Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
.Net Düşünce. - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Nadas Alanı > Müştemilat
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
.Net Düşünce.
Konudaki Cevap Sayısı
8
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
7764

Cevapla
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
  #1  
Eski 27-02-2006, 10:04
fiora fiora bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 84/12
0 Mesaj ına 3167 Kere teşekkür edildi
Tanımlı .Net Düşünce.

Anlaş(a)mamanın dayanılmaz hafifliği


Çevremdeki tartışmaları gözlemlediğimde büyük bir çoğunluğunun insanların konu ile ilgili algılamalarının farklı olduğunu görüyorum. insanlar aynı şeyi kastetmelerine rağmen farklı cümlelerle karşılık veriyorlardı. Tartışmaların bir kısmı ise konu üzerinde hemfikir olmalarına rağmen farklı şeylerden bahsediyorlar.
Ben taraflara bahsettikleri fikrin aslını aktardığımda 'Haklısın' diyerek tartışmayı bitiriyorlardı.. İşte bu olaylar beni tartışmaların aslında neden olduğu hakkında düşünmeye sevk etti.. İnsanlar çoğunlukla birbirlerini dinlemiyorlardı..Dinledikleri zaman da anlamak istediklerini anlıyorlardı.
Bu insanların var olmak için seçtikleri bir yoldur.Eğer fikirleriniz farklı ise daha doğrusu diğer insanların fikrinden ayrılabilirseniz (çatışırsanız) , birey olarak bu dünyada varlığınızı ispatlamış olursunuz..Halbuki diğer insanlarla çatışmadan hem o fikirlerle paralel hemde farklı olabilmek mümkündür.
Bunun içinse yoğun bir zihinsel çabaya ihtiyaç vardır.
Bu zahmetli işten kurtulmanın en kestirme yolu
' Anlaş(a)mamaktır '....

Gizem UMUT
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Eski 27-02-2006, 19:48
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23007 Kere teşekkür edildi
Post Diğer Önemi

Çölü güzel yapan... bir yerlerde su kuyusu saklıyor olmasıdır" A.S. EXUPERY

Bu ince sunumun içerisinde ki vahayı barındırma konusunda anlaşmazlığa düşüldüğünde görülenlerin serap olması gerekir...
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Eski 28-02-2006, 10:29
fiora fiora bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 84/12
0 Mesaj ına 3167 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Mavi KURDELE

New York'ta yaşayan bir öğretmen, Lise son sınıftaki öğrencilerinin "diğer insanlardan farklı özelliklerini" vurgulayarak onurlandırmaya karar vermiştir.
California'dan, Helice Bridges tarafından geliştirilmiş süreci kullanarak, her bir öğrencisini teker teker tahtaya kaldırır. İlk önce öğrencilere sınıf ve kendisi için ne kadar özel ne kadar özel olduklarını belirtir. Sonra her birine üzerinde altın harflerle "Siz çok önemlisiniz" yazılı birer mavi kurdele verir.Daha sonra kabul görmenin toplum üzerinde ne gibi etkileri olacağını anlayabilmek amacıyla sınıfına bir proje yaptırmaya karar verir.Her bir öğrencisine üçer tane daha kurdele verip, onlardan bu töreni gerçek dünyada devam ettirmelerini ister. Öğrenciler, daha sonra sonuçları takip edecek, kimin kimi onurlandırdığını tespit edecek ve bir hafta boyunca sınıfa bilgi vereceklerdir.

Çocuklardan biri, gelecekteki kariyer çalışmaları için kendisine yardımcı olan yakınlarındaki bir şirketin üst düzey görevlisini onurlandırmış, adamın yakasına mavi kurdeleyi iliştirmişti. Ardından, iki tane daha kurdele vermiş ve;

"Sınıfça bu konuda bir projemiz var. Sizden onurlandırmanız için birini bulmanızı istiyoruz. Onurlandırdığınız insanlara ekstra kurdele de verin. Böylece onlar da bu projenin devam etmesi için başkalarını bulabilirler. Daha sonra, lütfen bana ne olduğu konusunda bilgi verin" diye rica etti. O gün üst yönetici, suratsız biri olarak bilinen patronunun yanına gitmeye karar verdi. Patronun odasına girdi ve onun "iş dünyasında bir deha olduğundan ötürü" onu takdir edip örnek aldığını söyledi. Bu mavi kurdeleyi yakasına takması için izin verip vermeyeceğini sordu? Şaşkına dönen patron;

" Tabi ki " şeklinde cevap verdi.Yönetici mavi kurdeleyi, patronun tam kalbinin üstüne, ceketine iliştirdi. Ekstra kurdeleyi verirken de;

"Bana bir iyilik yapar mısınız?... Siz de bu kurdeleyi onurlandırmak istediğiniz birine verir misiniz?...Bunu bana veren çocuk, okulda bir proje yaptıklarını söyledi. Bu kabul görme töreninin devam etmesi gerekiyormuş. Böylece "bunun, insanları nasıl etkilediğini belirleyeceklermiş..." dedi...

O gece patron evine geldiğinde, on dört yaşındaki oğlunun yanına oturdu. "Bugün inanılmaz bir şey oldu" dedi. "Ofisteydim. Üst düzey yöneticilerimden biri içeri geldi, bana hayran olduğunu söyleyip, "iş dünyasında bu kadar başarılı olduğum için" göğsüme bu kurdeleyi iliştirdi... Bir hayal etmeye çalış... Benim bir dahi olduğumu düşünüyor... "Siz çok önemlisiniz" yazılı bu kurdeleyi tam göğsümün üstüne taktı. Bana ekstra bir kurdele verdi ve onurlandıracak başka birini bulmamı istedi. Arabayla eve gelirken, bu mavi kurdeleyle kimi onurlandırabileceğimi düşündüm ve aklıma sen geldin... Ben "seni" onurlandırmak istiyorum. Günlerim aşırı yorucu geçiyor. Eve gelince sana pek ilgi gösteremiyorum. Bazen derslerden aldığın notları beğenmeyince veya odanı toparlamayınca sana bağırıp çağırıyorum... Oysa bu gece bir şekilde buraya oturup, sana benim için ne kadar farklı ve özel olduğunu söylemek istedim. Annen gibi sen de benim hayatımdaki en önemli insansın. Sen mükemmel bir çocuksun. "Seni seviyorum" diye devam etti...

Şaşkına dönen çocuk ağlamaya başlamıştı... Bütün vücudu titriyordu... Başını kaldırdı, gözleri yaş içinde babasına baktı, ve:

"Yarın intihar edecektim baba" dedi... "Baba, ben senin... çünkü ben senin... beni hiç sevmediğini... beni hiç önemsemediğini düşünüyordum... Ama artık her şey çok farklı. Sen baba, şu an... oğlunun hayatını kurtardın!..."

Sizin de sevginizi duymak, hissetmek isteyen insanların var olduğunu sakın unutmayın...
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Eski 02-03-2006, 08:15
fiora fiora bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 84/12
0 Mesaj ına 3167 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

ASIL EKSİKLİK




Asil eksiklik, eksik oldugumuzu dusunmekti.
Asil eksiklik, careyi baskasinda aramakti.
Hayatin matematigi farkli; iki yarimi toplayinca bir etmiyor.
insan tek basina mutsuzsa
baska biriyle de mutlu olamiyor.
once yalnizdik.

9 ay boyunca karanlik bir yerde disari cikmayi
bekledik ve
dunyaya aglayarak geldik. Pisman gibiydik.
Ya da mecburen gelmis gibi.
Biraz buyudukten sonra, kendimizi bildigimiz anda,
icimizi kemiren,
kalbimizi kurcalayan o tuhaf duyguyu hissettik:
Bir yerde bir eksik var.
Korktuk. "Bunun sebebi ne?" diye sorduk kendimize.
Cevabi yapistirdik:
Demek ki sahip olmadigimiz bir seyler var.
O yuzden eksiklik hissediyoruz."
Peki, neye sahip olmamiz gerekiyor?
cocukken,"yasimiz kucuk" diye dusunduk.
Her istedigimizi yapamiyoruz.
Kurallar, yasaklar var. Buyuyunce her sey yoluna
girecek.
Buyudukce Bir sey degismedi.
Yine huzursuzduk. icimizden bir ses ayni sozcukleri
fisildiyordu:
"Bir eksik var."
Kafamiz karisti.
Nasil kurtulacagiz bu igrenc duygudan? Nasil gececek
bu?
Aklimiza yeni cevaplar geldi: Okulu bitirince gececek.

Ise girince gececek.
Para kazaninca gececek.
Tatile gidince gececek.
Okulu bitirdik. Diploma aldik. ise girdik. Kartvizit
aldik.
Calistik. Para kazandik. Tasindik. Araba aldik.
Calistik.
Eve yeni esyalar aldik.
Tatile gittik. Dans ettik. Terfi ettik. Kartviziti
degistirdik.
Daha cok calistik. Daha cok para
kazandik.Calistik.Calistik .
Gecmedi. "Bir yerde bir eksik var" hissi, hala orada
duruyordu.
Bu sefer de "Sevgilimiz olunca gececek" dedik.
"Yalnizligimiz sona erince bu illetten kurtulacagiz."
Beklemeye basladik.
Derken, biri cikti karsimiza. asik olduk. Ve aninda
baska biri olduk.
Daha guclu, daha guzel, daha akilli biri. Hesap
cuzdanlari,
kartvizitler,hatta ilaclar bile boyle hissetmemizi
saglamamisti.
Sevgilimizin gozlerinde, daha once bize verilmemis
kadar buyuk sevgi ve hayranlik gorduk.
Sevgilimizin gozlerinde Tanri' yi gorduk.
Isigi gorduk. "Tunelin ucundaki isik bu olmali" diye
dusunduk "kurtulduk."
Sonra bir gun, daha dun bize deli gibi asik olan insan
cekip gidiverdi.
Ya da artik eskisi gibi sevmedigini soyledi.
Ya da baska birine asik oldugunu soyledi.
Ya da daha kotusu, baska birine asik oldu ama
soylemedi.
Telefonu acmamasindan, elimizi tutmamasindan,
sevismemesine
bahane bulmak zorunda kalmamak icin biz uyuduktan
sonra yataga gelmesinden anladik,
bir terslik oldugunu.....
Belki de sevmekten vazgecen veya terk eden sevgilimiz
degildi, bizdik.
Fark etmez.
Sonucta ask bitti.
Simdi her yer bombos. Simdi tekrar yalniziz.
Basladigimiz yere donduk.
Yillarca ugrastik, eksigin ne oldugunu bulamadik.
Halbuki her seyi denedik, her yere baktik.
oyle mi?
Bakmadigimiz bir yer kaldi. Icimize bakmadik.
Eksik parcayi disarda aradik ama
icimizde sakli olabilecegini akil etmedik.
Birilerini sevdik, birileri bizi sevsin diye ugrastik
ama kendimizi sevmedik.
Sasiracak bir sey yok, tabi ki sevmedik.
Kendimizi sevsek bu kadar kosturur muyduk?
Canimiz yanmasin diye duvarlarin ardina saklanir
miydik?
Kendimizi bos sanip doldurmaya ugrasir miydik?
Terk edilmekten korkar miydik?
Asil eksiklik, eksik oldugumuzu dusunmekti.
Asil eksiklik, careyi baskasinda aramakti.
Hayatin matematigi farkli; iki yarimi toplayinca bir
etmiyor.
Insan tek basina mutsuzsa baska biriyle de mutlu
olamiyor.
Herkes beni sevsin" diye ugrasinca kimse gercekten
sevmiyor, herkes
sevgisine sart koyuyor, sinir koyuyor.
Oysa "kendime duydugum sevgi bana yeter" diye dusununce,
kendimizi oldugumuz gibi kabullenince yarim tamamlaniyor.
Her sey bir oluyor.
iste o zaman perde aralaniyor. Aci diniyor.
iste o zaman baska 'bir' iyle bir
araya gelerek, hesabin kitabin,
korkunun kayginin
hukum surdugu sahte bir sevgi yerine,
gercek bir sevgi yaratilabiliyor.
Sonsuz Sevgilerimle.....

CAN DUNDAR

Alıntı ile Cevapla
  #5  
Eski 05-03-2006, 13:35
RAINBOW - ait Avatar
RAINBOW RAINBOW bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: KIBRIS
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 29/28
10 Mesaj ına 21 Kere teşekkür edildi
RAINBOW - MSN üzerinden Mesaj gönder
Tanımlı Topyekün'lük

Alıntı:
fiora´isimli üyeden Alıntı
Anlaş(a)mamanın dayanılmaz hafifliği


Çevremdeki tartışmaları gözlemlediğimde büyük bir çoğunluğunun insanların konu ile ilgili algılamalarının farklı olduğunu görüyorum. insanlar aynı şeyi kastetmelerine rağmen farklı cümlelerle karşılık veriyorlardı. Tartışmaların bir kısmı ise konu üzerinde hemfikir olmalarına rağmen farklı şeylerden bahsediyorlar.

Gizem UMUT

Yukarıdaki parağraf ilgi çekmeyecek gibi değil gerçekten de....insanın kendini ispatlama çabasının doğasında saklı olduğu ne kadar da belli olmakta....öyle zannetmeyim ki bahis konusu "sözde anlaşamama" mevzuu ikili arkadaşlıklardan çok 3 ve daha fazla grup arkadaşların bir araya gelmesi müteakibinde herhangi bir mevzuu açılmasını takiben ortaya çıkmakta..

Demek istediğim 2'li arkadaşların birbirlerine kendilerini ispat etme gibi bir zorunlulukları arkadaş oluşları seceresinin bir bölümünde telafi edilmiştir gayri ihtiyari...Artık onların herhangi bir problemi ve zıt oldukları nokta kalmamıştır ki zamanın çoğunu yapışık ikizler gibi geçirmektedirler..

Lakin yeni arkadaşlık kurulmasını gayri ihtiyari gerektiren pozisyonlarda.....adres değişikliği gibi...öğrenim, tahsil ve benzeri durumlar gibi, yeni arkadaşlık gruplarının kendiliğinden teşkil ediliyor olma vaziyetlerinde....; öncelikle 2'li arkadaşlıklardan çok 3'lü ve daha çok gruplar oluşmakta sevgili fioranın parağrafında bahsettiği handikaplar ister istemez o tarih aralıklarında ortaya çıkmaktadır kanaatimce..

Yeni oluşmuş gruplarda şahıslar arasın da oluşacak olan kutuplaşma kaçınılmazdır.....bu kutuplaşma öncesinde insan ""kendi kendini ispata"" yönelik bir çaba içindedir ki işte bu meyanda herkes tarafından aynı mutabık olunan konular açılsa da aslında yumaklaşmış bir hemfikirlik taşınan bahis konusu konu hakkında çeşitli hipotezlerin ortaya kargatulumba atılacak olması kaçınılmazdır........

İlerleyen zamanlarda başlangıçta kalabalık olan tek gruptaki kutuplaşmaların sonrasında önce 4,5 ve 3'lü daha sonra da 2'li arkadaşlıkların ortaya çıkması oldukça muhtemeldir kanaatimce...Çünkü gözlemlerim paralelinde 3'lü arkadaşlık gruplarında dahi gayri ihtiyari oluşagalmiş kutuplaşmalara defalarca rastladığım ve de 3'lü samimi grup'un 2'ye düşmüş olduğunu gördüğüm bir gerçektir..(Yani 2'li gruba inilmesinden kasdım "çok samimilik"" "kankilik"" düzeyindedir....tabiki her daim 3'lü...4'lü 5 ve daha çoklu grupların sohbetlerine her yerde rastlamaktayız..)

Aslında benim yegane özlemim 3 ve daha çok grupların birbirleri ile kutuplaşmadan uzak "çok samimi" ""kanki"" olabilmesidir..Zor değildir aslında....zannediyorum bu meyanda herkesin içinde doğaçlanması gereken ilk etaptaki olgu..: ""kendine güven"" ve "" insanın kendi kendisi ile barışık olma"" olayıdır....

Herşeyden önce bir insan dünyaya gelmiş ve şu anda nefes almakta ise eğer..

O insan seçilmiş bir insandır..Dünyaya gelmeye can atan ve atmakta olan milyarlarca ruhun içinden seçilip bedene kavuşturulmuştur kanaatimce.....

Her şeyden önce ""insan"" olgusu taşımasından dolayı her bir arkadaşımıza gereken değer verilmeli...eğer oldukça aşırı yanlışları olsa dahi olağan kabul edilmeli kaybetmekten çok kazanılması düşünülmeli bence...

Böyle olduğu sürece kutuplaşmadan uzak birlik ve beraberlik içinde hem güncel hayatta hem de şu harikulade ""arka-bahce" forumunda mükemmelliği yakalamakta geç kalmayacağımızı ummaktayım......

Zaten mükemmeliğin her bir harfinin ""arka-bahce" forumunun her bir topiğinde sihirli melodiler eşliğinde ""birliktelik"" ve "tek vücutluk"" havasını hakim ettiği kanaatine çok çabuk varmış bulunmaktayım..

Topyekün arkadaşlığa efenim....

Derin sevgi ve saygılarımla..
__________________
RAINBOW
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Eski 10-03-2006, 08:09
fiora fiora bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 84/12
0 Mesaj ına 3167 Kere teşekkür edildi
Cherry

Alıntı ile Cevapla
fiora kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (17-05-2006), chem73 (08-05-2006)
  #7  
Eski 13-03-2006, 09:23
fiora fiora bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 84/12
0 Mesaj ına 3167 Kere teşekkür edildi
Down

Rübai XVI

Ben, gönlü temiz insana kurban olayım
Gezsin başım üstünde benim, hoş tutayım
Ham insanı al karşına, söylet azıcık,
Dön, sonra cehennem ne imiş, gel sorayım


Rübai VIII

Niceleri geldi, neler istediler,
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler.
Sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi?
O gidenler de hep senin gibiydiler !


Rübai X

Sarhoş ve sevenler yanacakmış, hadi boşver ;
Sanmam ki bu söz doğru,bırak söylesin eller
Sarhoşları, aşıkları Tanrım yakacaksa,
Cennet için avcum kadar ayrılmalı bir yer


Rübai II

Dal goncayı bir sabah açılmış buldu ,
Gül melteme bir masal deyip savruldu
Dünyada vefasızlığa bak; on günde
Bir gül yetişip, açıp, solup kayboldu.


Ömer Hayyam
__________________

Alıntı ile Cevapla
fiora kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (13-03-2006)
  #8  
Eski 13-03-2006, 14:43
Arka'daş - ait Avatar
Arka'daş Arka'daş bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 39/21
23 Mesaj ına 59 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Mevlana



Kula bela gelmez hak yazmayınca,
Hak bela yazmaz kul azmayınca,
Hak cezayı kuluna kul ile verir,
Dini irfan bilmeyen bunu kul etti sanır.

Mevlana
Alıntı ile Cevapla
Arka'daş kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (13-03-2006)
  #9  
Eski 08-05-2006, 21:29
chem73 - ait Avatar
chem73 chem73 bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 948/1476
0 Mesaj ına 4379 Kere teşekkür edildi
Tanımlı devamı yok mu ?

Alıntı:
fiora´isimli üyeden Alıntı

devamı yokmu sevgili fiora ?
__________________
"İşler ehline verilmediği zaman kıyameti bekle "
Tl nin kıymetini bilelim.
Para sende varsa herkeste olan , sende yoksa kimsede olmayandır.
Piyasaya söz geçiremiyorsan sözünü dinle :)
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş arama yap
Modları Göster

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Açık
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 12:56 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce