Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe Forumu - Tekil Mesaj Gösterimi - Guruba gush’bakışı....
Tekil Mesaj Gösterimi
  #497  
Eski 25-10-2007, 09:46
meraklı - ait Avatar
meraklı meraklı bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Dec 2006
Bulunduğu Yer: Koşuyolu
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 287/1518
251 Mesaj ına 1077 Kere teşekkür edildi
Exclamation Evlat kokusu

Gün olur ki çocukluktan gençliğe geçtiğimizde sıkı temiz ve canlı hayalleri gerçekleştirme arzusuyla yanıp tutuşurken, aile kurarız; eşimizi önceleri el üstünde taşır sonra paylaşamıyoruz anlaşamıyoruz, yöre gereği, töre gereği evlendik, geçinemiyoruz- para yetmiyor, iletişim yok-ayrı hayatları aynı mekanda yaşıyoruz diyerek hayatımızı bir şekilde idame ettiririz. Bu arada bir de çocuk yaparız…ve hatta iki-üç….Erkek olur, kız olur…Sözüm erkek olanlara- yanlış anlama olmasın erkek evlat sahiplerine….

Bebekti; kucağına aldı, göğsüne bastı, emzirdi. Kokladı uzun uzun, teninin kokusu, saçının lülesi, ellerinin minik gücünü sevdi..Evlat kokusu….O, her insana has ten kokusunun daha bebeklikten belirip büyüdükçe oturduğu, neredeyse hayata bakış açısının da rengini yarattığı bir koku. Hiçbir anne, erkek evladını ,o kadar göğsünde sakladığı, koklayıp sardığı bu küçük canlıyı, vatani göreve gönderirken “acaba sağ dönecek mi” ihtimalini düşünsün.

O da düşünmedi…Oğlu yetişti, askerlik çağına geldi. Acemi birlikten Doğu’nun karakollarına gitti. Yapılıydı, güçlüydü ama toydu. Ne kadar yetişkin arefesinde olsa da o da bir ana kuzusu idi. Okullarında hep tarihindeki kahramanlıkları okuyarak, devletinin Osmanlı olmazdan önceki oba kültürünün zaferleriyle büyümüştü. Atatürk’ün o idealist, istikrarlı, vazgeçmez ve yıkılmaz iradesini okumuştu. Okuduklarında yaşamıştı hep. Vatanının nasıl badirelerden sonra, halk olarak kendisinin ve birlikte yaşadığı toplumun nasıl eziyetler sonrası kazandıklarını yaşadığını duymuştu hep… O da bu aşkla ve vatani görev duygusuyla taburunun başında dağlarda iz sürüyordu şimdi. Komutasındaki kendi yaşıtları ,rütbesinin sorumluluğunda o da vatani görevini yapıyordu artık. Ülke bütünlüğünü tehdit eden iç ve dış nifaklarla çarpışmak zorundaydı. Dağlarda gece ve gündüzün birbirine geçtiği, uykusuz ve alışamadıkları arazi ortamında karşılaştılar bir anda düşmanla. Haince sıkıştırılmışlardı. Ateş başladı, ilk şaşkınlık atılır atılmaz karşılıklı silahlar konuşmaya başladı. Düşman tecrübeli, düşman hırslı, düşman nefret dolu saldırdı. Gencecik fidanlar tek tek düşmeye başladı soğuk ve kuru toprak üzerine. O dar boğaz vadide sel oldu taze kanlar, aktı, kudurdu toprak. Güneş çıkamadı kara bulutların ardından, hüzün ve hasat….

Haberler son dakika gündem girdiler…Kadın olduğu yerde kalakaldı, anaydı . Uzaklara gitti, kasıldı, birçığlık boğazında düğümlendi. Gözleri acımaya başladı, vücudu bir pelte, hareketleri ağırçekim bir film gibi geldi kendisine . Sanki o kendisi değil de dışarıdaki gözdü izleyen. Evladının kokusu burnunu yakmaya başladı, bunun için miydi , yitsin gitsin elinden uçsun diye miydi…. Tesellisi şehitlik mertebesi…O şimdi “şehit anasıydı” ….Olmaz mı olsundu…Canının parçası yoktu…hayatının kokusu yoktu, gücü yoktu…Varolan devleti yoktu ki, olmayana kurban olmuştu…

Analar ne için vardı, canlarının parçasını helal etmeye, vatan bütünlüğüne, özgürlüğe, ideale, daha iyi ve demokrat bir yönetime kurban vermeye………….

Ve suskunluk bir çığlıktır ; Duyulması farz olan…Başımız sağolsun…………..

Not: Ah be alihocam nerelerdesiniz...şimdi okunası ne hikayeleriniz vardı ki mahzun bırakmaktasınız....
Alıntı ile Cevapla