#261
|
||||
|
||||
Günün zavallı yazısı:
"Zavallılar...
Borsanın işleyiş tarzından hiç anlamam. İnse de çıksa da borsa, şaşkınlıktan kurtulamam. "Borsada spekülasyon yapanlar tutuklandı" haberi şaşkınlığımı daha da artırır. İndeksin 30 bin civarında seyrettiği bir dönemde, menkul kıymetler şirketi bulunan bir işadamının, "Şirketimin uzmanları haklı olabilir mi, endeks altı ay içerisinde 48 bine çıkar mı?" diye sorduğunu 48 bin noktasına varıldığında burada yazmıştım. O noktadan sonra borsa düşmeye başladı... Endeksin 48 bine çıkacağını bilenler o noktadan sonra düşeceğini de biliyorlardı herhalde... Nasıl oluyorsa oluyor, bazıları bu kadar hassas hesap yapabiliyor. İstanbul polisinin borsada spekülasyon yapan kalabalık bir grubu ortaya çıkarması bütün gazetelerde haber. Küçük şirketler belliyormuş grup ve hisse senetlerini çok düşük fiyattan topluyormuş; portföyü yeterince kabarık hale getirdikten sonra dergilerde o şirket hisselerinin değerleneceği yolunda haberler yayınlatıyormuş... Önceden belirlenen endeks rakamına ulaşıldığında da hisseler satışa sunuluyormuş... Elde edilen kârı, bu operasyonu yürütmek için önceden topladıkları sermayeyi yatıran kişiler arasında pay ettiklerini herhalde söylemem gerekmiyor... Polisin derdest ettiği 'borsa çetesi' bu basit tezgâhı kuranlardan oluşuyor. Söylendiğine göre, çete üyeleri arasında, siyasîler, işadamları, spor dünyasından isimler ve gazeteciler varmış... Zavallılar... Bu küçümseyici sıfatı bilerek kullandım. Böylesine bir tezgâh ancak hiçbir biçimde enselenmemek üzere kurulursa bir değer taşır. Demek ki, siyasî ortaklarını dişi olmayanlar arasından devşirmişler; işadamları güçsüz, emirlerindeki gazeteciler ise beş para etmez kişilermiş... Dişli politikacılarla güçlü gazetecilerin içinde yer aldığı başka tezgâhların varlığından söz edilmişti geçmişte; ancak izleri bir türlü bulunamamıştı. Geçmiş olayı sanki ilk kez okuyormuşcasına baktığınızı görür gibi oluyorum. Oysa borsa benim ilgi alanıma son zamanlarda girmiş değil; yıllardan beri ne zaman duysam kulağımı kabartma ihtiyacı duyduğum bir sözcük 'borsa'... Kimi kolay servetlerin temelinde borsada yapılan vurgunların yattığını biliyorum çünkü... Şimdiye kadar bankasına el konulup da en yüksek cezaya çarptırılarak cezaevine yollanmış bankacı kim? Yurtbank'ın 35 yıla mahkum sahibi Ali Avni Balkaner değil mi? Ceza yediği mahkeme günü rahatsızlanma numarasıyla kaçmayı başarmıştı Ali Balkaner. Birkaç gün sonra Hürriyet gazetesinin merkez binasına girerken polis tarafından yakalanmıştı da, soranlara "Röportaj için geldim" cevabını vermişti... Ne kadar gülmüştüm o cevabı okuduğumda; buradan da, "Ali Balkaner Hürriyet'e geldiğinde Aydın Doğan odasında mıydı acaba, aklından neler geçiyordu?" diye sormuştum... Ali Balkaner'i hatırlamamın sebebi, borsanın kolay para kazanmak için nasıl kullanıldığına dair ilk sağlıklı bilgileri veren kişi oluşudur. Hayır, bildiklerini benimle paylaşmamıştı Ali Bey, savcılara anlatmıştı. Savcıların elinde 43 klasörlük belge ve 36 sayfalık ifade bulunuyor. Borsada yapılanlar da, Cem Uzan ile Aydın Doğan arasındaki kızgın mücadele günlerinde, gazeteci Saygı Öztürk tarafından Star gazetesinde yayımlanan o savcılık ifadesi içerisinde yer alıyor. Saygı Öztürk'ün yazdıklarını burada şöyle özetlemişim: "İfadelerde bir büyük medya patronuyla ilgili ayrıntılı bilgiler olduğu söyleniyor. Kendilerinden 'aile' diye söz ettiği bir grup işadamıyla birlikte hareket edermiş Ali Avni Bey. Anlattığına göre, çeşitli alanlarda yatırımları yönlendiren 18 aile varmış; her ailenin başında da bir başkan. 18 aileden borsayla ilgileneni Balkaner'in de üyesi bulunduğu aileymiş; ifadesinde 'Borsayı bizim başkan manipüle eder' diyormuş (Saygı Öztürk, Star gazetesi, 16 Ocak 2001). Başkan Tokyo Borsası'nda sekizyüz milyon dolar kaybetmiş, ama 'Bana mısın?' dememiş..." İfade verileli neredeyse altı yıl olmuş; gazetede yayımlanması üzerinden de 5,5 yıl geçmiş... Türk ekonomisini manipüle eden 18 aileden bu arada söz edildiğini hiç işittiniz mi? Peki, borsayı manipüle ettiği üyelerinden biri tarafından savcıya itiraf edilmiş 'büyük patron' ve çetesi hakkında herhangi bir duyumunuz oldu mu? Keşke benim anlatmamla yetinmeyip Nazlı Ilıcak'ın o günlerde Yeni Şafak'ta yazdıklarına da bir göz atsanız. Ali Balkaner dosyasına vâkıf Saygı Öztürk şimdilerde Posta ve Hürriyet'te yazıyor; lütfetse de ilk kendisinin gün yüzüne çıkardığı 'borsa çetesi' ve 'büyük patron' konusunda bildiklerini bu son olay üzerine bizlerle yine paylaşsa... Yakalananlara neden "Zavallılar" dediğimi herhalde anlamışsınızdır. Taha KIVANÇ " zavallı Taha.. Bilmez ki bizim imkb de öyle alavare dalavare olmaz.. işlemler harbi yapılır, bakarsın göstergene, hisse alınacak... al, hisse satılacaak..sat o kadar tık, tık.. işlem tamam burada sadece ve sadece beklentiler alınır, gerçekler satılır aldığın hisse düşüp, sattığın yükseliyorsa, ilahi bir mukadderattır zaten, böylesi bir yazıyı da bu memlekette hiç bi ciddi yatırımcı okumaz, "bu kağıdı okumaya ayıracağım zamanda, en az sekiz tane kağıt yakalarım ben.. o gadar" "tamam da abi, hele sen bi alacak kağıt söyle"
__________________
eNiyi sistem, uygulayabildiğindir.. |
serdarkus kullanıcısına teşekkür edenler | ||
alihoca (13-07-2006), bikmisbroker (14-07-2006), coser (07-07-2006), dentist (07-07-2006), kasved (16-07-2006) |
#262
|
||||
|
||||
Günün yalan-lar-ı:
• Emmim dedi, bu kağıt uçacak oluum..
• Al bu kağıdı, hayatını yaşa.. • Amma acaip kazanıyorum haa.. • Bir gösterge buldum, gösteriyo abii.. • Walla benim hanım ne aldım ne sattım pek karışamaz.. • Yaw zaten ben uzun vadeli almıştım.. • Ben alıca düşüyo abi... • Ben sattım ya, yükselir namussuz... • Kalsaydınız bir şeyler yerdik... • Vallaha sarıda geçtim memur bey... • Kazanmak önemli dil mühim olan yarışmaya katılmaktı... • Dünya ahiret bacımsın... • Şu an 70 milyon bizi izliyor... • Bu son sigaram... • Bütün kadınlar güzeldir... • İki saat kapıda bekledim, açan olmadı... • Seni düşünmekten bütün gece gözüme uyku girmedi... • Sen bi de beni gençliğimde görecektin... • Ağlamıyorum... Gözüme bir sey kaçtı... • Yemezsen arkandan ağlar... • Seni leylekler getirdi yavrum... • Aksama erken geleceğim... • Bu aldığım en güzel hediye... • Bir oturuşta iki büyük deviririm... • Ağzıma sigara sürmedim... • Ben almayım rejimdeyim... • Eee ne zaman gidiyoruz içmeye?... • Kadınlar en çok kel erkeklerden hoşlanır... • İşim bitsin ben seni ararım... • Bir kez olsun yüzüm gülmedi... • Hayatımda hiç ilaç almadım... • İhraç fazlası bunlar... • O elinizdeki tek kaldı, başka yok... • Beni seçerseniz size... • Ben de tam seni arayacaktım... • Bir şey olmaz... • Ben eski yüzücülerdenim... • Bizi davet ettiler ama gitmedik... • Valla bu size çok yakıştı... • Senin annen bir melekti yavrum... • Bana yan bakan daha anasının karnından doğmadı... • Merak etme hayatım sekreterimi görsen çok çirkin.... • Büyük ikramiyeyi kazanmak istemiyorum önemli olan alın teri... • Merhaba karıcım, mesai yeni bitti de... • Üzülme sevgilim evlenince anneni yanımıza alırız... • Evi boşaltın! Almanya'dan oğlum geliyor... • İki gözüm önüme aksın ki... • Kilolarımla barışığım ben böyle mutluyum! • Formu doldurun biz sizi ararız • Bu sene üniversite soruları çok basitti, keşke sınava girseydim... • Ben her bahar asık olurum... • Gerçek askı sende buldum... • 2 saat bekledim...Gelmedin! • Üşüryorsan ceketimi alabilirsiniz... • Seni anlıyorum. • Hatırası var, bunu sana veremem... • Arkasından değil, burada olsa yüzüne de söylerim • Her bedene uyar bu... • Gol atmayı sevmiyorum. Asist yapmak daha çok hoşuma gidiyor. • Senin eline kimse su dökemez.. • Öğretmenin vurduğu yerde gül biter • Söyle bir arabam olsun milyarlarca borcum olsun... • Benim için önemli olan ruh güzelliği • Hediye olmasa inan verirdim. • Bir arkadaşa bakıp çıkıcım, istersen kimlik bırakayım... • Mektup gelmedi mı? Ama ben kendi elimle postaya attım... • Belki biraz sıktı ama hiç merak etmeyin kullandıkça açılır... • Kitaplarıma bir daha bakayım ama kitabı sana verdiğimden eminim... • Onun için bir şeyler yapmayı çok isterdim... Ama maalesef... • Elimden bir şey gelmez... • Sensizlik canıma tak etti... • Ben hiç yalan söylemem • Aksam elektrikler kesildi, dersimi yapamadım... • Bunun garantisi biziz abı... • Telefon şehirlerarasına kapalı • Ben zaten böyle olacağını biliyordum... • Bir kereden birşey olmaz. • Biz sadece arkadaşız. • Kuran çarpsın bu son sigaram • Son biletler bunlar • Hiç acıtmayacak. • Daha önce hiç kimseyi böylesine sevmemiştim. • Sayısaldan para çıksa, önce kimsesiz çocuklara sonra da yaşlılara bağışlarım... • Haaa bir de okul yaptırıyım... • Abı kızı görücen bi içim su... • Adem Bey su an toplantıda... Kim arıyordu? • Sizden iyi olmasın bir arkadaşım vardı... • Kuru ekmek bana yeter... Yeter ki huzurum yerinde olsun... • Dış transferleri 15 gün içinde bitireceğiz.... • Aradım... Çaldı çaldı açan olmadı... • Failleri en kısa zamanda yakalanacak...... • Enflasyon düşecek....... • Bu kış komünizm gelecek....... • Memuru enflasyona ezdirmeyeceğiz...... • Bu konuda elimizden geleni yapıyoruz...... "Habertürk"
__________________
eNiyi sistem, uygulayabildiğindir.. |
serdarkus kullanıcısına teşekkür edenler | ||
bikmisbroker (14-07-2006), kasved (16-07-2006) |
#263
|
||||
|
||||
İyi günde kötü günde..
"İNEĞİYLE EVLENMEK İÇİN PUTİN'E BAŞVURDU
Bir Rus çiftçi, ineği ile evlenebilmesine izin verilmesi için Devlet Başkanı Vladimir Putin'in kapısını çaldı. İnternet haber sitesi 'MosNews'ün haberine göre Boris Gabov isimli çiftçi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e bir e-posta göndererek, ineği ile evlenebilmesini sağlayacak gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını rica etti. Güney Sibirya'daki Kemerovo köyünde tyaşayan çiftçi, mektubunda şu sözlere yer verdi: "Bütün kızlar küçük köyümüzü terk etti ve şehire yerleştiler. Bu yüzden birlikte olacak kadın bulamıyorum... "Fakat sorunun çözümünü bulduğumu düşünüyorum. Hayvanları çok seviyorum ve Rusya'da evcil hayvanlarla evlenmemize ne zaman izin verileceğini merak ediyorum, mesela ineklerle?" Gabov mektubunu, Rusya vatandaşlarının Devlet Başkanı Vladimir Putin'e doğrudan e-posta göndererek sorular sorduğu bir yayın üzerinden iletti. Putin'in mektuba ne cevap verdiği ise henüz bilinmiyor. Haber Girişi: 12.07.2006 - 12:08 " Çok geri kalmışlar çok Biz kağıdımızla çoktan beridir evlilik yapıyoruz ki... lafı mı olur!.
__________________
eNiyi sistem, uygulayabildiğindir.. |
serdarkus kullanıcısına teşekkür edenler | ||
alihoca (13-07-2006), bikmisbroker (14-07-2006) |
#264
|
|||
|
|||
Inek haberinden sonra pek ilgi çekmeyebilir ama...
Taşkesen Paşa olayının perde arkası
HARP Okulu dev bir askeri üniversite. Burada 3.600 öğrenci eğitiliyor. İçlerinde yaklaşık 50 bayan öğrenci var. Ayrıca bin dolaylarında asker ve sivil personel burada görev yapıyor. Harp Okulu Komutanı Tümgeneral Reha Taşkesen birkaç gün önce görevinden istifa etti. Bu olay nasıl gelişti? Neler oldu? Her şey imzasız ihbar mektupları ile başladı Şimdi bu süreci size "birinci elden" ve "en yetkili ağızdan" anlatacağım. Genelkurmay Başkanlığı’na Taşkesen’le ilgili imzasız ihbar mektupları geliyordu: "Okulda bira içmeyi serbest bıraktı. Kız ve erkek öğrenciler el ele tutuşuyor. Yakında hamile kalanlar olacak." Bu imzasız mektuplar üstleri tarafından resmi yazı ekinde Taşkesen’e gönderiliyordu. Taşkesen bunları "birinci ele" şöyle aktardı: "Benim askerlik anlayışım farklıydı. 21. yüzyılda görev yapacak Atatürkçü, çağdaş subaylar yetiştiriyordum. Rahat bir eğitimden yanayım. Askerlikte sopalı sisteme karşıyım. Askerlik anlayışım karşılıklı sevgi ve saygıya dayanır. Hiçbir personelimle sorunum olmadı. İmzasız ihbarların tümü yalandı." Fakir çocuklar mum ışığında yemek yiyordu "Okulda bira içilmesi söz konusu değil. Ancak Demirtepe semtindeki lokalimizde içki var. Orası beş yıldızlı restorana dönüştü. Çoğu fakir ailelerin çocuğu olan öğrenciler gelir, mum ışığında aileleri veya kız-erkek arkadaşlarıyla ucuz ve kaliteli yemek yer. Ben oraya piyano da koydurdum. Amaç onların sosyal ve çağdaş kişiliğini geliştirmektir. Okula içkili gelinmez. Okulda el ele tutuşulmaz. Bunlar kesinlikle yasaktır. Harp Okulu Komutanlığı’na Orgeneral Büyükanıt tarafından geçen yıl getirilmiştim. Tahmin ediyorum ki, "birileri" benim bu uygulamalarımdan rahatsız oldu. Uzaktan bakınca, benim yaptıklarım ve askerlik anlayışım onları rahatsız etmiş olabilir. Böyle bir algılamam var çünkü yaptığım uygulamalar birilerini rahatsız ediyordu." Görevden alınma olayında tarikatların rolü olmuş mudur? "Ülkemizin en büyük sorunu köktendincilik ve bölücülüktür. Harp Okulu’nda bu konuda bazı duyumlarım oldu. Bu kesimlere karşı sözlü emirler verdim. Rahatsız oldukları kesindir. İmzasız ihbar mektuplarıyla tedirgin ediyorlardı. Üstlerim bu konuda bir araştırma yaptırsaydı, hepsinin asılsız olduğu ortaya çıkacaktı. Yaptırmadılar." Bazı hanımlarla özel konuşmalar yaptığım doğru Peki olay nereye doğru sürükleniyordu? Taşkesen bunları da "birinci ele" şöyle anlatıyordu: "Çevrem çok geniş. Yazar, gazeteci, siyasetçi, asker, sivil, kadın, erkek, çok geniş çevrem var. Kendi özel telefonumla herkesle her şeyi konuşurum. Makam telefonum özel görüşmelere kapalıdır. Dinleniyorum diye özel telefonumdan konuşma yapmaktan vazgeçmedim. Bazı hanımlarla da özel konuşmalar yapmışımdır. Tamamen özel yaşamdır. Basında yer alan bayan Harp Okulu öğrencisi tamamen yalan. Böyle bir şey kesinlikle yok." Taşkesen dinlendiğini biliyor muydu? "İlk ağıza" şöyle anlatmıştı: "Bu yılın başlarında, telefonlarımın dinlendiğini çok güvenilir bir kaynaktan öğrendim. Samsun’dan aldığım telefon hemen dinlemeye alınmış Göreve başladıktan hemen sonra beni izleme ve dinleme kararı alınmış. Kimin dinlediğini veya dinlettiğini bilmiyorum. Birinin dinlenmesi için mahkeme kararı gerekir. Olup olmadığını da bilmiyorum ama olmadığını sanıyorum. Ülkemizde telefon dinlemeyi Genelkurmay, MİT, Jandarma ve Emniyet yapabilir. Dinlemeyi Genelkurmay mı yaptı veya istedi, yoksa başkaları mı dinleyip Genelkurmay’a iletti? Bunları da bilmiyorum. Samsun’dan başkasının adına bir cep telefonu almıştım. O numarayı da en kısa zamanda öğrenip dinlemeye almışlar. Bu işin arkasında bir yabancı devlet desteği olup olmadığını da doğrusu merak ediyorum." Geçen çarşamba günü Kara Kuvvetleri’ne çağrıldım Önceki gün bu konuda yayınlanan Genelkurmay bildirisinde Genelkurmay’ın dinleme yapma olanağı olmadığı belirtilmişti. Taşkesen tam tersini söylüyor. Olay daha sonra nasıl gelişti, neler oldu? "Şunu gördüm ki, saçma sapan imzasız ihbar mektupları gönderen kişilerle dinleme yapan ve yaptıranlar, aynı kesimdi. Bu iş birlikte yapılıyordu ve olay saptırıldı." Harp Okulu Komutanı Tümgeneral Reha Taşkesen geçtiğimiz çarşamba günü Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Orgeneral Ergin Saygun tarafından makamına çağrıldı. Saygun’un masasında Taşkesen’in bazı bayanlarla yaptığı ve dinlenmiş olan telefon konuşmalarının kağıda dökülmüş bant çözümleri vardı. Perşembe günü bir kez daha konuştular ve Taşkesen istifasını vermek zorunda kaldı. Basına bazı bilgiler yansıdı ama bu konuşmaların hangi bayan veya bayanlarla yapıldığı, neler konuşulduğu bilinmiyor. Anladığım kadarıyla emekli Tümgeneral Reha Taşkesen de bu tür konuşmalar olduğunu güvendiği kişilere doğruluyor, ancak konunun ayrıntılarına girilmesini istemiyor. Özel konuşmalarımın kayıtları önüme kondu "Bunlar benim çok özel konuşmalarımdı. Özel hayatıma girilmişti. Saygun Paşa onları bana okuttu. Oraya çağrıldığım zaman zaten bazı tatsız gelişmeler olacağını hissediyordum. Askerlikten istifamı orada verdim. Benim yadırgadığım konu şudur: TSK bu olayı sadece bir bayan ilişkisiyle sınırlayıp basit bir düzeye indirerek gündeme getirdi. Hukuk dışı dinleme olayına TSK dahil hiç kimse dikkat etmedi. SORUYORUM: YAPILAN DİNLEME HUKUKA UYGUN MU Genelkurmay bildirisinde ’özel hayatın dokunulmazlığı var’ deniliyor ama benim özel hayatıma yasadışı yollarla girildi, özel hayatımın dokunulmazlığı yok edildi. Ben bu yaşananları kişisel bir olay olarak görmüyorum. Yapılan dinlemeler hukuka uygun mudur? Bu soruyu soruyorum." İmzasız ihbar mektuplarıyla başlayan, telefon dinlemeleri ve istifa ile sonuçlanan karmaşık bir olayın perde arkası çok özetle böyle. İşin içinde bir tezgah, komplo, başka hesaplar, ya da bu olayın Yüksek Askeri Şûra toplantısından hemen önce gündeme getirilmesinin bir anlamı var mı? Şu anda bilemiyoruz. Başka bir bilgiye de sahip değiliz. (Emin Cölasan) |
#265
|
||||
|
||||
Fikradaki gibi.. 3 Haftalik bir tatilden sonra iMKB de kagit alinca aklima geldi..
Petrol şeyhinin bir tanesi üniversitede okuması için oğlunu İzmire
gönderir. Çocuk ilk devreyi başarıyla bitirdikten sonra notları düşmeye ve hafiften serserileşmeye başlar. İşin kötüsü, memleketten çocuğa gönderilen avuç dolusu paralar da artık yetmemektedir! Şeyhimiz oğlunu kontrol etmek için adamlarından birini İzmir e gönderir. Adam İzmir'e gelince bir de ne öğrenir! Şeyhin okusun diye gönderdiği oğlu okulu bırakmış, kendini karıya kıza vurmuştur! Neyse, çocuğu Kordon da bir meyhanede bulur: "Ya seydi, bu ne kepazeliktir! Baban seni merak eder! Kalk gidiyoruz Arabistan'a!" Çocuk "Ayva ya seydi" der, "Ama önce bir otur da şu manzaraya bir bak..." Şeyhin adamı "Bunda ne kötülük olabilir ki" diye düşünür ve masaya oturur. Sandalcılar çaparilerini sallamakta, arkada batan kıpkırmızı güneş, körfezi kırmızının tonlarına boyamaktadır. Manzarayı seyrederken, garsonun getirdiği kavundan bir tane ağza atılır. Ardından peynirin de tadına bakılır. Eh eşek değiliz ya, şu aslan sütü denen meredin de bir tadına bakalım derken orada ipler kopar! Şeyhin oğlu ve körfez tarafından ayartılan adam, yorgun ve akşamdan kalma olduğu anlaşılan bir sesle, 15 gün sonra, efendisini arar: "Ya seydi, veled mazbût amma ve lakin memleket puşt!" Kissadan hisse;Borsamizda kisa vadede Dip calismalari HIZLA devam etmekte olup, bazi kagitlarin onumuzdeki 2-3 haftada prim yapma ihtimali artmistir..
__________________
YATIRIM, sonu yanliş giden SPEKÜLASYONDUR EGER, zamaninda spekülasyondan cikamazsaniz MECBUREN yatirimci olursunuz..George SOROS TEKNiGE iNANMA TEKNiKSiZ KALMA. Bikmisbroker |
#266
|
||||
|
||||
Günün -öten-haberi:
"ÖTTÜRMEDE YAKALANIP BIRAKILAN 19 KİŞİYİ POLİS YENİDEN ARIYOR
Polis'ten ''Öttürme 2'' Borsada manipülasyon ve spekülasyon yapılarak haksız kazanç elde edildiği iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 19 kişinin mahkemece serbest bırakılmasına savcılığın yaptığı itiraz bir üst mahkeme tarafından kabul edildi. ________________________________________ AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, soruşturmayı yürüten Şişli Cumhuriyet Savcısı Mecit Ceylan'ın, Şişli 6. Asliye Ceza Mahkemesine 19 şüpheli hakkındaki suçlamaların tutuklanmayı gerektirir nitelikte olduğunu gerekçesiyle serbest bırakılmalarına yaptığı itiraz, üst mahkeme olan İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesince değerlendirildi. Mahkeme, savcılığın itirazını yerinde görerek, söz konusu kişiler hakkında yakalama emri çıkarttı. Ayrıca, bu kişilerin yurtdışına çıkışları da yasaklandı. Polis, bu karar üzerine söz konusu kişileri yeniden yakalamak için harekete geçti. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan 23 kişi, savcı Ceylan tarafından tutuklanmaları istemiyle 8 Temmuz günü Şişli Nöbetçi 6. Asliye Ceza Mahkemesine sevk edilmişti. Bu kişilerden Mecnur Çolak, Yalçın Kaya, Mehmet Tahir Görpeoğlu,Can Dilmener ve Murat İlgeç, ''nitelikli dolandırıcılık'', ''cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak'' ve ''kara para aklamak'' suçlamalarına ilişkin tutuklanmış, 18 kişi ise serbest bırakılmıştı. Soruşturma kapsamında aranırken savcılığa ifade veren ve tutuklanması istemiyle mahkemeye gönderilen başka bir kişi de serbest kalmıştı. Haber Girişi: 25.07.2006 - 11:50 " Öttürebilmek ya da öttürtülebilmek.. işte bütün mesele bu!.
__________________
eNiyi sistem, uygulayabildiğindir.. |
serdarkus kullanıcısına teşekkür edenler | ||
alihoca (25-07-2006) |
#267
|
||||
|
||||
Günün -masum- haberi:
İki keçi bir sürüyü derede boğdu!
Bitlis Ahlat'ta 103 koyun sürü psikolojisinin kurbanı oldu. 320 koyunun dere sularına atlamasına iki haylaz keçi neden oldu. İşte sürü psikolojisi katliamı: 25 Temmuz 2006 12:09 Bitlis'in Ahlat ilçesinde dereye atlayan iki keçiyi izleyen 320 koyundan 103'ü telef oldu. Alınan bilgiye göre, çoban..... ... AA" Bu haberin borsayla, yatırımcıyla ve de ille de tıgıtının satılması sonrası ihlasa atlayanlarla herhangi bir ilgisi yoktur. Benzerlikler sadece ve sadece doğanın içgüdüsel dürtüleri azdırmasının makus kaderlere bir oyunu olup, şansımı şeyedeyim demekle geçiştirilecek bir durumdur. Şükür derim!.
__________________
eNiyi sistem, uygulayabildiğindir.. |
serdarkus kullanıcısına teşekkür edenler | ||
alihoca (26-07-2006), bikmisbroker (25-07-2006) |
#268
|
|||||||||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||||||||
Suçlu Bulundu!
Çok şükür. |
alihoca kullanıcısına teşekkür edenler | ||
bikmisbroker (25-07-2006) |
#269
|
||||
|
||||
Günün önerisi:
ORTADOĞU KRİZİ HESAPLARI DEĞİŞTİRDİ! İŞTE YATIRIM ÖNERİLERİ
İşte Ortadoğu'da olası 3 senaryo Ortadoğu'da yükselen tansiyon, piyasalardaki hesapları değiştirdi. Olası üç senaryoya göre yatırım uzmanları temkinli portföyler öneriyor ------------------------------------------------------------------------- İsrail - Lübnan savaşında tansiyon düşse bile analistler Ortadoğu'da risklerin giderek arttığı kanısında. Bu nedenle yatırımcılara riski dağıtacakları, muhafazakâr portföyler öneriliyor. Bölgedeki savaşın Türkiye'ye de etkileri olacak. Bölgeye yakın olması itibariyle zaten global likiditeden olumsuz etkilenen yabancılar, bu kez de Ortadoğu'yu bahane edebilirler. Bu da genel faiz ve borçlanma maliyetlerini artırabilir. Bölge ile artan ticaret de bu süreçten olumsuz etkileniyor. Savaşın sona ermesi ise ticaretin artması ve bölgenin yeniden imarı nedeniyle yeni iş olanakları yaratabilir. Bu gelişmeler ışığında her türlü ihtimali değerlendiren analistler Ortadoğu'daki olası üç senaryoya göre şu portföyleri öneriyor: PEMBE SENAYO Ateşkes sağlanacak. Son çatışmalar başlamadan önceki statükoya geri dönülecek. Bölgede durumun normalleşmesi, İsrail - Lübnan arasında kısa sürede ateşkes sağlanması ve tansiyonun düşmesi, şimdilik çok düşük bir olasılık olarak görülüyor. Bu gerçekleşse bile halâ Irak sorununun devam ediyor olması ve İran konusunun netleşmemesi, bölgede mutlu sona ulaşılmasını kısa vadede neredeyse imkansız kılıyor. Tüm analistlerin çok az olasılık verdikleri bu senaryonun gerçekleşmesi durumunda ise önerilen portföy şöyle: Portföy önerisi: Bu durumda Ortadoğu gerilimini unutup, global piyasalardaki gelişmeler ile iç dinamiklere döner. Yani erken seçim, cumhurbaşkanlığı seçimi, Kıbrıs sorunu, AB ile ilişkiler, gelişmiş ülkelerdeki faiz oranları, Merkez Bankası'nın faiz politikası, yabancıların tutumu gibi... Bu senayo için YTL ağırlıklı bir portföy öneriliyor. YTL'de ise ağırlık tahvil - bono ve hisse senedinde yoğunlaşıyor. Bankacılar yüzde 50 civarında bir yılı aşmayan tahvil - bono, geri kalanın ise döviz, repo ve yatırım fonları arasında dağıtılmasını öneriyor. Borsacılar ise yüzde 50 - 60 oranında hisse senedi , yüzde 30 - 40 oranında tahvil - bono öneriyor. Her iki kesimde portföyde yüzde 10 oranında dövize yer verilmesini tavsiye ediyor. GRİ SENARYO Mevcut durumun devamına dayanıyor. Yani bölgede zaman zaman tırmanan, uzun süreli devam eden bir gerginlik, en kötü senaryo kadar olmasa da piyasaların yine de hoşlanmayacağı bir senaryo. Analistlerin en 'olur' gördükleri senaryo da bu... Ortadoğu'daki son gelişmeler, İsrail'in Hizbullah ve Hamas'a açtığı savaşın uzayabileceğini belirliyor. Portföy önerisi: Bu senaryoya göre önerilen portföy önerileri oldukça farklı. Bazı bankacılar yüzde 50 döviz, yüzde 50 YTL enstrümanlar öneriyor. YTL enstrümanlar için ise mevduat ve 3-6 ay vadeyi aşmayan bono ve repoya yer verilirken, hisse senedine şans vermiyorlar. Borsacılar ise yüzde 20 hisse senedi, yüzde 50-60 gecelik repo, yüzde 20-30 dövizden oluşan bir portföye yakın duruyorlar. KARA SENARYO Savaşın Suriye ve İran'ı da kapsayacak şekilde tüm bölgeye yayılmasını içeriyor. Eğer, Ortadoğu'daki son sıcak gelişmeler, ABD'nin İran'la ilgili planlarını öne almasına yol açar, İran'a ayrıca Suriye'ye de bir müdahale söz konusu olursa, petrol fiyatlarındaki sert yükseliş kurlarda da hızlı artışlara, bonoda da hisse senetleri ile beraber sert satışlara neden olabilir. Böyle bir senaryo, sanırız Ortadoğu'daki mevcut koşullarda devam eden gerginliğin çok daha uzun bir zamana yayılmasına neden olabilir. Portföy önerisi: Bu senaryoda en iyimser bankacıların önerileri yüzde 50 döviz, yüzde 50 repo ve likit fon gibi likit enstrümanlardan oluşan bir portföy. Daha temkinli olanlar ise portföyün tamamının dövizden oluşması gerektiğini savunuyor. Borsacıların önerileri ise yüzde 20 hisse senedi, yüzde 30 döviz, yüzde 50 gecelik repo şeklinde. Saime Dik / Ekonomist Dergisi Haber Girişi: 26.07.2006 - 11:47 " Seanscılar.. Tıktıkcılar.. Daydaylar.. Alttan gap üstten gaççılar.. Uzmanınızdan yatırım renginizi teninize uygun olarak seçin, senaryonuzu kurun, sonra da uygulayabilin.. Eğer hiç bişey olmazsa, hayret derim!.
__________________
eNiyi sistem, uygulayabildiğindir.. |
serdarkus kullanıcısına teşekkür edenler | ||
#270
|
|||||||||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||||||||
Hocam analizinde omuz baş omuz varmı varsa bu durum uzun vade grafiklerde ikili bibten üçlü bibe tekrar dönermi dönerse gap oluştururmu? ne olu bi acele cevap versen de öğlen seans arası tostumu yerken bi okuyup seansa girsem derken ana seans başlamış bile yine beni lafa tuttu hınzır çocuk. |
kasved kullanıcısına teşekkür edenler | ||
Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Konu Seçenekleri | Bu Konuda Ara |
Modları Göster | |
|
|