#21
|
|||
|
|||
Memleketim
Memleketimi seviyorum:
Cinarlarinda kolan vurdum, hapishanelerinde yattim Hicbir sey gideremez ic sIkIntimi Memleketimin sarkilari ve tütünü gibi... Memleketim: Bedrettin, Sinan, Yunus Emre ve Sakarya.. Kursun kubbeler, fabrika bacalari. Benim o kendinden bile gizleyerek Sarkik biyiklari altindan gülen halkimin eseridir. Memleketim: Sen dünyanin en güzel, En hakli kavgalarindan birini yapansin. Ve ben o kavgayi Ve ben seni severim.. N.Hikmet Ran |
#22
|
||||
|
||||
Bahar, Gelme ÜstÜme!
*
Sen ki en cilvelisisin mevsimlerin, afrodizyakların en etkilisi, sevdanın suçortağısın. Yapma bunu bana! Bahar, yalvarırım çek git işine! Salma üstüme çiçeklerini, aklımı çelme! Her sabah çimenlerin çiyden ürpererek uyanıyor bahçemde; sonra güneşle oynaşıp tütsülenmiş gibi buğulanıyor. Ne zaman sokağa çıksam badem ağaçları salkım saçak çiçek... Kavaklar kıpır kıpır, ıslık ıslığa meltem... Kırda dayanılmaz bir kekik kokusu, toprakta türlü çeşit börtü böcek... Yapma bunu bana bahar, Böyle üstüme gelme! Zaten damarlarıma zor zaptediyorum kanımı... Çoktan cemreler düşmüş beynime, yüreğime... Kalbimin buzları erimiş. Göğüs kafesimde ne idüğü belirsiz bir kıpırtıyla geziyorum nicedir... bir de sen çıldırtma beni... Krizdeyim ben... Tembelliğin sırası değil, uyamam sana... Al git serçelerini sabahlarımdan, çağlalarına, kokularına hakim ol. Meltemlerine söyle, deli gibi ıslık çalıp sokağa çağırmasınlar beni... Bulutların üşüşmesin başıma... Girme kanıma benim... yoldan çıkarma!.. Sen ki en cilvelisisin mevsimlerin, afrodizyakların en etkilisi, Sevdanın suç ortağısın. Kıyma bana!.. Biliyorum çünkü, yine kandırıp yeşillendireceksin aşka; gövdemi azdırıp sonra birden çekip gideceksin. Tam kanım kaynamışken sana, toplayıp allarını morlarını, beni bir kuraklığın ortasında terk edeceksin... O iple çektiğim ışığın, dayanılmaz olacak o zaman... Ne o delişmen sabahlar kalacak, ne günaha çağıran çapkın eteklerin uçuştuğu günbatımları... Tembel kuşların şakımaktan bitap, ebruli çiçeklerin kokmaktan... Buselerin nemi kuruyacak çöl rüzgarlarında... Yeşerttiğin çiçekler yürekler solacak; damar damar çatlayacak ruhumuz... Hayat, bir ezik otlar diyarına dönüşecek yeniden... yüreğim viraneye... Her bahar sarhoşluğu gibi, geçecek bu sonuncusu da... Ebedi bahar, bir başka bahara kalacak. İyisi mi, hiç azdırma ruhumu bahar... İş açma başıma... Git işine! Yoldan çıkarma beni! * Can Dündar |
Ramo kullanıcısına teşekkür edenler | ||
alihoca (25-03-2006), buena vista (26-03-2006) |
#23
|
|||
|
|||
Felek ne cömert asagilik insanlara!
Han hamam,dolap degirmen, hep onlara. Kendini satmiyan adama ekmek yok: Sen gel de yuf çekme böylesi dünyaya! Ö.Hayyam buena vista |
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler | ||
alihoca (02-04-2006) |
#24
|
|||
|
|||
Dostları Olmalı İnsanın
Dostları olmalı insanın, Aynen gemilerin limanları gibi Zaman zaman uğradığın Yükünü boşalttığın Dalgalar dininceye kadar beklediğin koynunda Sonra açık denizlere uğurlamalı seni, Geri döneceğin günü bekleme umuduyla Bazan rüzgara o açmalı yelkenini Yanağına konan bir öpücüğün coşkusuyla Halatlarını çözmeli Seni çok Ama çok özlemeli Dostları olmalı insanın, Ermiş, bilge hayatı ezbere okuyabilen Düşünmediklerini düşündüren Seni bir cambaz ipinde güvenle tutabilen Gerektiğinde senin’çün ateşi yutabilen Yolunu ışıtan ustan olmalı, Şekillendirmeyi öğretmeli hayatın çömleğini Sana vermeli soğuk bir kış gününde Üzerindeki tek gömleğini Oğuzkan Bölükbaşı |
alihoca kullanıcısına teşekkür edenler | ||
Arka'daş (08-04-2006), buena vista (07-04-2006) |
#25
|
||||
|
||||
Felek doğruyu eğriyi tartaydı,
Her işine güzel demek kolaydı. Böyle mi yaşardı iyiler dünyada, Evrenin özü doğruluk olaydı? Hayyam |
Arka'daş kullanıcısına teşekkür edenler | ||
alihoca (08-04-2006), buena vista (08-04-2006) |
#26
|
||||
|
||||
Gök yaban gülleri döküyor eteğinden
Bir çiçek yağmuruna tutuldu sanki çimen Gül şarap dolsun kadehimin lalesine Mor buluttan yere yaseminler düşerken. @ @ @ Geçmiş günü beyhude yere yad etme Bir gelmemiş an için de feryad etme Geçmiş gelecek masal bütün bunlar hep Eğlenmene bak ömrünü berbad etme Hayyam |
Arka'daş kullanıcısına teşekkür edenler | ||
alihoca (08-04-2006), buena vista (08-04-2006) |
#27
|
||||
|
||||
Yaşayan kaç dostunuz kaldı ?
"30'unu geçtikten sonra en zor iş, yeni dostlar edinmek galiba ?" diyor Aleksand. Bir kornişon atıyor ağzına. Bir kadeh votka ile boğazını ıslatıyor ve devam ediyor ; "Ama daha zoru, sahip olduğun dostlukları muhafaza etmek sürdürmek" Ruslar Votka adabına değer verir. Bizdeki gibi votkayı kola veya limon suyu ile içenleri bu ŞEREFLİ İÇKİYE HAKARET ETMİŞ sayar. Votka'ya buz istemekse İHANET ile özdeştir. Erbabına sorarsanız, votka oda sıcaklığında muhafaza edilir, buzlukta bekletilen küçük kadehler'de sek içilir. Aleksandr diyor ki : "Vokta özel bir içkidir. Şarap veya konyağın aksine, ağızda değil boğazda hissedilerek içilir. Yani votka, dostluk gibidir. " Ağzı, boğazı anlıyorum da, sonrasına aklım yatmıyor. Gerçekten de konyağın şarabın hoş tadını, kokusunu, rayihasını ağızda duymak, damakta çalkalayıp içmek iyidir. Votkanınsa tadı parlak değildir, dilinizle damağınızda hissederseniz sevemezsiniz. İdeal olan, kadehi fondipleyip boğazınıza devirmektir. Önce boğazdan aşağı inen, sonra ağızdan dışarı çıkan yangını hissetmektir işin sırrı. Dostluk ile votkanın ilişkisini soruyorum Aleksandr'a. Bir matematik formülünü açıklar gibi anlatıyor : "Tanımadığımız insanlara şarap gibi davranırız. Önce bir yoklar sonra yavaş yavaş içimize kabul ederiz. Oysa dostları biliriz, acı da söyleseler dert etmeyiz, doğrudan içimize kapı açarız. Votka'yı böyle içeriz işte !..." "Her Türk şair ise, her Rus da bir filozoftur" diyor Aleksand. Dostlukları, 30'undan sonra kaybedilen dostları, önce seyrekleştiren sonra biten yazışmaları, unutulan doğum günlerini, yenilenen telefon defterlerine artık alınmayan eski dostları .. Ağzımda buruk bir votka tadıyla... Yeni dostluk teşebbüslerinde hep eksik kalan bir şeyler olduğunu, yıllar ötesine uzanan ortak öyküler olmadıkça elde hep prefabrik dostluklar kaldığını düşünüyorum. Ben derin sularda dolaşırken, arkadaşım Aleksand kadehleri doldurmakla meşgul. Limiti aşmışım zaten. "İçmesen de dolu kadehi kaldırmalısın" diyor. "Bizde, dostuyla kadeh tokuşturmadan içene alkolik derler !" "Şaşa" diyorum, kısa adıyla seslenip, " peki o halde bizim rakı ne olacak? "Yüzünü buruşturuyor, şeytan görsün der gibi elinin tersiyle havaya bir fiske savuruyor. Sebebini biliyorum. Tüm Rusların en keyifsiz çocukluk anısı, zorla içirilen anasonlu bir öksürük şurubudur. Rakı, işte o melun şurubu hatırlatır. O yüzden rakı ile Ruslar arasında dostluk olacak iş değil. "Bizden votkayı alalım, sizden de Türk kahvesini. Dost kalalım. Ama rakıyı unutalım ! " diyor. Kaç zamandır rakı içmediğimi düşünüyorum. Ve kaç zamandır kaç eski dostun sesini duymadığımı... "Çok zaman, hatırlayamadığım kadar çok uzun zaman. Ve hatırlayabildiğim kadar az insan..." Nazım Hikmet Emaille yollayan dosta tşk ederim...
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez |
Master kullanıcısına teşekkür edenler | ||
alihoca (08-04-2006), buena vista (08-04-2006), nedo (09-04-2006), Ramo (08-04-2006), Süvari (10-04-2006) |
#28
|
||||
|
||||
Şiiristan
Bir yer var orada ikimiz için Orada, bildiğin gibi şiiristanda Evler Yunus'un evleri Yollar Emrah'ın yolları ve Hayyam'dan birer rubai gemiler limanda Deniz bildiğin gibi Orhan Veli'den kalma Mevsimse Yahya Kemal'in sonbaharı Nedim'dir seyreylediğin bir elde mey, bir elde gül Çeşmeler Karacaoğlan'ın Dağlar Küroğlu'nun dağları Tarancı'nın kuşları havada dönen Kadınlar Haşim'in kadınları görüyor musun? Yeter bir nabız gibi vurduğun bende Bana bir şiir ver güzelliğinden Bütün şiirler senin olsun Şiiristan sultanı, devletlü gönlüm emreylesin yeter ki Güzelliğinden nice ülkeler kurulur Yoksan gece ve ölüm Varsan el sürdüğün herşey şiir Ayak bastığın her yer şiiristan olur. Ümit Yaşar Oğuzcan |
Arka'daş kullanıcısına teşekkür edenler | ||
hakan (09-04-2006) |
#29
|
||||
|
||||
|
Arka'daş kullanıcısına teşekkür edenler | ||
alihoca (09-04-2006) |
#30
|
||||
|
||||
Üstüme gece çökmüş
Ama içim ışıl ışıl Beklerim ta sabaha kadar Beklerim de geceyi değiştiremem. Gecenin gücü beni aşar Her şey anını bekler Haydi gel, senin zamanın artık Yürüsene benimle... Sessizlikte insan Belki aradığını duyar Ama her kulak işitmez. Bir kişi bulur İkincisi tohum eker Sonra yeşillenir çiçekler Her şey zaman ister Haydi gel, senin zamanın artık Yürüsene benimle. Yanımda dur Usulca koluma dokun Ama ellerim senin olsun Yüzüme bak Sana anlatacak Çekinme, güven bana Her şey sevgiyle başlar... -------------------------- muhtemelen bülent ortaçgil --------------------------
__________________
N is a Fibonacci number if and only if 5*N^2+4 or 5*N^2–4 is a square number. |
Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Konu Seçenekleri | Bu Konuda Ara |
Modları Göster | |
|
|