Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe Forumu - Tekil Mesaj Gösterimi - Notlar
Konu: Notlar
Tekil Mesaj Gösterimi
  #1  
Eski 02-03-2006, 22:33
alihoca alihoca bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 361/2464
166 Mesaj ına 2501 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Notlar

2 Şubat 2003-Barışa hâlâ şans var
//ABD'yi bu bölgeye getirmemek, Türkiye'yi sıçrama tahtası haline dönüştürmemek, Washington'un emperyal düşlerini boşa çıkartmak gerekiyor. Bu bakımdan, önümüzdeki iki haftayı, hükümetin, savaş tehdidini uzaklaştırmak için verimli biçimde kullanması şart.//
// 'veto' yetkili Fransa ile bu yılbaşında Güvenlik Konseyi üyeliğini devralan Almanya tereddüdü devam eden ülkeler... Rusya ve Çin, duruma göre, bir gevşeyip bir geriliyorlar... Savaşı engelleme için diplomatik manevralara hâlâ ihtiyaç var... //

6 Şubat 2003-Doğrular ve yanlışlar...
//Bir gün "Savaşa hayır" ve "Bizim için bağlayıcı olan BM güvenlik konseyi kararıdır" diye yattık, ertesi sabah "Savaşın başında yer tutmazsak sonunda masaya oturamayız" diye uyandık.//
//İlk doğru, Türkiye "Hayır" dediği ve kolaylık sağlamaya karşı çıktığı sürece, ABD'nin Irak'a yönelik niyetlerini gerçekleştiremeyeceği gerçeğidir…//
//1991'de, kuzeyden ikinci cepheyi Türkiye'nin açması söz konusuydu; Turgut Özal'ın planı dönemin Genelkurmay başkanı tarafından değil ABD tarafından bozuldu. Bugün de, ABD, Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin Irak'a girmesini, Kuzey Irak'ta nâzım bir rol oynamasını istemiyor. Güneye kaydırılan birliklerimiz, göreceğiz, orada kalmaya devam edecekler…//
//Bu yüzden, "Savaşın başında yer almazsak paylaşım masasında yerimiz olmaz" görüşü boş bir hayaldir... //

7 Şubat 2003 - Korkularla nereye kadar?
// Başbakan Gül, savaşı önlemek için, bölgedeki beş ülkeyi ziyaret edip en üst düzey yöneticileriyle görüştü; o ülkelerin dışişleri bakanları İstanbul'da toplandı.//
// AB, bir hafta öncesine kadar, hemen her konuda tek ses çıkartan bir siyasî birlikti.//
// Geçen hafta beklenmeyen bir gelişme oldu ve İtalya, İspanya gibi ülkelerin başını çektiği sekiz AB üyesi ülkenin hükümet başkanları, teröre karşı mücadelesinde ABD'nin yanında yer alacaklarına dair bir bildirinin altına imza koydular... //
// Arnavutluk, Bulgaristan, Hırvatistan, Estonya, Latviya, Litvanya, Makedonya, Romanya, Slovakya ve Slovenya'nın dışişleri bakanları, kendilerini 'Trans-Atlantik câmiası' olarak gördüklerini belirtip 'terör şebekeleri' ve 'ellerinde kitle imha silâhları bulunan diktatörler'in tehdidine karşı omuz omuza durma gerektiğini kayıtlara geçirdiler... //
//İnisiyatife ilk başta destek çıkan Arap ülkeleri, şu yakınlarda kendilerini geride tutmayı tercih ediyorlar//
// Savaş lobisinin niyetlerini boşa çıkartmak, bir imparatorluğa dönüşme düşünü Amerika için kâbusa dönüştürmek hâlâ mümkün.//

9 Şubat 2003 - Musibetten hayır
// Türkiye, Washington'un kendisinden istediklerine direnerek de savaşı önleyebilirdi; bu gerçekleşemedi.//
// Başbakan Gül'ün 'barış inisiyatifi', Amerika'nın savaşından rahatsız olan Almanya ve Fransa gibi ülkelere de cesaret vermişti; Berlin ve Paris'ten çıkan savaş-karşıtı tepkiler biraz da Ankara'nın direnişi sayesindeydi... Dünyanın her tarafındaki barışçı eylemler de, "Ankara direnebilir" beklentisinden cesaret almaktaydı. Türkiye'nin kararıyla dengeler değişiyor;//
// Amerikan ve dünya kamuoyunun arkasından çekildiği bir savaşı başlatmak mümkün değildir çünkü. //

10 Şubat 2003 -Sağduyu ve barış umudu
// Fransa, Rusya ve Çin, BM güvenlik konseyinden çıkan 1441 sayılı kararın gereği olarak sunulacak denetleme kurulu raporunu, "Kitle imha silâhlarının varlığı kanıtlanmadı" diye veto edebilir...//
// Bu durumda, Irak konusunda esas sözün sahibi Türkiye olacaktır. Türkiye, daha önce sıkı sıkıya bağlı göründüğü "BM kararı olmaksızın ben yokum" tavrına geri dönerse, ABD ve İngiltere, Irak'a savaş açmakta zorlanacaktır.//

11 Şubat 2003 -Genel manzara
// ABD, tarihin en büyük askerî yığınağını bölgede gerçekleştirdi. Yanında sonuna kadar gitmeye hazır İngiltere ile mahçup destek veren sekiz AB üyesi, on kadar da Baltık ülkesi bulunuyor. //
// Almanya, Fransa, Rusya ve Çin, silâh denetçilerine daha fazla zaman tanınmasından yanalar; ABD ve İngiltere ise onların bu tavrına karşı çıkıyor. Buna karşılık, Almanya-Fransa, AB'yi çatlatan, NATO'yu işlevsiz bırakan bir tavırla Amerika'ya meydan okumaya kadar vardırdılar muhalefetlerini... Cepheleşme sürerse, dünya, 'Irak krizi' yüzünden, savaş çıkmasa dahi, çok farklı bir dünya olacak... //
// Bölgeye yığdıkları ve ay sonuna kadar bir misline ulaşacak askerî varlıklarıyla, savaşı, yeni bir BM kararı olmaksızın da başlatabilirler...//
// Türkiye, yoksa Washington ile Londra gibi, "1441 sayılı karar yeter" mi diyecek? "Hemen savaş" mı diyecek, "Barışa bir şans daha verelim" mi? Daha kestirme bir ifadeyle, Türkiye, ABD ile İngiltere'nin mi yanında yer alacak, yoksa Almanya-Fransa'nın mı? Aynı soru şöyle de sorulabilir: Türkiye, AB üyeliğinde ısrarcı mı olacak, yoksa ABD'nin bölgedeki temsilcisi mi? //

13 Şubat 2003 -Türkiye'nin tarafı
//... ABD, İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşmuş ve genel hatlarını bugün de koruyan dünya sistemini bütünüyle çökertmeyi göze almadan Irak'a saldıramaz...//

14 Şubat 2003 -Türkiye'nin kıymet-i harbiyyesi
// Ankara, gelişmelerin pasif bir izleyicisi olarak kalamaz; devler çekişirken o da bu çekişmede taraf tutmak zorunda…Umarım, bayram, devlette stratejik planlama boşluğuna yol açmamıştır.//
//... Almanya'nın Fransa ve Rusya'yı da yanına alarak oluşturduğu 'red cephesi', BM'den çıkacak kararın 'veto' edilmesini de garantiliyor...//
// Ne kadar aksi iddia edilirse edilsin, Türkiye'nin kapsamlı oluru elde edilmeden, ABD, Irak seferini göze alamaz; Türkiye'nin aktif katılımı savaşın olabilirliği için asgari şart... Almanya ve Fransa, kendilerine özgü sebeplerle, ABD'ye karşı çıkarken, Türkiye'nin de "Hayır" diyeceği varsayımına dayanıyorlar...//
//Oysa, Türkiye, savaşın önlenmesinde, Almanya ile Fransa'nın başını çektiği 'red cephesi' ülkelerinden daha fazla etkili olabilecek bir ülke. Avrupa'da bir tek Türkiye'nin "Hayır" demesinin Washington'un savaş planlarını boşa çıkartacak bir kıymet-i harbiyyesi bulunuyor//

16 Şubat 2003 - Global sağduyu
// Türkiye sadece ABD'nin 'emperyal' düşlerine tek başına destek veremeyeceği için değil, BM'deki isyana dolaylı katkısı bulunduğu için de savaşa bulaşmaktan kaçınmak zorunda.//

17 Şubat 2003-Her yol mübah
//Tabloyu doğru okuyalım: Amerikalı savaş planlamacıları, kapalı kapılar arkasında çetin pazarlıkları da içeren yeni yöntemlerle 'uluslararası meşruiyet' arayışlarını sürdürürken, yanlarında kimseyi bulamasalar bile, Irak'a saldırmayı göze alabilecek gibiler..//
//'Nâfile çaba' ile geçireceği her geçen günün zararlarını artıracağını anlayan Bush yönetimine, "Zararın neresinden dönersen kârdır" atasözümüzü öğretmek de Türkiye'nin görevi...//

18 Şubat 2003 - Avrupa, Avrupa, duy sesimizi
// Savaş tamtamları çalınan bir ortamda 'barış inisiyatifi' başlatan Türkiye, savaş konusundaki global duyarlığın zirveye çıktığı şu sıralar, AB'nin Irak politikasını etkileme gücüne sahip... //
// Kopenhag'ta Türkiye'ye beklediğini vermekte ayak sürüyen bu iki ülke, ABD'nin ve AB'yi bölmeyi göze alarak başlattığı zorlama operasyonu sırasında yaptıkları yanlışı anlamış oldular... Türkiye'yi NATO'da 'dışlanmışlığa itme' amaçlı girişim de, yine son anda yakalanan sağduyu ile, boşa çıkartıldı. //
// AB, son Kopengah Zirvesi'nde, 'umursamaz' bir tavır sergileyerek, tatmin etmekten uzak bir noktaya oturttu Türkiye'yi.//
// Brüksel'deki görüşmeler ve sunum, bu hataların telâfisini sağlayacak yolda ilginç bir buluşmayı, getirebilir... AB bu şansı iyi kullanmalı. //

19 Şubat 2003 - AB kapısında Irak'ı konuşmak
//: Başbakan Gül'ün 'barış inisiyatifi', üç aşamalı bir girişim olarak planlanmıştı... Ancak, Türkiye'nin 'Irak pozisyonu'nu Avrupa'nın malı haline getirmesi, Kopenhag'daki yarı-sağır tavırlarını sürdüren Avrupa'nın bellibaşlı ülkeleri tarafından engellendi... //
// Dünde yazmıştım: Her şeyi belirleyecek olan, Türkiye'nin bu hafta alacağı tavırdır... //

20 Şubat 2003 - Nankör kim?
//. İçlerinden biri kendisine dayatılanları sürekli kabule zorlanan iki birim arasındaki ilişkiye 'ortaklık' demek çok zor. ABD, Irak'a dönük âcil ve uzun vâdeli niyetlerini Türkiye ile paylaşmadığı için, ilişki düzeyini 'stratejik' olarak tanımlamak da bayağı sorunlu... //
// Dün, Ak Parti lideri Tayyip Erdoğan'la ...Gazetesi yazarları olarak Irak sorunu üzerinde sohbet ederken, onun da bu tür baskılara muhatap edildiği hemen belli oluyordu.//

21 Şubat 2003 - Cevabı siz verin
//Benzer bir hayal kırıklığını, henüz tek kurşun bile sıkılmamışken, ABD desteğiyle Irak'ın yönetimine gelecekleri günün rüyasını yıllardır gören, bu sebeple her denilene "Evet" deyip durmuş Irak muhalefet cephesi liderleri yaşıyor.//
// ABD'nin, operasyona desteklerini şart gördüğü için yıllardır ilişkilerine özen gösterdiği 'Irak muhalefet cephesi'ni yarı yolda ve üyelerini kalbi kırık bıraktığını öğreniyoruz... Askerî operasyon için şimdilerde kur yaptığı Türkiye de, hele bir "Evet" desin, muhtemelen aynı âkıbete uğrayacak...
Daha başlangıçta 'halayık' muamelesi gören, heves alındıktan sonra 'eş' konumunu kazanabilir mi hiç? //

23 Şubat 2003 - Hey, orada kimse yok mu??
// Colin Powell, Türk hükümetinin, Amerikan askerlerinin Türkiye'de konuşlandırmasına dair yetki isteyen 'tezkere'yi gelecek hafta başında Meclis'e sunacağını da ilân etmiş... Oh, ne âlâ, ne âlâ... //
// ...Gazete yazarları olarak, son 48 saatin büyük bir bölümünü beraber geçirdiğimiz hükümet ve Ak Parti yetkilileri ile Meclis başkanından Amerikan basınının işaret ettiği türden bir gelişmeyi mümkün kılacak bir mesaj almamış oluşumuz...//
// TBMM Başkanı Bülent Arınç, hepimizin gözleri içine bakarak, "Meşru olmayan tezkere Meclis'ten geçmez" dedi. //
// Türkiye'yi dışarıda bırakan bir 'B Planı' bulunmadığı iyice ortaya çıkmışken, hükümet, İMF'li şartlarına bile "Lebbeyk" diyecek biçimde Washington'un suyundan neden gitsin? //

24 Şubat 2003 - Bir adım, bir adım daha...
//"Kana karşı para pazarlığı" biçiminde yansıtmakla yetinmedi Washington ve işbirlikçileri, "Kabul edin, yoksa 'B Planı' geliyor" blöfünü bile kullandılar... Ankara'nın resti görmesi bu ikinci taktiği de işlemez yaptı... //
// Bugüne kadar hemen her yerde sonuç almış olan 'psikolojik savaş' taktiklerini boşa çıkartan bir ustalıkla uygulanan bir politika bu. Bundan sonraki aşamada, beklenti, 'savaşsız çözümü' mümkün kılacak başarının mutlaka yakalanmasıdır. Galiba çoğu gitti, azı kaldı... //

25 Şubat 2003 - Ne savaşı bu?
// Malezya Başbakanı Mahathir Mohamad, 'Bağlantısızlar Hareketi' zirvesi vesilesiyle toplanan işadamları forumunda yaptığı konuşmada şu cümleleri sarf etti: "İslâm Dünyası Irak'a savaşı 'Müslümanlara karşı savaş' olarak kabul edecektir.//

26 Şubat 2003 - Ateştopu
// Hükümeti, sanki elindeki bir 'ateştopu' imiş gibi, Irak'a asker gönderme ve yabancı askerleri Türkiye'de barındırma konusunda yetki isteyen tezkereyi alelacele Meclis'e sevketmeye zorlayan da, besbelli, aynı türden baskılar...//
// Şunu iyi bilelim:
Savaş kararını ilk kim almış olursa olsun, savaşın fiilen başlamasında en büyük pay, TBMM üyelerinin olacak...//
// Dünyayı bir 'psikolojik savaş' alanı gören Washington'daki 'savaş lobisi' ne derse desin, Türkiye bu savaşı durdurabilir... Durdurmalıdır da... //

27 Şubat 2003 - Yazık ki, çok yazık...
// Demokrasi temsilî bir sistem... Belli aralıklarla seçim yapılarak siyasi iktidar oluşur; hükümet, ülkeyi, mevcut hukukî yapı içerisinde, yurttaşların verdiği yetki istikametinde yönetir//
// Ülkeyi dört yıl boyunca yöneten politikacıların şimdiki Meclis'te bulunmamasının da ortaya koyduğu gibi, toplumla bağını koparan siyasî kadrolar, sandıkta tasfiye edilmeye mahkumlar...
Ak Parti iktidarı, daha üçüncü ayında, temsil noktasında patinaj yapıyor... //
// Peki, demokratik olduğunu Washington'daki 'Şahinler'in bile kayda geçirdiği Türkiye'de, AKP milletvekilleri, hangi sebeple, Meclis'e getirilen tezkereye olumlu oy verecek//
// Meclis biraz daha ayak sürüse, tezkere konusu BM Güvenlik Konseyi kararına bağlansa, nefesi tükenmek üzere olan 'savaş lobisi'nin blöfü iyice ortaya çıkacak.//

28 Şubat 2003 - Savaş ertelenebilir
// Cumhurbaşkanı Sezer, önceki akşam, TBMM Başkanı Bülent Arınç'ı çağırarak kaygılarını onunla paylaştı.
Ak Parti yönetimi, iki kanaldan ulaşan mesajlara kulak verip, tezkereyi görüşmeyi, bugün yapılacak Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı sonrasına ertelemeyi yeğlemiş olmalı...
Bu doğru bir tavır; Cumhurbaşkanı Sezer'in kaygısı çok yerinde. //
// Garip olan şu: Benzer durumlarda adının sıkça gündeme gelmesine alıştığımız "Yurtta sulh, cihanda sulh" sözünün sahibi Mustafa Kemal Atatürk, palas pandıras savaşa doğru yol aldığımız halde, şu sıralarda kimselerce hatırlanmıyor. Sloganlaştırılan sözü tartışma alanına taşıyana pek rastlanmıyor..//
//1991 ile 2003 arasında Türkiye'nin duyarlılıkları yönünden fazla bir fark yok; buna karşılık, "Bizim olmayan savaşta ne işimiz var?" diye soran bir sorumlu çıkmıyor. Oysa, Körfez Krizi'nde, dönemin Genelkurmay Başkanı, dönemin Cumhurbaşkanı ile ihtilâfa düşerek istifa etmişti... //

02 Mart 2003 - Sonraki kareye bakalım
// TBMM, tarihî bir oturumda, hükümetin sunduğu tezkereyi geri çevirdi. //
// Türkiye de ABD gibi 'demokratik' bir ülke ve TBMM, 'kuvvetler ayrılığı' ilkesine saygısını tezkere oylamasıyla ispat etmiş bulunuyor. Başbakan Abdullah Gül'ün yapması gereken, ABD başkanı George W. Bush'a, bu gerçeği iletmekten ibarettir... //
// İleride bugünleri yazacak olanlar, TBMM'nin uğursuz bir gidişi durduran cesur üyelerini de mutlaka kayda geçirecekler. //

02 Mart 2003 - Türkiye'nin kararı//
... Garip olan tezkerenin reddi değil, reddetmeye lâyık tezkerenin Meclis'in gündemine getirilmesidir... //
//"Türkiye'nin kararı" ABD'yi iki şıktan birini tercihe zorluyor. //
// Türkiye 'hayır' derse ABD 'B Planı'nı devreye sokar" diyorlardı; ilk şık, bu iddiaya uygun bir tavırla, İskenderun limanında dört dönen gemilerini Basra Körfezi'ne döndürmek veya Ürdün'e yığınak yaparak savaşı oralardan başlatmak...
İkinci şık ise daha 'şık': Irak'a savaştan bütünüyle vazgeçmek... //
// Türkiye bizi yanıltmadı; umarız ABD de yanıltmaz... //

04 Mart 2003 - Güven oyu
// Demirel "İktidar nimetlerinden yararlanan milletvekillerinin, hükümetin önüne getirdiği tasarı ve tezkerelere 'hayır' deme hakları bulunmadığını" ,söyledi…
Başkalarından mülhem olsa da, kendisinin geliştirip uzun yıllar sürdürdüğü bir 'demokrasi' mantığını savunuyor Demirel; oysa, Meclis'in tavrı, epey farklı bir 'demokrasi' anlayışının ürünü... //
// TBMM, tezkerenin reddini sağlamakla, bu 'bize özgü' siyaset anlayışına da karşı çıkmış oldu. //

05 Mart 2003 - Savaş pokeri
// Tezkere Meclis'ten hak ettiği cevabı aldı, ama kafa karışıklığı sürüyor…
Kararın, Türkiye'nin desteğini çantada keklik bilerek dünyayı fethe çıkanların önünü kestiğini, blöflerini açığa çıkardığını, savaş ihtimalini azalttığını pek fark eden yok..//
// Bundan ne anlıyorsunuz? Benim anladığım, Washington'daki 'savaş lobisi' ile birlikte hareket edenlerin, "Savaşa girin, yoksa..." dedikten sonra üzerimize kustukları bütün tehditlerin yalan, bütün söylediklerinin de 'blöf' olduğu... 'Savaş lobisi' ve içimizdeki uzantıları, bu tutum ve davranışlarıyla, dünyanın en büyük gücünü maskaraya çevirmekteler... //

06 Mart 2003 - İhtimal hesabı //
Irak'a saldırı" konusunun en çarpıcı yönü, ABD'nin, bu saldırısını Türkiye'de açacağı kuzey cephesiyle başlatma niyetiydi. Amerikalılar, "Türkiye olmasa da olur" diyorlar ve bir 'B Planı'nın varlığından söz ediyorlardı. Bugün de bir 'B Planı' konuşuluyor, ama epey cılız bir sesle//
// Bu sütunun sürekli okurları biliyor: Türkiye üzerinde baskıların yoğunlaştığı ilk günden itibaren, burada, "ABD'nin Türkiye'siz bir 'B Planı' yok" diye kimbilir kaç kez yazdık. "Bana off-the-record bilgi verenler, 'Ya iki gün içinde karar alırsınız, ya da gemiler güneye kaydırılır' dediler" türü ifadelerin dezenformasyon amaçlı olduğunu da çekinmeden yazdık, söyledik. Şimdiye kadarki gelişmeler, bu görüşümüzü destekliyor... //
// Bu analiz, Türkiye'nin kararında sebatkâr olması durumunda, savaşın ihtimal dışı kalabileceğinin umutlarını da içinde barındırıyor. Her ülkenin eline kolay kolay böyle bir fırsat geçmez; bunun değerini bilmek şart.//

07 Mart 2003 - Yolun yarısındayız
//Tezkerenin ret edildiği günden bu yana Türkiye'de garip bir hava esiyor: Savaşa karşı çıkmanın kötü sonuçları olacağına inanmamız isteniyor. Türkiye'nin çıkarı her şartta "ABD'nin yanında" durmaktaymış... Genelkurmay başkanı Org. Hilmi Özkök'ün son açıklaması da –maalesef– o havayı destekleyici bir çıkış olarak değerlendiriliyor..//
// ABD, Irakla savaşı başlatabilmek için BM Güvenlik Konseyi'nin kapısına gitti; çok ciddi bir muhalefetle karşılaşacağını bile bile... Üyelerini iştahlandırarak, korkutarak sonuç almaya çalışsa da, Güvenlik Konseyi'ni görmezden gelemiyor ABD...
TBMM tezkereyi reddetmekle, Güvenlik Konseyi'nin baskı altındaki üyelerine Washington'un iradesine direnilebileceğini göstermiş oldu. Konsey'in Irak'a yapılacakları içine sindiremeyen üyeleri, daha kolay "Hayır" diyebilirler bundan böyle. //
//'Savaş lobisi'nin tereddütü dünyaya nefes alma imkânı sağlıyor... Lobinin zorladığı savaşın neye mâl olacağını daha iyi görüyor kitleler ve saflarını sıklaştırıyorlar..//

09 Mart 2003 - Budala değilsek...
// Bu kez ikili bir hayırlı sonuç almak mümkün: 'Global 28 Şubat' mantığıyla yürütülen ve bütün dünyayı dize getirmeyi amaçlayan 'post-modern savaş', bizim tarafımızdan daha başlamadan sona erdirildiğinde, sadece Washington'da ipleri ellerinde tutan 'savaş lobisi' gerilemeyecek, Türkiye'deki demokratik yapı da bu davranışla güçlenecek... TBMM 'olgun' bir demokratik kurum olduğunu ispatlayacağı ve Türkiye savaşı durduran ülke haline geleceği için... //

10 Mart 2003 - Tüylerim diken diken
//... Bir başkasıyla elele, kendisine ait olmayan bir eve girip perdeleri çeken eşinin kendisi aldattığına bir türlü inanamayan aptal kocaya benziyor halimiz... İskenderun limanından çıkarak resmen 'üs' olmayan yerlere silâh ve mühimmat taşıyan TIR'larla konteynırları "Dur bakali ne olacak?" hayretiyle izliyoruz... Ne olabilir; böyle giderse, gafletimiz yüzünden savaş patlayacak elbette...//
// Bir yabancı gücün bir ülkenin topraklarında konuşlanması iki şekilde olur: Yabancı güç, bir ülkeye, hukuk çerçevesinde verilmiş izinle girer veya izin alma ihtiyacı duymaz, tecavüz eder... Tecavüz, bütün hukuk düzenlerinde, savaş sebebidir... //
// Basite alınmayacak 'fiilî bir durum' söz konusu. TBMM başkanı Bülent Arınç'a, "Tüylerim diken diken oluyor" dedirten cinsten bir durum//
// Bayram ziyaretine gidilen evin kapısını kırma hakkını kim kimden aldı?//

11 Mart 2003 - Dananın kuyruğu
// Washington Irak'a 17 Mart tarihine kadar ültimatom verdi; aynı süre içerisinde BM Güvenlik Konseyi'nin de bir karara varmasını istiyor. Washington'un Türkiye'den talebi de, 17 Mart'a kadar ikinci tezkerenin TBMM'den geçmesi... //
//Washington'da ipleri elinde tutan 'savaş lobisi'nin sinirlerinin gergin olduğu dikkatlerden kaçmıyor. Bunun en büyük sebebi, blöfünün TBMM tarafından görülmesi... Ankara'ya birkaç kez mühlet veren Washington, TBMM'nin ikinci tezkereyi geri çevirmesi üzerine, Doğu Akdeniz'de bekleşen gemilerini güneye göndermedi. ABD'nin "Türkiye'siz bir B Planı" olmadığı böylece ortaya çıktı. Oysa, 'savaş lobisi', sanki gerçekmiş gibi, "Tezkere ret edilirse, Kuzey Cephesi olmasa da savaşı başlatacağız" deyip duruyordu.//

12 Mart 2003 - Tayyip Erdoğan, başbakan
// Kendisiyle ilgili her değerlendirmede mutlaka belirtildiği gibi, Tayyip Erdoğan, gerçekten 'karizmatik' bir lider. Bunun kabaca anlamı, insanların, ona, başkalarından daha fazla değer atfetmesi demek. Ancak, Tayyip Erdoğan'da 'doğal karizma' ötesine geçen başka özellikler de kolayca fark edilebiliyor: Kadrocu... Konuları bilenlere danışmanın öneminin farkında... Sorumluluk bilinci yüksek... Risk almaktan kaçınmıyor... Yanlışta ısrar etmediği gibi, doğruyu keşfettiğinde hemen sarılmaktan da çekinmiyor... //

13 Mart 2003 - Tarzan zorda
// Washington, silâh ve ekonomik gücüne güvenerek, dünyayı karşısına alma pahasına, 'İkinci Roma' mâcerasına atılabilir; ancak 'savaş lobisi', bu mâcera sonunda, kendilerini uluslararası mahkeme önünde bulabilirler...//

14 Mart 2003 - Eski hastalık hortluyor
// Sözün kısası, savaş, Amerika'da bazılarının kabul ettirmeye çalıştığı gibi, bir 'Yahudi Planı' değil... //
// İsrail, ABD ile olan özel ilişkisini kullanarak, George W. Bush'a, "BM kararı olmazsa savaşı unut" aklını vermelidir.//

18 Mart 2003 - Savaşın mağlubunu ilân ediyorum
// Eğer dediklerini yapar ve savaşı başlatırlarsa, ilk kurşun atıldığında, ABD ile İngiltere'nin dünyanın gözünde düşecekleri mağlubiyeti ilân edebiliriz.//

19 Mart 2003 - Neden?
// Yeni hükümetin ilk icraatı TBMM'nin reddettiği 'ikinci tezkere'yi yeniden zorlamak olacağa benziyor…
Unutulmaması gereken gerçek şu: Washington ne kadar üst perdeden atıp tutarsa tutsun, çıkardığı tezkereyle savaşı fiilen başlatan Tayyip Erdoğan hükümeti olacak… //
// ABD'nin Türkiye üzerinde ısrarı, 'savaşın nasıl olsa çıkacağını' değil, 'savaşın Türkiye olmazsa çıkamayacağını' ispat ediyor. //
//"Türkiye katılmazsa savaş çıkmaz" tezimizin doğru olmadığını bir an düşünelim. İddia edildiği gibi, ABD, Türkiye'yi 'kara kaşı kara gözü' için seviyor olsun ve Ankara destek çıkmasa bile savaşı başlatabilsin… Böyle bir ihtimalin varlığı Türkiye'nin savaşa taraf olması için gerekçe teşkil eder mi? //
// Hükümet 'ikinci tezkere'de ısrar eder TBMM de "Evet" derse, bu gelişmede payı olanlar, sadece adaletsiz bir savaşı başlatmış olmakla kalmaz, 'uluslararası meşruiyeti' bulunmayan savaşın yol açacağı hukukî sorunların müteselsil sorumlusu haline de gelirler... //

20 Mart 2003 - Tezkere ne anlama geliyor?
// Hükümetin yeni tezkeresi Washington'daki 'savaş lobisi'ne muazzam bir destek teşkil edecek... Hele TBMM'nin tezkereyi onaylaması, 'uluslarararası meşruiyeti' bulunmayan projenin derhal yürürlüğe konulmasına yol açacaktır.
İmzaların ve oyların anlamı budur.
.. //

21 Mart 2003 - Bağdat'a düşen bombalar
// Sabah Bağdat üzerine yağan bombalar, geceye girilirken daha da yoğunlaştı. ABD, savaşı hava harekâtıyla başlatmış oldu.//
// Elbette, Washington "Savaş başladı" dediğine göre savaşın gerçekten başladığını bizlerin de kabul etmemiz gerekiyor. Bu kabulün pratik bir sonucu olması kaçınılmaz: ABD'ye sağlayacağı her yeni kolaylık Türkiye'nin de 'savaşa katılması' anlamını taşıyacak...
Washington, savaşı gerçekten başlatmak için, TBMM'nin kararını bekledi dün bütün gün...
Umarız Türkiye dünkü oylama yüzünden ileriki günlerde pişmanlık duymaz. //

24 Mart 2003 - Gerçek 'modele' doğru
//Evet, savaş bir siyasî sorun olarak ülke gündemine girmeye başladığı günden buyana, hükümet, çok düz bir çizgi izleyemedi. Daha en baştan "Türkiye'nin bu savaşta yeri yok" diyebilmeliydi. Üslerin genişletilmesine, hava koridoru açılmasına izin verilmemeliydi.//
// Türkiye'nin tavrı, hiç kuşkunuz olmasın, hâlâ sağlıklı düşünebilen Batılı çevrelerde ülkemizin değerini artırdığı gibi, esas etkisini bizimle ortak değerlere sahip coğrafya üzerinde gösterecektir.//

25 Mart 2003 -Yol ayrımı
// ABD'nin Irak'a saldırısıyla ortaya çıkan manzara ne? 'Truva atı' olduğu sanılan Türkiye, ABD'nin emperyal heveslerine "Hayır" diyebilmişken, bir hafta sonra AB üyeliği başlayacak Orta Avrupa ülkeleri, haksız ve adaletsiz savaşında, ABD'nin yanına koştular..//
// Türkiye'de geleneksel elitler, şu kısa sürede anlaşıldı ki, hükümeti istedikleri yöne sevk edemediler… Geleneksel etkileme mekanizmalarının nefesi yetmedi, korkutma ve sindirme işe yaramadı, sonunda milletin çoğunluğunun istediği istikamette bir politika benimsendi. Bu olağanüstü önemde bir gelişme..//

26 Mart 2003 - Yiğitliğin altın kuralı
// ABD üniversitelerinde yuvalanmış, Ortadoğu'yu, İslâm'ı ve Müslümanları iyi tanıdığı varsayılan -bazısı bu bölgenin insanı- uzmanların bilgilendirdiği Pentagon, Amerikan askerlerinin, Irak halkı tarafından alkışlarla karşılanacağını sandı.//
//İlk haftası dolduğunda, Pentagon'daki hesaplara tam uymayan bir savaş görüntüsü iyice belirginleşti. Bu, elbette, Amerika ile öteki güçlerin savaşı kaybedecekleri anlamına gelmiyor; ancak, Irak halkının kolay teslim olmayacağına ve bu yüzden savaşın daha da kanlı ve çirkin hale gelebileceğine işaret ediyor..//

28 Mart 2003 - Yalana dayalı haksız savaş
// Irak'a karşı başlatılan savaşta birinci hafta doldu, ikinci haftadan gün almaya başladık... Irak'ın beklenenden çok ileri düzeyde bir direniş gösterdiği ortada; ancak hangi ülke vatandaşı 'işgal' anlamı taşıyan bir askerî operasyona direnmez?//
// Türkiye bu savaştan mümkün olduğunca uzak durmalı. //

30 Mart 2003 - Bu savaş durmalı
//Vietnam'da nice sonra suyüzüne vuran 'gerçekler', arada gerçekleşen 'iletişim devrimi' sayesinde, Irak'ta şimdiden sırıtmaya başladı. Daha da önemlisi, operasyon başında kendilerini 'kurtarıcı' görme eğiliminde olan komutan ve askerlerin, iyice sırıtmaya başlayan 'işgalci' konumu yüzünden, savaşma iştahını da kaybetme ihtimalidir. Yorulma, bezme belirtileri bunun işareti... //
// İkinci tezkerenin reddi ABD'nin istediği güçte bir kuzey cephesi açmasını engelledi, ama Türkiye'deki iktidarı da hareketsiz hale getirdi…ABD ile ilişkilerin bozulacağına inandırılan iktidar, o gün bugündür, öncesinde "Savaş çıkmasın" diye sarf ettiği çabaların asgarisi için şimdi kılını kıpırdatmıyor... Oysa, Türkiye'nin esas şimdi hareketli olmasının zamanı..//

01 Nisan 2003 -Savaş üzerine düşünceler...
// Yanlışlığı yeni yanlışlarla sürdürmenin bir yolu da, iyi gitmeyen savaşı başka ülkelere yaymak olabiliyor. Vietnam'daki kirli savaşta, Amerikalı karar vericiler, her köşeye sıkıştıklarında yeni bir cephe açmayı çıkış yolu olarak gördüler: Kamboçya, Laos... Her 'yenilgi' görüntüsünü 'daha fazla şiddet' takip etti...//

02 Nisan 2003 - Başarı ve mâzeret
//Türkiye kolaylık sağlamasa da olur, bizim 'B Planımız' var" diyorlardı; 'B Planı' denilenin güney cephesiyle yetinmek olduğu anlaşıldı. Plana göre, Amerikan-İngiliz ortak kara ordusu bir hafta içerisinde Bağdat'a ulaşacaktı; bir haftadır çakıldıkları yerden füze ateşiyle yetinmek zorundalar//
// Sonuç, kendisini bir 'savaş makinası' haline dönüştüren ABD ve İngiltere cephesi açısından hiç parlak değil..//
// Biraz 'erken' bulsanız bile yazmadan edemeyeceğim: Eğer ABD'deki askerî tesislerde henüz yoksa, Pentagon dahil her karargâha, şu gerçeğin herkesin göreceği bir levha haline getirilip asılmasında yarar var: "Hiçbir mâzeret başarının yerini tutamaz..."

03 Nisan 2003 - Savaşı İngiltere'de izlemek...
// Amerikan ordusu Bağdat'a yaklaştı, savaş bundan sonra kaçınılmaz biçimde daha da şiddetlenecek... Irak'ta yaşanan trajediler, medyası olan-biteni gizlemeye çalışsa da, İngiltere'yi, bu savaşta 'savaşçı' cephenin yumuşak karnı olarak tutmaya devam ediyor. Savaş cephesi çatlayacaksa, bu, İngiltere'yi cepheden çekilmeye zorlayacak gelişmeler sonucu yaşanacak... //

05 Nisan 2003 - Son kare
// Esas sorulması gereken soru şu: Hükümet nasıl oldu da bu noktaya geldi; Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ve arkadaşları, kendi hâne halklarının gözyaşını artıracak bir siyasî tavrı nasıl benimseyebildiler? //
// Üslerin modernizasyonuyla ilgili ilk tezkereyi çıkartan bu hükümetti; o tezkereyi asker bulundurma ve hava koridoru kolaylıkları sağlamayı amaçlayan ikinci ve üçüncü tezkereler izledi..//
// Ağlatması gerekenleri güldüren, kendi hâne halklarını ağlatan bir hükümetin doğru yolda olduğu nasıl söylenebilir? //

06 Nisan 2003 - 'Koalisyon üyesi'
// Irak Savaşı'nda ABD ile 'koalisyon' halinde. Beyaz Saray internet sitesine girildiğinde, 21 Mart 2003 tarihli 'Koalisyon ülkeleri' listesinde yer alan 40 küsur ülke arasında Türkiye'nin de bulunduğu görülecektir.//
// Sadece 'hava koridoru' açmakla sınırlı değil desteği, İskenderun limanından giren gemilerin yükleri TIR'larla Kuzey Irak'a Türkiye topraklarından sevk ediliyor; 'lojistik destek' denilen bu.//
// Hükümetin 'koalisyon üyesi' olmayı tercihi, şimdilerde pek ifade edilmiyor ama, 'Saddam-sonrası Irak' yeniden yapılanırken masada oturma hevesiyle ilgili olmalı.//

08 Nisan 2003 - Doğruya doğru, eğriye eğri
// İran dışişleri bakanı hafta sonu Abdullah Gül'ün misafiri olarak Ankara'daydı; Abdullah Gül, bu hafta içerisinde Suriye'ye gidecek.//
// Aralarında ciddi görüş farklılıkları bulunan Türkiye ile Suriye ve İran'ı beraber hareket etmeye sevk edecek kadar önemli bir amacı var bu mekanizmanın: Kuzey Irak'ta istenmeyen gelişmelerin önünü kesmek... //
// ABD, Ortadoğu'yu düzenleyici güç olma özelliği kazandı. Irak'tan nasıl bir yeni yapı çıkacağına Washington karar verecek; başka hangi hedeflere saldırılacağına da... Durum böyle olduğuna göre, Türkiye, Suriye ve İran'ın arzuları fazla bir önem taşımıyor... //
// Aslında, Washington yönetiminin BM'yi devre dışı bırakması sonrasında, kendisinden 'kopma' beklenen 'Batı' da kalmadı... Herkes, her ülke Washington'a bakıp hizaya geçme çaresizliğinde... //

09 Nisan 2003 - Makûs talih
// Beş aylık serencamını özetlemek gerekirse, hükümetin, bir bölümü anlaşılabilir 'şartlar' yüzünden, ekonomide ve dış politikada yalpalamalar geçirdiği söylenebilir...//
//Dünyanın kaderi, Ak Parti iktidarı döneminde yeniden belirlenecek...
Dünyadaki gelişmeleri olumlu biçimde etkileyemezse bu hükümet, dünyadaki gelişmeler ülkemizi olumsuz biçimde etkileyecektir..//

10 Nisan 2003 - Sona doğru...
// Henüz 'beyaz bayrak' çekilmedi, ama savaşta sona doğru yaklaşıldığı da belli..
ABD ile Irak askerî açıdan birbirine asla rakip olamayacak iki ülke; gücü olan en sonunda güçsüzü yenecekti, yeniyor işte...//
// Irak'a baktığımızda gördüğümüz Amerikan savaş makinasının önünde durabilecek bir güç herhalde dünyada yok...//

11 Nisan 2003 - Savaş yüzsüzleri
// Türkiye'de, daha düne kadar, sözlerine, "Biz de savaşa karşıyız, ama..." diye başlayan bazıları, Firdevs Meydanı'ndaki Saddam heykelinin yıkılmasıyla birlikte, hiçbir şart ileri sürmeksizin "Biz savaşa karşıyız" diyenlere karşı saldırıya geçtiler.//
// Kafası karışan milletvekilleri, oylamanın 48 saat ertelenmesinin sağladığı zaman aralığında Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) kendilerini rahatlatmasını bekledi. MGK'dan yapılan iki satırlık açıklamanın sebep olduğu hayal kırıklığı tahmin edilebilir.//
// Türkiye, –savaşın aldığı biçime baktığımızda hiç de gerekmediği ortaya çıkan– 62 bin Amerikan askerinin topraklarında konuşlanması dışında kendisinden beklediği her kolaylığı Washington'a sağladı zaten.//

13 Nisan 2003 - İtiraf ediyorum
// Olsun. Ben kendi hesabıma itiraf ediyorum: "Washington'daki savaş lobisinin, kuzey cephesini açamayacağını anlarsa, hesaplarını yeniden gözden geçireceğini düşündüm; bunun da savaşı engelleyeceğini... Yanıldım. Kuzey cephesini açmadan da savaşı başlattı Washington'daki şahinler..."
Benimki mâsum ve -emin olun- kimseye zararı dokunmayan, doğru çıksaydı insanlığa yararlı olacak bir konuda yanılgı...//
// Biz siviliz, askerî konularda yanılmamız doğal… Peki, o zaman, kuzey cephesi için Türkiye üzerinde neden o denli büyük baskı uygulandı?//
// İşte itiraf ediyorum; "Kuzey cephesi açılmazsa savaş başlamaz, Türkiye direnmeli" tezimde yanıldım..//

….

Bu araştırmada;
Bir fikri hareket içinde;yorumlama,yönlendirme ve yönetme konusunda,mensubu olduğu halk kitleleri kadar hükümet üzerinde de etkili ve yetkili olduğu söylenebilecek bir KANAAT ÖNDERİMİZ’i kendi yazdıkları ile sınırlı olmak üzere ele almaya çalıştım.

Sıcak gelişmeler karşısında;satırlara yansıyan,tarihi etkileyebilme istek ve heyecanını,kırgınlık ve kızgınlığı hatta sevinç,düş kırıklığı ile hüznün izlerini görebilmek mümkündür.

Her ne kadar bir kişiyi incelemiş olsak da,siyasi yelpaze içinde ele alınabilecek tüm kanaat önderlerinin çok farklı yada daha iyi olduğunu da iddia etmediğimin bilinmesini isterim.

Sadece;bilgi,bilinç,seçim ve tercihleri ile her fırsatta hor gördüğümüz toplumumuzu,yönelten Kanaat Önderlerimiz hakkında da genel bir fikir vereceğini umuyorum.

Saygılarımla
Alıntı ile Cevapla