoruz. Hayvancılık çok iyi gelişmiş. Avrupa'da en çok domuz eti ve yan ürünlerini ihraç eden ülke. Bu arada, Helsingor 'da William Shakespeare'nin ünlü HAMLET eserinin geçtiği KRONBORG Şatosu'nu fotoğrafladık. Shakespear'in Hamlet'i yazarken Firdevsi'nin Şehnamesinden esinlenip yazmış olabileceği de söyleniyormuş.
Kıyı şeridini takip edip küçük köylerden ve tatil kasabalarından geçerek Kopenhag'a geri döndük. DFDS seaways şirketine bağlı bir gemiye binip Norveç'in başkenti OSLO'ya hareket ettik. Gemi yolculuğu esnasında koridorlar dahil her yerde içki içenlere rastladık. Genç- yaşlı herkes içiyordu.. Bu kadar içki içilen bir ortamda bulunmamış, yolculuk da yapmamıştım. Sanki ölümüne içiyorlardı! Gemide içki ucuzmuş! Eşime bir bardak bira aldım. 7 Avro.. Neyse biz işi yanımızda taşıdığımız rakı ile idare ettik.

devam edecek..
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
Emin (05-09-2012), Master (28-07-2012), neron (30-07-2012)
  #43  
Eski 28-07-2012, 12:57
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

OSLO


16 saat kadar süren bir gemi yolculuğundan sonra OSLO'ya vardık. Kopenhag kadar olmasa da İzmir ile kıyaslandığında küçük bir kent.. Oslo Fiyordu'nun en derin kısmında yer alan kent aynı zamanda İskandinav yarımadasının en büyük 3. şehri. Limanda bizi bekleyen otobüse binip içinde toplam 750 heykelin bulunduğu ünlü Vigeland Park'a gidiyoruz. Görülmeye değer. Park bakımlı ve çiçekler harika. Bu kadar sayıda heykeli bir arada görmek enteresan.
Oslo'nun büyüklüğü 454 kilometrekare. Şehrin 3/1'i oturum amaçlı kullanılmış..Geri kalan bölümü ise park ve yeşil alan olarak bırakılmış. Oldukça ferah bir kent. Tur esnasında gezip görülebilecek yerlerden Belediye Binası dikkatimi çekti.
Turistlere de açık. Normal bir bina gibi değil, gerçekten bir saray. 1910 yılında şehrin gecekondu bölgesine inşa edilmiş. Şimdi ise kentin en popüler semtlerinden olmuş..Bu arada, arsa fiyatlar da uçmuş tabii. Yılda 150 bin turistin ziyaret ettiği Belediye sarayında NOBEL Barış Ödül Töreni de yapılıyor her yıl.

" Muhafazakarlar bile sosyal demokrattır bu ülkede" diyen otobüs şoförümüz Uşaklı.. Küçük yaşlarda ailesiyle Oslo'ya gelenlerden. Hayatından memnun.
Opera binası hemen limanın yanında inşa edilmiş..Modern bir bina ama eskiye de uyum sağlamış. Binanın üzeri mermerlerle kaplanmış. Afyondan gitmiş mermerler. Norveç'in hemen hemen her yanı granit kayalardan oluşuyor ama.. herhalde afyon mermeri daha ucuza gelmiştir.. Bilemiyorum. Bu güne kadar bulunan, en iyi korunmuş Viking gemilerinin sergilendiği VİKİNG müzesini gezmeden edemedik. Vikingler bu gemilerle nasıl Avrupa'nın canına okumuşlar! Bu arada, Thor Heyerdal'ın (son viking) keşiflerini gerçekleştirdiği

teknelerin sergilendiği KONTİKİ müzesini mutlaka görmek gerekir. Kon-Tiki adındaki küçük salıyla 1947 yılında ilkel koşullarda (dümen ve yelken kullanarak) 101 günde Pasifik Okyanus'unu geçmeyi başarmış. Bu olay onu ülkesinde ulusal
kahraman yapmış..Kutup kaşiflerinin seferlerine dair malzemelerin sergilendiği FRAM müzesi de oldukça enteresandı.

Bu arada, tesadüfen havanın da güzel olmasıyla beraber oldukça eğlenceli bir şehir turu yaptık..Dört gün boyunca Norveç'i gezeceğiz.

-devam edecek-
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
Emin (05-09-2012), neron (02-08-2012)
  #44  
Eski 29-07-2012, 11:49
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

HARDENGER FİYORDU- BERGEN (520 km)


Her zamanki gibi sabah erkenden kalktık. Hem yol hem süre olarak uzun ve yorucu bir gezi olacaktı bu kez. Oslo- Bergen arası bu kadar uzun olmayabilir ancak, bizim yolumuz tam tamına 520 kilometre. Çünkü yol üstünde görmek istediğimiz güzel yerler var. Bunlardan Halling Vadisi'nin manzarası bir doğa harikası. Kayak merkezi Geiola. Voringfoss Şelalesini de görüp Mabodal Kanyon'undan aşağıya inerek eşsiz Hardenger Fiyord'una vardık. Fiyordlar

buzul aşındırması sunucunda oluşmuşlar. Norveç dilinde "tanrının kolu" anlamına geliyor.. Denizin karaya doğru taşarak oluşturduğu uzun girintilere verilen ad ayrıca.

Kinsarvik- Kvandal arasını feribotla geçtik. Hardenger Fiyord'unun manzarası gerçekten çok güzeldi.. Feribottan sonra tekrar otobüse binip batı Norveç'in eski başkenti ve fiyordlara giriş kapısı niteliğindeki BERGEN 'e dogru devam ettik. 12 saat süren otobüs yolculuğundan sonra Bergen'e vardığımızda hava hala aydınlıktı.. Zaten hiç kararmadı ki.

Sabah kahvaltıdan sonra şehri gezmeye başladık..Oslo'nun aksine hava daha az soğuktu. Her haliyle güzel bir kent Bergen. Oslo'dan daha fazla turist çektiğine eminim. Doğa ile iç içe ve insana huzur veren bir samimiliği var.

Telefirikle kentin en üst noktasına çıkıp tepeden baktık Bergen'e. Turizm konusunda iyi yerdeler. Pahalı olmasına rağmen çok turist var. Kentin pazarına rastladık tesadüfen. Ya da program öyle ayarlanmıştı bilemiyorum. Kiraz almak istedik ama kilosunun 50 tl ye geldiğini öğrenince çileğe yöneldik. 250 gramlık bir karton çileğin fiyatı 10 Avro'ydu. Kişi başı 5-6 karidesten oluşan şiş 30 Avro. İster ye , ister seyret.. Ayrıca liman boyunca sıralanan kendine has ahşap evleri UNESCO Koruma Mirası listesine alınmış. Bu evlerin alt katlarındaki butiklerden alış-veriş biraz cesaret ister!

Geceleyeceğimiz otel kentin dışında ama fiyord kıyısında ve güzel. Saat 21:00 .Duş yapacak vaktimiz bile yok. Yemekte buluşuyoruz. Yine bir büyük rakı şişesi masada.. İlk yudumdan sonra otel sahibi yanımıza gelip, " rakıyı sek için, yoksa yasak, alırım" dedi.

Tüm zevkimiz kaçtı. Bizi Türk erkeği olarak güçlü kılan şey, kurallara uymamamız olduğundan bu uyarıyı da diğer uyarılar gibi dinlemeyip rakıya su ekleyip içmeye devam ettik. Bu arada, otel sahibinin Alanya'da yazlık evinin olduğunu da öğrenmiş olduk.

Gezi gerçekten harika ama adeta koşturuyoruz. Otobüs, gemi ve tren yolculuğu derken yorulmaya başlamıştık. Bu arada, bütün gün hava aydınlık olduğundan saat mevhumu da oluşmuyor tabii ki.
-devam edecek-
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
Emin (05-09-2012), Master (29-07-2012), neron (02-08-2012)
  #45  
Eski 30-07-2012, 09:50
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

LEİKENGER

Otelde kahvaltı eder etmez otobüse binip yola koyuluyoruz yine. Bir fiyord köyü olan Gudvangen'e varıyoruz. Burada diğer turist guruplarla feribota binip fiyordların en uzunu (200 km) ve derini olan Sogne Fiyord'unda tura çıkıyoruz.

Karlı tepeler, ard arda dökülen şelaleler ve keskin uçurumlar. Manzara mükemmel ama üşüyoruz. Yanımızda getirdiğimiz viski ısınmamıza yardımcı olurken gördüğümüz manzara sanki daha da güzelleşti. İzmir körfezinde feribotla karşıya geçerken martıları gevrekle besleyen ben, bu kez viskinin yanında yediğim leblebileri martılara vermekten büyük zevk aldım, daha sonra feribottan inip Flam tereni ile başka bir tura devam ediyoruz..Kısa bir moladan sonra yine feribota binip geceleyeceğimiz otele yollanıyoruz..Ve koşuşturmacaya biraz ara.

LİLLEHAMMER-Arvika

Yine erken kalktık. İstikamet Lillehammer. Yol uzun.. Otobüs seyahatini sevenler için harika.. Ama bana göre değil. Artık Atlantik kıyılarından ayrılıp doğuya doğru yol alıyoruz..Burada her fiyordun kendine has bir ismi var. Lustra fiyordu boyunca devam eden otobüs yolculuğu ara ara molalarla Lillehammer kasabasına kadar sürdü. 1994 kış olimpiyatlarında ev sahipliği yapmış. 19. yüzyıldan kalma çok iyi korunmuş ahşap evleri ile popüler bir turist merkezi. Köyümsü bir kasaba. Ancak, yapılar belli bir düzen içinde..Aklıma birden Anadolu'yu gezerken TOKİ'nin yaptığı sevimsiz yüksek binalar geliyor. Lillehammer İsveç sınırına çok yakın ama geceleyeceğimiz otel İsveç'te. Dağlık ve virajlı yol, üstelik çok dar.. Ama tek çukura rastlamadık yol boyunca. Yolda karşılaştığımız tek tük araçlar dışında trafik sakindi. 570 kilometrelik yolu 13 saat kadar bir zaman içinde tamamladık..Saat 20:00de Arvika'dayız. Sadece yıllık petrol geliri 120 milyar dolar olan Norveç'te genel olarak alt yapı hala zayıf. Mütevazi yaşıyorlar ama bu kadarı biraz fazla.. Akşam yemeğinden sonra 30 dakikalık çevre turu yapıp yatmaya otele dönüyoruz. Ayakta duracak halimiz yok..

KARLSTAD- STOCKHOLM (380 km)

Arvika İsveç'in güneybatısında kasaba görüntüsünde hoş bir yerleşke. Göllerin yoğun olduğu sulak ve yeşillik bir bölge. Ve oldukça modern bir görünümü var Norveç kasabalarıyla kıyasladığınızda.

Güzel bir kahvaltıdan sonra Stockholm'e doğru yola devam ediyoruz. Yollar asfalt ama nedense rengi biraz pembemsi ve esnek. Asfaltın karışımında kullanılan zift, yağmur sularıyla içme sularına karışıyormuş. Zift insan sağlığına zararlı olduğu için yine petrol ürünü olan plastik bazlı yapıştırıcılarla bu sorunu çözmüşler.

Vanern gölü kıyısında kurulmuş.. İsveç'in büyük ve çağdaş kentlerinden biri..Kısa bir moladan sonra yolumuza devam ediyoruz. Bu arada, rehberimiz İsveç hakkında konuşup duruyor. Anlattıklarından dikkatimi çeken, İnsani Gelişmişlik Raporunda İsveç'in ilk on sırada yer aldığıydı. Aynı zamanda BOFORS adlı silah firmasının da yine Bofors isimli kasabada seri bir şekilde silah üretmesiydi. Tarafsız İsveç'in öteki yüzü..

Ve Stockholm

Kent adalara ve kanallara yayılmış. 1930 yılından sonra yeniden yapılandırılmış..Eski yapıların tuvaletleri yokmuş. Dışarıdaymış yani. Sosyal demokratlar iş başına gelince kenti değiştirip, güzelleştirip sosyal standardı artırmışlar. Muhafazakarlar iş başına geldikten sonra yabancılara karşı davranışları değişmiş İsveçlilerin..Şehir merkezinde parklar ve yeşil alanlar dikkat çekiyor..Kent ve çevre nüfusu toplam 2 milyon 100 bin. İsveç sanayisinin % 35 inin bulunduğu bir merkez Stockholm. Yıllık bir milyonun üzerinde ziyaretçi alan bir kent ayrıca. Oslo'ya kıyasla daha ucuz. İnsana biraz daha sıcak yaklaşan ( belki de buradaki yabancılardan) sempatik bir havası var.

Bu arada, Olaf Palme'nin ( İsveç Başbakanı Olaf Palme, sokağı ortasında faili meçhul bir cinayete kurban gitmişti.) Adolf Fredrik kilisesi bahçesinde bulunan mezarını ziyaret ettik. Gösterişsiz, bir mermerle örtülü. 50 köprü ile birbirine bağlı 14 adanın birleşmesinden oluşan kentte Nobel Ödülleri'nin verildiği ünlü Belediye Sarayı'nı ve kralın da sarayını görüp turumuza devam ettik. İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi fizik, kimya, ekonomi alanındaki ödülleri veriyor. Norveç Nobel Komitesi ise edebiyat alanındaki ödülleri vermekte..Bu kente iki gün az geldi..Gezip görülecek yerler çok.

-devam edecek-
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
AnnE (30-07-2012), Emin (05-09-2012), Master (30-07-2012), neron (02-08-2012)
  #46  
Eski 01-08-2012, 07:45
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

TALLİNN

Program gereği Estonya'ya geçeceğiz..Büyük bir İsveç gemisi ile saat 17:00de Estonya'nın başkenti Talin'e hareket.. Gemide kamaralara yerleştikten hemen sonra aramızda anlaşıp arka bölümde bir yerde buluştuk.. Gezinin sonuna yaklaşmamıza rağmen masada yok yoktu..Rakılar çıktı. Beyaz peynir, zeytin ve biraz da çerez..Bardaklar plastik ama keyifler gıcır. Kokuyu alan geliyor guruptan. Gemi limandan ayrılırken Stockholm tüm güzelliğiyle bize hoşçakal dedi.

Akşam yemeğine kadar güvertede oyalandık. Bu arada, Baltık denizinin kirliliği gözümüzden kaçmadı. Baltık ülkeleri bir olup denizi kirletmişler sanki. Akşam yemeğinden sonra içip içip yerlerde sürünenleri gördük yine..Genç yaşlı herkes içiyor, herkes çakır keyif …

Çok ufak bir ülke Estonya..1 milyon 300 bin nüfüsu var, ¼’ü Ruslardan oluşuyor. Soğuk ve insanı iten bir görünümü var kentin. Genellikle bilgisayar programları üzerinde çalışıyorlar ve başarılılar. Avrupa'nın yardımıyla yeni yeni toparlanıyorlar. Estonya'da yaşayan halkın %80’i ev sahibi ve evlerde iki kişi yaşıyor..Kentin nüfusu ise 400 bin dolayında. Hava yazın bile soğuk.. Biz eski şehir merkezinde kalıp kentin en popüler Viru caddesine alışverişe eşlerimizi yolladık..


TALLİNN –HELSİNKİ


Sabahın köründe kalktık yine… Bu kez bir feribota binip Tallinn'den Helsinki'ye iki saat gibi kısa bir sürede ulaşıyoruz. Feribottaki yolcular daha çok Talinn'den Helsinki'ye çalışmaya giden
Estonyalılar..Dilleri Finceyle akraba, bu nedenle çok rahat konuşuyorlar..Ülkede asgari ücret 900 avro.. Finlandiya'da 2800 Avro olan en az ücret Estonyalıları buraya çalışmaya yöneltiyor..Hafta sonu yine feribotla evlerine dönüyorlar.. Git-gel yapıyorlar ama hayatlarından memnunlar; ayrıca gemide içki ucuz..Yasaların elverdiği ölçüde sigara ve alkollü içecekleri beraberlerinde yükleniyorlar.

Birkaç saatliğine memlekete dönüş için uğradığımız ya da gördüğümüz Helsinki'nin nesini anlatayım. Adı büyük kendisi ufak oldukça gariban görüntüsü olan bir başkent. En iyi meslek öğretmenlik..Başvuruda bulunan her dört kişiden biri işe alınıyor. Helsinki, Finlandiya'nın en fazla yabancı nüfusa sahip şehri.. 130’dan fazla ulusun vatandaşı yaşıyor. Bizim vatandaşlar kentin hemen hemen her semtine döner lokantalarını açmışlar. Aslında konu hep aynı.. Türkiye'ye tatile gelen Finli hanımlarla evlenip ülkeye yerleşen vatandaşlar dönercilik işini bellemişler.

Nokia Finlandiya'da bir şehrin adı. Fakat Nokia teknoloji olarak I phone ve Samsung'dan geride kalmış..Microsoft ile yaptığı ortaklığın ardından yeniden düzlüğe çıkmak için çabalıyorlar.

Palamento binası ve Helsinki üniversitesini ziyaret ettikten sonra turu tamamlamış olduk.. Ve ver elini Vantaa havalimanı.. Şehirde göremediğimiz halk sanki burada toplanmış. Kuzey Avrupa turumuz 11 gece 12 gün sürmüştü.

Önce İstanbul'a daha sonra İzmir Menderes'e indiğimizde saat sabahın 02.00' siydi.

XXXXXXXX

Gezi esnasında tatsız bir olay: Norveç'in Bergen kentine bağlı Floien köyünde arkadaşlarımızdan biri otobüse binerken ayağı kaydı ve düştü. Gurubumuzdaki arkadaşların ilk yardım işleminden sonra doktorun gelmesini bekledik. Köyde bir klinik varmış..Bağlantı olayı zor. Her taraf dağlık ve fiyordlar. Hava ulaşımı yok. Arkadaşımız acılar içinde 30 dakika bekledikten sonra doktor geldi.. Ayağın kırılmış olabileceği tanısıyla, ambülans beklendi. Ambülansa refakatçı almak istemediler önce. Daha sonra bulunduğumuz köyden ambulansla Bergen'e zorla bir refakatçı ile arkadaşımızı gönderdik.

Hastanedeki olay daha da ilginç.. Arkadaşlarımız hastaneye vardıklarında virus getirdikleri gerekçesiyle mesafeli davranıp pek ilgilenmemişler. Ve işlemleri ağırdan almışlar.. Diz altı

kırığı teşhisinden sonra bölgeye yapılan alçı hiç de güzel olmamış. Arkadaşın kendisi de doktor.. Yapılan alçının doğru olmadığını söyleyip, sökülüp yeniden yapılması için epey dil dökmüşler. Kısaca hastanede iyi davranmamışlar arkadaşlara. Bu arada, arkdaşların seyahat sigortası da var.. Norveç'te İki gün uğraştan sonra İzmir'e gelip ameliyat olan arkadaşımızın sağlık durumu iyi. Tüm bu masraflar için alınan ücret 5 bin Avro'nun biraz üzerinde..
- bitti-
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
Emin (05-09-2012), janus (10-08-2012), Master (02-08-2012), neron (02-08-2012)
Cevapla


Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş arama yap
Modları Göster

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Açık
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 16:07 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce