Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Medya Yorumları - Sayfa 43 - Arka BahÇe Forumu
Arka BahÇe Forumu  

Geri Dön   Arka BahÇe Forumu > Nadas Alanı > Dünya Hali > iç-dış politika
Kullanıcı ismi
Şifreniz
Kayıt ol SSS Üye Listesi Takvim Arama Bugünkü Mesajlar Bütün Forumları okunmuş kabul et


Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Medya Yorumları
Konudaki Cevap Sayısı
741
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
443219

Cevapla
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara Modları Göster
  #421  
Eski 23-07-2009, 14:08
LAZIO LAZIO bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Jan 2009
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 111/62
83 Mesaj ına 243 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Ahmet Altan'dan

Kadin memesine vatani satarmis....Vatan haini,satilmismis falan filan hepsi tartisilir.....Butun bunlari bir tarafa birakip elinizi vicdaniniza koyup asagidaki yaziyi objektif bir gozle okuyun.....LAZIO

-----------------------------------------------------------------

Bugünkü çarpılmış, fersudeleşmiş sistemden yana olmayı anlarım.

Bu sistemden çıkarın vardır, sistemi desteklersin.

Korkuyu da anlarım.

Sistemi değiştirmek için kavgaya girmekten korkarsın, baskı altındasındır, işin tehlikededir, başına birşey geleceğinden çekiniyorsundur, kenarda durursun.

Bunlar anlaşılır.

Ama çıkarcılığı ya da korkaklığı bir “tarafsızlık” kisvesinin altına saklayıp, bir de bu tarafsızlığın “ideolojisini” yapmayı anlamam.

Bu, bana kurnazca bir sahtekârlık gibi görünür.

Bir ormanda silahlı bir adamla silahsız bir adam arasında mesele çıktığında nasıl “tarafsız” kalabilirsin?

Tarafsızlık, ancak iki “eşit” güç arasında olabilir.

Bir güçlüyle bir güçsüz çatıştığında “tarafsız” kalmak, güçlü olanı, silahlı olanı desteklemek anlamına gelir.

Böyle bir durumda “tarafsızlığın propagandasını” yapmak ise güçlüye yandaş devşirmek için piyasaya sürülmüş sahtekârca bir kurnazlıktır.

“Siz karışmayın arkadaşlar, ikisi dövüşsünler.”

İyi de, bunlardan birinde silah var.

“Rahatça dövüşsünler” dediğinizde “bırakın silahlı, öbürünü öldürsün” demiş olursunuz.

Şimdi bakın, hiçbir şekilde “tarafsız” kalınamayacak bir kavga yaşanıyor bu ülkede.

Üstüne “devlet resmi çizilmiş” perde düştü, arkasından korkunç bir görüntü çıktı.

Güneydoğu’da cinayetler işlenmiş.

Generaller darbe planları hazırlamış.

Dindar kesimi hedef göstermek ve büyük bir karışıklık çıkartmak için Danıştay baskını düzenlenip bir yargıç katledilmiş.

Subaylar, toprağa cephanelikler gömmüş.

Andıçlar yazılmış.

Planlar yapılmış.

Devletin ve toplumun içine nüfuz etmiş, yayılmış, her kesime sızmış bir çete kurulmuş.

Başbakanı vurmak için suikast hazırlığına girişilmiş.

Ordudan iki orgenerali hedef alan başka bir suikast planı daha ortaya çıkmış.

Bu dehşet veren işlerin bir kısmının şüphelileri hâlâ ordunun içinde.

Bu korkunç hazırlığın karşısında ise halk oyuyla işbaşına gelmiş siyasi bir parti var.

Siz, şimdi bu ikisi arasında tarafsız mısınız?

Niye tarafsızsınız?

Eşit mi güçleri?

Suçun, silahın, suikast planının, cephaneliklerin bir yanında bulunduğu bir denklemde “tarafsız” olduğunuzda, bütün bu eylemleri “suç görmediğiniz” ortaya çıkmaz mı?

Bunları suç görmüyor musunuz?

Subaylar suikastlar mı düzenlesin?

Tarafsız olup buna karışmayalım mı?

Cuntalar mı kursunlar?

Buna ses çıkarmayalım mı?

Darbe hazırlamak serbest mi olsun?

İnsanları enselerinden vurup toprağa gömmek, “doğal” mı karşılansın?

İnsanları öldürmekten söz ediyoruz.

Katliamlardan söz ediyoruz.

Suikastlardan söz ediyoruz.

Tarafsız mısınız bunlara karşı?

Hep birlikte “tarafsız” olup kenara çekildiğimizde, bu suç hazırlıklarının önünü açmış olmuyor muyuz, “buyurun öldürün” demiş olmuyor muyuz?

Aslında söylemek istediğiniz bu mu?

“Bırakınız öldürsünler” diyemediğiniz için mi “tarafsızız” diyorsunuz?

Bu ülke, suçtan arınmaya, devletini bir suç örgütü olmaktan çıkarmaya, hukuka uyan bir yapı kurmaya, halk iradesine saygı gösteren bir anlayışı yerleştirmeye, insanların can güvenliğini sağlamaya, cinayetleri bitirmeye uğraşıyor.

Eski düzen ise bütün bunların sürdürülmesi için çabalıyor.

Bu ikisinin arasında hangisini tercih ediyorsunuz?

AKP’nin dindarlık vurgusunu, muhafazakâr bir yaşam biçimini benimsemesini, “irtica geliyor” diye sunup, darbenin, kaosun, çetenin yolunu açmaya uğraşmak mı tarafsızlık?

AKP bir siyasi parti, bir seçimde oyu artıyorsa, hata yaptığında öbür seçimde azalıyor.

Biraz daha hata yaparsa, iktidardan düşer.

Olduğu yere silahla gelmedi, halkın iradesiyle geldi.

Bugün tartışılan AKP değil, halk iradesiyle, silahlı iktidar arasındaki çekişme.

Halk iradesiyle, silah arasında mı tarafsızsınız?

Biz tarafız arkadaşlar, demokrasiden, eşitlikten, özgürlükten, demokrasiden, halktan yana tarafız.

“Tarafsızlığını” ilan eden beyler hanımlar, siz de tarafsınız.

Ama “taraftarı” olmaktan sizin bile utandığınız bir rezilliğin tarafındasınız.

Onun için bu sahtekârlıklara, kurnazlıklara başvuruyorsunuz.




---------------------------------
Alıntı ile Cevapla
LAZIO kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (23-07-2009)
  #422  
Eski 23-07-2009, 14:50
alihoca alihoca bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 361/2464
166 Mesaj ına 2501 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Sevgili LAZIO;

Bir olaya, bir konuya;

1- Nereden
2- Hangi açıdan
3- Hangi konumdan
4- Kimin penceresinden

Vs vs

Baktığındır aslolan.

Diğer taraftan alıntı(lar) üzerine tartışma yapmak mümkün değil.

Fikir sahibi olmayınca vekili ile boğuşmak o denli zor ki anlatamam. Açtığım başlıklarda bu adamların(ki hepsinin Türkiye Cumhuriyeti ile en azından sorunlu olduklarına inanıyorum) kopyalanan her yazısını tek tek ele alan bir tür inceleme yazısı yazdığım olmuştur.

Saatlerce kafa patlattığıma mı, kızdığıma mı, üzüldüğüme mi yanayım? Netice el kelam, koca bir sıfır.

Şimdi bu yazı(larda) sokuşturulanlara inanıyor isen amenna. Lafım olmaz inan.

Ama bu adamların penceresinden (gösterdikleri kadarına) inanmayanların da gerekçelerinde hakılı olabileceklerine olasılık tanımak lazım en azından.

Yok özgün fikirlerle tartışalım diyorsak.

Bunu konu konu tespit ederek ve daldan dala atlamadan, yarım yamalak bırakmadan giderek yapmak lazım.

Hoş, daha Cumhuriyet ve Demokrasi kavramlarında dahi anlaşamazken neyi nasıl tartışabiliriz onu da bilmiyorum ya neyse...

Saygılarımla
Alıntı ile Cevapla
alihoca kullanıcısına teşekkür edenler
Emin (27-07-2009), LAZIO (24-07-2009), Master (23-07-2009)
  #423  
Eski 23-07-2009, 15:28
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23007 Kere teşekkür edildi
Arrow 9 Köyden kovarlar....

Necati Doğru
ndogru@gazetevatan.com

‘Krizden bana ne’ mitingleri başlamalı!

20 yıl önce demokrasi düşmanı güçlerle bir olup Türkiye İşçi Partili (TİP’li) öğrencileri, profesörleri, sendikacıları, gazeteci Abdi İpekçi’yi, işçi lideri Kemal Türkler’i kurşunlayarak öldüren eski Türk faşistleri şimdi çok seçkin demokrat oldular.

TV’lere çıkıyorlar.

Gazete demeci patlatıyorlar.

İleri demokrasi savunuyorlar.

20 yıl önce üniversitelerde “ordu-gençlik el ele” diye işgal başlatan, elde silah kendi arkadaşını vurup, “sağcı komandolar kurşunladı” diye yürüyüş yapan, Filistin’e gerilla eğitimi almaya gidip geri dönerek 1980 darbesine ortam hazırlayan eski Türk goşistleri (sınıf bilinci olmayan silaha sarılmış lümpen ruhlu solcu Don Kişot’a literatürde goşist denir) de demokrasi savunucusu oldular.

Eski goşistler de TV’lere çıkıyor.

Yandaş medyada yazıyor.

Yaman demokratı oynuyorlar.

Gizli güçlü bir el, zavallı eski Türk faşistleri ile perişan eski Türk goşistlerini şimdi “aynı ortak akılda(!)” birleştirdi. İktidar partisinin çekim alanında buluştular, “AKP ve Tayyip Erdoğan’ın demokrasi devrimi” yaptığını söyleyerek bugünün egemeni iktidar partisini yıkıyorlar, yağlıyorlar, destekliyorlar, “Türkiye bölünmesin” diye çırpınan TSK’yı çökertmek için demokrasi vuruşu yapıyorlar.

Ortada ise demokrasi yok.

Geceyarısı faşizmi var!



***


Geceyarısı faşizmi, sabaha doğru saat 03.00’te Meclis’ten “çaresiz kalmış işsiz yığınlarını işverene köle gibi satacak ‘Özel İstihdam Büroları’na geçit veren yasayı” (Cumhurbaşkanı’ndan döndü) çıkartırken, bir yandan da ekonomide diktatörlük dönemlerine rahmet okutacak zam kararları alıyor.

Şekere, suya, sigaraya...

Vergiye, iğneden ipliğe...

Benzinden sigaraya...

Yola, köprüye, özel otoya...

Yüksek zamlar köklüyorlar.

IMF’nin gözüne girebilmek ve krizden sonra Türkiye’yi terk ederek kaçan yabancı parayı (cici baba) yeniden çekebilmek için dar gelirlinin, ücretlinin, memurun, işçinin, emeklinin, çiftçinin, küçük esnafın belini kırma ve ümüğünü sıkma önlemleri (kemer sıkma tedbirleri) getiriyorlar.

Gösterdikleri gerekçe şu:

Dünya krizi oldu!

Zam yapmaya mecburuz.

Vergileri artırmaya mahkûmuz.


***


Oysa krizden önce dünya ekonomisi, 7 yıldır kesintisiz büyüdü ve küresel para havuzları ağzına kadar dolduğu için taşan fazla sıcak hoppa para Türkiye’ye de bolca aktı. Bizim ekonomi de yabancı parayla (cici babayla) canlandı; Cumhuriyet döneminin birikimleri devlet malları, mülkleri, fabrikaları (yani milli servet) özelleştirme yoluyla çok ucuza yabancıya satılarak bütçe açığı kapandı, enflasyon düştü, kamu borcu azaldı, milli gelir arttı.

O zaman Başbakan:

“Biz yaptık” diyordu.

Dünya ekonomisi canlıydı bize de faydası oldu demiyor; “Biz... Biz... Biz... Ben... Ben... Ben...” diye övünüyordu. Şimdi “yüksek zam ve ağır vergi artışı” yapıyor. Niçin diye soranlara; “Kriz geldi” diyor. O zaman bizim de; “Krizden bana ne” deme demokratik hakkımız doğuyor. Süzme demokrat kesilen eski Türk faşistleri ile eski Türk goşistlerini “krizden bana ne” demokrasi mitinglerini örgütlemeye çağırıyorum.

Samimiyetinizi görelim.


*****



DURMAYALIM HEP SORALIM!

Bugün 41 gün doldu.

Gerçeği henüz öğrenemedik.

Derin devletin “Süzme-Sızdırma ve Vurma-Kollama” gazeteciliğini harekete geçirip “orduda darbeciler ve andıççılar var, işte belgesi” diye yayın yaptırdılar.

Belge gerçek mi, sahte mi?

Genelkurmay ‘sahte’ dedi.

Kurmay Albay Dursun Çiçek, “bana iftira attılar” diye Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Tutuklu avukat Serdar Öztürk, “Belgeyi ve mermileri çekmeceme koyanları devlet isterse 24 saatte bulur” açıklaması yaptı.

41 gün geçti.

Kim yazdı sahte kâğıdı?

Kaç kişiydiler?

Birinci adam kim?

Amaçları nedir?

Unutmayalım!

Unutturmayalım!

Durmadan soralım.

Demokrasi şeffaflıktır.

Demokrasiyi savunalım.

Önemlidir.
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (23-07-2009), Gozlemci (24-07-2009), hazan (23-07-2009), neron (23-07-2009), Süvari (23-07-2009)
  #424  
Eski 24-07-2009, 17:52
Gozlemci Gozlemci bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 73/737
61 Mesaj ına 268 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Yaziyi Objektif Gozle Okuyalim

YORUMLARIMI BUYUK HARFLE YAZIYORUM, KI KOLAY SECILSIN DIYE

-----------------------------------------------------------------

Bugünkü çarpılmış, fersudeleşmiş sistemden yana olmayı anlarım.

Bu sistemden çıkarın vardır, sistemi desteklersin.

BEN DE ANLARIM. SU ANKI CARPITILMIS SISTEMDEN NEMALANMAYI GAYET IYI ANLARIM. (TARAFIN PARA KAYNAGI NEYDI BU ARADA..)

Korkuyu da anlarım.

Sistemi değiştirmek için kavgaya girmekten korkarsın, baskı altındasındır, işin tehlikededir, başına birşey geleceğinden çekiniyorsundur, kenarda durursun.

Bunlar anlaşılır.

BUTUN TELEFONLAR DINLENIP INSANLARIN SUDAN BAHANELERLE HAPISE ATTILDIGI ICIN KORKU ILE DOGRUNUN YANINDA OLMAMAYI BEN DE ANLARIM.

SISTEMDEN NEMALANANLARIN BUNU DEMOKRASI DIYE YUTTURMASINI DA ANLARIM.

Ama çıkarcılığı ya da korkaklığı bir “tarafsızlık” kisvesinin altına saklayıp, bir de bu tarafsızlığın “ideolojisini” yapmayı anlamam.

BEN DE TARAFSIZLARI ANLAMAM AMA CIKARCILIGIN DEMOKRASI KILIGINA BURUNMESINI GAYET IYI ANLARIM.

Bu, bana kurnazca bir sahtekârlık gibi görünür.

BENCE DE...

Bir ormanda silahlı bir adamla silahsız bir adam arasında mesele çıktığında nasıl “tarafsız” kalabilirsin?

Tarafsızlık, ancak iki “eşit” güç arasında olabilir.

Bir güçlüyle bir güçsüz çatıştığında “tarafsız” kalmak, güçlü olanı, silahlı olanı desteklemek anlamına gelir.

Böyle bir durumda “tarafsızlığın propagandasını” yapmak ise güçlüye yandaş devşirmek için piyasaya sürülmüş sahtekârca bir kurnazlıktır.

“Siz karışmayın arkadaşlar, ikisi dövüşsünler.”

İyi de, bunlardan birinde silah var.

HAPISTEKI REKTORLERDE SILAH YOK AMA POLISTE SILAH VAR. SENIN REKTORLERI SAVUNUR BIR HALIN YOK AMA... BALBAY'DA DA SILAH YOK, NIYE SAVUNMUYORSUN... (KALDI KI GUCLU OLAN HAKLI ISE TABII KI GUCLUDEN YANA TAVIR ALIRIM)

“Rahatça dövüşsünler” dediğinizde “bırakın silahlı, öbürünü öldürsün” demiş olursunuz.

BANA KUDDUSI OKKIR'I HATIRLATTI BU SIMDI. BIR DE TIBBI NEDENLERLE TAHLIYE KARARINA BILE KARSI CIKANLARI.

Şimdi bakın, hiçbir şekilde “tarafsız” kalınamayacak bir kavga yaşanıyor bu ülkede.

KATILIYORUM.

Üstüne “devlet resmi çizilmiş” perde düştü, arkasından korkunç bir görüntü çıktı.

ACABA OYLE MI? MADDELERE TEK TEK BAKALIM.

Güneydoğu’da cinayetler işlenmiş.

ORTAYA CIKARTILMASINI DESTEKLERIZ. AMA BU CINAYETLERI MUSTAFA BALBAY MI ISLEDI? FERIT BERNAY MI ISLEDI. BEDRETTIN DALAN MI ISLEDI?

SIMDI KONUSUYORSUN DA O CINAYETLER ISLENIRKEN SEN NIYE "TARAFSIZ" KALIYORDUN...

Generaller darbe planları hazırlamış.

BEN IDDIALAR DISINDA BIRSEY GOREMEDIM. SEN NE ZAMAN YARGIC OLDUN DA KARAR VERDIN. HANI BU IS OYLE KOLAYSA SENIN HAKKINDA DA COK IDDIA VAR.

Dindar kesimi hedef göstermek ve büyük bir karışıklık çıkartmak için Danıştay baskını düzenlenip bir yargıç katledilmiş.

HAKIM ALTAN YINE KARAR VERMIS. BIR DE DURUSMADA KI GERCEKLERE BAKALIM.

HER TURLU SUCA BULASMIS BIR GIZLI TANIK IDDIA EDIYOR KI MUZAFFER TEKIN, VELI KUCUK VE BIRKAC KISI DAHA ISTANBUL'DA ATSEHIR'DE BELLI BIR TARIHTE TOPLANIYORLAR. TARIH GUNU VE SAATI ILE BELIRTILIYOR. SONRA CEP TELEFONU SINYALLERI GOSTERIYOR KI O TARIHTE TOPLANTI DA OLDUGU SOYLENEN KISILERIN BIR KISMI ISTANBUL DISINDA DIGERLERI ISE ISTANBUL'UN DIGER BOLGELERINDE.

BUNU BILE BILE HALEN DANISTAY SALDIRISINI ICERIDEKI INSANLARIN YAPTIGINI YAZMAK ANCAK "ALTAN DEMOKRASI VE HUKUK" ANLAYISINDA OLSA GEREK.


Subaylar, toprağa cephanelikler gömmüş.

SEN ORADA MIYDIN GOMULDUGUNDE? MAHKEME KARAR VERDI DE BIZ MI DUYMADIK. KALDI KI GOMDUKLERI KANITLANIRSA CEZALARINI ALIRLAR. BIZ DE SEVINIRIZ.

Andıçlar yazılmış.

ANDIC YAZILMIS DA NE OLMUS. IKI GAZETECI ISTEN ATILIP ERTESI GUN IS BULMUS.

SIMDI KI DURUMA BAK. REKTORLER, GENERALLER SUCLARI BILE YUZLERINE SOYLENMEDEN BIR YILDAN FAZLA ICERIDE TUTULMUS. HERKESIN KONUSMALARI DINLENMIS. DEMOKRASI, HUKUK VE INSAN HAKLARI AYAKLAR ALTINA ALINMIS. INSANLAR HAPISTE OLMUS. SEN VE YANDASLARIN TUTMUS BUNU DESTEKLIYORSUNUZ.

Planlar yapılmış.

PLANLAR YAPILMIS DA NASIL PLAN YAPILMIS.

GIZLI TANIKLAR BULUNMUS. SONRA GIZLI TANIKLAR "BIZE PARA VE AVRUPADA HAYAT ONERILDI ONDAN IFADE VERDIK" DEMIS. PLANLARI KIM YAPMIS ACABA.

Devletin ve toplumun içine nüfuz etmiş, yayılmış, her kesime sızmış bir çete kurulmuş.

DEVLETIN ICINE SIZMIS BIR CETE VARDA. O, SENIN BAHSETTIGIN CETE DEGIL. O CETENIN DEVLETIN HANGI KADEMELERINE SIZDIGINI DA SON BIRKAC YILDIR IYICE GORDUK. GOBEGINI KASIMAYAN INSANLAR O CETENIN HANGI YERLERE SIZMAK ISTEDIGINI DE GAYET IYI BILIYOR.

Başbakanı vurmak için suikast hazırlığına girişilmiş.

GUZELIM, SEN BOYLE KANITLANMAMIS SEYLERI DOGRU DIYE YAZACAKSAN, SENIN ICIN DE VATANI SATAR DIYE YAZIYORLAR (BEN DEMIYORUM DIKKAT EDERSEN). IDDIALARI DOGRU KABUL EDIP SENI BIR YIL, HAKKINDA IDDIANAME OLMADAN, ICERI TIKSALAR BU DEMOKRASI VE HUKUK ICIN IYI BIR SEY MI OLUR?

Ordudan iki orgenerali hedef alan başka bir suikast planı daha ortaya çıkmış.

CIKMIS DA SU ANA KADAR POLISTEN GAZETELERE SIZDIRILAN BILGILER COK GUVENILIR CIKMADI. ORNEGINI VERDIGIM DANISTAY OLAYI GIBI...DOGU PERINCEK'IN VELI KUCUK'E SONU ARZ EDERIM ILE BITEN MEKTUBU GIBI...PERINCEK'IN GIZLI TOPLANTISININ AILELER ARASI PIKNIK CIKMASI GIBI...

KANITLANMAMIS. KALDI KI DOGRUYSA, YAPANLAR CEZALANDIRILIR.

Bu dehşet veren işlerin bir kısmının şüphelileri hâlâ ordunun içinde.

DURSUN CICEK'I DIYORSUN GALIBA. ASKERI MAHKEME BIRSEY BULAMADI. SIVIL MAHKEME BIRSEY YOK DEDI HALEN AGLASIP DURUYORSUNUZ. FOTOKOPI BELGEYI MASA BASINDA HERKES URETIR BU NEDENLE YARGITAYIN KARARLARI VAR "FOTOKOPI BELGE OLMAZ" DIYE. OLURSA ZATEN HERKES BIRBIRI HAKKINDA BELGE HAZIRLAR.

"ALTAN DEMOKRASISI" DISINDA INSANLARI SUCU KANITLANMADAN SUCLU DIYE KARALAYAN BASKA BIR DEMOKRASI ORNEGI BILMIYORUM. ONU DA BELIRTEYIM.

Bu korkunç hazırlığın karşısında ise halk oyuyla işbaşına gelmiş siyasi bir parti var.

Siz, şimdi bu ikisi arasında tarafsız mısınız?

BIZ HUKUKUN TARFIYIZ. AMA YAZDIKLARINDAN SENIN HUKUK VE DEMOKRASIDEN ZERRE ANLAMADIGINI BILIYORUZ.

Niye tarafsızsınız?

Eşit mi güçleri?

GUCLERI ESIT DEGIL. BIRISININ ELINDE POLIS VAR. YARGIYA DA ARTIK MUDAHELE EDIYORLAR. BAKINIZ SON HSYK TOPLANTILARI....ZAVALLI REKTORLER ICERIDE, BALBAY ICERDE DAHA NICE SUCSUZ VE ELI SILAHA BULASMAMIS INSAN ICERIDE VE ELLERINDE HUKUKUN HERSEYE RAGMEN ISLEMESI DISINDA BIR SECENEKLERI YOK. BAK AZ DA OLSA ANLASIYORUZ. GUCLERI ESIT DEGIL.

Suçun, silahın, suikast planının, cephaneliklerin bir yanında bulunduğu bir denklemde “tarafsız” olduğunuzda, bütün bu eylemleri “suç görmediğiniz” ortaya çıkmaz mı?

O SILAHLARI ORAYA GOMENI BUL. SONRA KONUS. GOMENLER BULUNURSA CEZALANDIRILMASI KONUSUNDA HERKES TARAF EMIN OL.

Bunları suç görmüyor musunuz?

SUC GORUYORUM DA SEN HUKUMETE MUHALIF INSANLARIN DUZMECE IDDIALARLARLA HAPISE ATILMASINI SUC GORMUYOR MUSUN?

Subaylar suikastlar mı düzenlesin?

SU ULKEDE SUBAYLAR SUIKAST DUZENLESIN DIYEN OLDU MU. BOYLE BIRSEY KANITLANDI MI?

Tarafsız olup buna karışmayalım mı?

ZATEN KARISIYORSUN VE DEDIGIN GIBI TARAFSIN.

Cuntalar mı kursunlar?

CUNTAYA KARSIYIZ. CUNKU SORGUSUZ SUALSIZ INSANLARI HAPISE ATARLAR. HUKUK ASKIYA ALINIR?

IYI DE SIMDI DURUM DEGISIK MI? O ZAMAN SEN NIYE BU DURUMA KARSI DEGILSIN.

Buna ses çıkarmayalım mı?

CIKAR TABII DE BUTUN DAYANDIGIN TEMELLER EVRENSEL HUKUK DEGERLERINE AYKIRI

Darbe hazırlamak serbest mi olsun?

HAYIR.

İnsanları enselerinden vurup toprağa gömmek, “doğal” mı karşılansın?

HAYIR.

İnsanları öldürmekten söz ediyoruz.

HRANT DINK GIBI DEGIL MI? NIYE BU HUKUMET KENDI SEVDIGI BUROKRATLAR HAKKINDA MAHKEMENIN SORUSTURMA ISTEGINI GERI CEVIRIYOR? BUNU DA MI HAYALI CETELERIN GERI CEVIRTTIRIYOR!!!!

MANTIK SU OLMASIN. MUHALIFSE HAPISE TIK, BIZDENSE SUCU VARSA BILE USTUNU ORT ORTAYA CIKMASIN.

Katliamlardan söz ediyoruz.

YAPANI BULALIM TABII. AMA BENIM BILDIGIM FAILI ACIGA CIKMAYAN EN ONEMLI KATLIAM 1 MAYIS'TA TAKSIM'DE OLANIDIR. KESKE BULSA BU HUKUMET FAILINI AMA DENEMIYOR BILE....

Suikastlardan söz ediyoruz.

BEN SON YILLARDA BIR SUIKAST DUYMADIM. BIR TEK HRANT DINK'I HATIRLIYORUM. ONDA DA DEDIGIM GIBI BAZI KISILERIN SORUSTURULMASINA BU HUKUMET IZIN VERMIYOR.

Tarafsız mısınız bunlara karşı?

Hep birlikte “tarafsız” olup kenara çekildiğimizde, bu suç hazırlıklarının önünü açmış olmuyor muyuz, “buyurun öldürün” demiş olmuyor muyuz?

KUDDUSI OKKIR OLDU. ERUYGUR OLMEKTEN BETER EDILDI. SIZIN GIBILERIN BU CINAYETLERDE PAYI VAR MI ACABA? SADECE SORUYORUM.

Aslında söylemek istediğiniz bu mu?

“Bırakınız öldürsünler” diyemediğiniz için mi “tarafsızız” diyorsunuz?

"BIRAKINIZ HAPISTE BU MUHALIFLERI, BUYURUN öldürün" TARAFINDA MISINIZ?

Bu ülke, suçtan arınmaya, devletini bir suç örgütü olmaktan çıkarmaya, hukuka uyan bir yapı kurmaya, halk iradesine saygı gösteren bir anlayışı yerleştirmeye, insanların can güvenliğini sağlamaya, cinayetleri bitirmeye uğraşıyor.

HUKUK AYAKLAR ALTINA ALINARAK HUKUKI YAPI KURULMAZ. O ZAMAN CUNTALARDA NE FARK KALIR. CINAYETLERDE BITIRILMIYOR.

HRANT DINK'IN OLUMUNDE POLISIN SORUSTURULMASINA IZIN VERMEYEN BU HUKUMET. RTUK ESKI BASKANIN SORUSTURMASINA IZNI VERMEYEN BU HUKUMET. OZERK KURULLAR MUDAHELE EDEN BU HUKUMET. HSYK ILE SORUNU OLAN BU HUKUMET.

HALKIN IRADESINE SAYGI GOSTERECEK OLAN SOZ VERDIGI GIBI MILLETVEKILLERI DOKUNULMAZLIKLARINI (IFADE OZGURLUGU DISINDA) KALDIRIR ONCE. SECIMDEN ONCE SOZ VERDIGI GIBI.

Eski düzen ise bütün bunların sürdürülmesi için çabalıyor.

HERKES KORKUDAN TELEFONDA KONUSAMIYOR. IFADE OZGURLUGU ORTADAN KALKTI. SEN BU DUZENI MI ISTIYORSUN YANI?

Bu ikisinin arasında hangisini tercih ediyorsunuz?

SENIN TERCIH ETTIGINI DEGIL. KALDI KI TERCIH ICIN IKIDEN FAZLA SIK VAR. NIYE DIGER SIKLARI YAZMIYORSUN, ISINE MI GELMIYOR...

AKP’nin dindarlık vurgusunu, muhafazakâr bir yaşam biçimini benimsemesini, “irtica geliyor” diye sunup, darbenin, kaosun, çetenin yolunu açmaya uğraşmak mı tarafsızlık?

ADAMIN KENDI AGZINDAN LAIKLIK VE ULKE DUZENI HAKKINDA KONUSMALARI VAR. ANADOLU'DA ICKILI LOKANTA KALMADI. ETRAF TURBANLIYI BIRAK CARSAFLIDAN GECILMIYOR. LAIK INSANLAR HAPISE ATILMAYA BASLANDI. ANAYASA MAHKEMESI KARAR VERDI. SEN HALEN "IRTICA GELIYOR" DIYE "SUNMAKATAN" BAHSEDIYORSUN. GELELI COK OLDU ZATEN.

AKP bir siyasi parti, bir seçimde oyu artıyorsa, hata yaptığında öbür seçimde azalıyor.

Biraz daha hata yaparsa, iktidardan düşer.

Olduğu yere silahla gelmedi, halkın iradesiyle geldi.

Bugün tartışılan AKP değil, halk iradesiyle, silahlı iktidar arasındaki çekişme.

SILAHLI IKTIDAR DIYE BIRSEY NEREDE VAR KARDESIM. GENELKURMAY BASKANI "BIZ DEMOKRASIYE SAYGILIYIZ" DIYOR. DAHA NE DESIN.

BUGUN TARTISILAN DEMOKRASI ADI ALTINDA HUKUN ORTADAN KALDIRILMASINA YARDIM EDEN YARDAKCILARLA, HUKUKA SAYGILI INSANLAR ARASINDA KI CEKISMEDIR. GERCEK HALK IRADESI IKINCISIDIR.

Halk iradesiyle, silah arasında mı tarafsızsınız?

YUVARLAK LAFLARA HASTAYIM. KANIT YOK, SALLA DUR. YUKARIDA DEDIGIM GIBI GERCEK HALK IRADESINDEN YANAYIM, YANI HUKUKA SAYGILI OLUNMASINDAN YANAYIM. SEN DE OYLE MISIN?


Biz tarafız arkadaşlar, demokrasiden, eşitlikten, özgürlükten, demokrasiden, halktan yana tarafız.

EGER SEN DEMOKRASIDEN YANA OLSA IDIN. MUHALIFLERIN ICERIDE YILLARCA SUCUNU BILMEDEN YATMASINA KARSI CIKARDIN. IFADE OZGURLUGUNUN AYAKLAR ALTINA ALINMASINA KARSI CIKARDIN. MASUNIYET KARINESINE SAYGI GOSTERIRDIN. HASTA INSANLARIN TAHLIYE EDILMEMESINE KARSI CIKARDIN. MILLETVEKILLIGI DOKUNULMAZLIKLARI (IFADE OZGURLUGU DISINDA) KALKSIN DIYE HER GUN YAZARDIN. HRANT DINK OLAYINDA HUKUMETIN BAZI KISILER HAKKINDA SORUSTURMA IZNI VERMEMESI KONUSUNDA DUNYAYI AYAGA KALDIRIRDIN.

ESITLIKTEN YANA OLSAN....COCUKLARI ISADAMLARI TARAFINDAN OKUTULAN POLITIKACILARIN ISBASINDA OLMASINI HALK IRADESINE KARSI SAYARDIN. BUROKRATLARA YOLSUZLUK SORUSTURULMASI IZNI VERILMEMESINE KARSI SAVASIRDIN. EMEKLIYE, ISCIYE, MEMURA UC KURUS ZAM VERILMESINE KARSI CIKARDIN. DAHA SAYARIM DA BU KADARI YETER DIYE BIRAKIYORUM.


“Tarafsızlığını” ilan eden beyler hanımlar, siz de tarafsınız.

Ama “taraftarı” olmaktan sizin bile utandığınız bir rezilliğin tarafındasınız.

GORDUGUN GIBI BENIM HANGI TARAFTA OLDUGUM BELLI. BEN HUKUK VE DEMOKRASI TARAFINDAYIM. CIKARLARIMA GORE ELIM BELIM OYNAMIYOR.

Onun için bu sahtekârlıklara, kurnazlıklara başvuruyorsunuz.

SEN KANIT OLMADAN INSANLARA DANISTAY BASKINI YAPTIN DIYECEKSIN (KI GIZLI TANIGIN YALANI ORTAYA CIKTI), HRANT DINK'IN KATLINDE BAZI BUROKRATLARA SORUSTURMA IZNI VERMEYEN HUKUMETI ELESTIRMEYECEKSIN, SUCSUZ INSANLARIN AIHM KARARLARINA RAGMEN YILLARCA HUKUKI HAKLARININ ELLERINDEN ALINMASINA VE HAPISTE OLDURULMELERINE SES CIKARTMAYACAKSIN, SEN MAHKEME KARARLARINA RAGMEN FOTOKOPI BELGEYI DOGRU GIBI KABUL EDEREK YAZACAKSIN, SEN BUTUN ULKENIN KORKU ILE DUSUNCELERINE ACIKLAMAYA KORKMA NOKTASINA GETIRILMESINE BIRSEY DEMEYECEKSIN VE SONRA DA DEMOKRASI DIYECEKSIN, SAHTEKARLIKTAN BAHSEDECEKSIN. HADI CANIM SEN DE...



---------------------------------[/quote]
Alıntı ile Cevapla
Gozlemci kullanıcısına teşekkür edenler
Emin (27-07-2009), Master (25-07-2009), neron (27-07-2009)
  #425  
Eski 24-07-2009, 18:53
LAZIO LAZIO bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Jan 2009
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 111/62
83 Mesaj ına 243 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Sevgili Ali Hocam

Turk Silahli Kuvvetleri hakkinda ortaya atilan iddialara, kimin inanip kimin inanmadiginin bir onemi yok.…Boyle bir tartismada zaten,seninde belirttigin gibi, abes……Onemli olan gercek bir demokratik hukuk devletine inaniyormuyuz?.....….

Gercek demokratik bir hukuk devletinde,ordunun icinde bir birimin binlerce insani yargisiz infaz ettigi,karisiklik cikartip iktidar devirmek icin sagi solu bombaladigi iddialari ortaya atildiginda,bagimsiz sivil mahkemeler bu iddialari inceler…..karara bagler suclu varsa cezalandirir…..Hukuk butun kurumlar icin vardir herkese esit uygulanir…..

Turkiye’de ise “Ordumuz yipranmasin”diye sudan bir sebeple baska yana bakip bu iddialari halinin altina supurmeye calisan,yok sayan,uc maymunlari oynayan bir kesim var….…Hani iddialar “falanca taburun kantininde yolsuzluk yapildi” falan olsa anliyacagim……Binlerce kisinin infazindan,onlarca yerin bombalanmasindan bahsediliyor……..Ortada birtakim-sahte veya gercek,yalan veya dogru- belgeler ve taniklar var…..

Butun bu iddialari yok sayan,askerlerin isledikleri suclardan dolayi sivil mahkemelerde yargilanmalarina dahi karsi cikanlarin basinida Sosyalist Enternasyonal uyesi guya,sol egilimli Halk Partisi cekiyor…….Fikra gibi….

Sosyal demokratliga sokella surdurmemek icin otuz sene evvelinin yargilanmasi fikrini ortaya atip,bu gunku iddialari es gecerseniz……bunun ucuz politika oldugunu kimse cakmaz……

Bir taburda 12 kisinin infaz edilip gomuldugu iddiasini zamanin Cumhurbaskanina ileten milletvekilinin “Elindeki belge ve taniklari getir derhal bir sorusturma baslatalim” yerine aldigi cevap “Devlet adam oldurmez”…….Iste o kadar….

Simdi soruyorum……Bagimsiz,sivil mahkemelerde yargilanmis aklanmis yada icindeki curukler ayiklanmis bir Ordu’mu yipranmistir…..Yoksa hakkindaki iddialar ayyuka cikmisken bunlar hakkinda islem yapilmamis ve devamli saibe altinda kalacak bir Ordumu?........LAZIO

----------------------------------------------------------------------------------------------------------
Alıntı ile Cevapla
LAZIO kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (24-07-2009)
  #426  
Eski 25-07-2009, 13:53
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23007 Kere teşekkür edildi
Arrow Tabiki alacak kimin vekili ki onlar

Necati Doğru

ndogru@gazetevatan.com

Kavurucu Temmuz sıcağında püfür püfür bir öneri!

Vergi konularının karanlık köşelerine her seferinde ışıltılı projektörler tutan Profesör Dr. Şükrü Kızılot, önceki gün dikkat çekti; hem gül gibi iyi bir maaş ve hem de kaymaklı kadayıflı emekli maaşını birlikte alabilmenin yolunu gösterdi.

At binenin!

Kılıç kuşananın!

Profesör Kızılot’a kulak verin, sizin de gül gibi maaşınız ve kaymaklı kadayıflı emekli aylığınız birlikte her ay başı, “banka-matik torbanıza” dolsun, sokun kartı makineye... Gerisi gelsin...

Bir memur.

Bir müsteşar.

Bir subay.

Albay, general.

Şef, daire başkanı, müdür, genel müdür, öğretmen, öğretim üyesi, hâkim, savcı, genelkurmay başkanı, kuvvet komutanı hiçbir kamu görevlisi; çalıştığı kurumda geriye doğru borçlanarak emekli olamaz. Aylık maaşı ile birlikte emekli maaşını katiyen birlikte alamaz.

Çift maaşa yasa izin vermez.

Kurallar geçit tanımaz.

Çift maaşı her ayın başında alabilmek için 73 milyon Türkiye insanından hiçbirinde olmayan üç koşul gerekiyor.

İmtiyazlı olmalısınız.

Eşitlik ilkesini bozmalısınız.

Şahsınıza ayrıcalık vermelisiniz.

Bu üç koşulu yerine getirebilmek için de; Afrika’da, Asya’da geri kalmış ibiş diktatör ülkelerden birinde ya da Türkiye’de başbakan ve milletvekili olmalısınız. Milletvekili seçilip, 2 yılını dolduranlar; “özel emekli aylığı” alma hakkını Türkiye’de kazanıyorlar. Bu hak Türkiye’de hiç kimseye yok sadece milletvekiline ve milletvekili olduğu için Başbakan’a da var.

2 yıl doldu.

İmtiyaz işlemeye başladı.

“Kendine imtiyaz yaratan, şahsına ayrıcalık veren ve eşitlik ilkesini bozan” bu hakka sarılanlar hem milletvekili maaşı (9 bin 884 TL) ve hem de milletvekili emekli maaşı (2 bin 814 TL) almaya koyuldular.

Siz de parti kurun.

Siz de vekil seçilin.

Kaymaklı çift maaş alın.

İktidar, 2009 yılının ikinci altı ayında Bağ-Kur emeklilerine sadece 5 TL, SSK emeklilerine ise sadece 11 TL zam yaptı. Bu artışa karşı DİSK’e bağlı Türkiye Emekliler Sendikası üyeleri; üzerinde kocaman harflerle “ilaç kuyruğunda ölmek istemiyoruz” yazan beyaz kefenler giyerek protesto yürüyüşü düzenlediler.

Ne kadar acı!

Ölmeden kefene girdiler.

Siz de vekil olun.

Çift maaşı alın ve aynı zamanda hiç durmadan “Türkiye’de askerî vesayete son veren, her türlü ayrıcalığı, imtiyazı, eşitsizliği yok edecek demokrasiyi biz getiriyoruz” diye bağırın!

Ölmeden kefene girmeyin.



*****

DURMAYALIM HEP SORALIM!

Bugün 43 gün doldu.

Gerçeği arıyoruz.

43 gündür bulamadık.

Gerçeği öğrenemedik.

Dünyayı ayağa kaldırdılar ve sonra da kulaklarının üstüne yattılar. Darbe ortamı yaratacak eylemler yapacaktı diye suçlanıp askerlik şerefiyle oynanan Kurmay Albay Dursun Çiçek, Savcı Zekeriya Öz ile tutuklanmasına karar veren Hâkim Rüstem Eryılmaz hakkında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na şikâyette bulundu. Albay, “bana iftira attılar” diyor.

Kim attı iftirayı?

Kim yazdı sahte kâğıdı?

Kim sızdırdı gazeteye?

Kaç kişiydiler?

Birinci adam kim?

Amaçları nedir?

43 gün doldu.

Unutmayalım!

Unutturmayalım!

Durmadan soralım.

Demokrasi şeffaflıktır.

Demokrasiyi savunalım.

Önemlidir.

Evet “demokrasi her konuda şeffaf” olmayı ister. Gazeteci Can Dündar ile Gazeteci Alper Görmüş, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Üyesi Ali Suat Ertosun’un, rahmetli Sabancı’yı plazasında kurşunlayan Mustafa Duyar adlı katili, konuşamasın, gerçekler aydınlanmasın diye hapishanede “Nuriş Çetesi”ne öldürttüğünü iddia eden yazılar yazdılar.

Korkunç bir iddia!

Doğru mudur?

Biz de takip edelim.

Ali Suat Ertosun niçin susuyor?

Bunu da durmadan soralım.

Bu da çok önemlidir!
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (25-07-2009), dentist (25-07-2009), Gozlemci (27-07-2009), neron (27-07-2009)
  #427  
Eski 26-07-2009, 08:21
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23007 Kere teşekkür edildi
Arrow 3 Altan, alttan alttan...

26 Temmuz 2009

Ahmet HAKAN

ahmethakan@hurriyet.com.tr





Ahmet Altan’a bir hatırlatma



Ahmet Altan, geçen gün yazdığı yazıda “tarafsızlık” masalını yıkmış geçmiş...

Şunları yazmış Ahmet Altan:

“Çıkarcılığı ve korkaklığı bir ‘tarafsızlık’ kisvesinin altına saklayıp, bir de bu tarafsızlığın ‘ideolojisini’ yapmayı anlamam. Bu bana kurnazca bir sahtekârlık gibi görünür. Bir ormanda silahlı bir adamla silahsız bir adam arasında mesele çıktığında nasıl ‘tarafsız’ kalabilirsin? Tarafsızlık, ancak ‘iki eşit güç’ arasında olabilir. Bir güçlüyle bir güçsüz çatıştığında ‘tarafsız’ kalmak, güçlü olanı, silahlı olanı desteklemek anlamına gelir. Böyle bir durumda ‘tarafsızlığın propagandasını’ yapmak ise güçlüye yandaş devşirmek için piyasaya sürülmüş sahtekârca bir kurnazlıktır”.

Tanrım! Ne muhteşem saptamalar bunlar!

Fakat... Gelin görün ki... Bu muhteşem saptamaları okuyunca...

İnsanın aklına ister istemez şu meşhur “Cami ile kışla arasına sıkışıp kalmak” saptaması geliyor.

* * *

Hatırlatalım:

Dönem 28 Şubat’tı... Dönemin meşru hükümeti, Silahlı Kuvvetler tarafından alaşağı edilmek isteniyordu...

Gözler kısılıp demokrat yazarlara bakılıyordu... Onların ağızlarından ise “Cami ile kışla arasına sıkışıp kalmayız” cümlesinden başka cümle çıkmıyordu.

Cami: Refah Partisi idi... Kışla: Askerdi...

Güçler eşit değildi... “Cami”nin elinde silah yoktu, fakat “kışla” pür silahlı idi...

Yani “bir ormanda silahlı adam ile silahsız adam arasında mesele çıkmıştı”.

İşte böyle bir ortamda Çetin Altan, Mehmet Altan ve Ahmet Altan, “Cami ile kışla arasına sıkışmayız” diyerek “tarafsız” kalıyorlardı...

Şimdi soruyorum Ahmet Altan’a: Sizin bu yaptığınız sahtekârca bir kurnazlık mıydı?
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla
Master kullanıcısına teşekkür edenler
buena vista (26-07-2009), Gozlemci (27-07-2009), neron (27-07-2009), serdarkus (26-07-2009), su (27-07-2009)
  #428  
Eski 26-07-2009, 16:33
LAZIO LAZIO bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Jan 2009
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 111/62
83 Mesaj ına 243 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Ahmey Altan'i begendiremedik Dogan medyasindan Can Dundar verelim.....Artik iddialar oyle bir seviyeye geldiki onlarda gozlerini kapatamiyorlar.....Sn Masterin kopyaladigi yazida Necati Dogru bile "takipcisi olalim"demis......Hayirdir....

--------------------------------------------------------------------------

İnsan izinli de olsa gazetelere göz atmadan duramıyor. Tatildeyken bir fotoğraf ilişti gözüme:
Şu ara dikkatleri üzerinde toplayan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun bir üyesi... bir Ergenekon sanığıyla birlikte...
Fotoğraf “Skandal” başlığıyla verilmiş.
Üyeyi tanır gibiyim.
Evet o!
Ali Suat Ertosun.
* * *
Hafızam 10 yıl önceye götürüyor beni...
1999 başı...
O zaman ATV’deyim. Sabah’ta yazıyorum.
Sabancı suikastıyla ilgili “içerden” bir bilgi geliyor:
“Bu iş karanlık... Duyar biliyor. Konuşmak istiyor.”
Gerçekten de cinayetin tetikçisi olarak bilinen Mustafa Duyar, bildiklerini anlatmak için “itirafçı” olmak istemiş; ama bu talebi, “geç kaldığı” gerekçesiyle reddedilmişti.
Acaba yargıya anlatamadığını bize anlatır mıydı?
Dönemin Adalet Bakanı Hasan Denizkurdu’nu aradım. “Duyar’ın söyleyeceklerinin yargıya yardımcı
olabileceğine” ikna oldu.
“Ama kendisinin de oluru gerekir” dedi.
Yazılı olarak başvurduk, Duyar olur verdi, bakanlıktan izin çıktı.
Kamerayı kapıp Afyon Cezaevi’ne gitmek üzereydik ki, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun’a takıldık. Bakan’ın iznine rağmen röportaja olur vermiyor, mevzuata aykırı olacağını söylüyordu.
Gidemedik.
* * *
Bizim yerimize başkaları gitti Duyar’ın “ziyaret”ine...
Bizi oyalayan bakanlık bürokrasisi, “Karagümrük çetesi”nin Afyon Cezaevi’ne nakline izin vermişti. Bu çete, 2 hafta sonra, Duyar’ı cezaevinde öldürüp susturdu.
Ardından susturulma sırası, Duyar’ı öldüren Karagümrük çetesinin liderlerine geldi. Ama onlar direndiler. Ve cezaevinde isyan çıkardılar.
O isyanda Karagümrük çetesinin lideri Nuri Ergin kameralara;
“Bu devlet bana Mustafa Duyar’ı öldürttü” diye haykırıyordu.
Bir başka pencereden kardeşi Vedat Ergin bağırıyordu:
“Veli Küçük’ü arayın; beni sorun. Başka da bir şey demiyorum.”
Nuri Ergin, isyanla ilgili davada ise şöyle demişti:
“Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz, Sabancı suikastıyla ilgili bir şeyler oraya çıkarmak istiyorsa Ali Suat Ertosun’un neden Mustafa Duyar’a yakınlık gösterdiğini sorgulasın.”
* * *
Oysa işler tam ters yönde gelişti.
Öz’ün kaderi Ertosun’un eline geçti.
Çünkü geçen 10 yılda başbakanlar, bakanlar değişti; ama Ertosun’un önlenemeyen yükselişi her devirde sürdü.
F tipi cezaevi dayatmasında ve 32 kişinin ölümüyle sonuçlanan “hayata dönüş operasyonu”nda da başrolü oynayan Ertosun, önce “Devlet Üstün Hizmet Madalyası” ile ödüllendirildi.
Sonra Yargıtay üyeliğine atandı.
Ardından da Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyeliğine getirildi.
Ve sonunda Ergenekon operasyonunu yürüten savcı ve hâkimlerin tayininde söz sahibi hale geldi.
Şimdi AKP bundan şikâyetçi...
Başbakan, HSYK’daki “istenmeyen gelişmeler”den bahsediyor.
Hükümet yanlısı basın, yıllar yılı hiç ilgilenmediği olayları gündeme getirerek Ertosun’u keşfediyor.
* * *
İyi de, bilin bakalım Ertosun’a “Devlet Üstün Hizmet Madalyası” verilmesini kim teklif etti?
Cemil Çiçek...
Madalyayı boynuna kim taktı?
Bülent Arınç...
Onu Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na kim tayin etti?
Abdullah Gül...
Şimdi hükümete “Kendim ettim, kendim buldum” türküsünü mü tavsiye etmeli?
Yoksa devletin, sanıldığından da derin olduğuna mı hükmetmeli?
Alıntı ile Cevapla
  #429  
Eski 27-07-2009, 05:32
Gozlemci Gozlemci bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 73/737
61 Mesaj ına 268 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Yalan Dunyasi

Altan ve Ardic gibilerin yazilarinin buraya konmasi cok iyi oluyor. Sahte demokratlarin maskesi dusuyor. Yalanlar ortaya cikiyor. Yalniz, Akoz'un Alevilere giydiren yazisi eksik kalmis!

YALAN 1: Mustafa Duyar'i Ergenekon oldurttu.

Nuri Ergin'in sozleri (Vatan gazetesinden)

“Afyon Cezaevi’nde, benim talimatımla öldürülen DHKP-C’li Mustafa Duyar’ı, Veli Küçük’ün talimatıyla gerçekleştirdiğimiz yazıldı, çizildi. Bunların hepsi külliyen yalan, hiçbir doğruluk payı yoktur. "

http://w9.gazetevatan.com/Nuris_Veli...50725/1/Manset

YALAN 2: Guneydogu'da insanlar ordunun bir birimi tarafindan oldurulup cukurlara gomuldu. Insan kemikleri bulundu.

Ne dehsete dusuren haberdi degil mi? Kaldi ki insan kemigi ciksa bile bunlari PKK'nin oldurtmedigi ne malumdu?

Saygi Ozturk, su ana kadar bulunanlarin hayvan kemigi oldugunu yazdi. Cesitli gazetelerden.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/...rid=228&gid=61

Gecen gun, gizli taniklarin bir Albay hakkinda ki ifadelerini geri cekmesini de hatirliyorsunuz herhalde.

KAFA KARISTIRMA NOKTASI 3: Askerler sivil mahkemede yargilanamiyorlardi. En buyuk demokrat AKP bunu da getirdi.

Dursun Cicek sivil mahkemeye cikarildi, tutuklanan tegmenler sivil mahkemeler tarafindan tutuklandi. Demek ki neymis, askerler su anda da sivil mahkemelerde yargilaniyormus.

Kaldi ki, bu madde yasa olarak gecti mi, gecti. Sen hukuk devletine inaniyorsan, Anayasa Mahkemesi bunu reddederse, ona da saygi gostereceksin.

KAFA KARISTIRMA NOKTASI 4: Bazilari, rektorlerin yargilanmasina karsi, yargisiz infazlarin arastirilmasina karsi..

Bunlara karsi cikanlarin kim oldugu belli degil, tek bilinen Ahmet Altan ve onun gibilerin ikide bir, bu belli olmayan bazilarini yazdiklari....Bildigimiz gercek bu olaylarin tamaminin su anda mahkemelerde arastirildigi. Arastiriliyor mu, arastiriliyor. Ustelik bu adamlar bir yildan beri AIHM kararlarina aykiri olarak hapiste mi? Evet. Daha ne istiyorsunuz kardesim. Adamlarin, muhalefet yapti diye sirf bir iddia ile asilmasini mi? Bir de utanmadan hukuk devleti istiyorum, demokrasi istiyorum diye ortalikta dolanip yazi yaziyorsunuz.

KAFA KARISTIRMA NOKTASI 5: Birileri "gobegini kasiyan adam" dedi, baskasi "benim oyun cobanin oyuyla bir mi" dedi.

Bunu soyleyenlerin biri manken, digeri gozlem yapan (ki gozlemi dogrudur, bu ulkede gobegini kasiyan bir kesim -her ulkede oldugu gibi- vardir) bir gazeteci. Yasa degistirmeye gucleri yok, yurutme gucleri yok, yargida atama yetkileri yok. Deseler ne olur, demeseler ne olur.

Sen esas, yasama ve yurutme yetkisi elinde olup da "Ben Ergenekon savcisiyim" diye yargiya dibine kadar mudahele edene bak.
Alıntı ile Cevapla
Gozlemci kullanıcısına teşekkür edenler
alihoca (27-07-2009), buena vista (27-07-2009), Master (27-07-2009), meraklı (27-07-2009), neron (27-07-2009), Ramo (28-07-2009)
  #430  
Eski 29-07-2009, 05:57
AnnE - ait Avatar
AnnE AnnE bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Suriçi
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 606/518
314 Mesaj ına 5527 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Böyle başa böyle traş ya da demokrasiyi elma şekeri yalamak zannedenlere

Ey Demokrasiyi, demokrasi zanneden okuyucu !!!
Bu aşagıdaki olay '' MARJİNAL BİR POLİS DENSİZLİĞİ '' diye bir yorum yapma, HAYATTA YEMEM. Sen, sana sunulan şekeri yalamaya devam et, yakında o yaladıklarından geriye sert birşey kalınca ne halt edeceğini hiç mi hiç merak etmiyorum.

----------------


Metalci selamıyla demokrasi güldürüsü


HASTANE, muayene, karakol, kelepçe, savcılık, sorgu, sual, tekmili birden 25 saat.


Sebep? Birkaç genç Tayyip Erdoğan’a metalci selamı veriyor, ama yoldan geçenin Tayyip Erdoğan olduğunu bile bilmeden.

Beşiktaş’ta konser var. Bir gurup genç parkta kendi başlarına müziğe eşlik ediyor, bira içiyor.

Önlerinden bir sürü araba geçiyor, onlar geçen arabalara, müzik temposunda metalci selamı veriyor. Geçenlerden biri de, Başbakan Erdoğan. Gençler ona da aynı selamı çakıyor.

Ne, aman vermez yiğidime, aslanım koçuma metalci selamı mı? Balkanların ve Orta Doğunun aslanlar aslanına, tarihimizin kaydettiği en erişilmez Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a metalci selamı mı?

NE DEMOKRASİ AMA

Gençler selamın cezasını anında çekiyor. Ne olduğunu anlamaya fırsat kalmadan, polisler etraflarını sarıyor.

Birinci perde iniyor. Birinci perdeden fazilet dersleri var.

Sen kim oluyorsun da, koca Başbakana metalci selamı veriyorsun? Yürü karakola. Dalga mı geçiyorsun ulan sen koca Başbakanla?

Şu selam, bu işaret, dünyanın hangi demokratik ülkesinde bir başbakana metalci selamı verenler içeriye atılıyor? Sorgu, suale muhatap oluyor? Biz ne biçim bir ülkede yaşıyoruz? Bizi kimler yönetiyor?

Demokratik ülkelerde bu hareketlerle karşılaşan yöneticiler gülüp geçiyor, bizimkiler neden bu kadar sinirli ve hazımsız? Ve hangi hakla?

KARAKOL BAŞKA ALEM

Gençler karakola götürülüyor. İkinci perde başlıyor.

Ellerine kelepçe takılıyor, gece saat 02’de sorguya alınıyor. Sorular müthiş.

* “Sen kime oy verdin?” Kime verdiyse, verdi, sana ne? Komünistlere verdi, faşistlere verdi, şeriatçılara verdi, hiç vermedi, sana ne? Olayla bağlantısı ne? Soru soran zehir hafiye ya, kime oy verdiğinden hareketle gizli örgüt üyeliğini enseleyecek. Yutar mıyız ulan biz numaraları?

* “Cumhuriyet mitinglerine katıldın mı?” Katıldı sana ne, katılmadı sana ne? Her mitinge katıldı, sana ne? Hiç birine katılmadı, sana ne? Öyle değil, zehir hafiye iş başında, hah, işte bir Ergenekon üyesi daha enseliyoruz. Kaçar mı ulan bunlar bizden?

YENİ ŞAFAK SORUSU

Muayene ve savcılık. Üçüncü perde.

Muayeneye giderken, polisler muayene parası istiyor, gençler “paramız yok” deyince, polis fırçasını atıyor: “Bira içmeye paranız var ama”. İşte, o kadar.

Savcı ilk anda sanki daha hoşgörülü: “Başbakanı protesto etme hakkınız var, ama orta parmak gösteremezsiniz”.

Gösterirler sayın savcı, bal gibi gösterirler. Orta parmak mitolojide barış işareti. Olmasa bile, ne gam.

O gençler orta parmak göstererek, çimenlerimi mi eziyor, camları mı kırıyor, arabaları mı taşlıyor, birilerine sopa mı atıyor, suçları ne onların?

Tayyip Erdoğan ilgisini eksik etmiyor, bir gün sonra, “o gençlere acıyorum” diyebiliyor. Olayı izlediğine göre, polislere gençleri karakola çekmeleri için talimat belli ki, büyük yerden geliyor. Bir Başbakan nelerle uğraşıyor? Hele de, yüzümüze baka baka demokrasi nutukları atarak.

Bu olay hiç sıradan değil. Erdoğan’ın demokrasi anlayışının, ülkeyi nasıl yönetmek istediğinin küçük bir provası.

Aynı mantık, CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin’e yönelik soruda kendini gösteriyor. Gürsel Tekin bu gençlerle basın toplantısı yaparken, metalci selamı veriyor, AKP’nin can yoldaşlarından Yeni Şafak muhabiri Tekin’e soruyor:

“Bu işaretten dolayı gözaltına alınmaktan korkmuyor musunuz?”

Yaşadığımız siyasal sistemi, AKP iktidarının özünü sergileyen bir soru.

Amma demokrat ülke olduk be!. Liboşların kulakları çınlasın.


Yalçın DOĞAN
Alıntı ile Cevapla
AnnE kullanıcısına teşekkür edenler
account (29-07-2009), Buddha (29-07-2009), Gozlemci (30-07-2009), Master (29-07-2009), meraklı (30-07-2009), neron (29-07-2009), Ramo (30-07-2009)
Cevapla


Konuyu Toplam 1 üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Konu Seçenekleri Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş arama yap
Modları Göster

Yetkileriniz
Yeni konu açabilirsinizdeğil
Yanıt gönderebilirsiniz değil
Eklenti gönderebilirsiniz değil
Mesaj düzenleyebilirsiniz değil

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodları Kapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 15:40 .


Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce