Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe Forumu - Tekil Mesaj Gösterimi - Medya Yorumları
Tekil Mesaj Gösterimi
  #17  
Eski 29-03-2007, 19:15
dentist - ait Avatar
dentist dentist bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 1.058/2200
469 Mesaj ına 3880 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Radikal gazetesinden alıntıdır.... Dikkatle okunmalı... Yorumsuz.

İçinden iki darbe girişimi geçen günlük

İçinden iki darbe girişimi geçen günlük
Milli Güvenlik Kurulu'nun Aralık 2003 toplantısı. Komutanlar Hilmi Özkök, Aytaç Yalman, Özden Örnek, İbrahim Fırtına ve Şener Eruygur Çankaya Köşkü'nde (soldan). Günlük, Nokta'ya kapak oldu. FOTOĞRAF: ADEM ALTAN
# Türkiye'nin ihtilal tarihine bir de '2004 darbesi' mi eklenecekti? Bu 'fantastik' sorunun yanıtı eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek'e ait olduğu iddia edilen günlükte saklı
# Nokta dergisinin yayımladığı günlüğe göre TSK'da AKP'ye karşı iki darbe planı hazırlanmıştı: 'Sarıkız' ve 'Ayışığı'. Kuvvet komutanlarının desteklediği bu planlara dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök karşıydı

29/03/2007 (3052 kişi okudu)

RADİKAL - İSTANBUL - 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997... Bu tarihler, Türkiye'nin, çok partili hayata geçtikten sonra meydana gelen (biri postmodern) darbe tarihleri... Periyodu bir zamanlar yaklaşık '10 yılda bir' olan darbe tarihlerine bir de '2004 darbesi' mi eklenecekti? Bu fantastik sorunun yanıtı, 26 Ağustos 2003-26 Ağustos 2005 tarihlerinde Deniz Kuvvetleri Komutanı olan emekli Oramiral Özden Örnek'e ait olduğu iddia edilen günlükte saklı. Günlüğe göre, Kıbrıs'ta 'Annan Planı'na boyun eğen' AKP hükümetine karşı 2004 başlarından itibaren hazırlanan darbe planı, Rum kesiminde referandumda 'hayır' oylarının çok çıkmasının ardından kendiliğinden 'çözüldü'.
Kısa bir süre önce internette www.denizcilersitesi.com adlı web sitesinde birkaç sayfasının yayımlanmasıyla ortalığı karıştıran günlüklerin, 2003-2004'te kaleme alınmış sayfaları, eğer doğruysa, eşikten dönen bir darbeye dair yer yer dramatik, yer yer trajikomik; ama her halukârda çok çarpıcı ayrıntılar içeriyor.

Power Point sunum hazır
Nokta dergisi, '2004'te iki darbe atlatmışız' başlıklı haberiyle, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 'irtica yanlısı AKP hükümetine' karşı hazırladığı 'Sarıkız' ve 'Ayışığı' diye kodlanan darbe ve eylem planı hazırlıklarını Örnek'in günlüğü olduğu iddia edilen belgeye dayanarak aktardı. Nokta dergisi darbe planlarının Power Point formatındaki slayt sunumunu da yayımladı.
Günlük ilk ortaya çıktığında Örnek, NTV'ye, "Benim hiçbir zaman günlüğüm olmadı. Komutanlığım döneminde, şifreli şekilde günlük faaliyet planları tutuldu. Ayrılırken de bilgisayardan sildirdim. Burada yer alan bilgilerin pek çoğu o dönemlerde bazı internet sitelerinde ya da dergilerde dedikodu şeklinde çıkmış haberler. Bunlar bir araya getirilerek bana yakıştırılmış" diyerek yalanlamıştı. Örnek, günlükle ilgili 'yayın durdurma kararı aldırmak' için mahkemeye başvurduğunu da açıklamıştı.
Günlük, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur, Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek arasında AKP'ye karşı ittifak oluştuğunu gösterirken; dörtlünün, dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün politika ve yöntemlerine karşı olduklarını da gösteriyor. Örnek'in Özkök'le ilgili 25 Ekim 2004 tarihli değerlendirmesi şöyle:
"Hepimiz artık bu Genelkurmay Başkanı ile işlerin yürüyemeyeceğine, kendisinin başka menfaatler peşinde olduğuna, korkak ve hükümet yanlısı olduğuna, dıştan cumhuriyetçi gözükmekle beraber içeriden dinci bir görüşü desteklediğine karar verdik."
1 Aralık 2003 tarihli notlarda ise zamanın Genelkurmay 2. Başkanı İlker Başbuğ (şimdi Kara Kuvvetleri Komutanı) için "2. başkan güvenilecek bir general değildi. Kendi yararını ülke yararı üzerinde tutuyordu" yazılı.
Dört kuvvet komutanının Genelkurmay Başkanı Özkök'ün karşı olmasına rağmen AKP hükümetine müdahaleyi savundukları, 1 Aralık 2003 tarihli notta şu cümlelerle ifade ediliyor:
"Son olarak hepimize söz verdi. Kara Kuvvetleri Komutanı 'Ben çok rahatsızım ve devlet elden gidiyor. Bir an önce bir sıkıyönetim içerisine girilmeli' dedi. Bana söz verdiğinde 'Madem hepimiz bu hükümetin Anayasa'ya aykırı hareket ettiğine eminiz, o halde 35. madde gereğince Anayasa'yı da korumak bizim görevimizdir. Eğer bir eylem planı yapılacaksa bu planın ne maksatla yapıldığının bilinmesi lazım. Bu nedenle burada bir karar vermemiz gerekiyor' dedim. Genelkurmay Başkanı bana dönerek 'Her ikiniz de açıkça konuşmadınız ama söylemek istediğiniz şey olamaz ve bize çok zemin kaybettirir. Yapacağımız başka şeyler var' dedi. Ben de 'Doğru söylüyorsunuz o telaffuz etmek istediğimiz şeyden başka da şeyler olabilir. Mesela bu hükümete bir alternatif yaratmak gibi. Ama
onun bile kararının verilmesi gerekir ki eylem planı ona göre hazırlansın.' Bu önerimi kabul etmedi. O zaman boşuna akıntıya kürek çektiğimizi anladım. Niyetleri galiba bize bir şeyler yapıyor gözüküp bizleri oyalamaktı."
İşte günlükten diğer çarpıcı başlıklar:
6 Aralık 2003: Bu hafta bütçe komisyonunda (TBMM Plan-Bütçe Komisyonu) bir AKP milletvekili tekkelerin açılmasını isteyince hepimiz çok rahatsız olduk. Toplandık. (...) Ve kendimize göre bir eylem planı yapmaya karar verdik. Önce basını ele geçirmeye çalışacaktık. Bu nedenle ben M.Ö.'yü (Mustafa Özkan) davet edecektim. Sonra rektörler ile temas edip öğrencileri sokağa dökecektik. Sendikalar ile aynı şekilde hareket edecektik. Sokaklara afiş astıracaktık. Dernekleri hükümet aleyhine teşvik edecektik. Bunları yurt çapında yapacaktık. Yukarıdakiler SARIKIZ olarak anılacaktı.
20 Ocak 2004: Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nda yapılacak kuvvet komutanları toplantısına katıldım. MGK ön toplantısı perşembe günü yerine yarına alındığı için koordinasyon ihtiyacı doğmuştu. (...) Jandarma Genel Komutanı (Şener Eruygur) ihtilal özlemi içersinde, bir an önce bu işi yapalım şeklinde konuşuyordu. Bugün de defalarca tekrar etti, en nihayet dayanamadım ve 'Bakın biz sizle böyle konuşmadık. Planlamayı 23 Ocak'tan sonra yapabileceğimizi birkaç kez tekrar ettim. Onun için hiçbir hazırlığımız yok ama başlayacağız' dedim ve ağzı kapandı.
3 Şubat 2004: Ben denetlemeye gittiğim zaman hepsi Jandarma Genel Komutanlığı'nda toplanmışlar ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur onlara bana salı günü takdim edilen hazırlıkları göstermiş ve yapılan üst düzeydeki bazı yöneticilerin konuşmalarına ait ses kayıtlarını dinletmiş. Bunların çoğu AKP'ye danışmanlık yapan kişilermiş ve Kıbrıs sorununu nasıl halletmeyi düşündüklerini ve bu konuda neler yaptıklarını anlattıkları kayıtlarmış. Takdimin sonunda Hava Kuvvetleri Komutanı ve Jandarma Genel Komutanı hemen 10 Mart' ta ihtilal yapalım diye bastırmaya başlamışlar. Kara Kuvvetleri Komutanı onları şimdilik frenlemiş. (...) Konuşmamıza darbe konusu ile devam ettik. Ben eğer bir darbe yapılacaksa bunun 2004 Aralık'tan önce yapılmamasını ve AB'nin vereceği cevaba göre AKP'nin zaten köşeye sıkışacağını ve o zaman halkın desteğini de alabileceğimizi söyledim.

Darbe gerekçesi Kıbrıs
5 Şubat 2004: Kara Kuvvetleri Komutanı (...) telefonla beni aradı ve gizli hattan görüşmek istedi. (...) "Annan'ın mektubu (BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Kıbrıs mektubu) gelmiş ve içerisindeki konular tamamen bizim söylediklerimizin dışında olayları kapsıyor.
Onur Öymen (CHP Genel Başkan Yardımcısı) ile İstanbul'da görüştük ve bana bunları anlattı. (...) Hava Kuvvetleri Komutanı 19:30'da geldi ve konuştuk. Önce darbe olabilir mi konusunu açtık. Amacım Şener (Eruygur) yokken onunla teke tek konuşarak fikirlerimi ona söylemekti. Nitekim darbe konusundaki fikirlerimi ona naklettim ve zannediyorum benimle aynı fikirde oldu. Ülkenin ekonomik zorluğu, ABD'nin diğer darbelerden farklı olarak bu kez hükümet tarafını tuttuğunu, halkın henüz destek vermediğini ve desteğin yahut zeminin oluşması gerektiğini kısaca anlattım. (...) TSK'nın Kıbrıs konusundaki düşüncelerinin ne olduğunu açıklayıp istifa etmemiz gerektiğini söyledim. Hava Kuvvetleri Komutanı başka bir seçenek tavsiye etti. Kıbrıs'ta herkesi Annan Planı aleyhinde sokağa dökerek gösterilerin yapılmasını sağlama ve anavatandan da bu hareketlere destek vererek hükümet aleyhine olaylar çıkarmak.

Eruygur'un darbe ısrarı
6 Şubat 2004: Sabah doğruca Jandarma Genel Komutanlığı'na gittim ve orada üçümüz buluştuk. Durumu tekrar gözden geçirdik. Jandarma Genel Komutanı hâlâ darbe yapalım diye inat ediyordu. Ne düşündüğümü bana sordu. Dün akşam Hava Kuvvetleri Komutanı'na anlattıklarımı aynı şekilde ona da anlattım. "Çok aculsunuz" dedim. İkna değil ama durdurulması zaman aldı ve sabah toplanmamızın esas gayesi Kıbrıs konusunda neler yapılabileceği konusunda seçenekleri gözden geçirmek. Ancak biz bu konuyu bırakıp darbe yapacak mıyız yoksa yapmayacak mıyız konusuna girdik.
28 Şubat 2004: Hükümete karşı bir tepki olarak da hem Kıbrıs'ta hem de anavatanda gösterilere ve ulusal platformda toplantılara 3 Mart'tan itibaren başlanacaktı. İkinci konu olarak yine aynı mesele, biz bu adamları darbe ile alaşağı edelim konusuydu. Şener ve Havacı bu konuda çok bastırıyorlar. Şener'in adeta aklından çıkmıyor, iki kelimede bir bunu söylüyor. Havacı da keza öyle. Eğer Kıbrıs'ı vermek istemiyorsak en son limitimiz 9 Nisan 2004. Bu tarihten sonra hükümet taraflara taahhüt vereceğinden geriye dönüş şansı sadece referandum olacak. Referandumun hangi şartlar altında yapılacağını hepimiz tahmin ediyoruz. Bütün şer güçleri evet dedirtmek için keselerin ağzını açacak ve sözler verilecek sonuçta cahil halk 'evet' diyecek. Ne yapacaksak 9 Nisan'dan önce yapmamız gerekecek.

Referandum planı bozdu
24 Nisan 2004: Bugün Kıbrıs'ta referandum yapılıyor. Gece yarısı sonuçları, Türk tarafı yüzde 65 evet ve Rum tarafı yüzde 75 hayır. Böylece Kıbrıs'ta hiçbir değişiklik olmadı ama Rumlar AB'ye girecek. Akşam Jandarma Genel Komutanı'nın evinde yemeğe gittik. Genelkurmay Başkanı gittikten sonra aramızda konuştuk. Anladığım kadarı ile Jandarma Genel Komutanı ile Hava Kuvvetleri Komutanı hâlâ bozuklar. Amaçları illa darbe yapalım ve AKP'yi uzaklaştıralım. Yapalım da, Kara Kuvvetleri Komutanı olmazsa nasıl olur, bunu düşünen yok. Hava Kuvvetleri Komutanı'nı fena bozdum, zira vatanını sadece o seviyor ve ona destek verilmiyormuş pozlarında. Üstelik ne söylediğini kendisi de anlamıyor. Şener hâlâ darbeye ümidini bağlamış durumda. Bana "Çok erken çözüldük, daha direnmeliydik" demez mi.

Eruygur'un tek komutanlı ikinci darbe hazırlığı

Günlüğe göre Şener Eruygur, diğer komutanlara, tutumlarına göre kodlar vermiş.

AKP'ye karşı geliştirilen 'Sarıkız' adlı eylem planı Kıbrıs'taki referandumun ardından çözülse bile, Özden'in günlüğüne göre darbe planlarının sonu gelmedi. Adı 'Ayışığı' olan ikinci darbe planının asıl mimarı, dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur. İddiaya göre Özden, Eruygur'un hazırladığı darbe planına ilişkin 14 Ekim 2004'te günlüğüne şu notu düşmüş: "Fenerbahçe'ye Aytaç (Yalman) Paşa'lara gittim. Daha çok o konuştu. 'Şener bizden habersiz darbe planı hazırlatmış. Adı da 'Ayışığı'. Darbede kimin başkan olacağı belli değil. Hepimize davranışlarımıza bir kod adı vermiş. Havacı (İbrahim Fırtına) ona destek verdiği için o anlamda, bizler ise sana karşıt anlamda, bana da belli değil anlamda kodlar vermiş. Bu plan GB'nin (Genelkurmay Başkanlığı) elinde olduğu gibi içlerinden biri tarafından sızdırıldığı için MİT ve hükümetin de elinde varmış. İkinci bir planda ise senle ben gösterilmiyoruz, sadece havacı var."
Alıntı ile Cevapla