Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe Forumu - Tekil Mesaj Gösterimi - Tepkiler , kızgınlıklar vs......
Tekil Mesaj Gösterimi
  #33  
Eski 15-05-2010, 23:20
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23007 Kere teşekkür edildi
Arrow ç Alttan

Yakın tarihimizin önemli siyasi simalarından biri Çetin Altan. 1960 öncesi radyo konuşmaları sayesinde onu tanımıştı çoğumuz. O dönemde siyasi gelişmeleri yakından takip eden aile büyüklerim akşam saatlerinde radyoda “Dostlarım…” diye başlayan konuşmasını hiç kaçırmazdı. Dönem aynen günümüzdeki gibi pek çok ailenin günlük siyasi gelişmeleri endişe ile karşıladığı dönemlerdendi.
Demokrat Parti’nin çoğu girişimi pek çoklarımız için kızgınlık ve korku kaynağı idi. Yaşadığım İzmir kentinde sabahları günlük yerel gazeteler çıkar, bunlardan özellikle Demokrat İzmir, Yeni Asır ve Sabah Postası ağırlıklı olarak okunur, bunlar dışında akşamları Ege Ekspres gazetesi yayınlanırdı.
Günümüzde bu gazetelerden sadece bir tanesi varlığını sürdürmektedir. “Yazılı basın tekelleşiyor” tenkitlerine gülüp geçenlerin kulakları çınlasın. Evimize her sabah Demokrat İzmir gazetesi alınır ve babamın “gözlerim rahat okumama engel, en iyisi sen şu yazıları oku” demesi nedeniyle bu gazetedeki yazıların hemen hemen çoğu tarafımdan yüksek sesle okunurdu.
Bu gazete yazarlarından Naci Sadullah Danış, Ahmet Angın ve Ziya Hanhan ilk okunanlardı. Yanılmıyorsam bu günlerde Çetin Altan da bir gazetede yazmaya başladı. Belki daha önceleri de yazıyordu ama sanırım onu tanınır ve sevilir yapan en önemli unsur yukarıda sözünü ettiğim ünlü radyo konuşmaları idi. Yumuşak sesi, vurgulayıcı konuşma tarzı ve sağlam mantığı ile tane tane konuşarak dinleyicileri inanılmaz oranda etkilerdi. 1960 sonrası yaşamımda biraz gerilerde kalmış olan Çetin Altan, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesindeki talebeliğimde tekrar ön plana çıktı. Bu çıkışta artık aile büyüklerimin etkisi yoktu. Yaptığı büyük atılımlarla gençler için tam bir umut olmuş, üniversite öğrencilerine yönelik konferanslarda başı çekmiş, özellikle Akşam gazetesinde yazdığı cesaret ve akıl dolu yazıları ile gençlerin idolü olmuştu. Bu dönem itibariyle Çetin Altan pekçoklarımız için adeta kutsal bir “kahraman”, bazıları için ise bir “hain” idi.
Türkiye İşçi Partisinden milletvekili olarak meclise girmesi, orada az sayıda idealist arkadaşı ile birlikte yürüttükleri siyasi mücadele unutulamaz. İşçi Partisinin kapatılmasını takiben inanılması çok zor günler yaşadığını, İstanbul Basınköy’deki evinde birkaç arkadaşla kendisini ziyaret edip destek vermeye çalıştığımızda yakından görmüş ve kadere küfretmiştik. Seneler iz bırakarak geçti. Eski tabirle “Ateş düştüğü yerleri yaktı” ve derken Çetin Altan, oğulları Ahmet ve Mehmet ile birlikte yepyeni bir çehre ile çıktı karşımıza. Köprülerin altından nice sular geçmiş olsa gerek … Şimdi diyorum ki sayın Çetin Altan, yaşamınızda başınızdan neler geldi, neler geçti?
Bunu en iyi bilen sizsiniz. Tarihimizde anılarını yazan insan sayımız çok az. İşin aslını sorarsanız yazan insanımız yok gibi. Bu talihsizliği kırın ve bir zahmet anılarınızı yazın. Yazın ki öğrenelim nerelerden nerelere nasıl geldiğimizi ve geldiğinizi. Öğrenelim nasıl akın kara olduğunu. Yazın ki öğrenelim “Bu düzen değişecek, bu düzen değişecek diyoruz senelerdir. Bu düzen değişiyor ama düzülen değişmiyor!” sözlerinizdeki esprinin içyüzünü (!) Yazın ki, “O salon sosyalistidir.
Salonları dolduran kalabalıkları karşısında görünce bir numaralı sosyalist kesilir. Sonra en lüks otellerin barlarında viskisini yudumlamaktan geri kalmaz!” tarzındaki tenkitleri hiç hak etmediğiniz öğrenilsin. Yazın ki, “İnsanlar kırk yaşına kadar sosyalist, sonra kapitalist olur” değerlendirmesinin sizin için asla geçerli olmadığı görülsün. Yazın ki, genci yaşlısı, okumuşu okumamışı, seveni sevmeyeni anlasın yaşamınızın birbirine taban tabana zıt iki bölümünü. Yazın ki, anlayalım rahmetli Uğur Mumcu’nun “En büyük dönek!” ithamının haklı ya da haksızlığını. Yazın ki, anlayalım “Tanklarıyla toplarıyla gelseler dahi Sosyalist olacak Türk’ün ilkesi” vurgulamasının yerini Globalizm’in nasıl aldığını.
Yazın ki öğrenelim kaç yüz bin insanımızın evinde kanarya beslediğini, piyano çaldığını, pul kolleksiyonu yaptığını ve böylelikle gerçek batılı olduğumuzu (!) Yazın, yazın lütfen yazın ki dün “dostlarım” dediklerinize bugün ne dediğinizi duyabilelim. Yazın ki anlayalım senelerce güzel dediklerinizin aslında çirkin mi çirkin olduklarını, yazın ki anlayalım doğru diye savunduklarınızın aslında yanlış olduğunu.
Yazın ki anlaşılsın dünküler yerine bugün dediklerinizin dikkate alınmasını, dün yazıp söyledikleriniz yerine bugün evlatlarınızın yazıp söylediklerinin inanırlılığını, evlatlarınızın savunduğu düşüncelerin güzelliğini. Yazın ki cümle alem bir güzel öğrensin ailecek hidayete nasıl erdiğinizi.

Mehmet Demirağlı
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla