Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe Forumu - Tekil Mesaj Gösterimi - Tencere
Konu: Tencere
Tekil Mesaj Gösterimi
  #302  
Eski 04-09-2008, 21:30
Ramo - ait Avatar
Ramo Ramo bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 603/2786
438 Mesaj ına 2346 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Orhan Pamuk’un sırrı!

Romancı olacağına pazarlamacı olsaydı da “Nobel” alırdı. Yüksek kabiliyet, bulunmaz yetenek. Her şeyi pazarlıyor. Ve başarıyor. Pazarlamacıların kralı olurdu. Dünyanın en büyük şirketinin CEO’su yaparlardı, pazarlama nobelini de ona verirlerdi.

Çürümüş maydanoz.

Kokmuş köfte.

İçi geçmiş karpuz.

Küflenmiş ekmek.

Bunlara müşteri çıkmaz, kimse almaz. Orhan Pamuk’u “çürük maydanoz-kokmuş köfte-içi geçmiş karpuz-küflenmiş ekmek”leri pazarlama göreviyle görevlendirin cansız duyguları tetikler, ölmüş talepleri parlatır, bitmiş beğenileri canlandırır sadece Türkiye tüketicisine değil bütün dünyaya “çürük maydanoz-kokmuş köfte-içi geçmiş karpuz-küflenmiş ekmek” satardı.

Yemezlerdi.

Yiyemezlerdi.

Fakat satın alırlardı.

Bu çarpık, hastalıklı, özürlü durum ancak ve ancak Orhan Pamuk’un “pazarlamacılığı” sayesinde olur. Romanlarını alanlar, 30 sayfasını okuduktan sonra bırakıyorlar, fakat yine de almaya devam ediyorlar.

Esasen gerçeği çarpıtan bir kokmuş propaganda olan “Türkler tarihte 1 milyon Ermeni’yi kestiler, öldürdüler” iddiasını Orhan Pamuk, ortaya bilgi, belge koymadan, müthiş pazarlamacılığı sayesinde bütün dünyaya yedirdi ve Nobel’i de aldı.

Büyük businessman.

Müthiş iş adamı!

Şimdi yeni bir pazarlama uğraşına girdi, bir haftadır gazete manşetlerinden inmiyor, TV’lerde “bir kez seyrettik Orhanımız’a doyamadık, tekrarı yayınlansın” programlarında “İstanbul’un küçük burjuva semti Cihangir’de babası top atınca fakir kalmış güzel bir kıza baba parasıyla zengin olmuş bir ibiş erkeğin aşkını” tezgâha koydu, satıyor.

Arsız bir pazarlamacı oldu!

Müşterinin önünü kesiyor.

Kolundan çekiştiriyor.

Malı gözüne sokuyor.

Porno ağırlıklı olduğu anlaşılan yeni 500 sayfalık romanı için izin vermiyor ki “bu iyi bir edebiyat ürünü müdür, yoksa zengin erkek-fakir kız konularını milyon defa işlemiş Yeşilçam filmlerinin çok kötü bir edebiyat salçalı kopyası mıdır” okuyan karar versin.

Okuru aptal yapıyor.

Okuru embesil sayıyor.

Dün bir, bugün iki. Okur daha romanı okumadı. Yazar alıyor karşısına “Orhan Pamuk büyük romancıdır ezberine teşne” magazinci kadın gazetecileri, “son romanını kaç yılda yazdığını, daktilo ve bilgisayarla değil mürekkepli kalemle yazdığını âşık olduğu kızın küpesini, sütyenini, külotunu, büfe üzerinde duran biblo köpeğini çalarak biriktiren zengin adamın, kızın bekâretini nasıl bozduğunu, kapalı toplumlarda bekâretin, açık toplumlardaki bekâret anlayışından farklı olduğunu” uzun uzun anlatıyor.

Ve gazetelere manşet.

TV’lere söyleşi.

Ayıptır.

Romanına güveniyorsan biraz zaman ver, okur okusun. Sen sonra konuş. Gerçek bir edebiyat adamına yakışan bu tavrı göstermek yerine, satışı artırmak için “romanın kahramanı Cihangirli fakirlemiş kızın küpesini, kolyesini, reçel yapmak için kullandığı ayva rendesini, hela taşının sifon zincirini” topladığını, bunlardan bir müze kuracağını ve kitabı satın alanların bu müzeye ilk girişinin bedava olacağını anlatıyor.

10 yıldır küpe topluyormuş.

Fakat ortada müze yok.

SPK’nın harekete geçmesi gerekir. Orhan Pamuk’un kurulmamış bir müzenin giriş biletini kitabın içinde bir lotarya olarak sunması, halktan para toplama kanununa girer. Savcıların harekete geçmesi gerekir.

Sırrı: pazarlama!

Yüksek kabiliyet!

Bulunmaz yetenek!

Pazarlama kralı!


Necati Doğru /Vatan
__________________
Yaşadıklarını kar sanma yanına...
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna
Ne kadar yaşarsan yaşa
Sevdiğin kadardır ömrün...

Can Yücel
Alıntı ile Cevapla