Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe - Sayfa 43 - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Arka BahÇemiz > Arka BahÇe
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Arka BahÇe
Konudaki Cevap Sayısı
14497
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
658510

Cevapla
 
Konu Seçenekleri Modları Göster
  #421  
Eski 16-04-2007, 09:40
dohol dohol bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Oct 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 187/292
54 Mesaj ına 2054 Kere teşekkür edildi
Tanımlı 14 Nisan 2007

14 Nisan 2007.jpg
Alıntı ile Cevapla
dohol kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (22-04-2007), buena vista (16-04-2007), dentist (17-04-2007), Emekli (16-04-2007), flz (16-04-2007), janus (16-04-2007), Lizzy (16-04-2007), meraklı (16-04-2007), neron (16-04-2007), Süvari (23-04-2007), zumbul (26-04-2007)
  #422  
Eski 16-04-2007, 10:36
neron - ait Avatar
neron neron bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 139/3021
68 Mesaj ına 527 Kere teşekkür edildi
Lightbulb Dön baba dönelim

Bugün "ağır abilerden" birine taktım ya, oradan devam ederim artık... Bu abimiz 2000 senesinden beri, hayırlara vesile olacak şekilde yavaş yavaş ermiş

http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/gost...8786&yazarid=3

O zamanlar optimum fayda, anlaşma, uzlaşma dermiş.. Şimdilerde uzlaşma yok tahammül edeceksinize dönmüş. "Dönmek" abime ve arkadaşlarına has, çok doğal, her saniye yapılan bir iş olduğundan referans noktalarını da kaybetmişlerdir. Döndün de, nereye göre döndün, şu koca uzayda referans noktan neresidir? Ben 2000 yılını başlangıç alayım, yoksa benim de başım dönecek...

dip not: Haider, 28.02.2000 de AB baskısı ile Avusturya başbakanlığından düşürülmüş, abi ne mi yazmış?... bulan bana da anlatsın
Alıntı ile Cevapla
neron kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (22-04-2007), dohol (17-04-2007), Gozlemci (20-04-2007)
  #423  
Eski 17-04-2007, 10:38
dentist - ait Avatar
dentist dentist bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 1.058/2200
469 Mesaj ına 3880 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Gülermisin ağlarmısın?

Aşağıdaki yazı bana maille geldi, okuyunca güldüm ama gülmememmi gerekiyordu acaba?

Tam bir kara mizah...


Hapis yerine kitap okuma cezasına çarptırılan ilk Türk neler söyledi?

Hapis yerine kitap okuma cezasına çarptırılan ilk Türk Alpaslan Yiğit : Allah düşmanıma böyle ceza vermesin...


Hakime 'Kitap delikanlıyı bozar, normal ceza ver
diye yalvardım. Çok utandım. Herkes bana kıs kıs güldü'.

Alpaslan Yigit. 28 yaşında ve Yozgat ili Yeni Fakılı ilçesinde yaşıyor.

4 Nisan 2002 tarihinde ilçe meydanında
"Halkın rahatını bozacak şekilde sarhoşluk" suçu işleyince gözaltına alındı ve Türk hukuk tarihinde ilk kez uygulanan bir cezanın kahramanı oldu.

İlçenin Sulh Ceza Hakimi Yılmaz Parıltı, sanık Yiğit'i önce 15 gün hafif hapis cezasına çarptırdı.

Sonra 'iyi halini göz önüne alarak' tedbire çevirdi ve 1 ay
süreyle her gün 1.5 saat "kitap okuma cezasina" dönüstürdü.
Jandarma nezaretinde her gün 1.5 saat kitap okuyacağını
öğrenen Yiğit, ilk firsatta sırra kadem bastı. 6 ay kaçak yaşadıktan sonra Kanundan ve kitap okumaktan kaçamayacağını
anlayınca teslim oldu. Yiğit'i, cezasını bitirdikten sonra geçici
olarak işe alindiği Yeni Fakılı Belediyesi'nde bulduk.


6 ay boyunca kaçtım

* Suçunuz neydi Alpaslan bey?

Cahillik edip sarhoş sarhoş bağırmışım biraz.

* Cezaya tepkiniz ne oldu?

Hakim beye bana da herkes gibi ceza verin dedim. Ben
delikanlı adamım dedim, bu cezayı verirseniz herkes benimle
alay eder dedim. Ha evde bulaşıkları yıkamışsın ha kütüphanede
kitap okumuşsun diyordum kendi kendime. Ama hakim
bey kararını değiştirmedi. Ben de kafam çok karıştığı için
Ankara'ya gittim.

* Yani kaçtınız?

Öyleymiş, sonradan öğrendim.

* Neden geri döndünüz sonra peki?

Tam 6 ay dolaştım durdum. Sonra anladım ki bu kitapları okumadan bana rahat yok.

* Kütüphaneye ilk girdiğinizde neler hissettiniz?

Önce çok kötü hissettim kendimi. İşkence gibiydi.
Sanki bütün kasaba beni izliyor da kıs kıs gülüyor gibi geliyordu
bana. Başıma da bir adam dikmişler beni takip ediyor.

* Hangi kitapla başladınız? Gerçekten okuyor muydunuz sayfaları?

Türk Yazarlar Sözlüğü diye bir kitapla başladım. Bir de
Atatürk'ün hayatını okudum. İkisi de çok kalın oldugu için
1 ayda ancak bitirdim zaten.

Aslında okuyor gibi yapıp sayfaları geçistiriyordum. Ama hakimin
okudugum yerlerden sınav yapabileceğini söylediler, sonra
okumaya başladım. Çok zorlandım, Allah düşmanıma bile böyle
ceza vermesin!

* Keşke hapis yatsaydım da okumasaydım dediğiniz oldu mu?

Başından beri öyle dedim zaten. Belediye
başkanımız "Sabıkana işlenir, iş bulamazsın bir daha'' deyince
bağrıma taş basarak okudum. Yoksa 15 gün nedir ki aslanlar
gibi yatar çıkardım, köy kahvesine girerken de başımı dik tutardım.

* Şimdi dik değil mi başınız?

Dik ama o kadar dik değil. Köylülerin beni görünce kıs kıs
güldüklerini biliyorum. Ama kitap okuyunca onların bilmediği
çok şeyi öğrendim. Ben de onlara gülüyorum şimdi.

* İşe yaradı yani?

Evet. Hatta TV'de canlı bilgi yarışmasına katıldım ve kitaptan
öğrendiklerim sayesinde 350 milyon kazandım. Ama hâlâ paramı
göndermediler, söyleyin de göndersinler.

* Cezanız bittikten sonra da okumaya devam ettiniz mi?

Aslında okumanın o kadar da kötü olmadığını anladım. Demek
ki bilgi para ediyormuş dedim kendi kendime. Ahmet Rasim ve Refik Halit Karay çok güzel geldi bana. Fırsatım olursa okuyorum şimdi.

* Karizma sarsılmasın!

Yok artik sarsilmaz. TV'deki soruyu da bilince şimdi ben hava atıyorum herkese. Bilgi gibisi yok valla!
Alıntı ile Cevapla
dentist kullanıcısına teşekkür edenler
account (17-04-2007), alihoca (22-04-2007), AnnE (18-04-2007), buena vista (17-04-2007), flz (19-04-2007), meraklı (17-04-2007), neron (18-04-2007), R.W (22-04-2007)
  #424  
Eski 18-04-2007, 08:30
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5527 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Evet ; piyasalardan başlayalım. Mitinge katılan ya da katılamayıp ‘’ tüh ulan bizden bibok olmaz ‘’ diye vicdan azabı çekenler, gidenlerin yol maceralarını dinleyip gizliden duyduğu utancı ince dalga geçmelerle saklamaya çalışanlar sizce hangi gazeteleri okuyor ?
Cumhuriyet okumadıklarını biliyoruz. Zira o kadar kişi Cumhuriyet okusaydı, o Cumhuriyet, Çapan ve Ciner’ in sadakasına mı razı olurdu.
Elbette ki , başta 2.64 ü kırarsa çok daha gidecek olan holding’in ve TMSF müdahalesi ile 5.20 ye takılan diğer holdingin gazetelerini okuyorlar. Piyasa o kadar enteresanlaşmış ki , bu gazeteler, bu mitinge kendi müşterilerinin katılacağını bile bile o kadar insana salak muamelesi yapabiliyor. Zira, finansal trendler, üretimin, müşterinin, EFK’nın çok daha önünde.Dünyadaki fiktif para bolluğu, adaletli paylaşlırsa hiçbir halta yaramayacağından, kızmızının üstünde tutulan yeşil çizgiler tarafından dağıtılıyor.

Amman bana ne ya. Bana mı kalmış piyasa. Ne yazmak için açtık makinayı , neler saçmalayıp terecilere maydanoz kakalamaya çalışıyorum.

Aklıma gelmişken ; amma saçma laftır bu ‘’ tereciye tere satmak’’. Tabii ki tereciye tere satılacak ki , o da başkalarına satsın. En büyük tere alıcıları doğal olarak terecilerdir. Tereciye tere satmayıp oto lastikçisine mi satacaksın allasen... Ki biz bu meslek sahiplerine kabzumal (kabz-ımal ?) diyoruz. Onların işi terecilere tere, armutçulara armut satmak. Ama patates ve soğanda durum farklı , onlar genellikle direkt üretim yerinden kamyonla gelip perakende yerinde paylanıp satılıyor , yani kabzumal by-pass. Kavun-karpuzda da durum pek farklı sayılmaz. Buradaki aracı karı kaybını kabzumallar derneklerine ve onların Belediye meclisindeki adamlarına bırakalım.

Konu neydi yaa...
Haa tamam.
Buraya geldiğimden beri kitap okuma ortamı yaratmakta zorlanıyordum. Sonunda zor bela bir tanesini azimle bitirdim. Baba ve Piç.

Buralara gelmek üzere olduğum günlerde Kerinçsiz namlı tuhaf adamcağız ve şürekası, bir takım yaşlı teyzeleri (!!!) gaza getirip bu kitabı mahkeme kapıları önünde ayak altında çiğnettiriyorlardı. E bu kadar reklamı yapılan kitabı da okumasak olmazdı ki.
Baştan söylüyeyim , benim roman anlayışıma göre çok zayıf. Çok zorlama bir kurgu, hatta kurgulandıkça kurgulanan ama basitlikten kurtulamayan , sonu salak olmayanlarca başından belli, bol ansiklopedik bilgi ( ki bundan hiç hazzetmem) ile bezenmiş , tarihi bilgi veriyorum demeye entel büzüğü yemediği için ‘’ anlarsın ya ‘’ larla dolu, işin en tuhaf yanı da İngilizce yazılıp Türkçe’ye çevrilmiş bir Türkiye romanı. Sanırım yazarı, İstanbul ve Osmanlı kültürünü de aslından değil , İngilizce çevirilerinden öğrenmiş ki , İstanbul’a geldikçe gördüğü yada duyduğu absürtlükleri ve daha da abartılı ‘’ enstantaneleri’’ dört insan ve ilaveten beş kedi nesli boyunca peşpeşe sıralamış ki , okuyucunun aklına o ‘’enstantanelere’ şaşırmak bile gelmiyor.

Netice olarak şunu söyliyeyim ki , klasik okumayı pek sevmemekle beraber, kaynak kıtlığından bu gece Veba’yı okumaya başlayacağım Veba’ya alternatif roman önerilerine özel mesaj üzerinden ihtiyaç duymaktayım.
Merak etmeyiniz , o romanları okuyup ‘’ ulan bunu mu tavsiye ettin ‘’ diye buralarda ifşa etmiyeceğim.Ne yazık ki bir kitaba başladım mı bitirmeden bırakamam.Hatta Efendi’nin ikinci kitabını bile, o kitap diyemeyeceğim kağıt yığınındaki bütün anlamsızlıklara karşı
dibine kadar okumak zorunda kalmıştım. Bu ne biçim bir ‘’prensipse’’ !

NOT : Dentist'in yazısını okumadan bunu word'de yazmıştım , şimdi okuyunca acaip denk geldiğini görüyorum. Alpaslan Yiğit'e hürmetlerimi uzatıyorum.
Alıntı ile Cevapla
AnnE kullanıcısına teşekkür edenler
dentist (18-04-2007), Emin (20-04-2007), Süvari (23-04-2007)
  #425  
Eski 21-04-2007, 12:10
Emin - ait Avatar
Emin Emin bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Mar 2006
Bulunduğu Yer: Antalya
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 305/762
198 Mesaj ına 2281 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Bedelsiz

12:54:27 ***EMİNC*** EMİN CİCEKCİLİK’İN 20.04.2007 TARİHLİ YAZİSİ ASAGİYA CİKARİLMİSTİR.

EMİN CİCEKCİLİK OLARAK 20 NİSAN 2007 TARİHİNDE BİR BASİMA YAPTİGİM TOPLANTİDA, TEK BASİMA ALDİGİM KARAR ARKA BAHCE KOMUOYUNA SAYGİ ILE DUYURULUR:
SERMAYEMİZİN ICİNDE BIR KAMBUR GIBI DURAN 18.000 YTL’LİK UC AYLİK SENETLERE BAGLİ BORCLARİN HEPSİ VADESİNDE VE SON SENEDİN DE NİSAN AYİ ICİNDE ODEMESİ BIR SEKILDE GERCEKLESTİRİLMİS, SUPHELİ ALACAKLARİN BİR KİSMİ ALİNMİS, KALANLARİN ISE FAZLA SUPHE UYANDİRMADİGİ KANAATİNE VARİLMİS OLUP, DONEM ICİNDE KÂR-ZARAR HESABİNİN HENUZ YAPİLMADİGİ, YAPİLİR YAPİLMAZ ARKA BAHCE KAMUOYUNA OZEL DURUM ACİKLAMASİ OLARAK IVEDİLİKLE BİLGİ VERİLECEGİ TARAFIMCA KARAR ALTİNA ALİNMİSTİR.
SERAYA EKİLİ 45.000 FİDE BAZ ALİNANARAK (İMKB 100 ENDEKSİNİN BU RAKAMLA YAKİNDAN UZAKTAN BİR ALAKASİ YOKTUR) ARKA BAHCEYE KAYİTLİ 292 UYENİN HER BİRİNE BİR DAL KARANFİL HESABİYLE 300 DAL; UZAKTA, GURBET ELLERDE OLANLAR VE GELİP ALMAYA USENENELER GOZ ONUNE ALİNARAK 20’LİK DEMETLER HALİNE GETİRİLMİS VE 15 DEMET OLARAK ILGİLİ ADRESE GONDERİLMİSTİR.
SERİN VE GOLGE YERDE 10 GUNLUK SURE ICERİSİNDE BEKLETİLECEK OLAN KARANFİLLERİN BEDELSİZ OLARAK VERİLMESİNE, ARKA BAHCE UYELERİNİN DAGİTİMİN BASLADİGİ TARİHTEN ITİBAREN, BEDELSİZ DAL ALMAK ICİN HERHANGİ BİR SEYİ IBRAZ ETMELERİNE GEREK OLMADAN, ULASİM GİDERLERİ KENDİLERİNCE, YORGUNLUK VE TANİSMA CAY VEYA KAHVESİNİN ISE SAYİN DENTİST TARAFİNDAN KARSİLANMASİNA, KARAR VERİLMİSTİR. ***EMİNC***

(BİKMİSBROKER’İN KULAKLARİ CİNLASİN)


Ne zor oldu böyle bir ilanı yazmak; tövbe, bir daha denemeyeceğim. Sayın Serdarkuş'un yazısından etkilenerek ben de 23 Nisanda çocuklara sunulan bir makamda bulunuyormuş gibi olmak istedim. Çocukluğuma verile bu sululuğum.
Alıntı ile Cevapla
Emin kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (22-04-2007), AnnE (21-04-2007), bikmisbroker (26-04-2007), buena vista (21-04-2007), dentist (21-04-2007), dohol (21-04-2007), flz (22-04-2007), Lizzy (21-04-2007), meraklı (21-04-2007), R.W (22-04-2007), serdarkus (22-04-2007), zumbul (26-04-2007)
  #426  
Eski 21-04-2007, 23:31
meraklı - ait Avatar
meraklı meraklı bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Dec 2006
Bulunduğu Yer: Koşuyolu
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 287/1518
251 Mesaj ına 1077 Kere teşekkür edildi
Cherry

Şööle bir gezineyim dedim, AnnEm kitaplardan girmiş, Emin hocam yine karanfillerinden dem vurmuş- bu arada allah bereketini arttırsın hocam, nice daha renkli karanfillere kısmet inşallah- sayın buena vista, sayın master tencereyi kaynatmışlar, arada da sağlığımıza dikkat deyip bil umum ot muhteviyatı ve vücut dilindeki arazların açılımlarını saymışlar sayın dentist ile yine.

Eeeeeee, baktım ben de pek uzak kalmışım, nerden girsem de biraz da ben dökülsem, hayattan ordan burdan...

Muhterem AnnEmin okuduğu "baba ve piç"i zaten ben okumuştum da şimdi benim ufaklık okuyor. Dediği gibi, Türkiye'min Türkiye'sinde yaşamadan, tarihini ingilizce çevirilerden almış sözde ağırlık yapmaya çalışan ama sadece hafiften düz bir anlatı olan, fazla yormayan, düşünceye mahal bırakmayan... işte öylesine....

Bol köpüklü kahvemi ve malum damar sertleştiren, akciğerlerimizi dolduran nikotin olayını da parmak arasına sıkıştırdıktan sonra başladım kalvye tuşlarına ağırdan basmaya. Ne çıkarsa bahtınıza

Sene bindokuz yüz bilmem kaç. Vakit hazan vakti. Yaprakların tutmayın beni yeniden doğmak için düşmem gerek dediği zaman. Güneşin son yakıcı halleri, yaz döneminin hoyrat neşesinden artık yavaş yavaş dinlenceye çekileceği zaman. Bulutların artık daha bir yoğunlaşıp troposferde daha bir yükselmeye başladığı ve doğal olarak da ısının azaldığı zaman.

İşte böylesi bir zamanda Allah'ın bir kulu, evi saydığı yerden çıktı. Yürüdüğü yönü ve yolu bilmeden yürüdü. Ayakları onu taşımaya üşenir gibi sürüyerek adımlarını atarken iç yorgunluğu sırtında taşımakta zahmet çektiği bir kambur misali yorgundu. Bildiği, bilmediklerinin çokluğuydu. Anlam veremediği hayatındaki anlamsızlıkların kederiyle adımları birbirini takip ediyordu. Ayakları onu bir parka getirdi. Sanki yorgunmuşçasına çöküverdi bir oturağa. Baktı. Çocuklar vardı orada, ufacık anlamsız oyunlarıyla zevkten kahkalar atan çocuklar. Kuş misali kumda yıkanan çocuklar, tahterevallideki çocuklara baktı. Biri diğerini havada tutmaya çalışırken havada kalmamak için çırpınan çocuğun isyanla karışık kahkahalarını ve çığlıklarını dinledi. Mutluluk işte bu kadar basitti aslında. Yalın, karmaşası olmayan bir sürgeç. Parkın kenarlarına ekili çiçeklerden bir tanesini koparan çocuğa baktı. Çocuk ne büyük bir keyifle onu annesine koşarak vermişti.

Kendi içinde düşündü; en son ne vakit bir çiçeği dalından koparmıştı. Yada daha basiti en son ne vakit bir çiçek koklamıştı. Bulutlara baktı, cocuğun at arabasına benzettiği bulutu bulmaya çalıştı bir süre...Derken gözüne başka bir yığın ilişti. Birbirini kucaklamıış iki insan gibi..Biri kadın diğeri erkek mi, iki çocok mu...ana ve cocuk mu? Baba ve cocuk mu?...Ne idiyse işte.. Birden içini sıcak bir hüzün kapladı. Unuttuğunu sandığına yüklendi. Şimdi kocaman kocaman olup da artık evde olamayan çocuklarını düşündü, eşini düşündü; karısı-kocası ...her neyi ise işte. Kaybetmenin acısı çöktü yüreğine. Kaybetmemişti ki oysa, onu mecburiyetler ayırmıştı. İsyan mı etmeliydi...

Birden kendinden ummadığı bir kararlılıkla ayaklandı, toparlandı...İçinde şimdi garip bir heyecan vardı.
Ağaçlara baktı, sallanan dallardaki tutunmaya ama bir o kadar da yere kavuşmaya hevesli yapraklara takıldı gözü. Sarının ve kızılın her bir tonunu üzerinde taşıyan yaprakların albenisi birden ruhunu okşamıştı.

"Yeniden doğacağım"

Uzakların yakınlığını hissetti gönlünde, yalnızlığının aslında kendine küsmüşlüğünün bir getirisi olduğunu farketti. Yalnızlığının sadece bir sanısı olduğunu farketti, yalnız değildi ki. Ağaçlar vardı yaşayan, çocuklar vardı gülen. Kendini saran bir hava vardı hafiften serin ama yumuşak. Anaç bir dinginlik vardı aslında burada, hayat vardı. Nedensiz çıktığı evi sandığı yere yöneldi tekrar... Ama bu sefer evi sandığı yerin gerçekten bir yuva -onu saran koruyan anlayan dört duvarın varlığını hissetti birden. Penceresini düşündü, kapısının nasıl bir hoşgeldin dercesine açılacağını düşündü. Soğuk yalnızlığını aslında o eve kendisinin yakıştırdığını anladı. Var olduğunu varsaydığı o sonuçsuzlukların sadece bir gereksiz hayallenme olduğunu kavradı. Bu durumdan çok memnundu şimdi.

Garip bir heyecan ve arzuyla titredi. "Evim" dedi kendi kendine. Kalabalık içersindeki yalnızlığını tanıştırdı uykuya dalmaya hazırlanan toprağa. attığı her adımda, altında ezilen toprağın varlığını hissetti, karıncalar huzurlu bir telaş içinde yuvalarına birşeyler taşırken. Evet, bahar gelecek ve yeniden doğacağım, hayatımı yeniden filizlendirip çiçeklendireceğim. O çiçekler ki benim hayallerimin hayallenmelerim içersindeki gerçeğe yansıması olacaktır. Bu hayallenmeler ki benim yeniden Yaşam içersindeki gerçek beni bulacak ve yaşayacağım.

"yeniden doğacağım....." Hazırlanmam gerek diyerek yol aldı.. Gidip çiçeklerine bakmalıydı, inşallah hala yaşıyorlardır. Çocuklar gibi mutluydu, anlamlı bir anlamsızlıkla hızlandı.


İdeal denen şey nedir ki, bizlerin hayallerinin bir şekilde gerçeğe yansıması, becerebildiğimiz ve çabaladığımız sürece. Çabalarımızın hiçbir vakit boşa çıkamaması üzere, çocuksu neşemizi hiç kaybetmeden, sahiplendiklerimizin mecburiyetini yaşamadan, keyifle yaşatabilmek üzere.

Uzaktakileri yakından hissedip, içimizdekileri uzaktan görüp ne olduklarını bilebilmek üzere...

Kalın sağlıcakla.....
Alıntı ile Cevapla
meraklı kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (22-04-2007), buena vista (29-04-2007), dentist (22-04-2007), Emin (24-04-2007), neron (25-04-2007), R.W (22-04-2007), serdarkus (22-04-2007)
  #427  
Eski 25-04-2007, 21:02
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5527 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Piyasalar

Süvari Piyasalarda bir manyel yollamış; e benim cevap vermemem görülmüş şey midir ?

Lakin silgilerin iz bıraktığı kirli kalemimle orayı da kirletmem olmaz, ben yine bahçeye pisliyeyim dedim.

Gazetelerde, dergilerde, feşmekan kurum raporlarındaki derinlik ile piyasalar başlığındaki yazılanları karşılaştırdığınızda, bu yazıların çoğumuzun çocuğu yaşındaki biri tarafından yazıldığını söylesek kimse yemez.Gerçi onun hergün ister istemez Babıali tozu yutmuş ve yutuyor olması, hergün boğazın kokusunu vapur kenarında martılarla alımş ve alıyor olması gibi doğal avantajları var tabii.

Lakin, rahmetli demiryolu makasçısının birden beşe saymasına pek fazla kafayı takmış olması değilde, bu çubukların boyu ve eğimi konusunda rahmetliyi şadetmek uğruna sürekli özeleştiri yapmak zorunda kalmış olması benim açımdan onun ebedi ve derin tahlillerini asla gölgelemese de , bu birden beşe saymaların hep gerçekleşenlerin bir karikatürü olduğu, ileriye perspektif vermediği konusundaki pratik tecrübemi inkar ettirmiyor bana.

İsimsiz yazıların, markalı yazılardan çok değerli olduğunu bilenlerin bahçesinde, piyasalarla ilgili en derin yazıları yazan bir isimsizin kıymetini, kıymet anlayamayabileceklerin sıkıntısına düşürmemek için, bazen bir lastik parçasını kullanmak icap edebilir.Çünkü biz piyasaların duygusuz çizgilerin dışındaki dünyanın renklerini birbirimizle bulduğumuz için buradayız. İşin kötüsü, muhtemelen çoğumuz, bu duygusuz çizgileri renklerdirebilenlerle en azından varlıklarımızı da koruyabiliyoruz.

Bilmem daha ne olsun.
Alıntı ile Cevapla
AnnE kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (26-04-2007), meraklı (25-04-2007), Süvari (25-04-2007)
  #428  
Eski 25-04-2007, 22:52
meraklı - ait Avatar
meraklı meraklı bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Dec 2006
Bulunduğu Yer: Koşuyolu
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 287/1518
251 Mesaj ına 1077 Kere teşekkür edildi
Talking

tetiklemek?

İnsanlar vardır, kabuklarına çekilmiş, insanlar vardır insanlara karışmayı külfet sayan....

İnsanlar vardır bir keyif alırken önemsizmiş gibi yapan...

İnsanlar vardır aldığı keyfin, yakaladığı andaki huzurundan korkan, bağlanmaktan ya da alışkanlığa yakalanmaktan çekinen belkide.

Muhterem AnnEm ne güzel demiş; İsimsiz yazıların, markalı yazılardan çok değerli olduğunu bilenlerin bahçesinde....ve arkadan eklemiş; kıymet anlayamayabileceklerin sıkıntısına düşürmemek için, bazen bir lastik parçasını kullanmak icap edebilir.

Düzeltmeler yapılırken ille de gölgesi olduğu yerde kalır, üzerine ne kadar koyu yazarsan yaz, alttan hep var olduğunu anlatmak istercesine gölge eder....

Şimdi yine aslında hep yazdığım gibi o uyduruk hikayelerimden birini yazmak geldi aklıma ama...bu sefer yazmıycam...yine yırttınız)

Bildiklerimiz ama uygulamaya üşendiklerimiz içersinde yaşarken, yazarken, konuşurken; ağlamak içimizden geldiği halde gülmeyi yeğlerken, bir şeyleri paylaşırken çok paylaştığımıza karar verip bir anda kesip-silerken, sonra ister alışkanlıktan ister anlaşılmak istemiyorumun altındaki anlaşılmayı arzu ederken, kendimizi saklarken ama aslında ortada kalmışlığın saplığında girecek bir kol ararken duygusallığımızın o nadide şeffaflaşmış izdüşümlerinde havadan sudan da olsa yapılan konuşmalara arada büyük laflar katarken aslında yaşıyoruz yahu...

Şaka maka biz bu işi yapıyoruz.

Ama sevgili AnnEm siz pislemeye devam ediniz...Kıymet anlayamayabileceklerin derdi kendilerini gersin....Güzellikler yaşanmalı, hayatın belli olan sür-geçinde keyifler tavana vurmalı. Elemler zaten hep var, tebessümler ise elemlerin silgisi olmalı...ti-pex misali..

Bilmem daha ne olsun.

Kalın sağlıcakla....
Alıntı ile Cevapla
meraklı kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (26-04-2007), Emin (07-05-2007)
  #429  
Eski 26-04-2007, 07:01
bikmisbroker - ait Avatar
bikmisbroker bikmisbroker bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kanada
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 590/835
107 Mesaj ına 2990 Kere teşekkür edildi
bikmisbroker - MSN üzerinden Mesaj gönder
Tanımlı Dogru mu acaba??

Alıntı:
Emin´isimli üyeden Alıntı
12:54:27 ***EMİNC*** EMİN CİCEKCİLİK’İN 20.04.2007 TARİHLİ YAZİSİ ASAGİYA CİKARİLMİSTİR.
.................................................. .............
SERİN VE GOLGE YERDE 10 GUNLUK SURE ICERİSİNDE BEKLETİLECEK OLAN KARANFİLLERİN BEDELSİZ OLARAK VERİLMESİNE, ARKA BAHCE UYELERİNİN DAGİTİMİN BASLADİGİ TARİHTEN ITİBAREN, BEDELSİZ DAL ALMAK ICİN HERHANGİ BİR SEYİ IBRAZ ETMELERİNE GEREK OLMADAN, ULASİM GİDERLERİ KENDİLERİNCE, YORGUNLUK VE TANİSMA CAY VEYA KAHVESİNİN ISE SAYİN DENTİST TARAFİNDAN KARSİLANMASİNA, KARAR VERİLMİSTİR. ***EMİNC***

(BİKMİSBROKER’İN KULAKLARİ CİNLASİN)



Kulaklarim kilise CANI gibi cinliyor emin hocam, Cunki duyduguma gore bu Emin cicekcilik kagidina bir spek dadanmis, 3 misli prim yaptiracakmis??
Dogrumu acaba??
Emin cicekciligin bulundugu ahval ve seriat icerisinde bile, Gonul zenginliginin gercek hayata yansimasi olan "bedelsiz" Karanfil dagitiminin 3 kurus icin kardesin kardesi bogazladigi fani dunyamizda sahsen bana neler ifade ettigini kelimeler ile anlatabilmem mumkun degildir.
Boylesine Guzel bir JEST icin Sahsim adina sevgi ve saygilarimi sunarim.
__________________
YATIRIM, sonu yanliş giden SPEKÜLASYONDUR
EGER, zamaninda spekülasyondan cikamazsaniz
MECBUREN yatirimci olursunuz..George SOROS
TEKNiGE iNANMA TEKNiKSiZ KALMA. Bikmisbroker
Alıntı ile Cevapla
bikmisbroker kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (26-04-2007), Emin (07-05-2007), meraklı (26-04-2007)
  #430  
Eski 26-04-2007, 12:15
dentist - ait Avatar
dentist dentist bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 1.058/2200
469 Mesaj ına 3880 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Karizma nedir? Yenilirmi ,içilirmi? İstediğiniz kadar kelimeyi anlatan cümleler kurun sonra buyrun aşağıdaki videoyu izleyin ve çok kısa bir sürede kelimenin tam anlamını öğrenin. Özellikle arkada duran kişinin ezikliğine ve Atatürk ü taklit etme çabasına dikkatinizi çekerim.

İzleyin ve şaşırın. Bir ulusun önderi ne kadar ulusunu kucaklıyor, milletiyle kendi çocuğu ve annesi babası gibi nasıl kalpten sevgiyle dolu, dış dünyayla nasıl rahat ve dürüst konuşuyor. Nasıl İngilizce konuşacağım diye şekilden şekile girmiyor. Ne kadar modern kıyafetli ve ne kadar zamanda yolculuk yapıp 1900′lü yıllara gitmiş gibi.

Gerçekten de keşke Mustafa Kemal tüm çekişmelerin dışında tutulsaydı. Böyle nadide üstün nitelikli ve alicenap bir insan, ucuz politikalarda taraflarca çekiştirilmeseydi. Sesini duyduğumuzda işittiğimiz sevinci herkes hissedebilseydi.

Seni saygıyla anıyoruz Atam. Nutku’nu okumayı tüm gençlerine öğütlüyoruz. Dış politikalarda sırtımız dik ve onurlu olacağımız günleri bekliyoruz artık! Ne mutlu seni sevene.

Videoyu youtube gönderenin belirttiğine göre :
Atatürk’ün Amerika devletine yaptığı konuşma. 1925 yılında Atatürk Orman Çifliğinde. Arkadaki şahıs Ankara Amerikan Büyükelçisidir(merak edenlere )




Not: Link için Sayın Master'a teşekkürlerimle
__________________
“Çalışmadan, öğrenmeden,yorulmadan rahat yaşama yollarını alışkanlık haline getiren milletler önce onurlarını sonra hürriyetlerini daha sonra da geleceklerini kaybetmeye mahkumdurlar.”
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Alıntı ile Cevapla
dentist kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (26-04-2007), AnnE (26-04-2007), Emekli (27-04-2007), Emin (07-05-2007), flz (26-04-2007), janus (26-04-2007), meraklı (26-04-2007), Ramo (28-04-2007), Süvari (26-04-2007)
Cevapla


Konuyu Toplam 3 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir)
 
Konu Seçenekleri
Modları Göster

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Açık
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 01:06 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce