Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe Forumu - Tekil Mesaj Gösterimi - Gündemden Düşmeyenler
Tekil Mesaj Gösterimi
  #5  
Eski 21-03-2006, 19:57
horcan horcan bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 50/46
0 Mesaj ına 547 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Şemdİnlİ

GENELKURMAY AÇIKLAMASI YA DA "HUKUK MUHTIRASI"...

Şemdinli İddianamesi üzerine dün Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan açıklama dikkatle okunduğu vakit, bunun bir "açıklama" nın ötesinde anlam taşıdığı anlaşılıyor..
Eğer 6 maddelik açıklamanın 3.maddesi ile yetinilmiş olsaydı, bu bir "açıklama" sayılırdı. Söz konusu 3.madde aynen şöyle:

"Yapılan detaylı inceleme ve ulaşılan sonuçlar ışığında, Genelkurmay Başkanlığı'na intikal ettirilen dosyalar kapsamındaki soruşturulması Genelkurmay Başkanı'nın yetkisine giren personel için, daha önce askeri yargıya intikal ettirilmiş olanlar hariç, soruşturma açılmasına gerek olmadığına karar verilmiştir."

Yani, Şemdinli İddianamesi'nde adı geçen Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt hakkında bir soruşturma açılmayacak. Bu tamam. Ancak, Genelkurmay Başkanlığı açıklamasının diğer bölümleri, bizzat İddianame üzerinde "değerlendirme" de bulunuyor ve o "değerlendirme" den yola çıkarak, hükümete yönelik "talepler" i dile getiriyor ."Değerlendirme" nin ilk bölümü 2.maddenin (a) diye belirtilen fıkrasında. Şöyle:

"Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs olduğu iddia edilen ve kamuoyu tarafından çok iyi bilinen ifadenin, hüküm kurmak amacıyla kasıtlı olarak sadece bir bölümünün dikkate alındığı görülmüştür. İfadenin tamamı dikkate alındığında hükmün ön gördüğü kastın olmadığı açıkça anlaşılmaktadır."

2.maddenin (b) fıkrası daha da sert ifadeler taşıyor:

"İddianamede yer alan ve Cumhuriyet Savcısı tarafından çete kurma fiili olarak bahsedilen bir diğer suçlama ile ilgili olarak halihazırda askeri yargıda devam etmekte olan bir hazırlık soruşturması olmasına rağmen, aynı konuda ve aynı şahıs tarafından verilen yeni ifadelere itibar edilerek, hiçbir maddi delil ve bulguya dayanmaksızın bir yüksek rütbeli komutan adının da aynı suçlamalara yeni bir olay gibi dahil edilmesi, hukukun etik kurallarının dışına çıkıldığını göstermiştir."

Aynı maddenin (c) fıkrası giderek sertleşerek "değerlendirme" yi İddianame hakkında bir "hüküm" e dönüştürüyor:

"Dosyada yer alan ihbar mektubunda imzası dahi olmayan ve vermiş olduğu adresin sahte olduğunu mülki makamların resmi yazısı ile teyit ettirmiş olduğumuz bir şahsın hiçbir somut delile dayanmayan hayali iddiaları üzerine Türk Silahlı Kuvvetlerinin bazı mensupları hakkında görevi kötüye kullanma, rüşvet ve kaçakçılık gibi çok ağır suçlamalar yapılarak vahim bir hukuki hata işlenmiştir."

Bir sonraki (ç) fıkrası, jandarmayı korur mahiyette. Ardından gelen (d) ve (e) fıkraları ise, Şemdinli İddianamesi'ni hazırlayan Van Cumhuriyet Savcısı'nı hedef alıyor:

"d. İddianameyi hazırlayan Cumhuriyet Savcısı; kendisine ulaşan iddia, ihbar ve şikayetlerden Genelkurmay Başkanlığının yetkisine girenleri, soruşturma yapmaksızın ve hiçbir hüküm sergileyici ifade kullanmadan, olduğu gibi, yetkili makam olan Genelkurmay Başkanlığına göndermesi gerekirken, yasal yetkilerini aşarak kendisine göre suç tanımı yapmış ve bunu olmaması gereken bir şekilde iddianamesine yansıtmıştır.

e. İddianamede yer alan usul ve maddi hatalar ile noksanlar dikkate alındığında, bir Cumhuriyet savcısının bu derece hukuk bilgisinden yoksun veya tecrübesiz olamayacağı, bu bariz hataları yapması için, belli bir görüşün temsilcilerinin kamuoyuna da yansımış etki ve telkinleri altında kalmış olabileceği değerlendirilmektedir."

Bunun ardından gelen (f) fıkrası da, Van Cumhuriyet Savcısı'nın "amacı" na ilişkin bir "kanaat" ifade etmekle birlikte, gerçekte bir "hüküm" niteliği taşıyor:

" Muhteva olarak bu iddianamenin söz konusu bölümlerinin maksadını aşan, hukuki olmaktan çok siyasi içerikli, bazı mensuplarını hedef alarak Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratmaya ve terörle mücadeledeki azim ve iradesini zayıflatmaya yönelik olduğu kanaatine varılmıştır."

Bunun ardından 4.maddede Türk Silahlı Kuvvetleri'nin durumdan "rahatsızlığı" dile getirilerek, 5.maddede açıklamanın "crescendo" suna varılıyor ve açıklama, hükümete dönük bir "hukuk muhtırası" niteliğine bürünüyor:

"Türk Silahlı Kuvvetlerine yapılan bu haksız ve maksatlı suçlamalar karşısında öncelikle anayasal sorumluluğu olanların tavır almaları, bu saldırıyı bütün yönleriyle ortaya çıkarmaları ve arkasındaki çarpık zihniyetin temsilcilerini makam, statü ve konumları ne olursa olsun kamuoyuna açıklamaları ve haklarında işlem yapmaları gerekmektedir. Bu çerçevede, iddianameyi hazırlamış olan Cumhuriyet Savcısı hakkında ilgili makamlar nezdinde gerekli girişim tarafımızdan yapılmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri kendisine karşı düzenlenen bu girişimlerin tümüyle farkındadır ve yasal yollardan sonuna kadar da takipçisi olacaktır."

Burada bir "talep" var. Öncelikle "anayasal sorumluluğu olanların" -bunu hükümet diye okumalıyız- bu "saldırı" yı "bütün yönleriyle" ortaya çıkarmaları isteniyor.

Yani, Genelkurmay Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bir "saldırı" olduğu kanısında ve hükümetten bu "saldırının arkasındakileri" ilan etmesi beklentisinde. Bununla da kalmıyor; bunların "makam, statü ve konumları ne olursa olsun" haklarında "işlem yapılmasını" gerekli görüyor.

"Makam, statü ve konumları ne olursa olsun" dan, bakan, milletvekili ne olursa olsunu anlamalıyız. Hükümetten, kendi saflarında "temizlik" anlamına gelecek bir "yaptırım" çağrısını da soyut bir çağrı olarak bırakmıyor. "Türk Silahlı Kuvvetleri kendisine karşı düzenlenen bu girişimlerin tümüyle farkındadır ve yasal yollardan sonuna kadar da takipçisi olacaktır" denilerek, "îşin peşinin bırakılmayacağını" vurgulamış oluyor.

Tabii ilginç olan "bu girişimlerin tümüyle farkındadır" ibaresindeki "bu konunun arkasında kimler var, biz biliyoruz" anlamı.

Tümüyle ele alındığında, bu Genelkurmay açıklamasıyla birlikte, siyasi yaşamımızda yeni bir "muhtıra" ile karşı karşıyayız. 12 Mart Muhtırası'ndan da, 28 Şubat MGK kararlarından da farklı. Yine de bir tür "muhtıra". 5.maddenin sonundaki "yasal yollardan sonuna kadar takipçisi olacağız" sözcüklerinden, bunun bugüne dek pek örneği olmayan bir "hukuk muhtırası" olduğu sonucuna varabiliriz.

"Siyasi sonucu" nu görmek için ise erken. Hükümetin takınacağı tutumu görmek gerekiyor. Ancak, şurası kesin ki, Ak Parti hükümeti ile simgelenen "sivil otorite" ciddi bir "zemin kaybı" yaşamakta.


Cengiz ÇANDAR
Alıntı ile Cevapla