Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Medya Yorumları - Sayfa 2 - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Nadas Alanı > Dünya Hali > iç-dış politika
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Medya Yorumları
Konudaki Cevap Sayısı
741
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
442158

Cevapla
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
  #11  
Eski 24-01-2007, 13:21
Ramo - ait Avatar
Ramo Ramo bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 603/2786
438 Mesaj ına 2346 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Medyanın olaya bakışı,gazetenin önüne çadır kurup canlı yayın yapmaları.Abartılı cenaze töreni,törende Hepimiz Hırant ız Hepimiz ermeniyiz türünden abartılı sloganlar.Sanırım ölen rahmetliyi bile dili olsaydı.İnsaf dedirtecek cinsten.Ölenin ardından konuşulmazdan hareketle bu vatan için,çok sevdiği iddia edilen bu topraklar için ne yaptı sorusundan daha çok.
Sevgisini,umutlarını,yarınlarını,gençliğini hiçe sayarak başka bir etnik,ırkçı eşkiyalarla çarpışan dağlardaki mehmetçiklerimiz ne düşündü sorusu aklıma geldi.
Dün daha izmirde bir şehidimiz uğurlanırken.Bir çok gazete de, ne adı nede sanı vardı.nede görsel bir yayın organı saatlerini ona ayırdı.Sessizce gidiyordu.Sevdiklerini,uğruna canını verdiği toprağa.

Ne hepimiz Türküz,Nede mehmetiz diyen vardı ortalıkta.

Artık aydın sözcüğünden de tiksinir oldum.Ayaklar baş,başlar ayak olmuş sanki.
Kandan kına yakılmaz diyenler nerede.neden mehmet in kanı dökülürken sessiz.Anası ağlarken duyarsız.Hangisinin anası daha az sancılı doğurdu yavrusunu...

Onca diplomatımız öldürülürken.kimler Türktü?Hergün bir eve şehit haberi düşerken kimler mehmetti? Ben Türküm arkadaş.Bu toprağa vatanım diyen,Bu bayrağa bayrağım diyen kökeni ne olursa olsun herkes gibi.
Alıntı ile Cevapla
Ramo kullanıcısına teşekkür edenler
dentist (24-01-2007), igihoaxexizuh (21-09-2020)
  #12  
Eski 24-01-2007, 13:52
dohol dohol bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Oct 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 187/292
54 Mesaj ına 2054 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Sabah Fatih Altaylı

Hepimiz insanız

Hrant Dink'in cenazesi sonrası neden ifratla tefrit arasında gidip gelen ve ortayı bulamayan bir toplum olduğumuzu düşündüm.
100 bin kişi olduğu söylenen bir kitle yürüyor.
Çoğunluğun elinde pankartlar.
Bir grup pankartta yazan slogan dikkatimi çekiyor: "Hepimiz Ermeniyiz."
Allah Allah...
Irkçılığa karşı çıkılması gereken bir yürüyüşte, "Hepimiz Ermeniyiz" demek bizatihi ırkçılık değil mi!
Ben Ermeni değilim.
Ermeni yurttaşlarımızla, yurttaşımız olmayan Ermenilerle ve hiçbir ırkla bir sorunum yok ama ben Türküm.
Ama ne yazı yazarken, ne gazetecilik yaparken, ne de başka bir eylemim sırasında Türklüğümü öne çıkarma gereği hissediyorum.
Çevremle ilişkilerimi kurarken onların hangi ırktan, hangi kökenden geldiğini önemsemiyorum.
İnsani değerlerini, aklını, tavrını önemsiyorum ama ne ırkı, ne derisinin rengi, ne de dini inancı beni ilgilendiriyor.
Irkı, dini, rengi negatif bir ayrımcılığın gerekçesi yapmadığım gibi, pozitif bir ayrımcılığın da gerekçesi yapmıyorum.
Hrant Dink'in öldürülmesine de "Namuslu bir aydın, düşünen bir kafa, barışçı bir yaklaşım içindeki kişi" olduğu için ama her şeyden önce "insan" olduğu için üzülüyorum, onu öldürenlere "Bir insanı öldürdükleri için" lanet okuyorum.
Hepimiz Hrant Dink olabiliriz, hepimiz Fırat Dinç de olabiliriz.
Ama hepimiz Ermeni değiliz.
Hepimiz Türk de değiliz.
Hepimiz insanız.
Alıntı ile Cevapla
dohol kullanıcısına teşekkür edenler
Ramo (24-01-2007), serdarkus (24-01-2007)
  #13  
Eski 24-01-2007, 14:02
ewp ewp bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Jun 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 119/23
39 Mesaj ına 71 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

isteyince güzel ve tarafsız yazabiliyormuş bıçkın delikanlı FA, hayret
__________________
bilmediğimi biliyorsam, başkasının bilip bilmediğine nasıl karar veriyorum, işte bunu bilemiyorum.
Alıntı ile Cevapla
  #14  
Eski 24-01-2007, 14:19
Ramo - ait Avatar
Ramo Ramo bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 603/2786
438 Mesaj ına 2346 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

http://www.agos.com.tr/ermenikimligi.html

Büyük Türk evladını iyi tanımak için baştan sona okumanız önerilir
Alıntı ile Cevapla
Ramo kullanıcısına teşekkür edenler
okigidi (28-09-2020)
  #15  
Eski 27-01-2007, 21:13
Ramo - ait Avatar
Ramo Ramo bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 603/2786
438 Mesaj ına 2346 Kere teşekkür edildi
Tanımlı katil 301

Türklüğü, Cumhuriyeti, Devletin kurum ve organlarını aşağılama Madde 301- (1) Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini, Devletin yargı organlarını, askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.
(4) Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.

Merhum hırant dink in cenazesinde onca insan,Elllerinde pankartlarla ,Hepimiz ermeniyiz.Katil 301 dövizleriyle sloganlar atıyordu.Türkiye bir evladını kaybetti diyerek manşetler yapılıyor.Ortalıkta bir tek Türk bayrağı bulunmuyordu.

Anlı şanlı köşe yazarlarımız,Nobelli yazarımız da sanki sorumlu 301 inci madde gibi yorumlar yapıyordu.

Anayasanın bu maddesine baktığımızda çıkan sonuç.Devleti, kurumlarını eleştirebilirsin.Ancak bana küfretme.Beni aşağılama diyordu.Velhasıl benim uz aklımla anladığım birileri içini dökemiyor,salyasını saçamıyor du sanki.

Tarihin arka sokaklarında kalmış,Anadolu insanına onulmaz acılar getirmiş bir konunun yıllarca önümüze ısıtılıp getirilmesi.İnsanlık suçu bir ayıbın ulusumuz üzerine yıkılması için gösterilen çabalar.1915 lerde yaşanılan Ermeni,Rum,Kürt etnik kışkırtmalarının benzer bir şekilde günümüzde yeniden sahneye konması.Hiç de şaşırtıcı değil.Koskaca bir imparatorluğu yıkanlar,içimizdeki çakallarada yutma görevini biçtiler.Ancak küllerinden yeni bir Türkiye cumhuriyeti doğdu.Hazımsızlık hala devam ediyor.Üzerimize yine aynı şekilde geliyorlar.Yine çakallara kemik atarak geliyorlar.

Yine bu topraklara kin öfke kan ekiyorlar.Pabucu yırtık Ermenisi,Kürdü,Türkü hiç düşünmeden kirli emellerine meze yapıyorlar.Parasal güçleri,kaynakları,insan suratları kan kokuyor.Malesef bu milletin büyük büyük yaptıkları yazarları,çizerleri bile yangına su sıkacağına,ateş atıyor.Bu kirli oyunun bir parçası gibi laflar ediyorlar.
Sövün sayın,Hakaret edin.Yüzlerce insanı boğazladınız deyin.Biz ermeniyiz deyin.PKK eşkiyasına,gerilla deyin.İmralıda kine efendi deyin.Birkez bile şehit cenazezine katılmayın.Nasıl olsa 301 yakalar. sizi.AB dan kocaman kocaman gazateler gelir.Manşet olursunuz.Nobel bile alırsınız.

Artık Türkü kürdü,Ermenisi.Bu topraklara vatanım diyen.Bu bayrağa bayrağım diyen herkes uyanmalı.Hepimiz bu yurdun alt üst denmeden birinci sınıf vatandaşıyız.Kimliğimiz Türk ne alt ne üst.1915 in kötü yazgısını bir daha yaşatmak adına avuçlarını sıvazlayanlara izin verilmemeli.Bu toprakların kaderi ölümler ve savaşlar olmamalı.
saygılarımla
Alıntı ile Cevapla
Ramo kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (28-01-2007), dohol (28-01-2007), meraklı (28-01-2007)
  #16  
Eski 29-03-2007, 10:21
dohol dohol bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Oct 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 187/292
54 Mesaj ına 2054 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Medya yorgunları ....

Bekir Coşkun Hürriyet

’P’


BİR kitap medyanın ilgisini çekti:

"P".

Niçin?..

Çünkü yazarının penisinin boyu 32.5 santim mi ne diyorlar... Bu nedenle kitap, gazetelerin birinci sayfalarında yer alabildi, röportajlara, haberlere, tartışmalara konu olabildi.

Normalde yazarların kalemlerinin büyüklüğü önemli değil midir?..

Bunun penisi büyük!..

Ya da bir yazarın kaleminin gücü, etkisi, sivriliği...

Penis ile pencil nasıl oldu da birbirine karıştı doğrusu henüz anlamış değilim.

(.....)

Bu durumda yayınevine, ya da bizim medyanın huzuruna giden bir yazar, kitabını sunduğunda editör sormaz mı adama:

"Tamam da penisinizin boyu ne kadar?.."

O utanır:

"12.5..."

Editör:

"Olmadı işte... 12.5 boyla biz bu kitabı satamayız... Yani bununla yazılsa yazılsa yemek kitabı yazılır..."

Yazar bir umutla atılır:

"Ama benim de kafam büyük..."

Editör:

"Ben ne yapayım kafanı... Yani büyük kafa olunca işe yarıyor mu, yaramıyor... Şimdi gidip ’bunun kafası büyük’ diye birinci sayfaya koyarlar mı adamı?.. Ama penisiniz 32.5 cm oldu mu tamam işte... Hele hele bir de 40 küsur cm olsa..."

Yazar o zaman boynunu büker:

"Ben de başka kitap yazarım..."

"Adı ne?.."

"G..."

Editör sevinir:

"Hah... Gördün mü bak şimdi kafan çalıştı..."

*

Ne yapalım a dostlar?..

Memlekette bu kadar kitap basılır, yayınlanır, çoğu iyidir, önemlidir, okunması gerekir...

Ama medyada asla yer alamazlar.

Sadece "P" ilgi çekti.

Bu yozlaşan, çürüyen, giderek bataklığa dönüşen kültürün vardığı en uç nokta mıdır "P", yoksa dahası var mı?..
Alıntı ile Cevapla
dohol kullanıcısına teşekkür edenler
Lizzy (31-03-2007)
  #17  
Eski 29-03-2007, 19:15
dentist - ait Avatar
dentist dentist bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 1.058/2200
469 Mesaj ına 3880 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Radikal gazetesinden alıntıdır.... Dikkatle okunmalı... Yorumsuz.

İçinden iki darbe girişimi geçen günlük

İçinden iki darbe girişimi geçen günlük
Milli Güvenlik Kurulu'nun Aralık 2003 toplantısı. Komutanlar Hilmi Özkök, Aytaç Yalman, Özden Örnek, İbrahim Fırtına ve Şener Eruygur Çankaya Köşkü'nde (soldan). Günlük, Nokta'ya kapak oldu. FOTOĞRAF: ADEM ALTAN
# Türkiye'nin ihtilal tarihine bir de '2004 darbesi' mi eklenecekti? Bu 'fantastik' sorunun yanıtı eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek'e ait olduğu iddia edilen günlükte saklı
# Nokta dergisinin yayımladığı günlüğe göre TSK'da AKP'ye karşı iki darbe planı hazırlanmıştı: 'Sarıkız' ve 'Ayışığı'. Kuvvet komutanlarının desteklediği bu planlara dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök karşıydı

29/03/2007 (3052 kişi okudu)

RADİKAL - İSTANBUL - 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997... Bu tarihler, Türkiye'nin, çok partili hayata geçtikten sonra meydana gelen (biri postmodern) darbe tarihleri... Periyodu bir zamanlar yaklaşık '10 yılda bir' olan darbe tarihlerine bir de '2004 darbesi' mi eklenecekti? Bu fantastik sorunun yanıtı, 26 Ağustos 2003-26 Ağustos 2005 tarihlerinde Deniz Kuvvetleri Komutanı olan emekli Oramiral Özden Örnek'e ait olduğu iddia edilen günlükte saklı. Günlüğe göre, Kıbrıs'ta 'Annan Planı'na boyun eğen' AKP hükümetine karşı 2004 başlarından itibaren hazırlanan darbe planı, Rum kesiminde referandumda 'hayır' oylarının çok çıkmasının ardından kendiliğinden 'çözüldü'.
Kısa bir süre önce internette www.denizcilersitesi.com adlı web sitesinde birkaç sayfasının yayımlanmasıyla ortalığı karıştıran günlüklerin, 2003-2004'te kaleme alınmış sayfaları, eğer doğruysa, eşikten dönen bir darbeye dair yer yer dramatik, yer yer trajikomik; ama her halukârda çok çarpıcı ayrıntılar içeriyor.

Power Point sunum hazır
Nokta dergisi, '2004'te iki darbe atlatmışız' başlıklı haberiyle, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 'irtica yanlısı AKP hükümetine' karşı hazırladığı 'Sarıkız' ve 'Ayışığı' diye kodlanan darbe ve eylem planı hazırlıklarını Örnek'in günlüğü olduğu iddia edilen belgeye dayanarak aktardı. Nokta dergisi darbe planlarının Power Point formatındaki slayt sunumunu da yayımladı.
Günlük ilk ortaya çıktığında Örnek, NTV'ye, "Benim hiçbir zaman günlüğüm olmadı. Komutanlığım döneminde, şifreli şekilde günlük faaliyet planları tutuldu. Ayrılırken de bilgisayardan sildirdim. Burada yer alan bilgilerin pek çoğu o dönemlerde bazı internet sitelerinde ya da dergilerde dedikodu şeklinde çıkmış haberler. Bunlar bir araya getirilerek bana yakıştırılmış" diyerek yalanlamıştı. Örnek, günlükle ilgili 'yayın durdurma kararı aldırmak' için mahkemeye başvurduğunu da açıklamıştı.
Günlük, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur, Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek arasında AKP'ye karşı ittifak oluştuğunu gösterirken; dörtlünün, dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün politika ve yöntemlerine karşı olduklarını da gösteriyor. Örnek'in Özkök'le ilgili 25 Ekim 2004 tarihli değerlendirmesi şöyle:
"Hepimiz artık bu Genelkurmay Başkanı ile işlerin yürüyemeyeceğine, kendisinin başka menfaatler peşinde olduğuna, korkak ve hükümet yanlısı olduğuna, dıştan cumhuriyetçi gözükmekle beraber içeriden dinci bir görüşü desteklediğine karar verdik."
1 Aralık 2003 tarihli notlarda ise zamanın Genelkurmay 2. Başkanı İlker Başbuğ (şimdi Kara Kuvvetleri Komutanı) için "2. başkan güvenilecek bir general değildi. Kendi yararını ülke yararı üzerinde tutuyordu" yazılı.
Dört kuvvet komutanının Genelkurmay Başkanı Özkök'ün karşı olmasına rağmen AKP hükümetine müdahaleyi savundukları, 1 Aralık 2003 tarihli notta şu cümlelerle ifade ediliyor:
"Son olarak hepimize söz verdi. Kara Kuvvetleri Komutanı 'Ben çok rahatsızım ve devlet elden gidiyor. Bir an önce bir sıkıyönetim içerisine girilmeli' dedi. Bana söz verdiğinde 'Madem hepimiz bu hükümetin Anayasa'ya aykırı hareket ettiğine eminiz, o halde 35. madde gereğince Anayasa'yı da korumak bizim görevimizdir. Eğer bir eylem planı yapılacaksa bu planın ne maksatla yapıldığının bilinmesi lazım. Bu nedenle burada bir karar vermemiz gerekiyor' dedim. Genelkurmay Başkanı bana dönerek 'Her ikiniz de açıkça konuşmadınız ama söylemek istediğiniz şey olamaz ve bize çok zemin kaybettirir. Yapacağımız başka şeyler var' dedi. Ben de 'Doğru söylüyorsunuz o telaffuz etmek istediğimiz şeyden başka da şeyler olabilir. Mesela bu hükümete bir alternatif yaratmak gibi. Ama
onun bile kararının verilmesi gerekir ki eylem planı ona göre hazırlansın.' Bu önerimi kabul etmedi. O zaman boşuna akıntıya kürek çektiğimizi anladım. Niyetleri galiba bize bir şeyler yapıyor gözüküp bizleri oyalamaktı."
İşte günlükten diğer çarpıcı başlıklar:
6 Aralık 2003: Bu hafta bütçe komisyonunda (TBMM Plan-Bütçe Komisyonu) bir AKP milletvekili tekkelerin açılmasını isteyince hepimiz çok rahatsız olduk. Toplandık. (...) Ve kendimize göre bir eylem planı yapmaya karar verdik. Önce basını ele geçirmeye çalışacaktık. Bu nedenle ben M.Ö.'yü (Mustafa Özkan) davet edecektim. Sonra rektörler ile temas edip öğrencileri sokağa dökecektik. Sendikalar ile aynı şekilde hareket edecektik. Sokaklara afiş astıracaktık. Dernekleri hükümet aleyhine teşvik edecektik. Bunları yurt çapında yapacaktık. Yukarıdakiler SARIKIZ olarak anılacaktı.
20 Ocak 2004: Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nda yapılacak kuvvet komutanları toplantısına katıldım. MGK ön toplantısı perşembe günü yerine yarına alındığı için koordinasyon ihtiyacı doğmuştu. (...) Jandarma Genel Komutanı (Şener Eruygur) ihtilal özlemi içersinde, bir an önce bu işi yapalım şeklinde konuşuyordu. Bugün de defalarca tekrar etti, en nihayet dayanamadım ve 'Bakın biz sizle böyle konuşmadık. Planlamayı 23 Ocak'tan sonra yapabileceğimizi birkaç kez tekrar ettim. Onun için hiçbir hazırlığımız yok ama başlayacağız' dedim ve ağzı kapandı.
3 Şubat 2004: Ben denetlemeye gittiğim zaman hepsi Jandarma Genel Komutanlığı'nda toplanmışlar ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur onlara bana salı günü takdim edilen hazırlıkları göstermiş ve yapılan üst düzeydeki bazı yöneticilerin konuşmalarına ait ses kayıtlarını dinletmiş. Bunların çoğu AKP'ye danışmanlık yapan kişilermiş ve Kıbrıs sorununu nasıl halletmeyi düşündüklerini ve bu konuda neler yaptıklarını anlattıkları kayıtlarmış. Takdimin sonunda Hava Kuvvetleri Komutanı ve Jandarma Genel Komutanı hemen 10 Mart' ta ihtilal yapalım diye bastırmaya başlamışlar. Kara Kuvvetleri Komutanı onları şimdilik frenlemiş. (...) Konuşmamıza darbe konusu ile devam ettik. Ben eğer bir darbe yapılacaksa bunun 2004 Aralık'tan önce yapılmamasını ve AB'nin vereceği cevaba göre AKP'nin zaten köşeye sıkışacağını ve o zaman halkın desteğini de alabileceğimizi söyledim.

Darbe gerekçesi Kıbrıs
5 Şubat 2004: Kara Kuvvetleri Komutanı (...) telefonla beni aradı ve gizli hattan görüşmek istedi. (...) "Annan'ın mektubu (BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Kıbrıs mektubu) gelmiş ve içerisindeki konular tamamen bizim söylediklerimizin dışında olayları kapsıyor.
Onur Öymen (CHP Genel Başkan Yardımcısı) ile İstanbul'da görüştük ve bana bunları anlattı. (...) Hava Kuvvetleri Komutanı 19:30'da geldi ve konuştuk. Önce darbe olabilir mi konusunu açtık. Amacım Şener (Eruygur) yokken onunla teke tek konuşarak fikirlerimi ona söylemekti. Nitekim darbe konusundaki fikirlerimi ona naklettim ve zannediyorum benimle aynı fikirde oldu. Ülkenin ekonomik zorluğu, ABD'nin diğer darbelerden farklı olarak bu kez hükümet tarafını tuttuğunu, halkın henüz destek vermediğini ve desteğin yahut zeminin oluşması gerektiğini kısaca anlattım. (...) TSK'nın Kıbrıs konusundaki düşüncelerinin ne olduğunu açıklayıp istifa etmemiz gerektiğini söyledim. Hava Kuvvetleri Komutanı başka bir seçenek tavsiye etti. Kıbrıs'ta herkesi Annan Planı aleyhinde sokağa dökerek gösterilerin yapılmasını sağlama ve anavatandan da bu hareketlere destek vererek hükümet aleyhine olaylar çıkarmak.

Eruygur'un darbe ısrarı
6 Şubat 2004: Sabah doğruca Jandarma Genel Komutanlığı'na gittim ve orada üçümüz buluştuk. Durumu tekrar gözden geçirdik. Jandarma Genel Komutanı hâlâ darbe yapalım diye inat ediyordu. Ne düşündüğümü bana sordu. Dün akşam Hava Kuvvetleri Komutanı'na anlattıklarımı aynı şekilde ona da anlattım. "Çok aculsunuz" dedim. İkna değil ama durdurulması zaman aldı ve sabah toplanmamızın esas gayesi Kıbrıs konusunda neler yapılabileceği konusunda seçenekleri gözden geçirmek. Ancak biz bu konuyu bırakıp darbe yapacak mıyız yoksa yapmayacak mıyız konusuna girdik.
28 Şubat 2004: Hükümete karşı bir tepki olarak da hem Kıbrıs'ta hem de anavatanda gösterilere ve ulusal platformda toplantılara 3 Mart'tan itibaren başlanacaktı. İkinci konu olarak yine aynı mesele, biz bu adamları darbe ile alaşağı edelim konusuydu. Şener ve Havacı bu konuda çok bastırıyorlar. Şener'in adeta aklından çıkmıyor, iki kelimede bir bunu söylüyor. Havacı da keza öyle. Eğer Kıbrıs'ı vermek istemiyorsak en son limitimiz 9 Nisan 2004. Bu tarihten sonra hükümet taraflara taahhüt vereceğinden geriye dönüş şansı sadece referandum olacak. Referandumun hangi şartlar altında yapılacağını hepimiz tahmin ediyoruz. Bütün şer güçleri evet dedirtmek için keselerin ağzını açacak ve sözler verilecek sonuçta cahil halk 'evet' diyecek. Ne yapacaksak 9 Nisan'dan önce yapmamız gerekecek.

Referandum planı bozdu
24 Nisan 2004: Bugün Kıbrıs'ta referandum yapılıyor. Gece yarısı sonuçları, Türk tarafı yüzde 65 evet ve Rum tarafı yüzde 75 hayır. Böylece Kıbrıs'ta hiçbir değişiklik olmadı ama Rumlar AB'ye girecek. Akşam Jandarma Genel Komutanı'nın evinde yemeğe gittik. Genelkurmay Başkanı gittikten sonra aramızda konuştuk. Anladığım kadarı ile Jandarma Genel Komutanı ile Hava Kuvvetleri Komutanı hâlâ bozuklar. Amaçları illa darbe yapalım ve AKP'yi uzaklaştıralım. Yapalım da, Kara Kuvvetleri Komutanı olmazsa nasıl olur, bunu düşünen yok. Hava Kuvvetleri Komutanı'nı fena bozdum, zira vatanını sadece o seviyor ve ona destek verilmiyormuş pozlarında. Üstelik ne söylediğini kendisi de anlamıyor. Şener hâlâ darbeye ümidini bağlamış durumda. Bana "Çok erken çözüldük, daha direnmeliydik" demez mi.

Eruygur'un tek komutanlı ikinci darbe hazırlığı

Günlüğe göre Şener Eruygur, diğer komutanlara, tutumlarına göre kodlar vermiş.

AKP'ye karşı geliştirilen 'Sarıkız' adlı eylem planı Kıbrıs'taki referandumun ardından çözülse bile, Özden'in günlüğüne göre darbe planlarının sonu gelmedi. Adı 'Ayışığı' olan ikinci darbe planının asıl mimarı, dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur. İddiaya göre Özden, Eruygur'un hazırladığı darbe planına ilişkin 14 Ekim 2004'te günlüğüne şu notu düşmüş: "Fenerbahçe'ye Aytaç (Yalman) Paşa'lara gittim. Daha çok o konuştu. 'Şener bizden habersiz darbe planı hazırlatmış. Adı da 'Ayışığı'. Darbede kimin başkan olacağı belli değil. Hepimize davranışlarımıza bir kod adı vermiş. Havacı (İbrahim Fırtına) ona destek verdiği için o anlamda, bizler ise sana karşıt anlamda, bana da belli değil anlamda kodlar vermiş. Bu plan GB'nin (Genelkurmay Başkanlığı) elinde olduğu gibi içlerinden biri tarafından sızdırıldığı için MİT ve hükümetin de elinde varmış. İkinci bir planda ise senle ben gösterilmiyoruz, sadece havacı var."
Alıntı ile Cevapla
dentist kullanıcısına teşekkür edenler
meraklı (29-03-2007)
  #18  
Eski 03-05-2007, 08:26
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5526 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Budur

Bekir COŞKUN
bcoskun@hurriyet.com.tr

Göbeğini kaşıyan adam...


O göbeğini kaşır.

Göbeğinin tombik olması ona mutluluk verir, çünkü bu yaşamın tadını çıkarttığı anlamına da gelir.

Ayağını altına alıp oturur.

Elinde bayraklarla yürüyen kadınları görünce "Ne vınaklıyo bunlar len..." diye kızar.

"Haberleri" sevmez.

O "Ti-Vi eğlence programına" bakar.

Dünyada neler olup bittiği konusunda, bildiği tek dış politika yorumu "İngiliz yaman olur" görüşüdür.

Kitap okumaz.

Çok da gerekiyorsa "Bi bakıver kitap ne diyor?" diye sorduğu bir "hoca"sı vardır.

Gazete bilmez.

İlgi duyduğu tek gazete, turşu kavanozlarının altına serdiği geçen senenin gazetesidir.

Liderlerle ilgili en kapsamlı düşüncesi "Müslüman adam", demokrasi ile ilgili tek fikri ise "Çalsın ama iş yapsın"dır.

Sonra göbeğini kaşır...

*

İşte; Tayyip Erdoğan’ın bir anda "Her şey için sandık" derken, güvendiği adamdır o...

Büyük kentlerde her partiden, her yaştan, her meslekten, her görüşten, her kesimden milyonlar meydanlara dökülürken... Eski-şimdiki cumhurbaşkanları, üniversiteler, akademisyenler, yüksek mahkemeler, askerler, sivil demokratik örgütler "endişelerini" dile getirirken... Dünya medyası "Türk halkı siyasi İslam’a dur dedi" kanaatine varırken...

Tayyip Erdoğan’ın güvendiğidir o:

Göbeğini kaşıyan adam...

*

Atatürk’ün kızları al bayraklarla yürürken, bu ülkenin aydınlık yüzlü erkekleri meydanları doldururken, çocuklar annelerinin-babalarının elini tutup yarınlarına şimdiden sahip çıkmaya kalkarken...

Göbeğini kaşıyan adam uzakta bıyık altından güler.

Ve sandık ortaya konulduğunda...

Göbeğini kaşıyan adamın dediği olur.

Çünkü demokrasi, bilinçte aşağı-yukarı eşit insanların rejimidir. Bir toplumun çoğunluğu "göbeğini kaşıyan adam" ise, orada demokrasi olmaz, olamaz...

Tayyip Erdoğan işte ona güvenir:

Göbeğini kaşıyan adama...
Alıntı ile Cevapla
AnnE kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (04-05-2007), flz (03-05-2007), janus (03-05-2007), Lizzy (03-05-2007), meraklı (03-05-2007), neron (03-05-2007), Süvari (07-05-2007)
  #19  
Eski 03-05-2007, 15:20
nomeames - ait Avatar
nomeames nomeames bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: istanbul
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 85/984
52 Mesaj ına 307 Kere teşekkür edildi
nomeames - MSN üzerinden Mesaj gönder
Tanımlı 22 Temmuz 2007

22 Temmuzda Oy Vermeyen, Seneye Haşema İle Girer Denize!!!

Anladınız Siz Onu!

Not : Unlukıtan şimdiden Haşema işine girmiş haberiniz ola

Saygılar
Alıntı ile Cevapla
nomeames kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (04-05-2007), meraklı (03-05-2007), neron (03-05-2007)
  #20  
Eski 04-05-2007, 20:40
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı CHP İstanbul’da birinci parti olabilir!

Necati dogru (Vatan)

Yeni seçim ortamına rüzgâr hızıyla girdik. Öyle görünüyor ki bu seçim, geçen seçimde yaşandığı gibi “şok edici sürprizler” getirecek.

Hazır olun!

Ve hatırlayın!

“Seçme” olmamıştı.

“Sarılma” olmuştu.

Geçen seçimde insanlar; “iktidar ki partilerin yarattığı kirlenme ortamına ve ülkeyi içine düşürdükleri ekonomik krize” tepki olarak AKP’ye sarılmışlardı. O bir bilinçli seçme değildi, insanların dindirilmez öfkeleriyle beslenip büyüyen bir
sarılmaydı.

Sokakta gezen biriyim.

Gözlem gücüme güvenirim.

CHP’li de değilim.

Ona hiç oy vermedim.

“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ve seçimle gelenler seçimle gitmelidir” çizgisinden çıkmamış (çıkmayı da düşünmeyen) bir gazete yazarı olarak, bu seçimde; “İstanbul’da CHP birinci parti olabilir” işaretleri almakta olduğumu yazmalıyım.

Yine aynısı yaşanacak.

“Seçme” olmayacak.

“Sarılma” olacak.

İstanbul AKP’ye sarılmıştı, bu seçimde “ona öfkelendiği” için çok muhtemeldir ki CHP lider ve yönetim kadroları “beklenen fedakârlığı yapabilirlerse” bu kez insanlar CHP’ye sarılacak.

İstanbul Türkiye’dir.

Anadolu’nun köyü, kasabası, şehri, şehirlerinin her mahallesindeki “duygu-düşünce-eğilim mozaiğinin” aynısı İstanbul’da vardır.

İstanbul’da işçiler.

AKP’den menun değildir.

Memurlar memnun değildir.

Esnaflar memnun değildir.

Emekliler memnun değildir.

Eski ümmetçi çizgiden gelme Tayyip Erdoğan’ın, Abdullah Gül’ün, Bülent Arınç’ın; “değişip demokrat, laik, cumhuriyetçi olamayacak kişi olarak gördükleri için” Çağlayan Meydanı’nı dolduran milyonlar da memnun değildir.

İstanbul’da AKP’den:
Faizde çok yüksek parası olanlar. Belediye’den ihale alan müteahhitler. Büyük tüccarlar. İthal malı pazarlayıcıları. Kiraya verecek çok sayıda malı-mülkü olan rant yiyicileri. Borsada “doldur-boşalt yapma” becerisini gösterebilen kumarhane kapitalistleri, Özelleştirme ile devletin satılığa çıkartılan malını, mülkünü, arsasını, binasını yabancı sermaye ile ortak olup satın alabilenler, 3’e aldıkları devlet malını 1-2 yıl sonra 13’e satabilenler, patronlarının gazetecilikten başka işleri de olan büyük medyanın Tayyip Erdoğan uçağına binen, yanak okşayan, “Abdulah Gül ile dün gece Hariciye Köşkü’nde konuştum” diye yazan dört köşe olmuş köşe yazarları, genel yayın müdürleri ve bir de TÜSİAD memnundur.

TÜSİAD ölçüdür.

Her seçimde TÜSİAD, hangi partiyi beğeniyor, hangi lideri “İstikrar getirdi” diye alkışlıyorsa o parti ile o lider İstanbul’da seçimi yitirdi.

TÜSİAD, AKP’yi alkışlıyor.

Tayyip Erdoğan’ı, Abdulah Gül’ü, Bülent Arınç’ı “küresel ilerici” ilan ediyor.

CHP’yi ise eleştiriyor.

TÜSİAD’ın “küresel gerici” bulduğu CHP İstanbul’da bu seçimde birinci parti olabilir. Bu seçimde mağrur AKP tıpkı “yüzde 55 oy alacak dedikleri yıllarda olduğu gibi Bedrettin Dalan’ın kulak burun boğaz profesörü Nurettin Sözen karşısında uğradığı büyük hezimete” uğrayabilir.

Anahtar Baykal’da!

Deniz Baykal, CHP’ye tıpkı 1923 yıllarında olduğu gibi “devrimci bir ruh verebilecek ve gerçek fedakârlığın ne olduğunu” gösterecek adımı atarsa İstanbul CHP’ye sarılacak. İstanbul CHP’nin liderinden şimdi “devrimci bir adım ve egoizm çıtasını aşmış yüksek bir siyasi asalet” bekliyor.

İstanbul!

AKP’yi TÜSİAD’a verdi.

AKP’yi faizcilere verdi.

AKP’yi tuzu kurulara verdi.

Sarılacak parti arıyor!
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş arama yap
Modları Göster

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 12:55 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce