Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Teeee bessüm - Sayfa 57 - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Nadas Alanı > Müştemilat > Tebessüm
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Teeee bessüm
Konudaki Cevap Sayısı
625
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
249690

Cevapla
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
  #561  
Eski 08-06-2010, 10:02
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23007 Kere teşekkür edildi
Wink .......

Yüzü gözü mosmor bir kadın doktora gider.

Doktor: Ne oldu size?

Kadın: Doktor bey, ne yapacağımı bilemiyorum. Kocam ne zaman içip de eve sarhoş dönse beni gebertene kadar dövüyor.

Doktor: Bu konuda size çok işe yarayan bir çözümüm var hanımefendi. Kocanız sarhoş olarak eve geldiğinde elinize bir bardak şekerli çay alın ve kocanız yatıp uyuyana kadar ağzınıza alacağınız bir yudum çayı ağızınız içinde sürekli dolaştırın....

İki hafta sonra, aynı kadın, eli yüzü düzgün şekilde doktoru ziyaret eder.

Kadın: Evet doktor, harika bir çözümdü bu. Kocam eve sarhoş geldiği her seferinde, yatıp uyuyana kadar ağzıma bir yudum çay alıp ağzımı çalkalar gibi ağzımda dolaştırdım; ve kocam bana hiç dokunmadı.

Doktor: Gördünüz mü, ağzınızı kapalı tutmak ne kadar çok işe yarıyor..
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
account (09-06-2010), AnnE (09-06-2010), ar_de_ (15-06-2010), buena vista (22-06-2010), chem73 (08-06-2010), coser (09-06-2010), dentist (16-06-2010), neron (08-06-2010), nomeames (08-06-2010), PINAR (09-06-2010), su (23-06-2010)
  #562  
Eski 16-06-2010, 10:12
ar_de_ - ait Avatar
ar_de_ ar_de_ bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Jan 2007
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 133/1013
108 Mesaj ına 737 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

bu yazıyı okurken tebessüm sayfasına koymaya karar verdim . yüzümde toparlanamayan bir sırıtış yarattığını itiraf etmeliyim



Yaz mevsimi, kadınların av mevsimidir.. Erkek nüfus içinde evlilik yoluyla telefat en çok yaz aylarında olur.. Güneşten beyni ısınan erkek, eş seçerken neye dikkat edeceğini bilemediğinden telef olup gider.. İşte evlenecek eş arayan erkeklere benden “olmazsa olmaz” bir kadınlık tarifi.. Babamın hayrına..

Ben bir kadını kahvaltıda test ederim..

Kadın okumuş veya okumamış, zengin veya fakir, güzel veya çirkin, akıllı veya beyni moda sektörüne, estetik uzmanlarına ipotekli..

Benim için fark etmez..

“Anasına bak kızını al, kenarına bak bezini al..” türü kalıplarla da işim olmaz..

Kadın benim gözümde testi geçebilecekse dört dörtlük kahvaltı hazırlayabilmeli..

Bu köy yeri için de böyledir, şehir yeri için de..

Köyün kızı tandırın başına oturdu mu sacın üzerindeki yufkayı, İspanya arenalarında bir matadorun pelerin çevirmesi gibi çevirebilmeli..

Elin adamına “Eli içeride, saçı dışarıda..” dedirtmemeli..

***


Şehirli kadının kahvaltı hazırlamakta seçeneği çok fazla olduğundan onlara karşı daha sıkı dururum..

Köy kızında görmezden geldiğim hatayı, şehir kızında yakaladım mı affım yoktur..

Kahvaltı konusundaki hassasiyetimin sebebi şudur..

Yemek yapmayı iyi kötü herkes öğrenebilir.. En budala ev kızı bile anasına baka baka üç beş tarifi kapabilir..

Ama lezzetli yapar ama lezzetsiz..

Kahvaltı ise bambaşka bir konsepttir.. Renklidir, neş’elidir, sınırsız seçeneği vardır.. Hepsinden önce de “sunuş” denen olay fark yaratır..

Gözü, gönlü doyuran odur.. İşkembe nasıl olsa dolar..

DOMATES SÖĞÜŞ

Kadın kahvaltısını iddialı biçimde hazırladı ve sofraya buyur etti..

İlk baktığım şey o sofrada yeşillik türü şeylerin, domatesin, salatanın, taze biberin olup olmadığıdır..

Eğer kadının “kahvaltı fikrinde” salata malzemesine yer yoksa koyuver yakasını gitsin.. Onunla asla evlenilmez..

Haaa! “Elim mecbur.. Ambalajının lastiği patladığından, hediyelik paket dağıldığından..” diyeceksiniz, o zaman başka..

Nikâhı kıyarsın ama uğradığın maddi manevi kaybı telafi etmesi için aldığın kadını evlere temizliğe gönderirsin..

Pekiii.. Domatesi doğrayıp, kahvaltı masasına koymayı akıl eden bir kadınla evlenilir mi?

Bunun cevabı çok önemli..

Eğer domatesi kışlık odun gibi doğramış da odun ardiyesine yığar gibi tabağa yığmışsa, o kadın benim gözümde yanar..

Kendini bilen şuurlu bir kadın, herifine kahvaltı hazırlayacaksa saatini kurup sabaha karşı dört sularında uyanır..

Mutfağına girer.. Domatesleri çıkarıp teker teker kabuklarını soyar..

Kabuk inceliği için de ölçüler var.. Soyulmuş domatesten artan kabuk kadınların giydiği kombinezon şeffaflığında olmalı..

Gözüne dayayıp da altından baktın mı öbür taraftaki mutfak raflarını görebilmelisin..

Kadın domatesi odundan yonga çıkarır gibi soyuyorsa koyuver yakasını..

Nikâhı kıyarsan kıy.. Orasına karışmam ancak düğün masrafını çıkarmak için kışın Hasan Dağı’na oduna göndermek zorunda kalırsan gelip bana ağlama..

***


Sabah dörtte kalkıp, kahvaltılık domates hazırlama tarifine devam ediyorum..

Zarları temizlenen domates ince ince doğranmalı ve bir kayık tabağa yatırılmalı.. Bir başka tabakta ise sosu hazırlanmalı..

Bir kaşık sızma zeytinyağı, bir tatlı kaşığı sirke, bir tatlı kaşığı soya sosu, yarım sulu limon.. Sosun sıvı malzemesi bu..

İçine de kekik, karabiber, sumak, mahlep ve kimyon dökülmeli.. Bir miktar çırpıp dinlenmeye bırakmalı..

Sos dinlenirken ince kıyılmış kuru soğan bir tavada ölene kadar çevrilip, domateslerin üzerine yerleştirilmeli..

Geriye sosu üzerlerine dökmek kalır..

SÖĞÜŞ SALATA

Lakin hazır sosu domates dilimlerinin üzerine hemen dökmek tembel kadın işidir, yüz puanlık bir kahvaltının on puanını orada götürür..

Şuurlu bir ev kadını sosu dökmek için müezzinin sabah ezanını okumasını bekler.. Ondan sonra dökülen sos domatesi sulandırmayacağından işe yarar..

Bu arada bir başka tabağa salatalık ve maydanozdan oluşan karışım hazırlanmalıdır..

Salatalık illa ki Çengelköy bostanlarından çıkmalıdır.. İyice yıkandıktan sonra dilim dilim kesilmelidir..

“Nikâha elverişli ev kızı” ile “dangoz ev kızı” arasındaki farkı çıkaran önemli ölçülerden biri de budur..

Aldın bıçağı eline, salatalığı tekerlek gibi dilimledin.. Tabağa yığdın.. Bu olmaz işteee..

Tabağına kaç salatalık doğrayacaksan hepsi bir boyda, bir kalınlıkta olacak.. Çengelköy salatalığında bunu yapabilmek kolaydır..

Sonra o seçilmiş salatalıklar aynı kalınlıkta kesilecek.. Genişlik ve kalınlık için ölçü olarak Cumhuriyet Ata altını ideal modeldir..

Bu ebatlarda, itinayla kesilmiş salatalıklar bir kayık tabakta servis edildiğinde kuyumcu dükkânı vitrininde duran Cumhuriyet Ata altını gibi zengin bir görünüm verir..

Sunumdan önce salatalıkların üzerinde üzerine inceden zeytinyağı gezdirilmeli ve bir miktar yaban kekiği serpilmelidir..

Daha da ideal olanı o tabağı diğer yeşilliklerle süslemektir..

Yaprakları 3.7 milimetre eninde kesilmiş maydanoz ile bir miktar dereotu bu işe uygundur..

***


Vedat Milor ustam bu iş için güneşi otuz beş derece eğimli alan, alt tabakalarında kireç ve kaya örtüsü bulunan arazilerde yetişen maydanozları tavsiye ediyor..

Kahvaltıya bu kadar özenecek bir kadın bizim memleketten çıkar mı bilmem ama heveslisi varsa Kuzey İtalya’nın Pomerol vadisine kadar gidip bu maydanozu bulabilir..

Tabii Petrus üreticilerinden maydanoz ekecek yer kalmışsa..

Hazırlanan maydanoz ve dereotu salatalığın üzerine rastgele serpilmez..

Ot yerleştirme işi Versay Sarayı’nın doğu bahçelerindeki yeşil alan düzenlemesi ölçü alınarak yapılırsa tabak şık durur..

Bakın bu verdiğim tarifler, kahvaltı masasına konması gereken sadece iki tabak için.. Gerisine gazete sayfaları yetmez..

Bırakın komple bir kahvaltıyı sadece şu iki tabağı hazırlayabilecek bir kadına da paha biçilmez.. Ne demek istediğimi siz erkekler anladınız..

Kadın haklarına saygılıyım.

Selahattin Duman
Alıntı ile Cevapla
ar_de_ kullanıcısına teşekkür edenler
account (16-06-2010), dentist (16-06-2010), Master (16-06-2010), neron (16-06-2010), PINAR (17-06-2010), serdarkus (30-06-2010), su (23-06-2010)
  #563  
Eski 29-06-2010, 23:03
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23007 Kere teşekkür edildi
Arrow email Dostluğuna tşk

Adam oğlunun odasının önünden geçerken hayretle bakakaldı.
Yatağı güzelce toplanmıştı ve odası hiç ol...madığı kadar derli toplu
görünüyordu.
Sonra adam yastığın üzerine bırakılmış mektup zarfını farketti.
Üzerinde -Babama- yazıyordu.
Aklından geçen bin bir kötü düşünceyle mektup zarfını açtı ve
titreyen elleriyle mektubu okudu:
Sevgili baba;
Sana bu satırları derin bir pişmanlık ve üzüntü içinde yazıyorum.
Kız arkadaşımla kaçmak zorundaydım çünkü seni ve annemi yaşanacak
rezaletten uzak tutmak istedim. Gerçek tutku ve aşkı ben jale ile
buldum ve o öyle tatlı ki anlatamam… Şunu biliyordum siz onun
vücudunun her yerine taktığı küpeleri, derisine işlettiği dövmeleri,
kendine has o çılgın giyim tarzını asla ama asla onaylamayacaktınız ve
tabi benden çok büyük olmasıda bir sorundu. Fakat benim için bunlar
değildi gerçek tutku ve gerçek aşk… Baba jale hamile!
Jale’nin dediğine göre çok mutlu olacağız. Ormanda kendine ait bir
karavanı ve tüm kış yetecek kadarda yakacağı var. Bir sürü çocuğa
sahip olma düşüncesi rüyalarımızı süslüyor. Jale benim gözlerimi esrar
gerçeğine açtı ve artık biliyorum ki esrar kimseye zarar vermez. Esrar
yetiştirecek ve insanlara pazarlayacağız ve yine bu sayede ihtiyacımız
olan kokoin ve ekstaziye ulaşacağız.
Artık tam anlamıyla bilime yalvarıyoruz dualar ediyoruz şu AIDSin
çaresi bulunsun ve Jale sağlığına kavuşsun diye…..
O kesinlikle iyileşmeyi hakediyor.
Endişelenmeyi bırak baba ben 15 yaşındayım ve kendi başımın çaresine
bakabilirim..
Eminim birgün geri döneceğiz ve sen kendi torunlarını
tanıyacak,seveceksin
Oğlun…..
NOT: Baba yazdığım mektubun tek kelimesi bile doğru değil. Ben
Mehmet’lerdeyim.
Sadece sana; masamın üzerinde seni bekleyen karneden daha kötü
şeylerin olduğunu hatırlatmak istedim.
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
account (30-06-2010), dentist (29-06-2010), janus (30-06-2010), neron (30-06-2010), salacak (30-06-2010), serdarkus (30-06-2010), su (06-07-2010), zumbul (24-09-2010)
  #564  
Eski 04-08-2010, 13:26
ar_de_ - ait Avatar
ar_de_ ar_de_ bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Jan 2007
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 133/1013
108 Mesaj ına 737 Kere teşekkür edildi
Talking aradaki fark ...


benzerini gözümle görmesem "yok canııım" derdim ama gerçek ...
benim gördüğüm kadın kumraldı ama sanırım sahte kumraldı ))))))))
Alıntı ile Cevapla
ar_de_ kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (05-08-2010), chem73 (08-08-2010), dentist (04-08-2010), janus (11-08-2010), Master (04-08-2010), neron (05-08-2010), oodotuseviyal (08-01-2020), zumbul (24-09-2010)
  #565  
Eski 19-08-2010, 09:32
ar_de_ - ait Avatar
ar_de_ ar_de_ bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Jan 2007
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 133/1013
108 Mesaj ına 737 Kere teşekkür edildi
Talking

Annelerimizin Sinirlendiklerinde Söyledikleri Şirin Sözler

1-Seni doğuracağıma taş doğursaydım
2-Senin çocuklarında sana aynısını yapsın inşallah
3-Hep babanın tarafını tut sen
4-Kanser ettiniz beni
5-Kızdım mı adım kızdı oluyor
6-Öleyimde kurtulun benden ( Ev İşleri Yarım Kalır)
7-Sende kulağını bana verme
8-Gün yüzü göstermediniz bana
9-Kime çektin sen bilmemki
10-Seni alan 3 gün sonra geri getirir
11-Yaptığın banaysa öğrendiğin sana
12-Seni dokuz ay karnımda taşıdım ben
13-Kimin çocuğuna gülüp kimin çocuğunu kınadıysam başıma geldi
14-Hep sen yüz veriyorsun buna Mücahit :(
15-Sana da iyilik yaramıyor
16-Ne yani sen varken benmi ekmek almaya gideyim
vs
vs
vs


( aktaranın notu : annem hala bazılarını kullanıyor )))) ...... )
Alıntı ile Cevapla
ar_de_ kullanıcısına teşekkür edenler
janus (18-09-2010), Master (19-08-2010), neron (19-08-2010), serdarkus (20-08-2010), su (07-09-2010)
  #566  
Eski 24-08-2010, 20:36
ar_de_ - ait Avatar
ar_de_ ar_de_ bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Jan 2007
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 133/1013
108 Mesaj ına 737 Kere teşekkür edildi
Talking

mizah yaşamın cansuyu olmazsa olmaz... güncel paylaşımlar maalesef pek de
keyifli değil. bu yüzden hepimizi gülümsetecek paylaşımlar yapmaya çalışıyorum



************************************************** *****


Bazen filmleri, dizileri ciddi ciddi gerçek hayatla karıştırdığımızı düşünüyorum.

Düşünsenize Stepford Wives filmindeki gibi, ya da canımız Bihter’imiz gibi, her sabah saçımız yeni maşalanmış, “makyajlı ama makyajsız görünen” bir porselenlikte, adeta bir prenses gibi kalkıyor ve saten sabahlığımızı üzerimize alıyoruz. Uçuşarak odada geziniyor ve uzun kirpiklerimizi kırpıştırıyoruz. Nefesimiz bahar çiçekleri gibi kokmakta...


O Bihter ki sabahları gözlerinde çapak olmaz, yüzünü yıkamaz... O Bihter ki suratı yastığın şeklini almaz... O Bihter ki saçları sabah bile yoluk yoluk olmaz...
Zaten şu Bihter bitirdi evlilikleri, yemin ediyorum.


Ben de böyle kalkmak istiyorum ama olmuyor bir türlü. Uyanıyorum, ağzımın yerinde gözümü hissediyorum, saçımın her teli ayrı yöne bakıyor, yastık yüzüme patates baskı yapmış... Maalesef gerçekler böyle.


Can Tanrıyar, Petek Dinçöz ile biten evliliğiyle ilgili “Birbirimize dokunmakta zorlanıyorduk. Petek evde sahnedeki gibi alımlı ve bakımlı değildi. Makyaj yapmazdı, pijamayla ve terliklerle dolaşırdı” demiş ya. Sonra üstüne Petek Dinçöz “Kostüm giyip bekleyecek miydim? Pirinci gece kıyafetiyle ayıklayan bir kadın gördünüz mü?” yanıtını vermiş ya. (Aferin) “Bir evlilikte erkek beklentisi” konusunu Can Tanrıyar bu olayla nefis özetlemiştir.


Hikâye hep aynı, erkekler sürekli “Seksi kadın isterük” hezeyanları içinde, kadınlar ise buna çare peşinde. Çare aranmasa, ilişki noktalansa bile hep kabahat peluş terlikle gezen kadında kalıyor. Donla gezen erkekte değil. Döngü bu yani.
Kadın evlilikten sonra kendini dilediğince salmalıdır diyor değilim lakin “her daim sahnedeki Petek” yaklaşımı, gerçek hayatta aşırı doza kaçıyor. Kaçıyor da, her erkeğin “sahnedeki Petek”ini istemesi hakikati, hiç değişmiyor.


Ha, öte yandan, erkeklerde, beğendikleri, aşık oldukları kadınların insani özellikleri olmadığı gibi bir kanı var nedense.


şimdi, sevgili erkekler, biliyorum kabul etmeyeceksiniz fakat Miranda Kerr ya da ne bileyim, Gisele Bündchen filan da kaka yapıyor. Bacaklarında tüyler çıkıyor. Sabahları maymun gibi kalkıyor üstelik geceleri de horluyor. Gisele’in kocası “Gisele hiç podyumdaki gibi değil, bir kere bile kanat taktığını görmedim” filan diyor mudur? Ya da Dita Von Teese’in erkek arkadaşı, Dita evde sürekli eşofmanla geziyor diye bozuluyor mudur? Acaba Dita’ya yaklaşan erkekler “7/24 jartiyer, kırmızı ruj, aralık dudaklar ve şampanya kadehi içinde dans” beklentisi içinde midir?


Kardeş, bunun kışı var soğuğu var, hastalığı var... şubat ayında saten gecelikle sen yat yatabiliyorsan. Ayrıca her gün mutfakta pür makyaj, topuklu ayakkabı ve seksi elbiseyle yemek yapan bir kadın bulursan haber ver. Röportaj yapacağım kendisiyle.

Melike Karakartal - HÜRRİYET GAZETESİ


( aktaranın notu : son paragrafa bittim )))
konuyla ilgili konuşan tüm kadınların ortak savunması )
Alıntı ile Cevapla
ar_de_ kullanıcısına teşekkür edenler
janus (25-08-2010), Master (24-08-2010), neron (25-08-2010), PINAR (01-09-2010), su (07-09-2010)
  #567  
Eski 27-08-2010, 12:43
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23007 Kere teşekkür edildi
Arrow Böyle....

Cambaz”ın değişik anlamı vardır, at üstünde, tel üstünde gösteri yapanlara da cambaz denir, özellikle hayvan pazarlarındaki pazarlıkçılara da cambaz, denir.
Cambazın biri, eşeği yularından çekip gelmiş, bir cambaz yanaşmış:
“Kaça bu eşek?”
“Bin lira!”
“Aldım gitti, ver elini helalleşelim!”
* * *
Birkaç kişi alıcının kulağına fısıldamış:
“Yahu görmüyor musun, bu eşek topal; onun için ucuza verdi!”
“O eşek topal değil, tırnağının arasına taş kaçmış, topal sanıp ucuza elden çıkarmağa bakıyor!”
Eşeği satana koşmuşlar:
“Yahu bu topal değilmiş, tırnağına taş kaçmış!”
Satıcı gülmüş:
“Eşek topal olmasına topal da, öyle sansınlar diye taşı tırnağına ben koydum!”
Alıcıya koşmuşlar:
“Yahu bu eşek gerçekten topalmış, taşı o koymuş. Seni de kandırdı, parayı aldı!”
Alıcı dövünmeğe başlamış:
“Vay namussuz; eğer verdiğim para sahte olmasaydı, beni kazıklayacaktı!”


Bunun adına serbest piyasa da “alışveriş” diyorlar
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
account (28-08-2010), ar_de_ (30-08-2010), buena vista (27-08-2010), chem73 (27-08-2010), dentist (27-08-2010), janus (28-08-2010), neron (27-08-2010), nomeames (27-08-2010), PINAR (01-09-2010), Ramo (21-10-2010), su (07-09-2010), zumbul (24-09-2010)
  #568  
Eski 17-09-2010, 18:17
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23007 Kere teşekkür edildi
Cherry Gönderen Dosta tşk.....

Hz.Ali'nin şehri Kûfe'den bir Arap, devesiyle Şam'a gelmiş.
Şam'da dolaşırken, biri yanaşıp deveyi sahiplenmiş: "Ver o dişi deveyi bana!"
Kûfeli Arap, "Bu deve benimdir, üstelik erkektir" diye kendini savunmaya çalışsa da anlaşamamışlar, iş Muaviye'ye kadar yansımış.
Muaviye, tarafları dinlemiş, sonra da kararını açıklamış: "Bu dişi deve Şamlınındır!"
Sonra halka dönmüş: "Ey cemaat, bu dişi deve kimindir?"
Hep birlikte bağırmışlar: "Şamlınındır!"
Muaviye Arap'a dönüp demiş ki: "Kûfeli, dinle! Biliyorum, bu deve senindir ve erkektir.
Dönünce Ali'ye de ki: Muaviye'nin, dişi deveyi erkekten ayıramayan, o ne derse "evet" diyen 10 bin adamı var! Ayağını denk al !
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
account (18-09-2010), AnnE (20-09-2010), buena vista (18-09-2010), chem73 (17-09-2010), janus (18-09-2010), neron (20-09-2010), salacak (18-09-2010), zumbul (24-09-2010)
  #569  
Eski 21-09-2010, 06:41
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5527 Kere teşekkür edildi
Tanımlı zaytung.com

Referandum Sınavını Geride Bırakan Türkiye, Şimdi Bu Sorunun Cevabını Arıyor: "Soru neydi?"

Aylardır ülke gündemini meşgul eden anayasa değişikliği referandumu geride kalırken, oy kullanan 40 küsur milyon kişiden %58'i değişiklik için evet, %42'si de hayır oyu kullandı. Özellikle Doğu ve Güneydoğu'da milyonlarca seçmenin de boykot ettiği referandum sınavını başarıyla veren vatandaşlar, "Şimdi sıra bize tam olarak neyin sorulduğunu, neye evet, neye hayır dediğimizi ve neyi boykot ettiğimizi öğrenmeye geldi..." diyerek, demokrasi adına çalışmalarına kesintisiz bir şekilde devam edeceklerinin sinyallerini verdiler.

"Sormaya çekindik"

Bu seferki referanduma hazırlıksız yakalandıklarını belirten vatandaşlar "Açıkçası anayasa konusu bizi biraz aştı. Televizyonlardaki tartışmaları takip ederek bir şeyler anlamaya çalıştıysak da konuya tam hakim olmadığımız için bir süre sonra iyice kafamız karıştı. Utandığımızdan sormaya da çekindik." sözleriyle, sırf lütfedip böylesi önemli bir konuda kendilerinde danışan devlete karşı mahcup duruma düşmemek için, bu seferlik iyi kötü bir cevap verme yoluna gittiklerini kaydettiler.

"Bu seferlik böyle oldu"

"Sağolsunlar bize sordular ama bizim de eğitim seviyemiz, kültürümüz belli sonuçta. Yine de şimdi hiçbir şey demesek iyice ayıp olacaktı adamlara. Baktık olmuyor, bir kısmımız sırf Recep Tayyip Erdoğan'ı ve Fethullah Gülen'i sevdiğimiz için evet dedi. Bir kısmımız sırf bu iki isme kıl olduğundan hayır dedi. Geri kalanı da İmralı'dan gelen boykot çağrısına uyup oy kullanmadı. Şimdi oyu verdik, zamanla nasıl olsa öğrenir, tanırız. Böyledir bu işler, evlilikte de böyledir... Onun gibi... Bu referandum böyle oldu ama lütfen çok rica ediyoruz bir daha böyle karmaşık konular için bize gelinecekse en azından çalışmamız için biraz zaman verilsin." diyen vatandaşlar, devlete karşı bir kez daha mahcup duruma düşmek istemediklerinin altını çizdiler.

"Eksiklerimizi gördük, üzerinde çalışacağız"

12 Eylül referandumunun en azından eksiklerini görmeleri adına faydalı bir tecrübe olduğunu da vurgulayan seçmenler, şu aşamada ilk olarak kendilerine ne sorulduğunu öğrenmek için yarından itibaren çalışmalara başlayacaklarının müjdesini verdiler. Başta Anayasa hukuku olmak üzere konuyla ilgili ne varsa akılları yettiğince okuyup, anlamak için ellerinden geleni yapacaklarının üzerinde duran başarılı halk, açıklamalarına "Siyasi partiler yasası, dernekler kanunu ve çeşitli tüzükler, yönetmelikler üzerinde de her birimiz kapsamlı fikir sahibi olmak için çalışıyoruz. Birçoğumuz işini gücünü tamamen bıraktı, bunlara odaklandık. Vatandaşlık görevi olarak öncelikli gördük." şeklinde devam etti.

İyimserlik havası hakim

Vatandaşlar, "Tabii düşününce şimdi bir avukatın bile yetişmesi için 4 yıl hukuk eğitimi görmesi gerekiyor. 4 yıl değilse de yani en azından şöyle kabaca bir fikir sahibi olmamız için bile nereden baksanız 6-7 ay lazım. Ancak ondan sonra neye evet, neye hayır dediğimizle ilgili iyi kötü bir fikir sahibi olacağımızı umuyoruz." diyerek, gelecekle ilgili iyimser mesajlar da verdiler.

Son olarak, Anayasa konusuna yeterince vakıf olduklarında diğer maddelerini de inceleyeceklerini ifade eden vatandaşlar, "Zaten ondan sonra, bize sorulmasını beklemeden kendimiz değişmesi için başvuracağız. Her şeyi de devletten beklememek lazım. Bir sürü işi, gücü var adamların." sözleriyle, daha demokratik bir Türkiye için üzerlerine düşen vazifeyi hakkıyla yerine getirme isteklerini de ortaya koydular.
Alıntı ile Cevapla
AnnE kullanıcısına teşekkür edenler
account (22-09-2010), janus (21-09-2010), Master (21-09-2010), neron (21-09-2010), PINAR (22-09-2010), zumbul (24-09-2010)
  #570  
Eski 12-10-2010, 21:40
ar_de_ - ait Avatar
ar_de_ ar_de_ bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Jan 2007
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 133/1013
108 Mesaj ına 737 Kere teşekkür edildi
Smile hoş bir tespit

Adisyonların da bir dili olduğunu hiç düşündünüz mü?

Başbaşa yemeğe gelen bir kadın ve erkek gözlemlediyseniz, verdikleri siparişten bunun, onların ilk randevusu olduğunu anlayıp , gidişatı tahmin edebilirsiniz.

Soslu yiyeceklerden, spagettiden ve istridye gibi kabuklu yiyeceklerden uzak duran bir çift, muhtemelen yeni tanışmış ve birbirlerinin karşısında olağanüstü bir çabayla yemek yiyip rezil olmamak için bu tercihi yapmıştır.

İçkiyi tercih eden bir adamın, göz boyamaya ve cesaret toplamaya çalışan bir çapkın olduğu nasıl aşikarsa, çayı tercih edenin 'ana kuzusu' olduğunu algılayabilirsiniz. Bu durumda, apar topar işten çıkıp 3 çeşit yemek yapmaya hazır olun gelecekteki eşinize.

Kahveyse eğer seçilen, 'zevk sahibi 'diye nitelendirip, bitki çayı seçiminde ' egosuna düşkün' sıfatını yakıştırabilirsiniz. Bay/bayan egosuna düşkünden gelecek “Dişimde bir sızı var diş kanseri olabilir miyim (!) “cümlelerine karşı sabırlı ve antremanlı olmanızı salık veririm.

Yemeğin sonunda tatlı siparişi verildiyse, çiftlerin birbirlerinden pek de hoşlanmadıklarını varsayabilirsiniz. Zira randevu iyi geçmiş olsaydı, tatlı için yeni bir mekana gitme fikri doğar ve orada kalınmazdı.

Yalnız başına gelip de bir sürü gereksiz yemek sipariş eden birinin stres içinde olduğunu ve intikamını yemekten çıkardığını hissedebilirsiniz. (Kalpteki boşluğu midedeki boşlukla doldurma durumu )


Pizza tercihi, çocuksuluk, ahenk ve romantizmi çağrıştırır, ilişkide umut vardır.


Kalabalık gruplarda, ya da hemcinslerle üstüste içilen çaylarda keyifli bir sohbete dalındığı aşikardır.


Biz midyeyle başlamıştık. Kabukları çıkarıp bana uzatırken midyeyi, “Her zorluğu senin için kolaylaştırırım” anlamı çıkarmıştım.
Oysa ki “Kabuğumdan dışarı ancak ben istersem çıkarım ,nasır tutmuş yüreğimi tek kendime açarım” demekmiş beraber midye yemek, çok sonra anladım.

Siparişler yüreğinizin tabağa /bardağa yansımasıdır.

Adisyon deyip geçmeyin, onların da bir dili vardır.

------------------------------------------

Kıvılcım Kalay




aktaranın notu : müzik kadar yemek de ruhun gıdasıdır ve bazen ruhlar aç kalır ...
Alıntı ile Cevapla
ar_de_ kullanıcısına teşekkür edenler
account (13-10-2010), buena vista (15-10-2010), Master (13-10-2010), neron (13-10-2010)
Cevapla


Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş arama yap
Modları Göster

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Açık
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 07:05 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce