Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Guruba gush’bakışı.... - Sayfa 12 - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Bahçıvanlar > Fidanlık
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Guruba gush’bakışı....
Konudaki Cevap Sayısı
14166
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
612424

Cevapla
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
  #111  
Eski 05-04-2006, 03:08
bikmisbroker - ait Avatar
bikmisbroker bikmisbroker bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kanada
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 590/835
107 Mesaj ına 2988 Kere teşekkür edildi
bikmisbroker - MSN üzerinden Mesaj gönder
Tanımlı

Alıntı:
Emin´isimli üyeden Alıntı
................................
Sayın Bıkmış Broker Abim, bizim dükkânın yolunu biliyorsun, orada bana ait olan yazılardan beğendiğin, canının çektiği yazılar olursa hiç çekinmeden burada kullanabilirsin, anlayacağınız dükkân sizindir abi.
..................................
.

Nedemek, sagol Varol..
Eline, Kalemine, klavyene, saglik..
Arada bir bu mekana da bekleriz, hanci da icindekiler de gelen gecen de memnun olacaktir, bilirim..
__________________
YATIRIM, sonu yanliş giden SPEKÜLASYONDUR
EGER, zamaninda spekülasyondan cikamazsaniz
MECBUREN yatirimci olursunuz..George SOROS
TEKNiGE iNANMA TEKNiKSiZ KALMA. Bikmisbroker
Alıntı ile Cevapla
bikmisbroker kullanıcısına teşekkür edenler
Emin (11-04-2006), hakan(berg) (05-04-2006)
  #112  
Eski 06-04-2006, 17:54
serdarkus - ait Avatar
serdarkus serdarkus bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 317/1236
52 Mesaj ına 2228 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Emin hocam doğrusunu yapar..

Bunca yıldır internet ortamındayım. Edindiğim izlenim, yazacak adamı kapıdan kovsanız bacadan girer yine yazar, yazmayacak olanı yazdıracak tek güç ise, sadece yine kendi yazma arzusudur. Yazmanın, zevkine vardıktan sonra yazmamak çok daha zor gelir.

Gün gelir duygular düşünceler birikir, ille de bir yerlere akmak ister. En yakınlarımızla bile paylaşamadıklarımız için biliriz ki burada birileri vardır. İşte o an, Emin hocam gelir yazar, zevkle okuruz. Bu konuda bir tereddütüm yoktur.
__________________
eNiyi sistem, uygulayabildiğindir..
Alıntı ile Cevapla
serdarkus kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (06-04-2006), bikmisbroker (07-04-2006), buena vista (06-04-2006), dentist (06-04-2006), Emin (11-04-2006), kasved (20-04-2006)
  #113  
Eski 06-04-2006, 18:23
serdarkus - ait Avatar
serdarkus serdarkus bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 317/1236
52 Mesaj ına 2228 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Günün yazısı:

"KAHVE MOLASI
Dilediğiniz filmi izleyin, ama sakın tarihi filmlerden hele ki Hollywood filmlerinden öğrenmeyin. Bir de Hollywood filmi izlerken sakın onu Hollywood'un çektiğini unutmayın. Yoksa Osmanlı tarihini Cüneyt Arkın nam Fahrettin Cüreklibatur'un akrobatik kung fu gösterilerinde gördüğünüz kadarıyla öğrenebilirsiniz. Dahası Cüneyt Arkın zaman zaman eleştirilse de, gerçekte Hollywood ayarında bir yıldızdır. Çünkü Hollywood'un çektiği tarihi ve siyaseti konu alan filmlerinin hemen her biri Malkoçoğlu ayarındadır.


Cüneyt Arkın'ın çektiği filmlerde canlandırdığı kahramanlar, filmin çekildiği yılların modasına göre İspanyol paça pantolon giyer ve favori uzatır, traş ise her zaman sinekkaydıdır.


Ama hiç düşündünüz mü, Kirk Douglas'ın canlandırdığı Spartaküs'ün nasıl da köle olduğu halde her gün briyantinli saçları ve mükemmel traşı ile savaştığını...


Keza Elizabeth Taylor'un canlandırdığı Kleopatra'nın perçemini hepimiz biliyoruz. Gerçekten de 60'lı yıllarda perçem pek modaydı. Gerçi Kleoparta'nın başı her zaman traşlıydı ve kıvırcık saçlı bir peruk takardı, ama varsın olsun, Elizabeth Taylor herhalde saçını kazıtamazdı.


Aynı şekilde Marie Antoinette Hollywood filmlerinde, daima beyaz peruklu ve güzel omuzlarını sergileyen tuvatlerle görünür. Gerçekte ise peruğu griydi ve giysilerin omuzları kapalıydı. Ama onu canlandıranlar omuzlarını saklamazdı.


Hollywood seyircisi, Arapları terörist, Amerikalıları mutlu zanneder. Hollywood seyircisi Amerikan askerini Rambo gibi bilir. Rambo kafayı sıyırmış bir Vietnam gazisidir. Ama ABD askeri kafayı sıyırmış bile olsa bütün dünyayı tek başına dize getirebilir. Bütün düşmanlar fevkalade aptaldır. Kızılderililer de, Ruslar da, Almanlar da, Araplar da. O kadar ki, babası Libya'da rehin düşen bir çocuk arkadaşları ile beraber jetleri alıp, Libya'ya operasyona gidebilir. Dahası Hollywood filmlerinde Amerikalı sporcular herkesi yener. Bilhassa da uzak doğu sporlarında bütün Çinlilileri, Korelileri ve özellikle Japonları.


Böyle çocukların başkanı da elbette onlara göre olur, ABD başkanları bütün düşmanları yenerler, hatta uzaylıları bile. Başkan gerektiğinde F-16'ya atlar, gider uzaylıları yener. Gerektiğinde teröristler ile uçakta çatışmaya bile girerler. Onlar uzaylıları yendiğinde bütün dünya onlara minnettar olur. Dünya halkı sokağa çıkıp ABD'lilerin zaferini kutlar.


Bir an için Hollywood'un çektiği tarih ve siyaset konulu filmlerin Türkiye'de çekildiğini düşünün. Türk cumhurbaşkanı savaş uçağına atlıyor ve gidip uzaylıları kovalıyor...


Hollywood'da bütün kahramanlar süperdir. Doğa üstüdür. Hepsi insanlığa hizmet eder, insanları yok olmaktan kurtarır. Onlar özgür bir dünya için yaşar ve savaşır. Dünya onlarla daha iyidir, daha özgürdür. Galiba sinema sektörleri gerçekten ülkelerin özlemlerine ışık tutuyor. Tıpkı bütün Amerikalıların ince, erkeklerin yakışıklı ve kadınlarının alımlı olması gibi. Nasıl filmlerde herkes muhteşem ise, ABD de fimlerde muhteşem olur.


Bu açıdan bakınca Yeşilçam'a haksızlık edildiği ortaya çıkıyor. Yeşilçam'ı savunmak da kolay değil, ama yine de Hollywood'dan daha kolay.


Bugün Irak'ta Rambo yok. Aslında olsaydı, belki Irak daha iyi olurdu. En azından üç haftada bittiği açıklanan savaş, üç haftanın üzerine 54 hafta daha sürmezdi. Belki Hollywood yöneticileri Beyaz Saray' a ninja kamplumbağalarını, süpermeni, örümcek adamı ve yarasa adamı ödünç vermeli.


Düşünsenize bütün doğa üstü, süper kahramanların Irak'ta toplandığını. Bir de elbette ABD başkanı da filmlerdeki gibi F-16'ya atlayıp gidip hain düşmana bomba attığını. Yetmezse Spartaküs, Tarzan, İndiana Jones da çağrılmalı. Onlar da bir bakıma Amerikalı. Ama büyük olasılıkla karizmayı çizdirmemek için, görevlerinden aflarını ister ve geri dönerlerdi. Ama ya dönmelerse...


Düşünsenize Iraklı direnişçilerin bu defa süper kahramanları yakaladığını ve uçarken vurup düşürdüğünü. Bir de onları kurtarmak için arama-kurtarma operasyonu gerekirdi.


Hollywood demişken;


1959 yapımı Oscarlı başyapıt Ben-Hur filmini dikkatli izleyenler filmin en önemli sahnelerinden biri olan tören sahnesindeki trampetçilerin kollarına dikkatle baktıklarında, trampetçinin birinin saatini çıkarmayı unuttuğunu şaşırarak göreceklerdir. Bu büyük filmdeki gaf sadece bu değildir. İktidardan düşen Messala'yı ziyarete giden Ben-Hur konuşurken tacı bir ara masanın üstünde görürüz, ancak bir sahne sonra tac anlamsız bir şekilde ortadan kaybolur.

Bu 'kaybolma' hadisesine sinema dilinde bağlantı kopukluğu deniyor ve maalesef bir çok önemli filmin başına geliyor. Mesela benzeri bir örnek ünlü Jurassic Park'ta da var. Filmin ilk sahnesi olan kazıda, Dr. Alan Grant'ın bandanasının bir plan sonra anlamsız bir şekilde ortadan kaybolduğunu görüyoruz.

Terminatör 2'de ise, bir bara giren çıplak Schwarzenegger (T800), motosikletli serserilerden birini fırının üstüne atar. Serseri havadayken ocağın yandığını görürüz ama, serseri ocağın üstüne düştüğünde alev kaybolmuştur.

Ünlü Casablanka filmi de benzeri talihsiz bir gaf ile açılıyor. İlk sekanstaki satranç oyununda, satranç tahtasındaki atın bir anda gözden kaybolduğunu görüyoruz. ,

Spielberg'in ünlü filmi Jaws'da ise yine bir saat vakıasıyla karşı karşıya kalıyoruz. Polis Şefi Martin Brody karısı ile kumsalda yürürken kolundaki saatin esrarengiz bir şekilde yokolduğunu görüyoruz!

Yokolmaya son örneği ise bu sene Oscarları toplayan 'The English Patient-İngiliz hasta' filminden verelim isterseniz: Kahramanımız Kont Almasy, Katharine'e 24 Aralık 1938 tarihli bir mektup yazıyor. Hana bu mektubu yıllar sonra açıp okuduğunda mektuptaki tarihin silindiğini görüyoruz.

Bu kadar unutkanlıktan sonra isterseniz bir de mecburiyetten dolayı ortaya çıkan, bir nevi gizlenemeyen hatalara göz atalım. Mesela ünlü 'The Fugitive-Kaçak' filminin son versiyonunda Dr. Kimble'ın (Harrison Ford) hayatını kurtarmak için otobüs kazası esnasında ellerindeki kelepçeyi çıkaran yönetmen Andrew Davis, bu kolaylığını kapatamıyor ve seyirci kaza sahnesi boyunce elleri kelepçeli olması gereken Ford'u serbest bir halde izliyor!

Stallone'un macera filmi 'The Cliffhanger-Dağcı'da ise uçaklardan düşen bavulların bağlı oldukları ip uçak patladıktan sonra kayboluveriyor. Filmin yönetmeni Renny Harlin, oyuncularına acıdığından olsa gerek, kaza yapıp düşen uçak uçurumun tam kenarında durmuşken, tahliye esnasında daha emin bir mekana çekilmiş olarak görülüyor! Bir de kısa vadeli gaflar var. Sanki birilerinin gaf yaptığını anlayıp durumu kurtarmaya çalışması gibi! Araya sıkışıveren ufak çaplı gaflar. Mesela ünlü 'The Exorcist-Şeytan' filminde Chris park ettiği arabasının yanında sigarasını yere atar ve ayağıyla ezer, bir sonraki sahnede ise bu sigaranın esrarengiz bir şekilde reenkarne olduğunu görüyoruz!

Bir diğer ünlü film Kazablanka'da ise Rick (H. Bogart) parmağıyla şarap bardağını tıklatırken bardak muhtelif fasılalarla viski bardağına dönüşüp durur. Bu alandaki hatalarda Terminatör 2 rakipsiz gibi görünüyor. İki yokedicinin karşılaştığı sahnede, kötü Terminatör iyiyi kurşun yağmuruna tutar. Küçük John'u kucağına gizleyip sırtını dönen iyi huylu T 800 (Arnold), sırtından onlarca kurşun yarası alır, deri montu delik deşik olur. Az sonra boğaz boğaza kapışan yokedicilerden T 800'ün sırtını yakın plan gördüğümüzde (zira sırtıyla koca duvarı yıkar) ceketine hiçbir şey olmadığını farkederiz. Ancak bir sonraki sahnelerde küçük Connor parmaklarını Arnold'un ceketindeki kurşun deliklerine sokar. T 1000'in tırla motorsikleti kovaladığı sahne ise bu alanda bulunmaz malzemelerle doludur. Su kanalına düşen tırın camları parçalanır, ancak az sonra sadece sürücü kısmında bir çatlak görürüz. Bu çatlak cam da zaman zaman kırılıp kırılıp düzelir. Yine düşüşü esnasında kamyonun aksları dağılır (zira tekerlekler farklı yönlere bakıp yamulmuştur) ancak kamyon yola (sağlam şekilde) devam eder. Küçük John'un motosikletinin döşemesi yönünde tırın tekerleğinin altına girerken, bir sonraki planda tekerleği yönünde girdiğini, bu durumun bir sonraki planda yine değiştiğini görürüz. T 1000 hastane kovalamacasında sol eli ile nişan alır, sağ eliyle ateş eder, sol eliyle şarjör değiştirir! SWAT timinin kamyonuna arkadan çarpan helikopterin camı tuzla buz olmuştur ama bir sonraki sahnede cam sapasağlam görünür!

Biraz da entelektüellerin hoşuna gidecek gaflardan bahsedelim. Normal hayatta çok mantıklı ve zeki görünen Amerikalılar filmlerinde hiç de öyle olmuyorlar. İşte size Kazablanka filmi: Kahramanımız saatlerce yağmur altında kalmasına rağmen, trene bindiğinde elbisesi kupkurudur!

Apollo 13'te Nisan 1973'te Lovell'ın kızkardeşi elinde Beatles'ın 'Let it be' albümünü taşıyor. Oysa bahis konusu albüm bir ay sonra Mayıs 1973'te piyasaya sürülmüştü. Aynı filmde füzenin fırlatılması yukarıdan gösterilirken, rampanın etrafına parkedilmiş arabalar görülüyor. Oysa, fırlatma esnasında 3 millik bölgenin tahliye edildiği herkesçe biliniyor.

Ünlü 'The Godfather-Baba' filminde ise bütün şarap markalarının DOC olduğunu görüyoruz. Filmin anlatıldığı yıllar olan 1960'lı yıllarda DOC diye bir marka yoktu. Bu alanda en mükemmel gaflardan biri de yine Kaçak filminde var. Meçhul katilin Dr. Kimble'ın karısını protez eliyle boğduğunu görüyor ve inanıyoruz?

Herkesin kalbine taht kuran Forrest Gump ise bu konuda şirin gaflarla dolu. Mesela Forrest terhis belgesini elinde tutarken bir basket sahasının içinde, üç puanlık atış çizgisinin üstünde duruyor. Yıl 1970 öncesi. Oysa üç atış çizgisi 1984'te ortaya çıktı. Jenny, 1984'te ölmesine rağmen Forrest'a USA TODAY gazetesine ait bir kupür gösteriyor. Oysa bu gazete 1983 yılında yayın hayatına başladı.

Çok meraklı olanlara bu filmle ilgili 'yok devenin nalı' dedirtecek bir gaf yazalım: Forrest, filmde Jenny'nin cumartesi günü öldüğünü söylüyor ve mezartaşında 22 Mart 1982 tarihini görüyoruz. Oysa bu tarih cumartesi değil pazara tekabül ediyor! Brian De Palma'nın enfes filmi 'Untouchables-Dokunulmazlar'ın meşhur gar sahnesindeki çatışmada, bebek arabası merdivenlerden yuvarlanırken, saatin 3 saniyede 5'den 6'ya çıktığını hayretle görüyoruz.

İşte gafların en zevkli bölümü: İstenmeyen görünmeler. Bizde olduğu gibi Amerikan filmlerinde de sık sık istenmeyen görüntüler film karelerine giriyor. Bunlar genellikle film ekibi ya da techizatı olmakla beraber yabancı maddeler de zaman zaman görünmüyor değil! Mesela sinemanın ilk başyapıtlarından sayılan D.W. Griffith'in 1916 yapımı 'İntollerance-Hoşgörüsüzlük' filminde tarihi sahnelerin birinde yönetmen yardımcısının takım elbiseyle durduğunu görüyoruz. Dokunulmazlar'da ise Sean Connery'i öldürmeye gelen katilin açık bıraktığı pencere camından kameraman ve yardımcılarını rahatlıkla farkediyoruz.

Daniel Day-Lewis'in oynadığı 'The Last of the Mohicans-Mohikanların sonuncusu' filmindeki şelale sahnesinde ise, şelalenin döküldüğü gölün içindeki dalgıç farkedilebiliyor. Kaçak'ta Dr. Kimble kaçmak için tünele girdiğinde, yerdeki suda kameranın yansımasını görürüz. Jurassic Park'ta dinozor mutfağa girerken bir set görevlisinin kolunu görüyoruz.

Bir de efekt hataları var. Mesela Terminator 2'de Sarah Connor hastanede çıplak ayakla koşarken kulağımıza ayakkabı efekti geliyor. Aynı filme Sarah'ın oğlunun motosikleti 4 zamanlı olmasına rağmen 2 zamanlı sesi çıkarıyor. Serinin ilk filminde de Terminator, Sarah'nın kapısına iki defa vurmasına rağmen üç vurma efekti duyuyoruz.


Ve işte bu yüzden ve bunların yüzünden artık ekranda "The End" yazıyor."

Düplomatikgözlem.com' dan
__________________
eNiyi sistem, uygulayabildiğindir..
Alıntı ile Cevapla
serdarkus kullanıcısına teşekkür edenler
hakan (08-04-2006), kasved (20-04-2006)
  #114  
Eski 08-04-2006, 18:11
hakan hakan bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 277/289
95 Mesaj ına 639 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Türk sinemasi deyince aklimiza hep nayir nalan bana bunu napamazsin geliyor.

Bir dönem cekilen filmler bir dönem sonra gülünc bulundu bir baska dönemde ise artik klasiklasmislerdi. En azindan seyrederken o dönemlerin Istanbul`unu, o dönemlerin modasini, toplumun safligini görebiliyor güzel bir nostalji yapabiliyorduk.

Hele Kemal Sunal li filmlerin TV lerde yüzlerce defa gösterilmesi ve her defasinda reyting toplamasi.

Filmler aslinda toplumumuzun hatta ekonomizin gectigi evrelerinde bir aynasi degilmi.

Artik Türk filmleri Avrupadada ayni anda gösterimde firsat buldukca gidiyorum. Gecenlerde hababam sinifi 3.5 a gittim, efektleri teknolojisi oldukca güzeldi. Helede konu hababam olunca seyretmeye degdi.
Alıntı ile Cevapla
hakan kullanıcısına teşekkür edenler
serdarkus (08-04-2006)
  #115  
Eski 08-04-2006, 21:48
serdarkus - ait Avatar
serdarkus serdarkus bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 317/1236
52 Mesaj ına 2228 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Bölüm V: Sonun başlangıcı

Alıntı:
serdarkus´isimli üyeden Alıntı
..

İkilemin diğer tarafında ise..
İkilemin diğer tarafında ise..evden esen karanlık ve soğuk rüzgarı hissetmenin verdiği huzursuzluk vardır ki, günbegün adamı içten içe oymaya başlar,

Gün-1 : Alt tarafı iki gademe.. yarın çıkar
Gün-2 : Yok yok, çıkacak..
Gün-3 : Anasını..
Gün-4 : Demiştim..bak bugün düşmedi
Gün-5 : Şansa bak.. fefini mi nedir indirecekleri tutmuş.. sahi bu da ne ola ki
Gün-6 : Gözünün yağını yiyim.. n’olur
Gün-7 : Bittim ben
Gün-8 : Eve ne diyecem ben şimdi
Gün-9 : Kaynana ters ters bakıyo kaç gündür, Yüce Tanrım ne olur..
Gün-10: Biraz dolanayım da sonra giderim eve
Gün-11: Umut dedim maaşı da yatırdım. İnaşallah..
Gün-.. : Taksidi nasıl ödeyeceğim şimdi
Gün-.. : Ulan bari işyerinde bahsetmeseydim, millet dalga geçiyor gibi bakıyor
Gün-.. : Eve almasalar şimdi? yok, yok, bunca yıldır hukukumuz var..

Hadi diğerleri neyse ne, bu gaynana da nereden çıktı şimdi.
__________________
eNiyi sistem, uygulayabildiğindir..
Alıntı ile Cevapla
serdarkus kullanıcısına teşekkür edenler
bikmisbroker (09-04-2006), dentist (08-04-2006), Emin (11-04-2006), hakan (09-04-2006), kasved (20-04-2006)
  #116  
Eski 09-04-2006, 12:19
hakan hakan bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 277/289
95 Mesaj ına 639 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

-Yarin cikar nasil olsa
-Cikarmi acaba
-Aha bak gördünmü iyiki beklemisim yükseliyo
-Acaba versemmi
-Nerden döner acaba
-Ohoo millet saldiriyor ucacak kesin
-offf acaip kardayim
-Noluyor yaw savasmi cikti
-tüh bea gene düstü
-nasilsa döner gidecek cok yolu var
-eve ne diycem simdi
-of ki off

hehe
Alıntı ile Cevapla
hakan kullanıcısına teşekkür edenler
Emin (11-04-2006), kasved (20-04-2006)
  #117  
Eski 09-04-2006, 17:33
bikmisbroker - ait Avatar
bikmisbroker bikmisbroker bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kanada
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 590/835
107 Mesaj ına 2988 Kere teşekkür edildi
bikmisbroker - MSN üzerinden Mesaj gönder
Tanımlı Bi Tuhaf adam su borsacilar vesselam....

Alıntı:
serdarkus´isimli üyeden Alıntı

.................................................. ................
Gün-1 : Alt tarafı iki gademe.. yarın çıkar
Gün-2 : Yok yok, çıkacak..
Gün-3 : Anasını..
Gün-4 : Demiştim..bak bugün düşmedi
Gün-5 : Şansa bak.. fefini mi nedir indirecekleri tutmuş.. sahi bu da ne ola ki
Gün-6 : Gözünün yağını yiyim.. n’olur
Gün-7 : Bittim ben
Gün-8 : Eve ne diyecem ben şimdi
Gün-9 : Kaynana ters ters bakıyo kaç gündür, Yüce Tanrım ne olur..
.................................................. ...................

Hadi diğerleri neyse ne, bu gaynana da nereden çıktı şimdi.

BORSACILAR....butun gun neyapar

Merak ediyorsaniz asagidaki link'i tikladiktan sonra ekranin acilmasini bekleyin, ekran acilinca da mouse'u saga, sola, yukari ve asagiya dogru hareket ettirmeniz yeterli olacaktir.



http://www.andyfoulds.co.uk/amusement/economists.htm

Hele hele Mouse'u ASSAGI DOGRU (dibe YAKIN) tutunca O kadar da NET gozukuyorki..
__________________
YATIRIM, sonu yanliş giden SPEKÜLASYONDUR
EGER, zamaninda spekülasyondan cikamazsaniz
MECBUREN yatirimci olursunuz..George SOROS
TEKNiGE iNANMA TEKNiKSiZ KALMA. Bikmisbroker
Alıntı ile Cevapla
bikmisbroker kullanıcısına teşekkür edenler
Emin (11-04-2006), hakan (11-04-2006), janus (09-04-2006)
  #118  
Eski 10-04-2006, 19:29
serdarkus - ait Avatar
serdarkus serdarkus bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 317/1236
52 Mesaj ına 2228 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Günün yazısı:

"*Bir Külek Yağ

Çatının pek bilinmediği, elektriğin olmadığı, toprak damlı evlerin, teldolaplı mutfakların, duvarlarda ‘taka’ tabir edilen boşlukların dolap niyetine kullanıldığı yıllar. Evde kap kacak namına birkaç tane bakırdan kalaylanmış ‘sahen’, tencere, onun bir numara küçüğü “guşgana, turşunun basıldığı küp yılları.

Bir de külek var. Tahtadan kova, büyükçe, içine yağı, balı, şekeri koyabiliyorsunuz.

Hırsızlardan biri Takalı namıyla tanınıyor. Evlerin duvarlarında taka denilen yer haliyle boşluk; orayı delip içeri geçmek daha kolay oluyor. Takalı Dayı bu tekniği geliştirmiş ve lakap üzerine kalmış. Takalı ve ortağı Ahmet Dayı, artık takadan mı kapıdan bacadan mı bilmiyoruz, adamın birinin evine girmişler. Evde doğru dürüst bir şey yok. Sadece külekteki yağı alıp çıkmışlar.

Aradan bir zaman geçiyor. Evi soyulan mağdur vatandaş, kahvede söyleniyor: “Bi külek yağımı çalmış hırhızlar. Ağzına gadek dolu yağı almış getmişler”.

Hırsızlardan Ahmet de orada. Sesini çıkarmıyor, ofluyor, pufluyor, adama epey sinirleniyor. Hırsızlığının açık edileceğinden değil. Mağdurun kamuya yönelik ifadesinde dezenformasyon var. Hırsız dayanamıyor; eğilip yanındakilere kısık sesle mevzunun doğrusunu izah ediyor: “Söylenmiyi ki söyleyesin! Ne bi külek dolusu? Külegin dibinde altı üstü bi avıç yağ varıdı!”

http://www.malatyahaber.com/haberler...76&zoneid=1&y=
__________________
eNiyi sistem, uygulayabildiğindir..
Alıntı ile Cevapla
serdarkus kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (10-04-2006), bikmisbroker (10-04-2006), buena vista (10-04-2006), Emin (11-04-2006), hakan (11-04-2006), kasved (20-04-2006)
  #119  
Eski 10-04-2006, 19:41
bikmisbroker - ait Avatar
bikmisbroker bikmisbroker bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kanada
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 590/835
107 Mesaj ına 2988 Kere teşekkür edildi
bikmisbroker - MSN üzerinden Mesaj gönder
Tanımlı Cevap araniyor.....

SORU;
gülçin yener 10/04/2006 - 14:09 ( http://www.hurriyet.com.tr/spor/4228938.asp?m=1&gid=69 )
AY O MAÇI BEN DE İZLEDİM.VE GÖRDÜM..HOCA EFENDİ GÜNAH HANEME YAZILACAK MI?


__________________
YATIRIM, sonu yanliş giden SPEKÜLASYONDUR
EGER, zamaninda spekülasyondan cikamazsaniz
MECBUREN yatirimci olursunuz..George SOROS
TEKNiGE iNANMA TEKNiKSiZ KALMA. Bikmisbroker
Alıntı ile Cevapla
bikmisbroker kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (10-04-2006), hakan (11-04-2006)
  #120  
Eski 10-04-2006, 23:12
berrak - ait Avatar
berrak berrak bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Mar 2006
Bulunduğu Yer: anywhere
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 191/80
92 Mesaj ına 154 Kere teşekkür edildi
Talking alternatif yatırım (!)

İcradan satılık çalışır genelev
Kerem KURUL (DHA)
EDİRNE’nin Keşan İlçesi’nde çalışır durumdaki genelevin binası icra yoluyla satılacak. Sahibinin borçları nedeniyle satışa çıkarılan genelev binası, bekçi binası, bahçe duvarları arsası için 147 bin 600 YTL değer biçildi. Bina ve arsanın da sahibi olan Yavuz Ersoylu tarafından işletilen genelevde halen 5 kadın çalışıyor. Genelevin arsasının imar planında ’sosyal tesis’ olarak gözüktüğü ve iki katlı inşaat izninin bulunduğu açıklandı. Genelevin satış şartları arasında satışın peşin para ile olduğu da yer alıyor. Genelevde çalışan kadınlar, işletmeci Yavuz Ersoylu’nun bir süreden beri gelmediğini ve kendilerini sadece telefonla aradığını açıkladı.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/4229357.asp?gid=48
__________________
N is a Fibonacci number if and only if 5*N^2+4 or 5*N^2–4 is a square number.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş arama yap
Modları Göster

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 14:04 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce