Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Önemli Şahsiyetler ve ilginç yaklaşımlar - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Nadas Alanı > Dünya Hali
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Önemli Şahsiyetler ve ilginç yaklaşımlar
Konudaki Cevap Sayısı
11
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
17566

Cevapla
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
  #1  
Eski 20-05-2006, 19:16
horcan horcan bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 50/46
0 Mesaj ına 547 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Önemli Şahsiyetler ve ilginç yaklaşımlar

Buraya Enteresan kişi ve olayları yazabiliriz diye düşündüm.
Alıntı ile Cevapla
horcan kullanıcısına teşekkür edenler
ChinaDex (28-01-2024)
  #2  
Eski 20-05-2006, 19:16
horcan horcan bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 50/46
0 Mesaj ına 547 Kere teşekkür edildi
Tanımlı fizik/nobel

> >>>> SORU: Bir gökdelenin yüksekliğini barometre ile nasıl
>>>>>bulursunuz?
>>>>>
>>>>>Öğrencilerden birinin cevabı:
>>>>>
>>>>>"Barometrenin ucuna bir ip bağlarsınız. Sonra gökdelenin
>>>>>tepesinden asıp sallarsınız. Barometre yere değdiğinde ipin
>>>>>boyuyla barometrenin boyunun toplamı gökdelenin yüksekliğini
>>>>>verecektir."
>>>>>
>>>>>Bu oldukça orijinal cevap hocayı çileden çıkartmaya yetti ve
>>>>>öğrenci dersten kaldı.
>>>>>
>>>>>Öğrenci cevabının doğruluğu konusunda itirazda bulundu ve
>>>>>üniversite durumu çözmek için başka bir hoca gönderdi.
>>>>>
>>>>>Yeni hoca, cevabın aslında doğru olduğuna, fakat kayda değer
>>>>>bir fizik bilgisinin varlığını göstermediğine karar verdi.
>>>>>
>>>>>Sorunu çözmek üzere öğrenciyi en azından asgari bir temel
>>>>>fizik bilgisi olup olmadığını anlamak için, ona altı dakika
>>>>>vererek sorunun sözlü cevabını vermesi kararını aldı. İlk beş
>>>>>dakika, genç sessizliğe gömüldü. Alnı düşünceden kırış kırış
>>>>>olmuştu. Hoca zamanın tükenmekte olduğunu hatırlattığında genç
>>>>>çeşitli cevaplarının olduğunu, fakat hangisini kullanacağına
>>>>>karar veremediğini söyledi. Tekrar acele etmesi tavsiye edilince
>>>>>genç söyle cevapladı:
>>>>>
>>>>>1- Barometreyi gökdelenin tepesine çıkartıp kenarından aşağı
>>>>>bırakıp yere inene kadar geçen süreyi ölçersiniz. Binanın
>>>>>yüksekliği H = 0.5 x g x t 2 formülü uygulanarak hesaplanabilir.
>>>>>Fakat barometre için kötü bir seçim."
>>>>>
>>>>>2- Veya güneş parlıyorsa, barometrenin yüksekliğini
>>>>>ölçersiniz. Sonra onu bir yere dikip gölge uzunluğunu ve sonra
>>>>>da gökdelenin gölge uzunluğunu ölçebilirsiniz. Bundan sonrası
>>>>>basit bir orantıyı çözmek olacaktır.
>>>>>
>>>>>3- Fakat bu konuda gökbilimsel bir cevap istiyorsanız,
>>>>>barometrenin ucuna bir sicim bağlayıp onu bir sarkaç gibi
>>>>>sallandırabilirsiniz. Önce yer seviyesinde, daha sonra da
>>>>>gökdelenin tepesinde. Yüksekliği, T=2¶² kvk (I/g) formülündeki
>>>>>farktan yararlanarak bulabilirsiniz.
>>>>>
>>>>>4- Yahut da gökdelenin dışarısında bir yangın çıkış merdiveni
>>>>>varsa, barometreyi bir cetvel gibi kullanarak yukarıya çıkarken
>>>>>gökdelenin boyunu barometre yüksekliği biriminden sayıp bunları
>>>>>toplayabilirsiniz.
>>>>>
>>>>>5- Eğer ille de sıkıcı ve ortodoks olmak istiyorsanız, tabii
>>>>>ki barometre ile gökdelenin tepesindeki yer seviyesindeki basıncı
>>>>>ölçer, milibar cinsinden çıkan farkı feet'e çevirebilirsiniz ve
>>>>>yüksekliği bulursunuz.
>>>>>
>>>>>6- Ancak bizler daima zihnin bağımsızlığı ve bilimsel metotlar
>>>>>kullanma konusunda teşvik edildiğimiz içindir ki, en iyi yol
>>>>>şüphesiz hademenin kapısını çalmak ve yeni bir barometre isteyip
>>>>>istemediğini sorarak, gökdelenin yüksekliğini söylemesi
>>>>>durumunda, ona bu barometreyi vereceğimizi söylemek olurdu."
>>>>>
>>>>>Sizce öğrenci geçmeli mi kalmalı mı? (NOT: Verilen cevapların
>>>>>hepsi doğrudur)
>>>>>
>>>>>Öğrencinin adı: Niels Bohr, Fizik'te Nobel ödülü kazanan tek
>>>>>Danimarkalı.
Alıntı ile Cevapla
horcan kullanıcısına teşekkür edenler
janus (02-10-2010)
  #3  
Eski 22-11-2006, 10:24
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23007 Kere teşekkür edildi
Arrow Sn Horcan, ''Buraya Enteresan kişi ve olayları yazabiliriz diye düşündüm.'' demiş

Cumhuriyet'in 12. yıldönümü için dövizler hazırlanmış: "Atatürk bizim en büyüğümüzdür", "Atatürk bu milletin en yükseğidir", "Türk milleti asırlardan beri bağrından bir Mustafa Kemal çıkardı"... böyle sürüp gidiyor. Atatürk, bunları tek tek gözden geçirmekte ama, hiçbirini beğenmeyerek hepsinin üstünü çizmekte... Kalemi eline alarak asılacak dövizi kendi yazacak:

"Atatürk bizden biridir."
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
chem73 (23-11-2006), Ramo (22-11-2006), rush (22-11-2006), serdarkus (22-11-2006), Süvari (26-07-2007)
  #4  
Eski 06-12-2006, 11:16
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23007 Kere teşekkür edildi
Cherry Ozaman ...Bu gün için... Kime söyledi.. ???

Bir ulusun ekonomisi yabancıların eline bırakılamaz. Durumu düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan öğüt almak, bütün işleri Avrupalılar'ın emellerine göre yürütmek, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi düşünceler belirdi. Oysa hangi bağımsızlık vardır ki, yabancıların öğütleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin. Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir."
Mustafa Kemal ATATÜRK
Söylev (Nutuk)
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
Ceenk (06-12-2006), dentist (06-12-2006), janus (02-10-2010), neron (06-12-2006), Ramo (06-12-2006), Süvari (06-12-2006), Trusty (18-02-2010)
  #5  
Eski 23-01-2010, 22:10
dentist - ait Avatar
dentist dentist bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 1.058/2200
469 Mesaj ına 3880 Kere teşekkür edildi
Smile Bize yakışırdı bu olay aslında ama....

Tüm ülkelerde havaalanlarında polisler patlayıcı aramasına özenen Slovakya polisi yolcu valizlerine gizlice yerleştirdiği 8 bombadan 7 tanesini köpek yardımı ile buldu. Son patlayıcı ise uluslararası kriz çıkardı.

Slovakya basını haftalardır Stefan Gonda adında bir Slovakya vatandaşın peşinde.
Slovakya'da bir gazete, polisin uygulaması hakkında esprili valiz pulu hazırladı

Son zamanlarda ülkedeki en ünlü isim haline gelen 49 yaşındaki elektrik tamircisinin yaşadıkları, bazılarına göre komedi filmlerini aratmayacak nitelikte.

Ama tabii hayatı altüst olan Stefan Gonda’ya soracak olursanız, Slovakya polisinin beceriksizliği yüzünden, kendisinin tesadüfen içine düştüğü durum ancak kara mizahla açıklanabilir.

Olaylar dizisini başlatan kıvılcım Slovakya’da değil, Amerika Birleşik Devletleri'nde aranmalı.

Geçen Noel’de Nijeryalı bir yolcunun bir uçağı havaya uçurma girişimi üzerine, durumdan kendine vazife çıkaran Slovakya polisi, uçaklarda patlayıcı arama tatbikatı yapmaya karar verir.

Dünyanın tüm ülkelerinde polis havaalanlarında patlayıcı ararken, 5 milyon nüfuslu küçük Slovakya’nın güvenlik güçleri de "bizim neyimiz eksik" deyip işe girişirler.

Deneyimli polis köpekleri havaalanına sevk edilir ve yolcuların valizlerindeki patlayıcıları bulmak için köpekler göreve koşulur.

Ama köpeğin valizdeki patlayıcıyı bulabilmesi için, o patlayıcının önce yolcunun valizine girmesi lazım.

Sekiz bavula patlayıcı
İşte bu noktada Slovak polisi, tatbikatın başarılı bir şekilde yapılabilmesi amacıyla "tarihi" bir karar alır ve yolculara haber vermeden, 8 yolcunun valizine gizlice patlayıcı yerleştirir.

Dikkat tehlike! Bu valizi Slovakya polisi kontrol etmiştir.
Bir Slovak gazetesinin, Slovak polisinin tatbikatına ilişkin esprisi
Sonra da kontroller esnasında, köpeklerin yardımıyla patlayıcılar ortaya çıkarılır.

Ama uçaklar kalkarken bir sorun olduğu ortaya çıkar:

Gizli elemanlar sekiz yolcunun valizine patlayıcı yerleştirmişken, köpeklerin ortaya çıkardığı patlayıcı sayısı yedidir.

Yani bir yolcu, valizinde koca bir uçağı rahatça havaya uçurabilecek 500 gramlık bir plastik patlayıcıyla şimdi bir yerlere doğru seyahat etmektedir.

Slovakya polisi önce paniğe kapılır.

Ama rezaletin ortaya çıkmasından fena halde korkan amirler, olayı kimseye söylemezler.

Ancak dördüncü gün, patlayıcının depoda eksik olduğu, denetimler esnasında ortaya çıkınca, skandalın gerisi çorap söküğü gibi gelir.

Patlayıcı madde dairesinden, özel polis komutanlığına, oradan içişleri bakanlığına, sonra da başbakana açılan telefonların ardından acil bir şekilde İrlanda polisiyle bağlantı kurulur.

Patlayıcılar İrlanda'ya gitti
Çünkü, sekizinci patlayıcı, Slovakya basının şimdi her yerde aradığı, İrlanda’nın başkenti Dublin’de göçmen işçi olarak çalışan ve Noel tatilinden sonra işbaşı yapmak için İrlanda’ya dönen Stefan Gonda’nın valizine yerleştirilmiştir.

Slovakya polisinin verdiği "Dublin'de bir Slovak vatandaşının valizinde yarım kilo patlayıcı var" haberi üzerine İrlanda terörle mücadele timleri harekete geçer.

Bütün mahalle kapatılır ve özel tertibatlı güvenlik güçleri bir baskınla, hiçbir şeyden haberi olmayan zavallı Slovak işçinin evini basar ve bombayı valizde bulurlar.

Olup bitenlerden hiçbir haberi olmayan ve kapısını kırıp evine giren terörle mücadele timleri nedeniyle dehşete kapılan Stefan Gonda, 3 saat gözetimde kalır.

Ve ancak Slovakya büyükelçisinin açıklamalarıyla ve defalarca özür dilemesiyle kurtulabilir.

Ama polisten çıkıp evine giden Slovak elektrik tamircisini bu kez de basın ordusu beklemektedir.

Başına gelenlere bir anlam veremeyen Slovak işçi, izne ayrılıp memleketine döner, olup biteni unutabileceği sakin bir köşeye çekilip gözlerden kaybolur.

Slovakya hükümeti ise yaşanan rezaleti unutturmak için olup bitenlerin sadece güvenliği arttırmak için yapıldığını anlatmaya çalışır.

Ama Slovakya polisinin beceriksizliğinin üzerine tüy diken bir gelişme daha olur:

Sonraki günlerde bir yetkili, sorumluluğun sadece Slovakya polisine ait olmadığını, İrlanda polisinin de inen uçakta bombayı ortaya çıkaramadığı için sorumlu olduğunu iddia eder.

Esprili valiz pulları
Peki tüm bunlar olurken Slovakya halkı nasıl tepki gösterdi?

Slovakya’nın en büyük gazetelerinden Sme geçenlerde baş sayfadan, valizlerin üzerine yapıştırılmak üzere hazırlanmış pulları tanıtan bir haber yayınladı.

Fotoğraftaki pulların birinin üzerinde İngilizce olarak şunlar yazıyordu:

"Dikkat tehlike! Bu valizi Slovakya polisi kontrol etmiştir."

İkinci pulun üzerinde ise Slovakça polise hitaben şunlar yazıyordu:

"Lütfen valizime patlayıcı yerleştirme."

Hükümet hemen bu pulları hazırlayanları "vatansever olmamakla" suçlasa da, halk olaylara gülüp geçmekle yetiniyor.

Eh, ne de olsa onlar Çek kuzenleri Kafka’nın bürokrasiyi topa tutan kara mizahı ve Jaroslaw Haşek’in devleti ince eleştirilerle gırgıra alan eserleriyle yetişmiş olan bir kuşağın mensupları.

BBC
__________________
“Çalışmadan, öğrenmeden,yorulmadan rahat yaşama yollarını alışkanlık haline getiren milletler önce onurlarını sonra hürriyetlerini daha sonra da geleceklerini kaybetmeye mahkumdurlar.”
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Alıntı ile Cevapla
dentist kullanıcısına teşekkür edenler
account (24-01-2010), Gozlemci (09-02-2010), janus (02-10-2010), LAZIO (24-01-2010), Master (24-01-2010), neron (24-01-2010)
  #6  
Eski 07-02-2010, 10:53
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23007 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Açılım Dedikleri Boş Bir Laftır

Prof. Dr. İlber Ortaylı, ‘asker millet’ olmanın Türklerin en önemli vasfı olduğunu belirterek, ‘’Askeri vasıflarını kaybetmiş Avrupa, bizde bulunan bu vasfın da yok olmasını istiyor’’ dedi. MHP’nin Siyaset ve Liderlik Okulu’nda partililere konuşan Ortaylı, hükümetin demokratik açılımını da eleştirdi.

Ortaylı, son yıllarda Türkiye’de milliyetinden utanma duygusunun, asker düşmanlığının körüklendiğini iddia etti. Bunu Avrupa’nın da kışkırttığını ima eden Ortaylı, şöyle konuştu: ‘’Türk toplumunun militarist olmasından Belçika’nın, İsviçre’nin ne zararı olabilir? Bizde de resim, heykel sanatı yok, musikiyle uğraşılmaz, filozof yoktur, fakat ölmeyen sanatımız, vasfımız askerliktir.’’

ORDU DARBE YAPABİLİR

Ordunun siyasete karışmasının da kaçınılmaz olduğunu, bunun tarihsel gerçeklik taşıdığını savunan Ortaylı, ‘’Sivil siyaset kendini geliştiremezse darbe kaçınılmazdır’ diye konuştu.

GÜNEYDOĞULU KOPYA ÇEKİYOR

Ortaylı, ‘’Doğu ve Güneydoğu’da üniversiteye giriş sınavlarında açık şekilde kopya çekildiğini’’ öne sürerek, ‘’Böylelikle iyi okullara ehil olmayan öğrenciler geliyor. İmtihanların asayişini iyi kontrol etmeliyiz’’ dedi.

PİS HERİFLER KIZLARI KOVALIYOR

“Bütün kentlere üniversite açılması ahlaksızlıktır” diyen Ortaylı “Ankara’ya 20 okul aç Doğulu çocuklar buranın kültürün görsün” dedi. Ortaylı taşraya üniversite açılmasının zararını ise şöyle anlattı: “Evvela bakkal çakkal çocukları kandırıyor. Ondan sonra oradaki ev sahipleri kazıklıyor çocukları. Ondan sonra her şehirde vardır onlardan bir sürü pis herifler genç kızları kovalıyor.”

AÇILIM DEDİKLERİ BOŞ BİR LAFTIR

Demokratik açılım çalışmalarını da eleştiren Ortaylı, sözlerine şöyle devam etti: ‘’Açılım boş laftır. Açılım isteyenler gitmez de durmaz da. Kimse kimseye kitle dalkavukluğu yapmak için, sempatik görünmek için konuşmasın. Türklere karşı tez geliştirmek için arşive giren kaçıncı ecnebi Türk taraftarı oldu, onlar anladı, bizdekiler anlamıyor. Bunlar tehlikeli işler, belediyeciliğe benzemez.’’
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (07-02-2010), neron (08-02-2010)
  #7  
Eski 13-12-2010, 18:25
Ramo - ait Avatar
Ramo Ramo bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 603/2786
438 Mesaj ına 2346 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Atatürk ve misyoner Avar.
Yıllar önce İzmir Kadınlar Hapishanesi' ndeki mahkûm kadınlara akşamdersleri verilmesi kararlaştırılmıştı. Bir gün milli eğitim müdürünün odasına zayıf, ufak-tefek bir genç kız girdi.

"Ben bu dersleri memnuniyetle kabul ederim, efendim," dedi.

Müdür şaşırmıştı. Karşısındaki genç kız, okuldan yeni çıkmış, üstelik son derece de hassas bir insana benziyordu. Müdür bir kez daha hapishanedeki tipleri gözünün önüne getirdi. Olacak
şey değildi! Lakin düşüncesini belli etmedi.

"Peki, hoca hanım," dedi. "Bu işle meşgul olacağım."

İki hafta geçmeden, genç kız, soğuk ışıklar altında hapishane koğuşundaki akşam derslerine başlamıştı.

İşi bittikten sonra, ince pardösüsünün yakasını kaldırıyor, süngülü nöbetçilerin, zincirli kapıların arasından geçerek sokağa çıkıyor ve hızlı adımlarla evine koşuyordu. Hapishane müdürü de, milli eğitim müdürü gibi, hayretler içinde idi. O kavgacı, o geçimsiz mahlûklar, genç öğretmeni hem sevmeye, hem saymaya başlamışlardı.

Kadınlar hapishanesinde ilk defa böyle bir hava esiyordu. Fakat işinde inanılmaz bir başarı gösteren kızın, bir süre sonra acayip bir suçla adliyeye götürüldüğünü görüyoruz.

Hakkındaki isnat: Misyonerlik...

Gittikçe kabaran dosyalar, hep misyoner öğretmenden bahsediyordu. Neler de neler yapmamıştı ki: Kadınlar hapishanesi derken, Kinder Garten Teşkilatında çalışmalar,
çocuklara iyi insan olmak etrafında birtakım telkinler. Bütün bunlar misyonerlik denilen şeyden başka ne idi?

İş o kadar dallanıp budaklandı ki, Atatürk meseleyi merak etmişti.
- "Bana misyoner öğretmenin dosyasını getiriniz," dedi.
Bütün bir gece o dosyayı inceledikten sonra, ertesi günü öğretmen [Sıdıka] Avar'ı yanına çağırttı.

Genç öğretmen Atatürk'ün karşısına çıktığı vakit bir yaprak gibi titriyordu.

Atatürk, bu ufak-tefek kıza hayretle baktı.
- "Misyoner öğretmen sensin, öyle mi?" diye sordu.

Avar şaşırmıştı. Yavaşça, "Efendim, ben öğretmen Avar," diye fısıldadı.

Atatürk, o zaman genç öğretmene doğru parmağını uzatarak yüksek sesle
şunları söyledi:
- "Hayır. Sen misyoner Avar'sın. Bana, senin gibi misyonerler lazım."
Ondan sonra da Atatürk fikirlerini açıkladı:
Bir toplum, daha ziyade aile yoluyla, bilhassa kadın yoluyla kazanılabilirdi. Genç öğretmen Doğu'ya gidecekti. Oradaki genç kızları, hatta bunların arasında hiç Türkçe bilmeyenleri bile toplayacaktı. Onları, bu toplumun potasında yetiştirecekti; sonra bu çocuklan birer ışık huzmesi altında köylere gönderecekti.

Sözlerinin sonunda:
- "Git, memleketin içine gir, dağ köylerine uzan; orada bizden ışık bekleyen yarının annelerini göreceksin, dedi.

Genç öğretmen, içi içine sığmaz bir hâlde Atatürk'ün yanından çıktı.

İşte yıllar ve yıllardır Avar, doğu illerinden birinde Kız Enstitüsü Müdürlüğünde bu inanılmaz işle meşguldür.

Şimdi Elazığ, Tunceli, Bingöl çevrelerindeki halk, bu ufacık-tefecik kadından bir azize gibi bahseder. Onun hakkında iki yüze yakın mani, masal ve çocukların dilinde sayısız Avar şarkıları vardır.

O, yol vermez, geçit tanımaz dağlara at sırtında tırmanır, dağ köylerinden, çoğu esmer köy kızlarını toplar, onları kendi ceketine sarıp okuluna götürür.
Avar, Doğu'da gerçekten inanılmaz bir isimdir.

Dağ tepesindeki köylere bu masal kadının, öğrenci toplamak için gittiği zaman köylüler:
"Kızımı da götür, Avar!" diye atın üzengisine yapışıyorlar.
Şehre, Avar'ın okuluna gelen kızı, bir kere de üç-dört yıl sonra görünüz.
Ben, bir insan yaratma mucizesini orada gözlerimle gördüm


Hikmet Feridun Es
Hayat Dergisi 1957

********

Sıdıka Avar bugünkü TRT'nin işine son verdiği gazeteci Banu Avar'ın annesidir.
Kendisinden yukarıdaki yazı sayesinde haberdar oldum.
Kızı da anası gibi çetin ceviz... Aynı özveri ve tükenmez bir cesaretle Atatürk'ün gösterdiği hedefe karşı çıkanlara karşı çıkıyor!
__________________
Yaşadıklarını kar sanma yanına...
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna
Ne kadar yaşarsan yaşa
Sevdiğin kadardır ömrün...

Can Yücel
Alıntı ile Cevapla
Ramo kullanıcısına teşekkür edenler
account (14-12-2010), ar_de_ (17-12-2010), neron (14-12-2010)
  #8  
Eski 18-06-2014, 11:11
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5527 Kere teşekkür edildi
Tanımlı cumcum

elindekinin kiymetini sen bilmezsan baskalari bilir.


image.jpg
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 2 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir)
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş arama yap
Modları Göster

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 11:45 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce