Andulucia
Gemilerini yakıp,Ordusuna,
"Arkanızda size ait birşey kalmadı.Ya öleceğiz yada bu toprakları vatan edineceğiz"
Diyen Komutan Tarık Bin Ziyat'ın,Andaluca(endülüs) bölgesinde idik.
Öğrencilerimle,İlk olarak Malaga ve çevresini,Daha sonra Endülüs Emevi devletinin ,ve Gırnata krallığının hüküm sürdüğü Ronda ve Granada kentlerini ziyaret ettik.
Ronda derin bir vadiye bakan,bir tepe üzerine kurulmuş.Bu derinliği 120 metreyi bulan derin vadinin iki yakası birbirinden eski,ve yeni Ronda olarak ayrılıyor.
Eski Ronda sokakları,evleri hala İslam mimarisinin izlerini taşıyor.Anadolu da da çokça göreceğimiz.Geniş ağaç kapısı ,bir avluya açılan evler,Hıristiyan ordularına karşı,savunma amaçlı yapılmış Arap Kalesi,boğa güreşlerinin yapıldığı tarihi arenası bu kenti görmeyi cazip kılıyor.
Kentin batı yakasında derinliği 120 metrelik uçurum,altında yeşil ova muhteşem bir manzara.
Granada yı eşsiz kılan El hamra(kırmızı) sarayı.Saray 1230 lu yıllarda yapılmış.Adını kırmızı tuğlalarından alıyor.Dışardan bakınca çok fazla ihtişamı yok.Ancak içerisindeki mimari tarz,ve işleme hakikaten bu saray hakkındaki övgüleri haklı çıkarıyor.
La galibe illallah
Allahtan başka galip yoktur.
Bu sözcük her yerde.Tavanda,duvarda
Harem bölümü,yazlık ve kışlık bölümleri,Aslanlı bahçesi...
Mükemmel bir sanat ziyafeti.
Bir rivayete göre.
Gırnata sultanı Ahdullah sarayının hakim yerinden Gıranada ovasının,tepelerinin birer, birer, hristiyanlarca ele geçirilişini gördüğünde gözlerinden yaşlar dökülür.
Annesi yanına gelir.
"Karı gibi bak,karı gibi ağla,biten hayatına" der.
|