Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe Forumu - Tekil Mesaj Gösterimi - Ambar
Konu: Ambar
Tekil Mesaj Gösterimi
  #29  
Eski 29-06-2007, 20:53
meraklı - ait Avatar
meraklı meraklı bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Dec 2006
Bulunduğu Yer: Koşuyolu
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 287/1518
251 Mesaj ına 1077 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

YAŞADIKLARIMIZ İÇERSİNDE NEYİN NEREDEN NASIL GELDİĞİNİ ÇOĞU ZAMAN ANLAMAKTA VE ANLATMAKTA ZORLUK ÇEKERİZ...HALBUKİ İLK BAKIŞTA NE KOLAY GELİR.

Aldığımız nefesi biriyle paylaşmayı istemek (ama nasıl paylaşabilirim ki o nefesi ben alıyorum ve geri veren de benim)..."Hayat Öpücüğü" misali elbette solunum yapmıyoruz yaptırmıyoruz. Muhterem AnnE'm dudakların kuruyup da tükürük katrelerinin ulaşması gereken mukozotik dokularda gerekli ıslaklığı sağlayamadığında fiili hayattan kopmanın başlangıcının nasıl yaşandığını anlatmış. Kendisi yaşamış mı, yaşamış kadar mı olmuş, yaşayanı mı hissetmiş yoksa hislerinde yaşama veda edenin çaresizliğini kendi içinde mi yaşamış...bilemiyorum....bilmek de ister miyim, onu da bilmiyorum... Gidenin, gitmemek için çırpındığı ama, giderken elinden gelebilecek şeyleri çoktan tükettiği anlarda herhalde "film şeridi" derler ya , gözünün önünden geçtiğini düşünüyorum sadece...

Nihayetinde sıranın sırasızlığı ve gidenin gitmediği - kabullenilmediği- zamanlarda, mezarı başında cansız bedenden af dileyenler mi, çare isteyenler mi, o anki ruh sıkıntılarını paylaşanlar mı yoksa can-ı gönülden "kabrinde nur içinde yat" cümlesini mukaddes kitabımızdan ayetlerle süsleyip gidenin gitmişliğini o an için kabul eder görünüp, evine, yatağına ,sofrasına döndüğünde isyan eden mi haklıdır...Hak aranmaz ,alınır...yok daha neler..Hak'kın hakkını verdiği anda kadrini bilmediğin hakkını nasıl geri alacaksın be hey fanii...

Burada aklıma hemen şu fıkralaşmış anlatı geliverir; kim anlatmış, kim yaşamış, ne zaman yaşanmış bilemiyorum...

Yüce Rab'bimin çok sevgili bir kulu, iyi, doğru,itaatkâr, imanlı, ibadetinden kaçmayan, özü sözü doğru bir insan...
Çevresinde ölüp gidenlere bakıp bir gün Allah'a yalvarır: "Yüce Yaradanım , her kulunu görüp duyan, olmayanı olduran, bolluğu bahşeden, yokluğu yaşatan, günü ve geceyi veren, nimetleri önümüze seren, sen ki tek insana akıl veren, kullanmasını isteyen ,sen ki insana beden emanet edip ruhuyla yaşatan ve sonra geri alan; Söyle bana ben nasıl öleceğim.....

Allah-ü Tealâ bu çok sevdiği kulunun yakarışlarını duyar ve melekleri aracılığıyla "boğularak "öleceğini müjdeler. İyi kul, sabah olduğunda mutludur öğrenebildiği için, ancak bu muştunun ağırlığını günler geçtikçe ve hergün biraz daha isyan ve korkuyla taşımaya başlar .Öyle bir an gelirki, denizde yüzmez, derede yıkanmaz, yağmurlu havalarda evinden dışarı çıkmaz, evde elini yüzünü suya değdirmez hale gelir.

Gün günleri, haftalar haftaları kovalar. Derken bir gün yine gümbür gümbür yağmur yağarken ,dereler taşar. Korkudan evinden çıkmayan ve çatıya saklanan bu iyi kul bir anda korkudan hıçkırmaya başlar. Alelacele hatunu su getirir. Bir yudum, iki yudum..Hıçkırık geçmez bir türlü ..derken tükürüğü kurumaya başlar, sonra dil kenarlarındaki boşlukta birden birikmeye başlar. Yutmak için gırtlak hareketi yapmaya çalışırken bir anda o tükürük katresi akciğerlerinin nadide keseciklerine ulaşır ve nefes alamayarak ruhunu teslim eder. Boğulmuştur......

Evet ahali, sonumuz bellidir. Elbet bir gün toprak olacağız..ama neden nasıl ne zaman bilemeyiz. Sadece şuan vardır, yarın ölecekmiş gibi yaşamamız gereken ve sadece şu an vardır, elimizdeki değerleri mutluluğa çevirecek gücü tutan...Yarın var mı yok mu bilemem, sırayı da hiç anlamam...Ama sevdiklerimizi kaybetmeden önce onlara sevdiğimizi söyleyebilmek adına.....

Herşey gönlünüzce olsun..kalınız sağlıcakla
Alıntı ile Cevapla