Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe Forumu - Tekil Mesaj Gösterimi - Tarih Yapraklarından
Tekil Mesaj Gösterimi
  #30  
Eski 04-04-2007, 10:52
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23007 Kere teşekkür edildi
Arrow Burma'daki Sahipsiz Türk Şehitlikleri

Burma'daki Sahipsiz Türk Şehitlikleri

Faruk Budak


Bazen yabancı bir ülkeye yaptığınız bir gezi sizin için inanılmayacak derecede sürprizler içerebilir. Ne kadar araştırırsanız araştırın belki de hiç duymamış olduğunuz olaylarla, yerlerle karşılaşabilirsiniz. Benim için böyle bir şey Burma’da başıma geldi.

Burma, sonradan değiştirilen ismiyle Myanmar, yurdumuzdan 7500 km. mesafedeki bir Güneydoğu Asya ülkesi. Birçoklarımızın yerini bile bilmediği bu uzak ülkede, 1500 kadar Türk askerinin şehit olarak yattığını maalesef çok az insan biliyor.

Birinci Dünya Savaşı’nda Irak, Suriye, Filistin ve Arabistan cephelerinde Osmanlı ve İngiliz orduları arasındaki çarpışmalar sırasında İngilizlere tutsak düşerek üzerinde güneş batmayan Britanya İmparatorluğunun bir sömürgesi olan Burma’ya getirilen 12 bin askerimiz yol, demiryolu, köprü ve suni göl yapımında işçi olarak çalıştırılmışlar. Kesin sayısı tam olarak bilinmemekle birlikte 1500 kadarı, bu ülkedeki esaret dönemleri sırasında salgın hastalıklara ve çok ağır çalışma şartlarına dayanamayarak şehit düşmüşler, çalışmayı reddedenler öldürülmüş. Sağ kalmayı başaranların da Türkiye topraklarına dönüp dönmedikleri kesin olarak bilinmiyor.

Haziran 2002’de Burma’ya yaptığım gezi sırasında bir tesadüf neticesinde bu şehitliklerden birini (Thayet Myo’daki şehitliği) ziyaret etme şansını yakaladım. Yaklaşık seksen metreye seksen metrelik bir alan. Yaklaşık bir metre yükseklikteki ve sıvasının yer yer döküldüğü tuğla duvarın ardındaki şehitlik, inanılmayacak bir haldeydi. Bütün mezarlık alanı ekilmişti ve her yer, bel hizasına kadar ulaşan yeşil yapraklı bir bitki ile doluydu. Kitabeye ulaşacak bir yol bile yoktu. İnsan nereden geçeceğini şaşırıyordu. Bitkilerin içine girip dikkatlice yürümeye başladım. Bir mezar taşına çarpıp kırmak, asla istemediğim bir şey. Kitabenin ön yüzündeki mermer levhada yer alan yazıların çoğu silinmiş. Yuvarlak mezartaşlarında Ali, Osman, Süleyman isimlerini okudum. Genellikle 1916 yılının Mart, Nisan aylarında bu topraklarda ölmüşler.

Türkçe ve Burma dilinde yazılmış, yer yer siyah yazıları dökülmüş kitabede şöyle yazıyordu. “Birinci Dünya Savaşı’nda Irak, Suriye, Filistin ve Arabistan cephelerinde Osmanlı ve İngiliz orduları arasındaki çarpışmalar sırasında İngilizlere tutsak düşerek Burma’ya getirilen ve burada şehit düşen aziz Türk askerlerinin anısına”...

Şehitliğin uzun yıllar ihmal edilmiş oluşu gerçekten çok üzücüydü. Türk askeri, seksen yıldan daha fazla bir süre, orada unutulmuş bir vaziyette, bakımsız bir şehitlikte yatıyordu. Şehitliğin bu içler acısı durumunu gezim sırasında hemen üst düzey generallere ve tüm şehitliklerimizden sorumlu olan Milli Savunma Bakanlığına bildirdim.

Üç yıl sonra Ağustos 2005’te aynı şehitliği ikinci kez ziyaret ettim. İkinci ziyarette durum daha da vahimleşmiş. Çaresizliğimin verdiği üzüntü uç noktalarda. Mezartaşlarını bulmaya çalışıyorum ama çoğu ya kaybolmuş ya da parçalanmış. Var olanlar da yeşil bitki örtüsünün altında kalmış. Üzüntülü, kırgın ve kızgınım.

Bir şehitlik böyle olmamalı. Bu kadar sahipsiz kalmamalı. Türk Devletini harekete geçirebilmek için üç yıldır uğraşıyorum. Şehitliklerden sorumlu olan Milli Savunma Bakanlığına yaptığım müracaat dikkate alındı. Restorasyon için ayrılan bütçe Dışişleri Bakanlığına devredildi ama akredite olan Bangkok Büyükelçiliğimiz bu ödeneği kullanamadığı için parayı 2004 yılı sonunda Ankara’ya geri gönderdi. 2005’i kaybettik. MSB ilgilileri, 2006 bütçe yılında bu parayı göndermek için hazır bekliyor. Tek sorun, Dışişleri Bakanlığımızın gerekli restorasyon iznini alması.

Koskoca üç yılı kaybettik. Tüm müracaatlarıma rağmen ortada hiçbir şey yok. Her geçen gün de şehitlikteki mezartaşları, üzerinde tarım yapılması nedeniyle kırılarak toprağın içinde parçalanıp kayboluyor.

Bu seferki gezimde amacım diğer şehitliklerin de yerini bulabilmek. Ülkenin ikinci büyük şehri Mandalay yakınlarındaki Meiktila kasabası, Kızılay arşivlerine göre ikinci büyük şehitliğimizin olduğu yer. Orada gördüğüm manzara maalesef daha da içler acısı. 1947 yılında, ülkenin İngiliz sömürgeciliğinden kurtuluşu sırasında Burmalı askerlerin parçaladığı mezartaşlarından sağlam kalabilmiş 192 tanesi, kasabanın imamı tarafından caminin arka tarafına taşınmış. Şimdilerde şehitliğin yerinin belli bile olmadığı bu mezarlıkta 800’den fazla askerimizin yattığı biliniyor. “Kabirsiz yatan şehitlerimiz” sözü tam onlara uygun.

Meiktila’daki caminin arka duvarına dizilmiş mezartaşları neredeyse altmış senedir orada hüzünle bir gün tekrar eski yerine dikileceği günleri bekliyor.

Tespit edebildiğim kadarıyla Meiktila ve Thayet Myo’nun dışında Schwebo ve Kalaw kasabalarında da küçük şehitlikler var. Ülkenin kuzeyindeki Schwebo’da, şehitlerimizin mezarlarının da yer aldığı eski müslüman mezarlığı iki sene önce kadar Burma yetkilileri tarafından buldozerle yıkılmış ve maalesef geriye hiç bir şey kalmamış. Burmalıların bana söylediği, “sürgüne gönderilmiş önemli bir Osmanlı Prensi de orada yatıyordu” sözleri, hiç şüphesiz ki bizim askerlerimizin başındaki komutanlardan biri için söylendi.

Askeri hükümetin verdiği yirmi dokuz günlük vize süremi sonuna kadar kullanıp bu ülkeden ayrılırken ister istemez içimden bir şeyler kayıp gidiyor. Bizden kilometrelerce uzakta da olsa kendi vatan evladımıza, kendi askerimize bu kadar duyarsız olmamalıyız. Türk Devleti artık onlar için ciddi bir şeyler yapmalı...


http://www.fotografya.gen.tr/cnd/index.php?solanrenkler
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla