Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe - Sayfa 28 - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Arka BahÇemiz > Arka BahÇe
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Arka BahÇe
Konudaki Cevap Sayısı
14497
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
657265

Cevapla
 
Konu Seçenekleri Modları Göster
  #271  
Eski 01-08-2006, 17:33
Emin - ait Avatar
Emin Emin bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Mar 2006
Bulunduğu Yer: Antalya
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 305/762
198 Mesaj ına 2281 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Deliye el ver, eline bel ver.

Gayretle, kovanıma çomak mı soktuğunu yoksa bars(1) vermiş arılarımı kovanıma mı çağırdığını tam olarak algılayamasam da, yine de sağ olsun Sayın AnnE, ona en derin saygılarımı sunuyorum ve…

***

Bilmek ve bildiklerinizi paylaşmak üzere yıllarca eğitim alan Değerli Master, benimle ve de dolayısıyla arka bahçe katılımcılarıyla paylaştığınız sözü kurcalamayı sürdürüyorum.

Annem çok sık kullanırdı şu sözü: “Deliye el ver, eline bel ver.

Okumak ve okuduğunu anlamak ve de anlamadan yazmak nedir?” Diye tam da benim içinde bulunduğum şuanın ruhuna uygun bir sorunuz varmış, eski zamanlardan. Eşelenirken buldum.

Bu bahçedeki gezinmelerimin geçmişini izlemek kolay, geliş gerekçem de bu yazıların içinde oldukça açık ve hilafsız.

Sayın Bıkmış Broker hariç kimseyi de tanıdığım yoktu geldiğimde. (ki, onun da yüzünü görmüş değiliz, bakalım bizim oralara gideceğimiz yok ama onun şöyle bir sözü var: “Ölmezde sağ kalırsam, (bu kardeşimin çayını içmek bahanesi ile) kendisi ile Fiziki olarak tanışmak farz oldu. Kısmet diyelim.” Elbet bir gün o gün de olur. Tabiî ki kısmet!)

Şimdiler de ise burada onlarca “az tanıdığım” var. Ben dahil herkes sanal ve fani. Elle tutulabilecek tek somut şey ise yazılarımız.

Bu dükkândaki her yazıyı titizlikle okuduğum da söylenemez, zaman yok, olsa da o kadar çok yazıyı yaşam gailesi ve cepheleri içinde bir metrise sinerek satır satır anlayarak okumaya, ne yalan söyleyeyim, gücüm yok. “Algılamada sorunlarım var” dediğimde çoğu kişi alçakgönüllü davrandığımı sanıyor.

Sevgi ve Saygıdeğer alihoca ile yaptığımız bazı özel yazışma veya konuşmalarda siz dahil bu bahçedeki bazı kişileri tamamen insana özgü duygularla ve bilinmesi kadarıyla merak ettiğimi söylemiş olmama rağmen tam olarak tatmin edilebilmiş/olabilmiş değilim.

Ali Hocam bana, verdiği adresteki yazıları okursam bazı şeyleri daha yerli yerine oturtabileceğimi önermişti. Bir iki girişimde bulunmama rağmen artık kayıtlı kullanıcıları olmadığım için olsa gerek adını sıkça duyduğum konu başlığını bulamamış vazgeçmiştim. Bir iki ay sonra aynı adresi tekrar önerdi Hocam.

Ee, doğru tabii, madem merak ediyorum öyleyse gerekeni yapmam lazım, gönderilen link ile erişebildim nihayet. Bir zamanlar oralarda dolaştığımı anımsadım konu kapalı olsa da. Ama her şey silinmişti hafızamdan, belki de okumamış sadece birkaç yazıya göz gezdirmişimdir çünkü oraya benim katılımım söz konusu konu başlığının kapanmasından tam olarak bir ay sonrasına tekabül ediyor ve odaklandığım şey ise paramı kurtarmaktı.

496 gün açık kalan ve 1841 iletiyi içeren bu yerdeki konuları okumam lazımdı ama o kadar uzun süre takılı kalamazdım, siteye.

Açılan sayfanın tamamını Ctrl+A, sonra Ctrl+C yaparak, karman çorman da olsa oradaki yazıları Word’e kopyalamaya başladım, vakit buldukça, peyderpey. Bu kopyalama işi bile günlerimi aldı.

Bu işi yapmaya çalışırken “istek sonuca odaklanmış” mıydı, bilmiyorum.
-------
(1) Oğul verme.
Alıntı ile Cevapla
Emin kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (05-08-2006), AnnE (02-08-2006), bikmisbroker (05-08-2006), buena vista (01-08-2006), neron (02-08-2006)
  #272  
Eski 01-08-2006, 18:45
Emin - ait Avatar
Emin Emin bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Mar 2006
Bulunduğu Yer: Antalya
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 305/762
198 Mesaj ına 2281 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Yarım somunun var mı? Bir ufak da evin?

Üşenmeyi bir kenara kaldırıp, resimlerin, linklerin olmadığı metinleri okumaya, anlamaya çalıştım. O dönemin endeks ve kâğıtlarına gönderimlerde bulunan konuları, oradaki kişilerin de sık sık dile getirdiği muamma yazıları bir tarafa koymam gerekir, çünkü ben de birçok okuyucunuz gibi anlayamadım, ne yalan söyleyeyim.

Gene de irili ufaklı 93 yazınızı okudum, bazılarını da birden fazla okudum Sayın Master.

Tanıdım ve anlayabildim mi, bari?

Doğrudan kendinizi, yaşamınızdan bazı kesitleri anlattığınız yazıların da yardımıyla sizi az da olsa ‘tanır gibi’ oldum.

Sevmek, tanımakla başlar. İnsan, bilmediği şeye karşı önce tedirginlik ve antipati duygularıyla yaklaşır” sözünüzle karşılaşınca da duraksadım biraz.

Doğup, büyüdüğümüz ortam ve şartlar benzerlik göstermediği gibi eğitimlerimiz de öyle.

Oradaki bilgilerden edindiğim kadarıyla da benden 12-13 yaş büyüksünüz, ağabeysiniz.

Yine bir yazınızda Nazım Hikmet’in 'Yaşamaya Dair' başlıklı şiirden alıntınızı görünce 1989 yılında yazmaya başladığım defterime, okuduğumda aşık olduğum bu şiirin tamamını yazdığım güne götürdünüz beni.

Bir yerlere sıkışmış defterimi buldum ve o şiirle birlikte hemen sayfanın devamında olan “Tahir’le Zühre Meselesi” adlı şiirini de bir kez daha okumama vesile oldunuz, şiirin şu bölümünün üstünden de birkaç kez geçtim:

Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Ömer Hayyam’ın da neredeyse aynı yıllarda hayatıma bir kitapla girdiğini ve bunların güzel çakışmalar olduğunu belirtmeden edemiyorum.

Ezberimde olan şu dörtlüğünü de sıkıcı yazılarımın arasına sıkıştırmak geçti şimdi içimden.

Yarım somunun var mı? Bir ufak da evin?
Kimselerin kulu kölesi değil misin?
Kimsenin sırtından geçindiğin de yok ya?
Keyfine bak: en hoş dünyası olan sensin.


Bunlar da ezberimde olmayanlar:

Yüce varlık bize bir beden verince
Sevmesini öğretti her şeyden önce
Sonra şu delik deşik yüreğimize
Mana incileri sakladı binlerce.
Her gün biri çıkar, başlar ben, ben demeğe,
Altınları gümüşleriyle övünmeğe.
Tam işleri dilediği düzene girer:
Ecel çıkıverir pusudan: Benim ben, diye.
Öldük, dünyayı şaşkın bırakıp gittik;
Yüzlerce incimiz vardı delinmedik.
Sersemliği yüzünden bilgisizlerin
Renk renk düşünceler kaldı söylenmedik.
Bu rubailerden sonra yazıya, sizi size anlatmaya devam etmek olmaz. Çare yok bir sonraki yazıda başa döneceğiz annem de söylenip, duruyor:

"Ula oğlum, kaç gündür oturmuşsun dattironun başına yazisin, durisin. Canan yazığ değil mi? Alla mahafaza aklın bozarsın. Oğlum can ele geçmi. Senin neyen lazım çalışmağ, ağğh ağhh can ele geçmi, geçmi.

Oğhh golan ganadan gurban olam ele arada bi es daâ. Anam bu ne sıcağ memleket. Nası yaşiler burda?

Aklın bozarsın, gadan alam, yeter yeter. Biloma canan bağ canan. Ee niye heç goniş misin? Ben diyim aklın bozarsın, boşa… Zaten bozmuş… Ye, iç ağtur puğtur, gez, sen bizi niye kaşarladın aldın geldin buralara. Ğulgum darali. Go ki orda geberek gidek elin memleketinde ne itirmüşsüz kü bulağ. Bağh baban boynu altında gala, nası koydu getti bizi burda… İki esgetek yalavuz, galdığ. Ele nedem, gidişin ola, dönüşün olmıya herif herif…
"
Alıntı ile Cevapla
Emin kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (05-08-2006), AnnE (02-08-2006), bikmisbroker (05-08-2006), buena vista (01-08-2006), dentist (01-08-2006), janus (01-08-2006), neron (02-08-2006), R.W (01-08-2006)
  #273  
Eski 01-08-2006, 20:54
Emin - ait Avatar
Emin Emin bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Mar 2006
Bulunduğu Yer: Antalya
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 305/762
198 Mesaj ına 2281 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Çileden Çıkmak.

Doğrudur Sayın Master, her insanın hayatında sevdiği ama saygı duymadığı insanlar vardır.

Bende de oluştuğu için biliyorum. Paralel düşünmemize rağmen bu konudaki düşüncemi biraz daha sürdürmek istiyorum. Bu arada, esas konumuzun dışına odaklandığımın, çıktığımın da farkındayım, dikkatli okuyuculardan özür dilerim.

Bazen de, yine dediğiniz gibi tersi de olur; saygı duyarsın ama kanın kaynamaz, sevemezsin. Pek sık olmasa da güvendiğiniz kişiler de olur, mesela benim gençliğimde daha çoktu ama şimdiki yaşlarımda güveneceğim kişiler çok azaldı.

Sevdiğiniz, saygı duyduğunuz kişi bir de güvenilen kişi ise bana göre artık dost adayıdır. Bu adaylığın süresi içinde dostluk merhalesine erişilip erişilmemesini ilişkinin yoğunluğu belirler.

Araya Sayın AnnE’nin bu tespitini de koyarsam; “…Oysa dostun ve dostluğun önü arkası yoktur. Çünkü dost yoktur. Almadan vermek yoktur; vermeden almak zaten yoktur. ‘’Vardır!’’ diyerekten ispata kalkışmasın kimse; alayını vururum yüzüne dostça. Siz yine de dostlukların peşini bırakmayın…” demek istediğimi belki biraz daha iyi anlatmış olurum diye düşünmekteyim.

Vefalı veya sadık dost olmasına da çok kritik evrelerdeki tutumu damgayı koyar ve efsaneleşir. Burada da sözü Sayın AnnE’ye bırakalım:"Lakin var mı bu dünyada hesapsız dostluk, efsanelerin dışında?"

İnandığım bir şey var ki, insanın en önemli dostunun yine kendisi oluşudur tıpkı sizin bir yazınızda vurguladığınız gibi Sayın Master: “Demek ki; ‘Bir dost nedir?’ ‘Öteki Ben.’

Bu tespiti yapmaktan kastım sadece ve sadece sevmek ve saygı duymak kavramlarına kendi zaviyemden nasıl baktığımı vurgulamaktır.

Ve sözün burasına Sayın AnnE’nin “bir küçük rica” diyerek bizi nasıl kandırdığını, nasıl bir büyük yük yüklediğini içeren “bildirgesini” koyuyorum:

"Ama bu tuhaf Arkabahçe ahalisinin sanırım bir küçük ricaları var. O da şu ki, özellikle bu ARKABAHÇE başlığı altında beyin kıvrımlarını zorlamayan, emek verilmemiş yazılar yazılmasın.

Yazılara olumlu ya da olumsuz tepki veresi gelenler birkaç kelime ya da satırla geçiştirmesin içinden geçeni.

Okuyanın kafasını karıştırsın, çileden çıkarsın, huzur versin, dertlendirsin, keyiflendirsin. Tuhaf olsun yani.
"

Tıpkı "Çileden Çıkmanın" birbirlerine sırtı dönük anlam taşıdığı gibi.
Alıntı ile Cevapla
Emin kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (05-08-2006), AnnE (02-08-2006), bikmisbroker (05-08-2006), neron (02-08-2006)
  #274  
Eski 01-08-2006, 22:34
Emin - ait Avatar
Emin Emin bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Mar 2006
Bulunduğu Yer: Antalya
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 305/762
198 Mesaj ına 2281 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Didişmiş sorular.

Sayın Master, beynimin kıvrımlarını değil her yanımı zorlayan bu dört kelimelik özlü sözü acaba neden bana, adımı da geçiş cümlesi yaparak söylediniz?

Kime aittir bilmiyorum, belki bir yerde okumuş veya birinden duymuşumdur, şu sözü: “anlattıklarınız, karşınızdakinin anladığı kadardır” mealindeydi.

Bana yazığınız gelmedi mi?

Bu oğlan bu sözü kendine dert eder, üstünü başını eskitir” diye aklınızdan geçmedi mi?

Ben ne yaptım size Sayın Master, ne kötülüğümü gördünüz?

Damlamı bütünleyemediğimi hissetmediniz mi?

İstek sonuca odaklanmasa istek olmaktan çıkar mı, uzatırsak soruyu; yaşam da sürece odaklanmasa yaşam olmaz mı?

Süreç ve Sonuç”un neticesindeki sizin dediğiniz o “S” dışında başka ortak bir şey yok mu?

Türkçenin güzelliğinden mi sadece baş harflerinin ortak olması, son harflerini dikkate almamamız mı lazım?

Her örtüsü güzel söz akçeli konuları mı gizliyor, üstü nilüferlerle kaplı bulanık göl müdür yoksa altı?

Şuan efkarımdan, beyin hararetimden kurtulmak için bir duble rakı içmek istesem ve evde rakı yoksa neye odaklanmam lazım?

Yoksa içinde bulunduğumuz sonuç mu isteği itekliyor?

Acıkmazsam, yemeği; züğürt olmazsam, parayı istemeyeceğim mi?

İç içe mi girmiş, didişmiş mi bunlar?

Güldürüyorumdur belki kıt aklımla okuyanı, kendime ama ne yapayım, soru değildi o söz lakin halen kazık bir soru cümlesi gibi duruyor aklımın karşısında.

Bu kadar yazmama ve soru cümlesi kurmama rağmen vallaha da billaha da açıklama beklemiyorum, çünkü yazacağınız her söz gene derin anlamlar içerecek ve ben…


Selam, sevgi ve saygı hepinize.
Alıntı ile Cevapla
Emin kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (05-08-2006), AnnE (02-08-2006), bikmisbroker (05-08-2006), coser (02-08-2006), janus (01-08-2006), neron (02-08-2006), serdarkus (02-08-2006), Ömmes (22-01-2008)
  #275  
Eski 02-08-2006, 14:37
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5527 Kere teşekkür edildi
Tanımlı .

Yapma be Emin !

Bir taraftan Lİvaneli'nin Leyla'nın Evi adlı romanımsısını, bir yandan da çok popülerken okumadığım Mina Ungan'ın Dinazor Anıları'nı okurken niye bunu yaptın ?

Şimdi ben, her ikisininde çok basit Türkçe kullanılarak yazılmış olduğu bu kitaplardan nasıl keyif alacağım.

Şimdi ben, buraya birşeyler yazmaya kalksam, bu yazdıklarının altına, utanmadan sıkılmadan nasıl birşeyler yazabileceğim ?

Düşünmez mi hiç insan ?

Düşünmez mi hem sanal hemi de fani bir yığın insan ne tuhaf beklentilere girecek buralarda yazı okurken ?

Hangi yazılar onları tatmin edecek ?

Oldu mu şimdi ?

Ben artık neyi okuyacağım , kimi dinleyeceğim ?
Hangi yazıdan haz alacağım ?
Yapılır mı bu ?
Oysaki ne güzeldi... Oturup dersimi çalışmıştım ; Darius'un aşağıda bahsettiği Proudhon ile Marx'ın didişmesi üzerine fantaziler yapacaktım.

Saygıyla eğilebiliyorum ancak.
Alıntı ile Cevapla
AnnE kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (05-08-2006), bikmisbroker (05-08-2006), Emin (02-08-2006), neron (02-08-2006), nomeames (02-08-2006), Trusty (07-08-2006), zumbul (26-09-2006), Ömmes (22-01-2008)
  #276  
Eski 02-08-2006, 18:15
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23007 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Sevgili Emin hoş, anlamlı ve içerikli anlatımlarının yanına seralarının kokusunuda yansıtıyorsun yazılarında, teşekkur ederim lakin Çiçeklerle haşırneşir olduğunuzdan bilirsiniz Mutluluğun kökü derdin içine gömülüdür.
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (05-08-2006), chem73 (02-08-2006), Emin (02-08-2006), neron (02-08-2006), R.W (06-08-2006), Süvari (02-08-2006), Trusty (07-08-2006)
  #277  
Eski 03-08-2006, 08:58
darius darius bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Jul 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 272/64
0 Mesaj ına 1642 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Nostaljika

Mutluluğun kökünden ziyade,iki mutsuzluk arası bir periyoddan ibaret olması önem arz eder.

Yeni nesil arkabahçe'lilerden sevgili Emin in yazılarını büyük bir zevkle okuyoruz gerçi tedavülden kalkmış şeyleri biriktirme huyu olan sevgili Emin in eski topiği ve yazıları bayağı bi kafaya taktığı aşikar fakat şifreleri çözmek için kendisini bitap bırakması ahaliden bir kısmını öyle duygulandırmış ki ne yazacağını,nasıl yazacağını(ilk harf küçük-d) bilmemesine yol açmaktadır ki işin en vahim tarafı fantezilerin gerçekleşmemesidir.

saygı bendenizdendir,sizdenizden olduğu kadar

bilmem mi!



Mühterem validanım hoşbulduk

sensei...
Alıntı ile Cevapla
darius kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (05-08-2006), buena vista (03-08-2006), Emin (03-08-2006)
  #278  
Eski 05-08-2006, 19:42
alihoca alihoca bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 361/2464
166 Mesaj ına 2501 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Alıntı:
AnnE´isimli üyeden Alıntı
Yapma be Emin !

Bir taraftan Lİvaneli'nin Leyla'nın Evi adlı romanımsısını, bir yandan da çok popülerken okumadığım Mina Ungan'ın Dinazor Anıları'nı okurken niye bunu yaptın ?

Şimdi ben, her ikisininde çok basit Türkçe kullanılarak yazılmış olduğu bu kitaplardan nasıl keyif alacağım.

Şimdi ben, buraya birşeyler yazmaya kalksam, bu yazdıklarının altına, utanmadan sıkılmadan nasıl birşeyler yazabileceğim ?

Düşünmez mi hiç insan ?

Düşünmez mi hem sanal hemi de fani bir yığın insan ne tuhaf beklentilere girecek buralarda yazı okurken ?

Hangi yazılar onları tatmin edecek ?

Oldu mu şimdi ?

Ben artık neyi okuyacağım , kimi dinleyeceğim ?
Hangi yazıdan haz alacağım ?
Yapılır mı bu ?

Saygıyla eğilebiliyorum ancak.

Bende...
Alıntı ile Cevapla
alihoca kullanıcısına teşekkür edenler
Süvari (08-08-2006)
  #279  
Eski 05-08-2006, 23:37
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23007 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Alıntı:
darius´isimli üyeden Alıntı
Mutluluğun kökünden ziyade,iki mutsuzluk arası bir periyoddan ibaret olması önem arz eder.

sensei...

Sn darius Farklı bir alanın içinden seslenmiş olduğunuzu anlamış oldum..konumuz dert, Mutluluğa erince,kökün ayrışmasının sonuçlarını değerlendiriz elbette...

Sonra Mutsuzluk çoğul bir yapı taşımaz herzaman değil mi??

Ama Yaşamsal öğelerin devamlılık koşuşundaki sunumdan siz iki mutsuzluk arası bir periyoddan ibaret olmasına dert diyorsanız..Ben o dertlere Güzel derim...
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (07-08-2006), Süvari (08-08-2006), zumbul (26-09-2006)
  #280  
Eski 06-08-2006, 23:22
Mazhi - ait Avatar
Mazhi Mazhi bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Frankfurt a.M.
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 277/113
0 Mesaj ına 2144 Kere teşekkür edildi
Mazhi - MSN üzerinden Mesaj gönder
Cherry Sevgilerrrr

Barcelonadan tum Arka Bahce dostlarina sevgilerimi gonderiyorum,hepinizi cok seviyorum..
Mazhi
__________________
Yeni e-mail adresim mbkaya[AT]hotmail.de, eskiden yazıştığımız arkadaşları Msn listeme beklerim.. Sevgiler, Mazhi
Alıntı ile Cevapla
Mazhi kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (08-09-2006)
Cevapla


Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Konu Seçenekleri
Modları Göster

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Açık
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 04:56 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce