Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe Forumu - Tekil Mesaj Gösterimi - Hayata Dair
Konu: Hayata Dair
Tekil Mesaj Gösterimi
  #32  
Eski 08-04-2006, 11:33
buena vista buena vista bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 895/3266
652 Mesaj ına 4322 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Ustaya büyük saygı

Tufan TÜRENÇ tturenc@hurriyet.com.tr


BU hırgür içinde, bu acımasız, sevgisiz, saygısız, vefasız, sorumsuz ortamda insanı şaşırtacak kadar güzel şeyler de oluyor Türkiye’de.

Anlatayım. Ben bir tiyatro tutkunuyum. Çocukluğumdan beri...

Kaç yaşlarındaydım tam bilemiyorum, sanırım daha okula bile gitmiyordum.

Gülhane Parkı’ndaki yazlık tiyatroların kapı aralıklarından Vasfı Rıza’yı, Bedia Muvahhit’i, Behzat Budak’ı, İ.Galip Arcan’ı, Muammer Karaca’yı ağzım açık izlerdim.

Bunlar o dönemin ünlü tiyatrocularıydı. Evde sürekli konuşulduğu için hepsinin adını ezbere bilirdim.

Yıllar sonra ortaokuldayken İstanbul’a, Ankara’dan iki genç tiyatrocu geldi. Hem de ne geliş...

Kenter Kardeşler... Yıldız ve Müşfik Kenter, İstanbul’un tiyatro dünyasını altüst ettiler. Yepyeni bir rüzgár estirdiler.

Ben onların oyunlarının hiçbirini kaçırmadan izledim. O yıllarda en büyük düşüm Müşfik Kenter gibi bir aktör olabilmekti.

Ama olmadı... Benim tiyatroculuğum okuldaki amatörlüğün ötesine geçemedi.

* * *

Geçtiğimiz pazar günü Kent Oyuncuları’na gittim. Rebecca Lenkiewicz’in "Gece Mevsimi" adlı oyununu izledim.

Oyunun belkemiğini oluşturan karakteri, Lily’yi Yıldız Kenter oynuyordu.

Lily, üç torunu ve damadı ile küçük bir İrlanda kentinde sade bir yaşam sürdüren yaşlı bir kadın.

Doktorların söylediklerine göre üç-beş aylık ömrü kalmıştır.

Bu yeknesak yaşam, kentin yakınlarında çevrilen film nedeniyle renkleniveriyor.

O filmde rol alan yakışıklı bir aktör, Lily’lerin yanına pansiyoner olarak giriyor.

Torunların en güzeli, aktöre áşık oluyor.

Ama ondan önce Lily vuruluyor bu genç ve yakışıklı aktöre.

Onunla dans ediyor, kumsala inip yürüyüşler yapıyor. Lily, bu genç yakışıklı adamın yanında gençliğinin yürek çarpıntılarını duyuyor.

Genç aktör, yaşlı kadını mutlu etmek için ne isterse yapıyor.

Ancak film çekimi bitince aktörün ayrılma zamanı geliyor.

Büyük bir hüzne kapılan Lily, beklenmedik bir anda yaşama veda ediyor.

* * *

Yıldız Kenter inanılmaz bir güçle bu ağır rolü, oyunun başından sonuna kadar sahneden hiç çıkmadan götürüyor.

Salonu dolduranları güldürüyor, ağlatıyor... Neler yapıyor neler...

Babayı oynayan Selçuk Yöntem, sanki gerçekten de mutsuz, kaba saba bir İrlandalı...

Oyunun gençleri (üç torun) Demet Evgar, Yeşim Koçak, Elvan Boran ile aktörü oynayan Umut Temizaş ve torunlardan Judith’in sevgilisi Osman Sonat çok başarılı oyun veriyorlar.

"Gece Mevsimi"ne emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum.

Pazar günü saat 15.00’te bir tiyatro salonunu doldurmanın ne demek olduğunu çok iyi bilirim.

Oyunun sonunda herkesin gözleri yaşlıydı. Ama sonra ne oldu biliyor musunuz?

Yıldız Kenter selama çıkınca bütün salon sanki daha önce sözleşmiş gibi aynı anda ayağa kalktı ve ustayı alkışlamaya başladı.

Dakikalarca sürdü bu vefa dolu, bu saygı dolu, bu hayranlık dolu alkışlar...

İşte bu alkışlar, bu vefa tablosu benim gözlerimi daha çok yaşarttı...

Türk tiyatrosuna yıllarca emek vermiş, canını, ruhunu vermiş Yıldız Kenter’e bu alkışlar az bile...(Hürriyet)
Alıntı ile Cevapla