#31
|
||||
|
||||
Dikkat-SPK’dan internetten ’yalan yorum’a ceza
SPK’dan internetten ’yalan yorum’a ceza
ANKA Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) bir internet sitesinin forum kısmına Frigo-Pak Gıda Maddeleri Sanayi ve Ticaret şirketi hisseleriyle ilgili olarak "voltran532" rumuzuyla "gerçeğe aykırı" yorum ve tavsiyeler yazan Volkan Güngör adlı kişiyi 10 bin 980 YTL para cezasına çarptırdı. SPK, Volkan Göngör’ün Frigo-Pak Gıda Maddeleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.’yle ilgili olarak hisse.net adresli internet sitesinin forum kısmına "voltran532" kullanıcı adıyla "yönlendirici nitelikte, gerçeğe aykırı, objektif olmayan, subjektif içerikli yorum ve tavsiyelerde bulunduğunu" belirledi. SPK daha önce "izinsiz olarak yatırım danışmanlığı faaliyeti verdiğini" tespit ettiği internet sitelerinin sahiplerine çeşitli cezalar uygulamıştı. İlk kez bir internet sitesinin forum kısmına görüşlerini yazan bir kullanıcı para cezası aldı. Kaynak http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/4106241.asp?gid=69 |
#32
|
|||
|
|||
Nasil bir yorum yapilmista ceza kesilmis.
Benim anladigim kadariyle sirket haberi üzerinde degisiklik yapmis. Yoruma ceza kesilmis deyince olay farkli boyutlara gidiyor. |
#33
|
||||
|
||||
Olay araştırdığım kadarı ile yorum değil yalan haber cezası bahsi geçen nickli üye bizzat spk nın haberini değiştirerek yalan haber yayınlamış ...
Arka BahCe Forum kurallarını her üyemizin okuyup itina ile uygulayacağından kuşkum yok, dolayısı ile rahatsız olacak bir şey de yok kanımca. |
#34
|
||||
|
||||
Dış Ticaret açığı
Ankara (AA)- Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Türkiye'nin dış ticaret açığının, 2005 yılında yüzde 25 artarak 42.9 milyar dolara ulaştığını bildirdi. Tüzmen'in, DYP Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan'ın yazılı soru önergesine verdiği yanıta göre, Türkiye'nin dış ticaret açığının 2000 yılından sonra izlediği seyir şöyle: ''2000 (26.7 milyar dolar), 2001 (10 milyar dolar), 2002 (15.5 milyar dolar), 2003 (22.1 milyar dolar), 2004 (34.4 milyar dolar) ve 2005 (yüzde 25 oranında artarak 42.9 milyar dolar)''
Devamı>>> http://haber.mynet.com/detail_news/?...ate=18Mart2006 |
#35
|
||||
|
||||
Erdoğan: Cari açığın büyümesi bana göre olumlu...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, zaman zaman cari açığın büyüdüğünün konuşulduğunu belirterek, ``Doğrudur, bana göre bu, aynı zamanda olumlu bir haberdir`` dedi...
devamı http://www.skyturk.tv/h_53448_2.html |
#36
|
|||
|
|||
Sembolleri yikan aciklama..
|
#37
|
||||
|
||||
İsyan provaları
Emin ÇÖLAŞAN ecolasan@hurriyet.com.tr
İsyan provaları DİYARBAKIR’da olanları izliyoruz. PKK yandaşları, devlete ve Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı açıkça isyan provası sergiliyor. Kente özel harekát timleri, askeri birlikler, panzerler yığılmış durumda. Benzer olaylar başka kentlerimizde de oluyor. Adana, Mersin, İstanbul, İzmir, Hakkári, Van, Siirt... Ve Yüksekova, Şemdinli gibi ilçeler... İsyancılar, talimatları AB ülkelerinden yayın yapan Roj TV’den alıyor. "Yürüyün, yakın, yıkın, açık dükkánları tahrip edin..." PKK’nın televizyonu bugün Danimarka’dan yayın yapıyor. Dün Belçika, İngiltere, İsveç gibi AB ülkelerinden yapıyordu. Biz işte bu AB’nin peşinden koşuyoruz, yalvarıyoruz. Ama bir televizyon kanalını susturmaya gücümüz yetmiyor... Çünkü AB, karşısında nasıl zayıf, kişiliksiz, onursuz olduğumuzu bizden çok daha iyi biliyor ve görüyor. AKP tarafından AB’ye yaranmak için çıkarılan yeni yasalar sonrasında polisin, askerin, tüm güvenlik güçleriyle birlikte yargının da eli kolu bağlandı. Diyarbakır’da dükkánlar, bankalar yakılıp yıkılıyor, işyerleri ve kamu kurumları taşlanıyor, polisler yaralanıyor, ortalık ateşe veriliyor. Çok acıdır, valilik binası güvenlik güçlerince kuşatılıyor. İsyan provası yapanlar sağlık ocağını bile taşlıyor. Taş ve ateş yağmuru altında polis ne yapıyor?.. Daha doğrusu ne yapabiliyor? Devamı>> http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/...zarid=5&gid=61 |
#38
|
||||
|
||||
Gazetecİ Vedat Yenerer'İn Yazisi Sonuna Kadar Okuyun
GAZETECİ VEDAT YENERER'İN YAZISI SONUNA KADAR OKUYUN
Petrol yoksa çıkartma ruhsatı neden vermiyorsunuz ..?!.. Değerli okurlar, geçenlerde Türkiye-Suriye sınırında uydu verilerine göre petrol denizi olduğu iddiasını yazmıştım. Yazı sonrasında Silopi de madencilik yapan Beşir Yılmaz aradı. Yazacaklarımı lütfen iyi okuyun!... Beşir Yılmaz telefonda .. "Vedat bey, gelin Silopi' de Cudi eteklerine sizi götüreyim de petrolü kendi gözünüzle görün!.."diyerek feryat ediyordu. "Nasıl yani!.." diye sorduğumda anlatmaya başladı.. "Biz aileden madenciyiz.Irak sınırında yaklaşık 300 km ya da bir başka deyişle yaklaşık 150 milyon ton asfaltit madeni buldum.. Bu madeni bir süre resmi olarak işlettikten sonra devlet 1978 yılında kamulaştırıyoruz" diyerek el koydu. Rezervin de 50 milyon ton olduğu iddia edildi.Madem asfaltit rezervi az, neden el koyuyorsunuz. Dünyanın neresine giderseniz gidin asfaltit maddesi bulunan her yerin altında petrol vardır.Silopi 'nin altı da petrol denizidir.Yaz aylarında etraftaki ocaklardan resmen petrol akar ve Hezil çayına karışır. Gelin görün! Sadece petrol değil, burada çok zengin uranyum Ve nikel madeni de var" - Nereden biliyorsunuz? "Türkiye'deki analizlere güvenmediğim için madenin her tarafından örnekler alarak Almanya'ya bizzat götürdüm ve analiz yaptırdım. Raporları gönderdim size ( Sonuçlar elimde Yatağan ve Tunçbilek''e göre iki misli rakamlar var) dünyanın en önemli uranyum madenlerinden birisi buradadır ve aktif haldedir.." Beşir Yılmaz'ın anlatacak o kadar çok şeyi var ki makineli tüfek gibi art arda sıralıyor. Ben de zaman zaman araya girip soru soruyorum -Petrol olduğunu nereden biliyorsunuz? "Bu bölgede İngilizler 1967-87de petrol aramışlar.Açılan kuyulardan gökyüzüne doğru 100 metre kadar petrol fışkırmış.Ardından kapatmışlar ve betonlamışlar. Benim madenimin yanında da bu kuyudan var ve vanasını gelin birlikte açalım eğer beton ve civa basıp tıkamadılarsa bakalım ne kadar petrol fışkıracak. Dönemin köylüleri arasında hâlâ yaşayan görgü tanıkları var ve petrolün 100 metre kadar fışkırdığını görenler var. "Beşir Yılmaz konuştukça pür dikkat dinlemeye devam ediyorum.." Vedat bey, asfaltit maddesi olan her yerde petrol vardır.Eğer petrol yoksa bana neden petrol çıkartma ruhsatı vermiyorlar?Musul ve Kerkük' ün rakımı 80-100 metre civarındadır.Cudi Dağı'ndaki petrolümüz resmen Irak'a doğru akıyor ve başta İngilizler ve ABD bunu biliyor.. Beşir Yılmaz bugünlerde Silopi' ye bile zor gider hale gelmiş. Devlet kamulaştırılacak diye el koyduğu madeni şimdi Turgay Ciner 'in sahibi olduğu Park Holding'e devretmiş. Durum böyle olunca,Yılmaz da dava üstüne dava açmış ve yürütmeyi durdurma kararı aldırmış. Eğer tekrar el konulursa AİHM''ye başvuracakmış.Kısacası madeninin peşini bırakmıyor ama artık bölgedeki aşiret ağaları da onun peşini bırakmaz hale getirilmiş..Bütün dava tutanakları elimde okudukça dehşete kapılıyorum.Şimdi sıkı durun... Beşir Yılmaz Başbakan Tayyip Erdoğan' a bu durum üzerine başvurmuş ve dilekçe vermiş dilekçede aynen şöyle yazıyor.."Bürokrasi ve çeteler milletin hak ve hukukunu aramaktan bezdirmiştir. Televizyonda ve basındaki konuşmalarınızda "hortumcu çetelerin ve bürokrasinin üstüne gidilecektir" diyorsunuz Millet buna çok seviniyor.. 25 yıldır gasp edilen madenimiz çete ve bürokratların, anayasa, kanunlar ve insan hakları hiçe sayılarak ihale yolu ile peşkeş çekiliyor. Allah'a ve sizin yüksek adaletinize sığınıyorum.Beşir Yılmaz devlet tarafından el konulan mallarını ve bunun karşılığında devletin verdiği parayı yazıya eklemiş.. 1- 35 km yol yaptım. 2- 500 bin ton hazır çıkarılmış kömürüm var. 3- 3,5 milyon metreküp hafriyat yapılmış. 4- Mazot tankları. 5- Dinamit ambarı. 6- Kantar ve kantar binası. Resmi olarak bana ait olan ve vergisini ödediği madenimde Bugüne kadar yaptığım işler vehalen bulunan demirbaş ve çıkarılmış maden içinde 5.800.800 TL. (Buna resmen gasp ve devlet terörü denir!) Beşir Yılmaz Başbakan Erdoğan'a yazdığı dilekçede devam ediyor. "Bu para halen bankada duruyor. Buna rağmen Türkiye Kömür İşletmeleri ihaleyi adamlarına ve hortumculara peşkeş çekiyor" Beşir Yılmaz' ın bu başvurusuna Başbakan Erdoğan bugüne kadar cevap vermemiş. Beşir Yılmaz'dan al ve ABD bağlantılı şirketlere ver. Uranyum konusu da bir başka skandal.Güneydoğu resmen petrol denizi üzerinde ve Türkiye ABD Firmalarının peşinde "bize petrol bul" diye yalvarıyor... İddialar devam ediyor:.6 mühendisin kafaları kesildi. TPİK diye Türkiye Petrolleri'nin kurduğu bir kurum yurt dışına petrol arama işlerine giriyor ve bugüne kadar milyar dolar zarar ediyor. Beşir Yılmaz diyor ki: "Kimin hain kimin işbirlikçi olduğunu anlamak çok kolay! Eğer bölgede petrol yok ise neden bana petrol çıkartma ruhsatı verilmiyor. Ruhsat verin 800 metreden petrolü çıkartmazsam ben bu ülkeyi terk ederim. MTA yıllar önce sondaj yaptı 480 metrede su bulundu ve ardından delici aletin ucu kırıldığı için sondaja son verildi.Herkes bilir sudan sonra petrol gelir. Biz yerli teknoloji ile 1200 metreye kadar sondaj yapabiliriz kimseye ihtiyacımız yok. İzni versinler siz görün petrol nasıl fışkıracak.. " Bu görüşmemizden bir gün sonra Beşir Yılmaz tekrar aradı ve Soma'da görevli bir mühendis ile görüşmemi isteyerek telefon numarasını verdi. Adını burada yazmak istemiyor.Mühendis ile görüşmemde daha da çarpıcı gerçekler çıktı ortaya.Altı ay kadar önce Cudi dağları eteklerinde bulanan 6 insan iskeletinin ne olduğunu bilip bilmediğimi sordu. Ben de "bilmiyorum" dedim. Mühendis ekledi "Bu iskeletler 18 Yıl önce Cudi Dağı'nda kaybolan 6 Türk petrol mühendisininiskeletleri. Kafaları kesilerek öldürülmüş.." Dondum kaldım.Ne diyeyim.Kendisi de mühendis olduğu için yalan söylemiyordur diye düşündüm..Ardından devam etti.. "Vedat bey Türkiye maden bakımından dünyanın en zengin ülkesi. Siz Ödemiş yakınlarındaki Bozdağ 'ın dünyanın en büyük altın rezervi olan dağlarından biri olduğunu biliyor musunuz? Ama bu madenleri kimse çıkaramaz. Hatta bu konunun üzerine giden gazeteciler öldürüldü. Uğur Mumcu ve Çetin Emeç'in öldürülmeden kısa bir süre önce bu madenler üzerine gittiğini biliyorsunuz her halde..." İlgiyle dinledim. O kadar çarpıcı şeyler anlattı ki, yazmaya sayfalaryetmez.İddiaların hepsinin belgeli olduğunu söyleyen bu mühendis,gazete ve televizyon kanallarında hiçbir gazetecinin bu yönde bir haber yapamadığını ve milletin resmen uyutulduğunu örneklerle anlattı. Beşir Yılmaz'a son sözüm " Bana anlattıklarınızı Genelkurmay''a anlatınız mı?"oldu. Aldığım cevap da aynen şöyle.. " Vedat bey her şeyi belgeleriyle birlikte bir kaç kez askeri büyüklerimize anlattım ama bugüne kadar bir arpa boyu ilerleme kaydedemedik!".. Ne diyeyim, bu milleti korumaya yemin etmiş olanlar utansın!.. Son sözüm: "ABve ABD , PKK''yı boşu boşuna özellikle bu bölgede güçlendirip milletin başına bela etmedi. Bölgeye gelecek barış ortamı Türkiye''yi ekonomik olarak uçuracak gelişmelere gebedir!.." |
Ramo kullanıcısına teşekkür edenler | ||
buena vista (09-04-2006) |
#39
|
|||
|
|||
Sevgili Ramo Hocam;
Mevcur iktidar ve mensubu olduğu zihniyatın seçimler öncesi dönemde yani muhalefet döneminde, devleti ve mevcut iktidarlara yıkıcı eleştiriler yönelttiği bir çok konu vardır. Hepimizin bildiği ve şahit olduğu bu eleştiriler özellikle medyada ve sanal misyonerler tarafından 'postama gelen bir e mail' notu ile tüm forumlarda boy boy yayınlanmıştır. Bu eleştirilerin en başında petrol ve madenlerimizin geldiğini hepimiz biliyoruz. Madenlerimizin de en başında da Dünya'da en önemli rezervlere sahip olduğumuz bor konusu gelmektedir. Seçimler öncesi değişiverdiğini, hatta gelişerek değişiverdiğini deklere ederek, bir merkez partisi adayı olarak, ABD yanlısı bir siyaset izleyeceğini açıklamıştır. İş bu beyan ve açıklamaları ABD ziyaretleri sırasında BBC gibi DÜnya medyaları önünde tekrarlayarak, ABD Başkanından dahi icazet almayı da başarabilmiştir. Tabii bu arada kendisine ve Ülkemize biçilen 'Ilımlı İslam' modeline de sımsıkı sarılmayı ihmal etmemiştir. Ne varki, Başkan Busch ve Ekibini ikna etmeyi başaran Hükümetimiz Dünyada gelişen olaylar karşısında ABD karşıtı politikalar izleyerek, gelişmek bir yana değişmediğini adeta sergilemiştir diyebiliriz. Bu kısa tespitler sonrasında; 363 Milletvekili gibi ezici bir çoğunlukla iktidar olan mevcut hükümetimiz, Ülkemizi Öncelikle İslam Alemininin liderlliğine oturtacak, sonrasında tüm dünyada vazgeçilmez bir güç konumuna yükseltecek olan, petrol ve bor başta olmak üzere madenlerimizi çıkartmayı ve kullanmayı NEDEN seçmemiştir? Vazgeçilemez enerji kaynağı olan petrol ve bor madenlerine sahip olmanın ne büyük bir silah olduğunu, Hükümetimizin bilmediğini iddia etmek sanırım zordur. Türban gibi ezeli ama eski silahına bile bugünlerde muhtaç hale gelip, yer yer kullanmaya başladığını gözlemlediğimiz Hükümetimizin yerden yüzmetre fışkıracak bir petrolü ve Dünyayı kendimize muhtaç bırakacak bor madenlerini NEDEN kullanmasın ki? Ayrıca enerji için çıkan savaşları yakından yaşadığımız bir dönemde ABD'nin çoğunluğunu kullanmamayı seçtiği Ulusal Petrol Rezervleri haricinde, Rusya Egemenliği atındaki Orta Asya Petrollerini bile ABD'li Petrol şirketleri aracılığı ile çıkaran, Ülkemize döşenen boru hatları ile bunları Dünya'ya satan bir ABD, neden Türk Petrollerini çıkarmasın ki? Azarbeycan petrole sahip olmasına rağmen, çıkan petrolün satışından ancak yüzde otuz, kırk oranında yararlanabilmektedir. Buradan da anlayacağımız gibi petrol gelirinin yüzde yetmişine yakın bir oranını petrolü çıkaran, başta ABD'li şirketlerin elde ettikleri bir durumda bizdeki petrolü çıkarmayışları pek akla yakın gibi gelmiyor diyebiliriz sanırım. Bir farklı bakış olarak değerlendirirsen sevineceğim. Saygılarımla |
#40
|
||||
|
||||
Lise öğrencisinin buluşu seri üretime geçti
Bir lise öğrencisinin pilsiz ve şarjsız yanmasını sağladığı el feneri, bir sallamayla 10 saat çalışıyor.
Türkiye'de ve dünyada ilk defa seri üretime geçen pilsiz ve şarjsız el fenerinin bir öğrencinin projesi olduğunu vurgulayan satış sorumlusu Metin Yıldız, "Teknik lisede okuyan bir öğrenci, bobin arasından geçen bir mıknatıs sistemiyle elektrik üretmeyi başararak el fenerinde uyguladı. Daha sonra bu projeyi İstanbul Elektrik Firması'na gönderdi. Burada arkadaşlarımızın yaptığı çalışmalar sonucu da olumlu çıktı. Pil ve şarj cihazı kullanamaya gerek kalmadan hazırlanan sistemde, sadece bir kez sallamak yeterli oluyor. Bir kez salladığınız el fenerinin elektrik enerjisi yaklaşık 10 saat gidiyor" dedi. Almanya'da katıldıkları bir fuarda bu ürünü gösterdiklerini belirten Yıldız, "Almanlar hayretler içinde kaldı ve bizden talepleri oldu. Bunu yapan bir lise öğrencisi, yani bir Türk'ün başarısıdır. Şimdi İstanbul Elektrik Firması tarafından seri üretime geçen bu el feneri ileriki dönemlerde maden ocaklarında kullanılan kasklara da monte edilecek. Bu sistem sayesinde pillerden oluşan çevre kirliliği ortadan kalkıyor. En iyisi ise aldığınız el fenerini ömürlük kullanabiliyorsunuz" şeklinde konuştu. Bir dönemlerin köy enstütüleri gibi malesef cumhuriyetin sanayi devrimi ruhunu taze tutan bu okullarımızda yatırımsızlıktan ve ilgisizlikten can çekişmekte. Zaman zaman böyle güzel başarılı çalışmalar çıksada artık.Eğitim ve teknoloji olarak bir terkedilmişliği yaşamakta. Oysa bir gelişmiş ülkede en çok üzerinde durulan,çok önem verilen okullar bunlar.İtalya dada gördükki 24 saat vatandaşın yaşlısı genci hizmetindeler.Sertifikasyon programlardan tutub akademik programlara kadar giden bir eğitim tarzında çalışıyorlar.Bulundukları bölgenin ekonomik yapısı ile ilişkilendirilmişler ve bu konuda yapıacak her türlü planlamada görev alıyor.söz alıyorlar.Meslek odaları ile çalışmaları inanılmaz. sanki ortak hareket ediyorlar. Bir meslek lisesi öğretmeni olarak inanın kıskandım onları. -Biz ise sanayimize tek yetişmiş elaman yetiştiren bu kanalları tıkadık.Köy enstütüleri gibi onuda siyasi bir inatlaşmaya kurban verdik.Üretmeyen bir toplum olarak çok büyük sıkıntılarını çekeceğimiz günler uzak durmuyor.Bir beyaz atlı prensin gelip,kötü cadıların eline düşen eğitimimizi kurtarmasını bekler olduk... |
Ramo kullanıcısına teşekkür edenler | ||
Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Konu Seçenekleri | Bu Konuda Ara |
Modları Göster | |
|
|