#11
|
|||
|
|||
Aziz NESİN'i diğer Yurtsever Aydınlardan ayıran bir küçük özelliği vardı.
Mahkemelerde süründü. Mapus damlarında yattı. Dövüldü. Taşlandı. Kovuldu. Darbeler oldu. Kelepçelendi götürüldü. Diri diri yakılanların arasında yakılmak istendi. Ama tüm bunlara rağmen; yazıları, imza günleri, söylevleri, demeçleri ve neredeyse elliye yakın dile çevrilen kitapları ile müdadele etmekten hiiiç yılmadı. Kaçmadı. Madamların, şansölyelerin yamacına sığınıp Ülkesini karalamadı. Şimdi, Diyeceksiniz ki; İyi hoş da, O da milletine salak dedi. Evet. Dedi. Hatta bu dediği için kırılmadım da değil. Ama sonuç da, Milleti için onca mücadele verenin, acı çekenin, üretenin, Milletinin her defasında aynı şapka sallayanlara oy verip seçtiğini görünce O kadarcık sitem etmesi de hoş görülebilir. Dedim geçtim. Gençliğe Hitabe konusuna hiç girmemek daha iyi olacak sanırım. |
#12
|
||||
|
||||
Yahu Hocam ;
Şurda ne güzel, Nedo'ya da hafiften fırça ataraktan, bol duygu soslu memleket özlemi gideriyoruz, sen de kalktın gecenin bi yarısı bütün ''kaçkınları'' itin malum yerine soktun. Ah be hocam ; Şimdi burada özeleştiri felan yapacak halimiz yok ama hani bazılarımızın neden ''gittiğini'' de en başta sen iyi bilirsin be. Şimdi Nedo çocuğun '' kaçma '' hazırlıkları için Bahçe'de kılıf aramaya başlamasıyla bilumum kaçkınlar ''damarları kabarmış '' bir ruh hali ile özlem şarkılarının empiüçlerini yandan çalmaya başlamış olaraktan efkar denizinde su üstünde durabilmeye çabalarken nerden çıktı ''yurtsever aydınlar ''. Ay benim Hocam ; Memleketten muhtelif nedenlerle uzak düşmüş olmak ya da sürülmüş olmak ya da kaçmış olmak, gittiğin yerde memleket için gülmeye, memleketin haline ağlamaya, memleket için dertlenmeye mani midir sanıyorsun. Kimi ekmek peşinde , kimi sevda peşinde, kimi evlat peşinde, kimi yaşayabilmek için gitmişlerin, memleketten ayrı olduklarını düşünme be hoca. Memlekette olup hatta memleketin sahibi olduğunu iddia edenlerin memleket insanını daha da salaklaştırmak için elinden geleni ardına komadığını, Nedo'ya hatırlattığın Hitabe'yi okurken hiç mi hiç ürpermediğini, memleketi memleket içinden hatta tepesinden satmanın daha kolay olduğunu bilmez misin. Bilmez misin de biz garip kaçkınları, satmaya kaçanlarla bir kefede hissettiren yazılar yazarsın. Şimdi sen bu yazılanlara alınırsın Allah bilir. Alınma Hoca ; Senin dediğinden anladığımın aslında senin demek istediğin olmadığını bilerek ve sadece başka yanlış anlaşılmalara bir açıklık getirmek için yazdım.Yazarken de rahatladım.Senin üstüne kusmayacağım da nerelere kusacağım Ay Hoca. |
#13
|
||||
|
||||
Davet
Dörtnala gelip Uzak Asya’dan
Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benzeyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu davet bizim... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim... Nazım Hikmet Minik Not : Bu memleket gibi Nedo da bizim Arka BahÇe nin bir Fidanıdır.....
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez |
#14
|
||||
|
||||
Anne'cim, yanlış anlamışsınız. Ben kaçma düşüncesinde değilim. Bilemem LA de Paris de yada Münih de bir kaç sene kalmadan, oralarda yaşayıp yaşayamayacağımı. Bu, yaşanılacak, uyum sağlanacak şehir başka konu. Herşeyden önce AİLEM var burada. Ben ailemi bırakıp, kendi eğlencem, rahat yaşam koşullarım için gidemem buralardan, GİTMEM. Son derece ileri görüşlü olduğum kadar ESKİ KAFALIyımdır da. Gururda duyarım bu halimden. Neyse, dedim ya başka konu o konu.
Asıl anlatmak istediğim, bu ülkenin, İstanbul'un ne kadar yaşanmaz hale geldiği. Sn.Master, başlığı "Yaşadığımız ülke Türkiye" koysaydın demişti, doğru demiş anlıyorum ki şimdi. Eğer öyle koysaydım, konu sapmamış olacaktı. Suç oranlarından bahsettim sadece... Yaptığımız işe karşılık hakkımızın alınamamasından bahsetmedim. Trafikte yaşadığımız stresden bahsetmedim. Davarını satıp minübüs alan, beline silah takıp gezen ama milyon dolarları olan adamın, tübitak ödüllü babamdan daha rahat yaşam sürdüğünden bahsetmedim. Arabamın arkasına her sabah parkeden arabalardan, otoparktan çıkmak için 20 dk beklememden, nasıl insanların bu kadar salak olduklarını düşünerek her hafta 2 saat dairelerin zillerine basarak geçirmek zorunda olduğumdan bahsetmedim. Sahilde gece maçtan dönerken sahilde ışıklarda durduğumda camıma yanaşan fahişelerden bahsetmedim. Bu sebepdendir ki saat 9 da kız arkadaşlarımı almak için bostancı ışıklara gittiğimde, yanlarına araba yanaştığını, bu sapıklar yüzünden nası kötü hissettiklerinden bahsetmedim. 2 sokak ötemde uyuşturucu satarken gördüğüm liseli gençten bahsetmedim. Daha 2 gün evvel müşteri kapmak için dolu yağarken çat diye yolun ortasında durup bize zincirleme yaptıran taksi şöföründen bahsetmedim. Sen napıyosun lan diye yakasından kaldırdığımda müşteriye "gelmiyormusunuz" dediğinden bahsetmedim. Biliyorum ki Amerika dada var, Almanya dada manyağı, sapığı, stresli yaşamı. AMA BUKADAR MI? Yaşadığımız ülkeden bahsettim, kaçmak istediğimden değil. Ha şimdi izninizle geleyim sizin değindiğiniz noktalara; Ben doğuluyum Ali Hoca'm. Aslen anne ve baba tarafım ikiside anadoluğunun göbeğinden gelir. Türk derseniz damarımdaki kanın son damlasına kadar Türk'ümdür. Milliyetçiyimdir ve Milliyetçiliği iyi bilirim: Bu ülkede Milliyetçi yok denecek kadar az olduğunu bilecek kadar iyi bilirim. Gençliğe Hitabe demişsiniz. Onu da iyi bilirim. Bursa Nutkunuda bilirim. Günü gelince elinde T.C. ana yasası, sırtında ay yıldızlı bayrağı en önden gidecek olanın ben olduğumu, arkama baktığımda üç avuç insandan ötesi olmayacağınıda iyi bilirim. Bunları söylemenin birşey ifade etmediğini de iyi bilirim. Dün Mustafa Kemal özgeçmişini bitiridi editör arkadaşlarım. 25 sayfa kadar tuttu. Tahminen yazılmış en büyük Mustafa Kemal yaşamı oldu. Her ay 110 özgeçmiş yazıyor editörlerim. Türkçe dediğiniz zaman en geniş içeriği BEN sağlıyorum bu ülkeye. Ne milliyet gazetesi, ne Türk Dil kurumu. Her ay 1000 lerce paragraf Türkçe içerik ürettiğimi iyi bilirim. Hollandalı milyoner yazara mail atıp, sizinle röpörtaj yapmak istiyoruz dediğimde telefonla bana dönüp "Elbette mutluluk duyarım" dediğini iyi bilirim. Kıçı kırık gazete yazarımızla, futbolcumuzla röpörtaj yapmak için kaç ay uğraştığımı iyi bilirim. Kameramla, fotoğrafçımla beni kafelerde bekletip gelmeyen devlet sanatçımızı iyi bilirim. Ne yapmaya çalıştığımı, nereye geleceğimi iyi bilirim. Bu ülkeden kaçmak isteyen insanın bu emeği bu ülkeye harcamayacağınıda siz iyi bilirsiniz. Nesin'e kırılmışsınız. Neden merak ettim? Yanlış söylemiş %60 demiş 70 demiş derseniz evet haklısınız. Yanlış söylemiş, az söylemiş. Çok az söylemiş. Benim hiçbir umudum yok bu ülkeden. Benimkisi eğlence sadece, benimkisi at yarışı gözleri kapalı. Annem anladı onu okuyunca bu masalı... |
nedo kullanıcısına teşekkür edenler | ||
#15
|
|||||||||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||||||||
Sana sorayım o zaman. Bir milletin %70 aptal olmamasını sağlayanlar kimlerdir? |
#16
|
|||
|
|||
Empati
Alihoca çok güzel sormuş , nedeni bırakıp sonuca kitlenip kalıyoruz....ki saptamaya katılmıyor ve bu tür saptamaları yapanları üzülerek izliyorum o da ayrı konu..
Aziz Nesin'in verdiği yüzde ve aptallık konusunda yazı yazanlar ve hatta yuzdeyi az görüp artıranların içindede kendini bu büyük yüzdedeki aptalların arasına koyan pek olmaz nedense; ha bazen bende dahil diye yazarak aklınca fazlaca akıllılar var o da ayrı konu. Sonuç olarak konuyla belki pek alakası olmayan bir sonuç olacak ama öncelikle hepimiz empati yapabilmeyi başarmalı sonra nedenlerden ve olaylardan sonuç çıkarmalıyız. Varmı yapabilen? |
dohol kullanıcısına teşekkür edenler | ||
alihoca (17-03-2007) |
#17
|
||||
|
||||
Tabi ki çok doğru söylemiş Ali hocam. Bu suçları işleyen anasının karnından katil, sokakta aylak aylak gezen genç ise aptalmı doğuyor? Elbette hayır.
Elbette kim olduklarını çok iyi biliyoruz asıl sorumluların. Şunuda çok iyi biliyorum. Bu ailede değil, o adamı karısının önünde denize atan magandaların ailesinde doğmuş, büyümüş olsam, belki o maganda ben olacaktım. Ama bunlar, gerçeklerimizi değiştirmiyor ne yazık ki.Türkiye'nin çok büyük, ama çoook büyük bir eğitim sorunu var. Buda kaybedecek hiçbirşeyi olmayan insanları getiriyor beraberinde. Bizlere de yaşanılmazlığı getiriyor. |
nedo kullanıcısına teşekkür edenler | ||
bikmisbroker (17-03-2007), Ramo (17-03-2007) |
#18
|
|||||||||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||||||||
Lütfen
Hayır, hayır. Böyle geçiştirmeyelim dilersen. Bildiklerimizi, bildiğimizi sandıklarımızı daha doğrusu ezberimizi, masallarımızı tekrar bir gözden geçirelim. Asıl sorumlular kimdir? |
#19
|
||||
|
||||
Bu milletin %20 si aptal değildir.
mi deseydi acaba toprağı bol olasıca ? |
#20
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Ego-mego, laf sokuşturma-geçirme, kırmak-üzmek, 1-0 Galip-mağlup, tatmin filan da olmadığını açık yüreklilikle belirteyim. Bildin-bilemedin gibi gereksiz sınava çekilmelerin olmadığı veya hep ben bilirim egolarından arınmış, velhasıl türlü komplekslerini aşmışların toplandığı bir dost meclisinde karşılıklı söyleşmek, dahası dertleşmek olarak yaklaştığıma inanmanızı dileyerek, Soruya biraz daha açıklık(tekillik) getireyim dilerseniz. Toplumsal kesimlerden, Türk Milletinin %60-70'inin aptal olmasının SORUMLUSU kimdir. |
Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Konu Seçenekleri | Bu Konuda Ara |
Modları Göster | |
|
|