Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe Forumu - Tekil Mesaj Gösterimi - Ser'den, Sera'dan.
Tekil Mesaj Gösterimi
  #105  
Eski 17-12-2006, 21:50
Emin - ait Avatar
Emin Emin bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Mar 2006
Bulunduğu Yer: Antalya
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 305/762
198 Mesaj ına 2281 Kere teşekkür edildi
Tanımlı İkinci Bölümün Boğumu

Evet, Bıkmış Usta bir temennide bulunarak çiçekçi dükkânı açmamı, bir yıl sonra da üstüne bir ev almamı arzulamış ancak aile düzenimizde olumsuz bir hallerin olmamasını dilemişti.

Bildiğiniz gibi bana biraz zor gelen unsurları içermesi açısından Usta’nın yazısını size AC yapmıştım.

Siz de yazınızda “ölmez sağ kalırsam, neden cevap vermeyeyim, ne olacak, elime mi yapışır” anlamını da yükleyerek gelecek günlere ötelemiş, karanfil konusuna girmişsiniz.

Yazınızın ikinci bölümü veya boğumu dediğim yer burasıydı işte.

20 sene kadar önce bir çiçekçi dükkanı açmış, ağzıma gözüme bulaştırmış, üç dükkan değiştirdikten sonra elimde birkaç saksı, birkaç bitki gelişim düzenleyici sıvılarla tabletleri ve üç adet hatıra babından süs bitkisi kalacak şekilde silinip, tarihe karışmıştım. Yer: İzmir, Üçkuyular.

Ondan önce de anamın, evin tek penceresinde ki; gayet iyi bildiğinizi düşünüyorum, bu pencerelerin iç tarafı epeyce derin ve dünya kadar malzeme alır, gömme dolap gibidir, işte o alanda iki kiloluk yuvarlak veya köşeli yağ tenekesi (saksıları) içerisinde bilimsel isimlerinden ziyade yerel isimlerini söyleyecek olursam, camgüzeli, nazlıkız, küpeli, üçlüce ve şuan aklıma gelmeyen birkaç tür daha…

Karanfilimiz de vardı, elbette. Çıtalardan minicik merdiven gibi bir şey yapmış, karanfili bu merdivene sardırmıştık, çiçek açtığında da nergis gibi kesif bir kokusu oluyordu.

Daha sonraki günlerde nasip olur da yazarak sizlere aktaracak bazı konular bulursam "ikinci boğum" dediğim şeylere değinirim ama şimdilik seradan biraz bilgi vereyim.

Daha önceki yazımda üç madde olarak sıraladığım gibi yapacak olursam:

1. Bugüne kadar 55.973 dal karanfil kesmişiz.

2. Satılanların olduğunu biliyorum ama satılması için verdiğim veya depolarına koyduğum karanfillerimi kaça sattılar, bana ne zaman ve ne kadar para verecekler hâlen daha bilmiyorum. (Bu maddede değişiklik yok.)

3. 16 Aralık 2006 tarihinden itibaren karanfilleri alacak bir firma ile yazılı olarak değil, sözlü olarak anlaşmış bulunuyorum. Bu ‘anlaşma’ sözüne takılmayın, o ne dediyse ‘he’ dedik.

Bu firma, Ukrayna ve Rusya’ya çiçek gönderiyor. Dün ilk kez 1060 adet karanfil teslim ettik.

Bir tek dal karanfili 7 sentten aldığını zannediyorum!

Alıntı:
serdarkus´isimli üyeden Alıntı
Rastladığım ilk çiçekçiye dalacağım, bir demet karanfil alacağım, hanıma vereceğim.. diyecektim ama, sonrasında, “nereden çıktı bunca seneden sonra bu.. bu yaştan sonra bir fındıklar mı kırıyon, yoksa yine ihlasta para mı kaybettin.. seni gart zampara!” der diye korkarım.

Bu bölümü okuyunca, Kıymetli Ali Hocamı gene bir dağıtım zulmünün içine sokmak geçti içimden ama hem ona kıyamadım hem de “Para etmiyor, satamıyor diye hediye ediyor” düşüncesine kimseyi sokmak istemediğim için şimdilik vazgeçtim.

Daha da açıkçası geçen gün Hocamla görüşürken bu niyetimi anladı ve “Amman haa!” dedi.

Ağzından kaçırdığı bu nida ile anladım ki, dağıtım yaparken çok büyük bir eziyet vermişiz ilk gönderdiklerimizle.

AC: Aidiyeti Cihetiyle
Alıntı ile Cevapla