Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe Forumu - Tekil Mesaj Gösterimi - Hayata Dair
Konu: Hayata Dair
Tekil Mesaj Gösterimi
  #8  
Eski 11-05-2008, 09:49
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Adanalı berber Süleyman, senin Allah’ına gurban!

Necati Doğru


ndogru@gazetevatan.com

Adana’nın Havuzlubahçe Mahallesi’nin insanlarının, bütün yoksullar gibi uyurken acıları yüzlerine vururdu. Sıkıntılı yıllardı, sene 1925’ti.

Yokluk, fakirlik.

Rezillik diz boyuydu.

Pazardan un, ekmek, pirinç, bulgur alabilmek; bir beyaz mintan, bir kara şalvara kavuşmak altın bulmak kadar büyük şanstı. Ailelerin çoğu şeker bile bulamazdı. Çukurova’ya Balkanlar’dan, Kafkaslar’dan muhacir akını vardı. Sonra’dan Adana’nın ve Türkiye’nin en zengini olmuş Hacı Ömer Sabancı bile o zamanlar çırçır fabrikasında pamukları harala (büyük çuval) basan dev yapılı bir hamaldı.

Hacı Ömer de göçüp gelmişti.

Süleyman da muhacirdi.

Adana’da pamuk üretilip dünyaya ihraç edilmeye başlandığı 200 yıl önce, dedeleri Arabistan Büyük Sahra’nın ortasındaki Beni Özgen Şehri’nden kalkıp Çukurova’ya gelmişlerdi. Onu, “Tiffahağa’nın oğlu Süleyman” diye çağırırlardı. Tiffahağa, Arapça “elma” demekti. Elma’nın oğlu Süleyman 10 yaşındaydı.


***

Fakirlikten okuyamadı.

Berber çırağı oldu.

Ustasından sakalı sabunlamayı, sakal tası tutmayı, kan taşı sürmeyi, “Alabros tıraş-Amerikan tıraş-asker tıraşı-Alman tıraşı-güvercin göğsü tıraşı ve Kalekapısı’nda iş bekleyen amelelere alo-cello tıraşı” yapabilmeyi öğrendi. Hem de oğlan çocuklarını acıtmadan ve ağlatmadan “büllüklerinden sünnet etmeyi” belledi. Askere gidip geldikten ve mesleğinde olgunlaştıktan sonra 1944 yılında evlendi ve 1945 yılında Sucuzade’de, cadde üstünde kendi dükkânını açtı. Birinci sınıf berber oldu, fakirlerden tıraş parasının yarısını aldı, yoksul çocuklarını bedava sünnet etti. Bütün ömrünü, enerjisini, gücünü, kuvvetini, ruhunu, gönlünü mahallesinin fakir insanlarının çocuklarının okumasına verdi.

Okul diye yattı.

Öğretmen diye kalktı.

Kendi çapında halka lider oldu. Okul Yaptırma Derneği Başkanı olarak Ankara’ya, Milli Eğitim Bakanlığı’na “her şeyin başı eğitim” demek için 20 kere gitti, Havuzlubahçe’de Yıldırım Beyazıt ve Akkapı ilkokulları (şimdi İlköğretim okulları oldu) onun girişimi sonucunda yapıldı.


***

Berber Süleyman, çok çalıştı, temiz yürekli vatansever bir cumhuriyetçi, “hayatta en hakiki mürşit ilimdir” diyenlere inanan bir gerçek demokrat oldu. Bahçesinde limon, portakal, turunç, yenidünya, iğde, akasya ağaçlarının bulunduğu 2 katlı evinin “bir eğitim kurumuna bağışlanmasını” hepsini okuttuğu 9 çocuğuna vasiyet edip hayata gözlerini 80 yaşında yumdu.

Çocukları onu dinledi.

Araştırdılar, Türkiye’de yoksul çocuklara öğretim götüren; “okula alternatif değil sokağa alternatif” sunarak ülkemizin eğitim alanında çok yüksek olan “fırsat eşitsizliğini” gidermek için çalışan Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nı (TEGEV) buldular.

Baba evini bağışladılar.

Perşembe günü Adana’da Vakfın Başkanı Cengiz Solakoğlu’nun yaptığı çok güzel bir konuşma ile ve bütün mahallelinin gelip “Berber Süleyman, senin Allahı’na gurban” diyerek hazır bulunduğu bir törenle; “Süleyman Özgentürk Öğretim Birimi”nin açılışını yaptılar.

Çok mutluydu herkes.

Çocuklar sevinçliydi.

Ben de oradaydım.

Berber Süleyman’ın 9 çocuğu; en büyükleri Ali Özgentürk, Nimet Aktay, Mehmet Özgentürk, Ramazan Özgentürk, Ahmet Özgentürk, Selma Üge, Nilgün Gülaçar, Nebile Yıldırım ve en küçükleri Nebil Özgentürk’le sevinç0lerini paylaştım.
Alıntı ile Cevapla