Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Güzelleme (Şiir) - Sayfa 2 - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Nadas Alanı > Müştemilat
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Güzelleme (Şiir)
Konudaki Cevap Sayısı
207
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
146342

Cevapla
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
  #11  
Eski 11-03-2006, 15:06
alihoca alihoca bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 361/2464
166 Mesaj ına 2501 Kere teşekkür edildi
Tanımlı An Gelİr

An gelir
Paldır küldür yıkılır bulutlar
Gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
O eski heyecan ölür
An gelir biter muhabbet
Çalgılar susar heves kalmaz
Şatârâbân ölür

Şarabın gazabından kork
Çünkü fena kırmızıdır
Kan tutar / tutan ölür
Sokaklar kuşatılmış
Karakollar taranır
Yağmurda bir militan ölür

An gelir
Ömrünün hırsızıdır
Her ölen pişman ölür
Hep yanlış anlaşılmıştır
Hayalleri yasaklanmış
An gelir şimşek yalar
Masmavi dehşetiyle siyaset meydanını
Direkler çatırdar yalnızlıktan
Sehpada Pir Sultan ölür

Son umut kırılmıştır
Kaf Dağı'nın ardındaki
Ne selam artık ne sabah
Kimseler bilmez nerdeler
Namlı masal sevdalıları
Evvel zaman içinde
Kalbur saman ölür
Kubbelerde uğuldar Bâkî
Çeşmelerden akar Sinan
An gelir
-Lâ ilâhe illallah-
Kanunî Süleyman ölür

Görünmez bir mezarlıktır zaman
Şairler dolaşır saf saf
Tenhalarında şiir söyleyerek
Kim duysa / korkudan ölür
-Tahrip gücü yüksek-
Saatli bir bombadır patlar
An gelir
Attilâ İLHAN ölür
Alıntı ile Cevapla
alihoca kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (11-03-2006), Ramo (11-03-2006)
  #12  
Eski 11-03-2006, 17:40
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

BEN SANA MECBURUM

Ben sana mecburum bilemezsin
Adini mih gibi aklimda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
Icimi seninle isitiyorum.

Agaçlar sonbahara hazirlaniyor
Bu sehir o eski Istanbul mudur
Karanlikta bulutlar parçalaniyor
Sokak lambalari birden yaniyor
Kaldirimlarda yagmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.

Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
Insan bir aksam üstü ansizin yorulur
Tutsak ustura agzinda yasamaktan
Kimi zaman ellerini kirar tutkusu
Bir kaç hayat çikarir yasamasindan
Hangi kapiyi çalsa kimi zaman
Arkasinda yalnizligin hinzir ugultusu

Fatih'te yoksul bir gramofon çaliyor
Eski zamanlardan bir cuma çaliyor
Durup köse basinda deliksiz dinlesem
Sana kullanilmamis bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalaniyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun.

Belki haziran da mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir silep siziyor issiz gözlerinden
Belki Yesilköy'de uçaga biniyorsun
Bütün islanmissin tüylerin ürperiyor
Belki körsün kirilmissin telas içindesin Kötü rüzgar saçlarini götürüyor

Ne vakit bir yasamak düsünsem
Bu kurtlar sofrasinda belki zor
Ayipsiz fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yasamak düsünsem
Sus deyip adinla basliyorum
Içim sira kimildiyor gizli denizlerin
Hayir baska türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin.

Atilla Ilhan
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (11-03-2006), Ramo (11-03-2006)
  #13  
Eski 12-03-2006, 14:23
alihoca alihoca bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 361/2464
166 Mesaj ına 2501 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

ŞAFAK TÜRKÜSÜ

Beni burada arama anne
Kapıda adımı sorma
Saçlarına yıldız düşmüş
Koparma anne
Ağlama
Kaç zamandır yüzüm tıraşlı
Gözlerim şafak bekledim
Uzarken ellerim
Kulağım kirişte
Ölümü özledim anne
Yaşamak isterken delice

Bugün görüş günü
Günlerden salı
Islak
Sarı bir yağmur
Ülkemin neresine bakarsa ay
Orada yitik bir anne ağlıyor
Sen aralıyorsun yağmuru
Acıdan sırılsıklam alnına siper edip elini
Sonra bir umut koşuyorsun
Yüreğin avcunda
Isırırken
çırpıntı gözlerini
(ah verebilseydim keşke
yüreği avcunda koşan
herbir anneye
tepeden tırnağa oğula
ve kıza kesmiş
bir ülkeyi armağan)
Koşma anne
Birdenbire batacak olan
Düş denizinde yarattığın umut sandalıdır
Oysa benim için gece
Işık hızıyla koşan
Kısa ve soğuk bir zamandır
Bu yüzden boğuk seslerle geldiler bir şafak
Uykusuz
Yorgun
Ve korkak

Sanırım baytardı
Yüreğimin depreminde rihter ölçeği çatlarken
Ölebilir raporu veren beyaz önlüklü doktor
Boşver hipokrat amca
Üzülme ne olur
Sen de anne
Sen de üzülme
Hücremin dört bir köşesinde el ayak izlerimi
Ciğerlerimde yırtılan bir çığlıkla hazır beklediğim
Ve korkunç bir sabırla birbirine eklediğim
Korkak kahraman gecelerimi
Düşlerimle sınırsız
Diretmişliğimle genç
Şaşkınlığımla çocuk devrederken sıradakine
Usulca açılıverdi
Yanağımda tomurcuk
Pir sultan'ı düşün anne
Şeyh Bedrettin'i
Börklüce'yi
Torlak Kemal'i düşün anne
Hala kanaması nedendir faşizmin göğsünde
Utangaçlığı bile vuramadan yanaklarına yasının
Onsekizinde ölümüne pervasız yürüyen
İnce bilekli çıplak ayaklı tanya'nın
Deniz'i düşün anne
Her mayıs şafağında uzun
Uzun döverken darağaçlarını
Ve o şafaktan doğma
Onbir yaşını çiğneyip yürüyen çocukları
İnsanları düşün anne
Düşün ki yüreğin sallansın
Düşün ki o an
Güneşli güzel günlere inanan
Mutlu bir yusufçuk havalansın

Sıcak omuzlar değerken omzuma
Buz üstünde yürüdüm yıllar boyu
Bayraklar ve türkülerle
Kopunca memelerinden o mükemmel yaşama
Kurşunlar sıktılar alnıma
Açık alanlarda ağır
Kartalların konup kalktığı
Yalçın kayalardan biriydim
Ölüp dirildim yeniden
Güneşli güneşsiz akşamlarda
Mutlu yarınlar adına
Özgürlük adına ekmek adına
Üstüne vardım kuyruğu kanlı itlerin
Dirilip dönmesin diye hiroşimalar
Tahtadan atların boynuna çıplak
Ölümlerle yatmasın diye çocuklar
Aç gözlerle bakmasın diye çocuklar
Kardeşlik adına
Havadaki kuş denizdeki balık adına
Yürüdüm yıllar boyu
Dönüp bakmadım arkama
Iraktı gözlerim çok ırak
İzim kalır mı bilmem yürüdüğüm yolda
Kalsa da silinir gider
Yalnızca bir ağıt gibi çakılır
Ardımca gelenlere gözlerimi yaktığım yer

Tören adımlarıyla ölmek
Ne garip şey anne
Kanlı karanlık bir oyunda baş oyuncuyum
Bütün gözler üstümde
Sürüyor gecenin karnında şafağa bakan oyun
Masa üstünde üşüyen bir sigara
Yanında küçücük bir cam bardak
İçinde rengi bu gecenin
Cılız titrek bir kibrit
Kağıt kalem
Sandalye
Geride flu
Yağlı
Büküm büküm bir ip
Ve çingene kuralına uygun
Değişmez dekoru mudur
İdam mahkumunun

Kırılacak cammışım gibi davranıyorlar
Yüzlerinde zoraki çatılmış bir hüzün
Oysa birazdan boynumu kıracaklar
Pul pul dökülecek yaz siyasi eylül'ün
Ben ölümü asıl az ötede titreyen
Çingenenin kara killi ellerinde gördüm
Anladım ki küllenen sigaradır
Soğuyan bir bardak çaydır benim ömrüm
Yani benim güzel annem
Alacaşafağında ülkemin
Yıldız uçurmak varken
Oturup yıldızlar içinde
Kendi buruk kanımı içtim

Ne garip duygu şu ölmek
Öptüğüm kızlar geliyor aklıma
Bir açıklaması vardır elbet
Giderken darağacına

Geride
Masa üstünde boynu bükük kaldı kağıt kalem
Bağışla beni güzel annem
Oğul tadında bir mektup yazamadım diye kızma bana
Elleri değsin istemedim
Gözleri değsin istemedim
ağlayıp koklayacaktın
Belki bir ömür taşıyacaktın koynunda
Usul adımlarla yürüdüm ömrümü
Karşımda kurum kurum-laşan darağacı
(tarlakuşu korkmaz ki korkuluktan
ökse de olsa dört bir yanı)
Birdenbire acıdı boynum
Gelecekler var birbiri ardınca genç
Yakışıklı
Ne olur işçi kadınım
Az yumuşak dik
Şu kefenin yakasını

Yaşamak ağrısı asıldı boynuma
Oysa türkü tadında yaşamak isterdim
Çiçekleri kokmak ırmakları akmak
Yaz boyu çobanaldatanlara aldanmak
Su başlarında aylak sektirmek kavalımı
Sonra bir çocuğun afacan bacaklarında
Canavarca kayalıklarına tırmanmak isterdim
O güzel günleri görenler arasında
Bir soluk ben de yaşamak isterdim
Bir de luvr müzesinde seyretmek gizliden
Öperken siya-u jakond'u tebessümünden
İşte o an saçlarından yakalamak dolunayı
Bir de yirmibeş kilometreden görebilmek
Nazım'ın gözleriyle pırıl pırıl moskova'yı
Ölmek ne garip şey anne
Bayram kartlarının tutsaklığından aşırıp bayramı
Sedef kakmalı bir kutu içinde
Vermek isterdim çocukların ellerine
Sonra
Sonra benim güzel annem
Damdan düşer gibi
Vurulmak isterdim bir kıza

Künyemi okudular
Suçumuz malum
Gecenin kıyısında durmuşum
Kefenin cebi yok
Koynuma yıldız doldurmuşum
Koşun çocuklar çocuklar koşun
Sabah üstüme
Üstüme geliyor
Yanlış mı duydum yoksa
Erkenci bir horoz mu ötüyor
Keskin bir acı bilenmiş
Gitgide yaklaşıyor sonum
İri sözlerim yoktu söyleyecek
Usulca baktım yüzlerine
Bin yıllık iskeletleri çatırdayarak
Göçtü ayaklarının dibine
Korkutamadılar beni anne
Avlunun ortasında çatık bir kaş gibi duran
Darağacı
Bir zaman rüzgarda
Saçını tarayan telli kavak değil mi
Boynumdaki kemendi bir öğle sonu bükerken o kız
Sarı sıcak sevdasını düşünmedi mi
Söyle anne
O çingene
Bir çiçek bahçesi kadar sıcak sokağımızdan
Bağıra çağıra geçen bohçacı kadını
Sevmedi mi çılgınca

Kurulmuş tuzaklar yok artık yolumda
İşkenceler zindanlar hücreler
Savunmak yok mutlu tok bir yaşamı
Açlık grevlerinde beynimi bir sıçan gibi kemiren
Mideme karşı
Kısacası
Bir çiçeği düşünürken ürpermek yok
Gülmek umut etmek özlemek
Ya da mektup beklemek
Gözleri yatırıp ıraklara
Ölmek ne garip şey anne
Artık duvarları kanatırcasına tırnağımla
Şaşkın umutlu şiirler yazamayacağım
Mutlak bir inançla gözlerimi tavana çakamayacağım
Baba olamayacağım örneğin
Toprak olmak ne garip şey anne
Ceplerimde el yerine balyoz taşırken
Korkunç bir merakla beklerken kurtuluş haberlerini
Ve yüreğimin ırmakları taştı
Taşacakken
Ölmek ne garip şey anne
Uçurumlar ki sende büyür
Dağdır ki sende göçer
Ben yaprak derim çiçek derim
Çam diplerinde açmış kanatlarını kozalak derim
Gül yanaklı çocuğa benzer
Yine de
Oğlunu yitirmek kimbilir
Ne garip şey anne

Beni burada arama anne
Kapıda adımı sorma
Saçlarına yıldız düşmüş
Koparma anne
Ağlama
Kırıldıysa düş evinin kapısı
Bütün kırık kapıların çağrılışıyım
Kızların yanaklarında çukurlaşan
Biten başlayan aşkların ortasındayım
Her kavgada ölen benim
Bayrak tutan çarpışan
Her kadın toprağı tırnaklayarak doğurur beni
Özlem benim kavga benim aşk benim
Bekle beni anne
Bir sabah çıkagelirim
Bir sabah anne bir sabah
Acını süpürmek için açtığında kapını
Umarım kurtuluş haberleriyle dönmüş olur
Çam ve kekik kokuları içinde acı yüzlü çocuklar
O zaman nasıl indirilmişlerse şen şakrak
Öylece kalkar uykudan şalterler
Dişleyip tükürmeden sigaralarını
Türkü tadında giyinirken işçiler
Bir sabah anne bir sabah
Acını süpürmek için açtığında kapını
Adı başka sesi başka nice yaşıtım
Koynunda çiçekler
Çiçekler içinde bir ülke getirirler
Başlarını koymak için yorgun dizine
Sen hazır tut dizini anne
O mükemmel güne


Nevzat ÇELİK
Alıntı ile Cevapla
alihoca kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (12-03-2006), Ramo (12-03-2006)
  #14  
Eski 12-03-2006, 16:39
Ramo - ait Avatar
Ramo Ramo bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 603/2786
438 Mesaj ına 2346 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Bu AŞk Burada Bİter

Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider

Bir hâtıradır şimdi dalgın uyuyan şehir
Solarken albümlerde çocuklar ve askerler
Yüzün bir kır çiçeği gibi usulca söner
Uyku ve unutkanlık gittikçe derinleşir

Yan yana uzanırdık ve ıslaktı çimenler
Ne kadar güzeldin sen! nasıl eşsiz bir yazdı!
Bunu anlattılar hep, yani yiten bir aşkı
Geçerek bu dünyadan bütün ölü şairler

Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider

Ataol Behramoğlu
Alıntı ile Cevapla
Ramo kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (12-03-2006)
  #15  
Eski 13-03-2006, 11:17
HANNIBAL - ait Avatar
HANNIBAL HANNIBAL bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Mar 2006
Bulunduğu Yer: AYI İN' i - KARTACA
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 211/64
21 Mesaj ına 116 Kere teşekkür edildi
HANNIBAL - MSN üzerinden Mesaj gönder
Red face Şakayla KariŞik Sadrİ AliŞik

Paşabahçe’de doğmuşum
Sayı bilmişim sünnet olmuşum
Koynumda pabuçlarım
Uyanık uykular uyumuşum arife geceleri
Kamalı Bekir,Çamur Ahmet bir de Süleyman
Ayak yapıp çift kaleler kurmuşum
Cigaraya başlamış
Tertemiz yataklarda pis rüyalar görmüşüm
Tepelerde uçurtma
Sokakta şarkı
Karakollarda sabah
Ekmek karnesi çay fişi
İhtilaller görmüşüm
Kah kafa vurmuşum taşlara
Kah can evimden vurulmuş
Hanümanlar yıkmışım
Üçüncü Selim,Mustafa çavuş ve Baküs
Erik narı çiçek açmış şarkılar
Yitik baharlarımda gönlümün
Ve kıpkırmızı bir granada akşamı
İspanya'ya şatolar kurmuşum
Oklar üşüştürüp gemiler batırmışım Karadeniz'de
Sancaktepe Hadımköy'de nöbetlere kalkmışım
Daracık daracık sokaklara girmişim
Ya dostlar tutup sofralar vermişim
Ya ev bark kurup anasını satmışım
Avarelik mavarelik etmişim
En sonunda
Oyuncu olmuşum olabildiğimce...

__________________
ASLANLAR KENDİ TARİHLERİNİ YAZMADIKÇA, ÇOBANLARIN YAZDIĞI TARİHLE AVUNUR - AFRİCANİSM -
Alıntı ile Cevapla
HANNIBAL kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (13-03-2006)
  #16  
Eski 13-03-2006, 19:23
horcan horcan bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 50/46
0 Mesaj ına 545 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Ay karanlıkk

Ay Karanlık

Maviye
Maviye çalar gözlerin,
Yangın mavisine
Rüzgarda asi,
Körsem,
Senden gayrısına yoksam,
Bozuksam,
Can benim, düş benim,
Ellere nesi?
Hadi gel,
Ay karanlık...

İtten aç,
Yılandan çıplak,
Vurgun ve bela
Gelip durmuşsam kapına
Var mı ki doymazlığım?
İlle de ille
Sevmelerim,
Sevmelerim gibisi?
Oturmuş yazıcılar
Fermanım yazar
N'olur gel,
Ay karanlık...

Dört yanım puşt zulası,
Dost yüzlü,
Dost gülücüklü
Cıgaramdan yanar.
Alnım öperler,
Suskun, hayın, çıyansı.
Dört yanım puşt zulası,
Dönerim dönerim çıkmaz.
En leylim gecede ölesim tutmuş,
Etme gel,
Ay karanlık...

Ahmet Arif
Alıntı ile Cevapla
horcan kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (13-03-2006)
  #17  
Eski 13-03-2006, 19:25
horcan horcan bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 50/46
0 Mesaj ına 545 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Gün olur

Gün olur, alır başımı giderim,
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.
Şu ada senin, bu ada benim,
Yelkovan kuşlarının peşi sıra.
Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;
Çiçekler gürültüyle açar;
Gürültüyle çıkar duman topraktan.
Hele martılar, hele martılar,
Her bir tüylerinde ayrı telaş!...
Gün olur, başıma kadar mavi;
Gün olur başıma kadar güneş;
Gün olur, deli gibi

Orhan VELİ
Alıntı ile Cevapla
horcan kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (13-03-2006)
  #18  
Eski 13-03-2006, 19:29
horcan horcan bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 50/46
0 Mesaj ına 545 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Ceviz Ağacı

Başım köpük köpük bulut,
içim dışım deniz,
ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
budak budak, serham serham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril.
Koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil
Yapraklarım ellerimdir tam yüz bin elim var,
Yüz bin elle dokunurum sana, Istanbul'a.
Yapraklarım gözlerimdir.Şaşarak bakarım.
Yüz bin gözle seyrederim seni, Istanbul'u.
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında
Nazım Hikmet
Alıntı ile Cevapla
horcan kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (13-03-2006)
  #19  
Eski 13-03-2006, 21:12
horcan horcan bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 50/46
0 Mesaj ına 545 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Yusuf Hayaloğlu

Demek Şimdi Gidiyorsun


Demek şimdi gidiyorsun;
Yazdığımız son şiir öyle yarım kalacak!
Demek şimdi gidiyorsun;Kuşlarımız acıkacak,saksılarımız artık sulanmayacak!
Demek öykümüzü bir ruj lekesi gibi yapıştırıp
aynanın sahtekâr yüzüne
-Oy benim yaralım-
Demek şimdi gidiyorsun;
Beni böyle toz gibi dağıtıp merdivenlern dibine!

Her şey tamam diyorsun,git...
Beni viran bir şehir gibi terket...
Haydi git!
Dışarısı ispiyon...Dışarısı ihanet...
Seni bir gören olmasın,dikkat et!..

Dostlukmuş...ölüme yürümekmiş...
Üstüne titremekmiş...vefaymış!..
Aşk dediğin,zavallı bir kapıyı duvara çarpıp
Çıkıncaya kadarmış!..
Bana komaz deyip
Sancını bir kilo rakıya gömsen de gece yarıları,
-Oy benim yaralım-
Asıl sancı,uyandığında
Bütün odaları boş görünce koyarmış!.

Gitmek istiyorsun,git...
Bir savaşçı asla vedalaşmaz!
Durma git!
Dışarısı dinamit...dışarısı enkaz!
Şunu cbine koy,ne olur ne olmaz..

Eylül mağdurlarıydık,kimsemiz yoktu,
Yaralarımız aman vermiyordu canımıza..
Kimseye kıymamıştık oysa,masumduk..
Rahatsız ediyordu bizi bu yalancı tarih!
Yırtılan bir pankart gibi
Şehirlerin ortasına çığ düşürdüyse öfkemiz;
-Oy benim yaralım-
En az bir karıncanın yüreği kadar
Namuslu ve çalışkandı ellerimiz!

Artık bitti diyorsun,git..
Kırılsın kapı-çerçeve,kırılsın bu cam..
Sorma git!
Dışarısı panik..dışarısı izdiham!
Biliyorum,seni vuracaklar bu akşam...

Ne çok fire verdik üstüste..
Ne çok arkadaş yitirdik bu tozlu yolculukta..
Kimliği tespit edilmemiş,
Ne çok ceset vurdu zeytin güzeli akşamlarımıza!
Büyük ütopyalar ve büyük dağlar gibi
İçerden çürümüşüz meğerse...
-Oy benim yaralım-
Her gelen ölüm yazmış,
Her giden ayrılık işlemiş bu talihsiz gergefimize...

Kendini arıyorsun,git..
Aptal bir hayat kur,içinde beni barındırmayan
Kalma git..
Dışarısı barut..dışarısı gardiyan!
Yine bir tek ben olurum sana parçalanan..

Demek şimdi gidiyorsun;
Sonunda bizi de çökertiyor bu kancık zelzele!
Demek şimdi gidiyorsun;
Yıkılan bir duvar gibi;ömrüme devrile devrile..
Demek mecburi istikametlerin,
Ayrılığı gösteren o adaletsiz kavşağında
-Oy benim yaralım-maralım
Demek şimdi gidiyorsun,
Ve bana bir tek secenek kalıyor:güle güle!

Beni öldürüyorsun,git..
Kalmasın sende kahrım,kalmasın derdim
Bakma git
Kafamı yumruklayıp ardınsıra ağlarsam namerdim...


Yusuf Hayaloğlu
Alıntı ile Cevapla
  #20  
Eski 21-03-2006, 19:39
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Mutlaka bir siir okuyun bugün.

Maskeli Názım İstiklal Caddesi’nde


BUGÜN Dünya Şiir Günü. Şiiri sevenlerin, seveceklerin, onsuz yapamayanların şiir günü kutlu olsun.

Bu yılın Dünya Şiir Bildirisi’ni Türk edebiyatının iyi şairlerinden, ustalarından Arif Damar yazdı.

Şiirin dünyayı ve hayatı kuşatıcılığını, şair ustalığıyla iletmiş bize.

Arif Damar’ın, şiir üzerine bir deneme niteliği taşıyan bildirisinden bir bölümü yazıma alıyorum:

"Şiir depremdir, şiir ayaklanmadır, şiir başkaldırıdır. Şiir şimşektir, yıldırımdır, gök gürültüsüdür şiir. Şiiri, yani yıldırımı hiçbir siper-i saika durduramaz. Şiir korkunçtur, güzeldir. Hiçbir kapı, hiçbir duvar önünde duramaz. Şiir, ezer, yürür geçer. Şiir her şeyden, herkesten daha güçlü, daha yıldırıcıdır. Şiir sınır tanımaz, ne kral tanır, ne imparator. Şiirin yürüdüğü yolun bitimi yoktur. Şiir sonsuzluğa gider, sonsuzluktan gelir.

Şiir bütün dillerden başka, bambaşka bir dille konuşur. Ama onun dilini, söylediğini herkes ama herkes anlar. Şiir olmasa, sevdalılar söyleyecek söz bulamaz; o zaman sevda da, aşk da olmaz. Şiir ne tanker, ne şilep, ne gemidir. Şiir yelkenlidir. Bir korsan yelkenlisidir. Deniz gibi, o da yalnız kendi anlatır kendini.

Yaşasın şiir. Yıkılsın diktatörler, krallar, asiller, emperyalistler. Şiir zaten onları hep ama hep yıktı ve hep yıkacaktır.

Ne mutlu şiir yazan, şiir okuyan, şiir sevene.

Ötesi yok.

İSTİKLAL CADDESİ’NDE MASKELİ ŞAİRLER DOLAŞACAK

TYS (Türkiye Yazarlar Sendikası) Şairler Yürüyor başlıklı bir etkinlik gerçekleştirecek. Saat 14.00’te Taksim’deki Fransız Kültür Merkezi’nin önünde, Arif Damar’ın kaleme aldığı Dünya Şiir Günü Bildirisi’ni okuyacak şairler; Názım Hikmet, Cemal Süreya, Orhan Veli Kanık, Edip Cansever, Ahmed Arif, Cahit Sıtkı Tarancı’nın maskelerini yüzlerine takarak Tünel’e kadar yürüyecek ve şiir dağıtacaklar.

Şiirler, bilinen, antolojilerin çoğunda yer alan, hemen hemen her şiir severin belleğinde bulunan şiirlerden seçildi.

Dağıtılacak káğıtların bir yüzünde şiir, diğer yüzünde de Dünya Şiir Günü Bildirisi yer alıyor.

TYS’nin düzenlediği ikinci etkinlik, saat 17.30’da Kadıköy Moda Kulübü’nde gerçekleştirilecek.

İstanbul’da yaşayan şairler bu toplantıda şiir okuyacaklar, birlikte yemek yiyecekler.

* * *

MUTLAKA bir şiir okuyun bugün. (Dogan Hizlan) Hürriyet
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (21-03-2006), horcan (21-03-2006)
Cevapla


Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş arama yap
Modları Göster

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Açık
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 16:43 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce