Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe Forumu - Tekil Mesaj Gösterimi - Guruba gush’bakışı....
Tekil Mesaj Gösterimi
  #601  
Eski 05-03-2013, 15:12
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23007 Kere teşekkür edildi
Arrow ........

ARABESKİN OZANI: MÜSLÜM GÜRSES

Mehmet Ali Güller tarafından Aydınlık Gazetesi Yazıları, Politika Yazıları içinde 04/03/2013 tarihinde yayınlandı

1986 yılında, henüz 12 yaşındayken, bir okul çıkışı eve yürürken gördüm ilk kez Müslüm Gürses’i… Bordo renkli, Serçe marka makam aracından inip Kuruköprü’de bir otele giriyordu.

Gördüğüm ilk ünlüydü. O gün, ona dair ilk hatırladığım şey, mahcup ve mütevazı haliydi…

Ona dair son hatırladığım ve hep hatırlayacağım şey de mahcup ve mütevazı hali olacak…

SONRADAN ADANALI

Müslüm Gürses, çoğumuz gibi “sonradan Adanalı”ydı. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan zorunlu nedenlerle, iş için, aş için, yaşayabilmek için ailecek gelenlerdendi…

Hikâyesi bizdendi; Yaşar Kemal’di, Yılmaz Güney’di…

Yolu Adana’dan geçenlerdendi; Abidin Dino gibi, İlhan ve Turhan Selçuk gibi… Demirtaş Ceyhun ve Muzaffer İzgü gibi…

Adana’dan yükselenlerdendi; Şener Şen, Aytaç Arman, Menderes Samancılar gibi… Danyal Topatan, Yılmaz Duru, Bilal İnci gibi…

Adana’da söyleyenlerdendi; Ferdi Tayfur, Hakkı Bulut, Ümit Besen gibi… Nesimi ve Mazlum Çimen gibi… Hem Kani Karaca gibi ama hem de Suna Kan gibi… Mustafa Sağyaşar, Faruk Tınaz, Can Etili gibi… Haluk Levent, Murat Kekilli, Rojin gibi…

Adanaspor’luydu, Adanademirspor’luydu; Fatih Terim gibi, Hasan Şaş gibi… Öyle ki, 4-0 yenikken bile umudunu hiç kaybetmeden çılgınca tezahürat yapan Adana taraftarı, hastanede olduğu şu son aylarda “Müslüm Baba maçı bırakma” pankartı açardı ona…

SİSTEME SIĞMAYAN ADAM

Müslüm Gürses’i önce jiletle özdeşleştirerek küçümsediler, yok etmek istediler, yapamadılar…

Sonra “sistemin içine alıp, eritmek istediler” ama sığdıramadılar…

Çünkü “sonradan Adanalı” olmuştu fakat “sonradan görme” olmamıştı! Almadan vermeyi, çilehanelerde çile çekmeyi öğrenerek büyümüştü…

Adana yazının sıcağında damda yatarken “fezada bir nokta” olduğunu öğrenmişti…

HİÇ BÜYÜK PARASI OLMADI

Pek bilinmez, 1978’de Tarsus yolunda içinde olduğu araç kaza yapar; öldü diye morga kaldırılır! Ancak “itirazım var” der ve yaşama sarılır: Şiddetli baş ağrıları, ağır hareketleri ve konuşması, hatta koku alamaması bile o kazadan kalmıştır…

Çok üretkendir, çıkardığı albüm sayısını kimse bilmez… Gittiği bir ülkede parasız kalınca, orada bile albüm yapar, üstelik çok da satar!

Zaten hep parasızdır; “sonradan Adanalıların” çoğu gibi biriktiremez; oldukça harcar, oldukça verir, oldukça paylaşır ama hiç bilinmez. Çünkü “sonradan Adanalılar” ayıbı bilir!

YOKSULLAR ERKEN ÖLÜR

Önce annesini sonra kardeşini kaybeder… Ki Doğu ve Güneydoğu’dan Adana’ya gelen hemen her ailede benzer bir acı vardır; erken ölümler yoksulluktandır.

Bu nedenle Müslüm Gürses’in müziğinde hep acı vardır; çile, dert, ıstırap vardır ama asla teslimiyet yoktur!

Tersine hep “itirazım var” der, isyan eder! Ne de olsa yolu Halkevi’nden geçmiştir 60’larda…

Yani devrimcidir, “İtirazım var bu zalim kadere, itirazım var bu sonsuz kedere, feleğin cilvesine, hayatın sillesine, dertlerin cümlesine itirazım var” demesi ondandır.

ACI’DAN, VEFA’YA BİR ÖMÜR

Sezen Aksu ya da Bülent Ortaçgil müziğini, onlardan daha çok sevdirecek denli kendine has bir yorumu vardır. Neşet Ertaş’tan da söyler, Teoman’dan da…

Arabeskin ozanı, Mezopotamya’nın cazcısıdır…

Çok satmıştır, liste başları olmuştur ama hep mahcup ve mütevazıdır. Asistanı da, sekreteri de, halkla ilişkiler danışmanı da, menajeri de karısı Muhterem Nur olmuştur çoğu zaman. Üstelik arkadaşı, dostu, yoldaşıdır aynı zamanda…

İlişkilerin hızla tüketildiği, birinin bırakılıp yenisinin hızla alındığı şartlarda Müslüm Gürses severek üretmeyi, sevgide çoğalmayı öğretmiştir dinleyenlerine…

Müslüm Gürses’in sözlüğü A harfindeki Acı ile başlar ama V harfindeki Vefa ile sonlanır! Biz “sonradan Adanalılar”, o nedenle Müslüm (Akbaş) Gürses’i çok sevdik!

Mehmet Ali Güller
Aydınlık Gazetesi
4 Mart 2013
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla