Esasında
Esasında…
Esasında ne?
Esasında bir şeyler yazmak, aklıma gelenleri, aklımdan geçenleri, yaşadıklarımı, olmasını veya olmamasını arzu ettiklerimi, şunu, bunu, kâğıt yerine şu beyaz word sayfasına aktarmak için bilgisayarın başına geçtim ve en başa yazdığım kelimeyi iştahla yazdım ve işte orada öylece kaldım.
Uzunca bir süredir buraya bir şey yazmıyorum.
Üstelik yazma eylemimin beni biraz dağıtıp, kırışıklığımı düzelttiğini bildiğim, bu nedenle yazmaya can attığım halde yazamıyorum.
Ortalık; mahkeme, dava, hakim, savcı, adliye, fezleke, tutanak, ifade kaynıyorken “Tavuk kıçına bakmış, yaram var sanmış” misali kendi “davamı” yazmanın alemi ne? Heyecanı olmadığı gibi insan hicap bile duyar.
Nanelerimi yazsam gene öyle.
Borsacı olamadık ama serden seradan diyerek burada bir şeyler yazdık.
Fena mı oldu, yoo hayır, hem yazarak ben rahatladım hem üç-beş arkadaş edindik, kimileriyle tanıştık, kimileriyle yazıştık, kimileriyle günün birinde buluşuruz diye randevulaştık, günler gelip geçti böyle.
Elimizden tutup, bizi buraya getiren ali hoca, sanki iskelede dolaşırken birden arkamdan ittirip tüydü.
İlk zamanlar dert etmedik desem yalan olur, kendisine de dert ettiğimizi söyledik ama boşmuş, boşunaymış. Kalbi bizimleymiş, arka bahçeye arkadan bakıyormuş.
Yazmışsak bir şeyler okuyor, gerekiyorsa yorumunu telefonla yaparak gazımızı alıyor, Kandil geceleri kandil olmakla günah çıkardığını sanıyor.
******
Tür: Microsoft Office Word Belgesi
Yazarlar:User
Boyut:15.0 KB
Değiştirme tarihi: 17.1.2014 22:27
Kafam şişmişti, masada bir şeyler yazıp, çizip, hesaplamaktan kulunçlarıma da bir ağrı saplanmıştı, bilgisayarda ne kadar açık dosyalarım varsa hepsinin sağ üst köşedeki çarpısına hışımlı bir cakayla tıklarken küfrediyordum, küfürlerimin en hafifi ise “edeyim yaptığım işe” idi.
Ekran kısmen temizlendi, karşımda sadece masa üstü görüntüsü vardı, arkama yaslandım, bir türlü bırakamadığım sigaradan bir tane yaktım, gerindim, boynumu sağa sola, oyana buyana çevirip ağrılarımı azaltmaya çalıştım.
Sigaranın yarısına kadar ne düşündüğümü bilmeden öyle aval aval bakıyordum ki, bilgisayarın masaüstü ekranında “Esasında” başlıklı Word sembolünü gördüm. Üzerine fareyi sürükledim tıkladım, demek ki mecalsizlikten çift tıklayamamışım, belgenin altında küçük sarı bir çerçeve açıldı, okudum ve “vay anasını” dedim, “zaman ne çabuk geçmiş.”
Ben böyle bazen yazmaya heves ediyorum, sonra nasıl oluyorsa bir bokluk çıkıyor, bir şeyler ters gidiyor ve yarım kalıyor. Eğer olgunlaşmış ya da sonuna gelinmiş bir şey ise yazdığımı kaydediyorum sonra devam ediyorum, kaldığım yerden. Değilse, gözünün yaşına bakmadan “save” etmeden kapatıyorum.
Meğer yazdıklarımı da kapattım sanarken kaydetmişim.
Neyse diyeceğim o ki, yazmaya, sohbete, bir şeyler demeye, anlatmaya zaman ayıramamışım.
Bir yerlerden başlamak, bir ucundan tutmak gerek. Hele ki, ali hoca bile şu kadar zamandan sonra bahçenin arkasına gelip bir merhaba demişken…
-Numarasız-
|