Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Hayata Dair - Sayfa 10 - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Nadas Alanı > Müştemilat
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Hayata Dair
Konudaki Cevap Sayısı
116
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
78696

Cevapla
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
  #91  
Eski 08-03-2010, 09:29
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı günlük hayattan...

Yaşanmış hikayeler!...

İSTANBUL SSK DA Kİ SALAK

Kalp ameliyatı oldum. 4 ay rapor aldım ve bu 4 ayın sonunda rapor paramı almak için Fatih SSK'ya gittim. Klasik bir şekilde eksik evrakları parti parti söyledikleri için 3 gün uğraştım ve büyük gün geldi. Param hesaplanıyor. Bankodayım, sorular geldi :
- Hastanede yattın mı ?
- Herhalde abi, dedim, henüz evlerde kalp ameliyatı yapamıyorlarmış.
Hiç yorum yapmadı ve 2. soruya geçti :
- Çıktın mı peki? Ve ben dumur...
- Hayır, hala akşamları işten sonra yatmaya hastaneye gidiyorum. Ve kafamı duvarlara vurduracak soru geldi.
Espri bile anlamaktan aciz bu adam sordu :
- İstanbul'da kimsen yok mu yahu. Niye hastanede kalıyorsun ki hala?
XXX

Geçen gün aksam vakti dolmuşta gidiyorum, arkadan teyzenin biri bağırdı :
- 'Evladım şu sarı kamyonetin yanında indiriver.'
Dolmuş şoförü dumur olmuş bir vaziyette:
- İyi de teyze, o kamyonet hareket halinde, nerde duracağını nerden bileyim...
XXX

Geçen sene Hava Harp Okulunun sınavı'na gitmek için Bursa Terminali'nde otobüsümü bekliyordum.
Bu arada ilginç bir olaya tanık oldum. Adamın biri karısını İstanbul'a yollamak için bir otobüs firmasından bilet almıştı.Fakat otobüs firması adama ayırdığı bileti başkasına satmış. Adamda bu sinirle gişede görevli olan memura şu şekilde bağırıyordu:
- 'Hepinizi şikayet ederim ben onu bunu anlamam. Karımı! .ike .ike götüreceksiniz Istanbulaaaaa...

XXX

Şimdi arkadaşımla Taksim'de takılıyoruz. Bir adam ağlayan çocuğunu susturmaya çalışıyor. Yanında da bir polis var; sonra adam çocuğa dedi ki:
- 'Sus yoksa seni polise veririm.'
Yandaki polis de bir dellendi:
- 'Lan geri zekalı, biz adam mı yiyoruz da bize veriyon çocuğu?

XXX

Bir gün İzmir' de belediye otobüsünde gidiyoruz arkadaşlarla. Bizim arkadaş boş
yer buldu ve oturdu. Sonraki durakta da eli bastonlu yaşlı bir amca geldi.
Arkadaş da kıllığına adama yer vermedi. Adam o arkadaşın oturduğu koltuğun yanına geldi ve ayakta arkadaşın yer vermesini bekliyor. Fakat arkadaş yerini vermedi.Neyse adamcağıza da yazık, bastonu otobüs hareket ettikçe bir o tarafa bir bu tarafa kayıyor. Arkadaş dayanamadı ve yaşlı amcaya :
- 'Amca bastonun ucuna lastik takarsan kaymaz' dedi.
Adam şöyle baktı, sonra;
- 'O lastiği zamanında baban taksaydı şimdi sen olmazdın, ben de orada oturuyor olurdum' deyince bütün
otobüs koptu.
Arkadaş o gün bu gündür belediye otobüsüne binmez.

XXX

Bir gün arkadaşla dolmuş bekliyoruz. Üst geçit var ama kendi halinde bir kadıncağız yaya kırmızı yanarken caddeden geçmeye çalışıyor. Üst geçidin altında beklemekte olan polis
otosundan şöyle bir anons yapılıyor:
- Hanım nireeee, hanım nireee?
Teyzeden cevap:
- Eltimgileee, beyimin haberi var. Sana neee...)
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
account (08-03-2010), ar_de_ (10-03-2010), Gozlemci (09-03-2010), Master (09-03-2010), Ramo (15-03-2010), seyfo (11-06-2010), su (16-03-2010)
  #92  
Eski 15-03-2010, 08:02
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Çan eğrisi..

BAŞARI:
4 yaşında başarı .....donuna işememektir.
12 yaşında başarı..........arkadaş bulabilmektir.
16 yaşında başarı.................araba surebilmektir.
20 yaşında başarı..........................seks yapabilmektir.
35 yaşında başarı ........................para kazanabilmektir.
50 yaşında başarı .......................çok para kazanabilmektir.
60 yaşında başarı .........................seks yapabilmektir.
70 yaşında başarı ................araba surebilmektir.
75 yaşında başarı .........arkadaş bulabilmektir.
80 yaşında başarı ....donuna işememektir.


Buna ÇAN EĞRİSİ denir!..

Prof. Albert Follanberg
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
account (15-03-2010), ar_de_ (23-03-2010), dentist (15-03-2010), janus (16-03-2010), Master (15-03-2010), Ramo (15-03-2010), seyfo (11-06-2010), su (16-03-2010)
  #93  
Eski 24-06-2010, 08:47
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Tecavüzcü hocayı yedi koca linç etti..

Müridlerine tecavüz eden cemaat liderine korkunç infaz
24 Haziran 2010 Perşembe, 08:10:23

Neşet DİŞKAYA/ AHT

İzmir’de yedi kadın müridine tecavüz eden cemaat liderinin, kadınların kocaları tarafından linç edilip gömüldüğü ortaya çıktı

CEMAAT LİDERİ 2 YILDIR KAYIPTI
Balıkesir’de geçen hafta cesedi bulunan Tuncay Güngör’ün (49) cinayetinden inanılmaz bir olay çıktı: 5 yıl önce tarikattan ayrılan Güngör, kendi cemaatini kurdu. 2008’de M.Ö. adlı kadın müridine tecavüze kalkıştı.

M.Ö. olayı kocasına anlatınca, Güngör’ün 7 kadına daha tecavüz ettiği anlaşıldı. 7 kadının eşi dahil 13 cemaat üyesi, Güngör’ü linç etti. İki mürit de Susurluk’a gömdü. 13 kişi tutuklandı.

Cemaat, eşlerine tecavüz ettiği için liderini linç etti

Balıkesir’de geçen hafta cesedi toprağa gömülü olarak bulunan ayakkabıcı Tuncay Güngör’ün (49) lideri olduğu cemaatin üyeleri tarafından önce feci şekilde dövüldüğü, sonra da iple boğulduğu ortaya çıktı. Güngör’ün cemat üyelerinden 7’sinin eşlerine tecavüz ettiği için linç edildiği belirtildi

DAHA önce bir tarikatla bağlantısı bulunduğu öğrenilen ayakkabıcı Tuncay Güngör, 2005 yılında tarikattan ayrıldıktan sonra kendini “hoca” olarak tanıtıp çevresindekilerle dini sohbetler yapmaya başladı. Zamanla çevresinde 30 erkek ve 20 kadından oluşan küçük bir topluluk oluşturan Güngör, çoğunluğu esnaf olan bu insanlarla, Konak’ta kiraladığı iki evde dini sohbetlerini sürdürmeye başladı. Evli ve bir çocuk babası Güngör, iddiaya göre bir süre sonra bu evlere çağırdığı bazı cemaat üyelerinin eşlerine tecavüz etti.

KOCASINA ANLATTI
2008 yılında Güngör’ün tecavüze yeltendiği cemaat üyesi M.Ö. adlı kadın, başına gelenleri kocası T.Ö.’ye anlattı. M.Ö. kendisine tacizde bulunan Tuncay Güngör’ün cemaatten 7 kadına tecavüz ettiğini de kocasına söyledi. Bunun üzerine T.Ö. tecavüze uğrayan kadınların kocalarıyla biraraya gelerek durumu anlattı. Eşleri tecavüze uğrayan 7 kişinin de bulunduğu toplam 13 cemaat üyesi, Basmane semtinde T.Ö.’ye ait işyerinde buluşarak Tuncay Güngör’ü öldürme kararı aldı.

TARLAYA GÖMDÜLER
Tuncay Güngör’ü sohbet etmek bahanesiyle işyerine çağıran cemaat üyeleri, önce eşleriyle Güngör’ü yüzleştirdi. Daha sonra eşlerini gönderen 13 cemaat üyesi, Güngör’ü önce feci şekilde dövdü, ardından iple boğdu. Güngör’ün cesedi, zanlılardan T.Ö. ve F.F. tarafından Balıkesir’in Susurluk İlçesi'ne bağlı Muradiye Köyü’nde pirinç tarlasına gömüldü.

TELEFON KAYITLARI
Tuncay Güngör’ün eve gelmemesi üzerine ailesi, 10 Haziran 2008’de kayıp başvurusu yaptı. İzmir Emniyet Müdürlüğü Kayıp Şahıslar Büro Amirliği ekipleri, Güngör’ün kaybolduktan sonra hiçbir telefon görüşmesi ve banka işlemi yapmadığını ortaya çıkardı. Kaybolduğu gece cemaat üyeleriyle çok sayıda telefon görüşmesinde bulunduğu da tespit edildi.

CEMAATE TAKİP
Güngör’ün cemaat üyeleri tarafından öldürülmüş olabileceğini düşünen polis, teknik takip başlattı. Yapılan tespitlerden sonra cemaat üyeleri T.Ö., F.F., D.K., A.K., H.T., R.K., U.I., M.A., H.B., U.G., N.K.F., K.F. ve C.Ö. Cinayet Büro Amirliği ekipleri tarafından gözaltına alındı. Zanlıların sorgularının ardından Güngör’ün cesedi, arama köpeklerinin yardımıyla gömüldüğü yerden çıkarıldı. Zanlılardan bazılarının susma hakkını kullandığı, bazılarının cinayeti itiraf ettikleri kaydedildi. Cinayete karıştıkları öğrenilen 13 kişi tutuklanarak cezaevine gönderildi. HT
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
ar_de_ (28-06-2010), dentist (24-06-2010), janus (24-06-2010), Master (24-06-2010)
  #94  
Eski 28-06-2010, 20:54
ar_de_ - ait Avatar
ar_de_ ar_de_ bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Jan 2007
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 133/1013
108 Mesaj ına 737 Kere teşekkür edildi
Tanımlı dilenci...

Dilenci nasıl olunur?

Hikayeye göre bir kral, sabah gezintisi sırasında bir dilenciye rastlar. "Dile benden ne dilersen" diye soran krala dilenci gülerek, "sanki benim her dileğimi gerçekleştirebilecekmiş gibi soruyorsunuz" der. Kral bu cevaba şaşırır ve sohbet ilerler. "Pek tabii her dediğini yerine getirebilirim. Sen söyle bakalım, ne istiyorsun?" "Söz vermeden önce iki kez düşünün kralım" der. Dilenci sıradan bir dilenci değildir.

Kral ısrar eder. "Ne istersen iste sana verebilirim. Ben güçlü bir kralım. Yerine getiremeyeceğim hiçbir dileğin olamaz" der. Bunun üzerine dilenci, elindeki kâseyi krala uzatır ve "bu kâseyi herhangi bir şeyle doldurabilir misiniz?" diye sorar. Kral bir kahkaha atar ve vezirine kâseyi altınla doldurmasını emreder. Kâse dolup taşmakta ama sonrasında hemen boşalmaktadır. Altınlar, buhar olup uçmaktadır sanki. Kralın onuru kırılır.

Bir dilencinin kâsesini dolduramadığı ülkede kulaktan kulağa yayılır. Giderek pırlantalar, elmaslar, yakutlar akıtılır kâseye. Ne var ki kâsenin dibi yoktur sanki. Dolup taşmasına rağmen kâse sürekli olarak boş kalmaktadır. Kral yenik düşmüştür. Dilenciye yakarır: "Tamam, tamam sen kazandın". "Dileğini yerine getiremedim ama lütfen bana kâsenin neden yapılmış olduğunu söyle" der. "Çok basit" diye yanıtlar dilenci. "İnsan dimağından yapılmıştır.

Yani insanın arzu ve isteklerinden. Doymak bilmez oluşu bundandır. Bu gerçeği bir kez kavrarsan yaşantın değişir. İstek dediğin nedir ki! İstek ulaşılana kadar, belli bir süre heyecan veren bir duygudur. Örneğin bir iş istersin... Bir araba... Ev... Eş... Bir başka şey!.. Tek tek her birini elde ettiğinde, her şey anlamını yitirir. Neden? Çünkü beynin, aklın onları dışlar. İş senin, araba da garajdadır ve artık istek uyandırmamaktadır. Heyecan, onu elde ettiğinde sönüp gitmiştir.

Gene boşluğa düşer, yeni bir istek yaratmak zorunda kalırsın. İstek doyumsuzluk uyandırır ve giderek bir ’dilenci’ olursun. Bir istekten bir diğerine çırpınıp durursun. Amacına ulaşır ulaşmaz bir yenisini yaratırsın. İsteğin bu yönünü kavradığında yaşamının dönüm noktasındasın demektir. Bu durum ancak seni mutlu edecek şeyleri dışarıda değil, kendi içinde aradığın zaman gerçekleşir. Ve gerçek tatmine ve mutluluğa ancak o zaman erişirsin" der. Gelelim hikayenin verdiği derslere: Kral bile olsanız bir dilenciden bile öğrenebileceğiniz çok önemli yaşam dersleri olabilir.

Gerçek mutluluk insanın içinde ve kendisinin elindedir. Mutluluğu ve başarıyı yakalayamayanlar, hatayı başka yerde değil kendi içlerinde aramalıdırlar. Bir şeyi elde etme hırsı değil, elde ettikten sonra da onu istemeğe devam edebilme becerisi yaşamı anlamlı kılar. Bir kralın dilenciye, bir dilencinin de krala dönüşmesi an meselesidir. Yaşam, dilenmek için çok kısa, dilenci olmak içinse çok uzundur...

( mailime gelen bir alıntı )
Alıntı ile Cevapla
ar_de_ kullanıcısına teşekkür edenler
account (29-06-2010), janus (28-06-2010), Master (26-09-2010), neron (29-06-2010), Oğuzhan (28-06-2010), Ramo (26-11-2011), serdarkus (29-06-2010)
  #95  
Eski 25-09-2010, 12:13
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı şoför Cengiz Bey’in Felsefesi.

Doğan Cüceloğlu

dcuceloglu@haberturk.com

25 Eylül 2010 Cumartesi, 11:03:29

Yoldan taksi çevirdim; iki günlük sakalı olan gözlüklü ve ciddi yüzlü, saçları beyazlamış zayıf bir şoförün yanına oturdum. Akatlar’dan Beşiktaş’a gideceğimi söyleyince, sahil yolundan mı gidelim, Balmumcudan mı, diye sordu. Hangisi daha açıksa oradan, dedim. Sahilden gideceğiz; beş dakika daha erken varırız, ama sana bir lira altmış kuruş daha fazla yazar. Bu saatlerde beş dakika fark eder; ama saat beşten sonra yirmi dakika atar, dedi ve sustu.
Siz mühendis olacak adamışsınız, dedim. Ben mesleğimden memnunum, dedi. Hayretle, sahi mesleğinizi seviyor musunuz, diye sordum. Seviyorum, niye hayret ettiniz, dedi ve yan gözle baktı.
İstanbul’da en zor, en stresli mesleğin şoförlük olduğunu düşündüğümü söyledim. Ben mesleğimi seviyorum, her mesleğin stresi var, dedi ve ilave etti; ‘sizin mesleğin stresi yok mu?’
İstanbul’un trafik karmaşasından şikâyet etmeyen bir şoförle konuştuğuma inanamıyordum. İstanbul’da sürekli uyanık olmanız gerektiğini ve sürekli uyanık olma zorunda olmaktan kaynaklanan bir yorgunluk, bir tükenmişlik oluşacağını anlatmaya çalıştım.
Ben, dedi, dinlenmiş ve zinde iken araba kullanınca daha az stres oluyorum; o nedenle belirli aralıklarla dinlenmeye çok önem veriyorum. Merak etmiştim. Peki, bu işte bunu nasıl yapıyorsun, diye sordum. Evden sabah altıda çıkıyorum. Altı buçukta işbaşı yapıyorum. Saat dokuza kadar çalışıyorum. Saat dokuz dedi mi, durağa geliyorum, yirmi dakika çay molası veriyorum. O sırada durağın telefonu çalsa dahi cevap vermiyorum. Çayımı içiyorum, dinleniyorum. Öğle yemeğinden sonra bir ara daha veriyorum. Biliyorum, belki günde on lira, yirmi lira daha az kazanıyorum, ama zinde kalıyorum ve direksiyonun başındayken işimi seviyorum, stresli olmuyorum. Saat dörtte arabayı teslim ediyorum ve eve varınca saat yediye kadar iki saat uyuyorum. Akşam çocuklarla dinlenmiş olarak vakit geçiriyorum, istersem arkadaşlarla buluşuyorum, genellikle akşam on birde yatağa giriyorum.
Kılığı kıyafetinden, görünüşünden yaşam kalitesine bu kadar önem verecek biri olarak görünmüyordu, etkilenmiştim. Bunu size kim öğretti, diye sordum. Hiç kimse, dedi, kendi kendime bulduğum bir şey bu. Peki, mesleğin başından itibaren bunu yapıyor musunuz, diye sorunca, hayır, zaman içinde farkına vardım, on beş yılımı aldı bunu keşfetmek, dedi.
Peki, dedim, etrafındaki genç şoförler senin bu tavrından etkileniyorlar mı, seni örnek alıyorlar mı? Hayır, dedi, çoğu ne yaptığımın farkında bile değil, söylemeye kalksam da hiç kimse ilgilenmiyor, dinlemek dahi istemiyorlar. Merak etmiştim, adını sordum, Cengiz, dedi.
Cengiz Bey, dedim, siz neden böylesiniz, onlar niçin sizin gibi değil? Bütün mesele dedi, yaşamı sevmek, yaşamın tadına varmak istemek. Ben araba sürerken yaşamın tadına varıyorum, çünkü dinlenmiş haldeyim, zindeyim. Çay içerken tadına varıyorum, çünkü gerçekten canım çektiği zaman, yorgunluğumu giderecek şekilde molamı veriyorum, çayımı acele acele değil, keyifle içiyorum. İki saat uzandığım zaman, çok tatlı uyuyorum, çünkü yorgunluğumun farkında olarak yatıyorum, uykunun keyfini çıkarıyorum. Uyandıktan sonra dinlenmiş olduğum için çocuklarımla, eşimle konuşmanın keyfini çıkarıyorum. Ve gece saat on birde yattığım zaman huzur içinde uyuyorum. Yaşamımın her anının keyfini çıkararak yaşıyorum; direksiyonda, çay içerken, ailemle konuşurken, uyurken her yaptığımın hakkını vererek, isteyerek, keyifle yapıyorum.
Konuşmak istesem kendisini ziyaret edip edemeyeceğimi sordum. Beklerim, dedi ve durağın kartını verdi. Cengiz Bey’i bir gün mutlaka ziyaret edeceğim. Sohbetimde ne sormamı istersiniz?
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
account (25-09-2010), janus (20-04-2011), Master (26-09-2010), neron (27-09-2010), Ramo (26-11-2011)
  #96  
Eski 21-02-2011, 15:21
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı 39 Karısı olan azgın teke...

Hindistan'ın Mizoram eyaletindeki Baktawng köyünde yaşayan 67 yaşındaki Ziona Chana'nın tam 39 eşi, 94 çocuğu, 14 gelini ve 33 torunu var. 181 kişilik ailesi ile 4 katlı ve 100 odalı evinde aynı çatı altında yaşayan Ziona, "Tanrı'nın özel bir çocuğu gibiyim. 39 eşe sahip olmak büyük şans. Daha fazla evlilik yapmak istiyorum" diyor.

Geniş ailesinin bütün erkek üyelerinin marangozlukla uğraştığını söyleyen baba, "Bir kere bile hükümetten maddi yardım almadık" diyerek de övünüyor. Bir gün tüm dünyayı Hz. İsa ile birlikte yöneteceklerine inanan ve yaklaşık 4 bin üyesi bulunan "Chana" isimli aile mezhebinin de lideri olan Ziona, "Dedem tarafından kurulan kendi mezhebimizin mirasçıyım. İnancımıza göre istediğimiz kadar kadın ile evlenebiliriz. Babamın da 7 eşi vardı" diyor

İlk evliliğini 17 yaşında yapan Ziona, bir keresinde bir yıl içinde 10 kez evlenmiş. En son evliliğini geçen yıl yapan Ziona'nın evinde özel bir odası bulunuyor. Geceyi sıraya göre eşleri ile geçiriyor.

O gece Ziona ile aynı yatağı paylaşmayan diğer eşler ise yurt şeklindeki odada bir arada uyuyor. 11 yıldır Ziona ile evli olan 35 yaşındaki Rinkimi ise "O köyün en yakışıklısı. O'na hizmet etmek Tanrı'ya hizmet gibi" diyor.

Evde, sıradan bir öğünde 30 tavuk ile 100 kilo pirinç pişiriliyor, 60 kilo patates soyuluyor.

Ev işlerine liderliği, Chana'nın ilk ve en yaşlı eşi 69 yaşındaki Zathiangi yapıyor.

Evde, marangoz atölyelerinin yanı sıra ailenin doyması için ahırlar, kümes çiftliği, çeltik tarlası, sebze bahçeleri bulunuyor.
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
account (23-02-2011), janus (20-04-2011), Master (22-02-2011)
  #97  
Eski 20-04-2011, 09:05
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı ...postama gelenlerden..

GANDHI'DEN 7 GÜNAH


Demek ki insanlar boşuna lider olmuyorlar.
7 Gunah Gandhi den başka hiç kimse tarafından bu kadar güzel özetlenemez her halde.

Zorladım kendimi bir tanesinin dışında olduğunu vurgulmak için ama olmadı, 7 ölümcül günah listesi ile bu kadar mı örtüşür bir insan Hindistan'da Mahatma Gandi'nin mezarını ziyaret eden Erdoğan'a , ülkesinin bağımsızlığı için ömrünü veren bu büyük insanın yazdığı 7 ölümcül sosyal günah listesini armağan ettiler.

Gandi'nin 7 ölümcül günah listesi şöyle:
*İlkesiz siyaset *(Politics without Principal)
*Emeksiz zenginlik *(Wealth without Work)
*Vicdansız haz *(Pleasure without Conscience)
*Niteliksiz bilgi *(Knowledge without Character)
*Ahlaksız ticaret *(Commerce without Morality)
*İnsaniyetsiz bilim *(Science without Humanity)
*Özverisiz ibadet *(Worship without Sacrifice)

Yorumsuzdur...
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
account (21-04-2011), janus (20-04-2011), neron (20-04-2011), Ramo (26-11-2011)
  #98  
Eski 27-04-2011, 09:20
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı ..son günlerde okuduğum güzel ve faydalı iletilerden...postama gelen..

Genetiği değiştirilmiş organizma yemekten nasıl kurtuluruz?” filan.

Şöyle...


Annaneniz öpülesi elleri parçalanırcasına, ovalaya ovalaya tarhana yaparken, siz, “Aman annane be, boş versene” deyip, marketten hazır çorba alıyordunuz ya... Annane rahmetli oldu ve siz, o tarhananın tarifini annaneden alıp, bir kenara yazmadınız ya... İşte o nedenle, siz, genetiği değiştirilmiş organizma yemekten kurtulamazsınız maalesef.

*
Ne verirlerse.. .

Onu yiyeceksiniz.

*
Kız evlat yetiştiriyorsunuz, en iyi okullara gönderiyorsunuz. ..
Piyano çalıyor, İngilizce konuşuyor, Grammy alanları tek tek biliyor. Bilmeli... Ama alt tarafı limon, şeker ve su kullanıp, limonata yapmasını bilmiyor! Yoğurdu çırpıp, ayran yapamıyor, ayran...
İşte o nedenle, kızınız, genetiği değiştirilmiş meşrubat içmeye mahkûm maalesef... Torunlarınız da.

*
Zahmet edip sütlaç yapmadığınız için, kek yapmaya üşendiğiniz için...
İçinde ne olduğunu bilmediğiniz gofretleri, mısır patlaklarını kemiriyor sizin oğlan!
Hamur tutmayı, şöyle mis gibi ıspanaklı bi börek yapıp, çantasına koymayı bilmediğiniz için, hamburger bağımlısı oldu.
Tahin-pekmezi “köylü işi”, vıcık vıcık yağ fışkıran kremaları “modernite” sandığınız için, daha 10 yaşında ayıya döndü, yuvarlana yuvarlana yürüyor, tıkanıyor, merdiven çıkamıyor.

*
Size zor geliyor ama, zor mu evde yoğurt yapmak?
İstanbul'un güneşi müsait değil, anlarım, zor mudur İzmir'de, Antalya'da, Adana'da evde salça yapmak?
Şikâyet edip duruyorsun, içine katkı maddesi konuyor, zorla beyazlatılıyor diye...
İster tam buğday unundan, ister çavdardan, hakikaten zor mudur evde ekmek yapmak? Bütün ailen kabız...
Tonla para verip, abuk sabuk ambalajlı-meyveli saçmalıklardan medet umacağına, niye öğrenmiyorsun kabak tatlısı yapmayı?

*
Güya, çoluğunu çocuğunu düşünüyorsun, taze taze yesinler diye, pazara gidiyorsun...
Eğri büğrü biberlere, doğal olduğu için tuttuğunda ezilen domateslere ağız burun kıvırıyorsun, hormonlu, tornadan çıkmış gibilerini alıyorsun...
Ne işe yaradı senin pazara gitmen?

*
Kocanız da, bu satırları okuyup, size akıl verecek şimdi... Söyleyin ona, ukalalık etmesin, götürün aktara, hatmi çiçeğiyle zencefili birbirinden ayırt etsin, ondan sonra konuşsun!

*
Enginar, börülce, radika, cibes pişirmekten haberin yok; gazetelerin tiraj almak için kıçından uydurduğu kıçımın uzmanlarından fıldır fıldır brokoli tarifleri öğreniyorsun.. .
Brüksel lahanası yiyerek mi AB'ye gireceğini sanıyorsun?

*
Çin'den bal getiriyorlar mesela...
Taaa Arjantin'den, Meksika'dan bal getiriyorlar.
Neymiş efendim, içinde genetiği değiştirilmiş organizma olabilirmiş falan... İçinde tavuk ibiği, maymun kulağı olmadığına şükredin!
Ben iddia ediyorum...
Kaşla göz arasında frankeştayn ürünlere kapıları açan arkadaşlarla, Amerikan çiftçilerinin avukatı profesörlerimiz, sırf karakovan balına sahip çıksa, Şemdinli'de, Pervari'de terör bile azalır, terör bile.

*
Uzatmayayım.

Mutfak genetiğimizi kaybettik biz.
*
Elin adamı, mısırdan, soyadan, domatesten önce beynimizin DNA'sını değiştirdi!

*
Hurrraaa diye köyden kente göçerken, dışarda tıkınmayı şehirleşme zannettik. Ambalajlı ürün tüketmeyi, zenginleşme zannettik.

*
Dolayısıyla, ya kafayı değiştirip, özümüze döneceğiz... Ya da ne verirlerse onu yiyeceğiz.
--
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
account (27-04-2011), janus (02-05-2011), Master (27-04-2011), neron (27-04-2011), Ramo (14-05-2011), unokikuy (04-10-2021)
  #99  
Eski 20-11-2011, 09:22
dentist - ait Avatar
dentist dentist bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 1.058/2200
469 Mesaj ına 3880 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

__________________
“Çalışmadan, öğrenmeden,yorulmadan rahat yaşama yollarını alışkanlık haline getiren milletler önce onurlarını sonra hürriyetlerini daha sonra da geleceklerini kaybetmeye mahkumdurlar.”
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Alıntı ile Cevapla
dentist kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (21-11-2011), Master (20-11-2011), neron (20-11-2011), PINAR (21-11-2011), Ramo (26-11-2011)
  #100  
Eski 26-11-2011, 20:38
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Ege şivesi..

(Kaynak: Bigalı Türkçe Öğretmeni Fikret TÜREN.)


YAP BENİ Bİ KİLO KIYMA.
( Denizli’li birisi, kasaptan kendisine 1 kg kıyma yapmasını istiyor.)

KIYI EGE ŞİVESİ..:-)))))

1) Sevgili babaannem sokakta güneşin altında oynayıp terleyen kuzenime kızmaktadır:
-demingkden ben sene kölgelerde oyna dimedim mi?
- .....
-geberdirin çocuk seni
- .....
-git önkü yüzünü yuuka gel. sırtındakini de değiştir.koş baken!!!!

2) önkü tası horaya go = şu tabagı oraya götür
hangırıya goycem teeze ? (Hangi yere koyacağım teyze..)
Hönkürüye gıı.. (Oraya işte..)
needip goyyonuz (ne yapıyorsunuz? )

3) Otobus yolculugunda kendinden cok su istenen denizlili bir muavinin;
'sayin yolculaamiz duz mu yaladingiz? hareme kadar su yok gaari'

4) senin oğlan hangi bölümü kazandı?
tıpa kazandı

5) Al bunu götüvecesen götürüve, götüvemicesen götüvecek vaa
(Bu paraya götüreceksen götür,götürmeyeceksen, götürecekler var.)

6) Nerem deding ? : hasta birisinin şikayetinin ne olduğunu sormak için kullanılır.
Örnek:
Kişi A: Nerem deding bizim gıız?
Kişi B: Sooma gareee, öskürü öskürü bitmediii. Soonuda hurama hööle bi ağrı girdi. kıpırdeyemeyyon. tokturu gitçen hindi

7)Hööle bi yürüyüp gelive biyo, irahmat yaaiyosa semsiyeni de alive

8) Gülü gülü deezem (güle güle teyzem)
dediği de bir arkadaş tarafından test edilip onaylanmiştır

9) 'sıranızı geçin'
(Denizli Anafartalar Lisesi Müdürü’nün öğrencileri hizaya sokmak için söylediği emir cümlesi

10) Bu yörelerde pazar yerinde dolaşmak da çok keyiflidir. Yaşlı teyzecikleri öpmemek için zor tutar bazen insan kendini. Ortalıkta bir saat dolaşıp diyalogları dinlemek bile meditasyon etkisi yapabilir.
Örnek:
- Domat datıveecen mi iki gilo.
- Dattım dattım. Aha şuracıkta. alıveecen mi?
- Alcem de tobayı açıveecen mi?
- Açcem de paramı çıkarıveemedim bi dakka bekleyiveecen mi?
- Bekleyiveririm nolcekki...
şeklinde uzar gider.
Bir süre ortalıkta dolaştıktan sonra 'beni bak' denilmesi normal gelmeye bile başlayabilir.

11)Denizli'de iki kadın pazarda karşılaşırsa
-Ne buuuu neree gidik gidesiiin??
-Çocuklaaa döndeeme (dondurma) isteepturuu ne zımandıı..

12) Biyol ötüvee çil horozum (bir kere öter misin çil horozum?

'dinelmek' vardır, (ayakta) durmak anlamında…

- bizimoğlan orda dinelme de beni bi çay yap. (arkadaşım/çocuğum ayakta durma da bana bir çay koy.)

gahpeerif (kahpe + herif) sık kullanılan bir küfürdür. gahpecik, gahpenin doğurduu, gahpe garı gaşlı (kahpe karı kaşlı) gibi türevleri mevcuttur. denizli şivesi ortamda denizlililerle fazla bulunulduğu vakit dillere pelesenk olmakta, dilin ayarı kaçabilmektedir

13) Eşsiz bir şivedir. gapçık ağızlı diye bir kavram vardır. Beni bırakın, hala ne olduğunu anlayabilmiş bir nene, dede yoktur. Bu şivenin özü komedi üzerine kurulu gibidir sanki. Misal dedeniz size küfreder ama belki anlayamadığınızdan belki de söylediği şeyin komikliğinden dedenize kızamazsınız bile.
-dede neden bu böyle?
-sus bakem gapçıka azlı!
-o ne demek dede?
-höyt höyt edip durma bakem gömüveğcem şimcik depçiğine

İşte böyle. Bu ve bunun gibi kendine ait söylenişi son derece komik, ama ne anlama geldiği tam bir muamma olan kelimeler içerir bu şive.

14)Mersindeyiz, Denizlili bir hemşehrimiz ögretmen..Sınıfta gürültü yapan bir öğrenciye bağırır,
-Kızdırmeyin bene, şindi sene tahtaya kaldırır, sıfıra bascen.

15)İstanbul'da hamamda başı sabunlu gözleri kapalıyken sabun kalıbını yürütmüşler bizimkinin .Olayı arkadasına anlatmış,
-Gahpaçocukları…Hamamda bana sabunsuz kodular..






__._,_.___
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
account (28-11-2011), dentist (27-11-2011), Master (27-11-2011), neron (27-11-2011), Ramo (26-11-2011)
Cevapla


Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş arama yap
Modları Göster

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Açık
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 16:39 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce