Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Medya Yorumları - Sayfa 49 - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Nadas Alanı > Dünya Hali > iç-dış politika
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Medya Yorumları
Konudaki Cevap Sayısı
741
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
443502

Cevapla
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
  #481  
Eski 16-09-2009, 19:27
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23007 Kere teşekkür edildi
Arrow Ara ara İdrak için...

RTE.... '' Biz ona bineriz hedefimize doğru gideriz, istediğimiz istasyonda demokrasi treninden ineriz ''


Bizim Okul... "Demokrasi istemlerinin büyük çoğunluğu Birşeyleri örtüp asıl istemi gizlemek adına kullanılan bir terimdir..."

...Doğada olmayanı aradıkca,istedikçe,anlamadıkça...
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
account (16-09-2009), buena vista (16-09-2009), chem73 (17-09-2009), hazan (17-09-2009), janus (17-09-2009), meraklı (18-09-2009)
  #482  
Eski 16-09-2009, 23:15
LAZIO LAZIO bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Jan 2009
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 111/62
83 Mesaj ına 243 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Bizim Okul... "Demokrasi istemlerinin büyük çoğunluğu Birşeyleri örtüp asıl istemi gizlemek adına kullanılan bir terimdir..."

Yani Turkiye'de "Atanmis burokratlar secilmis yoneticiler uzerinde tahakkum kuramasin......insanlarin secimine saygi gosterilsin,secimlerinden dolayi assagilanmasin......hukuk disi yeralti orgutleri yok edilsin......insanlari inim inim inleten askeri cuntalar artik lugatimizdan ciksin......dusunce ve fikir ozgurlugu tam anlami ile tesis edilsin......devlet vatandaslarini ezmek yerine onlara hizmet versin" .................gibi gorusleri olan insanlarla ayni fikirde olmamayi anlarim ama "Boyle dusunenlarin tamami art dusuncelidir ve mutlaka birseyleri gizlemektedir" seklindeki bir gorusu hayretle karsiliyorum.....LAZIO

--------------------------------------------------------------------------
Alıntı ile Cevapla
LAZIO kullanıcısına teşekkür edenler
dentist (17-09-2009), meraklı (18-09-2009)
  #483  
Eski 17-09-2009, 05:40
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23007 Kere teşekkür edildi
Arrow Tekrarı var bunun...

RTE.... '' Biz ona bineriz hedefimize doğru gideriz, istediğimiz istasyonda demokrasi treninden ineriz ''


Bizim Okul... "Demokrasi istemlerinin büyük çoğunluğu Birşeyleri örtüp asıl istemi gizlemek adına kullanılan bir terimdir..."

...Doğada olmayanı aradıkca,istedikçe,anlamadıkça...

Şimdi birdaha okununca, netleşmesi lazım...Dert demokrasi ise...RTE.... '' Biz ona bineriz hedefimize doğru gideriz, istediğimiz istasyonda demokrasi treninden ineriz '' dediği gibi....

Bence zaten olmayan.....
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
AnnE (17-09-2009), ar_de_ (23-09-2009), buena vista (17-09-2009), chem73 (17-09-2009), hazan (17-09-2009), meraklı (18-09-2009), neron (18-09-2009)
  #484  
Eski 17-09-2009, 13:25
LAZIO LAZIO bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Jan 2009
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 111/62
83 Mesaj ına 243 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Insanoglu icin vazgecilmez bir cok kavrami,sadece dogada yoktur diye yok saymak,aramamak,istememek nasil bir mantiktir?.....Dogada ticaret diye bir kavram yoktur,mulkiyet kapanin elinde kalir....

Dogada hukuk diye bir kavramda yoktur doga kanunlari gecerlidir.....

Bu mantikla bu kavramlarida yok sayip magra adami gibi yasamamiz gerekir zahir..

RTE "Demokrasi trendir,gereginde ineriz" dedi diye demokrasiyi cope atan mantigida guzelce aciklayan bir terim vardir Turkce'de...."Gavura kizip oruc bozmak".........LAZIO

---------------------------------------------------------------------------
Alıntı ile Cevapla
LAZIO kullanıcısına teşekkür edenler
dentist (17-09-2009), meraklı (18-09-2009)
  #485  
Eski 20-09-2009, 10:01
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23007 Kere teşekkür edildi
Wink CAN boğaz'dan gelir....

can,.jpg

CAN DÜNDAR BEKLENEN AÇIKLAMAYI YAPTI!CAN DÜNDAR DÜN GAZETE HABERTÜRK'TEKİ FOTOĞRAFLARINA İLİŞKİN İLK AÇIKLAMAYI YAPTI. İŞTE CAN DÜNDAR'IN AÇIKLAMALARI:

''Bir süredir kendimi dinliyorum.

İyi dinleyebilmek için susmuştum biraz…

Uzun sürdü, farkındayım.

Ama hem iş hem özel hayatımla ilgili olarak bu suskunluğa ihtiyacım vardı.

Bitti mi?

Hayır.

Ama basına yansıyan haberler karşısında konuşmak şart oldu.

Uzun konuşmayacağım.

Haberi yapanları suçlayacak değilim.

Fotoğrafı çeken arkadaş, kendisine verilen görevi yapmış.

Basan editör de öyle…

Bu, bir gazetecilik tercihidir.

Benim her zaman eleştirdiğim bir tercih…

Başkalarına yapıldığında ne deyip ne yazdıysam, aynısını şimdi kendim için söyleyebilirim:

Özel hayata müdahale bizim işimiz değil; olmamalı…

Yorumculara gelince…

Onlara sadece “İlk taşı, en masumunuz atsın” diyebilirim.

Bir de şunu hatırlatmak isterim:

Geçen ay Habertürk’ten gelen iş teklifini kabul etseydim o fotoğraf ne çekilir ne de yayımlanırdı.

Ama şimdi konu bu da değil:

Her kararın bir faturası olur.

Ben de kendi kararımın faturasını ödeyeceğim.

Yeter ki sadece bana ödetilsin.

Net’te konuya ilişkin geyik çeviren çoluk çocuğun aşina olduğu bir “kaçamak” değil bu:

Birini sevdim.

Ve suçsa bu hesabını, vermem gereken tek kişiye, eşime verdim.

Hem de haber çıkmadan önce…

Gerisi kimseyi ilgilendirmez.

Bugüne dek, arkasında duramayacağım hiçbir şey yapmadım.

Bu, benim hayatım.

Hatasını da, sevabını da üstlenmeye hazırım.''
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
account (22-09-2009), dentist (21-09-2009), janus (20-09-2009), meraklı (20-09-2009), neron (21-09-2009), Ramo (24-09-2009)
  #486  
Eski 20-09-2009, 10:10
meraklı - ait Avatar
meraklı meraklı bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Dec 2006
Bulunduğu Yer: Koşuyolu
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 287/1518
251 Mesaj ına 1077 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Alıntı:
Master´isimli üyeden Alıntı
.......Bugüne dek, arkasında duramayacağım hiçbir şey yapmadım.

Bu, benim hayatım.

Hatasını da, sevabını da üstlenmeye hazırım.''


........
__________________
meraklı: üzerine vazife olmayanla ilgilenen.. Herşeye burnunu sokan..."merak ediniz, öğreniniz ki yeni ufuklarda başarı sizin olsun."
Alıntı ile Cevapla
meraklı kullanıcısına teşekkür edenler
account (22-09-2009), dentist (21-09-2009)
  #487  
Eski 22-09-2009, 06:07
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5527 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Bu meselenin mütalaa edilmesi gereken cok yeri var.
İlk fırsatta edilecektir.

Yazarın kendi hakknıda yazdığı yazının her '' ince '' satırı kendisinin bugüne kadarki varlık nedeni olan inceliğin birşeyinin derdine düşünce anıden köreldiğini gösteriyor.
Alıntı ile Cevapla
AnnE kullanıcısına teşekkür edenler
account (22-09-2009), dohol (22-09-2009), Master (22-09-2009)
  #488  
Eski 22-09-2009, 13:10
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5527 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Mesela, o su samuru'nda biri beni öpse, bu haber olmaz. Ama yıllardır, piyasanın en duygusal, utangaç görünümlü, toplumsal değerlerin en başta giden temsilcisi gibi formlarla kamusal bir şey haline geldi isen ( ya da kendini o şekilde satmış isen ) şakkadanak haber olursun.

Benim öpülmem, benim sosyal çevremi ve sevenlerimi ilgilendirir ama sen kamusal birşey isen ve kamusal birşeyleri temsil ediyorsan, baş sayfalık bir paparazzi haberi olursun.

Sonra da, ''dürüst'' ama tehditvari bir çamur püskirtme makinası edası ile kendini savunursan da, Tuncay ÖZkan'ın kanalını ReteE'ye satmasından pek farklı durumda olmazsın.

Tamam, herkesin , hele senin yaşına gelip de bir yerleri fazlaca kaşınmaya başlayanların da romantizmini kaldırmaya, hatta cinsel riskler almaya ihtiyacı olduğunu düşünebilirsin ; ama, bunu dünyada metrekare başına en fazla paparazzi teroristinin düstüğü Bebek sahilinde yaparsan sana ya salak denir, ya da durumu deklare etmek isteyen bir kişi. Bence A şıkkı daha gecerli.


Arada da '' ilk taşı en masumunuz atsın '' diye piyasanın alayını bir kalem de çizersen olmaz . Sen diyebildin mi '' aldattım sevdiğim kadınlar '' diye Nazım Hikmet gibi ; diyebildin mi '' Ne kadınlar sevdim zaten yoktular '' diye Atila İlhan gibi ?

Onlar yüreginin coşkusunu acık acık yaşarken kimse tarafından ''aldatan'' sıfatıyla anılmadılar. Onlara pek de yakıştı.

Sana da bu yakıştı.
Alıntı ile Cevapla
AnnE kullanıcısına teşekkür edenler
account (22-09-2009), ar_de_ (23-09-2009), buena vista (22-09-2009), DENİZ (30-09-2009), dohol (22-09-2009), Master (22-09-2009), su (22-09-2009)
  #489  
Eski 23-09-2009, 15:31
ar_de_ - ait Avatar
ar_de_ ar_de_ bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Jan 2007
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 133/1013
108 Mesaj ına 737 Kere teşekkür edildi
Tanımlı olasılıklar ...

Beyninde nöron bağlantıları ters döşenmiş, ‘imâlat hatası’ köşeciler, yımırtaya can veren Allah tarafından bu enayi bağlantıları bulup çıkartmak için yaratılmıştır.







Mübalağa etmeyelim hanımlar beyler! Habbeyi kubbe yapmayalım.

Nihayetinde genç bir elikanlı pardon delikanlı, sevgilisini cep telefonuna gelen mesajlardan kıskanmış. Üstelik mesajları atan da bir teğmen. Körolası, yokolası TSK’nın bir mensubu.

Gencecik delikanlı, kıskançlık neticesi elini kana bulamış. Eh haliyle cesedi ortadan kaldırması gerekmiş. Çocuk (!) aklı işte, “Bavula tıkıştırır çöpe atarım” diye düşünmüş.

Bavula sığdıramayınca da çarşıya gidip testere almış. Eve dönüp sevgilisinin kafasını kesmiş. Kimbilir ne streslere girdi yavrucak o bavulu, o gitar kutusunu falan bulmak için.

Yavrım, inşallah belini falan sakatlamamıştır o bavulu taşıyacağım, kaldırıp çöp konteynerına atacağım diye.

Çocuktur (!) korkmuş, travma yaşamış haliyle. Kaçmış. 197 gün aç, susuz, evinden, ailesinden uzak, kolay mı? Traş olacak jileti bile bulama sen, Ned Kelly gibi sakal koyver...Maşallah nasıl da gür çıkmış o sakallar gencecik yaşta. Bizim oğlan çatladı hasedinden. 17’sindeyken bıyığının üstünde sarı şeftali tüyleri yeni zuhur etmişti.

Sonunda kaçmaktan yorgun ve pişman delikanlı, sucuk-ekmeğini yiyip polise teslim olmuş.

Neyse ki, tarikat evlerinde yetişmiş, itaatkâr müritten polis abileri ‘kader kurbanı’ hallerini anladılar da, travma geçirmiş yavrucağa Ergenekon şüphelisi yazar-çizer gibi kelepçe vurmadılar.

Bakınız gözaltındayken polis abileri cinayet anını sormuşlar da, yavrucak sinir krizleri geçirmiş. “Ne olur bu konuda soru sormayın bana artık” demiş. Onlar da anlayışlı davranıp cinayet anını sormamışlar bir daha. Aferim!

Zaten avukatı da İstanbul Emniyeti’nin şefkat pıtırcığı olduğunu bildiğinden, savcıya değil polise teslim etti delikanlıyı.

Gözaltı oldu mu böyle olacak. Çocuk Ergenekon şüphelisi mi ki 24 saat uyutmadan, oturtmadan sorguya çekesin!

Ergenekon şüphelisi canavar ruhlu (!) adamlar dayanmışlardı. 70 yaşında adamlar 24 saat uyutulmadan, hatta oturtulmadan ifade vermeye zorlanmıştı ama, onların derisi kalındır, dayanırlar. Cem evladım, zayıf nahif bir oğlan çocuğu.

Bakınız, delikanlı hakikaten travmayı atlatabilmiş değil. Savcıya ifade verirken de zorlanmış, titremeler geçirmiş. Savcılar da -sağolsunlar- anlayışlı davranmışlar. Adliye’de 8 saat kalmış ama sadece 4 saat ifade vermiş.

Genç çocuk, yazık kilo da vermiş kaçarken koşarken, uzun saatler sorgulanmaya dayanamaz haliyle.

İstanbul Emniyeti ne kadar ‘Mutluyuz, gururluyuz’ dese hakkıdır.

Henüz cevabı bilinmedik milyon soru var ama, teslim old...pardon yakalandı (!) ya, önemli olan budur.

Bazen.en komplike olayların basit, enayice bir açıklaması olabilir Türkiye’de.

Bencileyin beyninde nöron bağlantıları ters döşenmiş, ‘imâlat hatası’ köşeciler, yımırtaya can veren Allah tarafından bu enayi bağlantıları bulup çıkartmak için yaratılmışızdır.

Şimdi sadece “Neden 16 Eylül’de teslim oldu?” sorusuna spekülatif bir cevap veriyorum.

Valiliğin ve Emniyet’in, “Cem Garipoğlu’nu yakalamak için özel tim kuruldu / görevlendirildi” açıklamaları 21 Haziran 2009 tarihli haber. Yani, bu tim 20 Haziran tarihinde veya önce kuruldu. Elemanlar pekâla İstanbul dışından da görevlendirilmiş olabilir.

Garipoğlu’nun teslim olma tarihi 16 Eylül’den 90 gün geri sayarsanız, 18 Haziran 2009 tarihi bulunur.

Garipoğlu için ’15 Mart’ta Antakya üzerinden Suriye’ye gitti. Suriye istihbaratı (El Muhaberat) kaldığı oteli biliyor’ haberi de hatırlansın bir zahmet. Hatta, Garipoğlu’nu yakalamak için Rusya’ya, Ermenistan’a özel tim görevlileri gönderildiği haberi de hatırlansın.

Özel tim görevlileri, elikanlı pardon delikanlının Suriye’ye gittiği haberini alır almaz 15 Mart’ta Suriye’ye gitmiş olsalar 16 Eylül’e kadar geçen gün sayısı 185. Fakat devletin çarkı ağır işler. Bunun Olur Belgesi var, Bakan Onayı var, resmi pasaport çıkartması var, harcırah tahakkuku var, şu var bu var. Garipoğlu’nun gidişinden 5 gün sonra, 20 Mart’ta gitmiş olsalar, 16 Eylül’de teslim olmasına kadar aradan geçen gün sayısı 180.

Diyacahsın niya tahtı bu karı 90 gün 180 gün diya?

Habertürk’ün ileri sürdüğü gibi Suriye’den getirildiyse, Beşar Esad’la aynı uçağa bindirilmiş de olabilir. Esad’ın Türkiye’ye geliş tarihi de 16 Eylül.

Şinci ey Aziz and Azize okur! Bu otistik gibi görünen 90-180 gün hesabına şunun için taktım:

6245 sayılı Harcırah Kanunu’nun 42. maddesinin (a) bendi der ki; “Yurtiçinde aynı yerde, aynı iş için ve aynı şahsa 180 günden fazla gündelik verilemez. İlk 90 gün için tam, takip eden 90 gün için 2/3 oranında ödenir.”

b) Yurtdışında ilk 180 gün tam ve müteakip günler için 2/3 oranında gündelik ödenir.

“Neden şimdi teslim oldu?” sorusuna spekülatif cevabım budur işte:

Sırf özel tim görevlilerinin peşin aldığı yurtiçi ve yurtdışı görev harcırahını hak etmiş olmaları için, görevin süresi yurtiçinde 90, yurtdışında 180 güne uzatılmış olabilir.

Emniyet Müdürü de “Çember daralıyor” beyanlarıyla hem katilin yerini bildiklerini ima etti, hem de bir ‘süre’ beklemeleri gerektiğini.

Şinci yine diyacahsın niya beklendi 3-5 kuruş harcırah parası için? Diyacahsın olur mu, devlette bu kadar keyfî davranılır mı?

Ben de sana diyacağam ki; bu senin müslüman sandığın, Allah’a tapındığını sandığın tarikatlar esasen paraya tapınırlar. Yedi yıldır alınan kararların da yüzde 99’u rasyonel değil ‘keyfî’dir.

Hem öyle bir tapınırlar ki paraya, gölge başbakan Diyanet İşleri Başkanı çıkar; “Cemaate paranın nereden geldiği önemli değildir. Müsterih olsunlar. Uyuşturucu parasıyla inşa edilen camide ibadet caizdir, mübahtır” der.

Hoşgörü (!) dini islamın aydınlığında (!) ‘suç’ kavramının hızla ‘günah’la yer değiştirdiği demlerde ben de inceden sıyırmış, Harcırah Kanunu’na takmış zırvalıyor olabilirim netekim!

Fekat nihayetinde insanım. Başvekil, emniyet müdürü, diyanet adamı kadar olmasa da zırvalama, spekülasyon yapma hakkımı kullanıyorum. “Peşin ödenen harcırahların yasal süresini doldurmak için beklenmiş olabilir”, “Keyfilikte bu kadar ileri gidilmiş bile olabilir” diyorum. Fikri beğenmediysen at çukura, dök kireci...

Şu sakallı bebeğin psikolojisi irdelenirken bir de şunlar sorulsa:

Hiç kurban kesti mi? Kestiyse, keserken neler hissetti?

Kurban kesilirken seyretti mi? Seyrettiyse, neler hissetti?

Bu cinayetten sağ salim paçayı sıyırıp kendisini polis abilerinin şefkatli kollarında bulduğu için kurban adağı yaptı mı?

Önümüzdeki Bayram’da kurban kesmeyi düşünüyor mu?

Düşünüyorsa ne kesecek? Deve, dana, koç, kadın?

Cinayetten sonra kendisini dine, imana verdi mi? Kaldığı evde iftarda maklûbe yeniliyor muydu?

Zırvalıyorsam “Niya?” diya sorma Aziz and Azize okur! Say ki Ertuğrul Özkök’ün “Kâbe’de bir arkadaşa bakıp çıkacaktım umresi”nde sorduğu enayi Beyaz Türk sorularından soruyorum.

Psikolojim medyatik cinayet reytinglerine armağan olsun!

Diyacahsan niya?

İşte eele!



Kıymet Nadir Bindebir / habercek.com
Alıntı ile Cevapla
ar_de_ kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (25-09-2009), dentist (24-09-2009), DENİZ (30-09-2009), Master (23-09-2009), meraklı (24-09-2009), neron (24-09-2009), nomeames (24-09-2009), PINAR (24-09-2009), Ramo (24-09-2009), Süvari (24-09-2009)
  #490  
Eski 25-09-2009, 06:30
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Acı gerçekler!

Necati Doğru

ndogru@gazetevatan.com

Acı verse ve yüreğimizi karartsa da söyleyip yazmalıyız. ABD Başkanı’nın Rambo yapılı korumaları, Türkiye’nin Başbakanı’nın kolunu arkadan bükebilir, önce diz çöktürebilir, yüzükoyun yatırarak arkadan ellerine kelepçe atabilirlerdi.

Tanrı’ya bin şükür!

Bu densizlik olmamış.

Rambolar geri durmuş.

Tersi de yaşanabilirdi.

Bizim Başbakan’ın babayiğit korumalarının, Obama’nın Rambo korumalarını püskürtememesi, bir anlık “öfke köpürmesi” yaratabilirdi. Bizim Başbakan, Obama’nın korumasına kafa atabilir ya da geriye doğru gerinip hız ve kuvvet alarak adamın hayalarına doğru futbolcu Nihat Kahveci’nin volesine benzer bir vuruş çıkartabilir, adam ölebilirdi.

Dünya’ya olay lazım.

Skandal haber olurduk.

Gerçi İslam dünyasındaki ezilmiş-horlanmış-ötekileştirilmiş 1 milyar insan tıpkı dağ köyü Davos’ta “one minute öfkelenmesinde” yaşandığı gibi New York kentinde Obama korumasını ittirip kaktırarak tekmeleyen bizim Başbakan’ı “İslam dünyasının yeni Hazreti Hamza’sı” ilan edebilir, bizi de sevinçlere boğabilirdi fakat bizim “demokratik açılım” güme gidebilirdi. Çünkü ABD ve AB desteklerini “demokratik açılımdan” çekebilirlerdi!

Allah, yüzümüze baktı.

Öfke köpürmesi olmadı.

Yine de “densizlik ya da öfke köpürmesi olmaması” acı gerçeklere gözümüzü kapatmamızı gerektirmez. Bizim Başbakanlık Koruma Müdürlüğü kadrosunda görevli 300 polisin 80’i Başbakan Erdoğan’ın yakın korumalığını yapıyor. Koca ABD Başkanı’nın yakın koruması ise 20 kişi.

Aradaki farka bak!

Bak bak, otur ağla!

80 kişilik yakın koruma içinde bir tek bile İngilizce olarak; “Arkadaş biz ABD’nin stratejik ortağı Türkiye’nin Başbakanı’nın korumalarıyız. Gerçi size verilen listede; Tayyip Erdoğan adının karşılığında ‘Türkiye’li diplomat’ diye yazıyor ama o diplomat değil Başbakan’dır. Ve şu sizin kapısından ABD Başkanı Obama’yı çıkarttığınız 5 yıldızlı lüks otelde bir konuşma yapacaktır. Onu bekliyorlar” diyemedi.

Diyebilseydi!

İttirme-kaktırma olmazdı.

Bizim Başbakan öfkelenmezdi ve otele girip “dünyaya yeni bir dünya düzeni getirmeye kilitlenmiş seçkin konukların” keskin bir dikkatle dinleyecekleri konuşmasını iptal etmek zorunda kalmazdı.

Acı ama gerçek!

300 koruma var.

80’i yakın güvenlik.

Başbakan’ı otele sokamadı. Boşa gitti, çünkü yapılamadı o özenle hazırlanmış güzelim konuşma! Gerçi ertesi gün yapma imkânı bulduğu konuşmalarda bizim Başbakan, iptal ettiği söyleminin ana örgüsünü oluşturan; “Avrupa, adaletin bu mu...” temasını dile gitirdi. AB’nin lokomotif iki kofti lideri Almanya Başbakanı Merkel ile Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, başı çekiyor; “Türkiye’nin AB üyeliğine taş” koyuyorlar ve 27 AB üyesi ülkeden, 2’si hariç, diğer 25’i de Türkiye’yi istemeyen Merkel ile Sarkozy’nin peşinden gidiyorlar.

Bu da başka bir acı!

Ve başka bir gerçek!

Türkiye’nin Başbakanı 7 yıldır Türk halkını “Sizi AB üyesi yapacağım” diye avutmasına karşılık 27 AB üyesi ülkenin 25’inden sürekli ve kararlı olarak “başka kapıya” cevabı aldığı için Avrupa’yı ABD’ye şikâyet ediyor.

Acı ama gerçek!

New York’ta otele giremiyor.

Brüksel’de AB’ye giremiyor.

Açılım, yeni bir dünya düzeni, yeni dünya düzeni de Türkiye’nin AB’ye kabulünü getirecek.

Acı ama gerçek!

Yeni afyonlu düdük bu!
Alıntı ile Cevapla
buena vista kullanıcısına teşekkür edenler
ar_de_ (28-09-2009), janus (25-09-2009), Master (25-09-2009), Ramo (05-10-2009)
Cevapla


Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş arama yap
Modları Göster

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 18:01 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce