Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Ambar - Sayfa 3 - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Nadas Alanı > 444 0 Arkabahçe
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Ambar
Konudaki Cevap Sayısı
33
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
28155

Cevapla
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
  #21  
Eski 19-04-2006, 22:10
Ömmes - ait Avatar
Ömmes Ömmes bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 66/151
31 Mesaj ına 225 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

http://http://www.arka-bahce.org/for...&postcount=134

Vvvay canına o ne sofraydı öyle. E sen uyuyon aslanım, millet kahvaltıyı bitiriyor, kuşlukçulara yeni sofra açılıyor, onlar kalkıyor, seanslar bitiyor, neden sonra günaydın güneş.

Bu borsa adamı sanatçı yapar vallahi. Enee sandığın yönü değişmiş. Hmmm ... hmm hmm da hmm hmm. Yok yok kesin sanatçı yapar. Duymadın mı geçerken fidanlıkta, IHLAS royterste kırmızı renkli bi kelime olmaktan çıkmış, natürmorta dönmüş. Ne gerek var halbuki, bak bana ... dedim hava yoluna seni alıyorum, çakılmaya hazır mısın? Hazırım dedi, aldım ve çakıldı. Ben para kazanmak için kaat almam ki, çile çekmek, ruhumu geliştirmek için alırım.

Aman ya bunları düşünüyorum, şimdi sahip kafasını uzatıp sistem demesin, düşüncelerimi okur gibi. Ondan sonra kolaysa sor bakalım, zelzeleden bir hafta evvel portföyü deniz manzaralı kaatlarla fulleyip, zelzeleyi müteakiben topunun tahtasının kapanmış olması, üstelik birinin bacasının yıkılıp ötekinin akrilonitril tankının delinerek marmarayı bok etmiş, ilaveten genel müdürünü ve kim bilir kaç işçiyi hasta edip öldürmüş olmasının hangi sistemle bağdaşacağını. Kimse bilmiyor benim yüzünden olduğunu her şeyin .. ben biliyorum ama.

Gene sıkıldı canım. Yak madem
Alıntı ile Cevapla
Ömmes kullanıcısına teşekkür edenler
serdarkus (19-04-2006), zumbul (20-04-2006)
  #22  
Eski 19-04-2006, 22:15
Ömmes - ait Avatar
Ömmes Ömmes bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 66/151
31 Mesaj ına 225 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Yav ne isterler şu çubuktan anlamam. Yani anlarım tabi anlarım da anlamam. Sıgara endüstrisi. Ve karşılarındaa ... Neyse ben şunu asayım da duvara her geldiğimde canım çeksin.

swastika.jpg

Kimse anlatmadı tabi bu insanlara tek kibrit Tevfik amcayı. Evet ya tek kibrit. Bir kutu vasati 40 gün gider. 40 günde vasati 200 paket filitresiz Bafra. Yaş 96. Hatırlayamadığım alakasız bi neden.

Babamı da bilmezler. İstanbul Yeşilay yönetim kurulu üyesi. Yaş 41. Kanser.

Neyse saymiym hepsini. İlginç oluyor ıssızlıktan seyretmek olup bitenleri. Amaç, arayış siliniyor, tavır kristalleşiyor ve işte o zaman görüyorsun. Nasıl araç trafiği ve sürücünün trafikteki davranışları bir kişinin ve bir toplumun biliçaltını kristalize ediyorsa, bunda da öyle yakalıyorsun. Sıkı durun, vandallar despotlar girdiler içeri. Fütursuzca yalan ve talan iş başında. Her şey silahtır ellerinde, senin ipinle seni boğazlar. Toplum manipülasyonu derler buna 100 hidrojen bombasından daha güçlüdür, yapışır bide üstüne. Zaman geçer, devir değişir, hala yapışkanı durur.

Ne yapmalı peki?..

Hiç ... Adalet orada bekliyor. Onları da bulacak .. herkesi bulduğu gibi

Sıgarayı bırakmak da endüstri oldu. Halbuki ne kolay, kaç paket içiyorsun? Bi paket. İyi beş pakete çıkıyorsun. Ne zamana kadar? İkrahtan kusana kadar, bikaç gün sürer. Sıgara kendini bırakanın peşinden gelirmiş, sen hele şu dediğimi yap gör bakalım. İş ki istiyonnu, istemiyonnu?

Lanolm tam da bırakmağa niyetlendikdi, bok vardı yeni kanun arabada sıgarayı yasaklıyor haberini okuyacak, hadi bırak bakalım şimdi bırakabiliyorsan. Hoş kaçma şansın da yok ki, orayı ıskalasan beriden yakalıyor seni. Bu ülkede bana sıgara bırakmak haram.

Ha onu da söylesen, niye bırakıyonki madem zararı yokmuş diye soracaklar. Nasıl anlatacaksın, milletin beyni binary digit çalışıyor, on ve off. Tabiiki zararı var, şu hayatta bitek sarmısaktır hem güzel hem zararsız olan. O vakit de off’a geçecek, e madem zararlı ne konuşuyon? Aslında sağlığa zararlı olan yaşamak be.

Yaşamayın! Sonu mutlaka ölümdür!

Üff leş gibi de koktu üstüm başım. Şu izmaritleri topla .. bardağı da yıkiyp kaldıriym ayıbolmasın kızcağıza. Kapıdan çıkarken de gene zil aklıma gelsin, çaktırmadan sinirleniym.
Alıntı ile Cevapla
Ömmes kullanıcısına teşekkür edenler
AnnE (19-04-2006), dentist (20-04-2006), Emekli (03-05-2006), neron (20-04-2006), Ramo (20-04-2006), TheSecret (21-04-2006), zumbul (20-04-2006)
  #23  
Eski 03-05-2006, 13:37
zumbul - ait Avatar
zumbul zumbul bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Giresun
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 79/805
0 Mesaj ına 420 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Eyvah Soyulduk!!

Alıntı:
Ömmes´isimli üyeden Alıntı
.....Üff leş gibi de koktu üstüm başım. Şu izmaritleri topla .. bardağı da yıkiyp kaldıriym ayıbolmasın kızcağıza. Kapıdan çıkarken de gene zil aklıma gelsin, çaktırmadan sinirleniym.

Siz bardağı yıkayın,kaldırın bakalım.Ayıbın büyüğünü çoktan yapmış elin kızı;
sigaraları yürütmüş,bahçeye götürmüş.

Ambarı soyan soyana,hadi bakalım.

Elimde sopam bekleyeceğim ambarı artık,

ama bir yakalarsam irina mirina demem......
Alıntı ile Cevapla
zumbul kullanıcısına teşekkür edenler
Ömmes (03-05-2006)
  #24  
Eski 07-06-2007, 00:31
flz flz bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Jan 2007
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 41/319
39 Mesaj ına 191 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Gecenin çok yarısı kalkmam gerekiyor. Ayağa kalktım,aslında kalkamadım. Tak tak sesleriyle maksimum 5 saniyede almam gereken mesafeyi çok çok daha fazla bir zamanda aldım.Bu sesler benden değil kolumun altındaki değneklerden geliyordu. Değnekler o kadar eskiydi ki başka bir ses gelmesi imkansızdı. İnsan sahip olduklarının değerini kaybedince anlıyor. Neyse…
Bu tak tak sesleri beni çok ama çok geçmişe götürdü. On sekiz sene önceye. O da gecenin ilerleyen saatinde, herkes yatınca kalkar, evin içinde dolaşırdı. O’ndan gelen sesler daha ziyade tik tik gibi kibarcaydı. Arka ayaklarına atel takılmıştı. Nerdeyse bütün gün ev halkı ayaktayken pek kımıldamaz ama gece çok dolaşırdı.

Kapıyı açınca elinde bir yavru köpekle eşimi eşikte görünce, benim gözler büyük ihtimalle yerinden fırlamıştı. Korkardım… hem de çok. Yolumu değiştirdiğim bile olmuştur, köpek korkusu yüzünden.Ama insanın korkularıyla yüzleşmesi gerekir tezinin ne kadar doğru olduğunun ispatlarından biriyim diyebilirim. Yavruyu getirdi, bana bin tane söz verdi, kendisinin bakacağına dair. Baktı da. Sabah çıkarken, akşam gelince gözüyle çok iyi bakardı, hakkını yememek lazım. Gerçi ben bu durumdan pek şikayetçi değildim hatta hiç değildim bir süre sonra öyle bir sahiplenmiştim ki yavruya bakmasına bile laf söyler hale gelmiştim. Öyle bakma, kızma, bağırma, gözlerinde kızgınlık var gibi. Ama yavru köpekte hep bir mahzunluk, sessizlik daha doğrusu halsizlik vardı. Önce anlam veremedik. Pek uslu maşallah falan bile dedik.

Bir akşam, bir misafir kucağına alıp sevmek istedi. Sevdi de . Ama hayvan o kadar sessizdi ki belli ki misafir kucağında bir canlı olduğunu unuttu ve ayağa kalktı kalkmasıyla yavru köpek yere kapaklandı, sadece iykkk gibi ses geldi. Ve sonra hiç ses yok. Oturdu kaldı. Nerdeyse hiç kalkmadı. Biz şüphelendik ertesi gün doğru veterinere, röntgenler falan filan derken, meğerse yavru raşitikmiş, ve o düşme neticesi kalçası kırılmış.Mahzunluğu ve sessizliği de bunun farkında olmasındanmış. Ameliyatlar falan yapıldı. Arka bacaklarına atel takıldı. İşte o tik tik sesleri o yavrudan geliyordu. Benim tak taklarım bana onu hatırlattı.. Sonrası ise kötü son…Uyku, uyumak, uyudu veya benzeri kelimeler beni bir süre altüst etti…uykuyla arama bir şeyler taaa o zaman girdi…

İnsan bir şeyleri kaybedince önce bir mahzunlaşıyor sonra sessizleşiyor. Bu sessizliğin sebebini merak ederim. Niye insan bu kadar sessizleşir?. Ben sessizleştim, itirazlarım azaldı, kızgınlıklarım gitti, hoşgörü katsayım tavan yaptı. Daha çok iç sesimi ve çevremi dinler oldum. Haa sakatlanıp yatmasaydım bunlar ben de yok muydu. Zaten vardı fazlasıyla, ama daha da arttı. Benim tekrar ayağa kalkıp yürüme şansım vardı. Ya olmayanlar, hep onları düşündüm. Ne kadar empati kurarsanız kurun, mümkün değil anlamanız. Hani derler ya seni anlıyorum, yalan. Sadece anlıyor gibi yaparsınız, biraz daha zorlarsanız anlamaya çalışırsınız, ama anlamanız zor. Anlamanız için onu yaşamanız lazım.
Sonuçta ateş düştüğü yeri yakıyor. Kimse kimsenin halinden o hale gelinceye kadar anlamıyor. Gerekir mi gerekmez mi …bu ayrı konu…
O; şehit anaları, babaları yakınları, kaçımızın canı onlar kadar yanıyor, 12 eylül öncesi sağ sol olayları, taranan okullar, alınan canlar. Ekonomik krizler, iflas edenler, iflas ettikleri için canına kıyanlar, sönen ocaklar …işsiz kalan binlerce insan…bir sürü bir sürü hepsini burada yazmanın bir anlamı yok...
“Felaketler geliyorum der..geldiler deriz …başka konuya geçeriz.” Demiş..Hurbert Reeves..
Doğa da böyle…küresel ısınma, depremler, şunlar bunlar, geliyorum diyorlar…geliyorlar…ve başka konuya geçiyoruz..
Para da şöyle…bir şekilde…gelme şekli ne olursa olsun…geliyorum der gelir…gelir..ama bir türlü başka konuya geçemez, paranın geldiği yer ve kişi…hep aynı yerde takılır kalır…para para diye devam eder. Demek ki…para doğal bir şey değil….çok düz bir mantık ama öyle… Para bağlar bir çok şeyi birbirine ya da koparır..
Bağlar insanları, ülkeleri birbirine, göbekten…ya da dağıtır, parçalar, bölük pörçük eder…

Şimdi bir felaket daha geliyorum diyor… ama nasıl bir felaket henüz belli değil… adı tam konulmuş değil… 22 temmuzdan sonra adı konacak…gelecek ve biz geldi diyeceğiz yine başka bir konuya geçeceğiz…demokrasiymiş, sosyal adaletmiş, eğitimmiş, sağlıkmış şuymuş buymuş artık inanmıyorum…hikaye…
Doğanın gereği bu…felaketler geliyorum diyecek ve gelecek.

Her şeye alışıyor insan, alıştırılıyor…hastalığa, sağlığa, varlığa yokluğa, kalabalığa yalnızlığa, paraya, parasızlığa, bazen mecburiyetten, bazen bencillikten, bazen isteyerek, bazen fark etmeden…fark ettirmeden…ya da fark ettirilmeden…
Alıştık, alıştırıldık … bir çok şeye...
Yakında birileri birilerine; “senin en güzel yerin kahverengi gözlerin, gel sana güzel bir haşema seçelim” derse, şaşırırmıyız çok emin değilim.
Bazı kelimelere de alışıyoruz …yavaş yavaş… burka?
Şimdi ne alakası var tak tak sesleriyle bunun…nerden başladım gene nereye geldim..
Ben ne anlarım siyasetten ekonomiden…Aslında anladığım neredeyse tek bir konudan bahsedecektim. Belki başka zaman…
Bu yazıyı okuyan birisi dese ki, çocukluğuna inmek gerek...ona da şaşırmam..
Ama hiç zahmet etmesin, ben indim…çocukluktayım…indim ve çıkmadım zaten.
Alıntı ile Cevapla
flz kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (07-06-2007), bikmisbroker (11-06-2007), coser (11-06-2007), dentist (10-06-2007), kasved (14-06-2007), Lizzy (16-06-2007), meraklı (09-06-2007), neron (11-06-2007), Ramo (07-06-2007), selchuk (11-06-2007), serdarkus (07-06-2007), zumbul (07-06-2007)
  #25  
Eski 07-06-2007, 01:22
alihoca alihoca bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 361/2464
166 Mesaj ına 2501 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Sn Flz;

Çook güzeldi. Emeğine ve yüreğine sağlık.

Bu arada geçmiş olsun ve Allah tekrarından korusun, dileklerimi de iletmiş olayım.
Alıntı ile Cevapla
alihoca kullanıcısına teşekkür edenler
flz (07-06-2007)
  #26  
Eski 11-06-2007, 11:06
bikmisbroker - ait Avatar
bikmisbroker bikmisbroker bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kanada
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 590/835
107 Mesaj ına 2988 Kere teşekkür edildi
bikmisbroker - MSN üzerinden Mesaj gönder
Tanımlı

Ah ne olaydi, olaydi, DA soyle yukardaki (sn.flz'in yazisindaki) gibi guzel yazi yazma kabiliyetim olaydi..
__________________
YATIRIM, sonu yanliş giden SPEKÜLASYONDUR
EGER, zamaninda spekülasyondan cikamazsaniz
MECBUREN yatirimci olursunuz..George SOROS
TEKNiGE iNANMA TEKNiKSiZ KALMA. Bikmisbroker
Alıntı ile Cevapla
bikmisbroker kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (11-06-2007), flz (11-06-2007)
  #27  
Eski 16-06-2007, 21:29
Ramo - ait Avatar
Ramo Ramo bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 603/2786
438 Mesaj ına 2346 Kere teşekkür edildi
Tanımlı ABD ve AB karşıtıyım

ABD eski büyükelçilerinden Marc Grossman, basınımıza bir demeç vermiş.Seçimde ABD karşıtlığını kullananı hoş görmeyiz.
Ben ABD ve AB karşıtıyım.

Neredeyse altmış yıllık bir serüveni olan Türkiye ABD sözde dostluğunun ülkemin hiç bir yararına olmadığını düşünüyorum.En azından iki ülkenin ekonomik yada siyasal yakınlaşmalarının daha çok ülkemiz aleyhine olduğunu düşünenlerdenim.

Kore de ABD nin çıkarları uğruna binlerce askerimiz ölürken,üzerinde uluslar arası antlaşmalarla söz hakkımız olduğu kıbrıs çıkarmamızda ambargo uygulayan.

Irak savaşın da yanında olmadık diye gazetelerinde para isteyen dilenci karikatürleri ile ülke onurumuzla dalga geçen, dost,düşmandan daha tehlikelidir diyenlerdenim.

Yanıbaşımızdaki aşiret bozuntularına para,silah verip,ağız salyalarını akıttıran,aşiret bozmalarına zor günlerinde elinde bebekleriyle kucak açan ülkeme ağır sözler ettiren kumandaya karşıyım.

Kendi ülkelerinin ikiz kuleleri yıkılınca deniz aşırı terörist avlayan,sınırımızdan sızarak gencecik evlatlarımız elimizden alan,teröristlere kucak açan sözde dosta karşıyım.

Askerimize çuval geçiren dosta karşıyım...
Kaşıkla verip kepçeyle isteyene karşıyım...
IMF denen para tüccarına karşıyım

Her daim liderlerimin bu yalan dosttan icazet alıp meydanlara çıkıp oy istemesine karşıyım.

Özgürlük ve demokrasi havarisi Avrupa nın hergün genç çınarlar devrilirken;
Aman ha oturun oturduğunuz yerde.Sınır falan geçmeyin AB tehikeye girer sözleri ile AB da karşıyım.

Ülkemiz üzerinde hak iddia edenlere,içimizdeki ayrımcı Ermeni,Kürt ayrımcılara kucak açanlara karşıyım.Mesliclerinde ülkem adına utanç kararlarını imzalayana karşıyım.

Her ne kadar belirgin ekonomik yada siyasal sebeblerle ABD yada AB dostluk misyonluğunu üstlenmiş muhteremler Ülkemizde oluşan bu belirgin tavrı özümsemekte zorlanıyorlar ve görmezlikten geliyorlarlarsa da ABD de bal gibi biliyorki Artık Türk halkı ABD ve AB halklarına güvenmiyor,onların dostluklarına inanmıyor.Bunun bilincince olarak kendine sığınacak sömürecek yeni alanların inşası peşinde.

1968 kuşağının ABD karşıtlığını anca,anca anlamayı başarabilmekte olan yurdumun insanının aymazlığına da karşıyım.
Alıntı ile Cevapla
Ramo kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (21-06-2007), buena vista (17-06-2007), dentist (17-06-2007), flz (24-06-2007), janus (17-06-2007), neron (18-06-2007)
  #28  
Eski 24-06-2007, 22:07
flz flz bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Jan 2007
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 41/319
39 Mesaj ına 191 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Annem derdi ki: “kızım biraz yavaş bas şu topuklarının üstüne, dan dan ne o öyle ev sallanıyor resmen, çok kaba yürüyorsun seni kimse almayacak evde kalacaksın.”
Babam ise; “iyidir iyidir, bastığı yerden ses gelir” demişti.
İkisinin dediği de olmadı; ne evde kaldım, ne de bastığım yerden ses geldi.
Ama topuklarım bu ara bir işe yaradı, üstlerinde döndüüüüm… veeee … işimi değiştirdim. Zaman içerisinde başka şeyleri de değiştiririm; yavaş yavaş ölmemek için. Kimbilir belki de aniden giderim.
Umutlarım hiç değişmedi hep aynı, sadece umuda çıkan yollar farklılaştı.

AKP yi kendime örnek aldım.
Onların bir amacı vardı. Laik düzeni değiştirmek.
Benim de var. Kendi düzenimi değiştirmek.
Bunun için elbette plan yaptılar ve uyguladılar.
Ben de bir plan yaptım, uygulamaya başladım.
Bu amaç için uğraştılar, uzaktakilere yakından baktılar, dikkatli, disiplinli ve sabırlı oldular.
Ben de uğraşacağım, sabırlı olacağım.
RTE’ da sanırım benim gibi, sıkı bir arkabahçe takipçisi.
Birkaç beş sene sonra da, yakındakilere uzaktan bakacaklar.
Ben de beş sene sonra İstanbul’a, Ege veya Güney sahillerinden birinden bakmayı düşünüyorum. Bu aralar haritada kendime yer arıyorum. Arada bir dergilere bakıyorum, Çeşme Alaçatı fena değil gibi…bakalım…kısmet.
Peki ya…CHP ve ne yazık ki diğerleri????
Sanırım onların ciddi bir amaçları yoktu.Eğer uzlaşmamak bir amaçsa, o zaman durum başka.
Halleri belli, meydanlarda, televizyonlarda, gazetelerde, panik içersinde, başı kesilmiş tavuk gibi. “Demir tavında dövülür” demişler, boşuna söylememişler, bana göre bir hayli geciktiler.
“Hayatta hiçbir şey için geç değildir” demek böyle bir durum için geçerli mi???

İçimden bir ses diyor ki…laik düzen gidecek gitti, eli kulağında. Bu içimden gelen ses nedense hep doğru söyler, beni hiç yanıltmaz. Seçimlerden sonra; yanılmışım, diyebilmeyi çok ama çok isterim…yanılmayı hiç bu kadar istememiştim.

Diyorum… ve bir daha bu konudan bahsetmek istemiyorum. Sadece konuşmak beni üzüyor. Sadece konuşmak ve bir şey yapmamak. Memleketi lafla kurtarmaya çalışmak. Hani icraat dese birisi, söyleyecek tek lafım yok. Ancak sandık başında konuşmam gerekir, diye düşünüyorum. Ama hemen belirtmek isterim ki ”Bir elinde cımbız, bir elinde ayna, umurunda mı dünya” şeklinde de değilim.

Zaman zaman kulağımda annemin, babamın söylediği laflar. Hani, aslında onlar bir şey bilmezdi yaa sözüm ona…aslında ne çok şey biliyorlarmış yaşımdayım.
Babam, bir şey daha demişti; “bir kadın tek başına düzenli bir orduyu bozabilir, hele …. yere yakınsa”
Haklıymış.
Alıntı ile Cevapla
flz kullanıcısına teşekkür edenler
account (25-06-2007), alihoca (24-06-2007), buena vista (25-06-2007), dentist (25-06-2007), Emin (26-06-2007), meraklı (29-06-2007), Ramo (25-06-2007)
  #29  
Eski 29-06-2007, 20:53
meraklı - ait Avatar
meraklı meraklı bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Dec 2006
Bulunduğu Yer: Koşuyolu
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 287/1518
251 Mesaj ına 1077 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

YAŞADIKLARIMIZ İÇERSİNDE NEYİN NEREDEN NASIL GELDİĞİNİ ÇOĞU ZAMAN ANLAMAKTA VE ANLATMAKTA ZORLUK ÇEKERİZ...HALBUKİ İLK BAKIŞTA NE KOLAY GELİR.

Aldığımız nefesi biriyle paylaşmayı istemek (ama nasıl paylaşabilirim ki o nefesi ben alıyorum ve geri veren de benim)..."Hayat Öpücüğü" misali elbette solunum yapmıyoruz yaptırmıyoruz. Muhterem AnnE'm dudakların kuruyup da tükürük katrelerinin ulaşması gereken mukozotik dokularda gerekli ıslaklığı sağlayamadığında fiili hayattan kopmanın başlangıcının nasıl yaşandığını anlatmış. Kendisi yaşamış mı, yaşamış kadar mı olmuş, yaşayanı mı hissetmiş yoksa hislerinde yaşama veda edenin çaresizliğini kendi içinde mi yaşamış...bilemiyorum....bilmek de ister miyim, onu da bilmiyorum... Gidenin, gitmemek için çırpındığı ama, giderken elinden gelebilecek şeyleri çoktan tükettiği anlarda herhalde "film şeridi" derler ya , gözünün önünden geçtiğini düşünüyorum sadece...

Nihayetinde sıranın sırasızlığı ve gidenin gitmediği - kabullenilmediği- zamanlarda, mezarı başında cansız bedenden af dileyenler mi, çare isteyenler mi, o anki ruh sıkıntılarını paylaşanlar mı yoksa can-ı gönülden "kabrinde nur içinde yat" cümlesini mukaddes kitabımızdan ayetlerle süsleyip gidenin gitmişliğini o an için kabul eder görünüp, evine, yatağına ,sofrasına döndüğünde isyan eden mi haklıdır...Hak aranmaz ,alınır...yok daha neler..Hak'kın hakkını verdiği anda kadrini bilmediğin hakkını nasıl geri alacaksın be hey fanii...

Burada aklıma hemen şu fıkralaşmış anlatı geliverir; kim anlatmış, kim yaşamış, ne zaman yaşanmış bilemiyorum...

Yüce Rab'bimin çok sevgili bir kulu, iyi, doğru,itaatkâr, imanlı, ibadetinden kaçmayan, özü sözü doğru bir insan...
Çevresinde ölüp gidenlere bakıp bir gün Allah'a yalvarır: "Yüce Yaradanım , her kulunu görüp duyan, olmayanı olduran, bolluğu bahşeden, yokluğu yaşatan, günü ve geceyi veren, nimetleri önümüze seren, sen ki tek insana akıl veren, kullanmasını isteyen ,sen ki insana beden emanet edip ruhuyla yaşatan ve sonra geri alan; Söyle bana ben nasıl öleceğim.....

Allah-ü Tealâ bu çok sevdiği kulunun yakarışlarını duyar ve melekleri aracılığıyla "boğularak "öleceğini müjdeler. İyi kul, sabah olduğunda mutludur öğrenebildiği için, ancak bu muştunun ağırlığını günler geçtikçe ve hergün biraz daha isyan ve korkuyla taşımaya başlar .Öyle bir an gelirki, denizde yüzmez, derede yıkanmaz, yağmurlu havalarda evinden dışarı çıkmaz, evde elini yüzünü suya değdirmez hale gelir.

Gün günleri, haftalar haftaları kovalar. Derken bir gün yine gümbür gümbür yağmur yağarken ,dereler taşar. Korkudan evinden çıkmayan ve çatıya saklanan bu iyi kul bir anda korkudan hıçkırmaya başlar. Alelacele hatunu su getirir. Bir yudum, iki yudum..Hıçkırık geçmez bir türlü ..derken tükürüğü kurumaya başlar, sonra dil kenarlarındaki boşlukta birden birikmeye başlar. Yutmak için gırtlak hareketi yapmaya çalışırken bir anda o tükürük katresi akciğerlerinin nadide keseciklerine ulaşır ve nefes alamayarak ruhunu teslim eder. Boğulmuştur......

Evet ahali, sonumuz bellidir. Elbet bir gün toprak olacağız..ama neden nasıl ne zaman bilemeyiz. Sadece şuan vardır, yarın ölecekmiş gibi yaşamamız gereken ve sadece şu an vardır, elimizdeki değerleri mutluluğa çevirecek gücü tutan...Yarın var mı yok mu bilemem, sırayı da hiç anlamam...Ama sevdiklerimizi kaybetmeden önce onlara sevdiğimizi söyleyebilmek adına.....

Herşey gönlünüzce olsun..kalınız sağlıcakla
Alıntı ile Cevapla
meraklı kullanıcısına teşekkür edenler
account (30-06-2007), alihoca (30-06-2007), buena vista (01-07-2007), dohol (29-06-2007), flz (01-07-2007)
  #30  
Eski 05-07-2007, 23:16
flz flz bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Jan 2007
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 41/319
39 Mesaj ına 191 Kere teşekkür edildi
Wink

Yeni bir hayata başlamak…

Nasıl oluyor acaba? Hayatın yenisi eskisi olur mu? Hayat hayattır işte.
Kullanma tarihi geçen bir şey mi ki? eskisini bırakıp yenisini alıyorsun.

Yeni bir makine almışsın gibi. Eskisini verirsin veya bir şekilde değerlendirirsin. Yenisini baş köşeye yerleştirirsin, üstelik yanında kılavuz verirler ki okuyup çözesin.
Hayatta böyle bir şey mi acaba?
Eskisini ne yapar ki insanlar?... yenisi gelince. Yenisinde kullanma kılavuzu var mı?
Eğer durum böyleyse yenisi de bir süre sonra eskimi?
Yoksa tek bir hakkımı var insanın? Hayat yenileme konusunda.
Ya hakkını yanlış kullanırsa?
Niye yanlış kullansın ki, eskisinden tecrübeli, yenisine geçerken, o yüzden hata yapmamalı. Hatasız olur mu?
Tuhaf ötesi bir durum.

Hayat hayattır, yenisi eskisi olmaz.
Bir fark varsa bunun adı eski yeni olmaz.
Yenilenmesi gereken insanın hayatımıdır, kendisimidir?
Saçmaladım.

Niye insan arayış içindeyim veya aradığımı buldum demez de yeni bir hayata başladım der?
Aramak yanlış bir şey mi?

Ne arar ki insan? Ne aradığını bilir mi? Bilmesi gerekir mi? gibi bir sürü soru.

Bu konuda ne sorular biter ne de cevaplar.
Herkes kendine göre sorar, arar ve cevaplar.

Ne arıyorsun? diye sorsa biri…pardon …anlamadım derdim. Gerçekten anlamadığım için.
Fark ettim ki aslında ben de arayış içindeydim. Herkes gibi.
İnkar etme noktasına gelmişim demek ki.
Ne kötü!!!
“Kendi gerçekliğine anlam veren şeyi, kendi olanaklarıyla, kendisi için aramalı insan” tıpkı H. Reeves in dediği gibi.
Biraz zor.
Önce gerçek olacaksın, gerçekliğinin farkına varacaksın, gerçekliğine anlam veren şeyi tespit edeceksin, olanaklarının içinde kalacaksın veya zorlayacaksın sonra da bu aradığın şey her neyse sadece kendin için olduğunun farkına varacak kadar bencil olacaksın.

Bencil olmalısın…bence en önemli şart bu.
Buraya kadar geldiysen, bundan sonra da üstüne bir de Nietzche okuyacaksın.
Sonra da bunun cevabının aslında kendinde değil doğada saklı olduğunun farkına varacaksın.

Aslında ne kadar basit ve net.
Kabul edeceksin…önce kendini, olduğun gibi..
Aradın ve buldun.
Peki??… aradığını bulduğunda; iş, aşk, para adı her neyse, ya o aradığın şey seni aramıyorsa?
Ben bu konuya nerden geldim?
Ambarı okuyordum. Sn. Ömmes bahsetmiş bu konudan. Devam edeyim dedim. Sanırım biraz fazla devam ettim.

En iyisi ben gerçekliğime anlam veren şeylerden bir tanesinin hatta en önemlisinin eğitimi için en az bir on sene daha çalışmaya devam edeyim.
Alıntı ile Cevapla
flz kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (25-07-2007), dentist (06-07-2007), meraklı (08-07-2007), neron (06-07-2007)
Cevapla


Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş arama yap
Modları Göster

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 19:14 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce