#61
|
||||
|
||||
Toprak kokusu
yıllar öncesinde..
bir bayram sabahı babam; hadi dedi evlat hadi hazırlan gidiyoruz anneni görmeye ... içimde ister istemez tarifsiz bir heyecan.. annemi mi..!, demiştim o zaman annemi mi.. hafif bir gülümsemeyle evet demişti babam evet anneni.. ... annem.., hiç görmemiştim annemi daha küçücük bir çocukken ben soğuk bir kış gecesi bırakarak öylece bizi ayrılmış aramızdan.. ... hiç tanıyamamıştım hiç görememiştim onu bu yüzden annem hakkında bildiklerim bir babamın anlattıkları birde, baş ucumdaki eski siyah beyaz fotoğrafa sığmayan güzelliği kadardı yalnızca.. ... sorardım annemi anlatırdı gözleri dolarak babam annen.. diye başlar önce biraz susar sonra devam ederdi anlatmaya.. anlatırken, gözlerinde bazen bir kaç damlaya yaş bazen yüzünde, sanki o anı yeniden yaşıyormuşçasına buruk bir gülümseme.. ... ne kadar iyi bir insan ne kadar güzel bir eş olduğundan sonra gözlerinden, gülüşünden bahsederdi gökyüzüne yıldızlar nasıl yakışıyorsa annene de gülümsemek öyle yakışıyordu derdi ... ve sonra nasıl tanıştıklarını nasıl evlendiklerini doğduğum zaman yasadıkları heyecanı yine yüzündeki o tebessümle anlatır ben basımı babamın omzuna yaslar, kapatarak gözlerimi dinlerdim dinlerken öylece kendimden geçerdim.. ... fakat babam, saçlarını bir gecede ağrıtan o soğuk kış gecesinden hiç bahsetmezdi annemin bizden ayrıldığı o günü sorardım ayrılık derdi, ayrılık yok bizde bak bu yüzden sakın üzülme bir gün, ama mutlaka bir gün ikimizde kavuşacağız annene.. ... annem.., evet, annemi görecektim sonunda atlayacaktım kucağına doyasıya sarılacaktım.. bakmaya doyamadığım o yanaklarından öpecektim defalarca.. … ve artık, diğer çocuklar anne anne!! diye seslendiklerinde hani yani, düşüpte bir yerlerini incittiklerinde yada sokaktan gecen helvacıyı görüp de, canları çektiğinde sızlamayacaktı bir yanım, belki de bundan sonra ... ve belki de evet belki de bende bundan sonra kayıpta düştüğümde kanayan.. sızlayan.. yalnızca diz kapağım olacaktı sadece.. ... duvardaki Kur-an'ıda alarak yola koyulduk epey bir zaman yürüdükten sonra her tarafı dimdik taşlarla kaplı bir yerin- önünde durduk içerisine girip tekrar biraz daha yürüdükten- sonra elleriyle taşların arasında bir yeri göstererek- babam; işte dedi evlat işte bak şurada yatıyor annen.. ... üstü mor menekşelerle kaplı bir mezar.. önünde benim boyum kadar bembeyaz bir taş üstünde annemin o güzel adı kazınmış.. ... işte o zaman anlamıştım annemin neden hiç geri dönmediğini beni böyle öksüz babamı böyle çaresiz niye öylece geride bıraktığını.. ... anneme doyasıya sarılamamıştım atlayamamıştım kucağına ama, anlamıştım artık her şeyi.. ... dalıp gitmişken türlü türlü düşüncelere babam, hadi diz çok dedi evlat diz çöktüm usulca çıkararak kılıfından Kur-an'ı başladı her akşam okuduğu yasini o güzel sesiyle ağır ağır okumaya bitirdikten sonra, açarak ellerini gökyüzüne başta Peygamberimizin(a.s.m.) sonra bütün geçmişlerimizin ve annemin ruhuna etti hediye … sonra, yanaklarımdan sızan damlaları silerek usulca evlat dedi üzülme, şu gördüğün cennete açılan bir kapı bir geçit sadece bir gün demiştimya hani sana bir gün inşallah gidiceğiz bizde annenin yanına.. ... biliyordum tüm kalbimle inanıyordum babamın dediği her şeye.. ... sonra istemesem de ayrıldık annemin yanından başım ister istemez hep geriye dönük, ağır ağır evini yolunu tutarken hafiften bir yağmur başlamıştı.. yanaklarımdan sızan damlalara karışarak, toprağı ıslatmaya başladığı zaman evet işte o zaman farkına varmıştım; … her yağmur sonrası, annem kokuyormuş meğer meğer açan her bir çiçek bu yüzdenmiş bu kadar güzel ... (aslan güler) |
#62
|
|||
|
|||
Sen Neredesİn?
Caddeden sokaklara doğru sesler elendi,
Pencereler kapandı, kapılar sürmelendi. Bir kömür dumanıyle tütsülendi akşamlar, Gurbete düşmüşlerin başına çöktü damlar... Son yolcunun gömüldü yolda son adımları, Bekçi sert bir vuruşla kırdı kaldırımları. Mezarda ölü gibi yalnız kaldım odamda: Yanan alnım duvarda, sönen gözlerim camda, Yuvamı çiçekledim, sen bir meleksin diye, Yollarını bekledim görüneceksin diye. Senin için kandiller tutuştu kendisinden, Resmine sürme çektim kandillerin isinden. Saksıda incilendi yapraklar senin için, Söylendi gelmez diye uzaklar senin için... Saatler saatleri vurdu çelik sesiyle, Saatler son gecemin geçti cenazesiyle, Nihayet ben ağlarken toprağın yüzü güldü, Sokaklardan caddeye doğru sesler döküldü... Faruk Nafiz ÇAMLIBEL |
flz kullanıcısına teşekkür edenler | ||
alihoca (06-02-2007), buena vista (04-02-2007), dentist (04-02-2007), dohol (03-02-2007), Ramo (06-02-2007) |
#63
|
|||
|
|||
Rindlerin Aksami
Donulmez aksamin ufkundayiz, vakit cok gec;
Bu son fasildir ey omrum, nasil gecersen gec. Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile, Avunmak istemeyiz oyle bir teselliyle. Genis kanatlari boslukta simsiyah acilan Ve arkasindan gunes dogmayan buyuk kapidan Gecince baslayacak bitmeyen sukunlu gece. Gruba karsi bu son bahcelerde, keyfince, Ya sevk icinde harab ol, ya ask icinde gonul. Ya lale acmalidir gogsumuzde yahut gul. Yahya Kemal |
#64
|
|||
|
|||
SESSİZ GEMİ
Artık demir almak günü gelmişse zamandan, Meçhûle giden bir gemi kalkar bu limandan. Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol. Rıhtımda kalanlar bu seyâhatten elemli, Günlerce siyâh ufka bakar gözleri nemli. Bîçâre gönüller! Ne giden son gemidir bu! Hicranlı hayâtın ne de son mâtemidir bu! Dünyâda sevilmiş ve seven nâfile bekler; Bilmez ki giden sevgililer dönmiyecekler. Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden, Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden. ... |
darius kullanıcısına teşekkür edenler | ||
alihoca (14-02-2007), buena vista (10-02-2007) |
#65
|
|||
|
|||
Dost
Bir gece habersiz bize gel
Merdivenler gıcırdamasın, Öyle yorgunum ki hiç sorma Sen halimden anlarsın. Sabahlara kadar oturup konuşalım Kimse duymasın. Mavi bir gökyüzümüz olsun, kanatlarımız Dokunarak uçalım. İnsanlardan buz gibi soğudum, İşte yalnız sen varsın. Öyle halsizim ki hiç sorma Anlarsın. 1947 Cahit Külebi |
#66
|
||||
|
||||
Bedri Rahmi Eyüpoğlu
TÜRKÜLER DOLUSU
Kirazın derisinin altında kiraz Narın içinde nar Benim yüreğimde boylu boyunca Memleketim var Canıma ciğerime dek işlemiş canıma ciğerime Şairim, Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası Ayak sesinden tanırım Ne zaman bir köy türküsü duysam Şairliğimden utanırım Şairim Şiirin gerçeğini köy türkülerinde bulmuşum Türkülerle yunmuş,yıkanmış dilim Onlarla ağlamış onlarla gülmüşüm Hey hey yine de hey hey Salınsın türküler bir uçtan bir uca Evelalah hepsinde varım Onlar kadar sahici Onlar kadar gerçek İnsancasına erkekcesine Bana bir bardak su dercesine Bir türkü söylemeden gidersem, yanarım Ah bu türküler Türkülerimiz Ana sütü gibi candan Ana sütü gibi temiz Türkülerde tüter dağ dağ ,yayla yayla Köyümüz, köylümüz, memleketimiz Ah bu türküler, köy türküleri Dilimizin tuzu biberi
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez |
#67
|
|||
|
|||
BOŞVER BE YAŞI BAŞI!
gönlün ne kadar şık sen ondan haber ver?.. şöyle atıp koyu grileri-siyahları sabahtan, sarı bir kaşkol atabiliyor musun boynuna, ondan haber ver? koyma bir kenara yüreğini, aç kapılarını, gelene geçene yol verme girsin diye içeri ama gömme başını toprağa bir çift güzel göz uğruna. Bilirim yine yeşerecek bir çiçek bulursun bir dalda, ama aklını kaybedecek bir aşk varsa avuçlarında, bırak aksın yollarına. yağ geç, yık geç, kimse inanmazsa inanmasın. sen inan yüreğine, hem ona geçmezse kime geçer sözün?.. büyü büyü... bak ellerin ayakların kocaman. aklın da maaşallah yerinde, e ne diye tutarsın yüreğini uçmasın diye. akıllı ol, yüreğin gelir peşinden, boşver yaşı başı, aşk var mı aşk, sen ondan haber ver? takılmışsın yüzündeki gözündeki çizgilere. o çizgilerin yüreğine neler kazıdığını düşün, atmak mı istiyorsun kendini bir dereye soğuk bir kış günü, öl gitsin... parayı pulu savurup, bir balıkçı köyünde balık tutmak mıdır isteğin, savrul gitsin... Boş ver be yaşı başı, kim tutar seni kim, kendi yüreğinden başka kim?. Aklını al da öyle git, ister bir duvara, ister bir odaya, ister kıra bayıra vur da git. Dert etme ellerini, onlar da gelir seninle bırakmadıkça birine. O biri de gelir gerçekten istediğin oysa, seveceksen ve öleceksen uğruna... yaşa be, yaşa da öyle git, gireceksen toprağa... yaş 70'e gelse bile, hayat daha bitmemiş. sen mi biteceksin? çekeceksen bile bayrağı, yaşadım ulan dibine kadar diyemiycek misin? Can Yücel |
flz kullanıcısına teşekkür edenler | ||
#68
|
|||
|
|||
Felek dogruyu egriyi tartaydi,
Her isine güzel demek kolaydi. Böyle mi yasardi iyiler dünyada, Evrenin özü dogruluk olaydi ? HAYYAM |
#69
|
|||
|
|||
Birisi
Bir şey var aramızda Senin bakışından belli Benim yanan yüzümden Dalıveriyoruz arada bir İkimiz de aynı şeyi düşünüyoruz belki Gülüşerek başlıyoruz söze Bir şey var aramızda Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek Fakat ne kadar saklasak nafile Bir şey var aramızda Senin gözlerinde ışıldıyor Benim dilimin ucunda Nahit Ulvi Akgün |
#70
|
||||
|
||||
Ben seni seviyorum
Sen gezmeyi Senin hep gittiğin yere Ben hiç gidemiyorum Öylece durmayı seviyorum ben Durup ardından bakmayı Sen gitmeyi seviyorsun Hem de ardına bakmadan Yaprak seviyorum ben yaprak Kuru yaş ayırmadan Sen ezmeyi seviyorsun Neye bastığına bakmadan... CAN YÜCEL |
meraklı kullanıcısına teşekkür edenler | ||
alihoca (15-03-2007), buena vista (07-03-2007), flz (05-03-2007), Lizzy (05-03-2007), recetride (26-07-2021) |
Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Konu Seçenekleri | Bu Konuda Ara |
Modları Göster | |
|
|