Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe Forumu - Tekil Mesaj Gösterimi - Sağlığımıza dikkat
Tekil Mesaj Gösterimi
  #2  
Eski 17-04-2007, 21:35
Master - ait Avatar
Master Master bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Bulunduğu Yer: Kalamış
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 6.503/2290
5427 Mesaj ına 23006 Kere teşekkür edildi
Arrow Artısıyla Eksisiyle Kafein

Kafeinin tansiyona ya da adet öncesi sendroma etkisi var mı? Kalp ve mide için
zararlı mı? Baş ağrısı veya bağımlılık yapar mı? Uykuya, mesane sorunlarına, panik
atağa etkisi ne? Herşeyden önce psikolojik bir canlandırıcı olan kafeinle ilgili
yapılan araştırmalardan çıkan sonuçlar...


Yakın zamanda yapılan bir araştırma, hamileliğin ilk dönemlerinde kafein
kullanımının düşük tehlikesini artırdığını gösterdi. Journal of American Medical
Association (JAMA)da yayınlanan araştırmada, hamileliklerinin ilk üç ayında düşük
yapan 550 İsveçli kadın incelendi ve elde edilen veriler düşük yapmayan 950
kadınınkilerle karşılaştırıldı. Sonuçta, günde 1-2 fincan kahve içen kadınlara
düşük yapma riskinin hiç içmeyenlere kıyasla yüzde 30 daha fazla olduğu gözlendi.
Kahve tüketimi günde 4 fincana çıktığında risk yüzde 40'a yükseldi. Günde beş
fincanın üzerinde kahve içenlerde ise yüzde 220 oranında bir artış hesaplandı.


Bu duruma neden olan faktörler bilinmemekle birlikte, hamile kadınların
metabolizmalarının kafeini çok daha yavaş özümsediği biliniyor. Plasentaya nüfuz
eden kafein, korunmasız olan fetus üzerinde toksik bir etki yaratıyor.


Hamile kalmaya çalışanlarda da kafeinin olumsuz etkisi olduğu biliniyor. Daha önce
yapılan çeşitli araştırmalar, günde 2,5 fincanın üzerinde kahve içen kadınlarda
kısırlık oranının daha yüksek olduğunu göstermekteydi. Bu nedenle bebek sahibi
olmak isteyen kadınlara, bir süreliğine kahveden uzak kalmaları tavsiye ediliyor.


Amerikan İlaç ve Gıda İdaresi'nin bu konuda resmi bir açıklaması bulunmamasına
karşın, gebelik süresinde kafeinden mümkün olduğunca kaçınmak akıllıca olacaktır.


Ne Kadar Kafein Alıyoruz?
İstatistiklere göre kadınların günlük ortalama kafein tüketimi 280 mg olarak
ölçülüyor. Bu miktar, 2-2,5 fincan kahveye eşdeğer. Kafein tüketiminin büyük kısmı
kahveden kaynaklansa da, yegane kafein kaynağı kahve değil; karbonhidratlı
içeceklerde de önemli oranda kafein bulunuyor. Yine çay da önemli bir kafein
deposu; rengi koyulaştıkça içerdiği kafein miktarı artıyor. Şirketler, kafeini
tadı için kullandıklarını söyleseler de, araştırmalar asıl nedenin bağımlılık
yaratması olduğuna dikkat çekiyor.


Hangi içecekte ne kadar kafein var?
Filtre kahve - 135 mg
Hazır kahve - 95 mg
Espresso - 50 mg
Kafeinsiz kahve - 3 mg
Kola - 46 mg
Portakallı gazoz - 40 mg
Gazoz - 54 mg
Demlenmiş çay - 35 mg
Yeşil çay - 25 mg
Poşet çay - 25 mg
Sütlü kakao - 8 mg
Kahveli dondurma - 85 mg
Bitter çikolata - 31 mg


Kafein Sağlığa Zararlı mı?
Kafeinin kanser riskini artırdığına ilişkin hiçbir kanıt bulunmuyor. Ancak kanser
denildiğinde kadınların ilk aklına gelen kanser türlerinden bir meme kanseri; ve
kafeinin meme dokusunu etkileyerek kist oluşumuna neden olduğu yolunda söylentiler
dolaşıyor.


Kafein almayı bıraktıktan sonra kendilerini daha iyi hissettiklerini söyleyen
hastalar yok değil. Öte yandan Amerikan Beslenme Derneği tarafından yürütülen bir
çalışma, kafeinin göğüs dokusu üzerinde herhangi bir etkisi bulunmadığını
gösteriyor.


Ancak bu konuda da tam bir görüş birliğine varılmış değil. Daha eski araştırmalar,
günde 500 mg'ın üzerinde - beş fincandan fazla kahveye eşdeğer - kafeinin kist
oluşumu riskini artırdığını göstermekteydi. Bu durumda verilebilecek en akla yakın
tavsiye, kist oluşumuna yatkın olan ve göğüslerinde ağrı ve şişlik hissedenlerin
kafein tüketimini sınırlandırmaları olabilir.

Kemik Erimesine Yol Açar mı?
Kafeinin vitamin ve minerallerin (özellikle de kalsiyum ve demir) emilimini bloke
ettiği biliniyor. Ayrıca diüretik etkisi nedeniyle kalsiyum depolanmasına olumsuz
etkide bulunuyor; zira kalsiyum idrar yoluya da dışarı atılıyor.

Bu noktada, fazla kafein tüketiminin kemik yoğunluğunu azalttığını düşünmek akla
yakın. Öte yandan Penn State College'de yapılan yeni bir çalışma, normal kafein
tüketiminin kemik erimesine neden olmadığını gösteriyor. Amerikan Ulusal
Osteoporoz Derneği de, kafein ve kemik erimesi arasında herhangi bir ilişkiye
rastlanmadığını bildiriyor.

Bu konudaki endişelerin hedef kitlesi elbette ki yetişkinler. Süt yerine kafeinli
içecekler kullanmaya alışkın olan yetişkin nüfus, yeterince kalsiyum alamıyor. Bu
durumda sütlü kahve içmek, mantıklı bir çözüm olabilir ve ihtiyaç duyulan
kalsiyumu sağlayabilir.

Kafeinin Tansiyona Etkisi Var mı?
Kafein tüketimi kan basıncını birkaç dakikalığına, hatta birkaç saatliğine
yükseltebilir, ancak yüksek tansiyona yol açmaz. Ancak zaten yüksek tansiyonu olan
kişiler yoğun stres altındayken kafein tüketimiyle tansiyonlarının daha da
yükseldiği ve inme riskinin arttığı belirlenmiştir

Kafeinin Kalbe Zararı Var mı?
Kahve çarpıntıya, düzensiz ve hızlı kalp atışına neden olabilir. Bu durum,
aritmisi veya kalp rahatsızlığı olanlar için problem yaratabilir. Washington
Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma, günde altı fincan ve üzerinde kahve
içenlerin kalp krizi geçirme risklerinin arttığını gösteriyorsa da, kafeini tek
başına kalp hastalıklarından veya kalp krizinden sorumlu tutmak yanlış olur.

Kafein Baş Ağrısı Yapar mı?
Kafein, baş ağrılarına karşı kullanılan ağrı kesicilerin etkisini artırır. Ancak
sürekli kullanımı, baş ağrılarının tekrarlamasına neden olabilir. Reçetesiz
satılan ilaçların kafeinle birlikte iki günden daha uzun süre alınmaması gerekir.

Adet Öncesi Sendroma Etkisi Var mı?
İdrar söktürücü özelliği dolayısıyla bir yandan şişkinlikten kaynaklanan
rahatsızlıkların giderilmesine yardımcı olan kafein, diğer yandan kan şekerini
düşürerek adet öncesi sendromu şiddetlendirebilir. Bazı çalışmalar gösteriyor ki,
günde 3-4 fincan kahve içenlerde adet öncesi sendrom şikayetleri üç misli artıyor.


Mesane Problemlerine Etki Eder mi?
Kafein böbrekleri çalıştırarak daha sık idrara çıkmayı sağlar. Bu durum bir süre
sonra mesanede tahrişe ve rahatsızlığa neden olabilir.

Uykusuzluğa Neden Olur mu?
Kafein, uyku hormonu olarak bilinen melatonin düzeyine etki eden bir uyarıcıdır.
Metabolize edilebilmesi için 4 ila 7 saat gerektiği unutulmamalıdır. Ayrıca doğum
kontrol hapı kullanan veya östrojen takviyesi alan kadınlarda bu süre iki katına
çıkar. Bu nedenle öğleden sonra içilen bir fincan kahve geceyarısında uykunun
kaçmasının sorumlusu olabilir.

Ankisiyete veya Panik Atağa Yol Açar mı?
Yüksek dozda kafein, beyin kimyasını etkileyerek anksiyete ve panik atak oluşumunu
güçlendirebilir.

Mideye Dokunur mu?
Kahve, hatta kafeinsiz kahve, midede asit üretimini artırarak yemek borusu ve mide
geçişini etkiler. Bu durum da midede rahatsızlığa ve yanmaya sebep verebilir.

Kafeinin Faydaları
Araştırmalar, kafeinin pek çok olumlu etkisinin de bulunduğunu gösteriyor.
Herşeyden önce, kafeinin psikolojik bir canlandırıcı olduğunu söylemekle
başlayalım. Uyku hali yaratan adenosin adlı bir beyin kimyasalını bloke eden
kafein, düşünsel performansı artırır ve ruh haline olumlu katkıda bulunur. Üstelik
bu etkisini 50 mg'dan az dozlarda (örneğin bir fincan çay ile) dahi gösterir.


Kas koordinasyonunu ve gücü artırır.
Enerji sarfiyatını yükseltir ve daha fazla kalori yakmaya yardımcı olur.
Akciğerlere giden solunum yollarını rahatlatır ve astım krizlerini azaltıcı etkisi
vardır.
Bağırsakları yumuşatıcı bir etkisi vardır. Ancak fazla alındığı takdirde ishale
yol açabilir.
Günde 2-3 fincan kahve içen erkeklerde safrataşı oluşumunu azalttığı görülmüştür.
JAMA'da yayınlanan yeni bir araştırmaya göre kafein tüketimini artırarak Parkinson
riski azaltılabilir.


Bağımlılığa Yol Açar mı?
Kafein de tıpkı nikotin, amfetamin ve kokain gibi bağımlılık yaratan bir madde.
Beyinde dopamin gibi belli bazı sinir iletkenlerini artırarak alışkanlık
yaratıyor. Bir fincanlık bir doz bile bağımlılığa sebep oluyor ve bu miktar
alınmadığı zaman vücutta tepkiler meydana geliyor. Dahası, bütün bu semptomların
ortaya çıkması için yalnızca üç günlük kullanım yeterli.


Belirtilen semptomlar arasında baş ağrısı, yorgunluk, huzursuzluk, depresyon,
konsantrasyon bozukluğu, hatta soğuk algınlığı belirtileri sıralanıyor ve en az
1-2 hafta devam ediyor.


Kafeini Bırakmalı mı?
Bu karar kişiden kişiye değişiyor. Uzmanlara göre kafein tüketiminden uzak durması
gereken kişiler şöyle sıralanıyor:

Hamileyseniz veya hamile kalmak istiyorsanız,
Yüksek tansiyonunuz varsa,
Çarpıntınız varsa,
Midenizde yanma hissediyorsanız,
Panik ataktan şikayetçiyseniz,
Mesane problemleriniz varsa, kafeine dur demeniz iyi olur.
Ayrıca osteoporoz risk grubundaysanız yeterince kalsiyum aldığınızdan emin olmanız
gerekiyor. Kafeinden vazgeçmeye niyetiniz yoksa da en azından ölçüyü
kaçırmamanızda fayda var. Günde 400 mg'ın üzerinde kafein tüketimi zararlı
bulunuyor. Şayet belirtilen sorunlar sizin için geçerli değilse ve herhangi bir
şikayet yaşamıyorsanız, günde 3, 4, hatta 5 fincanı keyifle yudumlayabilirsiniz.


Minik not : email için tşk
__________________
''Gelişmekte olan bir ülke enflasyonu düşürebilir.. Yolsuzlukları azaltabilir.. Bütçelerde kısıntıya gidebilir.. Özelleştirme yapabilir..Ama yine de zenginleşemeyebilir! Çünkü bilgi değil,yalnızca mal üretiyordur." Juan Enriquez
Alıntı ile Cevapla