Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Güncel siyasete ironik yaklaşımlar. - Sayfa 17 - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Nadas Alanı > Dünya Hali
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Güncel siyasete ironik yaklaşımlar.
Konudaki Cevap Sayısı
289
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
89394

Cevapla
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
  #161  
Eski 27-10-2013, 02:36
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Taş fırın erkeklerinin renk kompleksi!

Biliyorsunuz, eski ehliyetler çipli ehliyetler ile değişecek.
Avrupa Birliği ülkelerindeki ehliyetler pembe olduğu için yeni ehliyetler pembenin değişik tonlarında dizayn edilmiş. Bir gazete, yeni ehliyetlerin tasarımını kamuoyunun bilgisine sunmuş; ancak bu tasarım erkekler tarafından beğenilmemiş. İçişleri Bakanlığı'na yoğun şikayet gelmiş.

Şikayetlerin gerekçesi, yeni ehliyetlerin pembe tonlarda olması. Taş fırın erkekleri, “Tasarım şık ama renk kadın kimliklerini andırıyor..." diyerek hassasiyetlerini iletmişler.

Mesele önemli!

Bunun üzerine, Emniyet Genel Müdürlüğü ile Darphane ve Damga Matbaası tasarım uzmanları, mavi ve pembe renklerinin değişik tonlarını kullanarak 5 yeni ehliyet tasarımı hazırlamış. Tasarımlar İçişleri Bakanı Muammer Güler’in onayına sunulmuş.


Yeni ehliyetler yüzde 60 pembe, yüzde 40 mavi tonlarından oluşacakmış.
Genellikle rengi mavi olan afrodizyak ilaçların ve bitkisel karışımların peynir ekmek gibi satıldığı, haram olanları yetmezmiş gibi helal olanlarının bile piyasaya çıktığı ülkemizde 'taş fırın' erkeklerini %40 da kesmez bence.

Ne kadar mavi, o kadar erkeklik!
Maviden şaşma!
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
aok (06-06-2014), Master (27-10-2013)
  #162  
Eski 28-10-2013, 02:12
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

FACEBOOK sayfama da katkılarınızı bekliyorum.

https://www.facebook.com/pages/Az-gi...9435924?ref=hl

Teşekkürler...
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
aok (06-06-2014)
  #163  
Eski 30-10-2013, 01:57
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Ben Cumhur!

Başbakan Erdoğan, 25 Ekim 2013 günü partisinin il başkanları toplantısında yaptığı uzun konuşmanın önemli bir bölümünü, Cumhuriyet Bayramı’nın yaklaşmış olması nedeniyle ‘cumhur ve cumhuriyet’ temasına ayırmıştı. Konuşma o kadar uzun ki, özeti dahi bazı insanları sıkabilir ve bu yazıyı okumaktan vazgeçirebilir. Bu nedenle sadece birkaç cümle alıntı yapacağız.
Konuşma metninin tamamını okumak isteyenler, AKP’nin internet sitesinden konuşma metninin tamamına ulaşabilirler. http://www.akparti.org.tr/site/haber...antisi-k/53626

Bu konuşma, çok açık bir şekilde tahrik ve ayrımcılık içermektedir. Bu konuşmayı dokunulmazlığı olmayan bir vatandaş yapmış olsa, ya da bir köşe yazarı yazmış olsa başı belaya girebilirdi.

Yine bu konuşma ile yaratılmak istenilen kavram karmaşası üzerine bir kitap dahi yazılabilir. Ancak bu bizim boyumuzu aşan bir iş olup eleştirimizi birkaç paragrafa sığdırmaya çalışacağız.


Erdoğan diyor ki:

“Cumhuriyetin 90. yıldönümünde bizler de, aziz milletimiz de artık şu soruyu hiç çekinmeden, korkmadan, hiç tereddüt etmeden o elitlere, o seçkinlere sorabiliyoruz: Allah aşkına sizi Cumhuriyetin tek ve yegane sahibi yapan nedir, siz kimsiniz? Cumhuriyetin tapusunun sadece sizde olduğu vehmine nereden kapılıyorsunuz? Kendinizi Cumhuriyetin yegane tek sahibi görerek kendiniz dışındakilere adeta parmağını sallayarak kibir sergileme hakkını siz nereden alıyorsunuz? 90. yıldönümünde şunu açık açık ifade ve ilan ediyorum: Cumhuriyetin tapusu 76 milyonun üzerine kayıtlıdır.
“ Zira bu millet uzaydan gelmemiş, burada doğmuş, bu Cumhuriyeti de bu millet kurmuştur, bu cumhur kurmuştur. Bu cumhurun içerisinde kimler var? Türk’ü var, Kürt’ü var, Laz’ı var, Çerkez’i var, Gürcü’sü var, Abhazya’sı var, aklınıza geldiği kadarıyla 36, şu anda bize verilen bilgileri söylüyorum, etnik unsur var. Hiç kimse bir etnik kökeni makbul sayıp diğerlerini asimilasyona tabi tutamaz. Hiç kimse yoksulu, yolda kalmışı, engelliyi, kadını, çocuğu, yaşlıyı, farklı olanı dışlayamaz, ona ikinci sınıf muamelesi yapamaz.”



Sayın Erdoğan, yoksulun, engellinin, çoluk çocuğun bu konuyla bağlantısını pek anlamamış olmakla birlikte cumhuriyetin yegane sahiplerinin kimler olduğu konusunda sizi aydınlatmak boynumuzun borcu.

Cumhuriyet, size göre, sadece ‘devletin halkın seçtiği kişilerce yönetilmesine dayalı’ bir rejimin adıdır. Cumhur ise, sizi seçerek amaçlarınızı gerçekleştirmenize aracılık eden yığınlardır.

Oysa bizim için ‘cumhur ve cumhuriyet’ kelimeleri çok önemlidir, çok şey ifade eder.

İlk olarak, biz ‘cumhuriyet’ denilince Türkiye Cumhuriyetini anlarız. Türkiye Cumhuriyeti yoktan var edilmiştir. Bir devrim sonucunda isim değiştirip, adının sonuna bir ‘cumhuriyet’ kelimesi ilave edilmiş, sıradan bir ülke değildir. Dış güçlere meydan okuyarak, savaşarak kurulan cumhuriyetlerde ‘ulusallık’ gibi değerler daima daha ön plândadır. Türkiye Cumhuriyeti, ulusal sınırlar içinde Türklük duygusuyla yaşayan herkesin ortak devletidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinde , kendi ulusunu küçümsemek, ülke ve ulus bütünlüğünü tehlikeye atacak davranışlar içinde olmak ve bölücülük yoktur.

Türkiye Cumhuriyeti kurulurken bazı temel nitelikleri olan bir cumhuriyet olarak kurulmuştur. Laiklik de bunlardan biridir. Bu ülkede Sunni Müslüman ‘cumhurlar’ olduğu gibi, başka dinlere ve mezheplere mensup, hatta dinsiz cumhurlar da vardır. 36 ayrı etnik unsurdan ve bunların asimilasyonundan bahsedip siyasi çıkarlar sağlamaya çalışırken bu insanların dini inançlarını yok saymak, dini asimilasyona zemin hazırlamak, 'ayyaşları ve çapulcuları' aşağılamak cumhuriyetin temel ilkeleri içinde yoktur.

Cumhuriyetin ilkeleri arasında barışçıl olmak vardır. Tüm ulusları insanlığın birer parçası olarak görmek, din, dil, ırk ayrımı yapmadan saygı göstermek barışçıl tutumun ana özelliğidir. Boyundan büyük işlere kalkışıp bazı ülkelerin iç işlerine müdahale etmek ve savaş kışkırtıcılığı yapmak; bu amaçla para saçmak, bizim cumhuriyet anlayışımıza uymuyor.


Kısacası sizin gözünüzde ‘cumhur’ kelimesi, makarnayla ve kömürle kandırılabilecek, tahrik edici birkaç söz ile gaza getirilebilecek, etnik kökeninin veya dini inançlarının sömürülmesiyle elde edilebilecek bir oy deposunu; bizim için ise onurlu, milli ve manevi değerlerine bağlı ama başkalarınınkine de saygılı, ülkesini seven, milliyetçi insanları ifade ediyor.

'Cumhuriyet' kelimesi, sizin için, amaçlarınıza ulaşmanıza aracılık edecek bir rejimin adını; bizim için ise bir devrimi, onurlu bir yaşam tarzını ve barışı ifade ediyor.

İşte bu nedenle cumhuriyetin sahibiyiz, işte bu nedenle cumhuriyetin bekçileriyiz…
Anladınız mı?
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
aok (06-06-2014), neron (30-10-2013)
  #164  
Eski 01-11-2013, 18:25
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Facebook sayfamdan....
Bütün paylaşımlar özgündür; kopyala yapıştır yok denecek kadar az.



Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
aok (06-06-2014)
  #165  
Eski 04-11-2013, 17:38
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
aok (06-06-2014)
  #166  
Eski 05-11-2013, 03:25
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Obama'nın seçimi varsa, Erdoğan'ın da var!

Başbakan Erdoğan, 'Dünya Kız Çocukları Günü' vesilesiyle 11 Ekim 2013 tarihinde yaptığı konuşmada, Amerika'nın hala sağlık reformunu gerçekleştiremediğini, ABD Başkanı Barack Obama'nın sağlık reformu için adım attığını ama bazılarının Obama'nın önünü kesmek istediğini söyledi.

Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Burada, aslında Sayın Obama'ya destek vermek lazım, niye bu destek verilmiyor? Çünkü insan çok önemli. Herkes zengin olamayabilir, herkes sosyal devletin imkanlarını bulamayabilir ama bu yasa ile sosyal devlet imkanları geliyor. Neymiş? 'Benim kazandığımı sen, başkalarına harcayamazsın.' Böyle bir şey olabilir mi ya? Devletin kasasına giren parayı devlet, harcanması gereken yerlerde harcama yetkisini alır. Bakın bizde Kanuni Sultan Süleyman'ın güzel bir ifadesi vardır, 'Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.' Ne demek bu? Bizde devlet anlayışı, bir sağlıklı nefese devleti feda eder. İnsan o kadar önemli. Biz, buna inandık, bunu egemen kılmak için de mücadelemizi veriyoruz."



Abi bu adama hastayım!
Malum ABD'de de Cumhuriyetçiler muhalefette. 'Cumhuriyet' sözcüğü Erdoğan'a ters! Buradaki muhalefeti bitirdi, sıra Amerika'ya geldi!

ABD'de Cumhuriyetçiler, Obama'nın sağlık reformunu, bütçeye getireceği yükün kaynakları belli olmadığı gerekçesiyle engelliyor. Obama ise seçmenlerin gözüne girmek için bastırıyor. İki meclise sahip olan ABD'de, Temsilciler Meclisi’nde çoğunluk Cumhuriyetçilerde olduğu için Obama sıkışmış durumda.

İşte bu nedenle, on bin kilometre uzaktan, Türkiye'nin 20 katı kadar olan gayri safi yurtiçi hasılası ile dünya lideri olan, kişi başına düşen 50.000 dolar milli gelir ile bizi beşe katlayan ABD'nin iç işlerine karışıp, Obama'ya destek atıyoruz!


Konu içinde konu...
2. konu da şu: Erdoğan'a göre 'Devlet, kasasına giren parayı istediği gibi harcarmış! Vatandaş hesap soramazmış!'

Burada soramazlar, orada sorarlar! ABD, Türkiye'ye benzemez. ABD vatandaşı için ödediği verginin nereye harcandığı çok önemlidir.

ABD'yi sevsek de sevmesek de gerçek şu: Tıpkı ekonomik verilerde olduğu gibi, demokratik kriterlerde de sizin demokrasinize beş basar! Orada vatandaş hesap sorar.

Bize inanmıyorlarsa Hoca efendilerine sorsunlar. O, oraları hepimizden daha iyi bilir; malum senelerdir orada yaşıyor.

Sorsunlar bakalım;

Obama bedava çamaşır makinası, buzdolabı, kömür dağıtıyor mu?
Elektriği, suyu kaçak kullananların yükünü namuslu vatandaşlar karşılıyor mu?
İşsizlik oranı yüzde kaç, üniversite kapılarında kaç kişi bekliyor?
ABD'ye pasaportsuz, vizesiz, Green Cart'sız girilebiliyor mu?
Yüzbinlerce mülteciye maaş bağlanıyor mu?
Teröristlerle pazarlık yapılıp, içerdeki elebaşlarına konforlu odalar hazırlanıyor mu?

Fazla uzatmayalım!

Başbakan, kendi öz vatandaşlarının sorunlarına daha fazla zaman ayırsa iyi olur; zaten yeterince yükü var. Suriyeli mülteciler, Mısırlı Rabiacılar derken bir de ABD'li 'garibanları' yoldan çıkarmasın. Bakarsın Türkiye'ye göç etmeye falan kalkarlar!
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
aok (06-06-2014), buena vista (05-11-2013), Master (05-11-2013), neron (05-11-2013), Ramo (23-12-2013)
  #167  
Eski 05-11-2013, 21:22
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Öğrenci evleri, Muhteşem Yüzyıl ve toplum mühendisliği üzerine...(2)

Başbakan Erdoğan, bugün önce partisinin grup toplantısında, daha sonra Esenboğa Havalimanı'nda yaptığı açıklamalar ile yeni bir gündem oluşturdu.

Erdoğan, "Biz muhafazakar demokrat bir partiyiz. Kimsenin yaşam tarzına karışmadığımızı söylememize rağmen bir çok yerde, yaşam tarzımız şöyle değiştirildi böyle değiştirildi gibi ithamlarla karşı karşıyayız." dedikten sonra, "Yurtlarımızda kızlarımızın erkek öğrencilerle ayrıştırma çabasına devam ediyoruz. Evlerde kalan öğrencilerin kız - erkek bir arada kalmalarına razı değiliz. Buralarda nelerin olduğu belli değil; karma karışık her şey olabiliyor. Buralardan güvenlik güçlerimize gelen bilgiler var; valiliklerimiz bu durumlara müdahale ediyorlar. Eğer bir yasal düzenleme yapılması gerekiyorsa, biz bu konuyla ilgili yasal düzenlemeyi de yaparız." dedi.

Önce "kimsenin yaşam tarzına karışmayız, bizi haksız yere suçlayanlar var." diyor; üç dakika sonra tam tersi bir söylem içine giriyor ve ahlak bekçiliğine soyunuyor. Tam bir Erdoğan klasiği.

Konu o kadar ilginç ki! Lastik gibi, ne tarafa çeksen gider.

Örneğin, sadece iki erkek öğrencinin oturduğu bir eve, aralarında arkadaşlık ötesinde hiç bir bağ olamayan üç kız misafirliğe gitse ne olacak? İçerde 'ne halt işlediklerini' nasıl tespit edecekler. Ya da 'bu haltı' öğrencilikle ilişkisi olmayan erkekler ve kızlar yerlerse ne olacak? Ucu açık bir soru değil mi?

Amaç belli... Onların zihniyetinde erkek barut, kadın ateş! Bir araya gelmeleri, bir arada bulunmaları tehlikeli. Yaş kemale erer ermez, mesela 15'inde başlarını bağlamak lazım!

Başbakan Erdoğan, geçen sene de Muhteşem yüzyıl dizisine takmıştı. Bugün söylediklerini biraz farklı bir dille o tarihte de söylüyordu.

Muhteşem yüzyıl ve Hürrem Sultan tartışmaların yapıldığı günlerde, 2711.2012 tarihinde bir yazı yazmıştım. Bu güne o kadar uyuyor ki! Her şeyi yeniden yazmama gerek kalmadı. Biraz kısaltarak bu yazıya ekledim. Geçen sene altına imza atmıştım, bugün de atıyorum.

İşte o yazı:

Başbakan Erdoğan'ın Muhteşem Yüzyıl Dizisi için önceki gün sarf ettiği sözler yazılı ve görsel basının gündemine oturdu.

Benim esas üzerinde durmak istediğim nokta, Başbakan Erdoğan'ın, Muhteşem Yüzyıl konusunu gündem değiştirmek için dile getirdiği iddiaları. Bu yorumu yapan kelli felli yorumcuları dinledikçe sinir oluyorum ve bu yorumları çok sığ, çok basit yorumlar olarak değerlendiriyorum.

Ben, Başbakan'ın bunu sadece gündem değiştirmek için değil, farklı amaçlarla yaptığını ve bunu yaparken bir taşla iki kuş vurduğunu düşünüyorum. Zaten başbakanın "gündem değiştirme" taktiği ilk defa olmuyor. Başbakan bunu sistematik olarak ve oldukça sık sık yapıyor.

İşte bu noktada "gerçek amaç nedir? ve "bunu niye yapıyor?" sorusuna yanıt aramamız gerekiyor.

Sosyolojide ve siyasette "Toplum Mühendisliği" diye bir kavram var. Toplum mühendisliği şu şekilde tanımlanıyor:

"Toplum Mühendisliği, toplumun demografisinde, sosyal dokusunda, tarihten gelen yapısında değişiklik yapmak, tepkilerini, nefretlerini, isteklerini, sevgilerini, tutkularını ve kitlesel şekilde ifade ettiklerini duygularını yönlendirebilmek, kontrol altında tutabilmek, paralize edebilmek gibi yetileri içeren iştir. Toplum mühendisliği, çeşitli meslek dallarından oluşan bir ekip tarafından, finansal destek, koruma, iletişim ve başka araçlar yardımı ile gerçekleştirilebilir."

Başbakanın, örneğin kürtaj ve idamın kaldırılması konularını, Muhteşem Yüzyıl Dizisini vs. gündeme getirirken yaptığı toplum mühendisliğidir ve bu bilinçli olarak yapılmaktadır.

Yaşı küçük olanların bilmediği, uygun yaştakilerin de unutmuş olabileceği bir konuşmayı hatırlatmak isterim. Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan, 1994 tarihinde Meclis Grubunda yaptığı konuşmada "..... Refah Partisi iktidara gelecek, adil düzen kurulacak. Sorun ne? Geçiş dönemi sert mi olacak, yumuşak mı olacak, kanlı mı olacak, kansız mı olacak, bu kelimeleri kullanmak bile istemiyorum amma, bunların terörizmi karşısında herkes gerçeği açıkça görsün diye bu kelimeleri kullanma mecburiyetini duyuyorum. Türkiye'nin şu anda bir şeye karar vermesi lazım, Refah Partisi adil düzen getirecek, bu kesin şart, geçiş dönemi yumuşak mı olacak sert mi olacak, tatlı mı olacak kanlı mı olacak, altmış milyon buna karar verecek." demişti.

Milli Görüş'ten gelen Erdoğan ve ekibi, Erbakan Hoca'nın aksine, sert söylemlerle iktidar olunamayacağının bilincine varmıştı. Akılcı davranarak söylemlerini yumuşattılar. Türk halkının orta sağa olan ilgisini ve değişik faktörleri kullanarak iktidar oldular.

Şimdi yumuşak geçiş yapılıyor. Kabul etmek gerekir ki bunu yaparken çok bilinçli yapıyorlar. Her türlü sosyal ve psikolojik faktörü kullanıyorlar. Toplum mühendisliği de bunlardan biri.

Bizim aydın geçinen basın mensuplarımızın büyük bir bölümü ise başbakanın gündem değiştirmeye çalıştığını düşünüp ekranlarda Hürrem geyikleri yapmaya devam ediyor.
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
aok (06-06-2014), Master (06-11-2013), Ramo (23-12-2013)
  #168  
Eski 06-11-2013, 16:40
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Nedir bu 'Cumhuriyet' kelimesi ile alıp veremediğiniz?





Devletimizin adı olan 'TÜRKİYE CUMHURİYETİ' iktidar tarafından fiili olarak değiştiriliyor. Bu, bilinçli olarak, belirli bir program dahilinde yapılıyor.

Cumhurbaşkanının 30 Ağustos Zafer Bayramı ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı davetiyeleri 'Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül' olarak gönderildi. Bazı kamu kurumlarının, Ziraat Bankası'nın tabelaları sökülüp, yerlerine 'C' siz tabelalar yerleştirildi. Artık kamu yazışmalarında kullanılan kağıtların başlıkları 'C' siz olarak basılıyor. Son olarak da devletin 'ilişkilerin geliştirilmesine katkıları' nedeniyle yabancılara verdiği Devlet Nişanı, Cumhuriyet Nişanı ve Liyakat Nişanı'nın şekilleri değiştirildi. Eski nişanlarda yer alan Atatürk silueti ve T.C. yazısı yeni nişanlardan kaldırıldı.

Atatürk'ten ve O'nun yolunda yürüyen bizlerden korkuyorsunuz; bunu anlıyorum ama kelimelerden niye korkuyorsunuz? Nedir bu 'Cumhuriyet' kelimesi ile alıp veremediğiniz?


Not: Sayfamızda yayımladığımız bazı resimler kopyalanıp üzerlerinde tahrifat yapılarak başka sayfalarda farklı amaçlarla kullanılıyor. Bu nedenle resimlerin üzerine bant yapmaya başladık. Bilginize sunarız.
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
aok (06-06-2014)
  #169  
Eski 07-11-2013, 05:45
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23007 Kere teşekkür edildi
Arrow Mutsuz

http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/ga...asi-kaldirildi
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
aok (06-06-2014)
  #170  
Eski 08-11-2013, 03:01
detan detan bağlı değil
Büyük abi
 
Üyelik Tarihi: May 2012
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 19.166/25772
15157 Mesaj ına 36283 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Bunu kabul etmek mümkün değil!

Geçen yılın Aralık ayında uzaya gönderdiğimiz Göktürk 2 gözlem uydusu, TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü (UZAY) ve Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) tarafından yüksek yerlilik oranıyla üretildi.

TUBİTAK ve TUSAŞ mühendislerince üretilen bu uyduda, TÜBİTAK UZAY tarafından geliştirilen milli uçuş bilgisayarı ve yazılımı kullanılıyor. Bu nedenle, görüntü çekimi ve bunların yer istasyonlarına indirilmesi konusunda herhangi bir uluslararası kısıtlamaya tabi değil.

Dünyada sayılı ülkenin sahip olabildiği bir uyduya sahip olmak hem askeri hem de ekonomik açıdan çok önemli. Teknoloji devlerinden satın alarak bu elektromekanik cihaza sahip olabilirdik. Ancak bunu kendi imkanlarımızla yapmış olmamız, üniversitelerimizden mezun olmuş mühendislerimizin uydunun projesini geliştirmesi, dizayn etmesi ve üretmesi çok daha gurur verici bir olay.

Bu gururu sahiplenmekte hiç bir sakınca görmeyen sayın başbakanımız, bu gururun yaşanmasına vesile olan bilim adamlarını ve onları yetiştiren üniversiteleri dışlayarak, her fırsatta yerden yere vuruyor.

Kendisini protesto eden ODTÜ öğrencileri ve o öğrencilere sahip çıkan öğretim üyeleri için "Bu öğrenciler uydumuz fırlatılırken gururlanacağı yerde lastik yakıp eylem yapıyor. Sonra neymiş protesto için derse girmiyorlarmış. Böyle üniversite öğretim görevlisi olsa ne olur olmasa ne olur." diyebiliyor.

Gezi Parkı olayları sırasında, Koç Üniversitesi Rektörünü "öğrencileri eyleme teşvik etmekle" suçlayan Erdoğan, son bir yılda değişik zamanlarda yaptığı konuşmalarda ise defalarca üniversiteleri 'terör yuvası' olmakla suçladı.

Başbakanın rüzgarını arkalarına almış olan yandaş medya yazarları, işi "ODTÜ kapatılsın" noktasına kadar götürdüler.

Son olarak da yurtlar ve öğrenci evleri üzerinden üniversiteli gençlere bir darbe daha vurulmak isteniyor. Gençler, ahlaksızlık ve yozlaşmış olmakla; hatta anarşist olmakla suçlanıyor. Bunların arasında çok az sayıda bu yakıştırmayı hak etmiş olanlar olabilir. Ancak çıkarılan gürültüye bakılırsa bu çocukların neredeyse tamamı 'kötü' çocuklar.

Bunu kabul etmek mümkün değil!

Özellikle yüksek puanlarla girilen üniversitelerde okuyan öğrencilerin zeka ve yetenekleri, yaşam tarzları, sosyal olaylara bakışları, algılamaları ve tepkileri diğerlerinden farklı olabilir. Bu çok normal. Bu farklılığı hazmedememek, herkesi aynı kalıba sokmaya çalışmak, bir devlet adamına yakışmaz.

Kimse unutmasın ki; bu uyduları, cep telefonlarını, uçakları ve bütün teknolojik cihazları, başbakanın 'terörist ve anarşist yetiştirmediği' için çok sevdiği İmam Hatip mezunları değil, 'terörist ve anarşist' yuvalarında okuyan üniversiteliler yapabiliyor.

İnsanlığın mühendislere de ihtiyacı var, imamlara da. Yeter ki eğitimleri ile ilgili branşlarda çalışsınlar ve insanlığa bu yönde faydalı olsunlar. Yeter ki kendilerine saygı gösterebilmesi için 'ötekilere' de saygılı olmayı öğrensinler.
Alıntı ile Cevapla
detan kullanıcısına teşekkür edenler
aok (06-06-2014), Master (08-11-2013), neron (10-11-2013), Ramo (23-12-2013)
Cevapla


Konuyu Toplam 2 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir)
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş arama yap
Modları Göster

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 16:47 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce