#201
|
|||
|
|||
3 astranot uzaya gidecek. Bunlardan biri Alman biri İngiliz biri de bizim Temel.
Bunlar yıllarca gelmiyecekleri için en önemli ihtiyaclarını sorarlar. Alman bana sarışın, esmer, kumral hatun der. İngiliz bana bol bol içki der. Bizim Temel baaa bol bol cigara der. İstekler temin edilip uzaya fırlatılırlar. Aradan yıllar geçer 3 astronot geri dönüyorlar. Tabi aileler merakla bekliyor. Önce Alman iniyor dalyan gibi Alman olmuş iğne iplik. Sonra İngiliz iniyor Adam zil zorna sarhoş. Tabi ki sıra Temele geliyor. Temel kapıda görünür görünmez bi fırlıyor ağzında cigarayla: - "Allahını seven baaa ateş versuuun." |
trader kullanıcısına teşekkür edenler | ||
buena vista (28-01-2007), dohol (28-01-2007), kasved (28-01-2007), Ramo (28-01-2007), serdarkus (28-01-2007) |
#202
|
|||
|
|||
NASREDDİN Hoca camide vaaz veriyor, anlatıyormuş...
"Bugün size neyi anlatacağımı biliyor musunuz?" "Nereden bileceğiz hoca!" Hoca kızmış: "Sizin gibi cahil cühela ile uğraşamam!" Ertesi hafta yine gelmiş: "Ne söyleyeceğimi biliyor musunuz?" Cemaat tecrübeli: "Biliyoruz hocam, biliyoruz!" "Madem biliyorsunuz, benim tekrar etmeme gerek yok!" Üçüncü hafta cemaat akıllanmış, Hoca sorunca "Yarımız biliyor, yarımız bilmiyor" demişler... "Hoca kürsüden inerken, "Bilenler bilmeyenlere anlatsın!" deyip gitmiş... |
#203
|
|||
|
|||
Köylü, bir kış günü eşeğini yüklüyor ve kasabaya kekik, nane, elma yağı (size bu elma yağını ayrıca anlatacağım bigün) satmak üzere yola çıkıyor. Bugünkü Artemis Pansiyon’un oraya rasgelen dere yatağında eşeğin ayağı kayıyor, devriliyor, bir kilo elma yağı kırılıyor. Tosunoğlu Memet eşeği kaldırıyor, bi tokat vuruyor, bi de tükürüyor eşeğin suratına.
Bütün kaptanlar da o sırada, bugün Penguen Pastanesi olan iki katlı binanın yanında poyraza karşı siperlenmişler, güneşte ısınıyorlar. Dur diyorlar, şuna bir oyun oynayalım. Yargıca gidiyorlar, diyorlar “Hakim Bey, çağır şunu mahkemeye, eşeğe niye vurdu, bi de tükürdü!”. O zamanlar Bodrum’un nüfusu 400 var, televizyon yok. Yargıç hemen bir resmî celp çıkartıyor. Tosunoğlu Memet günü gelince gidiyor kalbi çarpa çarpa. Salona giriyor, namusuna vicdanına falan yemin ettirdikten sonra yargıç diyor: “Sen eşeğe bir tokat vurmuşsun, bir de tükürmüşsün?”. Memet kıkırdamalar işitince bir bakıyor ki, Bodrum’un bütün kulağıkesikleri orada. Diyor: “Hakim Efendi, kusura bakma, ama benim eşeğin bu kadar akrabası arkadaşı olduğunu bilmiyodum!”. Yargıç başlıyor gülmeye. “Haydi, beraat!” diyor. |
kasved kullanıcısına teşekkür edenler | ||
buena vista (28-01-2007), Ramo (28-01-2007) |
#204
|
||||
|
||||
Doktor (+18)
Doktorun biri yeni bir muayene açmış. Kapıya yazmış...
"Vizite ücreti 100 Dolar. İyileştirmediğimiz hastaya beş mislini geri veriyoruz..." Vizite pahalı ama, doktor gerçekten doktor... Her gelen hasta iyileşip gidiyor... Doktorun ünü her geçen gün artıyormuş... Uyanığın biri doktora gidecek, iyileşmeyecek ve beş misli parayı geri alacak ya, kapıyı çalmış... "Doktor! Ağzımın tadı hiç yok... Öyle kötüyüm ki, hiçbir şeyin tadını alamıyorum..." Doktor... Adama şöyle bir bakmış, hemşireye seslenmiş:" Hemşire hanım! Sekiz numaralı kutuyu getirin" Hemşire adama uzatmış kutuyu, adam, bir kaşık içindekinden yemiş ve anında tükürmüş... "Ama Bu bok!!!!!" Doktor sakin, "Evet! İyileştiniz. Tad alıyorsunuz artık.." Adam, parayı ödemiş sinirleri tepesinde gitmiş... Aradan birkaç ay geçmiş. büyük bir hırsla yeniden kapısına dayanmış doktorun... "Doktor bey, ben de hafıza kaybı başladı... Herşeyi unutuyorum...!" Doktor, adama şöyle bir bakmış yine, hemşireye dönmüş, "Kızım, sekiz numaralı kutuyu getirir misin?" demiş. Adam, hemen itiraz etmiş, "Ama, o kutuda bok var!"... Doktor, "Doğru! Bakın, hafızanız da yerine geldi!...." Adam, ağlamaklı, hırsla ödemiş parayı çıkmış dışarı... Kurmuş da kurmuş intikam planlarını... Birkaç ay sonra.." Doktor! Ben de iktidarsızlık başladı... Durumum kötü, hiçbir şey yapamıyorum..." Doktor adamı gözüyle şöyle bir inceleyip, "Hemşire hanım sekiz numaralı kutuyu getirir misin" diye seslenince, adam, tüm hırsıyla, "S****cem, seni de sekiz numaralı kutunu da..." diye bağırmış.. Doktor gayet sakin, "Geçmiş olsun! Artık yapabiliyorsunuz!!!!!!!!!" |
Ramo kullanıcısına teşekkür edenler | ||
#205
|
||||
|
||||
80 yasin uzerinde ve kimsesiz olan iki ihtiyar, yasadiklari
huzurevinde birbirlerini kesfetmisler. (Helal Olsun Onlara) Ey ask sen nelere kadirsin demek lazim... Gel zaman git zaman bu sevimli iki ihtiyarcik, yaslari icabi ne yazik ki her günki muhabbetlerine ilave edebilecek baska birseyleri olmadigi icin hayiflanirlarken, (Ihtiyarlardan erkek olani) Abidin Bey, donup mahcup bir eda ile hanimefendi partnerine; -Muzeyyen Hanim, eger kizmayacaginiza söz verirseniz size bir teklifte bulunmak istiyorum. İllaki ikimizinde seks yapabilmesi mumkun degil amma, eski gunlerin anisina diyorum ki, eger sizce de bir mahsuru yoksa, biz ikimiz boyle yanyana bankda otururken siz benim seyimi elinizde tutsaniz da, mesela bu da bizim seksimiz olsun? Ha ne dersiniz Muzeyyen hanimcigim? -Valla bilmem ki Abidin Bey, bi goren filan olur da rezil oluruz. -Kim gorecek allahsen Muzeyyen Hanim bahcenin kuytu bir kosesinde oturup duruyoruz, hem sonra bu yaptigimizda bir kotuluk yok ki, sadece eski gunlerin anisini taze tutabilmek adina, dimi efem?? Diyerek kadincagizi kandiran Abidin Bey dogrusu pek mutlu olmustur bu icraatindan... Takib eden gunlerde bundan boyle iki tonton ihtiyar, huzurevinin bahcesinde surdurdukleri mutat oturumlarinda abidinbey amcanin pantolonunu onu acik vaziyette, 50 belkide 60 yil önceki gunlerini yadeder olmuslar o bankin uzerinde... Gel zaman git zaman, bir gun bulusma yerine gelen Muzeyyen Hanim tastamam iki saat beklemesine ragmen Abidin Bey gelmeyince pek meraklanmis ve telaslanmis, zavallinin basina birseyler geldi diyerek muduriyete gitmek üzere hareketlendiginde bir de ne gorsun, ilerideki agaclarin altinda Abidin Bey ve yaninda yan kogusta ikamet eden Firdevs Hamin sirtlari ona dönük vaziyette, basbasa vermisler oturmuyorlar mi? Kiskanclik ve telas ile o yöne seyirten Muzeyyen hanim, Abidin Beyin pantolon dügmelerini acik ve Firdevs Haminin elinin de malum yerde oldugunu görür görmez cıglıgı basar: -Utanmaz hayasiz adam, bu yastada hepiniz aynisiniz. Beni aldatmaya utanmadin mi Abidin? - Yok Muzeyyen Hanimcigim, tahmin ettiginiz gibi degil diye alttan almaya calisirken Abidin Bey Amca, Muzeyyen Hanim aglamakli bir ses ile noktayi koymus: - Ne Buldun Abidin ha, ne buldun bu sirfintida ha, soyle onun nesi var bende olmayan??? Deyince, yutkunmus once Abidin Amca ve: - Parkinson'u var Muzeyyencigim, Parkinson'u.......!!! |
meraklı kullanıcısına teşekkür edenler | ||
bikmisbroker (28-01-2007), buena vista (28-01-2007), darius (31-01-2007), kasved (29-01-2007), neron (30-01-2007), R.W (29-01-2007), Ramo (28-01-2007), serdarkus (28-01-2007) |
#206
|
||||
|
||||
Ayıp olur…
Bizim maho ağa havaalanında dolaşmakta, derken bir afet-i devran hatun yer görevlileri ile tartışmakta…Artık ağlamaklı pes etmiş. Bizim ağa dayanamaz afetin yanına gider.
- Hayırdır bacım . - Ah sormayın, sincabımdan ayrılamam ama onu uçağa almıyorlar, dedi ağlamaklı.Ağam kendinden gayet emin, - Aman bacım düşündüğün şeye bak ben onu sana uçakta veririm ,ne olacak ki der. Uçak kalkış anonsu yapılır ve uçağa binerler binmesine de Maho ağa da bir çığlık bir figan…Kadın telaşlı yalvarıyor,susturmaya çalışıyor.Ne olur 2 dk daha dayanın diyor.Derken hostesler bizim ağanın başına toplanır, ne oldu diye. Maho ağa dayanamaz, kadıncağızın ettiği sitemlere başlar anlatmaya: - Aldım heyvancağızı goydum potura, baktı karanlık bir dünya, sağa baktı garanlıııkk sola baktı garanlık..heyvan işte, canı sıkıldı tırmandı buldu bir dal, dedim bacımın hatırı var..sonra çıktı dala buldu 2 ceviz orada . kokladı …dedim bacımın hatırı var..sonra heyvan işte cevizleri başladı birbirine çarpıp kırmak için çalışmaya.. Dedim bacımın hatırı var..- Eeeee der kadın şaşkın, Ağam devam eder mahcup: - eh heyvan işte baktı kıramayınca cevizleri çıktı dolaşmaya , belli ki aradı kendine bir yuva, dolaştı buldu bir yuva, soktu kafayı …dedim bacımın hatırı varrrrr..sonra geldi geri bulduğu cevizleri yuvaya götürmek istedi…ama bacım gusuruma bakma , dayanamadım artık..senin hatırın da anca buraya kadar. |
meraklı kullanıcısına teşekkür edenler | ||
#207
|
|||
|
|||
Yasli bir nine titreyerek sex shop'a girer ve tezgahtara yaklasir: - oglum sizde
şu boyda bir vibrator var mi ? - evet var - peki ayni anda şu kalinlikta olanlarindan var mi ? - evet şu tarafta olacak - peki bunlarin siyah renkte olanlari var mi - evet onlardan da bir kac tane kaldi, şu tarafta olmasi lazim - oglum peki soyler misin nasil durduruluyor bunlar? |
darius kullanıcısına teşekkür edenler | ||
bikmisbroker (30-01-2007), serdarkus (29-01-2007) |
#208
|
|||
|
|||
41153
BİR SAAT İLERİ…
Matrak bir adam bara girer. Barda çok çekici bir kadinin oturdugunu gördügü gibi kadinin yanina gider ve oturur. Merakli bir sekilde sürekli olarak kol saatine bakmaya baslar. Yaninda oturan kadin bir süre sonra dayanamaz ve: - Randevunuza gelecek arkadasiniz geç mi kaldi? diye sorar. Adam: - Hayir. Sadece günümüzün en modern ürünü olan bu saati yeni satin aldim. Test ediyorum... - En modern saat mi? Ne farki var bu saatin? - Benimle beyin dalgalarini kullanarak iletisim kurabiliyor. - Simdi ne diyor? - Sizin iç çamasiri giymediginizi söylüyor. Kadin kikirdayarak; - Öyleyse saat arizali olmali. Çünkü benim iç çamasirim var... Adam mütebessim : - hay Allah bu cihaz yine birsaat ileriyi gösteriyor... |
darius kullanıcısına teşekkür edenler | ||
bikmisbroker (30-01-2007), dentist (29-01-2007), kasved (29-01-2007), neron (30-01-2007), Süvari (31-01-2007) |
#209
|
|||
|
|||
Avukat Tutmuş
Hakim sanığa sordu:
- Karakolda suçunu itiraf etmişsin sen, peki şimdi niye inkar ediyorsun? - O zaman henüz avukat tutmamıştım. Şimdi suçsuz olduğuma ben bile inandım! |
#210
|
|||
|
|||
Aslan senelik izne gidecekmiş, izine gitmeden önce ''hareketlidir, ormanı dolaşıp gelince bana rapor verir diye düşünüp vekâletini Tavşan'a bırakmış...
Bunu tüm hayvanlara e-mail atıp bildirmiş : ''Tavşan vekilimdir, ona saygısızlık ederseniz geldiğimde hesabını sorarım'' diye yazmış... Tavşan ertesi günü çalımla ormanda dolaşmaya başlamış. Bakmış, Kurt dereden su içiyor. Yanına yaklaşıp bir parmak atmış. Kurt öfkeyle geriye dönmüş, bakmış ki o Tavşan, mail aklına gelince lahavle çekip yürümüş... Biraz daha gitmiş, bakmış Fil ağaçtan meyve koparıp yiyor. Ona da yaklaşıp bir parmak atmış. Fil ezmek üzere dönmüş bakmış ki o Tavşan, mail'i düşünüp vazgeçmiş... Biraz daha gitmiş bakmış ki ,Ayı kovandan bal yiyor. Gidip bir parmak atmış. Ayı bir hışımla dönüp tavşanı yakalamış, bir güzel dövmüş, sonra da b....... bırakmış. Tavşan poposunu tutarak yürürken bir yandan söyleniyormuş: AYI OĞLU AYI, YİNE MAİL' LERİNE BAKMAMIŞ". |
kasved kullanıcısına teşekkür edenler | ||
Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Konu Seçenekleri | Bu Konuda Ara |
Modları Göster | |
|
|