Annem derdi ki: “kızım biraz yavaş bas şu topuklarının üstüne, dan dan ne o öyle ev sallanıyor resmen, çok kaba yürüyorsun seni kimse almayacak evde kalacaksın.”
Babam ise; “iyidir iyidir, bastığı yerden ses gelir” demişti.
İkisinin dediği de olmadı; ne evde kaldım, ne de bastığım yerden ses geldi.
Ama topuklarım bu ara bir işe yaradı, üstlerinde döndüüüüm… veeee … işimi değiştirdim. Zaman içerisinde başka şeyleri de değiştiririm; yavaş yavaş ölmemek için. Kimbilir belki de aniden giderim.
Umutlarım hiç değişmedi hep aynı, sadece umuda çıkan yollar farklılaştı.
AKP yi kendime örnek aldım.
Onların bir amacı vardı. Laik düzeni değiştirmek.
Benim de var. Kendi düzenimi değiştirmek.
Bunun için elbette plan yaptılar ve uyguladılar.
Ben de bir plan yaptım, uygulamaya başladım.
Bu amaç için uğraştılar, uzaktakilere yakından baktılar, dikkatli, disiplinli ve sabırlı oldular.
Ben de uğraşacağım, sabırlı olacağım.
RTE’ da sanırım benim gibi, sıkı bir arkabahçe takipçisi.
Birkaç beş sene sonra da, yakındakilere uzaktan bakacaklar.
Ben de beş sene sonra İstanbul’a, Ege veya Güney sahillerinden birinden bakmayı düşünüyorum. Bu aralar haritada kendime yer arıyorum. Arada bir dergilere bakıyorum, Çeşme Alaçatı fena değil gibi…bakalım…kısmet.
Peki ya…CHP ve ne yazık ki diğerleri????
Sanırım onların ciddi bir amaçları yoktu.Eğer uzlaşmamak bir amaçsa, o zaman durum başka.
Halleri belli, meydanlarda, televizyonlarda, gazetelerde, panik içersinde, başı kesilmiş tavuk gibi. “Demir tavında dövülür” demişler, boşuna söylememişler, bana göre bir hayli geciktiler.
“Hayatta hiçbir şey için geç değildir” demek böyle bir durum için geçerli mi???
İçimden bir ses diyor ki…laik düzen gidecek gitti, eli kulağında. Bu içimden gelen ses nedense hep doğru söyler, beni hiç yanıltmaz. Seçimlerden sonra; yanılmışım, diyebilmeyi çok ama çok isterim…yanılmayı hiç bu kadar istememiştim.
Diyorum… ve bir daha bu konudan bahsetmek istemiyorum. Sadece konuşmak beni üzüyor. Sadece konuşmak ve bir şey yapmamak. Memleketi lafla kurtarmaya çalışmak. Hani icraat dese birisi, söyleyecek tek lafım yok. Ancak sandık başında konuşmam gerekir, diye düşünüyorum. Ama hemen belirtmek isterim ki ”Bir elinde cımbız, bir elinde ayna, umurunda mı dünya” şeklinde de değilim.
Zaman zaman kulağımda annemin, babamın söylediği laflar. Hani, aslında onlar bir şey bilmezdi yaa sözüm ona…aslında ne çok şey biliyorlarmış yaşımdayım.
Babam, bir şey daha demişti; “bir kadın tek başına düzenli bir orduyu bozabilir, hele …. yere yakınsa”
Haklıymış.
|