#41
|
|||
|
|||
Meğerse manda söğüt dibine yuva yapmış
Savaş ÖZBEY
Artık "Manda yuva yapmış söğüt dalına" diye başlayan türküyü "bu ne manasız şey" diye küçümseyemezsiniz. Çünkü İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuvarı’ndan Kastamonulu bir akademisyen anlamsızlığıyla bilinen yöre türküsünü makale konusu yaptı. Türkünün saçma değil, sadece bilgisizlik kurbanı olduğunu ortaya koyan İrfan Kurt, doğru anlaşılabilmesi için yöresel özelliklerin bilinmesi gerektiğini söylüyor. "Türküler eleştirilmek istendiğinde hep bu örnek dile dolanmıştır. Eğer yöresel kültür, dil, türkünün ne amaçla yapıldığı, neyi anlattığı bilinse eleştirenler herhalde başlarını öne eğerdi." Sanatçı ve öğretim görevlisi Kurt’un makalesi İstanbul Uluslararası Müzikte Temsil Sempozyumu’nda bildiri olarak sunuldu. "Tiridine Bandım" hem gençler hem de yaşlılar tarafından son derece iyi biliniyor. Kastamonuluların gururu olan türkü efsanevi sanatçı Zehra Bilir’le ulusal bir marka haline geldi. Genç kuşaktan Belkıs Akkale ve Kubat gibi şarkıcılar da seslendirdi. Son olarak ODTÜ-THBT Fosiller Halk Müziği Korosu, İş Sanat’ta gerçekleştirdiği konser projesine bu türkünün ismini verdi. Kendine tiridinebandim.com adresini alan bir Kastamonu sitesi isteyene türküyü günün her saati online dinletiyor. 5 SORUDA MANDA YUVA YAPMIŞ SÖĞÜT DALINA TÜRKÜSÜ Kastamonu’da mandalar söğütlere tırmanır mı? - Hayır. Yöredeki mandaların yurdun diğer bölgelerindekilerden farkı yoktur. Türkünün derlendiği Tosya, bilindiği gibi pirinci ile ünlüdür. Çeltik tarlalarının sürülmesinde kullanılan manda, yaz sıcağında serinlemek için az kıllı olan derisini çamura bular. Bunun için de göletlerin kenarlarında bulunan ve dalları da suyun içine kadar uzanan salkım söğütlerin gölgesine yatar. İşte mandanın söğüt dalına yuva yapması budur. Yöredeki sinekler manda yavrusu kapacak kadar büyük mü? -Kastamonu’da ne manda yavruları normalden küçük, ne de sinekler manda kapacak kadar büyüktür. "Yavrusunu sinek kapması" yavrunun sinek tarafından ısırılmasıdır. Çünkü yörede kapmak sözcüğü tıpkı "köpek kapar" der gibi, alıp götürmek değil, ısırmak anlamı taşıyor. Öküz nasıl torbadan düşüyor? Hatta oraya nasıl girmiş? -Yörede öküzler bir yerden diğer yere götürülürken hayvan ekinlere zarar vermesin diye boynuna yem torbası takılır. Böylece hayvan yolda yemlenirken zamandan da tasarruf edilmiş olur. Öküzüm torbadan düştü, yem torbasının boynundan çıkması, yani hayvanın yemeden kesilmesi anlamına geliyor. Minareden uçan müezzinin Hezarfen’le bir ilgisi var mı? -Bu deyiş halk kültürüyle ilgilenenlerin kolay tahmin edebileceği bir şey. Müezzinin ezan okurken minareden uçması Hezarfen Çelebi gibi gökte süzülmesi değil; erenlere karışması, ermesi anlamına geliyor. Manda söğüt gölgesine yatmış, yavrusunu sinek ısırmış, öküzün iştahı yok, müezzin de ermiş. E yani? -Bu türkü ozanların bey aleyhine söz söylemelerinin yasaklandığı bir ortamda doğuyor. Ozana bir eğlencede türkü söyleme emrivakisi yapılmış, önüne de kuru ekmeklerden oluşan yemek (tirit) konmuş. Ozan yapılan haksızlığı, ince zekası ve hiciv yeteneğiyle dile getirmiş. TÜRKÜNÜN SÖZLERİ Manda yuva yapmış söğüt dalına- Aman aman Yavrusunu sinek kapmış gördün mü, amanin yandım. Amanin amanin amanin yandım Tiridine tiridine tiridine bandım Bedava mı sandın para verdim aldım Sabahleyin erken çifte giderken - Aman aman Öküzüm torbadan düştü gördün mü, amanin yandım Amanin amanin amanin yandımTiridine tiridine tiridine bandım Bedava mı sandın para verdim aldım Sabah ezanını okurken - Aman aman Müezzin minareden uçtu gördün mü, amanin yandım Amanin amanin amanin yandım (Bu türkü TRT repertuvarına "Aşağıdan gelir Türkmen koyunu / Selviye benzettim yarin boyunu" dizelerinin ilavesi ile girdi) Hürriyet |
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler | ||
Ramo (02-05-2006) |
#42
|
||||
|
||||
Hadi Bunu anlatın.
|
Ramo kullanıcısına teşekkür edenler | ||
alihoca (07-05-2006) |
#43
|
||||
|
||||
Benim Vatandaşım işini bilir
|
Ramo kullanıcısına teşekkür edenler | ||
buena vista (06-05-2006) |
#44
|
||||
|
||||
Teknoloji Her yerde
|
#45
|
||||
|
||||
Baktikca iCiM acildi yahu..
__________________
YATIRIM, sonu yanliş giden SPEKÜLASYONDUR EGER, zamaninda spekülasyondan cikamazsaniz MECBUREN yatirimci olursunuz..George SOROS TEKNiGE iNANMA TEKNiKSiZ KALMA. Bikmisbroker |
#46
|
|||
|
|||
Başkan kendine Müslüman!
Bolu Karacasu beldesinin AKP'li belediye başkanı İsmail Erkoç, 'İzzet Baysal'a Şükran Günleri' etkinliklerindeki açık hava konserine eşiyle birlikte geldi
Bolu Karacasu beldesinin AKP'li belediye başkanı İsmail Erkoç, 'İzzet Baysal'a Şükran Günleri' etkinliklerindeki açık hava konserine eşiyle birlikte geldi. Birden yağmur bastırınca, başkan şemsiyesini açtı ve konseri izlemeye devam etti. Bu sırada yanında oturan eşi Münire Erkoç ise sırılsıklam olmuştu. Ama ne gam! Başkan, ne şemsiyeyi karısına vermeyi teklif etti ne de konseri yarım bırakıp gitmeye yeltendi. Yağmur şiddetini artırınca adamakıllı ıslanan Münire Hanım sinirlenip tören alanını terk etti. Başkan ise 2 parça daha dinledi. Ancak yağmur şiddetlendiği için konsere son verilince yerinden kalktı! (Vatan) |
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler | ||
alihoca (14-05-2006) |
#47
|
||||
|
||||
Çevre sorunu toplumdan götürüyor...
İstanbul surları milattan sonra on birinci asırda yapıldı. Bu surlar son 50 yılda 9 asır boyunca yıprandığından daha fazla yıprandı. Hızlı yıpranmasının birbirine bağlı iki nedeni var..
Birisi çevre kirliğinden doğan asit yağmurları.. İkincisi de hızlı şehirleşmeden doğan problemler. Asit yağmuru yalnızca ağaçları ve yeşili değil aynı zamanda taşı bile eritiyor. İstanbul Üniversitesinin arka bahçesinde 1930 yıllarda yapılan bahçe taşları kağıt gibi soyuluyor. O kadar ki , daha yakından bakınca sanki bu taşlar üzerine birileri kezzap dökmüşte bu kadar erimiş görünüyor. Asit yağmuru , çevre sorunlarından yalnızca bir tanesidir. Ayrıca , hava , toprak ve su kirliliği de insanlığı tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Türkiye bu gibi çevre sorunlarını en ağır yaşayan ülkelerin başında gelmektedir. İzmir körfezi ilk kurbanımız oldu.. Arkasında İzmit körfezi ve derken tüm Marmara ‘yı önce kaybettik.. Şimdi kurtarmaya çalışıyoruz. Herhalde dünyada Kumburgaz örneği , kumlar üstünde yapılmış on- onbeş katlı binaların olduğu bir başka ülke yoktur. Büyük şehirlerin üçte ikisi gecekondudur.. Yıllarca Gecekondudan önce bu bölgelere elektrik ve su verildi... Sonuçta gecekondu yapanda geleceği ile ilgili daha rasyonel bir planlama yapamıyor.. İnsanlara iyilik yapalım derken kötülük yapmış oluyoruz. Aslında çevreye en duyarlı olması gereken Belediyelerdir.. Ancak belediyeler Aynı zamanda finansman imkanı elde etmek için yeşil alanların imarını değiştiriyor .. Bu alanları imara açıyor.. Yahut ta park yapılması daha uygun olan kamuya ait veya belediyeye ait alanları park yapmak yerine işhanı yapılması için veriyor.. Elmalı barajı çevresi, Çavuşbaşında yalnızca son on yılda yeni şehirler oluştu. Böyle giderse İstanbul un çevresinde 20 – 30 yıl sonra orman kalmayacak. Kuraklık, açlık , savaşlar , nükleer enerji , sağlık ve uyuşturucu sorunları da , insanlığı tehdit eden sorunlardır..Bu gibi sorunları da çevre sorunu olarak sayabiliriz.. Çevre sorunu eğer doğmadan önlenmezse, telafisi imkansız zararlar ortaya çıkmaktadır .. Kirlenen denizi , erozyona uğrayan toprağı , nükleer kirlenmeden ölen insanları , bir daha yerine koyamazsınız. Türkiye de çevre sorunlarını doğrudan veya dolaylı yoldan ilgilendiren 37 kanun, 3 kanun hükmünde kararname ve 28 uluslararası sözleşme mevcuttur. Bu karmaşa içinde istesek te bu sorunu çözmeyiz.Çünkü bu kadar kural bizzat ‘’ mevzuat kirlenmesi ‘’ demektir. Kaldı ki idari örgüt olarak ta çevre sorunlarında tam bir karmaşa yaşıyoruz. Çevreyle ilgilenen sekiz bakanlık ve bir o kadar da idare var.. SİT kurulları var.. Belediyeler var..Bunlar birbiriyle çelişkili kararlar alıyor. Özetle İşler arap saçına döndü . İdari olarak Çevre sorunu yeniden düzenlenmeli ve yalnızca bir bakanlık yetkili ve sorumlu tutulmalıdır. Ayrıca toplumda çevre konusunda bilinç sahibi değildir ..Yalnızca birkaç tane gönüllü kuruluş var. Bu nedenle aynı zamanda toplumun da çevre bilinci geliştirilmelidir. prof esfenderkorkmaz http://www.esfenderkorkmaz.com/10.05...ötürüyor. htm |
#48
|
||||
|
||||
Yeşil ve ağaç sevgisi biraz abartılmışda olsa.hayat yeşilde vardır.Kahrolsun çölleşmenin,betonlaşmanın yeşil üzerindeki hain baskısı.
|
Ramo kullanıcısına teşekkür edenler | ||
buena vista (14-06-2006) |
#49
|
|||
|
|||
Yasam tarzimiz mi...
Emeklilik çetesi
Hayali şirket üzerinden bin 400 kişiyi emekli eden SSK çetesi ele geçti. 68 kişi gözaltına alındı. Ankara Emniyeti, 6 ay boyunca Ulucanlar SSK Müdürlüğü'ndeki memurların telefonlarını dinledi, rüşvet ve usulsüzlüğü gizli kamerayla tespit etti. Şebekenin rüşvetle, paravan şirketler üzerinden prim ödemeyen bin 400 kişiyi SSK'dan emekli ettirip sağlık imkânlarından da faydalandırdığı ortaya çıktı. SSK'da 'hayali emeklilik çetesi' Ankara Ulucanlar SSK Müdürlüğü'nde görevli 5 memurun, hayali şirketler üzerinden yaklaşık bin 400 kişiyi emekli ettiği, sahte sağlık karnesi düzenlediği belirlendi. Polis toplam 68 kişiyi gözaltına aldı. Mali polis, prim ödemedikleri halde, kağıt üzerinde kurulan paravan şirketler üzerinden 1.400 kişiyi Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan (SSK) emekli eden ve sağlık imkanlarından faydalandıran bir şebekeyi "Ulucanlar Operasyonu" ile ortaya çıkardı. Polis, dün Ankara Ulucanlar Sigorta Müdürlüğü'nde çalışan 5 memurun da aralarında bulunduğu 68 kişiyi gözaltına aldı. Hayali primlerle emekli olan, sahte sağlık karnesi ve borçsuzluk belgesi alan kişilerin peşine düşüldü. Ankara Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Mali Büro Amirliği ekipleri, milyonlarca YTL'yi bulan yolsuzluğu ortaya çıkardı. Polis, soruşturma kapsamında 6 ay boyunca Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın izniyle telefon dinledi. YAKINLARI DA İHYA OLDU Polis ve müfettişlerin 6 ay boyunca yaptığı soruşturmada 1400 kişinin prim ödemedikleri halde kurulan naylon şirketler üzerinden primlerinin ödenmiş gibi gösterildiğini belirledi. Gözaltına alınan zanlıların SSK'ya prim borcu olan bazı şirketlere, devlet ihalelerine girebilmeleri amacıyla rüşvet karşılığında "SSK borcu yoktur" belgesi verdiği de saptandı. Gözaltına alınan SSK görevlilerinin hiç prim ödemedikleri halde akraba ve tanıdıklarını emekli ettiği belirlendi. Bunun üzerine müfettişler gözaltına alınan SSK çalışanlarının tüm akrabalarını da mercek altına aldı. (Sabah) Kadir ERCAN/ ANKARA |
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler | ||
Ramo (14-06-2006) |
#50
|
||||
|
||||
Bir ışık yakın
Selamlar Arkadaşlar,
bugün bir arkadaştan aşağıda ki mail ulaştı. Ben inceledim ve fikir çok hoşuma gitti. Yıllardır düzinelerce kitap okudum ama şimdi hem okuyup hemde başkalarına faydalı olabilecek olma şansı bu sıcak yaz günlerinde gözleri görmeyenlere faydalı olabilme şansı bence harika bir olay siz de isterseniz bir kez okuyun maili ve inceleyin derim en iyi iyi tatil dileklerimle Ramo Merhabalar sevgili dostlarım, Belki biliyor belki de bilmiyorsunuz ama bir müddetten beri (Ocak 2006) benim için önemli bir gönüllülük faaliyetinin içindeyim: "Gönüllü Okuyuculuk". Belki siz biliyor olabilirsiniz ben bu okuyuculuk faaliyetinden üyesi bulunduğum Turk Musikisi grubuna Mehmet Erhan adlı kardeşimizin daveti üzerine haberdar oldum. O gün bugündür de bu güzel faaliyetin içinde bulunmaktan büyük bir memnunluk duyuyorum. Düşündüm ki, aranızda bu gönüllü faaliyete katılmak isteyen dostlar olabilir. O yüzden bu davet mesajını sizlerle paylaşmak ve sizleri, özellikle yaz tatiline girilen bu dönemde, yapmanızın uygun ve kolay olabileceği bu faaliyet hakkında bilgilendirmek istedim. Gerçi konu ile ilgili olarak Boğaziçi Üniversitesi'nin ilgili linkinde daha detaylı açıklamaları bulabilirsiniz. Bilgisayarınızın sahip olacağı bir-iki ekipmanla bunu yapabilirsiniz: kulaklık ve mikrofon. Tabii bir de cd writer'iniz olursa okumanın sonucunda okuduklarınızı cd'ye yükleyip ilgili birime ulaştırabilirsiniz. Ancak yine de ille de şart değil. Internet erişiminiz olduktan sonra dosya transferleri de kolaylaştı. Dolayısıyla o yol da denenebilir. Ben sizleri Pazartesi günü resmi olarak faaliyete başlayacak olan Görme Engelliler Teknoloji Merkezi açılışına ve hem de gönüllü okuyucuların birarada bulunduğu ve paylaşımlarını gerçekleştirdiği yahoo grubuna davet etmek istiyorum. Davet mektubu ektedir. Gönüllü okuyucu yahoo grubuna üye olmak için: gonulluokuyucu-subscribe@yahoogroups.com adresine bir eposta göndermeniz ve üyeliğinizi gerçekleştirdikten sonra da grubun "files" bölümündeki dosyaları incelemenizi öneririm. Bir dostum, bu gruba katılırken kitap okuyarak kitaplarımın zekatını vermiş olacağım diyordu. Ben de diyorum ki asıl sahip olduğumuz gözlerin ve sesimizin zekatını ödemiş olacağız ! Ayrıca çocuklarımıza kitap okumayı aşılamak istiyorsak böylesine faydalı bir hizmetle bunu daha da pekiştirip bütünleştirebiliriz diye düşünüyorum. Kalp gözlerinizin açık olması dileklerimle sizleri projeyle ilgili bilgileri edinmek üzere aşağıdaki yazı ve linklerle başbaşa bırakıyorum. Saygı ve sevgilerimle, İlknur ŞENOL |
Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Konu Seçenekleri | Bu Konuda Ara |
Modları Göster | |
|
|