Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Sağlığımıza dikkat - Sayfa 5 - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Nadas Alanı > Müştemilat > Sağlık
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Sağlığımıza dikkat
Konudaki Cevap Sayısı
54
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
48236

Cevapla
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
  #41  
Eski 14-12-2009, 08:41
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5527 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Alıntı:
AnnE´isimli üyeden Alıntı
Yemegi agzinizdan midenize tasimasi 7 saniye alir.

Bir sac teli 3 kg(6.6 lb) kaldirabilir.

Ortalama erkek organi bas parmagin 2 kati uzunlugundadir..

Insanin kalca kemikleri betondan daha gucludur (saglamdir).

Kadinlarin kalbi erkeklerden daha hizli atar.

Her bir ayaginizda 1 trilyon bakteri bulunmaktadir.

Kadinlar erkeklere nazaran iki kat fazla goz kirparlar.

Ortalama insanin derisi beyninden iki kat daha agirdir.

Vucudunuz ayaktayken denge saglamak icin 300 kas kullanir.

Tukurugunuzun cozmedigi birseyin tadini alamazsiniz.


Bayanlar bunu okumayi bitirmistir.

Erkekler ise hala basparmaklarini kontrol etmekle mesguller...




Yahu ahali ;

gecengün Star haberi izlerken Ugur Dündar'ın başparmağı dikkatimi çekti ve bu bilimsel yazı aklıma geldi ; tövbe estağfurullah...
Alıntı ile Cevapla
AnnE kullanıcısına teşekkür edenler
account (14-12-2009), ar_de_ (14-12-2009), buena vista (14-12-2009), Master (14-12-2009), neron (15-12-2009), salacak (29-12-2009)
  #42  
Eski 29-12-2009, 14:52
ar_de_ - ait Avatar
ar_de_ ar_de_ bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Jan 2007
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 133/1013
108 Mesaj ına 737 Kere teşekkür edildi
Talking alkol alırken ...

Saglik Komisyonu uyariyor!..
ALKOL , icmeyi sevenler icin faydali ve koruyucu bilgiler ...





Alkol alimina bagli bozukluklar, nedenleri ve cozumleri:

belirti: Ayaginiz islak ve soguk.
sebep: Kadeh yanlis aciyla tutuluyor.
cozum: Kadehin agizini yukariya gelinceye kadar cevirin.
------------ --------- ---------
belirti: Onunuzdeki duvarda avizeler var.
sebep: Zeminde yatiyorsunuz.
cozum: Vucudunuzu zemine 90° aci yapacak sekilde konumlandirin.
------------ --------- --------- --------- ----
belirti: Zemin bulanik gorunuyor.
sebep: Bos bir kadehe bakiyorsunuz.
cozum Hemen kadehi sevdiginiz bir icecekle doldurun.
------------ --------- --------- --------- -
belirti: Zemin hareket ediyor.
sebep: Surukleniyorsunuz.
cozum: En azindan sizi nereye goturduklerini sorun.
------------ --------- --------- --------- ---
belirti: Ne zaman birisi konussa kulaginiz yanki yapiyor.
sebep: Kulaginizi kadehe sokmussunuz.
cozum: Kendinizi maskara yapmayi birakin!
------------ --------- --------- --------- ---
belirti: Oda sallaniyor, herkes beyaz giyinmis ve muzik sanki tekrar edip duruyor.
sebep: Ambulanstasiniz.
cozum: Hareket etmeyin. Uzmanlar geregini yapar.
------------ --------- --------- ----
belirti: Babaniz ve kardesleriniz yabanci gibi bakiyor.
sebep: Yanlis evdesiniz.
cozum: Evinizin yolunu sorun.

Serefe
Alıntı ile Cevapla
ar_de_ kullanıcısına teşekkür edenler
account (30-12-2009), AnnE (30-12-2009), buena vista (29-12-2009), dentist (31-12-2009), Master (29-12-2009), neron (29-12-2009), su (27-01-2010)
  #43  
Eski 16-05-2010, 09:58
dentist - ait Avatar
dentist dentist bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 1.058/2200
469 Mesaj ına 3880 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Başlıksız ve de yorumsuz...

__________________
“Çalışmadan, öğrenmeden,yorulmadan rahat yaşama yollarını alışkanlık haline getiren milletler önce onurlarını sonra hürriyetlerini daha sonra da geleceklerini kaybetmeye mahkumdurlar.”
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Alıntı ile Cevapla
dentist kullanıcısına teşekkür edenler
account (17-05-2010), ar_de_ (27-05-2010), Master (16-05-2010), PINAR (18-05-2010)
  #44  
Eski 22-09-2010, 11:08
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Bunamanın maliyeti 604 milyar dolar ..

LONDRA (A.A) -
Uluslararası Alzheimer Hastalığı (ADI) kurumunun raporuna göre, bu miktar dünya gayrısafi milli hasılasının yüzde 1'ine tekabül ediyor.
Raporda, bu maliyetin 2050 itibarıyla bunayanların sayısının üç katına çıkmasıyla daha da artacağı kaydedildi.
Raporda, sorunun boyutunu göstermek için verilen örnekte, 35.6 milyon Alzheimer hastası ve diğer bunama hastalarının bakım maliyeti bir ülke ekonomisi olarak tasavvur edilseydi, bunun dünyanın en büyük 18. ekonomisine eşit olacağı belirtildi.
Bunamayı, "21. yüzyılın yegane önemli sağlık ve toplumsal krizi" olarak nitelendiren ADI'nın başkanı Daisy Acosta, dünya çapında hükümetlerin bu hastalığın yol açacağı toplumsal ve ekonomik yıkıma hazır olmadığını söyledi.
Şikago'daki Alzheimer Birliği'nin başkanı Harry Johns da bunamanın en yaygın biçimlerinden biri olan Alzheimer'ın sadece bir hafıza kaybı olmadığını, bunun, risk faktörü yaşlanma olan, ilerleyen ve dejeneratif bir hastalık olduğunu belirterek, "Böyle devam ederse Alzheimerda önemli artış göreceğiz" dedi.
ADI'nın tahminlerine göre, nüfus yaşlandıkça bunama vakaları her 20 yılda iki katına çıkacak ve 2030'da 66 milyona, 2050'de de 115 milyona ulaşacak.
İsveç'teki Karolinska Enstitüsü ve King's College London'dan bilim adamlarının hazırladığı raporda, bunamayla ilgili bir politikaya sahip Fransa, İngiltere ve Avustralya'nın çalışmaları övülürken, tüm hükümetlere hastalıkla mücadele için uzun dönemli projeler geliştirmeleri tavsiyesinde bulunuldu.
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
account (22-09-2010)
  #45  
Eski 16-08-2011, 10:47
dentist - ait Avatar
dentist dentist bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 1.058/2200
469 Mesaj ına 3880 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Boğulma nasıl oluyor?

Boğulma nasıl oluyor?

Yaz ayları ile beraber boğulma haberlerinde de artış var.
Nerdeyse tamamımız serinlemek için bir şekilde nehre, göle, denize, okyanusa giren insanlardan olduğumuz için de hepimizi bir yandan rahatsız ederken bir yandan da ilgilendiren haberler bunlar.
Hele de birbirini kurtarmaya çalışırken art arda boğularak trajediyi daha da derinleştiren aynı aileden kurbanlara ilişkin olanları...
Boğulma anına ilişkin görüntüler de üç aşağı beş yukarı aynıdır kafamızda. Suda boğulmaya başlayan kişi çırpınmaya ve bağırarak yardım istemeye başlıyor. İki şey oluyor ondan sonra kafamızdaki senaryoya göre: Ya çırpınıp bağırıp yardım isteyen kişi boğuluyor ya da yardım isteğine karşılık veren biri tarafından kurtarılıyor.
Filmlerde, haberlerde, televizyonlarda tekrar ve tekrar seyrettiğimiz için de boğulma olayına çok vakıfız sanıyoruz. En azından nasıl cereyan ettiğine.
Sahilde, nehirde birinin boğulmakta olduğunu hemen anlarız, değil mi?
Maalesef değil.
Boğulmanın nasıl gerçekleştiği konusunda televizyonlardan, sinemalardan beynimize kazınan görüntü tastamam yanlış.
Çocuklarının üzerine tir tir titreyen bir anne baba, beraber yüzdüğü yavrusunun boğulmakta olduğunu anlamayabilir.
Maalesef boğulma düşündüğümüzden çok daha korkunç olmakla beraber düşündüğümüzden kat be kat sessiz gerçekleşen bir vakadır.

BOĞULMAK DIŞARDAN BOĞULMAK GİBİ GÖRÜLMÜYOR

Mevzuya can yeleği giydirmeden önce bir vakayı aktarayım. Kendi adıyla yayın yapan web sitesinden teferruatlı bilgi alabileceğiniz deniz güvenliği uzmanı Mario Vittone, şimdilerde kaptanlık yapan bir eski cankurtaranın başından geçen o meşhur olayı anlatıyor. Kaptanımız, elbiseleriyle tekneden atlayarak 15 metre kadar uzakta yüzmekte olan aileye doğru hızla yüzüyor. Kaptanın bu paniğine anlam veremeyen ve şaşkın şaşkın ne yaptığını soran ebeveyni geçip, anne-babasına sadece 3 metre mesafede boğulmakta olan 9 yaşındaki kızı suyun altından çıkararak boğulmasına engel oluyor. Baba, hemen yanıbaşındaki kızının boğulmakta olduğunu farketmiyor bile. Çünkü en ufak bir ses, çırpınma yardım çağrısı yok. Şükür ki kaptan boğulan kişiyi uzak mesafeden bile farketmesini sağlayacak tecrübeye sahip. Anne babanın ise boğulmanın nasıl gerçekleştiğine ilişkin bütün bilgisi televizyonda filmlerde gördükleriydi.
Tam 19 yıl ABD sahil güvenlik teşkilatında cankurtaranlık yapan Vittone, bütün tecrübesi boyunca öğrendiği en büyük gerçekle ilgili şu mesajı veriyor: ‘’Boğulmak, dışarıdan boğulmak şeklinde gözükmez’’
Bundan yaklaşık 40 sene önce, New York’un meşhur plajlarında cankurtaranlık yapan Frank Pia adlı bir genç, bu gerçeği farkediyor ve daha o yıllarda bunun üzerine gidiyor. Pia, bugün bile cankurtaranların tekniklerini öğrendiği özellikle de boğulmakta olan kişiyi yüzerek sahile taşıma tekniği olan ‘Pia Carry’ tekniğine adını veren kişi.

BOĞULANLARIN HİÇ BİRİSİ YARDIM İSTEMİYOR

O yıllarda bir öğrenciye para ödeyerek 16 mm’lik kamerasıyla plajdaki boğulmak üzere olanların ve onların kurtarılmasını filme kaydettiriyor. Bütün görüntüleri dikkatle analiz ettiğinde çarpıcı gerçekle karşılaşıyor: Boğulma anı Hollywood’un bize yansıttığı gibi değil kesinlikle.
Boğulanların neredeyse hiçbiri bağırmıyor ve yardım istemiyordu. Çok sessiz ve çok hızlı, çoğunlukla etraflarındakilere hiçbir şey söyleyemeden, sadece yüzeyde kalabilmek için en fazla 1 dakika mücadele ettikten sonra boğuluyorlar. Çocuk yaştakilerde ise bu nerdeyse sadece 20 saniye sürüyor.
‘’ Boğulanın etrafındakilerin boğulma olayının gerçekleşmekte olduğunu farketmemeleri istisna değil kaidedir’’ diyen Pia tesadüfen kaydettikleri bir vakayı anlatıyor: ‘’Bir defasında 12 yaşlarında bir erkek çocuk boğuluyordu. Hem de yanında onu korumak için yüzen bir yetişkin olduğu halde. Çocuğun gözlerinde yanındaki yetişkine baktığını görebiliyorsunuz. Ancak yetişkin yüzmeye devam ediyor. İlgisiz olduğu için değil, sadece çocuğun boğulmakta olduğunu farketmediği için...’’

HER KURTARMA GÖREVLİSİNİN OKUMASI GEREKLİ

Pia’nın ‘’Unobserved Drownings: The Unnoticed Struggle (Gözlemlenemeyen boğulmalar: Farkedilmeyen mücadele)’’ adlı uzun makalesini, her cankurtaranın her kurtarma görevlisinin okuması gerekiyor.
Boston Globe’dan Keith O’Brien’in aktardığına göre Pia, elde ettiği görüntülerle hazırladığı videoyu daha 1971 yılında “On Drowning (Boğulma Hakkında)” adıyla yayınlıyor ancak, o zamanın bütün yerleşik algı ve bilgilerine meydan okuyan bu video dikkate alınmıyor o yıllarda.
Günümüzde Pia’nın görüşleri artık alanın en uzman görüşleri olarak kabul ediliyor. Ancak her ne kadar su güvenliği uzmanları arasında bu fikirler kabul görmüş olsa da hala sen, ben, o, siz, onlar, ahali suda başı belada olan birini nasıl farkedebileciğimizi bilemiyoruz. Filmlerden televizyonlardan, boğulan kişinin bağırıp çağırdığı, elini kolunu salladığı, çırpındığı bir drama görüntüsü bekliyoruz. Tümüyle yanlış. Pia diyor ki, boğulmakta olan birine hatta çok sevdiğimiz biri de olsa bakmaya devam edebiliriz de boğulmakta olduğu hakkında en ufak bir ihtimal gelemez görüntüsünden. Çünkü, boğulmanın, çırpınmayla bağırıp çağırmayla, el kol sallayıp yardım istemekle alakalı olduğu yanlış bilgisine kendimizi fena halde şartlandırmışızdır.
Oysa boğulan kişilerin nerdeyse tamamı, yardım isteyemez. Çünkü nefes almakta güçlük çekiyordur. Ayrıca kolları ise suyun yüzeyinde kalabilmek için uğraş vermekle meşguldür. Pia buna ‘içgüdüsel boğulma tepkisi’ diyor.

BOĞULMA ANINDA NELER OLUYOR?

Pia ve Vittone, Amerikan Sahil Kurtarma ve Arama dairesinin yayın organı olan ‘’On Scene’’ dergisinin 2006 sonbahar sayısında ortaklaşa yazdıkları makalede, ‘İçgüdüsel Boğulma Tepkisi’ni şu şekilde anlatıyorlar.
Birkaç istisna dışında boğulan kişi piskolojik olarak yardım isteyebilecek durumda değildir. Çünkü insan bedeninin önceliği nefes alıp vermektir, konuşmak değil. Nefes alıp verebilen konuşabilir, yardım isteyebilir.
Boğulan kişinin ağzı su yüzeyinde yardım istemesine yetecek kadar kalmaz. O kısa sürede de ancak bir parça nefes almaya çalışır.
Boğulan kişi elini ya da kolunu sallayarak yardım isteyemez. Doğal içgüdülerle boğulan kişi kollarını iki yana açarak suyun yüzeyine bastırmaya ve böylece bir parça yüzyde kalıp nefes alabilmeye çalışır.
Etrafındakilere kol sallamak ancak şuurla yapılabilecek bir harekettir. Bu şuurda hareket edebilmesi, kendisine atılan kurtarma cisimlerini yakalayabilmesi ya da kurtarma görevlilerine doğru yüzebilmesi içinde için boğulmaktan kurtulması gerek. Boğulmaktayken bunları yapabilecek şuurda değildir ve vücut içgüdüsel boğulma tepkisi verir sadece.
İçgüdüsel Boğulma Tepkisi sürecinde boğulmakta olan kişi suyun içinde aşağı yukarı dikey hareket eder ve dik durur. Yardım görmekte olduğunu hissetmediği sürece de ayaklarını oynatamaz. Sadece suyun yüzeyinde kalmaya çaba sarfeder. En fazla 60 saniye süren bu mücadele sonunda kendini tamamen bırakır ve suyun içine batar. Çocuklarda bu süre 20 saniye civarındadır.
Pia, boğulamakta olan kişi tek başınayken de iki kişi üç kişi beraber boğuluyorlarsa da aynı şekilde boğulduklarına dikkat çekiyor. Boston Globe’a konuşan çocuk uzmanı Dr. Julie Gilchrist ise, boğulmakta olan birçok çocuğun başlarına ne gelmekte olduğunu bile anlayamadığını ifade ediyor. Boğulmaktan kurtarılan bir çocuk, suyun altına girince uyuyacağını düşündüğünü söylüyor. Bu nedenle de özellikle çocukları ile sahile giden anne babalara, çocuk boğulmalarının çok daha hızlı ve çok daha sessiz gerçekleştiği uyarısında bulunuyor.
Bütün bu bilgiler boğulma vakaları şahitlerinin, ‘ne olduğunu anlamadık. Ordaydı bir de baktık kaybolmuş’ ifadelerini açıklıyor. Şüphesiz ki yüzmek vazgeçebileceğimiz birşey değil. Hepimizi suya çeken varoluşsal birşey var. Ancak boğulmanın sandığımız gibi bir görüntüye sahip olmadığını bilmek, kendimize de etrafımızdakiler de çocuklarımıza da daha güvenli yüzme imkanı verecektir.

İNSANLARIN DUYUNCA ŞAŞIRMASI TUHAF

Frank Pia ve Mario Vittone’nin 40 yıl önce hazırladıkları bilgiler, bugünlerde normal insanlar arasında internette hızla yayılıyor.
Boğulmanın böyle birşey olduğunu öğrendiğimizde şok oluyoruz.
Pia haklı olarak bu yıllarda gördüğü ilgiden şaşırmış vaziyette: ‘’40 yıl önceden yayınladığımız bilgiler bunlar. Kızıl Haç’ın arama kurtarma çalışmalarının eğitim çalışmalarına bile girmiş. İnsanların duyunca şaşırması çok tuhaf’’ diyor.
Ah be Frank!
Televizyon ve sinemanın yarattığı sahte gerçekliğe ne derece boğulduğumuzu farkedebildik mi ki suda nasıl boğulduğumuzu farkedebilelim...
__________________
“Çalışmadan, öğrenmeden,yorulmadan rahat yaşama yollarını alışkanlık haline getiren milletler önce onurlarını sonra hürriyetlerini daha sonra da geleceklerini kaybetmeye mahkumdurlar.”
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Alıntı ile Cevapla
dentist kullanıcısına teşekkür edenler
account (17-08-2011), buena vista (17-08-2011), Master (16-08-2011), Ramo (13-11-2011), zübeyr (16-08-2011)
  #46  
Eski 13-11-2011, 10:22
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Limonun bilinmeyen faydaları..

Yemeklerimizden eksik etmediğimiz salatalarda, zeytinyağlılarda hatta kimi zaman tatlılarda kullandığımız limonun faydalarını biliyor musunuz? Günlük beslenme programımızda sürekli kullandığımız limon, birçok sağlık problemine karşı bizleri koruyor.

Antioksidan: C vitamini içeriği yüksek olan limonun en önemli özelliği antioksidan etki göstermesidir. Gün içerisinde yaşadığımız stres, sigara, yanlış pişirme teknikleri ile hazırlanmış yemekleri tüketmek, vücuttaki serbest radikal seviyesinin yükselmesine neden oluyor. Antioksidan özellikli C vitamini kaynağı olan limon, bu seviyenin yükselmesini engelleyen ve vücuttan serbest radikalleri uzaklaştıran başlıca besinlerden biridir.

Kanser: Antioksidan özellikli besinler kansere karşı koruyucu etki gösteriyor. Son 30 yılda yapılan birçok çalışma ve araştırma limonun başta; kolon, prostat, göğüs, akciğer ve pankreas kanseri olmak üzere 12 kanser türüne karşı koruyucu etkisi olduğu saptanmıştır. Ayrıca limon tümör gelişimini engelleyen başlıca besinlerden biridir.

Yüksek Tansiyon ve Enfeksiyona Karşı Limon: Yüksek tansiyon sıkıntısı olan kişiler limon tüketmeye özen göstermelidir. Limonun diğer bir özelliği ise anti-mikrobiyal özelliği olması ve enfeksiyonlara karşı koruyucu olmasıdır.

Limon Kabuğu da Limonun Kendisi Kadar Yararlı

Limon kabuğunun en önemli özelliği cildinize iyi gelmesidir. Cilt kanseri riskini azaltmak için limon kabuğunun günlük beslenme programında bulunması önemlidir. Aynı zamanda karaciğer, kalp ve safra kesesi için en sağlıklı besinlerden biridir. Özellikle stresli bir yaşamı olan, alkol veya sigara kullanan bireylerin çaylarının ve yemeklerinin içerisine limon kabuğu eklemesi gereklidir.

Hürriyet
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
account (13-11-2011), dentist (13-11-2011), Master (13-11-2011), neron (16-11-2011), Ramo (13-11-2011), su (19-12-2011)
  #47  
Eski 12-12-2011, 06:24
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Doktor, ‘Bu ilacın yan etkisi iktidarsızlık’ dese, yutar mısınız?

Yutmazsınız tabii ki! Üstelik hasta hakları var ve bunun söylenmesi kanunen de gerekli. Ama söylenmiyor!.. Kolesterol düşürücü ilaçların, yani statinlerin yan etkilerinden sadece biri bu Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Aydın’a göre... Yine ona göre kolesterol bir hastalık değil, tam tersine sağlıklı bir yaşam için olmazsa olmazlardan. Bir diyet öneriyor, tıpkı dedelerimizin, ninelerimizin sofrası gibi... Et de var, tereyağı da, hatta sakatat da... Yeter ki unlu ve şekerli gıdalardan uzak durun!

Tartışmayı Prof. Canan Efendigil Karatay başlattı... Hani bu yıla damgasını vuran, bestseller olan Karatay Diyeti’nin yazarı, 50 yıllık tıp birikimine sahip, dünyada ilk kalp naklini yapan Güney Afrikalı Christiaan Barnard’la birlikte çalışmış, ondan öğrendiği ve şu anda ülkemizde yaygın olarak uygulanan uyluk atardamarı yolu kullanılarak yapılan ‘koroner anjiyografi’ tekniğini Türkiye’de ilk kez uygulayan, sayılı kardiyologlardan biri... Tartışma konusu can alıcı cinsten, zira Türkiye’de ölümlerin neredeyse yüzde 50’si kalp-damar hastalıklarından kaynaklanıyor. Kalp dendi mi de akla ilk gelen şey kolesterol! İşte Karatay’ın açıklaması, tam da bu ‘kötü şöhretli’ madde kolesterol üzerine oldu. Genel olarak bize söylenen, kötü huylusunun damarları tıkayıp adamı mezara götürdüğü... Daha önceden iyisi kötüsü de bilinmezdi ya, her neyse!

http://haber.gazetevatan.com/Haber/417070/1/Gundem
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
account (12-12-2011), Master (12-12-2011), neron (13-12-2011)
  #48  
Eski 18-01-2012, 16:15
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Ultroıd Tedavi Sistemi Hemeroid Hastalığını Nasıl Tedavi Eder?

http://www.hemoroid-basurtedavisi.com/

Hemoroid Hastalığından Dolayı Niçin Daha Fazla Acı Çekesiniz?

Hemoroid-Basur tedavisinde teknolojinin geldiği son nokta.Ultroid Hemoroid Tedavi Sistemi(galvanizasyon yöntemi), her evre hemoroidi ameliyatsız,anestezisiz,ağrı kesici kullanmaksızın 12 dakikada tedavi eder.Eğer Hemoroidal hastalığa ait belirtiler varsa doktorunuza başvurunuz yada Ultroid Hemoroid Tedavi merkezimizi lütfen arayınız.

Tedavi uygulandıktan hemen sonra evinize yada işinize gidebilir,yemek yiyebilir,tuvalete çıkabilirsiniz.Ultroid Hemoroid Tedavi Sistemi ,hemoroidal hastalığın en ilerlemiş dördüncü evresinde bile kesin çözümdür.

Anal kanalın anatomik yapıları olan ,dışkı ve hatta sıvı kaçağına dahi izin vermeyen saat yönü 3,7,11 istikametinde sub-mukoza içerisine yerleşmiş yastıkçıklar (ki gerçek bir valf görevi görürler) ,diğer tüm yöntemlerde ya cerrahi olarak çıkarılır yada yastıkçıklar harap edilerek bu anatomik yapı bir yangın bölgesine çevrilir.Daha sonra harap bölgedeki eksik dokunun yeniden bağ dokusu ile tamamlanması beklenir.Bu da kişinin o bölgede ki eski doğal anatomik yapısındaki valf fonksiyonunun yok olmasına sebep olarak gaitasını tutamamasına yol açar.

Ultroid Hemoroid Tedavi Sistemi ile tedavi olan kişilerde, Hemoroid hastalığının oluştuğu anal bölgede anatomik yapılar kesinlikle korunur.Böylece doku da herhangi bir harabiyet oluşturulmaz.Tedavi esnasında ve sonrasında ağrı duyulmaz.Evinize yada işinize gidebilir ve normal sosyal yaşantınıza hemen dönebilirsiniz.

Ultroid Hemoroid Tedavi Sistemi- Hemoroid hastalığı için ; Kolay, Hızlı, Ağrısız, Ameliyatsız,Kanıtlanmış bir çözüm sunar. Daha fazla bilgi edinmek için, Sizde en kısa zamanda doktorunuza başvurun veya Ultroid Hemoroid Tedavi Merkezimizi arayın.

Her yıl milyonlarca insan hemoroid hastalığından şikayet etmektedir. Hastalar genellikle hemoroid tedavi yöntemlerinden korktuklarından dolayı, bu hastalıktan kurtulmak için hiçbir şey yapmamayı tercih ediyorlar. Hastaların bir çoğu alışılagelmiş,acı veren cerrahi yöntemlere başvursa da milyonlarcası sessiz kalmayı ve bu rahatsızlıkla ilgili hiçbir şey yapmamayı tercih ediyor.

Amerika'da her yıl on binlerce insan Ultroid Hemorid Tedavi Sistemi ile hemoroidlerinden kurtuluyor.

Hastalar Ultroid Hemoroid Tedavi Sistemi ile tedavi sonrasında hemoroid hastalığı ve belirtilerinden tamamen kurtulmuş olarak günlük normal yaşantılarına devam edebilirler.Hemoroid dokusunun tamamen iyileşme süresi 10-14 gündür.Bazı durumlarda ek bir tedaviye gerek duyulabilir.
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
account (19-01-2012), Master (19-01-2012)
  #49  
Eski 07-05-2012, 10:04
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Öğle uykusu ömre ömür katıyor...

Pek çok Akdeniz ve Güney Amerika ülkesinde uygulanan "Siesta" yani öğle uykusu uygulaması Türkiye'de de olmalı mı? Öğle uykusunun çocuklara ve yetişkinlere sağladığı faydalar neler? Öğle uykusu ömrü uzatır mı?


Ogle uykusu ile ilgili tum bu merak edilen sorularin yanitini, Memorial Hastanesi Uyku Laboratuvari Sorumlusu Doc. Dr. Turan Atay verdi.
Ogle uykusu vucuda ne gibi yararlar saglar?
Kisinin 24 saat icerisinde uykuya yatkin oldugu donemlerden biri de ogle uykusu saatleridir. Ogle uykusu, en az gece uykusu kadar insan vucuduna yarar saglar. Gece yeteri kadar uyumus, gunduz de ogle uykusu uyuyan bir kisinin vucudu tazelenir, performansi artar, dusunme ve problem cozme yetenegi hiz kazanir.
* Insan vucudu en cok hangi saat dilimlerinde uyku ihtiyaci duyar?
Gun icerisinde iki kez vucut isisi duser. Birisi sabaha karsi 03.00 siralarinda, digeri ise ogleden sonra 14.00- 15.00 saatleri arasinda olur. Insanlarin ogle yemeginin agirligina bagladigi bu rehavet donemi, aslinda vucudun uykuya en meyilli oldugu saat dilimidir. Bu saat araliklari uykunun en kaliteli oldugu zamandir. Kaliteli uyku, insan vucuduna uzun sure uyumaktan cok daha fayda saglar.
* Genetik faktorlerin uyku uzerinde etkisi var midir?
Genetik faktorlerin uyku uzerinde buyuk etkisi bulunur. Kimi insan 13-14 saat uyusa da uykusunu alamaz, kimi ise 4- 5 saatlik bir uykuyla gunu zinde gecirebilir. Ayni sekilde uykuya dalma ve uyanma saatleri de genetik faktorlerden etkilenir. Bazilari gec saatte yatip gec kalkmayi, bazilari da erken yatip erken kalkmayi sever.
* En cok kimler ogle uykusuna ihtiyac duyar?
Imkani olan herkesin ogle uykusuna yatmasi onerilir. Ancak ozellikle cocuklarin ogle saatlerinde mutlaka uyumalari gerekir. Cocukluk caginda ogle saatlerinde alinan kaliteli uyku, beyin ve vucut gelisimi icin buyuk onem tasir. Burnu tikali olan cocuklar uykularini tam olarak alamadiklari icin, vucutlari tam gelisemeyebilir.
Ogle uykusunun suresi ne kadar olmali?
Cocuklar yaklasIk 1-2 saat ogle uykusuna ihtiyac duyar. Eriskinler icinse 15-20 dakika yeter. Ancak bazi insanlar geceleri dahi uyuyamaz. Bu tip insanlara ogle uykusu kesinlikle tavsiye edilmez. Cunku gunduz saatlerinde kisa bir sure dahi uyusalar, gece uyumalari cok daha zorlasir.
* Bircok sicak ulkede uygulanan 'siesta'nin onemi nedir?
Pek cok Akdeniz ve Guney Amerika ulkesinde saat 14.00- 16.00 arasinda 'siesta' uygulamasi yapilir. Siesta, sicak ulkeler icin cok dogru bir uygulamadir. Oyle ki, ogle saatlerinde kisilerin yasadigi yorgunlugu engellemek icin, kisa sure de olsa uykuya ihtiyaclari olur. Bu uyku, kisilerin uyusuk bir sekilde calisacaklarina, uykularini almis dinc bir sekilde calismalarina ve cok daha verimli olmalarina neden olur.

Ntvmsnbc
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
account (08-05-2012), Master (07-05-2012), neron (07-05-2012)
  #50  
Eski 12-06-2012, 08:59
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Sirke, çeşitleri ve faydaları..

İnsanların şarap yapmaya başladıklarından beri sirkeyi tanıdıkları söylenebilir. Mısırlılar, Asurlar, Yunanlılar ve Romalılar sirkeyi yemeklerde, balık, et, sebze konservesi yapımında ve ilaç olarak hastalıkların tedavisinde kullanıyordu. Sirke önceleri toprak küplerde mayalandırılıyordu. Tahta fıçının bulunmasıyla, karnı şiş fıçılarda mayalandırılmaya başlandı ve günümüze kadar uzandı… İşte türleri ve özellikleri…

Adaçayı sirkesi sinir bozukluklarını düzeltir. Çorbaya veya suya karıştırılır.
Ananas sirkesi sindirimi sağlayan bezelere olumlu etki yaparak sindirimi kolaylaştırır.
Ardıç üzüm sirkesi güçlü bir mikrop öldürücüdür. İçildiğinde epitelyum dokuyu tahriş ettiğinden çok az kullanılır. İçten ancak bir uzman kontrolünde uygulanmalıdır.
Ayva sirkesi yanıkların tedavisinde kullanılır.
Bahçe nanesi sirkesi, mideyi ve sindirim sistemini rahatlatır (bir bardak suya karıştırılan 1 çay kaşığı nane sirkesi). Bağırsak gazlarının oluşmasını da önler.
Bal sirkesi en az alerjiye neden olan sirkedir. Öksürüğü yumuşatır ve mikrop öldürücüdür.
Balsamik sirke sirkelerin kralı olarak kabul edilir. Yıllarca ağaç fıçılarda saklanır. Üretiminin zor olması nedeniyle çok pahalıdır. Eskidikçe değeri artar.
Bektaşi üzümü sirkesi saçların uzamasına ve cildin sağlıklı kalmasına yardımcı olur. Kan damarlarını ve bağ dokuyu güçlendirir. Vücudu toksinlerden temizler ve solunumu rahatlatır.
Beyaz şarap sirkesinin sinir iltihaplarında sakinleştirici olduğu ileri sürülmektedir. Peklik gidericidir.
Çilek sirkesi bağışıklık sistemini uyarır. Canlılık vericidir. Genellikle orman çileği sirkesi tercih edilir.
Çoban üzümü sirkesi peklikte, ishalde yardımcıdır ve iltihap önleyicidir. Kandaki yağ oranına olumlu etki yapar.
Elma sirkesi Avrupa’da ilaç olarak en çok kullanılan sirkedir. Birçok hastalığın tedavisinde kullanılır. Tansiyonu ve kan dolaşımını düzenler.
Frenküzümü sirkesi epitel doku iltihaplarında etkili olur. Bağışıklık sistemini uyarır ve kan oluşumunu destekler.
Hurma sirkesi sakinleştirici, metabolizmayı uyarıcı ve peklik gidericidir.
Karahindiba sirkesi antiseptik ve peklik gidericidir. Ayrıca bağırsaklarda iltihap oluşmasını önleyici özelliği de vardır.
Karanfil sirkesi baharat olarak kullanılan karanfilden yapılır. Kusmayı ve bulantıyı kesmekte çok etkilidir.
Kayısı sirkesi konsantrasyonu artırır. Kan temizleyici, toksinlerden arındırıcıdır. Cilt, tırnak ve saç üzerinde olumlu etki yapar. Solunum zorluklarında yardımcı olur. Hücre koruyucudur.
Kırmızı şarap sirkesi kolestrolü olumlu etkiler. Damarlarda yağ tabası oluşmasına karşı kırmızı şaraptan daha etkilidir.




Sirkeyi sadece salata sosu olarak kullanıyorsanız, çok şey kaybediyorsunuz!
Belki siz de herkes gibi arada sırada sirkeyi tencerelerinizi ovmak ve kireç tabakalarını yok etmekte kullanıyorsunuz. Hatta büyükanneniz size, saçlarınızı sirkeyle durulamanın en pahalı saç kremlerinden daha iyi parlattığını ya da sivrisinek ısırıklarına iyi geldiğini öğretmiş olabilir. Fakat, sirkenin faydaları bu kadarla sınırlı değil. Sirke, özellikle de elma sirkesi, sağlığınızın dostu ve en değerli yardımcısıdır. Sayısız faydaları, onu her derde deva yapar ve sirke, bu nitelikleriyle evdeki doğal eczanenizde hatırı sayılır bir yeri hak eder. Sirke, kil ve magnezyum klorürle beraber sağlığınız için çok etkili bir sinerji yaratır.



Ucuz ve basit bir ilaç
Hastalıklar söz konusu olduğunda, Bechamp’ın söylediği şeyi hatırlamakta fayda var: “Önemli olan mikrop değildir, bünyedir!” Bu nedenle gündelik hayattaki tehditlere karşı direnç gösterebilecek sağlıklı bir yapıya sahip olmak için bütüncül bir yaklaşım sergilemek gerekir. Mesela grip salgını olduğu zaman sadece hastalığı kapmış kişilerden uzak durmaya çalışmak değil, doğal savunmamız olan bağışıklık sistemimizi kuvvetlendirmeliyiz ki, o bizi korusun. Sadece belirtileri yok eden bir ilaç yerine sağlık problemlerinizi ciddi olarak ele almalısınız.
HANGİSİNİ SEÇMELİ?
Elmadan elde edilen sirkenin haricinde, hurma, kavun, muz, orman meyveleri (frambuaz vb.), hintdarısı, pirinç, patates, Hindistan cevizi, akçaağaç şurubu, bal, melas (şeker pekmezi), şeker pancarı, buğday ve hatta biradan bile sirke üretilebiliyor. Üzüm sirkesi en çok kullanılan türü olsa bile tedavi edici sayısız etkilerinden dolayı ‘altın madalya’ elma sirkesinindir. Burada her türlü duruma ve yaygın kullanıma uygun olan sirke tariflerini sunacağız. Fakat siz asla saf sirke tüketmeyin, her zaman bir miktar sulandırarak kullanın. Bu tarifler geleneksel ve popüler tıptan yararlanılarak verilmiştir. İhtiyaç halinde doktora gitmeyi ihmal etmeyin. Tıbbi tedavinize doktor tavsiyesi olmadan kesinlikle ara vermeyin.
ADAÇAYI SİRKESİ
150gr. adaçayı l 1 lt. sirke
Adaçayını sirkenin içine ekleyip bir ay boyunca dinlendirin. Bu sirke diyabete, hormonal sorunlara, yorgunluğa, aşırı terlemeye, mide ağrılarına, depresyona ve sıcak basmasına karşı bire birdir.
ON AROMALI SİRKE
Salatanızı tatlandırmak için kullanılabile-ceğiniz gibi sağlığınıza da çok iyi gelecektir. Bu karışımı üç hafta demlenmeye bırakın. Sonrasında salatanızı çeşnilendirmek için normal sirkeyle beraber ufak miktarlarda kullanabilirsiniz.
l 15 gr. kıyılmış sarımsak l 10 gr. kıyılmış soğan l 30 gr. Pelin otu l 15 gr. biberiye l 15 gr. sedef otu l 15 gr. adaçayı l 10 gr. lavanta l 8 gr. tarçın l 3 gr. muskat l 1 lt. beyaz üzüm veya elma sirkesi
Tamago-Su
Samurayların sihirli içeceği
Bu sihirden siz de faydalanmak ister misiniz? Bundan daha kolay bir şey yok. Tek problem, esmer pirinç sirkesi bulmakta. En kuvvetli doğal reçete olarak kabul edilen Tamago-Su veya yumurtalı sirke, aşağıdaki şekilde hazırlanıyor:
- Taze bir yumurtayı esmer pirinç sirkesi dolu bir bardağın içine tamamen batacak şekilde bir hafta bırakın. Sirke, kabuğu dahil tüm yumurtayı tamamen çözüp eritecektir. Geriye sadece kabuğu iç taraftan saran zar kalacaktır.
- Ertesi hafta, yapmanız gereken, sirkenin içindeki bu zarı delip, içindekini sirkeye katmak ve iyice karıştırmak. (Zarı değil, onu atabilirsiniz!)
- Uzun ve sağlıklı bir yaşam için yapmanız gereken, günde üç defa bu karışımın bir miktarını, bir bardak sıcak suya karıştırıp içmek.
GRİBE KARŞI SİRKE
Sirke eski zamanlarda vebadan korunmak amacıyla kullanılırmış. Veba salgını sırasında cepte bulundurulacak bir şişe sedefotu sirkesini ara sıra koklamak vebadan koruduğu gibi hastaları da tedavi edermiş. Aynı zamanda hasta ile tedavi eden kişi arasında bulunan ateşe bir miktar sedefotu sirkesi damlatılırmış.
l 2 lt. kuvvetli bir beyaz veya kırmızı üzüm sirkesi l 1 avuç deniz tuzu l 1 avuç ardıç üzümü l 1 avuç sedefotu yaprağı l 3 baş sarımsak (ufak doğranmış) l 30 gr. dövülmüş karanfil l 45 gr. doğranmış melekotu kökü
Özellikleri
Bu karışımı kalın camlı bir damacananın içine boşaltın. En az 15 gün güneşte dinlenmeye bırakın. Sonra süzün. İstenirse içine, lezzetlendirici ve gazı yok edici olarak ahududu veya mürver çiçeği eklenebilir. Bu sirke, grip vs. salgınında çok etkilidir. Sabahları bir yudum içilmeli, arada sırada ellere sürülmeli ve buruna çekilmelidir. Hastalık hissedildiği anda çabucak iki yemek kaşığı içilmeli, sonra ılıtılarak ağrıyan yerlere kompres yapılmalıdır. Bu kompresi dört saatte bir değiştirin ve değiştirdiğiniz kompresi ateşte yakın ki içine çektiği zehir yok olsun.
İşte mükemmel bir dezenfektan olan karışım. Sirkeyi aşağıda listesi olan malzemeler ile karıştırıp en az on gün bekletin, sonra da süzün:
-40 gr. acı Pelin otu- 40 gr. Pelin otu -40 gr. karabiberli nane -40 gr. biberiye - 40 gr. Sedefotu - 40 gr. adaçayı - 40 gr. lavanta - 30 gr. küçük hindistan cevizi, 30 gr. eğir l 30 gr. tarçın l 30 gr. kane karanfil l 30 gr. sarımsak l 2.5 lt. beyaz şarap veya elma sirkesi. l Diğer taraftan 10 gr. kafur bitkisini asetik asit içinde eritip, sıvıyı yukarıdaki karışımı süzmeden birkaç saat önce içine ekliyoruz. Oluşan sıvıyı ağzı tamamen kapalı, hava almayacak bir şekilde şişelerde saklıyoruz.
Özellikleri
Boğaz ağrısına, bademcik şişmesine, gribe, nezleye, öksürüğe ve tüm bulaşıcı hastalıklara karşı aç karına bir tatlı kaşığı içilir. Tuzlu sıcak kaynar suya karıştırılıp gargara yapılır veya solunursa, kor haldeki kömürün üzerine dökülürse veya sıcak metal plakanın üzerine serpilirse bulunduğu odanın havası dezenfekte ederek, antiseptik özelliğini gösterir.
BAL SİRKESİ
Hazırlaması keyifli başka bir sirke tarifi:
-İki litre kaynar suyu bir kilo balın üzerine dökün. Bal iyice eriyinceye kadar karıştırın. Mayalanmayı hızlandırmak için karışıma bir bardak taze meyve suyu eklerseniz, sonuç çok daha iyi olacaktır.
-Bir çorba kaşığı ılık suyun içinde bir miktar mayayı karıştırın.
-Bu mayayı ballı suyun üzerine koyacağınız bir dilim ekmek içi üzerine yayın.
-Kabın üzerini bir tülbentle örtüp, on beş gün kadar dinlendirin.
-Ardından üzerindeki ekmek dilimini alıp, köpüğü temizleyin ve süzün.
-Elde ettiğiniz sıvıyı üzerine tülbent örtülü olarak açık havada sirkeleşinceye kadar yaklaşık bir ay boyunca dinlenmeye bırakın.
FRAMBUAZ SİRKESİ
Nefis ve hazırlaması çok kolaydır. Tek zorluğu bol miktarda frambuaz gerekmesidir.
- İki litre suyu dört bardak taze frambuazın üzerine döküp bir gece boyunca bekletin. Ardından süzüp posasını atın.
- Aynı işlemi bir önceki adımda elde ettiğiniz sıvı ve yine dört bardak frambuazla tekrarlayın ve bütün bir gece bekletin. Bu işlemi, toplamda beş defa tekrarlamak gerekiyor.
-Elde edilen frambuaz suyuna 500 gr. rafine edilmemiş şeker ilave edin. Üzerine tülbent örtüp, sıvıyı yaklaşık 25 derecede iki ay boyunca bekletin. Son olarak süzün.
HER DERDE DEVA
ALKOLİZM / SARHOŞLUK
Eski bir tarife göre, her yarım saatte bir,
bir tatlı kaşığı sirke bir miktar sıcak suyla seyreltilip içirilir.
MİKROP ÖLDÜRÜCÜ
Tüm sirkeler salmonella, streptokok gibi bakterileri tek bir temasla öldürebilecek kadar güçlüdür. Bu nedenle bazı Amerikan hastaneleri hastane bakterileriyle savaşırken kullandıkları diğer dezenfektan ürünlerin yerine sirke kullanmaya başlamışlardır. Aynı zamanda buğulama, kompres, lavman ve diğer yöntemlerle uygulanan ‘Dört Hırsız Sirkesi’nin dahili ve harici kullanılabileceği belirtilmektedir.
İŞTAH AÇICI
Sirke içeceği (su, sirke ve bal karışımı) iştah açıcı ve hazmı düzenleyicidir. İştahsız insanlar, ana öğünlerden yarım saat önce bu içeceği içmelidirler.
BÖBREK TAŞI
Sütlü ürün (süt, peynir) tüketiminizi azaltmanız gereklidir. Bolca az mineralli (yumuşak) su için. ayrıca günde iki-üç defa bir çorba kaşığı elma sirkesini ılık suyla karıştırıp için.
ASTIM ve SOLUNUM HASTALIKLARI
Tüm vakalarda bal (doğal, işlenmemiş ve ısıtılmamış olmalı) ve elma sirkesi karışımı iyi sonuç vermektedir. Buğday balı daha etkili olabilmektedir.
-Bir kaşık sirke bir kaşık balla karıştırılıp ılık suya eklenir. Günde 3-4 defa içilir.
ABD’de sıklıkla uygulanan yöntemde, bir mendil veya tülbent sirkeye batırılıp, bileklerin iç tarafına yerleştirilir ve bir bantla sabitlenir.
BRONŞİT
En iyi sonucu mürver meyvesi sirkesi veriyor gibi görünse de normal sirke de iyi sonuçlar vermektedir. Ballı sıcak suyun içine bir tatlı kaşığı sirke eklenir, ihtiyaca göre günde üç kez veya daha fazla tüketilir.
BULAŞICI HASTALIKLAR
-Bir tatlı kaşığı saf sirkeyi (sirke özü) aynı miktarda balla karıştırıp gün içinde iki defa çiğnemek sizi salgınlardan koruyacaktır. Eğer hastalığa yakalanırsanız bu karışımı günde 3 veya 4 defa çiğneyiniz.
-3 çorba kaşığı ‘dört hırsız sirkesi’ni, biraz deniz tuzu eklediğiniz bir kap sıcak suyun içine ekleyin. Bu karışımla gargara yapın.
-Bu sirkeyle evinizi havalandırabilirsiniz. Ayrıca sirkeyi bir mendile emdirerek gün içinde belirli zamanlarda koklayabilirsiniz.
KANSIZLIK
Sirke, anemiye karşı bire bir olan demir, B12 vitamini ve folik asidi, vücudun kolayca emebileceği bir formda barındırır. Sirke, çoğunlukla çok asitli olduğundan yan etkilerinden kaçınmak ve en iyi sonucu almak için günde bir defa ılık ballı suyun içine bir tatlı kaşığı elma sirkesi koyup içmek yeterlidir.
ARTERİT (İLTAHAP)
Sirke, arterit gelişimini yavaşlatabildiği gibi acılarını da dindirir. İki günde bir geleneksel sirke içeceği (1 tatlı kaşığı sirke, ılık su, 1 tatlı kaşığı bal karışımı) yeterli olacaktır. Sabırlı olun, sonuçlar genellikle birkaç hafta sonra kendisini gösterir.
AŞIRI KANAMA
Sirkenin kan pıhtısına karşı kanı sulandırıcı özelliği ile bilinmesinin yanı sıra bununla tamamen zıt olarak aşırı kanamayı engelleyici özelliği de bulunur.
-Aşırı adet kanaması veya hemoroit kanamalarına karşı yemeklerden önce ılık ballı suya bir tatlı kaşığı sirke ekleyip içilmesi tavsiye edilir.
- Burun kanamasında sirkeye batırılmış tampon uygulamak yeterlidir.


Netten...
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
account (12-06-2012), dentist (13-06-2012), Master (12-06-2012)
Cevapla


Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş arama yap
Modları Göster

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 21:29 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce