Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe Forumu - Tekil Mesaj Gösterimi - Güzelleme (Şiir)
Tekil Mesaj Gösterimi
  #13  
Eski 12-03-2006, 14:23
alihoca alihoca bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 361/2464
166 Mesaj ına 2501 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

ŞAFAK TÜRKÜSÜ

Beni burada arama anne
Kapıda adımı sorma
Saçlarına yıldız düşmüş
Koparma anne
Ağlama
Kaç zamandır yüzüm tıraşlı
Gözlerim şafak bekledim
Uzarken ellerim
Kulağım kirişte
Ölümü özledim anne
Yaşamak isterken delice

Bugün görüş günü
Günlerden salı
Islak
Sarı bir yağmur
Ülkemin neresine bakarsa ay
Orada yitik bir anne ağlıyor
Sen aralıyorsun yağmuru
Acıdan sırılsıklam alnına siper edip elini
Sonra bir umut koşuyorsun
Yüreğin avcunda
Isırırken
çırpıntı gözlerini
(ah verebilseydim keşke
yüreği avcunda koşan
herbir anneye
tepeden tırnağa oğula
ve kıza kesmiş
bir ülkeyi armağan)
Koşma anne
Birdenbire batacak olan
Düş denizinde yarattığın umut sandalıdır
Oysa benim için gece
Işık hızıyla koşan
Kısa ve soğuk bir zamandır
Bu yüzden boğuk seslerle geldiler bir şafak
Uykusuz
Yorgun
Ve korkak

Sanırım baytardı
Yüreğimin depreminde rihter ölçeği çatlarken
Ölebilir raporu veren beyaz önlüklü doktor
Boşver hipokrat amca
Üzülme ne olur
Sen de anne
Sen de üzülme
Hücremin dört bir köşesinde el ayak izlerimi
Ciğerlerimde yırtılan bir çığlıkla hazır beklediğim
Ve korkunç bir sabırla birbirine eklediğim
Korkak kahraman gecelerimi
Düşlerimle sınırsız
Diretmişliğimle genç
Şaşkınlığımla çocuk devrederken sıradakine
Usulca açılıverdi
Yanağımda tomurcuk
Pir sultan'ı düşün anne
Şeyh Bedrettin'i
Börklüce'yi
Torlak Kemal'i düşün anne
Hala kanaması nedendir faşizmin göğsünde
Utangaçlığı bile vuramadan yanaklarına yasının
Onsekizinde ölümüne pervasız yürüyen
İnce bilekli çıplak ayaklı tanya'nın
Deniz'i düşün anne
Her mayıs şafağında uzun
Uzun döverken darağaçlarını
Ve o şafaktan doğma
Onbir yaşını çiğneyip yürüyen çocukları
İnsanları düşün anne
Düşün ki yüreğin sallansın
Düşün ki o an
Güneşli güzel günlere inanan
Mutlu bir yusufçuk havalansın

Sıcak omuzlar değerken omzuma
Buz üstünde yürüdüm yıllar boyu
Bayraklar ve türkülerle
Kopunca memelerinden o mükemmel yaşama
Kurşunlar sıktılar alnıma
Açık alanlarda ağır
Kartalların konup kalktığı
Yalçın kayalardan biriydim
Ölüp dirildim yeniden
Güneşli güneşsiz akşamlarda
Mutlu yarınlar adına
Özgürlük adına ekmek adına
Üstüne vardım kuyruğu kanlı itlerin
Dirilip dönmesin diye hiroşimalar
Tahtadan atların boynuna çıplak
Ölümlerle yatmasın diye çocuklar
Aç gözlerle bakmasın diye çocuklar
Kardeşlik adına
Havadaki kuş denizdeki balık adına
Yürüdüm yıllar boyu
Dönüp bakmadım arkama
Iraktı gözlerim çok ırak
İzim kalır mı bilmem yürüdüğüm yolda
Kalsa da silinir gider
Yalnızca bir ağıt gibi çakılır
Ardımca gelenlere gözlerimi yaktığım yer

Tören adımlarıyla ölmek
Ne garip şey anne
Kanlı karanlık bir oyunda baş oyuncuyum
Bütün gözler üstümde
Sürüyor gecenin karnında şafağa bakan oyun
Masa üstünde üşüyen bir sigara
Yanında küçücük bir cam bardak
İçinde rengi bu gecenin
Cılız titrek bir kibrit
Kağıt kalem
Sandalye
Geride flu
Yağlı
Büküm büküm bir ip
Ve çingene kuralına uygun
Değişmez dekoru mudur
İdam mahkumunun

Kırılacak cammışım gibi davranıyorlar
Yüzlerinde zoraki çatılmış bir hüzün
Oysa birazdan boynumu kıracaklar
Pul pul dökülecek yaz siyasi eylül'ün
Ben ölümü asıl az ötede titreyen
Çingenenin kara killi ellerinde gördüm
Anladım ki küllenen sigaradır
Soğuyan bir bardak çaydır benim ömrüm
Yani benim güzel annem
Alacaşafağında ülkemin
Yıldız uçurmak varken
Oturup yıldızlar içinde
Kendi buruk kanımı içtim

Ne garip duygu şu ölmek
Öptüğüm kızlar geliyor aklıma
Bir açıklaması vardır elbet
Giderken darağacına

Geride
Masa üstünde boynu bükük kaldı kağıt kalem
Bağışla beni güzel annem
Oğul tadında bir mektup yazamadım diye kızma bana
Elleri değsin istemedim
Gözleri değsin istemedim
ağlayıp koklayacaktın
Belki bir ömür taşıyacaktın koynunda
Usul adımlarla yürüdüm ömrümü
Karşımda kurum kurum-laşan darağacı
(tarlakuşu korkmaz ki korkuluktan
ökse de olsa dört bir yanı)
Birdenbire acıdı boynum
Gelecekler var birbiri ardınca genç
Yakışıklı
Ne olur işçi kadınım
Az yumuşak dik
Şu kefenin yakasını

Yaşamak ağrısı asıldı boynuma
Oysa türkü tadında yaşamak isterdim
Çiçekleri kokmak ırmakları akmak
Yaz boyu çobanaldatanlara aldanmak
Su başlarında aylak sektirmek kavalımı
Sonra bir çocuğun afacan bacaklarında
Canavarca kayalıklarına tırmanmak isterdim
O güzel günleri görenler arasında
Bir soluk ben de yaşamak isterdim
Bir de luvr müzesinde seyretmek gizliden
Öperken siya-u jakond'u tebessümünden
İşte o an saçlarından yakalamak dolunayı
Bir de yirmibeş kilometreden görebilmek
Nazım'ın gözleriyle pırıl pırıl moskova'yı
Ölmek ne garip şey anne
Bayram kartlarının tutsaklığından aşırıp bayramı
Sedef kakmalı bir kutu içinde
Vermek isterdim çocukların ellerine
Sonra
Sonra benim güzel annem
Damdan düşer gibi
Vurulmak isterdim bir kıza

Künyemi okudular
Suçumuz malum
Gecenin kıyısında durmuşum
Kefenin cebi yok
Koynuma yıldız doldurmuşum
Koşun çocuklar çocuklar koşun
Sabah üstüme
Üstüme geliyor
Yanlış mı duydum yoksa
Erkenci bir horoz mu ötüyor
Keskin bir acı bilenmiş
Gitgide yaklaşıyor sonum
İri sözlerim yoktu söyleyecek
Usulca baktım yüzlerine
Bin yıllık iskeletleri çatırdayarak
Göçtü ayaklarının dibine
Korkutamadılar beni anne
Avlunun ortasında çatık bir kaş gibi duran
Darağacı
Bir zaman rüzgarda
Saçını tarayan telli kavak değil mi
Boynumdaki kemendi bir öğle sonu bükerken o kız
Sarı sıcak sevdasını düşünmedi mi
Söyle anne
O çingene
Bir çiçek bahçesi kadar sıcak sokağımızdan
Bağıra çağıra geçen bohçacı kadını
Sevmedi mi çılgınca

Kurulmuş tuzaklar yok artık yolumda
İşkenceler zindanlar hücreler
Savunmak yok mutlu tok bir yaşamı
Açlık grevlerinde beynimi bir sıçan gibi kemiren
Mideme karşı
Kısacası
Bir çiçeği düşünürken ürpermek yok
Gülmek umut etmek özlemek
Ya da mektup beklemek
Gözleri yatırıp ıraklara
Ölmek ne garip şey anne
Artık duvarları kanatırcasına tırnağımla
Şaşkın umutlu şiirler yazamayacağım
Mutlak bir inançla gözlerimi tavana çakamayacağım
Baba olamayacağım örneğin
Toprak olmak ne garip şey anne
Ceplerimde el yerine balyoz taşırken
Korkunç bir merakla beklerken kurtuluş haberlerini
Ve yüreğimin ırmakları taştı
Taşacakken
Ölmek ne garip şey anne
Uçurumlar ki sende büyür
Dağdır ki sende göçer
Ben yaprak derim çiçek derim
Çam diplerinde açmış kanatlarını kozalak derim
Gül yanaklı çocuğa benzer
Yine de
Oğlunu yitirmek kimbilir
Ne garip şey anne

Beni burada arama anne
Kapıda adımı sorma
Saçlarına yıldız düşmüş
Koparma anne
Ağlama
Kırıldıysa düş evinin kapısı
Bütün kırık kapıların çağrılışıyım
Kızların yanaklarında çukurlaşan
Biten başlayan aşkların ortasındayım
Her kavgada ölen benim
Bayrak tutan çarpışan
Her kadın toprağı tırnaklayarak doğurur beni
Özlem benim kavga benim aşk benim
Bekle beni anne
Bir sabah çıkagelirim
Bir sabah anne bir sabah
Acını süpürmek için açtığında kapını
Umarım kurtuluş haberleriyle dönmüş olur
Çam ve kekik kokuları içinde acı yüzlü çocuklar
O zaman nasıl indirilmişlerse şen şakrak
Öylece kalkar uykudan şalterler
Dişleyip tükürmeden sigaralarını
Türkü tadında giyinirken işçiler
Bir sabah anne bir sabah
Acını süpürmek için açtığında kapını
Adı başka sesi başka nice yaşıtım
Koynunda çiçekler
Çiçekler içinde bir ülke getirirler
Başlarını koymak için yorgun dizine
Sen hazır tut dizini anne
O mükemmel güne


Nevzat ÇELİK
Alıntı ile Cevapla