Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe Forumu - Tekil Mesaj Gösterimi - Arka BahÇe
Konu: Arka BahÇe
Tekil Mesaj Gösterimi
  #306  
Eski 15-10-2006, 21:47
alihoca alihoca bağlı değil
.
 
Üyelik Tarihi: Feb 2006
Mesajlar/Teşekkür sayısı: 361/2464
166 Mesaj ına 2501 Kere teşekkür edildi
Tanımlı Yollara Düşmek

Önümüz bayram malum memlekete gitmek lazım. Bi garip anam şimdi elinde bavulu ile caddenin başında gördüğünü yeşil alisi sanar ağlar. Hoş bavullu bavulsuz fark eder mi derseniz, etmez derim. O yine ağlamak için bi bahane bulur mutlaka.

Kurban olduğum mis gibi çemçem sularının aktığı çeşmeler kurudu, anamın gözlerinde akan yaşlar ne bitti, ne kurudu. Tabii ne kadar anlatsam da İstanbul’da yola çıkmanın ne menem bi bela olduğunu yaşamayan bilmez.

Ama sağ olsun oğlum şimdi yollarda pel perişan olacaksın gelme istersen filan demeyi de ihmal etmez Allah için. Onu da, gerekirse benim yol şikayetlerime karşı argüman olaraktan söylediğine dair kuşkularım yok değil. Neyse madem yol hazırlıklarından söz açılmışken, Bizans İlinde yola düşmenin ne demek olduğunu bilmeyenlere hayrına iki kelam etmek lazım.

Edelim ki, olur a, içinizden taşı toprağı altın bellenen İstanbul’a göç etmek isteyen biri, Allahın kulu da çıkıp anlatsaydı şu eziyeti, gelmezdim billahi, demesin. İkamet Sarıkıyılar olunca otobüs ile ulaşım için Esenler’e, tren için Haydarpaşa gitmenin memlekete gitmekten bin kere zor olduğunu hemence belirtelim.

Önce Beşiktaş veya Taksim’e otobüs ve dolmuşla -ki en kısasından kırk beş dakikadır. Trafik bi sıkışırsa en uzununu sormamış olun.- gitmek zorundasınız. Sonra oradan otobüse -ki kaç, dakka, saat bekleyeceksiniz bilemem- bineceksiniz. Artık yolun, trafiğin, şoförün hal ve durumuna göre Esenler Terminaline ulaşacaksınız. Okurken iki dakikalık iş gibi algılamamanızı şiddetle öneririm.

Tabii az buçuk eşya, koli falanınız var ise, otobüste hınca hınç dolu ise, Anadolu Türk İnsanının ne kadar sıcakkanlı olduğunu, koyun koyuna, sarmaş dolaş giderken daha iyi anlarsınız. Tıklım tıklım dolu, artık duraklarda durmaz direk gideriz, diye de boşuna beklemeyin. Türk şoförünün önce sert fren, sonrada köklediği gazla her duraktan en az on kişi daha otobüse sığdıracak yer açacağından emin olun. Sıcak, ter, koku, yakın-uzak temas konularına -şu mübarek günlerin yüzü suyu hürmetine- değinmemekte fayda görüyorum.

Hadi vardınız diyelim. Orada bineceğiniz Otobüs Firmasını bulmak için, tabelaları okumaya kalkmanızı ise hiiç önermem. Samanlıkta iğne arayın daha iyi. İki saat sürecek bi işkenceye girmeden hemen en yakın ayakçıya sorun gitsin. Amman ha! Sormakla hemen gideceğinizi de sanmayın, biletiniz varken bi bilet daha almak zorunda kalmamak için de, polis memuru filanım deyin ki, otobüs firmanızın yerini saygılı ve acele tarafından göstersinler.

Başlamışken tren ya da demiryolu tercihi halinde Haydarpaşa’ya ulaşımı da anlatalım. Benim gibi Avrupa yakasında ikamet edenler, önce otobüs veya dolmuş ile Taksime, oradan Beşiktaş veya Eminönü’ne gitmek zorundalar. Bitmedi efendim. Haydarpaşa’ya gitmek için gemiye bineceksin, tabii ki geminin saatine denk gelmediyseniz bekleyeceğinizi ikide bir söyletip durmayın.

Hadi yine kıyamadım, bi kıyak daha yapayım. Beşiktaş, Karaköy veya Eminönü’nden gemiye binerken dalgınlığa gelip Kadıköy’e binmeyin. Ne olur diyenler için, hele de çanta, eşyası olanlar için Kadıköy’de inip, Haydarpaşa’ya geri yürümenin adamın anasını ağlattığını söylüyorlar. Benim yanlış bindiğimi düşünmüyorsunuzdur umarım. Bi arkadaş anlattıydı da, hayrına yazayım dedim.

Oldu olacak, bari bir başka arkadaşın uyarısını da ekleyivereyim. Diyelim ki, Beşiktaş, Karaköy veya Eminönü’nden deniz yolu ile Haydarpaşa’ya gideceksiniz. Yola çıkmadan önce hava durumunu mutlaka öğrenin. Ne alakası var, diye çokbilmişlik etmemenizi şiddetle öneririm. İstanbul bu dile kolay, havasına suyuna güven olmaz diye boşuna söylememiş herifler. Karaköy’e bin bir eziyetle ulaşabilen arkadaş ne görsün?

Bir fırtına, bir fırtına ki, gemiler yolcu almaya iskeleye yanaşamıyorlar. Dalgalar adeta kudurmuş gibin iskeleyi döverken, burnunun ihtişamı, kaptan köşkünden dahi fark edilen kaptanın gemiyi iskeleye bindirme korkusu, pörtlemiş gözlerinden okunuyormuş. Ha gayret ha gayret, nah muzafferiyet, hesabı yanaşıp yanaşıp, icraat yapamadan geriye çekiliyorlar.

Tabii dakikalar saatleri kovalarken trenin hareket saati gelip geçiyor. Bizim ki melül mahzun kala kalıyor. Evine geri dönüp gitse, yatsa uyusa olmaz. Memlekete geliyorum diye haber vermiş bir kere. Bencileyin ana kuzusu da olduğu için, anam ağlar sızlar diye, tutuyor bir taksi, taa Harem Otobüs Terminaline kadar gidiyor. Gecenin bir yarısı güç bela bir bilet bulup memleketin yolunu tutuyor.

Bu işin bana en çok dokunan kısmı ise olayı sıcağı sıcağına anlatmamış oluşudur. Dalga geçeceğimden korktuğu için de, bu konuyu benden tam üç yıl saklamış. Ben başımdan geçen bir yol vukuatını anlattıktan sonra, cesaretlenip ‘sorma yahu’ diyerek zar zor anlatmıştı. Hatta Karaköy Harem arası taksi ücretinin kaç para tuttuğunu hala da söylemez.

Şimdi birde arabası olanların hallarını anlatmaya kalksam gene destan gibin uzayııp gidecek en iyisi mi burada keseyim.


Sürç-ü lisanımız olmuş ise affedin lütfen.
Saygılarımla
Alıntı ile Cevapla