#101
|
||||
|
||||
Terketmedi sevdan beni
Aç kaldım,susuz kaldım. Hain karanlıktı gece Can garip,can suskun, Can paramparça... Ve ellerim kelepçede tütünsüz,uykusuz kaldım, Terketmedi sevdan beni...
__________________
VAR'la YOK arasında dar bir alan var ya,işte oraya bayılıyorum... |
#102
|
||||
|
||||
memleket isterim
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsunÿÿ; Kuşların çiçeklerin diyarı olsun. Memleket isterim Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun; Kardeş kavgasına bir nihayet olsun. Memleket isterim Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun; Kış günü herkesin evi barkı olsun. Memleket isterim Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; Olursa bir şikayet ölümden olsun. Cahit Sıtkı Tarancı |
meraklı kullanıcısına teşekkür edenler | ||
alihoca (06-05-2007), buena vista (07-05-2007), dentist (06-05-2007), Lizzy (07-05-2007), realist34 (23-06-2015) |
#103
|
||||
|
||||
AYRILIK
İki rayı gibiyiz bir tren yolunun yakın olması neyi değiştirir son istasyonun??
__________________
VAR'la YOK arasında dar bir alan var ya,işte oraya bayılıyorum... |
#104
|
||||
|
||||
affet
Gecelerin çağıldamasına eşlik eder ağaçların salınışı,
Gökyüzü derin, gökyüzü sonsuz gelir Yıldızları taşırken kucağında, Denizlerin hoyrat dalgaları dingin sanılan ruhlara çarpar, Özgürlük, sadakat, yemin diye.... Ama yoksun..... Bağımsızlık kelimesinde esir, kenetlenmiş dilim Yürümez olmuş ayaklarım... Şaşkınlığımı affet Ata'm, Senin gençliğin olamadım, Senin inancını yaşatamadım, Varlığını ederken armağan Yokluğunun boşluğundaki ağırlığı taşıyamadım. A.L. |
meraklı kullanıcısına teşekkür edenler | ||
alihoca (11-05-2007), buena vista (12-05-2007) |
#105
|
|||
|
|||
Sosyal Adalet
Bir irgat, bir isçi, bir de issiz
Üç arkadas Oturdular bir agacin altina.. Hiçbirisi birbirinin derdinden anlamaz Her üçü de Sanki iki cami arasinda kalmis beynamaz.. Her üçü de yorgun ve aç, Lakin cepte para yok Istah kusu dolasiyor baslarinda karin tek. Isçinin cani istedigi üzüm yemek Irgat bozuldu buna, cani istiyor seftali, Issizin dili varmiyor, istiyor ekmek ekmek.. Isçi ayaga firladi, “Defolun lan miskinler!” Irgat söyle bagirdi: “Hastir lan kendine gel!” Issiz ekmek diyordu, baska sey demiyordu, Sanki içlerinde bir seytan kanlarini emiyordu. Girmisken birbirlerine, bir delikanli kostu geldi, Birbirleriyle kavga eden üç garibanin Acinacak halleri, delikanlinin kalbini deldi. Dedi, „ Yahu neden kavga edersiniz, hepinizin amaci bir ?“ „Hepinizin karni aç, sIkIntInIz bellidir.“ Üç gariban sasirdilar, bakistilar, „Öyle ya, hepimizin karni aç ..“ dediler, birbirlerine.. Üçü de bilmeyerek ayni seyi istiyordu zira, Üçünün de oturduklari gecekondular bile kira.. Ayrilirken delikanli yanlarindan, Seslendiler arkasindan.. „Delikanli, ne olur bize adini lütfen..“ Delikanli geri döndü ve gülümsedi: „Adim mi.. SOSYAL ADALET..“ KAYA CELIKKANAT |
#106
|
|||
|
|||
Nilüfer Şarkıları
Erkekler Ağlamaz
İçinde bin pişmanlık gözlerinde yaş Yüzünde yasak duyguların verdiği garip telaş Sesinde bir burukluk, ellerin soğuk Boğazında düğüm, düğüm kelimeler Erkekler ağlamaz, sil göz yaşını Kaçırma gözlerini benden suçlu, suçlu Erkekler ağlamaz, insanız unutma Sustururum zamanla içimdeki bu acıyı Göz yaşların içimi acıtıyor Erkekler ağlamaz sevgilim, sil gözyaşını Yaşadığım o günleri unutmak zor Geceler boyu beklemek nedir Onu birde bana sor Çok özlemek ve sevmediğini bilmek Sonu gelmez acılarımla beraber |
alihoca kullanıcısına teşekkür edenler | ||
#107
|
|||
|
|||
Gönlüme bir ateş düştü yanar ha yanar yanar
Ümit gönlümün ekmeği umar ha umar umar Elleri ak yumuk yumuk, ojeli tırnakları Nerelere gizlesin şu avucum nasırları Otomobili tamire geldi dün bizim tamirhaneye Görür görmez vurularak başladım ben sevmeye Ayağında uzun etek dalga dalga saçları Ustam seslendi uzaktan oğlum al takımları Bir romanda okumuştum buna benzer bir şeyi Cildi parlak kağıt kaplı, pahalı bir kitaptı Ne olmuş nasıl olmuşsa aşık olmuştu genç kız Yine böyle bir durumda tamirci çırağına Ustama dedim ki bugün giymeyim tulumları Arkası kuşlu aynamda taradım saçlarımı Gelecekti bugün geri arabayı almaya O romandaki hayali belki gerçek yapmaya Durdu zaman durdu dünya girdi içeri kapıdan Öylece bakakaldım gözümü ayırmadan Arabanın kapısını açtım, açtım girsin içeri Kalktı hilal kaşları sordu kim bu serseri Çekti gitti arabayla egzozuna boğuldum Gözümde tomurcuk yaşlar ağır ağır doğruldum Ustam geldi sırtıma vurdu unut dedi romanları İşçisin sen işçi kal giy dedi tulumları İşçisin sen işçi kal giy dedi tulumları. Cem Karaca |
flz kullanıcısına teşekkür edenler | ||
#108
|
|||
|
|||
Sİzİn İÇİn
insanlığa
Sizin için, insan kardeşlerim, Her şey sizin için; Gece de sizin için, gündüz de; Gündüz gün ışığı, gece ay ışığı; Ay ışığında yapraklar; Yapraklarda merak; Yapraklarda akıl; Gün ışığında binbir yeşil; Sarılar da sizin için, pembelerde; Tenin avuca değişi, sıcaklığı, yumuşaklığı; Yatıştaki rahatlık; Merhabalar sizin için; Sizin için limanda sallanan direkler; Günlerin isimleri, Kayıkların boyaları sizin için; Sizin için postacının ayağı, Testicinin eli; Alınlardan akan ter, Cephelerde harcanan kurşun; Sizin için mezarlar, mezar taşları, Hapishaneler, kelepçeler, idam cezaları; Sizin için ; Her şey sizin için. ORHAN VELİ KANIK |
#109
|
|||
|
|||
NATAŞA
1. Nasıl ki Bir ana ceylan Vurulmuş yavrusuna İçten yanıyorsa Ve nasıl ki Teksas'lı bir kız Almanya'da ölen sevgilisini İstanbul'da arıyorsa İşte öylesine. Beyaz yeleli Bir atın sırtında Gece demeden Gündüz demeden Durmadan dinlenmeden Koşarak Azgın denizlerdeki Kudurmuş dalgalar gibi Coşarak Kokladığın her çiçeği Yaprak yaprak Bastığın her adım toprağı Parmak parmak Dolaşarak Bir gün ben de seni aramaya çıkacağım Nataşa! Seni kaybettiğim dünyada Bulmak istemiyorum Geçtiğim yollardaki bütün aynaları Ters kapattım O her köşe başında Tüm insanlardan sakladığım Hatıralardan Birer yıldız yaptım Ve onları Bilmediğim bir dünyanın Göklerine astım Tut ki Yirmialtıncı asırda Merih'te Yahut Otuzsekizinci asırda Uranus'ta Yahut Zaman adlı çizginin Bir x noktasında O her köşe başından Çekip çıkardığım Ellerimle göklerine Pençe pençe Yıldızlara astığım Dünyadayız. Orada Ne meyhane tezgâhlarında Mumlar gibi yanıp tutuşanların Gönül yarası Ne yalın ayak başıkabak Sokakta dilenenlerin Ekmek davası Ve ne de Kana susamış insanların Ölüm kavgası. Her köşe başında bir çeşme Her çeşmeden Oluk oluk akan sular Ve suların başında Hep bir ağızdan İpek bir yumak sarar gibi Türkü söyleyen kızlar var. Ne Neron Ne Sezar Ne Hitler Ne Mussolini Ne Hiroşima Nataşa. Dokuz gezegenin Onuncusu Kardeş kavgasının En sonuncusu Öylesine bir dünya ki bu Ne İsa'nın oniki havarisi Ne Muhammed'in dört halifesi Çözemedi Çözemedi Bunun ne demek Olduğunu. 2. Tüm ışıkları söndürdüler Birer birer Tüm çeşmelere Kilit vurdular Güneşi hapsettiler Ve seni Yıldızların karanlığında Yaşamaya Tutsak ettiler. Sen ki Burjuva züppeleri nezdinde Salonları süsleyen Bir gül Ve proleter sınıfından Bir emekçisin İstesen Senin için Sönen mumlar birer birer Yanabilir Kilit vurulmuş çeşmeler Gürül gürül Akabilir Akvaryumlu meyhanelerde Zümrüt yeşili gözlerine Şiirler okunur Ve Adalar'da Türküler yakılır Altın saçlarına Ben Jandarma dipçiklerinin Meydanlarında şaha kalktığı Sokakları Barut ve ölüm kokularının Sardığı Bir sonbahar akşamında Üç kurşun sesiyle doğdum. Senin için Doktor-hastabakıcı Ebe-hemşire Yahut suyla ekmek Ne ise Benim için Sehpa ve ölüm Barut ve ateş Yahut kavga O'dur Ve kavgasız geçen günlerimin neşesi yoktur. Yasamızda Akvaryumlu meyhanelerde Zümrüt yeşili gözlerine Türkü yakmak yok Biz çoktan erittik Yüreklerimizin çelik potasında Sütün bacaklı kızların Gözbebeklerini Yasamızda Kilit vurulmuş Yasak kapıları Kırmak yok Açmak var Suları Gürül gürül Akıtmak var Ve tüm insanları İnsanca yaşatmak var. Yasamızda Kan Barut Ateş Ölüm Yok Olmayacak Özgürlük ve kardeşlik var. Ve düşün ki Seni Yıldızların karanlığında Yaşamaya tutsak ettiler Ve sen Siyahın ne kadar siyah Beyazın ne kadar beyaz Olduğunu Görmeden öleceksin Oysaki ben Güneş aydınlığını gördüm Güneşin hapsedildiği yeri biliyorum. Hazır ol Ordu ordu Bölük bölük Teker teker Geliyorum. Bu Ne benim sana Tepeden inme bir emrim Ve ne de Ayaklarına kapanıp ağladığım Bir yalvarışımdır Bu Eğilmez başların Bükülmez bileklerin Yani tarihin Durdurulmaz emridir. Necati Siyahkan |
alihoca kullanıcısına teşekkür edenler | ||
#110
|
||||
|
||||
BEDAVA
Nereye gittiği belli olmayan Oylarla sevindir onları Giydir… kuşat Kuzu kuzu Gönder meclise… Bildiğin gibi Taltif... alkış bedava! Hizmetsiz... ilgisiz Boş geçen günler için de Fırsat ver onlara Baş köşelere Şöyle ağalar gibi Bağdaş kurup otursunlar Nasıl olsa Koltuk... minder bedava! Televizyonlar... camiler... okullar Daha neler neler emirlerinde Her yerde... her zaman Propaganda… reklam bedava! Yolsuzluk… partizanlık… İnsan kayırma… Yerine getirilmeyen vaatler… Bir de dokunulmazlık bedava! Geçim derdi… pahalılık Ancak seni düşündürür! Unutma sakın Güvenlik gibi Terör… kapkaççılık da Sorun değil onlara! Seçimden seçime aranmak Ne kadar iyi... ne kadar keyifli... Bildiğin gibi “Kullanıldığın ölçüde Bıyık altından sırıtacaklar sana!“ Her şeye rağmen Üstüne yüklenen dertleri unut Ve vermeye devam et oyunu Ananın ak sütü gibi helâl olsun onlara! Bunlar da yetmez : Avazın çıktığı kadar bağır Onlar için nefes tüket! Para verecek değisin ya Enayilik... ahmaklık bedava! Üzeyir Lokman ÇAYCI Ankara, 25.12.2006 |
Ramo kullanıcısına teşekkür edenler | ||
Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Konu Seçenekleri | Bu Konuda Ara |
Modları Göster | |
|
|