Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe - Sayfa 68 - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Arka BahÇemiz > Arka BahÇe
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Arka BahÇe
Konudaki Cevap Sayısı
14497
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
656030

Cevapla
 
Konu Seçenekleri Modları Göster
  #671  
Eski 18-05-2009, 07:15
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5527 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Bazıları Ayakta ölür





ayakta.jpg
Alıntı ile Cevapla
AnnE kullanıcısına teşekkür edenler
account (18-05-2009), alihoca (02-07-2009), ar_de_ (21-05-2009), buena vista (18-05-2009), dentist (18-05-2009), Emin (26-05-2009), janus (29-05-2009), Master (18-05-2009), meraklı (21-05-2009), neron (18-05-2009), nomeames (18-05-2009), Ramo (18-05-2009), su (28-06-2009), Süvari (18-05-2009)
  #672  
Eski 29-05-2009, 15:40
LAZIO LAZIO bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Jan 2009
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 111/62
83 Mesaj ına 243 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Korkular

70li yillarda bir dergi,birkac tiyatro oyuncusu ile cok enteresan bir arastirma/haber gerceklestirmisti….Uzun siyah pardesu giyen,elleri megafonlu tiyatrocular Sultanahmet’te insanlari durdurup,duvara dizip ustlerini aramis,sorgulamis,yerler comeltip bekletmisti…..Bir Allahin kuluda cikip “Siz kimsiniz?....Kimliginizi goreyim….Ne hakla” falan dememis daha dogrusu diyememisti…Turkiye’deki genel tabloyu son derece carpici bir sekilde yansitan bir calisma idi…....Insanlar korkmuslardi,korkutulmuslardi…..Koministler gelecegine devlet terorune,haklarinin ellerinden alinmasina raziydilar…..

Ben kucukken hatirlarim mahalle arasinda top oynarken yasli bir adam Ibranice ve Rumca gazete satardi bagirarak…..Ancak Kurtlerin birakin Kurtce gazete cikartmayi kendi lisanlarinda konusmalari bile yasakti…..Zaten oyle bir etnik grupta yoktu …..Radyoda yada gecede iki saat siyah beyaz yayin yapan TRT’de Ingilizce,Fransizca,Italyanca muzik calar ancak sokakta Kurtce sarki mirildanan kendini karakolda bulurdu…..Insanlar “memleket bolunur” diye korkutulmuslardi…..

Bundan 25-30 sene evvel “Turk parasini koruma kanunu”vardi….Uzerinde 3-5 Mark yada Dolar veya cebinde yabanci sigara bulunan karakola cekilir ve bu kanuna muhalefetten yargilanirdi….Uc senede bir bankadan bordro karsiligi alinan 200 Usd (Zengin tayfasi bu 200 Dolarla Fransa sahillerinde aylar gecirir bavul bavul esya ile memlekete donerdi….becerikli insanlar nede olsa) ile yurt disina cikilabilir,ithalat ise zaruri ihtiyac disinda hemen hemen yoktu…..…..”Bu kanun kalkarsa Turk ekonomisi batar” diye korkutulmustu insanlar…..(Kalp ilaci,rontgen filmi ithal edemeyen….Yurt disindaki elcilik mensuplarinin maasini odeyemiyen ekonomi daha nasil batacaksa?)

Darbeler yasandi insanlarin haklari ellerinden alindi,evleri arandi,arkadaslari,yakinlari iceri alindi iskence gordu,kimi kayboldu…..Analar Beyoglunda kaybolan cocuklari icin beklestiler Cumartesi gunleri….Kimsenin sesi cikmadi…..Insanlar korkmustu korkutulmustu….

Bu gunun Turkiye’sine baktiginizda pek degisen bir durum soz konusu degil…..”Seriat geliyor”dan,”Yabancilar toprak alip memleketi bolecekler” yelpazesinde yaratilan oculer ve bu yolla devlet burokrasisinin iktidar mucadelesi suruyor……

Devlet burokrasisinin insanlara hizmet yerine onlar uzerinde tahakkum kurmasi az gelismis toplumlarin karakteristigi sanirim……Insanlar korkutulur ve tahakkum surer….Zayiflama durumunda yeni korkular icad edilir…..”Bolunuruz,ac kalirsiniz,kitir kitir keserler…..gel benim kanatlarimin altina,…ben seni korurum…..oyle hak hukuk falanda fazla karistirma” anlayisi…

Daha kisa portre etmek gerekirse……Devlet dairesine giren gavurun “Maasini ben veriyorum,sen bana hizmetle gorevlisin,yap su isimi tavrina karsi……..Boynunu buken,onunu ilikleyen “Saygilarimla arz ederim efeem”anlayisi……Ve bunun surdurulme mucadelesi….…LAZIO

-------------------------------------------------------------------------
Alıntı ile Cevapla
LAZIO kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (02-07-2009), dentist (29-05-2009), Emin (10-06-2009), Master (30-05-2009), meraklı (30-05-2009), neron (01-06-2009), Ramo (29-05-2009), serdarkus (31-05-2009), su (28-06-2009)
  #673  
Eski 06-07-2009, 06:43
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5527 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Resimdeki parmak, tarafımızdan fotoşop edilmemiştir. Resmin orijinalinde vardır.
Kimsenin bu resmi buraya yapıştırırken kötü niyetli olduğumuzu düşünmesine mahal yoktur.



060720090158254674590.jpg
Alıntı ile Cevapla
AnnE kullanıcısına teşekkür edenler
account (06-07-2009), alihoca (13-07-2009), ar_de_ (08-07-2009), Emin (07-07-2009), hazan (07-07-2009), LAZIO (06-07-2009), Master (06-07-2009), meraklı (06-07-2009), neron (06-07-2009), Ramo (06-07-2009), su (07-07-2009), Süvari (22-07-2009)
  #674  
Eski 08-07-2009, 05:26
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5527 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Evetttt !!!!

Konunun, konu insanlarının uzun süre uzagında kalmamıza tabii ki ulusal medya sessiz kalamadı, ve Onların haberlerini verme görevini üslenmeye yeltendi.

Bu da bana ders olsun !!!

İrina nerelerde, tuhaf hayatın Alina'sı ne halt yiyor?

Anlaşıldı, artık kimseden hiçbirşeyi saklamadan açık seçik anlatmaya başlayacagız yeniden.



VATAN'dan


Rusya’nın son yıllarda çıkardığı en başarılı manken olarak gösterilen Irina Sheikh, Avrupa’da başarılarından sonra Hollywood’a transfer oluyor. Shaykhlislamova olan soyadını kısaltan 23 yaşındaki manken en büyük hayalinin Bond kızı olmak olduğunu söyledi. İrina, Intimissimi and Guess gibi markaların da yüzü olmuştu.

9700_5532_27052009_15.jpg
Alıntı ile Cevapla
AnnE kullanıcısına teşekkür edenler
account (08-07-2009), alihoca (13-07-2009), buena vista (11-07-2009), Emin (10-07-2009), Master (08-07-2009), neron (08-07-2009), Ramo (08-07-2009)
  #675  
Eski 13-07-2009, 08:58
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5527 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

- Toparlan kız , Antalya’ya gidiyoruz. Bahçe ahalisinden bir Antalyalı bizi davet etti. Bir hafta kadar oralardayız.

Öyle bir sarıldı ki boynuma, ne kadar nefessiz kaldığımı ve bütün vucudumu saran sıcak tenin kan basıncımda yarattığı dalgalanmaların şiddetini hala hatırlayamıyorum. Kendimi zor toparlayıp üzerimden kopardım, ve sedire uzanıp en az altı dakika kendime gelmeye çalıştım.

Biryandan anlımda ve boynumda birikmiş terleri yumuşak hareketlerle silerken sordu ;

- Kim bizi davet eden AnnE , bir ömrün özetini , gündelik hayatın tatlı çileleri gibi anlatan şirin dilli seracı mı ?

- Maşallah kız ! okuduğunu anlamayı da geçmişsin, yazanın tahlilini de yapmaya başlamışsın; ama o değil , diğeri. Bahçe’de yirmili yaşlarından beri tanıdığım ama on yıldan fazladır bir sürü şeyi paylaşıp yüzünü görmediğim, fakat bu süreçte, en başta mesleki başarısını izlemekten pek keyif aldığım sert dilli kavruk adam. Onun kavrukluğu hem Antalya’nın yakan güneşindendir, hem de ve esas olarak, yaşadığı yerin ve ülkesinin geleceğine sadece dertlenmekle kapmayıp, sivil toplum ve siyasi yapılar içinde sözünü söyleyebilmeyi, görev almayı, doğru bildiğini yapmayı şiar edinmesindendir ; neslinde görülmeyen numunelik bir heriftir senin anlayacağın. (aslında hiç mi hiç anlayamayacağın. Merak etme sizin neslinizde böyleleri o kadar az ve onları anlayamayacak olanlar o kadar çok ki. )

- Diğer Antalyalı’ya gelince; O’nun hiç haberi olmayacak gidişimizden. Bilirim duyarsa oralarda olduğunu kendini telef edecek bir arada olmak için. Onunla görüşmemiz ciddi problemlere gebe. Şöyle ki ; eğer bir konuşmaya başlarsak, Şems’in Rumi ile kapanması gibi 40 gün 40 gece bitmez o muhabbet. Sen Kimya Kız gibi kalakalırsın mutsuz ; Kerra bizden nefret eder.Ya da söyleyecek bir şey bulamadan sıkıntıyla otururuz karşılıklı. Bu iki riski de alamam ben. Bırak O beni beklemesin, ben O’nu.

Hay Allah ! Alina ile Antalya maceramızı anlatmaya oturduk , konu yine güncel kitaplara geldi. Nerdeyse bütün zamanların en cok satan kitabı olmuş Aşk. İkiyüzbin kitabı alanların kacı okudu merak ederim doğrusu. Yazarını pek sevmemiştim Baba ve Piç’i okudugumda. Memleketin kanattırılan bir yarasına populer bir parmak basma hikayesi idi. Çok basit ve ucuz gelmişti hikayesi de anlatımı da. Aşk’ı da bu çekincelerle okumaya başladım. İlk başlarda haklı çıktım. Sufizm üzerine populer bir tanıtım kitabı. Hele İslam’ın merak konusu oldugu bu zamanlarda orijinalini de İngilizce yazarsan iyi ekmek yersin bir sürü ülkeden diye düşündüm. Fakat ilerledikçe kitap güzelleşti. Okuttu kendini.

Neyse, biz dönelim Antalya seferine.

Aslında bu meseleye hiç girmemek çok daha doğru olacak ya neyse, bakacağız artık.
Alıntı ile Cevapla
AnnE kullanıcısına teşekkür edenler
account (13-07-2009), alihoca (13-07-2009), ar_de_ (13-07-2009), Buddha (13-07-2009), Emin (20-07-2009), Master (13-07-2009), neron (28-07-2009)
  #676  
Eski 27-07-2009, 16:36
Emin - ait Avatar
Emin Emin bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Mar 2006
Bulunduğu Yer: Antalya
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 305/762
198 Mesaj ına 2281 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Tarih Hanesi Açık Davetiye

Daha “Toparlan kız, Antalya’ya gidiyoruz” cümlesini okur okumaz dondum kaldım.

Gözlerimin ucu, bu cümlelerin devamı olan cümleleri başını döndürmeden kopya çeken bir öğrenci gibi okurken donmuşluğum devam ediyordu.

Vay be, demek tam bir hafta buralarda olacakmış!
6 dakika kadar bekledimse de donmuşluğumda bir çözülme olmayınca metnin geri kalan kısmını okuyamadım ancak okudum anlamına gelecek şekilde teşekkür düğmesine bastım.

Seradaki evde tane tane okuyayım diye yazının tamamını Ctrl+C yaparak taşınabilir diskime kopyaladım, emaneten (e-postalarıma bakmak için) oturduğum başkasının bilgisayarı başından ayrıldım.

**
Gene iç içe girmiş konulardan, göndermelerden oluşmuş enfes bir yazıyla baş başaydım.

Şahsıma yönelik güzel ve övgü dolu cümlelerle karşılaşınca nasıl gerildim anlatamam.

Hele Şemseddin ve Celâleddin örneği…

**
“Bilirim duyarsa oralarda olduğumu kendini telef edecek bir arada olmak için.”

Elbette bazen insan birileri için kendini telef edebilmeli, üstünü başını eskitmeli, milyonlarca tariflerinden biri de sanırım budur “aşk”ın.

“Bırak O beni beklemesin, ben O’nu.”

Ben her zaman, yaz kış, gece gündüz ve uzun kısa demeden üstelik beklentilere girmeden bekliyorum beklentisiz gelecek olanları.

**

Neyse, bakalım neler olacak, borsaya neresinden değecek Alina ile Antalya sergüzeşti…
Alıntı ile Cevapla
Emin kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (27-07-2009), AnnE (28-07-2009), ar_de_ (28-07-2009), dentist (27-07-2009), Master (27-07-2009), meraklı (28-07-2009), neron (28-07-2009)
  #677  
Eski 28-07-2009, 07:55
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5527 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Havaalanına erken gelmişiz. Doğal olarak oturduk bara, yüzer gram votkayı yuvarladık. Maksat vakit ziyan olmasın. Kesmedi ; bir yüzer daha. Uçağa binince uyumuşum, Alina önümdeki sırada oturuyor. Benim yanımda buralı iki iri yarı adam. Bir süre sonra yanımdaki koluma çarpınca uyandım. Bacaklarının arasındaki poşetten litrelik pahalı bir viski şişesi çıkartıyor. Refleks olarak ‘’maşşallah !! ‘’ demişim. Adam baktı güldü. ‘’Ay MamA, içersen ? ‘’ diye sordu. ‘’Sağol’’ dedim, ‘’havaalanında yükümü tuttum ben ‘’. Yirmi gramdan bir şey olmaz diye ısrar etti ; Yeşilköy’e kadar şişenin dibini gördük çok şükür.

Yeşilköy’de Alina nasıl vize aldı, pasaport kontrolundan nasıl geçtik, domuz gribi kamerasının başındakilere neden laf attım da onlar bana ters ters baktı, iç hatlara nasıl geçtik hatırlamıyorum. ‘’ Uyan AnnE , Antalya’ya indik’’ diye okşarken beni Alina, üstü açık mezarların içinde hareket eden lacivert tabutların arasından çaresizce kurtulmaya çalıştığım berbat bir kabus görüyordum. Hayırlara çıksın diyerekten kendime gelmeye çalıştım epey bir müddet. Uçakta sadece biz kaldığımız için kibar uyarılarla yerimizden kalktık, çıktık Antalya’nın sıcağına.

Bizim kavruk bahçeli , koca bir hususi minibüs göndermiş, viaypi kıvamında. Kurulduk, ne kurulması yayıldık ; kendime geleyim diye soğuk bir bira açtım ortadaki buzdolabından alıp. Aracı kullanan, emekli teğmen, otuzlarında. Güneydoğu’dan emekli ; sol el parmakları hissiz. Boynunun sol yanında derin ameliyat kalıntıları, başını sola tam çeviremediğini çaktırmamaya çalışıyor. Nedense emekli teğmenim diyor, gaziyim diyemiyor kendine. Vücudunun bir kısmını bir amaç için biryerlerde bıraktıktan sonra buralarda sonradan görme Ruslara hizmet ediyor. Prensip olarak, emeklilik ikaramiyesi olarak Silivri’nin serin havasında yaşamak Antalya’nın sıcağında çalışmaktan daha iyi olmasına rağmen, o halinden memnunmuş gibi yapıyor. Kaybettiği hayat parçasını şoförlük yaparak yerine koymaya çalışmanın sorgulamasını çoktan geçmiş. Bana, çoktandır görmediğim Antalya’daki değişiklikleri anlatıyor yol boyu. ‘’Yaparsa Hoca yapar ‘’ sloganının getirdiği zaferin parçası olmaktan keyifli. Yapamasa da dert değil diyor. Yaptırmayacaklarından emin.

Kalacağımız yere ulaştığımızda emekli teğmen söforümüzle vedalaşıyoruz, Antalyalı evsahibimiz karşılıyor bizi.Tabii ki rakı sofrasına yerleşiyoruz vakti ziyan etmeden. On kusur yıl sonra ilk defa birbirimizi görmenin çekingenliği ile, memleket meselelerinden Bahçe dedikodularına, hayat gailesinden turizm sektörünün problemlerine uzun uzun laflıyoruz. Yatma vakti ; evsahibimiz evine doğru yola çıkıyor ; biz odamıza çekiliyoruz.
Alıntı ile Cevapla
AnnE kullanıcısına teşekkür edenler
account (29-07-2009), alihoca (24-08-2009), ar_de_ (28-07-2009), Buddha (29-07-2009), Emin (05-09-2009), janus (04-08-2009), Master (28-07-2009), neron (29-07-2009)
  #678  
Eski 30-07-2009, 11:34
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5527 Kere teşekkür edildi
Tanımlı +35

Tabiidir ki, ahali şimdi burada Alina ve hemşerilerinin Antalya’daki tatil hayatı hakkında tespit ve tahlillerimi anlatmamı bekliyor.

Bu insan güruhunun, her şey dahil otellerde sabahları kahvaltı mahmurluklarını, mahmur da olsalar, o kahvaltıya bile takıp takıştırarak, komple makyajlarını yaparak gelmelerini, havuzlardan ziyade denizi tercih etmelerini, şezlonglarını denizin tam kumsalla birleştiği noktaya çekerek güneşlendiklerini, bu güneşlenme esnasında, kendi memleketlerinde hasret oldukları güneşin her bir ışınından vücutlarının neredeyse her bir zerresinin mahrum kalmaması için vucudlarını örten ‘’şeylerin’’ vucudlarının güneşle temasına engel olmaması için azami gayret gösterdiklerini, bu gayretleri sırasında, etrafdaki diğer insanları hiç mi hiç umursamazmış gibi bir tavır içinde olduklarını ve fakat aslında bal gibi umursadıklarını ve bu etraftaki diğer insanların dikkatlerinin onlar üzerinde olmasının onlara büyük bir keyif ve o güneşle tam temas halindeki vucudlar için bir gurur vesilesi olmasını, uzun güneşlenme seanslarının ardından biraz serinlemek için denize girmek üzere ayağa kalktıklarında, o ‘’şeylerin ‘’ vucudu, güneşlenirken oldugundan daha fazla vucud alanını sarmalaması için hiç mi hiç acele etmeden düzelttiklerini, denizden cıkıp şezlonglarına yerleşmek üzere, ıslak vucudları ile sudan karaya telaşsız yürürken vucudlarının bir kısmı suyun içinde bir kısmı dışında, durarak güneşle vucud arasında su damlalarından bir perde varken de güneşi hissetmenin tadının çıkarmaya çalışmalarını, o su damlaları,o vucuddan ayrılmak istemese de kahrolası yercekimi yüzünden birleşe birleşe vucudun alt taraflarına hüzünle akmalarını, vucudun denizle ilişkisi tamamen kesildikten sonra zaten hemen oracıkta olan şezlonga oturmadan önce, vucudlarını dikkatle kontrol etmek için ayakta ama ille de yüzleri güneşe dönük uzun uzun beklemelerini ve tekrar o ‘’şeylerin’’ vucudu kaplama alanlarını olabildiğince azalttıktan sonra şezlonglara uzanmalarını,ta gün batımına kadar süren bu güneşlenme operasyonu tamamlandıktan sonra odalarına çıkarken birkaç kadeh alkol almalarını, akşam yemekleri için en şık kıyafetleri ve en alımlı makyajlarını yaparak yemeğe inmelerini, yemekten sonra, barlarda içkilerini yudumlarken, dinlenmiş, güneşten nasibini almış, dolayısı ile ateşi yükselmiş tenlerini paylaşmak için gelecek her uygun yaklaşıma açık, hazır, istekli bir halde mahzun ve umutlu bekleyişlerini, bu beklentileri karşılanmış olsun ya da olmasın, kendilerini attıkları dans pistlerinde, sabaha yaklaşan saatlere kadar süren kahredici danslarını ve biriktirdikleri enerjilerini dans pistinde bıraktıktan sonra, yalnız ya da değil, kendilerini yataklarına bırakmalarını anlatarak sizlerin kafasını bulandırmaya hiç niyetim yok.

Sadece şunu söylemek isterim ki ; Eskiden Antalya kıyıları kumsal idi, şimdi taş olmuş. ( Daş olarak telaffuz edilmesi daha uygun kaçar. )

Alina’nın ve hemşehrilerinin tatil hayatlarının ayrıntılarına girerek sizin değerli vaktinizi almak ve can sıkıcı yazı içinde bunalmanızı istemiyorum. Sizler muhtemel ki, benim yüzmem için şamrel bulmaları konusunda otel görevlileri ile yaptığım kavgaları, ve tabii ki buldukları o şamrelle yüzerken benim yeni bir su sporu yaptığımı sanarak yanıma yaklaşan o vucudların sahipleri ile çevirdiğim geyikleri, su paraşütünü ile uçarken bana el hareketi çeken herifler aşagı indiklerinde onlara yaptığım kutsal konuşmayı ve daha sonra aynı heriflerle bir yandan rakı içerken bir yandan tavlada nasıl üç mars ettiğimi, heriflerin benle rakı içmek ve tavla oynamaktaki asıl maksatlarının Alina’ya sarkmak olduğunu ve Alina’nın buna nasıl tepki vermesi gerektiği hakkında benden bir sinyal beklemekte olduğunu, ve benim heriflere olan tavrımın hiç de olumlu olmadığını anlayana kadar geçen uzun süreden sonra kendini dans pistlerine atıp, ahaliyi eglendirmek için cırpınan Beden Egitimi ve Spor Yuksek Okulu ögrencisi, bedavaya bir yaz boyu gece gündüz calışan animatörlerin papuclarını dama atarak aslında onların biraz dinlenmelerini sağlamasını, çok uzun süren dansın bitmeyecegini anlamamdan sonra, Alina’nın sağa sola saçılmış zaten oldukça az miktarda ve hafif olan giysilerini toparlayıp, orasını burasını örtmeye çalışarak , cila niyetine üç beş kader bir şeyler yuvarlamak üzre nöbetci bara yönelmelerimizi, bu esnada etrafımıza yığılan , kendilerini gecenin son şanslıları olmayı umud eden kalabalığı püstürtme çalışmalarımı anlatmamı istersiniz.

Ama ben sizi uzun yazılarla sıkmak istemiyorum, bu yazıyı sadece 5 cümle ile noktalıyorum ki aşagıdaki altıncı cümle herşeyi özetler ;


‘’Ooof Of !! Ne siz sorun ; ne ben söyliyeyim. ‘’
Alıntı ile Cevapla
AnnE kullanıcısına teşekkür edenler
account (30-07-2009), alihoca (24-08-2009), ar_de_ (30-07-2009), bikmisbroker (03-08-2009), Emin (05-09-2009), janus (04-08-2009), Master (30-07-2009), neron (30-07-2009)
  #679  
Eski 03-08-2009, 09:27
bikmisbroker - ait Avatar
bikmisbroker bikmisbroker bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kanada
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 590/835
107 Mesaj ına 2990 Kere teşekkür edildi
bikmisbroker - MSN üzerinden Mesaj gönder
Tanımlı

Alıntı:
AnnE´isimli üyeden Alıntı


Ama ben sizi uzun yazılarla sıkmak istemiyorum, bu yazıyı sadece 5 cümle ile noktalıyorum ki aşagıdaki altıncı cümle herşeyi özetler ;


‘’Ooof Of !! Ne siz sorun ; ne ben söyliyeyim. ‘’

Son yillarda hic bu kadar "Duz yazi" olupda bu kadar "erotik" olabilen bir MAKALE okumamistim..
Tebrik ederim..
__________________
YATIRIM, sonu yanliş giden SPEKÜLASYONDUR
EGER, zamaninda spekülasyondan cikamazsaniz
MECBUREN yatirimci olursunuz..George SOROS
TEKNiGE iNANMA TEKNiKSiZ KALMA. Bikmisbroker
Alıntı ile Cevapla
bikmisbroker kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (24-08-2009), AnnE (04-08-2009), Master (04-08-2009), neron (04-08-2009)
  #680  
Eski 04-08-2009, 12:01
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5527 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Babo'nun niyeti bozuk.

Benim anlatmaya hiç mi hiç niyetim olmadığını acık seçik ifade ettigim ve ahalinin anlatmamı isteyeceğini düşündüğüm fakat anlatmamaya ısrarlı olduğum konular hakkında yazıdığım küçük deklarasyondan erotik bir takım manalar cıkartmanın, damacanaperver halkımızı haklı görmekten başka bir ifadesi zuhur etmemektedir benim açımdan.
Alıntı ile Cevapla
AnnE kullanıcısına teşekkür edenler
bikmisbroker (04-08-2009), Master (04-08-2009), neron (05-08-2009)
Cevapla


Konuyu Toplam 3 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir)
 
Konu Seçenekleri
Modları Göster

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Açık
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 23:34 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce