#491
|
|||
|
|||
elma ve resim..
Çocuklar öğle yemeği için Katolik ilkokulunun kafeteryasında
sıraya girmişlerdi. Masanın başında büyük bir elma yığını vardı, rahibe bir not yazıp elma tepsisinin üzerine asmıştı: 'Sadece BİR tane alın. Tanrı izliyor' Sırada biraz daha ilerleyince, masanın diğer ucunda büyük bir çukulatalı çörek yığını vardı. Bir çocuk not yazmıştı, 'İstediğiniz kadar alın. Tanrı elmaları gözlüyor' XXX XXX XXX XXX Bir anaokulu öğretmeni sınıftaki çocuklar resim yaparken, onları seyrediyordu. Her çocuğun çalışmasına bakmak için sınıfta dolaşıyordu. Gayretli bir şekilde çalışan küçük bir kızın yanında gittiğinde, ona ne çizdiğini sordu. Kız yanıtladı, 'Tanrıyı çiziyorum' Öğretmen duraksadı ve sordu, 'Ama hiç kimse Tanrının neye benzediğini bilmiyor' Kız kafasını kaldırmadan yanıtladı, 'Birazdan öğrenecekler' |
#492
|
|||
|
|||
Adamın biri, seks hayatındaki sorununa çare bulmak için doktora gider ve şikayetlerini anlatır:
- Doktor bey, bana bir şeyler oluyor. Sevişirken bir sıcak basıyor, terliyorum, bir soğuk basıyor, üşüyorum.. Yapılan tahlillerde hiçbir şey çıkmaması üzerine, doktor kütüphanesindeki tüm tıp kitaplarına bakar ve benzer bir olguya rastlayamaz. Adama hitaben: - Beyefendi, bir de eşinizi çağırıp onunla konuşalım. Ertesi gün, adamın eşi gelince doktor durumu kadına anlatır: - Sevişirken eşiniz bir terliyormuş, bir üşüyormuş. Kadın: - Aman körolasıca herif, bir Ağustosta sevişir, bir de Ocakta. |
#493
|
||||
|
||||
Cem Yılmaz' dan İSTİKBAL MARŞI
Durumu kısa özetlemiş
İSTİKBAL MARŞI Bakma, dönmez şafak vakti yurttan kaçan o alçak! Dönmeyip Amerika'da, arlanmaksızın yaşayacak!. O benim milletimin hırsızıdır, yurdu soyacak, Hortumladıkları benimdir, milletimindir ancak! Çalma, kurban olayım hepsini ey hırslı çakal! Gariban halkıma da bir pul bırakacak kadar al! Olmaz sana götürdüğün paralar sonra helal, Hakkını vermezsen burdaki ortaklarının behemehal! Ben ezelden beri aç yaşadım,aç yaşarım! Hangi hükümet beni kurtaracakmış,şaşarım! Kurumuş musluk gibiyim, ne akar ne taşarım! Yırtsam da bir tarafımı, hiç görülmez başarım! Mali krizler, yoluna örmüşse çelikten bir duvar, Benim .ceğiz, .cağız diyen bir hükümetim var! Bağırsın korkma, nasıl işimize burnunu sokar? 'Avrupa Birliği' denen tekdişi kalmış canavar! Arkadaş, Meclis'e namusuyla çalışanları uğratma sakın! İşe aldıracakların, olsun hep sana yakın! Gelecektir, cezanı vereceği günler Hakkın, Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın! Yaktığın yerleri 'orman' diyerek geçme, tanı! Çalışanı işten at, doldur kadroya yatanı! Gözleri açık yatır seni kurtaran atanı, Satılmadik o kaldı, durma satıver şu vatanı! Sermaye mutlu olsun, olsa da çevre feda! Semizlettin Apo'yu, mezarında dönsün Şüheda! Uydurma kanunlarla Meclis'ten getirin seda! On bin Yıllık tarihe, yurdum ederken veda! Cümlenizin bu yurdu yok etmek mi emeli? Yediginiz herzelere başka ne demeli! Oyuverin altını iyice sallansın temeli, Yurdumun ki, sonunda vatandaş kükremeli! O zaman durur belki gözümden akan yaşım, O zaman doğrulur belim, yukarı kalkar başım, O zaman boşa gitmez yıllarsüren uğraşım! HESABINI VERİP TE GİTTİĞİNİZ GÜN KARDAŞIM, Dalgalanın dolar gibi sizde şimdi ey suçlular! Olsun artık soyguncuya vurulacak bir yular, Ebediyen, öyle yok hesapsız bir iktidar! Hakkıdır 'garip yaşamış vatandaş'ın da gülmek, Hakkıdır ezilmiş milletimin, aydınlık bir İstikbal! Cem YILMAZ |
nomeames kullanıcısına teşekkür edenler | ||
alihoca (27-07-2009), buena vista (21-07-2009), chem73 (23-07-2009), janus (22-07-2009), Master (21-07-2009) |
#494
|
|||
|
|||
Kızılot' un bugünkü yazısının tamamı tebessümlük..
26 Temmuz 2009
Şükrü KIZILOT skizilot@yaklasim.com Dimyat’a pirince giderken evdeki hanımdan oldu. BEKÂR ya da dul kadına, emekli olan babası öldüğünde, aylık bağlanabiliyor. Bazı durumlarda geçim sıkıntısının da etkisiyle, kadın kocası ile anlaşmalı boşanıp, ölmüş babasından kendine aylık bağlatıyor. Kocası ile de yine birlikte nikâhsız yaşıyor. İLGİNÇ BİR OLAY Benzer bir olay okurlarımızdan E.Ç.’nin başından geçiyor. Maddi bir sorunu olmadan yaşantısını devam ettiren E.Ç., yaklaşık 10 yıl önce eşine bir ev alıyor. Günlerden bir gün, eşinin babası ölünce ilginç bir gelişme oluyor. Eşi: “Biz boşanırsak, babamdan bana maaş bağlanırmış. Hadi gel boşanalım, yine birlikte oluruz. Ayda bin lira civarında da ilave gelirimiz olur fena mı?” diyor. Öneri E.Ç.’nin aklına yatıyor. Boşanıyorlar ve eşine, ölen babasından aylık bağlanıyor. Sonra... Sonrası ilginç. Karısı daha doğrusu boşandığı karısı “Bu ev benim, seninle bir bağım kalmadı. Terk et bu evi” diyor. E.Ç. de evi mecburen terk ediyor. ÇÖZÜM ARAYIŞI Aynı zamanda Hürriyet okuru olan E.Ç., boşanma sonucu aile bütçesine girecek gelirin hayalini kurarken yani Dimyat’a pirince giderken, evdeki hanımdan da oluyor. Daha ötesi, eşinin üzerine aldığı evden de oluyor. Eşi, yeni Medeni Kanun’dan önce eve sahip olduğu için, boşanma nedeniyle, evin yarısını da alamıyor. Çaresiz bir arayış içerisinde soruyor: “Kocayı kandırarak boşanmanın, cezai müeyyidesi yok mudur?” Bekçi DEVLET geniş ve boş bir araziye geceleri göz kulak olacak bir bekçiyi işe almaya karar verir. Bir süre sonra düşünülür: “Peki talimatlar olmadan bekçi işini nasıl yapacak.” Bir planlama birimi kurulur ve planlamayı yapmak üzere iki kişi işe alınır. Bir süre sonra “İşleri yapıp yapmadıklarını nasıl kontrol edeceğiz” diye düşünülerek iki denetmen işe alınır, biri denetim yapar diğeri raporları yazar. Bir süre sonra “Bunların maaşları hesaplanıp nasıl ödenecek” diye tartışılır ve bir muhasebeci şefi, bir de kâtip işe alınır. Bir süre sonra; “Peki bunlardan kim sorumlu olacak” diye düşünülür ve bir müdür ve iki de müdür yardımcısı işe alınır. Bir süre sonra, ülkede ekonomik kriz çıkar ve bütçedeki masrafları kısmak için bekçi işten çıkartılır... (Teşekkürler Hayrettin GÜNGÖR) Tavla PERS imparatorunun başveziri Büzur Mehir tarafından 1400 yıl önce tasarlandı. Tavlanın içindeki: * Karşılıklı 6’şar hane, 12 ayı temsil eder. * 15 açık, 15 koyu renkli pul, ayın 15 gece ve 15 gündüzünü simgeler. * Karşılıklı 12’şer hane, günün 24 saatidir. Eşiniz ve mücevherat BAŞLIKTA eşiniz dedik ama yazacaklarımız nişanlınız ya da kız arkadaşınız için de geçerli... Onlara, taklit mücevherat örneğin pırlanta ya da zümrüt olmayan, taşlı bir yüzük alırsanız, yüzde 18 KDV ödeyeceksiniz. Gerçek pırlanta ya da zümrüt taşlı bir yüzük alırsanız, pırlanta ve zümrüt için KDV ödemeyeceksiniz. Neden mi? Daha önce de yazdık; kıymetli taşlar (pırlanta, elmas, yakut, zümrüt, inci vs.) 1 Ağustos 2004’ten bu yana, KDV’den müstesna yani KDV’si sıfır da onun için!.. Günün sözü Hiçbir şeye sahip değilseniz, hiçbir şey kaybetmezsiniz. Çiçero Katil makyaj 17. yüzyılda, Tofano di Adamo adında bir İtalyan, Aqua Tofana adında bir yüz beyazlatıcı makyaj malzemesini, birçok kadına satıyor. Bu kadınlardan tam 600’ünün kocaları ölünce, Tofana tutuklanıyor ve ürettiği makyaj malzemelerinin öldürücü arsenik içerdiğini itiraf ediyor. Müşterileri olan kadınlar bunu, mirasa konmak için kocalarını zehirlemekte kullanmışlardı!.. (Richard Platt, “İnanılmaz ama...”, İş Bankası Kültür Yayınları, s.42) Belli ki sarhoş PEK güzel olmayan bir kadın soluk soluğa karakola dalıp “Adamın biri beni bir saattir izliyor, kendimi buraya zor attım, galiba sarhoştu memur bey” der. Polis kadını tepeden tırnağa süzüp cevaplar; “Galiba değil, besbelli sarhoşmuş!..” Neden ADAMIN birinin, o kadar mutsuz bir evliliği varmış ki, kendini içkiye vermiş. Bir gece sarhoş olarak eve döndüğünde, karısı kapıyı açar açmaz, düşüp ölmüş. Neden? * Çünkü karısını çift görmüş!.. Bir Laz’ı teşhis etmek SORU: Bir Laz’ı sınıfta nasıl teşhis edebilirsiniz? YANIT: Öğretmen tahtayı silerken, o da defterini siler... İlişki İKİ hemşeri karşılıklı konuşuyorlarmış. Bayramdan bayrama karşılaştıkları için pek arkadaşlıkları da yokmuş. Sohbet sırasında biri şöyle demiş: “Benim evlenmeden önce karımla hiç ilişkim olmadı. Ya sizin?” Öteki cevap vermiş: “Bilmem hatırlamıyorum. Karınızın kızlık soyadı neydi? Belki o zaman hatırlarım...” Genç kızlar ve klima Genç kızlar klima gibidir; başlangıçta aranızdaki sıcaklığı ayarlayabilirsin. Ama beraberlik eskimeye başladıkça, durum kötüleşir. Hele aradan bir-iki yıl geçince, mutlaka bir arıza çıkar. Alet KADI, Bektaşi’ye sorar: * Rakı şişesi taşımaya utanmıyor musun? Bektaşi: * Ben de zina aleti de var. Kullanmadıktan sonra, o suçu işlemiş olmam ki... |
#495
|
||||
|
||||
Küçük kasabanın birinde, bir caminin tam karşısında arazisi olan adam, arazisi üzerine bir genelev inşa etmeye başlamış. İmam ve cemaat buna şiddetle itiraz etmişler, ancak mal sahibinin kendi arazisi üzerine nasıl bir iş yeri açacağına da yasal olarak karşı çıkamamışlar. Tüm cemaatin tek yapabildiği şey, imamın öncülüğünde bu genelev için hergün beddua etmekten öteye geçememiş.
İnşaat ilerlemiş ve açılışına birkaç gün kala her nasılsa şiddetli bir yıldırım düşmesi sonucu genelev yerle bir olmuş. Caminin cemaati bu olaydan duydukları büyük memnuniyeti saklamaya gerek görmemişler, ancak genelev sahibi adam, cami imamının ve cemaatin direk veya indirek olarak bu hasardan sorumlu oldukları iddası ile camiye karşı tazminat davası açmış. Cami imamı ve cemaat, savcılığa verdikleri savunmalarında bu konuda herhangi bir şekilde sorumlu tutulmalarına şiddetle itiraz etmişler, bu olayın kendi dualarından dolayı meydana gelmiş olabileceği iddiasını da kabul etmemişler. Gerekli tüm belgeler tamamlanıp mahkemeye günü geldiğinde hakim dosyayı dikkatle incelemiş ve taraflara dönüp: - "Bu konuda nasıl bir hüküm verebileceğimi bilmiyorum, ancak dosyadaki tutanaklara bakarsak ortada tuhaf bir durum var.... Taraflardan birisi duanın gücüne inanan bir genelev sahibi, diğeri ise duanın gücüne kesinlikle inanmayan bir imam ve cemaati...!
__________________
meraklı: üzerine vazife olmayanla ilgilenen.. Herşeye burnunu sokan..."merak ediniz, öğreniniz ki yeni ufuklarda başarı sizin olsun." |
#496
|
||||
|
||||
Argonot:
Az bilinen bir deniz canlısıdır. Deniz Anemonu gibi, bitkiye benzeyen ve deniz dibinde kayalara tutunarak yaşayan bir hayvan türüdür. Argonotun çok ilginç bir döllenme yöntemi vardır. Erkeğin cinsel organı, çiftleşme mevsiminde, bedenden ayrılır, gider başka bir kayada yaşayan dişi argonot'u bulur, döller ve sahibine geri döner. Onun için, önüne gelenle yatıp kalkıp, sonra " Vallahi ben yapmadım. O kadını tanımam bile " ayaklarına yatan erkeklere " Argonot " denir... Bilmeyenlere duyurulur .... Okyanus üzerinde gece uçan bir uçak.. İki fısıltı.. Biri kadın, diğeri erkek: - Herkes uyudu hadi gidelim!.. (Ayak sesleri..) - Bu tuvalet boş.. Buna girelim.. Kimse bakmıyor.. - Sen önce gir!.. - Biraz heyecanlıyım.. Ben oturabilir miyim? - Prezervatifin var değil mi? Haydi tak! (Derin nefes sesleri..) - Ah parfüm de var.. Her şeyi de düşünürsün!.. - Ooh! Harika.. (Uzun sessizlik..) Birden uçağın hoparlörlerinden sert ve dinamik bir ses gelir: - Dikkat dikkat! Kaptanınız konuşuyor!.. Arka tuvaletteki iki kişi size sesleniyorum! Ne yaptığınızı biliyoruz.. Bu yaptığınız uçuş kurallarına aykırıdır.. Şimdi lütfen sigaralarınızı söndürün ve duman alarm sensörüne taktığınız prezervatifi çıkarın!
__________________
meraklı: üzerine vazife olmayanla ilgilenen.. Herşeye burnunu sokan..."merak ediniz, öğreniniz ki yeni ufuklarda başarı sizin olsun." |
#497
|
||||
|
||||
Hadi Cümleten....
Yılmaz Özdil
yozdil@hurriyet.com.tr Lig bugün başlıyor takımları tanıyalım Takunya United... Şahsi oynarlar. Kendi kendilerine pas verirler, kendi ortalarına kendileri vururlar. Köşe oldukları için, köşe vuruşlarını severler. Verkaç bilmezler, vurkaç’ı iyi bilirler. Tekmeye kafa uzatmazlar ama, karambolde kıstırırlarsa, kafaya tekme atmaya bayılırlar. 9 kusurlu hareketin 9’unu da yaparlar, elle oynarlar, tabanla girerler, ofsaytta yakalanırlar, Federasyon Başkanı onlardan olduğu için, hep avantaja bırakılır. Ama bi dokun... Anında yere atarlar kendilerini, "penaltı" diye bağırırlar... Sıkışınca topu taca atarlar, "senden çıktı" derler. Buz gibi gol at, saymazlar, "teğet" geçti derler. Altı pastan kazma gibi dışarı vururlar, "goooool" diye tribüne koşarlar. Zaten, tribünlere de eşlerini dostlarını doldururlar, megafondan isimlerini anons ettirip, kendilerine tezahürat yaptırırlar. 10-0 kaybetseler bile, sanki kazanmış gibi, Meksika dalgası yaparlar, kendi kendilerini omuzlara alırlar. Şike yaparlar... İstersen hezimete uğrat, hakemlere kömür-bulgur dağıtarak, 3 puanı toplarlar. İtiraz edeni saha komiserlerine coplatırlar. "Kale mi, top mu" diye yazı tura atılırken, para yanlışlıkla yere düşsün, üstüne plonjon yaparlar. Fikstürü kendileri çeker, sadece kendi stadlarında sahaya çıkar, maç başladıktan sonra kuralları değiştirirler. Mesela, herkes 90 dakika oynarken, bunlar 90 artı van minüt uzatmasıyla oynarlar. Kupa bekleyen taraftarları çöpten marul toplarken; kamplarını Rixos’ta yaparlar. Rakipleri duran toplara bile vuramadığı için, bu seneyi de şampiyon bitirmeleri bekleniyor. * Dinamo Altıok... Ver topu bunlara, değil 90 dakika, 24 saat pas yapsalar, orta sahayı bile geçmeyi başaramazlar. Boş kaleye muz orta gelsin, ıskalarlar. Rövaşata yapmaya kalkarken, kendilerini sakatlarlar. Yanlışlıkla gol atsalar, bu sefer hakeme itiraz ederler, "ofsayttan attık, görmedin" derler. Sonra da "yenildik ama ezilmedik" diye ağlarlar. Frikike "sen vuracaksın, ben vuracağım" diye ceza sahası önünde kavga ederler, küserler. Bu taktik anlayışıyla bu sene de sıra takımı olmaları ve taraftarın kulübü yakması bekleniyor. * Sporting Hareket... Tek santrafor oynuyorlar... Takımın gerisi, yedek kulübesinde oturup, "ne yapacak acaba" diye onu seyrediyor. Ama bu santrafor enteresan... Rakip kalede gol arayacağına, habire kendi kalesinin önünde, stoper mevkiinde duruyor. Beraberliğe razı bir görüntüsü var. Ateşli taraftarına rağmen, iddaa kuponlarının banko sıfırı... Alırsa, Olimpic Lorke derbisinden 3 puan alır, hepsi o. * Olimpic Lorke... Gol yerler, hakemi vururlar. Yenersin, stadı yakarlar. Ofsayt çal, molotof atarlar. Faul ver, soyunma odası koridoruna mayın döşerler. Kırmızı kart göster, UEFA’ya şikáyet ederler. 100 kere filan saha kapatma cezası aldılar... Buna rağmen, Federasyon Başkanı tarafından "fair play ödülü"ne layık görüldüler. Bu sene, olmadı öbür sene, lisansı iptal edilen teknik direktörlerinin affedilmesi ve takımın başına geçmesi bekleniyor. * Club Liboj... Forma aşkları yoktur. Kiralık oynarlar. Siz bakmayın bu sene Takke United’da forma giydiklerine... Sülü’nün kulüp başkanlığı döneminde Sparta Kırat için ter döktüler... Rahmetli, ahirete transfer olana kadar da Real Papatya’da... Parayı kim bastırırsa, onun için top koştururlar. Yedek kaldıklarında, amigoluk yaparlar. Kıvraktırlar... Sadece ayakları oynamaz, başları kıçları da oynar. Bileklerini kessen, "AB" rh negatif akar! Yabancı pasaport taşımalarına rağmen, yabancı kontenjanından sayılmazlar. Ancak, kendi kalelerine gol atmaktan zevk aldıkları ve maç sattıkları için, milli takıma alınmazlar. Yenilseler bile, televizyona çıkıp kendi pozisyonlarını ballandıra ballandıra anlatırlar. Saha karışırsa, "yan bağlarım çekti" filan deyip, yurtdışına tedaviye kaçarlar. Asla jübile yapmazlar... Küme düşseler bile, bir de bakarsın ki, şampiyon takımın otobüsüne binivermişler! Zeki, çevik ama, ahlaksızdırlar. Bu yazıyı bile okuyup, "yarabbi şükür" diyebilirler. * Atletico Feto... Kontratak oynar, rakip teknik direktörün bilgisayarına girer, telefonlarını dinler, taktiği çalar, defansın arkasına sızarlar. Hocaları uzaktan kumandayla yönetir... Takkeyi düzeltirse "hücuma kalkın", ağlarsa "defans yapın" anlamına gelir... Spor basınında adamları vardır, iftira "fetokopi"leri icat eder, "işte şikenin belgesi" diye manşete koydurur. Ligin kilit ekibidir... Bu sene de ligi kilitlemesi, olmadı rakip futbolcuları kelepçeletmesi bekleniyor. * Vatandaş İdmanyurdu... Gelen takıyor, giden takıyor, folluk oldu. Stadı Araplara satıldı. İdman sahası İsraillilere kiralandı. Kulüp icralık... Kramponlarına bile haciz geldi. Formaya bankalar el koydu. Yalınayak, donla oynuyor. Amatör ruhla tekmeye kafa uzattığı için, beyin sarsıntısı geçirdi, "idrak" yolları enfeksiyonu yaşıyor, durumu kavrayamıyor... Küme düşeli 7 sene oldu, hálá Avrupa Kupaları’na katılacağını sanıyor. * Son not: Siz açılımı maçılımı konuşurken, Rize’de stad açılıyor bu hafta... İsmi, Atatürk Stadı’ydı. Yıkıp, alışveriş merkezi yapıyorlar. Yerine, yeni stad diktiler. İsmini ne koyuyorlar? Tayyip Erdoğan Stadı! Hadi cümleten hayırlı maçlar...
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez |
Master kullanıcısına teşekkür edenler | ||
#498
|
|||
|
|||
Adam karisi ile birlikte doktora muayene olmaya gider.
Muayene biter ve doktor odasindan cikarak kadinin yanina gelir ve : "Kocanizin olmemesini istiyorsaniz su kagida yazdiklarimi uygulayacaksiniz" der 1-Sabahlari guler yuzle guzel bir kahvalti hazirlayin ve ise mutlu gitmesini saglayin. 2-Ogleleri eve geldiginde guler yuzle karsilayin ve guzel bir oğleyemegi ile takdir edildigini hissettirin, boylece gunun geri kalan kismini da iyi gecirmesine yardim edin. 3-Aksamlari eve geldiginde yemek ozellikle guzel olmali. Eve gelince dinlenmesini saglayin, hatta ayaklarina masaj yapin. 4-Haftada en az uc kere birlikte olun, eger isterse Daha fazla birlikte olun. "Eger bu dediklerimi harfiyen uygularsaniz kocanizin saglik yonunden hicbir problemi olmayacak" der doktor. Eve geldiklerinde adam karisina sorar, -"Ne dedi doktor sana? Kadin cevaplar : -"Ölecekmissin. " |
#499
|
||||
|
||||
açılım...
Konu ar_de_ tarafından (13-08-2009 Saat 00:49 ) de değiştirilmiştir.. Sebep: resim ekleme |
#500
|
||||
|
||||
açılım yolunu buluyor...
|
ar_de_ kullanıcısına teşekkür edenler | ||
account (20-08-2009), AnnE (20-08-2009), bikmisbroker (20-08-2009), buena vista (20-08-2009), dentist (20-08-2009), hazan (20-08-2009), janus (27-08-2009), Master (20-08-2009), neron (20-08-2009) |
Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Konu Seçenekleri | Bu Konuda Ara |
Modları Göster | |
|
|