Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe Forumu - Tekil Mesaj Gösterimi - Notlar
Konu: Notlar
Tekil Mesaj Gösterimi
  #6  
Eski 06-03-2006, 13:28
alihoca alihoca bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 361/2464
166 Mesaj ına 2501 Kere teşekkür edildi
Tanımlı

Güzel AnnE'm;

Sistem ve strateji hakkında,mesleği hakkında her ne kadar yapamadıklarımdan ötürü mahcup bir vaziyette isem de, konu hakkın da bir iki kelam edebilirdim haklısın.

Ama söz konusu eğitim politikaları ve sistem sorunu olunca; uzun süredir beni gittikçe rahatsız etmeye başlayan, deyim yerinde kanserojen bir hücre gibi vücudu sarmakta olan, suçu başkalarına yükleyiverip suçluluk duygumuzdan kurtulup rahatlamak gibi bir kolaycılığa dönüşmekte olduğunu gördüğüm içindir.

Gözlemim odur ki, yolda, sokakta, toplantılarda yapılan tartışmaların aynı anda öğretmen odalarında da yapılmakta olduğudur. Buraya kadar bir yanlışlık olmadığı gibi, sorumluluk duyarak düşünmek ve çare üretmek gibi gayet insancıl demokratik hak ve görevler olduğunun da farkındayım.

Ama olması gereken, sadece bu olmadığı gibi çözüme en küçük katkı sağlamadığı da bir gerçektir. Öğrenci, öğretmen, veli olarak yapmamız gereken hiç bir şey kalmamış gibi davranmamız asıl beni rahatsız edendir. Sınıfta,yolda,sokakta,evde,aile bireyleri arasında yapmamız gerekenleri yapmayıp,sadece şu an değiştirilmesine en küçük dahi katkı sağlamadığını bile bile sistem eleştirisi getirmenin,kendi yap(a)madıklarımızın suçluluk duygusundan kurtulmak dışında bir yararı olduğunu inanmıyorum.

En basitinden başlayalım. Devletin bu günkü mevcut halini hemence geriye dönerek çözüm sağlayamayacağımızın bilincinde olduğumuzu bir yere not edelim. Hani deyim yerinde ise 'bana bir koca lazım, o da bugün lazım' örneğinde olduğu gibi yapalım.

Azınlık ve istisna olduğu kaydı ile, kayıtlardaki para konusunda alınan astronomik rakamları da bir kenara koyduğumuzda söylenebilecek şudur. Devletin eldeki ekonomik olanakları ile; yetersiz kadronun maaşları, elektrik, su, kömür, doğalgaz giderleri dışında ödeme ve karşılama gücü olmadığını ve ne kadar konuşursak konuşalım, ne kadar sızlanıp, şikayet edersek edelim anında bir çözüm olamayacağı gerçeğini de teslim edelim.

İşte o zaman yıllık bazda en az üç hademe ve temizilik araç ve gereci, tamirat araç gereçleri, eğitim öğretim malzemeleri gibi yüzlerce ihtiyacı için bugün veliden alınan, bir öğrenci için yıllık bazda kırk yeni lira ile karşılamak zorunda oluşumuz bilinmelidir. Şimdi bu kadarcık parayı bile verenlerin oranı yüzde kırkları geçmediğini söylesem ne dersiniz?

Bir paket maltepenin aylık tutarı kadar bile para veremeyecek oranda fakir öğrenci sayısının yüz kişilik bir okulda on sayısını geçemeyeceğini garanti ederim. Geriye kalan elli kişinin, o on öğrenci için sağladığımız yardımlar için sıra kavgasına girdiğini de bilmenizi siterim. Üstelik elli yeni liralık yardımlar için saç baş kavga edenlerin içinde bir,iki katlı olmak üzre evi,katı olan sayısının ise mübalağasız yirmi olduğunu duysanız ne yapardınız?

Televizyon ve gazetelere yansıyarak okullar hakkında oluşan genelleme ve yanlış kanaatlerin, okullarda nihayetinde çocuklarınıza yansıyacak olumsuzluklara yol açtığının da artık bilinmesi gerekiyor. Efendim yolsuzluk yapıyorlar dediğimizde, sadece dediğimiz için bu sorunun çözülemeyeceğini de bilmemiz gerekir. Bu bilinçle aynı zamanda, okul ale birlikleri toplantılarına katılıp, bilinçli birer yurttaş gibi haklarımızı aramanın, hesap sormanın gereklerini yerine getirmemiz gerekir.

Efendim çocuğum çalışıyor, öğretmen zayıf veriyor diyen velimizin, Kurtuluş Savaşı Döneminden Sakarya Savaşı Konusunu sorduğumda velimiz.'

Aaa alihocam ben ne biliyim, dediği zaman, Senin bilmediğin konuda öğrencinin dersine çalıştığını, konuyu anladığını nerden bileceksin? Soruma ise ama bilmem ki kitabını açıp okurken görüyorum. Demenin yeterli ve bir cevap olamayacağını hepimiz biliyoruz sanırım. Şimdi çıkıp bu yaştan sonra fen, matematik mi öğreneceğiz diyenler olabilir.

Onlar da lütfen;
Çocuğunu Robert Kolej kazandırabilecek bir kapasiteye ulaştıran,
Sn GEMİCİ ve Eşleri Hanımefendiye,

NEDEN sadece eleştiri, sızlanma ve şikayet yerine , çalışıp,öğrenip çocuklarına öğrettiklerini bir sormalarını salık veririm.

Diyeceğim şudur ki, Güzel AnnE'm,
Senin haklı tespit ve yorumlarının yanında en azından düzeltebileceklerimizden başlayarak ucundan kıyısından,azından çoğundan bir başlangıç yapmanın zamanı da gelmiştir. Bunu en azından çalışan, istekli, gayretli, bilgi peşinde çocuklarımızın zayıf olup hiç çalışmayan öğrencilerle aynı sınıfta, üstelik rahatsız edilerek, çalışmaları engellenmesi için, dilekçe, mektup, medya için e-mail gibi küçücük çabalarla başlatabileceğimizi düşünüyorum.

En azından çocuğu ile hiç ilgilenmeyen, çocuğu beş-on zayıflı başarısız velilerin, çocuğu hiperaktif öğrenci velilerinin kullandığı kadar-cık olsun;

Çalışanın, terbiyelinin, dövülenin, takdirlik olanın, ağlatılanın HAKLARININ farkında ve bilincinde olması ile başlatabileceğimize inanıyorum.

En azından, karne ve kayıt dönemlerinde bizim başarılı öğrencilerimizn yanına on zayıflı öğrencilerin oturmasını hangi hakkaniyet anlayışına dayandırıyorsunuz,çalışanın,başarılının KUL HAKKI yok mu? diye gazetelere telefon,e-mail gönderebilir, kamuoyu oluşturabiliriz gibi geliyor...

Saygılarımla.
Alıntı ile Cevapla