Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe Forumu - Vatandaşı Çokkk Sevenlerin Çıkardığı Kanun Yasa Tamim vsvsvs .....
Arka BahÇe Forumu

Arka BahÇe Forumu (http://www.arka-bahce.org/forum/index.php)
-   Müştemilat (http://www.arka-bahce.org/forum/forumdisplay.php?f=73)
-   -   Vatandaşı Çokkk Sevenlerin Çıkardığı Kanun Yasa Tamim vsvsvs ..... (http://www.arka-bahce.org/forum/showthread.php?t=368)

Master 26-05-2010 07:38

Vatandaşı Çokkk Sevenlerin Çıkardığı Kanun Yasa Tamim vsvsvs .....
 
26 Mayıs 2010
Şükrü KIZILOT
skizilot@yaklasim.com



Gayrimenkulü olanlar; “Asma Kabakçı” geliyor!


ÖNCE Hasan Pulur’un “Asma Kabakçı” fıkrasını anlatalım.

Timurlenk öğle uykusuna yatmış, bir gürültüyle fırlamış, sokaktan hıyarcı geçiyor;
- Taze hıyar, körpe hıyar!..
Timurlenk kükremiş;
- Yakalayın şu herifi, hıyarları münasip bir yerine sokun!..
Hıyarcı başlamış gülmeye;
- Ne gülüyorsun ulan?
Herif kıkır kıkır;
- Nasıl gülmeyeyim, arkadan asma kabakçı geliyor!..
GELEN NE?
Fıkrayı okudunuz, şimdi sıra “gelen” daha doğrusu gelenlerle ilgili..
1. Emlak Vergisi:
Daha önce ayrıntılı olarak yazdığımız için biliyorsunuz.
Ülkede ekonomik kriz oldu. İnşaat maliyetleri, ev ve arsa fiyatları düştü. Buna rağmen, çok sayıda il ve ilçede, gayrimenkullerin “emlak vergisi asgari değeri” yüzde 500-1.000 hatta yüzde 5 bin-10 bin artırıldı. İtiraz hakkı olmayan vatandaş, “Bu değerleri tespit edenler Patagonya’da mı yaşıyor?” diye söylene söylene, yeni değerler üzerinden hesaplanan vergileri ödediler ya da ödeyecekler.
2. Kira Artışları:
Gelir Vergisi Kanunu’nun. 73. maddesine göre; kiraya verilen gayrimenkullerin kira bedelleri emsal kira bedelinden düşük olamıyor. Emsal kira bedeli de gayrimenkulün emlak vergisi değerinin, yüzde 5’i olarak hesaplanıyor.
Bu duruma göre, 2010 yılı kira gelirlerinin, kiraya verilen gayrimenkulün yüzde 500 ya da yüzde 1.000 artan yeni değeri üzerinden, beyan edilmesi isteniyor. Örneğin İstanbul Şişli Belediyesi, 19 Mayıs Caddesi’nde, asgari değeri öyle artırmış ki net alanı 140 metrekare olan bir dairenin, emlak vergisi değeri 1 milyon 300 bin
lira çıkıyor. Bu durumda, o daireyi kiraya veren, yılda asgari 65 bin lira kira beyan etmek zorunda!..
Hadi bakalım.. kiracı-mal sahibi tartışmalarına da hazır olun.
3. Veraset ve İntikal Vergisi:
Ölüm ya da bağış halinde, gayrimenkullerin değeri, emlak vergisi asgari değeri esas alınarak belirleniyor (VİVK. Md.10)
Mirasçılar ölümün acısıyla kıvranırken bir başka acı da miras kalan evin ya da arsanın, gerçeğin çok üzerinde belirlenen değerine göre, hesaplanan vergi nedeniyle olacak.
4. Tapu Harcı:
Gayrimenkullerin alım-satımı sırasında, alıcı ve satıcının ödediği (16,5 + 16,5) toplam binde 33 tapu harcının hesaplanmasına esas alınan değer, emlak vergisi asgari değerinden düşük olamıyor (Harçlar Kanunu Md. 63/2).
Buna göre, gerçek satış bedeli 600 bin lira, emlak vergisi asgari değeri 3 milyon lira olan arsa için, 3 milyon lira üzerinden “tapu harcı” ödenmesi gerekiyor! Benzer durum evler için de söz konusu!
5. Gelir Vergisi:
Gayrimenkullerin, edinme tarihinden itibaren 5 yıl (2007’den önce edinilenlerde 4 yıl) içinde elden çıkartılmasından doğan kazanç, “değer artışı kazancı” olarak gelir vergisine tabi (Gelir Vergisi Kanunu Mük. Md. 80/6).
Bu duruma göre, 2 yıl önce 400 bin liraya aldığı arsayı ya da evi, 500 bin liraya satan bir vatandaş, emlak vergisi asgari değeri 2 milyon lira belirlenmişse, 2 milyon liradan satış işlemi yapıp harç ödeyeceği yetmiyormuş gibi, yaklaşık 1 milyon 500 bin lira kazanç sağlamış gibi gözükecek. Bunun yani gözüken kazancın gelir vergisi de 500 bin lirayı aşacak.
Hadi bakalım, ayıkla pirincin taşını!..
Ne dersiniz, gayrimenkulü olanlara “asma kabakçı geliyor” demekte haksız mıyız?

Master 02-06-2010 09:09

Vatandaşa kolaylık sağlayan düşünen Beyinler
 
6) Satin aldigim bileti ne zaman ve nasil iptal ettirebilirim?

1 Şubat 2009 tarihi itibarı ile bilet iptal/iade koşulları değişmiştir :

www.ido.com.tr 'den satın alınan BASILMAMIŞ biletler :
- Sefer Saatine 6 saatten fazla var ise: WEB, 444 44 36, GİŞE ve ACENTELERDEN:
PNR'ın her iptal edilen kalemi ( her koltuk ) için 1,5 TL hizmet bedeli kesildikten sonra kalan bakiye iade edilir.

- Sefer Saatine 6 saat ile 30 dakika arasında bir süre var ise : WEB, 444 44 36, GİŞE ve ACENTELERDEN :
Ücretin % 30'u bilet iptal hizmet bedeli olarak kesildikten sonra, kalan ücret iade edilerek iptal edilebilir.

- Sefer Saatine 30 dakikadan az var ise : İptal Edilemez.

(0212 ) 444 44 36 'dan satın alınan BASILMAMIŞ biletler :

- Sefer Saatine 6 saatten fazla var ise: WEB, 444 44 36, GİŞE ve ACENTELERDEN:
PNR'ın her iptal edilen kalemi ( her koltuk ) için 1,5 TL hizmet bedeli kesildikten sonra kalan bakiye iade edilir.

- Sefer Saatine 6 saat ile 30 dakika arasında bir süre var ise : WEB, 444 44 36, GİŞE ve ACENTELERDEN :
Ücretin % 30'u bilet iptal hizmet bedeli olarak kesildikten sonra, kalan ücret iade edilerek iptal edilebilir.

- Sefer Saatine 30 dakikadan az var ise : İptal Edilemez.

Gişe ve Acenteler ile , www.ido.com.tr ve 444 44 36 'dan alınıp BASILMIŞ biletler:
- Sefer Saatine 6 saatten fazla var ise: WEB, 444 44 36, GİŞE ve ACENTELERDEN:
PNR'ın her iptal edilen kalemi ( her koltuk ) için 1,5 TL hizmet bedeli kesildikten sonra kalan bakiye iade edilir.

- Sefer Saatine 6 saat ile 30 dakika arasında bir süre var ise : Biletin teslim edilmesi ile sadece GİŞE ve ACENTELERDEN :
Ücretin % 30'u bilet iptal hizmet bedeli olarak kesildikten sonra, kalan ücret iade edilerek iptal edilebilir.

Sefer Saatine 30 dakikadan az var ise : İptal Edilemez.
++++

İmdi ;) Bir nedenle sadece dönüş biletinizi iptal edecek vede yeni dönüş bileti alacaksınız kısaca tarihler değişecek ve Antalya'dasınız... :)

En yakın Acenteye GİDİP değiştirebiliyorsunuz.... Bakın bakalım en yakın Acente nerede ;)

AnnE 02-06-2010 10:13

celaliye-kumburgaz ( az ilerisi Silivri )
 
Topluma nifak tohumları serpmeyiniz. Bileti alırken bu sartları bilmiyor olmanız mazeret olmadığı gibi '' suç'' olarak da tasnif edilebilir.

Zaten sizin sağda solda yazılar yazarak, elalemi anti-hökümet bir tavra yönlendirme gayretiniz de gözden kaçmıyor. İndiriveririz o gemiye bir ekip alıveririz birkaç sene gözaltına. '' biletin iade koşullarını bilmemek ya da bilmemezlikten gelerek hükümeti düşürmeye teşebbüsten''.

Master 15-01-2011 18:12

Vatandaşı sevenlerin....
 
Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Genel Sekreteri Hamdullah Yıldız, tüketicilerin Türk Telekom'da hesap ve hat kapatırken dikkat etmesi gerektiğini belirtirken, kapatma işleminin iptal anlamına gelmediği ve sabit ücret alındığını ifade etti.

Yıldız yaptığı yazılı açıklamada, tüketicilerin özellikle son yıllarda ağırlıklı olarak Türk Telekom'un sabit ücret uygulaması nedeniyle ya da nakil ve diğer sebeplerle telefon hatlarını kapattığına işaret ederek, bu işlem için ''hattımı kapatın'' diyerek şirkete başvuruda bulunduklarını belirtti.

Ancak Türk Telekom'un uygulamalarında hattın kapatılmasının, sözleşmenin iptal edilmesi, telefonun iptal edilmesi ve sözleşmeyle kurulan ilişkinin tüketiciye herhangi bir yükümlülük getirmeden sona ermesi anlamı taşımadığına dikkati çeken Yıldız, şunları kaydetti:

''Türk Telekom web sitesi üzerinden yaptığımız araştırmada, tüketicilerin sözleşmelerinin nasıl iptal edileceğine dair bir açıklama yoktur. Bu durumda tüketiciler hiç beklemedikleri anda icraya verilmeye kadar giden bir süreçle karşılaşmaktadır. Türk Telekom müşterilerine şeffaf davranmamaktadır.''

Tüketicilerin ''hattımı kapatın'' diye müracaat ettiklerinde hattın görüşmeye kapatıldığını ancak sözleşmenin sona erdirilmediğini belirten Yıldız, öte yandan tüketicinin (nasılsa hattımı kapattım) rahatlığı içinde durumu takip etmediğini, ya da şirket tarafından icraya verildiğinde veya şirket avukatından icra hatırlatma yazısı geldiğinde konu hakkında bilgi sahibi olduklarını öne sürdü.

ÇOK SAYIDA TÜKETİCİ MAĞDUR OLDU
Bu durumun çok sayıda tüketicinin mağduriyetine yol açtığına işaret eden Yıldız, ''son günlerde Türk Telekom'da abonelik iptal etmek isteyen tüketicilerin işlemleri zorlaştırıldığı gibi sözleşme iptali isteyen tüketicilerin hatları görüşmeye kapatılarak sabit ücret ve vergiler alınmaya devam edilmektedir. Yani kapatma işlemi iptal anlamına gelmemekte ve sabit ücret alınmaktadır'' dedi.

Türk Telekom'un internet sitesine mutlaka sözleşme ve iptal prosedürü ile ilgili açıklama koyması ve ''hattımı kapatın'' diyen tüketicinin hattını sadece görüşmeye kapatarak sabit ücret tahakkuk ettirmeye son vermesi gerektiğini vurgulayan Yıldız, tüketicilerin de eğer hatlarını hiç kullanmayacaklarsa kapatma değil mutlaka iptal ettirmeleri gerektiğini belirtti.

(ZNP-ABK)
13.01.2011 11:56:38

Master 23-04-2011 19:42

Alkol ile alakalı .... ve Silah.... vede OY ....
 
" 25.02.2011 tarihli 27857 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayınlanmış olan 6111 nolu kanunun 175.maddesine istinaden 4733 sayılı kanunun 8.maddesinin K bendinde yapılmış olan değişiklik sonucunda internet üzerinden sipariş yöntemi ile tüketicilere alkollü içki satışı yapmak yasaklanmıştır."


Siteye giriş yapmak için 24 yaşından büyük olmanız gerekiyor
You must be 24 or older to enter this site

Sen seçmen yaşını 18
Silah satın alma yaşı 18

Alkol satın alma yaşı 24

Master 20-07-2011 10:42

Aman da Aman Azda bu konulara yoğunlaşsalar hani....
 
Şükrü KIZILOT

skizilot@yaklasim.com



Bir günlük dolar faizi yüzde 15 olur mu?



‘OLMAZ’ demeyin.

Oluyor!..
Burası Türkiye...


AVNİ BEY’İN ŞAŞKINLIĞI

Kredi kartını kullanarak, yurtdışında 10 bin dolar harcayan Avni Bey, kredi kartı borcunu ödemeyi bir gün geciktirince, bakın başına neler geliyor.
1. Öncelikle, bankaya 10 bin dolar borcunu ödüyor.
Sonra “Bir günlük gecikmenin, sembolik de olsa bir gecikme cezası vardır” diye düşünüyor.
2. Biraz sonra, bankadaki memur, “sembolik” diye düşündüğü ödemeleri sıralıyor;
- Efendim, bir gün geciktirdiğiniz 10 bin dolar kredi kartı borcunuz için, yüzde 15 yani 1500 dolar KKDF (Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu) ödemeniz gerekiyor. Ayrıca 10 bin doların gecikme faizini alacağız bir de Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi ödeyeceksiniz.
- Aman bir yanlışlık olmasın. Bir günlük gecikmeye, anapara üzerinden yüzde 15 KKDF dediniz. Ana paranın mı yoksa faizin mi yüzde 15’i?
- Maalesef ana paranın yüzde 15’i olarak alıyoruz. Ayrıca bir gün de gecikse, bir yıl da gecikse anaparanın yüzde 15’i kadar KKDF alıyoruz. Bu, bankanın kasasına girmiyor. Sizden alıp Maliye’ye yatırıyoruz.
- Bu ne biçim ceza bir güne de aynı, bir yıla da. Pes vallahi!..

YALNIZCA TÜKETİCİYE

Yukarıda açıkladığımız, fıkra gibi uygulamada, yüzde 15 KKDF kesintisi tüketiciler tarafından kullanılan kredilere uygulanıyor. Ticari kredilerde, KKDF yok.
Merak edenler için, dayanağını da açıklayalım.
- Yurt dışında kredi kartı kullanarak yapılan harcamalar, “döviz kredisi” olarak kabul ediliyor (Merkez Bankası’nın 5.3.1992 tarih ve 92/YB-1 sayılı genelgesi).
- Döviz kredilerinde KKDF kesintisi; kredinin kullandırıldığı ana paranın tümü üzerinden hesaplanıyor (KKDF Hk.6 No.lu Tebliğ Madde 2/4).
- Merkez Bankası’nın 3.4.1991 ve 3.9.1991 tarihli açıklamalarına göre; ödenmemiş kredi kartı borç tutarı kadar, kredi kartı sahibi döviz kredisi kullanmış sayılıyor.
- Ödenmemiş kredi kartı borç tutarı olan döviz kredilerinde, KKDF oranı, 18 Ağustos 2004’den itibaren, yüzde 15’dir (10.8.2004 Tarih ve 2004/7735 sayılı Kararname).
- Ticari amaçlı döviz kredilerinde KKDF yok. Konut edinme amaçlı kredilerde de KKDF kesintisi yok (Maliye Bak. Gelir İd. Bşk. 8 Haziran 2007 tarih ve 2007/2 sayılı KKDF Sirküleri).
Bu arada, yurt dışı harcamaların TL olarak ödenmek istenilmesi halinde, KKDF, anapara değil, faiz üzerinden hesaplanıyor. Ancak, tüketicilerin çoğu bunu bilmiyor.

NE YAPILMALI?

Yapılması gereken belli; bu anlamsız uygulamaya son verilmeli.
Bankalar da kredi kartı üyelik sözleşmesinde yer alan ancak sözleşmeyi dikkatle okumayan müşterilerini “Döviz cinsinden borcunuzu, zamanında yatırmazsanız, anaparanın yüzde 15’i kadar KKDF ödersiniz” diye uyarmalı.
Gecikme nedeniyle zaten faiz alınıyor, birde Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi alınıyor. Tamam...
Peki, bir gün ya da üç gün gecikme nedeniyle, anaparanın yüzde 15’i oranında alınan KKDF neyin nesi? Bir günlük gecikme ile bir yıllık gecikmenin oranı aynı olur mu?
Bu komediye, acilen son verilmesi gerekiyor..

Master 13-08-2011 15:00

İlaç için yaaa
 
Türk Eczacıları Birliği, Medula Eczane
Provizyon Sistemi’nin, bakım çalışmalarından kaynaklı elektrik kesintisi nedeniyle bugün( 13.08.2011) 19.00’dan itibaren 25 saat çalışmayacağını, yaşanacak aksaklıklardan eczacıların sorumlu olmayacağını duyurdu.

Birlikten yapılan yazılı açıklamada, SGK’nın, Medula Eczane Provizyon Sistemi’nin, bakım çalışmalarından kaynaklı elektrik kesintisi nedeniyle bugün
saat 19.00’dan itibaren 25 saat süreyle çalışmayacağını açıkladığı belirtildi.

Vatandaşların, sistemin hizmet veremeyecek olması nedeniyle kesintinin gerçekleştiği zaman diliminde ilaca erişimlerinin kısıtlanmaması ve herhangi bir
sıkıntı yaşamamaları için tüm eczanelerin bilgilendirildiği ve yönlendirme yapıldığı vurgulanan açıklamada, bu süre zarfında eczacıların halka en iyi
şekilde kesintisiz hizmet vermek için büyük bir özveriyle çalışacağı kaydedildi.

Sistemin çalışmayacağı süre boyunca, eczanelere yapılacak başvurularda izlenecek prosedür konusunda SGK tarafından yapılan açıklamalar doğrultusunda tüm
eczacı odalarının da bilgilendirildiğine değinilerek, kesinti nedeniyle yaşanacak aksaklıktan eczacıların sorumlu olmayacağı bildirildi.

Master 18-08-2011 11:57

Türküm doğruyum
 
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/18493384.asp

Master 21-08-2011 20:03

Vatandaşlık dersi.... YETKİ ...
 
http://videogaleri.gazetevatan.com/1...yle-dovdu.html

Master 05-09-2011 17:52

Düzen.....
 
ÖZELLEŞTİRME SONRASI ELEKTRİKTE VURGUN YAŞANIYOR

EPDK’nin özelleştirme sonrasında kayıp kaçağın önlenmesine dönük yatırımlarda kullanılacağı gerekçesiyle savunduğu kayıp-kaçak bedelinin tüketiciden tahsil edilmesi uygulamasında yine dürüst yurttaş mağdur. Kayıp-kaçak oranlarının faturalarda gösterilmeye başlandığı uygulama 2010 sonunda başladı. Ancak bu sırada EPDK’nin açıkladığı elektrikte kayıp-kaçak hedef oranlarının 5 yıl önceki oranlardan bile yüksek olduğuna dikkat çeken Elektrik Mühendisleri Odası, amacın faturalara daha fazla kayıp-kaçak elektrik bedeli yüklemek olduğunu belirtti.

Oranların yüksek tutularak faturaların şişirildiğine dikkat çeken Cengiz Göltaş, elektrik dağıtım faaliyetlerinde, 2011-2015 dönemi için belirlenen kayıp-kaçak hedef oranı, 15 bölgede, 2010 yılı hedefine göre arttırılmıştı. EMO Başkanı, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (EPDK), elektrikteki kayıp-kaçak oranlarını, dağıtım şirketleri ile birlikte belirlediğini belirtirken kayıp-kaçak oranının yüksek belirlenmesinin, dağıtım şirketlerinin vatandaşlara yansıttığı kaçak elektrik bedeli tutarının artması anlamına geldiğine işaret etti. Bölgesel uygulama vuracak Aboneleri isyan ettiren kayıp-kaçak elektrik bedeli, 2012’den itibaren bölgesel bazda faturalara yansıtılacak. Bu uygulama kaçak kullanım oranının yüzde 25-30’ları bulduğu bölgelerde faturalar iyice yükselecek.

Göltaş, kayıp kaçağın yüksek olduğu bölgelerde abonelerin faturalarının daha fazla artmasına yol açacağını bildirdi. 2015’e kadar geçerli olacak oranların özellikle yüksek tutulduğunu öne süren Göltaş, “Faturalandırma yapılırken kayıp-kaçak oranı belirlenen hedef orandan yüksek olursa, bunun bedeli dağıtım şirketi tarafından ödenecek. Düşük olursa, vatandaşa daha az yansıtılacak. Ancak şirketler, kayıp-kaçak oranının yüksek çıkma ihtimaline karşı, kendileri bedel ödemek zorunda kalmamak için KKH oranını yüksek gösteriyor. Kayıp-kaçak oranı düşük çıksa bile bunun vatandaşa yansıtılacağını sanmıyorum, aradaki tutar da dağıtım şirketlerine kalacak” dedi.

Tüketici şikâyet etti sonucu bekliyor

Konuyu takip ettiklerini belirten Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Başkanı Yardımcısı Ali Çetin, bu bedellerin vatandaşa yüklenmesinin haksız olduğu kadar hukuksuz bir uygulama olduğunu savunuyor. Tüketici hakem heyetlerinden bir karar çıkmasını beklediklerini söyleyen Çetin şu bilgileri verdi: “Tüketici dernekleri olarak davayı ilerletebilmek için tüketici heyetlerinin vereceği bir karara ihtiyacımız var. Başvurular olmasına karşın 3 ayda cevap vermesi gereken tüketici heyetleri 7-8 aydır cevap vermiyorlar. Bizim de bu sebeple elimiz kolumuz bağlı kalıyor. Bir karar çıktığı takdirde bunu derhal tüketici mahkemelerine taşıyacağız.” Özelleştirme öncesi vatandaşın devlete ödediği kayıp ve kaçak bedellerinin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya verilen bir sübvansiyon olarak algılandığını anlatan Çetin, artık bir kısmının şirketlere gittiğini belirterek şöyle devam etti: “Artık belirli bir oranda bu şirketlere gidiyor. Şirketler kayba karşı yatırım yapmak yerine bu bedelleri vatandaştan almaya devam ediyorlar. Devlet de buna seyirci kalıyor. Hatta vatandaşın kullanmadığı halde ödediği paralar üzerinden bir de KDV alınıyor. Bir anlamda devlet soyguna seyirci kalmıyor, teşvik ediyor. Tam anlamıyla kümesteki kazı yolma politikası devam ediyor.”

Kayıp-kaçak hedefleri yükseldi

21 dağıtım şirketi içinde hedeflenen en az kaçak ve kayıp elektrik oranı yüzde 6.96. En yüksek kayıp ve kaçak oranı ise yüzde 60.69. EPDK’nin 2011-2015 yılı kayıp-kaçak hedef oranlarını yüksek göstermesi de faturalara olumsuz yansıyacak. 2008 yılı verilerine göre 16.8 milyon konut var. Aboneden ortalama 5 TL kaçak-kayıp elektrik ücreti alınması bile 80 milyon lirayı aşkın para demek oluyor. EPDK’nin belirlediği ve şu anda geçerli olan oranlar, geçiş dönemi olarak kabul ettiği 2006-2010 dönemi için belirlediği oranların üzerinde oldu. Örneğin kaçak oranı en yüksek bölge olan Dicle Elektrik Dağıtım AŞ’nin bölgesinde 2006 yılı itibarıyla yüzde 54.77 olan dağıtımdaki kayıp-kaçak oranının 2010 yılı itibarıyla yüzde 36.83’e inmesi öngörülmüştü. Ancak şimdi geçerli çizelgede Dicle Elektrik’te kayıp-kaçak oranı yüzde 36.83’ten yüzde 60.96’ya çıkarıldı. Çoruh, Çamlıbel, Boğaziçi, Göksu ve Yeşilırmak dağıtım bölgelerinde kayıp-kaçak oranı düşürülürken diğer dağıtım bölgelerinda 2010’a göre daha yüksek kayıp-kaçak oranı belirlendi.

Faturalar daha da kabaracak

EMO Başkanı Cengiz Göltaş, “Kayıp-kaçak meselesi polisiye tedbirlerle çözülmeyeceği gibi kamu hizmeti olarak ele alınması gereken elektrikte bölgesel cezalar da uygulanmamalı” dedi. Göltaş, sayaç okuma parası için de “Şirketler elektriği hem satıyor hem de okuma parası alıyor. Üstelik aynı binadaki iki ayrı evden farklı tutarlar tahsil ediyor. Bu kabul edilebilir bir uygulama değil. 120 milyar kilovatsaat okunuyor, bunlar büyük paralar ediyor” bilgisini verdi.

Master 06-09-2011 20:57

Hay bin kunduz bu olamaz
 
Türkiye İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Harp, TOKİ tarafından yapılan binaların profesyonel olarak denetiminin yapılamadığını öne sürerek, "Bu durum sadece TOKİ için değil, bütün kamu binaları için geçerlidir" dedi.

İnşaat Mühendisleri Odasına bağlı Genç İMO’nun Antalya’nın Manavgat ilçesinde düzenlediği "3. Yaz Eğitimi Kampı" başladı. Kampa katılan İMO Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Harp, gazetecilere yaptığı açıklamada, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından Türkiye genelinde inşaatların yüzde 40’ının kaçak olduğunun belirlendiğini ifade etti.

Türkiye genelinde yüzde 60, İstanbul’da yüzde 70 oranında iskan ruhsatı alınmamış bina olduğunu savunan Harp, "Geriye kalan binalar da denetlenmemiştir.

Bu binaların projesine uygun olup olmadığı, kaçak kat çıkılıp çıkılmadığı veya kolonlarıyla oynanıp oynanmadığı belli değildir" dedi.

Türkiye’nin coğrafi konumu nedeniyle deprem riski altında olduğunu hatırlatan Harp, lağvedilen Deprem Konseyi tarafından daha önce alınan kararların da uygulanmadığını savundu. İstanbul’da depreme dayanıklı olmayan bazı konutların sahiplerinin binaları güçlendirdiğini, ancak bazılarının, sadece deprem nedeniyle oluşan çatlakları sıvayarak kapattıklarını öne süren Harp, bu binalarda milyonlarca kişinin yaşadığını kaydetti.

"TOKİ KONUTLARI DENETLENMİYOR"

Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından yapılan konutlarda da riskler olduğunu iddia eden Harp, şöyle konuştu: "TOKİ’nin ülkemiz genelinde bin 900 şantiyesi var. Buralarda yüz binlerce konut inşaatı devam ediyor. Bu bin 900 şantiye, 17 müşavir firma tarafından kontrol ediliyor. Dikkat edin denetlenmiyor, kontrol ediliyor ve rapor tutuluyor. Bu müşavir firmalar bu hizmetlerini TOKİ’den ihaleyle alıyorlar. Kim daha fazla indirim yaparsa o işi alıyor. Ancak bu firmaların herhangi bir denetim yapma yetkileri yok, denetim için yeterli personelleri de yok. Yarın büyük bir depremde bu binalar yıkılırsa sorumlusu kim olacaktır? Çünkü binaların profesyonel olarak denetimi yapılmamaktadır. Bu durum sadece TOKİ için değil, bütün kamu binaları için geçerlidir." İnşaat Mühendisleri Odasının Türkiye’deki 150 şube veya temsilciği tarafından konut almak isteyen vatandaşlara ücretsiz danışmanlık hizmeti verildiğini aktaran Harp, vatandaşların alacakları konutun zemin etüdü, projesine uygun yapılmış olup olmadığı gibi konularda bilgilendirildiğini söyledi.

Yasaya göre 4 yıllık İnşaat Mühendisliği bölümünü bitiren herkesin inşaat mühendisi olabildiğini bildiren Harp, "4 yıllık okuldan mezun olan genç bir mühendis arkadaşımız, ister bir katlı, isterse 50 katlı binanın projesini onaylayabilir. Ancak burada yetkinlik ve tecrübenin olması gerekiyor. Bir doktor hata yaptığı zaman en kötü ihtimalle bir kişi hayatını kaybedebilir. Ancak bir inşaat mühendisi hata yaptığı zaman yüzlerce kişi yaşamını yitirebilir" dedi.

KAMP
Antalya’nın Manavgat ilçesinde düzenlenen 3. Yaz Eğitim Kampı’na Türkiye’nin çeşitli yerlerinden 150’si öğrenci olmak üzere, 250 kişi katılıyor.

Katılımcılar, Manavgat Belediyesine ait Boğaz Otel Kamp Alanı’nda çadırlarda konaklıyorlar.

Manavgat’ta 13 Eylül’e kadar devam edecek kampa katılanlar, çeşitli sosyal faaliyetler, mesleki çalışmalar ve sportif etkinliklerde yer alacaklar.

Master 07-09-2011 08:27

Yok canım daha neler... Kimin bu Türk:))Telekom ??
 
Şükrü KIZILOT
skizilot@yaklasim.com

Sabit telefonla konuşmak yüzde 130 pahalı

ASLINDA oran biraz daha yüksek ama yuvarlak olsun diye yüzde 130 dedik.

“İnanılır gibi değil. Neye göre hesapladınız?” diye soranlar için açıklayalım; ilgili kurumların (yani T.Telekom, Turkcell, Vodafone ve Avea’nın), “Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu”na (BTK) bildirdikleri verileri esas aldık. (http://www.tk.gov.tr/kutuphane_ve_ve...caylik11_2.pdf)
Yazdığımız her rakamın dayanağını da özellikle belirttik.
TÜRK TELEKOM
BTK raporuna göre, 2011’in ilk 6 aylık döneminde;
1- Türk Telekom’un, toplam net satış geliri(BTK Raporu, s.3): 3.707 milyon TL
2- Konuşma gelirinin toplam gelire oranı (BTK Raporu, s.15): % 61.25 (Konuşma geliri dışında ayrıca; erişim, kiralık devre, arabağlantı vs. gelirleri de var).
3- Telefonla konuşma geliri(1x2): 2.269 milyon TL
4- Toplam konuşma dakikası (BTK R.s.7): 11,33 milyar dk.
5- Bir dakikalık vergisiz konuşma ortalaması (3/4): 20 kuruş
6- Bir dakikalık vergili konuşmanın ortalaması: 26,70 kuruş.
(Vergi: % 18 KDV + % 15 Özel İletişim V.)
Görüldüğü gibi Türk Telekom’un bir dakikalık konuşma bedeli; vergisiz 20, vergili 26,70 kuruş çıkıyor.
CEP TELEFONU
BTK Raporu’na göre, 2011 yılının ilk 6 ayında;
1- Mobil telefon işletmecilerinin(Turkcell, Vodafone ve Avea’nın)toplam geliri: 7.298 milyon TL(BTK Raporu, s.3).
2. Konuşma gelirinin toplam gelire oranı: % 77,8(Turkcell’de % 78,5, Vodafone’da % 77,5, Avea’da yüzde 76,7)
Abone sayısında Turkcell % 53,8, Vodafone % 27,44, Avea’da % 19,17’lik paya sahip (BTK R s.80-81).
3- Telefonla konuşma geliri(1x2): 5.678 milyon TL
4- Toplam konuşma dakikası (BTK R s.7): 70,48 milyar dakika
5- Bir dakikalık vergisiz konuşma ortalaması (3/4): 8,06 kuruş.
6- Bir dakikalık vergili konuşma ortalaması: 11,53 kuruş.
(% 18 KDV + % 25 Özel İletişim V).
SABİT-MOBİL KIYASLAMASI
- Vergiler hariç sabit telefonla konuşma(20 krş), cep telefonu ile konuşmaya (8,06 krş) göre, ortalama yüzde 148 oranında pahalı.
-Cep telefonunda vergi daha yüksek olmasına rağmen, vergiler dahil, sabit telefonla konuşmak (26,70 krş) cep telefonuna (11,53 krş) göre, ortalama yüzde 132 pahalı.
Özetle, sabit telefonla konuşmak, vergili de vergisiz de yüzde 100’ün üzerinde pahalı.
Sabitte, etkin bir rekabetin olmayışı da bunun en önemli nedeni..
ARPU-MoU KIYASLAMASI
Bilmeyenler olabilir;
ARPU (Average Revenue Per User): Abone başına ortalama gelir,
MoU (Minutes of Usage):Abone başına aylık ortalama konuşma süresi.
Türk Telekom’da 2011’in ilk 6 aylık döneminde ARPU:22,1 TL (BTK R, s.27), MoU ise112,2 dakika (Bkz. www.ttyatirimciiliskileri.com.tr)
ARPU/MoU kıyaslamasında da;
Sabit telefonla konuşmanın dakikası ortalama 20 kuruş, mobilde ise 8 kuruş.
Yani sabit telefonla konuşma cep telefonuna kıyasla, vergisiz ortalama yüzde 150, vergili yüzde 131 pahalı oluyor. Bu da yukarıdaki oranların hemen hemen aynısı..
Hesaplamada “ortalama” deyimini bilinçli olarak kullandık. Nedenine gelince, bazı “avantajlı hatların”, dakikası düşük olabilir. Bu da normal hatların, 20 kuruştan da pahalı olduğu anlamına gelir.
Uluslararası konuşmalara gelince, hem mobil hem de sabit telefonla konuşma olabiliyor. Bu durum, kıyaslamada olsa olsa çok küçük bir sapmaya neden olabilir.
Sonuç olarak; ilgili kurumların resmi verilerine göre yaptığımız hesaplamada, sabit telefonla konuşmanın, cep telefonuna kıyasla, ortalama yüzde 132-148 oranında pahalı olduğu ortaya çıkıyor.
Kaldı ki bırakın yüzde 132-148’i, yüzde 100 hatta yüzde 50 pahalı olması bile, vatandaş için ciddi bir oran..

Master 17-09-2011 09:55

Vay bee ......
 
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) yaptığı toplantıda hakim ve savcılardan ilginç talepler geldi.

HSYK raporunda yer alan bazı öneriler şöyle;

Kadına şiddete kamu davası açılmasın. Uzlaştırma komisyonu kurulsun.

15 yaş altındakilerle ilişki rızayla olursa ceza indirimi de yapılsın.

Tecavüz mağdurundan ruh sağlığı raporu istenmesin. Ceza çok artıyor.

Küçük yaşta yapılan evlilikler için kocalara ceza verilmesin.

Kadın tecavüzcüsüyle evlendirilsin böylece dava sayısı azalır.


Minik Bakış : Tecavüzcüler artık seçerek hareket edecek demek ki.. Zengin olsun güzel olsun vsvsv... Eee adam evlenecek dikkat etmek zorun da..

15 yaş altı rıza ise bana hemen o birşeyler karalayanı hatırlattı.. 15 yaşa 60 yaşda olmasın ama..

Master 17-09-2011 10:02

Ben emekliyim düşünsün....
 
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın, Kıdem Tazminatı yerine, ‘Kişisel Tazminat Hesapları’ sistemini getirmeye hazırlandıklarına, yetişirse yeni uygulamanın İstihdam Paketi’nde yeralabileceği açıklamaları tartışma yarattı. Avusturya Modeli’ne geçiş tecrübesini yaşayan Viyana İşçi Odası’nın Türk Hukuk Danışmanı Kadim Ülker, “Çalışanlar dikkatli olsun. Eski sistemde 10 yıl çalışan 6 bin euro tazminat alıyordu, yeni sistemde sadece 2 bin 700 euro alabiliyor” uyarısında bulundu

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın, Kıdem Tazminatı sistemi yerine, “Kişisel Tazminat Hesapları” sistemini getirmeye hazırlandıklarına, yetişirse değişikliğin İstihdam Paketi’nde yeralabileceğine dönük açıklamaları gündeme bomba gibi düştü. Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın dünkü VATAN’da “Kişiye özgü hesaplar olacak. Kötüye kullanmayı da engellemiş olacağız, kendi hesabınızda biriken parayı bileceksiniz. Miktarı, kim ne yatırmış, ne zaman yatırmış, tutar nereye ulaşmış hepsini bileceksiniz ve takip edeceksiniz” sözleriyle anlattığı yeni sistem kamuoyunda tartışma yarattı. Yılmaz’ın açıkladığı ve dünyada da Avusturya Modeli olarak bilinen ‘Kişisel Tazminat Sistemi’nin Türkiye’ye uyarlanacağının ortaya çıkmasıyla da gözler Avusturya’da uygulanan sisteme çevrildi.

Avusturya’da Kıdem Tazminatı modelinin değiştirilmesi sürecinde, öncesini ve sonrasını da yaşayan ve tartışmalarda bizzat yeralan Viyana İşçi Odası’nın Türk Hukuk Danışmanı Kadim Ülker, Türkiye’deki söz konusu tartışmalar ışığında kritik uyarılar yaptı. Kişisel Hesap Sistemi’ne ilişkin Avusturya’da yaşanan deneyimini VATAN’a anlatan Ülker, “Sistemin getirdiği iyileştirmeler de oldu ama temel olarak bu sistemle Avusturya’daki çalışanlara kazık atıldı. Eski sistemde 10 yıl çalışan 6 bin euro ikramiye alıyordu, artık yeni sistemde sadece 2.7 bin euro ikramiye alabiliyor” diye konuştu. Avusturya’da sistemin neler getirdiğinin uzun uzun anlatıldığını belirten Ülker, “Ancak nihai olarak işçilerin hakettikleri tazminat tutarlarını karşılaştırdığınızda durum ortaya çıkıyor” dedi.

2 temel soru

Kadim Ülker, yeni durumun anlaşılabilmesi için çok çarpıcı bir de örnek verdi: “Yeni sistemdeki tazminat ödemesinin eski Kıdem Tazminatı’na eşit olabilmesi için 37 yıl çalışmış olmak gerekiyor. Yani kısacası, eski Kıdem Tazminatı’na göre 25 yıl çalışıldığı durumda alınacak tazminat tutarı, yeni sisteme göre ancak 37 yıl çalışmayı gerektiriyor.”

Ülker, “Türkiye’de yeni sistemle ilgili tartışırken, laf kalabalığını bir kenara itip, 2 temel soru sormayı unutmayın” uyarısında bulundu.

1- Yeni sistemde alacağım tazminat tutarı ne olacak?

2 - İşveren hesabıma parayı yatırmazsa, yaptırımı nedir? benim haklarım nedir? İşte bu iki soruya mutlaka yanıt arayın.”

Ülker’in verdiği bilgilere göre kişisel hesap sisteminde, işçiye ödenecek tazminat primleri işverenden kesiliyor, işçinin hesabında birikiyor. Eski sistemden farklı olarak 3 yıl farklı işverenle çalışmış olanlar da artık tazminat hakkı kazanabiliyor. Sistemde tazminata devletten katkı yok. Sadece işveren, çalışanın hesabına yatırılması amacıyla tazminat kasasına işçi ücretinin yüzde 1.53’ü oranında para yatırıyor. Tazminat ödenirken, işçinin parasından yıllarca birikmiş masraflar kesiliyor. Avusturyalı işçiler de, zaten en çok bunun için tepki gösterdi.

Artık 25 yıl yerine 37 yıl çalışmak gerekecek

KADİM Ülker, eski sistemde 10 yıl çalışan bir işçinin Kıdem Tazminatı olarak 4 aylık maaşını aldığını, yeni sistemde ise bu tutarın çok daha düşük olduğunu belirtti. Ülker’in verdiği bilgilere göre sistem şöyle işliyor:

Örneğin ortalama 1.500 euro alan bir Avusturyalı işçi, 10 yıl çalıştığında 6 bin euro tazminatını alabiliyordu. Ancak yeni sistemde işveren her ay, bu maaşın yüzde 1.53’ü oranında bir tutarı tazminat kasasına, yani üzerinde anlaşılan banka ya da kasa denilen şirkete yatırıyor. Bu kapsamda işveren söz konusu işçi için her ay 22 euro yatırıyor. 10 yıl boyunca bu tutar o hesapta, kuralları belirlenmiş şekilde ve riskli yatırımlara girmeksizin nemalandırılıyor. Avusturya’da oldukça düşük olan resmi nema oranlarıyla işletilen tutar, 10 yılın sonunda 2 bin 700 euroyu buluyor. Ancak bu tazminat ödenirken, o bankanın söz konusu hesap için 10 yıl boyunca yapığı masraflar da hizmet masrafları olarak kesiliyor. Sonuçta 10 yıllık ortalama maaş alan bir işçi için en fazla ortalama 2 bin 500 euro tazminat alabiliyor.”

Tartışılan modelde banka masrafları işçiden kesiliyor

2003 yılında bir “kişisel hesap sistemi” getiren Avusturya Modeli, işverenler tarafından yatırılan primler ile oluşturulan “kişisel hesapların” hükümetler tarafından kullanılamaması esasına oturuyor.

8Avusturya Modeli’nde işverenden kesilen para işçinin hesabında birikiyor.

Sadece işveren, çalışanın hesabına yatırılması amacıyla tazminat kasasına ücretin 1.53’ü oranında para yatırıyor.

Eski sistemde aynı işyerinde 3 yıl çalışmamış işçiler tazminat hakkı kazanamazken, yeni sistemde farklı işyerlerinde de çalışılsa tazminat hakkı doğuyor.

Ancak sistemin işçi tarafını fazla memnun etmediğine de dikkat çekiliyor. Bu avantaja karşılık tazminat ödenirken, işçinin parasından yıllarca birikmiş masraflar da kesiliyor. Avusturyalı işçiler en çok buna tepki göstermiş.

Avusturya’da 2003 yılından önceki sistemde 25 yılda 12 maaşı bulan tazminat tutarına ulaşabilmek için yeni sistemde 37 yıl çalışmak gerekiyor.

Master 13-10-2011 18:53

Vatandaş ve vekili.... Ek Ödenek nereden kondu....
 
Başkanlık Divanı dünkü toplantısında milletvekillerine telefon ve faks gibi iletişim giderleri için ayrılan ödenekte değişiklik yaptı. İsteyen milletvekili, iletişim ödeneğini, akaryakıt ve uçak bileti gibi ulaştırma alanına kaydırabilecek.

Meclis bütçesinden her milletvekiline her yıl için iki maaş tutarında (23 bin lira) telefon yardımı yapılıyordu. Birçok milletvekili bu miktarı tamamlayamadığı için kalan ödenek bütçeye dönüyordu. Milletvekilleri artık 23 bin liranın artan bölümünü ulaştırma giderleri için kullanabilecek. Divan üyeleri, komisyon başkanları ve grup başkanvekillerine makam otomobili olarak yeni kiralanacak 56 araç için de 2012 bütçesinde 1 milyon 528 bin lira ödenek ayrıldı. Meclis yönetimi, 2012 bütçesinin 651 milyon 252 bin lira olmasını öngördü. Bu miktarın 92 milyon lirası milletvekillerine maaş olarak ödenecek. Meclis personelinin maaş gideri ise 240 milyon liraya ulaşıyor. Milletvekillerinin yeni ofis binalarının gelecek yıl sonuna kadar tamamlanması amacıyla da bütçeye ek ödenek konuldu.


Motorlu araçlar, içki, sigara ve cep telefonunda ÖTV çeşitli oranlarda artırıldı. ÖTV zammının ardından iş dünyasından ilk değerlendirmeler gelirken, vergi artışının büyük ve ani olduğunu dile getirdi.


Maliye Bakanı Şimşek, bundan sonra herhangi bir vergi ya da oran artışının söz konusu olmadığını belirterek, ”Ama maktu vergide yeniden değerleme çerçevesinde bir güncelleme olabilir” dedi.

Maktu : İbnu's-Salâh'ın kaydettiğine göre, maktu. İmam Şâfi'î ve ed-Dârekutnî tarafından isnadı muttasıl olmayan munkatı manasına kullanılmıştır. Ne var ki her iki âlimin maktu' ıstılahını, hadis ıstılahlarının alimler arasında iyiden iyiye yerleşmeye başlamasından önce isnadı muttasıl olmayan munkatı' manasına kullandıkları anlaşılmaktadır; zira hadis istılahları istikrar kazanınca maktu yukarıda verilen mânâsına, munkatı ise Hz. Peygambere nisbet edilmekle birlikte isnadında inkıta bulunan hadisler manasına kullanılmıştır. Nitekim el-Hatîbu'l-Bağdâdi, el-Câmi isimli eserinde tâbi'ilere alt bazı rivayetleri naklettikten so a “Bu maktu hadislerdendir” demiş, dit yerde de maktu hadisler, isnadı tabiîlerde kalanlardır” tarifini vermiştir.

Maktu Vergi : Mükellefler arasında ayrım yapmaksızın , herkesten eşit olarak alınan vergidir.Baş ve damga vergilerini maktu vergiye örnek verebiliriz.Bazı harç türleride bu vergi kapsamındadır.

dentist 13-10-2011 19:49

Alıntı:

Master´isimli üyeden Alıntı

Maktu Vergi : Mükellefler arasında ayrım yapmaksızın , herkesten eşit olarak alınan vergidir.Baş ve damga vergilerini maktu vergiye örnek verebiliriz.Bazı harç türleride bu vergi kapsamındadır.


İmam: Maktulu nasıl bilirdiniz...
Halk: Maktu vergili bilirdik. :)

Olacağı bu sonuçta.

Master 14-10-2011 08:28

Ahmet Hakan da demiş ki ...
 
Özel Tüketim Vergisi hakkında çeşitlemeler

Epeydir “Bu zam değil, düzenleme” şeklindeki yetkili beyanlarına
rastlamıyorduk. Dün tüketiciye yüklenen yeni “ÖTV” zamlarıyla o “kadim beyan” ile yeniden tanıştık.

Tarihini unuttuk mu acaba? “Özel Tüketim Vergisi”, 1999 depreminin hemen ardından depremin yaralarını sarmak maksadıyla konmuştu.

Aradan geçti 10 yıl... Olayın depremle falan bir ilgisi kalmadı ama ÖTV hâlâ hayatımızda. Bugün hangi yaraları sardığını biz bile bilmiyoruz.

Sigara ve alkole zam yapmak, bu hükümetin milli sporu haline geldi. Bu ikisine yapılan zammı bir biçimde açıklayabiliyorlar ama araya
sıkıştırılan cep telefonu ve otomobil zammını nasıl açıklayacaklar
acaba?

Ekonomiden anlamam ama şundan anlarım: Bir ekonomi ya uçuyordur, teğet geçiyordur ve sağlamdır ya da “özel vergiler” ile açık kapatmak
zorundadır.

İkisi birden olmaz.

Master 14-10-2011 10:28

Vatandaş sevgisi...
 
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/...asp?yazarid=82

Master 14-10-2011 10:41

Mustafa Mutlu
 
Dün de ağzıma bu yılın en popüler şarkısı dolandı... Tabii farklı sözlerle:


***


Aynı yoldan geçmişiz biz

Aynı zammı yemişiz biz

Ölümüz bir, dirimiz bir

Aynı damın kazıyız biz

Vergiler bir, kazıklar bir

Hep beraber yutarız biz

Yapanlar bir, edenler bir

Döner döner seçeriz biz

Maliye bir, Hazine bir

Hepsi için aynıyız biz

Hep isterler, hep alırlar

Almak nedir bilmeyiz biz

Haydi bi daha... Bi daha bi daha

Hep beraber ödeyelim

Vur şu kafama... Bi daha bi daha

Hem kızıp hem de seçelim!

Master 17-10-2011 11:19

Sevgi unutkanlık yapmaz...
 
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı 30 Haziran 2011 tarihinde tasfiye edilerek faaliyetlerine son verildi. Ancak ajansın harcamalarını finanse etmek için 1 Temmuz 2008 tarihinden geçerli olmak üzere benzin ve motorine konulan özel tüketim vergisi (ÖTV) hâlâ kaldırılmadı. Kültür vergisi benzinde litre başı 1.5 kuruş, mazotta 1 kuruş. Vatandaşın cebinden 3.5 yıllık sürede kültür vergisi olarak 581 milyon lira çıktı.

4 AYDIR AÇIKLAMA YOK

Ajansın tasfiye edilerek faaliyetlerinin sona erdirilmesinin üzerinden 4 ay geçmesine rağmen benzin ve motorine konulan ilave vergiler kaldırılmadığı gibi ne zaman kaldırılacağına ilişkin de kamuoyuna herhangi bir açıklama yapılmadı. Benzin ve motorine kültür vergisi getirilmesine ilişkin yasanın TBMM Plan Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmeleri sırasında CHP'li üyeler yazdıkları karşı oy yazısında, artırılan verginin uygulama süresi konusunda hüküm bulunmadığına dikkat çekerek, bunun da uygulamanın bir tarihle bağlı olmayıp sınırsız olduğu eleştirisinde bulunmuşlardı.

Master 26-11-2011 16:40

İlaçta yeni düzenleme İlaç gibi....
 
TEİS Genel Başkanı Saydan: ''Vatandaşlarımız ilaçların fiyatlarının düşüşüyle daha az katılım payı ödeyecekler diye sevinirken son tebliğde yapılan değişiklikle ödeyeceği miktarda sürpriz bir artışla karşı karşıya kalmıştır''

Tüm Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Genel Başkanı Nurten Saydan, ilaç fiyatlarıyla ilgili son düzenlemelere ilişkin, "Vatandaşlarımız ilaçların fiyatlarının düşüşüyle daha az katılım payı ödeyecekler diye sevinirken son tebliğde yapılan değişiklikle ödeyeceği miktarda sürpriz bir artışla karşı karşıya kalmıştır" görüşünü savundu.

Saydan, "İlaçta fiyat düşüşü" diye lanse edilen düzenlemenin aslında ilacın fiyatında bir değişiklik yapmadığını, SGK’nın ödeyeceği miktarı azaltarak kalan kısmın vatandaşa yüklenmesine neden olduğunu ileri sürdü.

TEİS Genel Başkanı Saydan, yaptığı yazılı açıklamada, Kurban Bayramı arifesinde Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından yayımlanan Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) ile ödeme limitlerinde değişiklik yapılması nedeniyle çıkan farkların vatandaşa yansıdığını, daha önce sürekli aldığı ilaçlara hiç fark
ödemeyen hastaların 17 Kasım’dan itibaren fark ödediğini, daha önce fark
ödeyenlerin ise ödeme miktarının arttığını iddia etti.

Saydan, Sağlık Uygulama Tebliği’nde yapılan düzenlemeyle ilgili
"Vatandaşlarımız ilaçların fiyatlarının düşüşü ile daha az katılım payı
ödeyecekler diye sevinirken, son tebliğde yapılan değişiklikle ödeyeceği miktarda sürpriz bir artışla karşı karşıya kalmıştır. Kısacası ’ilaçta fiyat düşüşü’ diye lanse edilen düzenleme, aslında ilacın fiyatında bir değişiklik yapmamış, SGK’nın ödeyeceği miktarı azaltarak kalan kısmın vatandaşa yüklenmesine neden olmuştur"
değerlendirmesinde bulundu.

SUT’ta yer alan maddeye göre eşdeğer ilaçların ödenmesiyle ilgili oranın
yüzde 15’den yüzde 10’a düşürüldüğünü, böylece SGK, reçeteye yazılan ilacın en ucuz ilaç bedelinin ancak yüzde 10 fazlasını ödediği için vatandaşın cebinden çıkan fark miktarının da bununla orantılı olarak arttığını kaydeden Saydan, "Sağlıkta tasarruf adı altında bir yandan ilaç fiyatları düşürülürken bir yandan da farklar yükseltilerek hastaların cebinden yaklaşık yüzde 5 fazla para alınması kabul edilemez" ifadesini kullandı.

Saydan, şu görüşleri dile getirdi:

"Eczacılar olarak firmalar tarafından eczacılar üzerinden SGK’ya yapılan
kamu kurum iskontolarının uygulanmaması dolayısıyla zaten mağduruz. Hayati önemi bulunan 200’den fazla ilaç piyasada olduğu halde firmalar tarafından depolarda bloke edilmiştir. İlaca erişim vatandaş için eziyete dönerken ilacı aldığında bir de fark ödemek zorunda bırakılması, vatandaşlarımızın tepkilerini bizlere göstermesine neden olmaktadır. Bu yüzden vatandaşımız bilsin ki biz eczacılar olarak SGK’nın Medula sisteminden aldığınız ilaçlara çıkan farkları almaktayız.

Bu fiyat farkı artışının sorumlusu kesinlikle eczacılarınız değildir."

Saydan, hem fiyat farklarının yükseltilmesi hem de kamu kurum iskontosu
dolayısıyla yaşanan mağduriyetlerin
giderilmesi için ilgili bakanlıkları göreve çağırdı.

Master 30-11-2011 23:16

Pess....
 
30 yıl 5 aydır tutuklu bulunan Tahir Canan’ın ailesine Maliye Bakanlığı tarafından büyük fırsat olarak gönderilen mektupta, Canan’ın tutukluluk süresi boyunca karşılanan yiyecek bedeli talep edilirken durum 'kaçırılmayacak fırsat' olarak sunuldu.
'İleri demokrasi'ye her gün yeni bir örnek ekleyen AKP’nin tam 30,5 yıldır cezaevinde bulunan Tahir Canan’a gönderdiği fırsat mektubu Canan’ın karşılanan yiyecek borçlarının yapılandırılmasını öneriyor.


"İleri demokrasiye örnek olacak!"

İlhan Canan, “Hukuksuz yere 30 yıl 5 aydır cezaevinde yatmakta olan babam Tahir Canan ile ilgili yürüttüğümüz Tahir Canan’a özgürlük kampanyamızın devam ettiği bir dönemde gelen mektubun 'ileri demokrasi'ye örnek olacak bir karar" olduğunu söyledi.


Büyük bir fırsat mı sunuldu?

Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan Mehmet Kilci imzasıyla gelen mektuba göre Tahir Canan’dan yiyecek bedeli talep edildiğini belirten İlhan Canan, yazıda kendilerine sanki büyük bir fırsat sunulmuş gibi bir hava olduğunu dile getirdi. “Bu kanun ile mükellefimize kaçırılmaması gereken pek çok imkân sağlanmıştır. Bunlardan en önemlisi borçlu mükelleflere getirilen ve borçların yapılandırılmasına imkân veren düzenlemedir” yazan mektup, “31.12.2011 tarihi öncesi borçlarınız yeniden yapılandırılacaktır. İsterseniz yapılandırılmış borcunuzu 36 ayda 18 taksitte ödeyebilirsiniz” şeklinde son buluyor.


"30 yıllık tutukluya büyük fırsat!"


2025 yılına kadar cezaevinde kalacağı açıklanan Canan ile ilgili verilen cezanın 2003 yılında sonuçlarıyla birlikte mahkeme kararıyla ortadan kaldırılmasına rağmen tutuklu bulunduğunun altını çizen İlhan Canan şöyle konuştu, “Bizler hukuka güvenmek ve adalet isterken. 21 Yüzyılda kafaların değiştiği ve demokratik bir ülkede İnsan Hak ve Hürriyetlerinin karşılığının olduğunu görmek isterken. 30 yılını çalmış olduğunuz bir vatandaşınızdan, onun eşinden, çocuklarından,torunlarından, annesinden, kardeşlerinden ve dostlarından bir özür dilenmesi gerekirken. Tahir Canan’ın haklarının iade edilmesi gerekirken, kaçırılmayacak fırsat şeklinde sunulan ve taksit ve faiz hesaplamaları ile talep edilen yiyecek parası hakkında bizler ne düşünelim.”

Master 09-12-2011 21:07

Düşte gör e gerek yok izle ve gör....
 
http://www.muhalifgazete.com/27265-A...-kamerada-.htm



http://webtv.hurriyet.com.tr/2/25456...n-konustu.aspx

Minik Yorum : HALK İÇİN EMNİYET, ADALET İÇİN HİZMET

Master 11-12-2011 09:40

Halk Için Emniyet, Adalet Için Hizmet
 
Polis karakolunda Fevziye Tekin’in maruz kaldığı dayak görüntüleriyle ilgili hazırlanan emniyet raporu ‘pes’ dedirtti. Raporda dayaktan hiç bahsedilmedi

İzmir Karabağlar Polis Merkezi’nde Fevziye Cengiz isimli kadının maruz kaldığı vahim dayak görüntülerinin VATAN tarafından ortaya çıkarılmasından sonra, en az bu görüntüler kadar vahim bir polis raporu olduğu da anlaşıldı. Savcılık, 22 Temmuz’da emniyete polis merkezindeki kamera kayıtlarının alınmasını ve bir rapor hazırlanması talimatını verdi. Kamera kayıtlarını 25 Temmuz’da polis merkezinden alan Bilgi İşlem Şubesi görevlisi Komiser Yardımcısı Murat Dinçer ile polis memurları Murat Kavlak ve Ümit Sadioğlu tarafından hazırlanan ön inceleme raporu bu kadar da olmaz dedirtti.

Fiziki müdahale

VATAN’ın ele geçirdiği ön inceleme raporunda, dayaktan hiç bahsedilmemesi ve polislerin sürekli “hararetli” konuşan ve bir türlü sakinleşmeyen kadını etkisiz hale getirmek için “fiziki müdahalede” bulundukları, Cengiz’in bu fiziki müdahaleye karşılık verdiği için “arbede” çıktığı savunuldu. Görüntüler ‘izlenerek’ hazırlandığı belirtilen raporda, mağdur kadının dakikalarca tekme, tokat dövülmesinden, saçlarının çekilmesinden ve elleri kelepçeli olduğu halde üzerinde oturulup dayağa devam edilmesinden hiç bahsedilmezken, “fiziki müdahale” sırasında bir polisin gömleğinin yırtıldığının özellikle vurgulanması da dikkat çekti.

Polis korundu mu?

Görüntülerde içerde dayak devam ederken bir resmi polis memurunun perdeyi çekerek dayağı gizlemeye çalıştığı da yer almadı. Bu arada, görüntülerin 27 Temmuz’da emniyetin elinde olmasına rağmen, sanık polislerin görüntülerin yayınlanmasından sonra gelen idari baskı nedeniyle önceki akşama kadar açığa alınmamaları da dikkat çekti.Kemal Göktaş/ Vatan

Master 11-12-2011 10:22

Breh breh breh....
 
Edirne Milli Eğitim Müdürlüğü görevinden alınarak Bakanlık Müşaviri olan Şerafettin Demirci'nin liseli kız öğrencilerin kısa etek giymesini eleştirdiği sözleri bir video paylaşım sitesinde yayınlandı.

Edirne'de liseli kız öğrencilerin giydiği kısa etekleri eleştirdiği ve öğrencilere hakaret ettiği iddialarıyla CHP Edirne Milletvekili Recep Gürkan'ın, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinin ardından iki hafta önce Şerafettin Demirci, Edirne Milli Eğitim Müdürlüğü görevinden alınarak Bakanlık Müşaviri oldu.

Şerafettin Demirci'nin görevinden ilişiğini kesip Edirne'den ayrılmasının ardından bir video paylaşım sitesinde "Edirne MEB müdürünün ahlaksız sözleri' başlıklı bir ses kaydı yayınlandı.

Konunun yerel basında yer almasına tepki gösteren Şerafettin Demirci'ye ait olduğu ileri sürülen ses kaydı şöyle: "Herkes öğrenci ama ideolojimi de onların işine karıştırmam. Herkes yerinde duracak işini bilecek. Bu bölgenin velisi çok hassas. Biraz da kusura bakmasın çok şımarık. Biraz da siz Edirne'nin genelinde ben duygusu abartılı bir yapı var. Ben duygusu yüksek olan toplumlarda bu tip şeyler çok sıkıntı verir. Yani biz de biliyoruz mini giyip geliyor oturduğu zaman tumanı görünüyor. Bu cümleyi söyledim diye gazetede çıktı bir tane i..ne oğlan, herkesçe bilinen, 'ya bu milletin tumanına niye karışıyor.' Ben tumana falan karışmadım, kılık kıyafete karışıyorum. Buna benzer ortaöğretimde zafiyetiniz var. Ne kadar üstüne varıyorsanız sizi boğmaya çalışıyorlar burada. Biraz da belirli iktidarın İslami anlayışı bu dönemin de müdürü olmanız sizi zorluyor. Farz edelim ben CHP döneminde müdür olsaydım, bunların analarını babalarını bellerdim. Onu söyleyeyim. Hem de var ya suyunu çıkarırdım. Ama böyle olunca üç gittiğinizde iki de duruyorsunuz işin Türkçesi."

Master 11-12-2011 16:11

Biz 'Konsomatristi, dövdük'
 
Konuyla ilgili İzmir Emniyet Müdürlüğü'nden bir açıklama geldi. Açılamada işkenceye "gerekçe" olarak Fevziye Gümüş'ün konsomatris olduğu gösteriliyor.
Geçtiğimiz günlerde basına Fevziye Cengiz İzmir'de bir karakolda polislerin işkencesine maruz kaldığına ilişkin görüntüler yansımıştı. İşkence görüntülerinin basına yansımasıyla olay kamuoyunda oldukça tepki toplamıştı. Tepkiler üzerine bir açıklama yapan İzmir Emniyet Müdürlüğü ise işkence olayına yeni bir boyut kattı. Açıklamaya göre polis memurları Feyziye Cengiz'i dövmüşlerdi, çünkü Cengiz bir konsomatristi! İzmir Emniyeti'nin açıklamasında işkenceye gerekçe olarak sıralanan bir başka nokta ise Cengiz'in polislere küfür ettiği! Fevziye Gümüş'e, ’görevli memura mukavemet ve hakaret’ suçundan İzmir 15. Sulh Ceza Mahkemesince açılmış bir de dava var.

Emniyet açıklamasında, müzikhole eğlenmeye gittiğini söyleyen Fevziye Cengiz'in konsomatris olduğunu, ekiplerin denetimleri sırasında kimliksiz ve alkollü olduğunun anlaşıldığını, gerekli işlem yapılmak istendiğinde direnip hakaret ettiğini, mukavemette bulununca zor kullanılarak karakola götürüldüğünü bildirdi. İşkenceci polislerin durumuna da değinilen açıklamada İzmir Emniyeti, "Olaya karışan üç polis memuru hakkında İzmir Emniyet Müdürlüğümüzce olaya müteakip 19 Temmuz 2011'de idari soruşturma açılmış ve soruşturma halen devam etmektedir" ifadelerine yer verdi.
Polisler, soruşturma sürdüğü gerekçesiyle halen görevlerine devam ediyor. Emniyet açıklamasının 10 Aralık İnsan Hakları Günü'ne denk gelmesiyse dikkatleri çeken bir başka nokta.


Fevziye Cengiz: "Tehdit ediliyorum"


Olayla ilgili basına konuşan Fevziye Cengiz, polisin davadan vazgeçmesi yönünde kendisini tehdit ettiğini söyledi. Emniyet'in konsomatris olduğu yönündeki iddialarına da yanıt veren Cengiz "En kötüsü polisler beni konsomatris diye suçladılar” dedi. Terzi olduğunu belirten Cengiz, yaşadıklarının kendisinde travmaya neden olduğunu söyledi.

Adli Tıp tedavi etmedi iddiası!

Fevziye Gümüş'ün ortaya attığı bir önemli iddia da kendisinin Adli Tıp'ta tedavi edilmediği. Vücudundaki ciddi dayak izlerine rağmen kendisine 'basit lezyon' raporu veren Adli Tıp yetkilisi hakkında suç duyurusunda bulunan Cengiz, muayene odasının açık olduğunu, polislerin kendilerini izlediğini, kendisinin "Beni Dövdüler" demesine rağmen, doktorun yüzüne dahi bakmadığını söyledi

Minik Yorum : Zihniyet

Master 13-12-2011 19:01

Yazık.....
 
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/19457328.asp

Minik Bakış : Herşey okadar net .... Uzun Senelerdir de bu netlikte..Ama göremiyoruz.....

Master 14-12-2011 07:14

Kadın Polisi dövdü hala görmediniz mi ??
 
Karakolda kadın dayağı’nda skandallar bitmek bilmiyor. Son olarak, genç kadına dayak atan polis memurlarının olaydan sonra gittikleri doktordan “Sağ kolumda ağrı var” şikayetiyle rapor aldığı ortaya çıktı. Üstelik, mağdur kadının “Dövüldüm” şikayetini tutanağa geçirmeyen doktor, polislerin raporunda çok titiz davrandı!


İzmir’de Karabağlar Polis Merkezi’nde Fevziye Cengiz’i dövdükleri kamera görüntüleriyle ortaya çıkan iki polis memurunun olay gecesi mağdur kadından şikayetçi olmak üzere gittikleri doktordan rapor alırken traji-komik beyanlarda bulundukları ortaya çıktı. Edindiğimiz bilgilere göre, iki polis memurundan Beyit Sezgen olaydan sonra gittiği doktor Arpat Kandemir’e, “Saat 00.30’da Karabağlar Çetin Müzikhol’de olağan denetleme görevimi yaparken şahıs tarafından mukavemetle karşılaştım. Sağ kolumda ağrı var” dedi. Doktor Kandemir de bu şikayeti sonrasında “muayene” ettiği Sezgen’in sağ dirseğinde 2x3 cm hiperemi saptandığını yazdı. Aynı şekilde Tekin Doğan da “Sağ elime darbe aldım” derken, muayene sonrasında rapora sağ el dorsede 0.5 cm yüzeysel sıyrık saptandığı yazıldı. “Sağ kolumda ağrı var” diyen Hakan Yörük içinse sağ kolda 2x3 cm mor ekimoz saptandığı yazıldı. Bu üç polis memurunun ifadelerinde Fevziye Cengiz’in “eliyle kolunu ittiği, elini tırmaladığı ve ittiği” iddiaları vardı. Ancak polis memurlarının karakoldaki feci dayaktan sonra gittikleri doktorda muhtemelen Fevziye Cengiz’i döverken oluşan “kol ağrıları”nı şikayet olarak belirtmeleri dikkat çekti.

İki inceleme bir soruşturma
Bu arada ortaya çıkan skandalla ilgili 2 ayrı inceleme ile 1 soruşturma başlatıldı. Fevziye Cengiz’in “dövüldüm” şikayetini dinlemeyen ve mağdur kadını muayene etmeden sadece elindeki ve yüzündeki hafif lezyonları raporuna geçirdiği iddia edilen doktor Arpat Kandemir hakkında inceleme başlattı. İzmir Tabip Odası Başkanı Erdener Özer, olayın mutlaka araştırılması ve incelenmesi gerektiğine, ortada doktor tarafından işlenmiş bir suç söz konusuyla disiplin yönetmeliği gereğince işlem yapılacağına işaret etti.

Müfettişler Cengiz’le görüştü
Özer, polislerin doktor üzerinde baskısının olup olmadığı sorusuna “Bizim bu konuyla ilgili, bu durumda bir hastaya nasıl yaklaşılması gerektiği aşikar. Kanıta dayalı tıp verileri içinde bunu yapıyoruz. Bunun bir protokolü vardır ve bunu uyguluyoruz. Eğer bir hekim Hipokrat Yemini ettiyse bu protokole uymak zorundadır” dedi. HSYK da konuyla ilgili olarak savcılar hakkında inceleme başlattı. İçişleri Bakanlığı’nın başlattığı idari soruşturma kapsamında göreve başlayan mülkiye müfettişleri de dün Fevziye Cengiz ve avukatı ile görüştü.

İZMİR TABİP ODASI:
Bu duruma bir doktor nasıl ‘darp yok’ der!

Raporu veren Dr. Arpat Kandemir’le ilgili konuşan İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdener Özer, olayın mutlaka araştırılacağını söyledi. Görüntüleri izlediğini ve buna ’darp edilmemiştir’ raporu vermenin mümkün olmadığını savunan Özer, “Biz hekimimizin nasıl bir rapor verdiğini bilmiyoruz. Bu konuda yorum yapamayız ama tabii ki görüntülerden darp edilmemiş kişi izlenimi alınmıyor. Soruşturmanın sonucunu paylaşacağız” dedi.

Emniyette ifade verdi
Büyük yankı uyandıran görüntülerin ardından Fevziye Cengiz, açığa alınan polis memurlarıyla ilgili yürütülen idari soruşturma kapsamında İzmir Emniyet Müdürlüğü’ne giderek ifade verdi. Genç kadın, eşi Murat Cengiz ile birlikte, öğle saatlerinde, Konak’taki Emniyet Müdürlüğü binasına gitti. Avukatıyla birlikte Hukuk Şube Müdürlüğü’ne giren Fevziye Cengiz’in, açığa alınan polis memurlarıyla ilgili yürütülen idari soruşturma kapsamında ifadesine başvuruldu.

++++++++

Minik Karar : Bu gerçekleri burada kesiyorum... İleride Verilen Kararı buraya yapıştıracağım..

LAZIO 15-12-2011 01:09

Karakolda dayak yiyen kadinin goruntuleri saskinlik ve infial yaratmis…..Valla infiali anladimda saskinlik yaratmasina hic aklim ermedi…

Nush ile uslanmiyanin once tekdir edip sonra kotegin basilmasini oneren….Dayagin cennetten ciktigina inanan…..Kizini dovmeyenin dizini dovecegine ikna olmus…..Karisini doven adami “karisidir ister sever,ister dover”diye hosgoren…..Sirtindan sopayi karindan sipayi eksik etmemeyi maharet sanan…..Orgetmenin vurdugu yerde gul bitecegine,askerde disiplinin ancak dayakla saglanacagindan suphesi olmayan…..Dayak,dovmek,kodumu oturtmak,agzini burnunu dagitmak kulturu ile buyumus insanlari alip……Amaci halka hizmetten ziyade onlari assaglayip,horgoren,kendilerini imtiyazli sayan burokratik bir yapinin icine yerlestiriyorsunuz…..Uzerlerine uniforma giydirip,bellerine silah veriyorsunuz…..Sonra bu insanlar gunluk polisiye olaylarda dayagi yaygin bir yontem olarak kullandilar diye sasiriyorsunuz….

Burokratik yapi icinde savci azarlar,hakim tersler…Asker,halkin oyu ile secilmis halkin temsilcilerini sigaya ceker …Odediginiz vergiye borc cikartip sizi magdur eden vergi dairesi mudurunun onunde onunuzu iliklersiniz….Polisde disini gecirebildigini dover….

Beni yegane sasirtan bu goruntulerin cekilip yayinlanmis olmasi….Goruntusu olmayan yuzlerce dayak olayinin gecmiste ve gunumuzde gerceklestigini ve gelecektede gerceklesecegini herkes bilir ama….. goz gormeyince gonul katlanir misali o garipler yedikleri sopa ile kalirlar……Bizlerde gelecekte gundeme gelecek bir polis zorbaligina kadar bu olayi unutur gideriz…..Girtlagimiza cokmus bu burokrat cenderesinden ve zorba kulturunden bir turlu kurtulamayiz…….LAZIO

----------------------------------------------------------------------------

Süvari 15-12-2011 08:57

Bir Ankara polisiyesi

Sipariş yağıyor...

Karakolda dövülen kadını yaz.

*
Birincisi...
O polis’i tanırım. Polis muhabirliği yapan her gazeteci, o tip polis’leri tanır. İsimleri farklıdır, karakterleri hep aynıdır. Emniyet teşkilatı tarihi “suçlu-polis” mücadelesinden çok “polis-suçlu polis” mücadelesidir. Son 3 senede 40 bin polis suça karıştı. 85 bini hakkında soruşturma açıldı. 2 haftada 1... Polis intihar ediyor. “Egoist intihar” tabir edilen intihar türü bu... Sosyolojinin babası Durkheim’a göre, doğası gereği topluma ihtiyaç duyan insanın, toplumdan koptukça içine sürüklendiği yalnızlık duygusunun sonucu... Çünkü, gelişmiş ülkelerde psikolojik testler uygulanıyor, ruh sağlığı uygun olmayan, polis olamıyor. Bizim gibi dandik ülkelerde, böyle bi uygulama yok. Netice? Eşini de döver, el alemin eşini de, başkasını da vurur, kendini de... Nerede, ne zaman patlayacağı belirsiz “saatsiz bomba”dır.
*
İkincisi...
İzmir deniyor ama, bu bir Ankara polisiyesidir... Hadise İzmir’de yaşandı, karakol İzmir’de, mağdure İzmir’de,
dövenler İzmir’de, savcı İzmir’de, mahkeme İzmir’de... Kamera görüntüleri teee 6 ay sonra basına nereden servis edildi? Teee Ankara’dan! Hiç kimse merak etmeyecek mi, niye? Daha bu ay, İzmir Emniyet Müdürü’nün zart diye görevden alındığını, zort diye yeni müdür atandığını, yeni müdür’ün zurt diye belediyeyi bastığını, CHP’yle papaz olduğunu, teee 6 ay önce yaşanan bu dayak hadisesiyle eski müdür’ün tukaka ilan edildiğini hatırlatmak isterim.
Acaba, Ankara’da İzmir polisi üzerinden örtülü bi hesaplaşma mı var?
*
Üçüncüsü...
Hadise, Karabağlar’da yaşandı. Nispeten dar gelirli vatandaşların oturduğu Karabağlar, CHP’nin kalesi Konak’a bağlıydı. Durup dururken koparıldı. Belediye yapıldı. İzmir’in en kalabalık, en büyük ilçesi oldu. Bademler, kömür-bulgur dağıttı. Gene CHP kazandı. Baktılar ki, kömür-bulgur’la olmuyor, taktik değiştirdiler. Seçimden bu yana, CHP’li Karabağlar Belediyesi’ne yönelttikleri en büyük suçlama ne oldu? Yeşillik Caddesi’ndeki müzikholler... Buralara içki ruhsatı veriliyor, ahlak elden gidiyor ayağına yattılar. Muhtar muhtar dolaşıp, imza topladılar, polis üzerinde baskı kurup, müzikhollere baskın üstüne baskın yaptırdılar. Tesadüfe bakın ki, Ankara’dan ortaya çıkarılan İzmir’deki dayak hadisesi nerede yaşanmış? Yeşillik Caddesi’nde... Kadına ne diyorlar? Konsomatris’miş diyorlar... Yani bi anlamda, bakın işte görüyor musunuz, oralarda hangi
rezaletler yaşanıyor demeye getiriyorlar.
*
Dördüncüsü...
Diyebilirsiniz ki, haklı değiller mi, aileleri rahatsız etmez mi? Burası öyle bir yer değil. Yeşillik Caddesi’nin çevresi, mobilya mağazaları ve atölyelerinden oluşuyor. Gündüz cıvıl cıvıl, akşam in cin top oynuyor. İstanbul Tahtakale gibi, gündüz 3 milyon kişi, akşam 3 kişi bulamazsın. Ailelerin yaşadığı semtler, en az 3-4 sokak içerde... Kimsenin evinin altında müzikhol filan yok. Dükkanlar kapanıyor, müzikholler açılıyor. Üstelik, bu bir ihtiyaç... Mesela, tıpkı Amsterdam gibi, belirli bölgede uyuşturucu bile kullanabilirsin, o bölgenin dışına çıkmamak kaydıyla... Başka türlü kontrol edemezsin. Bu tür yerlere kilit astığında, yok etmiş olmuyorsun, yeraltına itiyorsun... Konya’da Kayseri’de pavyon yok mu sanıyorsun?
*
Beşincisi...
İddia ediyorum, teee Ankara’dan ortaya çıkarılan İzmir’deki dayak vesilesiyle, mutaassıp insanlarımız gıdıklanacak, Karabağlar’da içkili yerlere savaş açılacak, ahlak’a sahip çıkıyoruz ayaklarıyla oy devşirilmeye çalışılacak.
*
Altıncısı...
Laga lugayı bırakın.
Kadın dövenler derhal meslekten atılsın.
Hiç kimse, İzmir çipurası’na sazan muamelesi yapmaya kalkmasın!

Yılmaz ÖZDİL

Master 18-12-2011 22:33

Ara Karar......
 
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, İzmir Karabağlar Karakolu'nda iki polisin, Fevziye Cengiz'e dayak atması olayıyla ilgili Cumhuriyet Savcılığının soruşturmayı sürdürdüğünü, polisler hakkında da disiplin soruşturması açıldığını hatırlattı. Karakoldaki güvenlik kamerası kayıtlarının yok edilmediğine ve savcılığa verildiğine dikkat çeken Şahin, ''Tasvip etmediğimiz bu olayın şüphelelilerine, o görevlilere, hukukun öngördüğü cezanın ötesinde, bir ceza mı verelim. Yani İzmir Konak meydanına darağacı kuralım, personeli darağacında asalım mı?'' dedi.



İçişeri Bakanı İdris Naim Şahin, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun ev sahipliğinde yapılacak olan '24'üncü Reform İzleme Grubu' toplantısına katılmak için Konya'ya geldi. Bakan Şahin ilk olarak hayırseverler tarafından Konya Emniyet Müdürlüğü'ne alınan araçların teslim törenine katıldı. Emniyet Müdürlüğü'nden düzenlenen törende konuşan Bakan Şahin 240 bini aşkın polis, 210 bini aşkın jandarmanın, 74 milyon kişinin ve her yıl ülkemizi ziyaret eden milyonlarca turistin güvenliğini sağlamaya çalıştığını söyledi.

Geniş bir teşkilat yapısına sahip olunduğundan, elbette bazı yerlerde hataların oluşabileceğini ifade eden Bakan Şahin, İzmir Karabağlar Karakolu'nda Fevziye Cengiz'e polis tarafından dayak atılması olayına değindi.

'KARAKOLDA AYNA DEĞİL KASET VAR, KAMERA VAR'


Olayın 16 Temmuz 2011 tarihinde gerçekleştiğini hatırlatan Bakan Şahin, polislerin tutumunu onaylamadığını belirtti. Olayın savcılığa intikal ettiğini hatırlatan Bakan Şahin, şunları söyledi:

''Savcılık tahkikatını başlatmıştır. Şüpheliler, sanık durumuna düşmüşlerdir. 17 Temmuz tarihinde disiplin soruşturması başlamıştır. Aradan aylar geçmiştir, bu ay içinde bir görüntü kasedine ulaşılmıştır. 3 Aralık tarihinde. Bu kaset üzerinde bir yayın başlanmıştır. Başlanacaktır. Bu ülkenin şefaflığı için biz bütün kararlığımızla devam ediyoruz. Ele geçen bu kaset gizli kaset mi? Hayır. Dışardan birinin çekimi ile oluşmuş bir kaset mi hayır. Bu kaset İzmir Karabağlar Karakolu'nda, bizim de görmediğimiz tutum ve davranışların sahibi polislerin hal ve haraketlerini kayıt altına alan, İzmir Karabağlar Karakolu'ndaki devletin orada çalışan kaseti. Bu kaset, olayın delili olarak ilgili savcılığın dosyasındaydı. Bu kaseti vermemiz gereken yere vermişmiyiz? Savcılığa teslim etmişiz. Takdir kendisinin. Bu kaseti 3 Aralık tarihinde ulaşıp yeni bir olaymış gibi kamuoyuna taktim etmek, kamuoyunu zaman yönünden yanıltmaya hakkımız var mı? Kim olursak olalım. İster devlet kurumu olalım, ister medya olalım. 'Bu kaset Karabağlar Karakolu'ndan alınarak savcılığa verilmiştir' demek gibi bir erdem gerekmiyor mu? Genel ahlak ve basın ahlakı bunu gerektirmiyor mu? Eskiden karakolda ayna var denilirdi. Biz o aynaları kırdık. Şimdi karakolda kaset var, kamera var. Türkiye, polisi, jandarması bu noktada.''

KAMERA KAYITLARI YOK EDİLMEDİ


Karabağlar Karakolu'ndaki güvenlik kamerası kayıtlarının yok edilmediğini belirten Bakan Şahin, ''Eğer polis, kendini farklı konumda görüyor olsaydı, o kamerayı pekala yok etmeyi düşünebilirdi. Belki düşünen de olmuştur. Olabilir. Ama o düşünce değil, o kaydın o kasedin yok edilmeden, kendi arkadaşlarının aleyhinde bile olsa savcılığa teslimini gerekli gören bir anlayış Karabağlar Karakolu'nda da, İzmir emniyetinde de vardır. Olan budur'' dedi.

'DARAĞACINDA ASALIM MI?'


Polislerin yaptığı davranışı onaylamadığını vurgulayan Bakan Şahin sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu olayın şüphelilerine, o görevlilere hukukun öngördüğü cezanın ötesinde bir ceza mı verelim? Yani İzmir Konak meydanına dar ağacı kuralım, personeli dar ağacında asalım mı? Ne isteniyor. İşin orta yerinde durup doğruları bir tarafa, yanlışları bir tarafa koymak anlayışına ne zaman gelebileceğiz. Belki de henüz halledemediğimiz konulardan bir tanesi de budur.''

'ÖZÜR DİLİYORUM'

Fevziye Cengiz'in katıldığı bir televizyon programını da eleştiren Bakan Şahin, şunları söyledi:

"İnsan hakları adına bu ülkede yapılmış hatalara örnek olarak veriliyor ve verilmeye çalışılıyor. Belli ki ruh hali sıkıntılı bir konuk alınmış. İnsanlar güya program adıyla meşgul ediliyor. Bir olay üzerinde yüzbinlerin teşkilatı, imaj yönünden zedelenmeye ve üzerinden bir yerlere bazı mesajlar verilmeye çalışılıyor. İyi bulaşık yıkama özelliği olan bu programcıya şunu sormak istiyorum. Siirt'e, eylül ayında haince teröristler tarafından taranarak hayatını kaybeden kızlarımız, Batman'da Mizgin hanım. Karnında bebeğiyle saldırıda bomba ile hayatını kaybetti. 2010 Eylül ayında Hakkari de yolculuk yapan kırmızı minibüste hayatını kaybeden anne ve onun hayatta kalan kızı Zeynep, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı günü Bingöl'ün Genç İlçesi'nde bir kadın terörist bomba yükü patladı. Ona müdahil olmak isteyen bir anne Hatice Belgin, 3 ya da 4 tane yetim bıraktı geride. İnsan hakları adına bu ülkede daha çok sayabiliriz. Hayatına kast edilen kadın örneği yok mu? Soruyorum. Karabağlar'daki olayı tasvip etmiyoruz. Kaset yayınlandıktan sonra görevlileri görevden uzaklaştırdık. Özür de diledik, İzmir Valiliği üzerinden. Ben de özür diliyorum. Bu olay Türkiye'ye yakışmıyor doğrudur da, Türkiyeya yakışmayan başka olaylar yok mu? Onları neden görmüyoruz.''

'POLİSLER MENFAATLERİ İÇİN İŞ YAPMAZ'


Bakan Şahin, ''Türkiye'de konuları saptırmak adına hiç kimsenin cambazlık yapmaya hakkı yoktur. Karabağlar olayı, Karabağlar olayıdır. Kendi sınırları içinde değerlendirilmiştir ve değerlendirilmeye de devam edecektir. Yargı ve disiplin soruşturması devam ediyor. Ama bu ülkede başka konular var. Onları yok görüyorsunuz. İnsan hakları hatasında o anneler yok sayılıyor. Görmüyorlar'' dedi.

Polislerin hiçbir zaman menfaatleri içerisinde görev yapmadığını belirten Bakan Şahin, yaparlarsa da hesaplarını soracaklarını söyledi. (DHA)

++++++

Çok Minik Kopya : Laga lugayı bırakın.
Kadın dövenler derhal meslekten atılsın.
Hiç kimse, İzmir çipurası’na sazan muamelesi yapmaya kalkmasın!

Master 19-12-2011 12:22

TBMM’de önceki gün yürürlüğe giren yeni Teşkilat Kanunu ile
 
TBMM’de önceki gün yürürlüğe giren yeni Teşkilat Kanunu ile Meclis personeline zam geldi. Zam alan personeller arasında danışmanlara yapılan oran ise dikkatlerden kaçmadı.



Milletvekili danışmanının maaşı 2000 TL’den 5400 TL’ye çıkarıldı. Böylece danışmanların alacağı ücret, 11 bin TL maaş alan vekillerin yarısı kadar olacak.



Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in danışmanları 6 bin 446 TL maaş alacak.



Düzenlemeyle 2. danışman statüsü verilen sekreterlerin maaşı da 4 bin 705 TL olacak.



Meclis’te grubu bulunan partilerin danışman sayısı artırılırken, gruplara danışmanlık yapacak kişilerin maaşı da 5 bin 479 TL olacak.



Yeni bir düzenlemeyle milletvekili danışmanının maaşı 2000 TL'den 5400 TL'ye çıkarıldığı yönündeki haberlere yalanlama geldi.

Parlementer Danışmanları Derneği'nden yapılan açıklamada, haberlere konu olan 5400 TL'lik maaş rakamının brüt rakamlar olduğuna dikkat çekilerek, şu açıklamada bulunuldu.




"Milletvekili danışmanlarının Aralık 2011'de aldıkları ortalama aylık net ücret 2575 TL'dir. Milletvekili danışmanı olarak çalışanlara 15 Şubat 2012 tarihinden itibaren ödenecek ortalama aylık net ücret 3.547TL olacaktır."

GEÇİCİ SÖZLEŞME

Açıklamada görev yapan danışmanların çalışma statülerine ilişkin de bilgi verildi:

"TBMM'de görev yapan milletvekili danışmanlarının yarısı, açıktan atanan geçici sözleşmeli işçi statüsündedir. Daimi kadroları yoktur. Kıdem tazminatı, harcırah, işsizlik ödeneği ve fazla mesai hakları da yoktur."

LAZIO 19-12-2011 15:00

Polis eger Icisleri Bakanin'in dedigi gibi kaset basina yansimadan savciliga verip isleme koyduysa bu cok onemli bir gelismedir.....Umarim olay boyle gelismistir....LAZIO

-----------------------------------------------------------------------------

Master 19-12-2011 15:27

Umulana bakınız.....
 
Alıntı:

LAZIO´isimli üyeden Alıntı
Polis eger Icisleri Bakanin'in dedigi gibi kaset basina yansimadan savciliga verip isleme koyduysa bu cok onemli bir gelismedir.....Umarim olay boyle gelismistir....LAZIO

-----------------------------------------------------------------------------

Çok Minik Kopya : Laga lugayı bırakın.
Kadın dövenler derhal meslekten atılsın.
Hiç kimse, İzmir çipurası’na sazan muamelesi yapmaya kalkmasın!

LAZIO 20-12-2011 14:18

Meslekten atilmakla kalmasin.....Yargilansin ve kanunun ongordugu en agir cezaya carptirilsin.....Izmirde'de Turkiyenin her yerindede....Ancak bu tur olaylarin onlenmesi icin yapilacak her turlu girisimede....Izmir,Istanbul....AkParti,CHP...Turk ,Kurt ayirmadan destek vermek gerekir diye dusunuyorum....LAZIO

---------------------------------------------------------------------------

Master 23-12-2011 10:49

Dört parti anlaştı...
 
Vatandaşın ilaç giderlerini artıran yasa tasarısı, milletvekillerinin yüzünü güldürdü. Aile hekimlerinin yazdığı reçetelerden de 3 lira katkı payı alınması ve 3 ilaçtan sonra ilave 1 lira katkı alınmasını öngören yasa tasarısı; emekli vekil maaşlarında 3 ila 5 bin lira artış sağladı.

Dört partinin anlaşması sonucu; emekli vekil maaşları 3 bin lira; daha önce emekli olan ama halen milletvekilliği yapan vekil maaşı ise 5 bin lira birden arttı. Ayrıca yeni seçilen milletvekillerinin, 2 yıl vekillik yapması durumunda, milletvekili olarak emekli olmalarının da önü açıldı.

TBMM Genel Kurulu'nda dün görüşülen yasa tasarısına AKP, CHP, MHP ve BDP'li tüm vekillerin ortak önergesiyle bir dizi madde eklendi. Buna göre emeklilik hakkını elde eden ancak halen milletvekilliği yapan vekillerin maaşları 5 bin lira arttı. Ayrıca SSK ve Bağ-Kur kökenli milletvekillerine de iki yıl çalıştıktan sonra ayrıcalıklı emeklilik hakkından yararlanma imkanı getirildi. Böylece işçi kökenli olduğu için milletvekili emeklisi olamayacak 220 vekil de 2 yıl çalıştıktan sonra 5 bin 628 lira emekli aylığı alma hakkı getirildi.


EMEKLİ VEKİL MAAŞI 3 BİN LİRA ARTTI

Maaş ve emekli aylıkları Başbakanlık Müsteşarının maaşına endeksli bulunan milletvekilleri, emeklilik hakkı bakımından Cumhurbaşkanının emekli aylığına endekslendi. Böylece, halen 5 bin lira olan emekli vekil aylığı 8 bin liraya yükseldi.

HEM EMEKLİ HEM ÇALIŞAN VEKİLE 19 BİN 300 LİRA

Ayrıca yeniden seçilen emekli vekillerin aylığından yapılan kesintiler de kaldırıldı. Oysa mevcut emekliler, bir işte çalışmaları durumunda emekli maaşlarından yüzde 15 oranında 'sosyal güvenlik destek primi' kesiliyor. İşte emekli vekillerden yapılan bu kesintinin kaldırılmasıyla, milletvekilliğinden emekli olduğu halde, halen vekil olan yaklaşık 200 kişinin maaşında 5 bin lira artış olacak. Böylece bu vekillerin ellerine geçen aylık tutarı 14 bin 300 liradan 19 bin 300 liraya çıkacak.

Emekli Sandığı Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapan yasa tasarısı milletvekillerine yeni yıl piyangosu olurken; vatandaşın ilaca katkı payını ise artırdı. Buna göre aile hekimlerinin yazdıkları reçeteler de dahil; ayakta tedavilerde yazılan reçetelerde 3 ilaca kadar 3 lira alınması öngörüldü. İlave her bir ilaç içinse 1 lira katkı payı alınacak.

12 Haziran Seçimlerinde ilk kez seçilen milletvekili maaşı: 11 bin 250 TL

Emekli Milletvekili Aylığı: 5 bin TL'den 8 bin TL'ye çıkacak

Emekli olduğu halde halen çalışan milletvekilinin eline geçen ise; 14 bin 300 TL'den 19 bin 300 TL'ye çıkacak.


Minik Tespit : Düzen belli.... Vatandaş sevgisinin net Özeti bu rakkamlar.....

Master 25-12-2011 22:46

Yaşasın Emekliler................
 
AKP’li Bülent Arınç, Köksal Toptan ve Mehmet Ali Şahin, hem TBMM eski Başkanı hem de aktif milletvekili maaşı olarak 23 bin lira aylık alacak.

Milletvekili maaşları ile emekli vekil aylıklarını arttıran geceyarısı operasyonu ile, üç eski Meclis başkanına piyango vurdu.

TBMM Başkanlığı yapan ve emekli olan, halen de parlamentoda bulunan AKP’li Bülent Arınç, Köksal Toptan ve Mehmet Ali Şahin, hem TBMM Başkanı hem de aktif milletvekili maaşı olarak 23 bin lira aylık alacak. 2.7 milyon emekli intibak yasasını beklerken, milletvekillerine kıyak emeklilik düzenlemesi TBMM Genel Kurulu’nda 216 Ak Partili ve 1 CHP’li vekilin oyu ile yasalaştı. Emekli vekil maaşları 5 bin 600’den, 7 bin 750 liraya çıktı. Bu düzenlemeden yaklaşık 3 bin eski milletvekili yararlanacak. 3 bine yakın emekli vekili ilgilendiren düzenlemenin ek maliyeti ise yıllık 150 milyon TL’nin üzerinde hesaplanıyor. Emekli olup halen parlamentoda olan vekillerin maaşı da 19 bin lira oldu. Aktif milletvekili olup emekli maaşı da alan vekillerden 1950 liralık prim kesintisi de yapılmayacak. 2011’de milletvekili seçilerek TBMM’ye giren ancak milletvekili emekliliği hakkı olmayan 220 genç vekil de bu düzenlemeyle milletvekili emekliliğine hak kazandı.

Master 27-12-2011 06:17

Vatandaşa Yeni yıl hediyesi.. % 9 Büyüdüğümüz için....
 
Vatandaşın ödediği vergi, harç ve cezalar yeni yılda yeniden değerleme oranında yani yüzde 10.2 artacak. Böylece motorlu taşıtlar başta olmak üzere emlak, çöp vergileri, trafik cezaları, pasaport, ehliyet ve noter harçları yüzde 10,2 oranında yükselecek. Artış sonrası en düşük trafik cezası 53 liradan 58 liraya; en yüksek trafik cezası ise 15 bin 640 liradan 17 bin 175 liraya çıkacak.

İŞTE YENİ TRAFİK CEZALARI

-Kırmızı ışıkta geçmenin cezası 140 liradan 155 liraya çıkacak.

-Alkollü araç kullananlar ise ilk kez yakalanmaları durumunda 650 lira; 2. defada 814 lira; 3 ve üçten sonra ise bin 306 lira ceza ödeyecekler.

-Ayrıca, alkollü araç kullanan sürücülerin geriye doğru 5 yıl içinde; ilkinde 6 ay, ikincisinde 2 yıl, 3 ve fazlasında ise 5 yıl ehliyetlerine el konulacak. 3 veya daha fazla alkollü yakalanan sürücülere en az 6 ay hapis cezası verilecek. Bu kişiler, sürücü davranışlarını geliştirme eğitimi ile psiko-teknik değerlendirmeye de tabi tutulacak.

HIZ SINIRINI AŞANLAR

- Hız sınırlarını yüzde 10’dan yüzde 30’a kadar aşanların cezası 140 liradan 154 liraya; yüzde 30’dan fazla aşanlar da 290 liradan 320 liraya yükselecek.

RADARIN YERİNİ GÖSTEREN CİHAZ ÜRETENLER, KULLANANLAR

Hız sınırlarını tespite yarayan cihazların yerlerini belirleyen veya sürücüyü ikaz eden cihazları imal veya ithal edenler bin 966 ila 3 bin 278 lira para ve 6-8 ay arası hapisle, bu cihazları araçlarında bulunduranlar da bin 305 TL ile bin 966 TL para ve 4-6 ay arası hapisle cezalandırılacak.

EMNİYET KEMERİ TAKMAYANLAR

- Gerekli yerlerde hızını azaltmayan, öndeki aracı güvenli bir mesafeden takip etmeyen, sağa, sola dönüş kurallarına uymayan ve emniyet kemeri takmayan sürücülerin 66 lira olan cezası 73 liraya çıkacak.

UYGUNSUZ FAR KULLANANLAR

- Servis freni, lastikleri, dış ışık donanımından yakını ve uzağı gösteren ışıklar ile park, fren ve dönüş ışıkları noksan, bozuk veya teknik şartlara aykırı olan araçları kullanan sürücüler de 73 lira ceza ödeyecek.

EHLİYETSİZ ARAÇ KULLANANLAR

-Sürücü belgesi almak için yanlış bilgi veya sahte belge vermenin cezası 739 liradan 814 liraya çıkacak. Ehliyetini yanında bulundurmama cezası 154 lira; belgesiz araç kullanmak ve sürülmesine izin vermenin cezası da 320 lira olacak. 1-2 ay, tekrarında ise 2-3 ay hapis cezası verilecek.

-Kamyon, otobüs ve çekicilerde takograf, taksilerde ise taksimetre kullanmayanların cezası da 320 lira olacak.

ADRESİNİ BİLDİRMEYENLER DİKKAT

-İkamet adresi değişikliklerini tescil kuruluşuna otuz gün içinde bildirmeyenlerin cezası ise 140 liradan 154 liraya çıkacak.

- Ölümlü veya yaralanmalı trafik kazalarında polisten izin almadan olay yerinden ayrılanlar 320 lira ödeyecek.

HATALI SOLLAMA 154 LİRA

-Geçme kurallarına riayet etmeyen ya da geçmenin yasak olduğu yerlerde sollama yapanların cezası da 140 liradan 154 liraya çıkacak.

CEP TELEFONU İLE KONUŞAN ARABADAN ÇÖP ATAN KEMER TAKMAYAN

-Yasak yere park etme, kurallara uygun park eden araçların çıkmasına engel olacak yerlere park etme; takip mesafesine uymama; sisli, karlı ve sağanak yağmurlu havalar dışında sis lambalarını yakmak; emniyet kemeri takmamak; araçlardan çöp atmak; seyir halinde cep veya araç telefonu ile benzer haberleşme cihazlarını kullanmak gibi trafik kurallarını ihlal eden sürücülerin cezası 66 liradan 73 liraya yükselecek.

ÖZÜRLÜ PARKINA PARK EDENLER

-Özürlülerin araçları için ayrılmış park yerlerinde park edenler ise 145 lira ödeyecek.

-Müziğin sesini çok açanların cezası da 66 liradan 73 liraya çıkacak.

SİGORTA YAPTIRMAYANLAR

-Yeni yılda zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmama, araçların muayene süresini geçirme ve araç üzerinde yapılan teknik değişikliği 30 gün içinde tescil yapan kuruluşa bildirmemenin cezası da 73 lira olacak.

İLK KEZ CEP TELEFONU ALANLAR

-Operatör değişiklikleri hariç, mobil telefon aboneliğinin ilk tesisinde maktu olarak alınan 34 liralık Özel İletişim Vergisi tutarı 37,5 liraya çıkacak.

-Çalışanların yıllık 10 bin 360 liraya kadar olan gelirlerine yüzde 15; 58 bin 500 liranın üzerindeki gelirlerine ise yüzde 35 Gelir Vergisi uygulanacak.

-Mesken kira gelirlerindeki 2 bin 800 liralık vergi istisna tutarı 3 bin 85 liraya çıkacak.

DAMGA VERGİLERİ

- Damga Vergisine tabi bazı kağıt değerleri: Yıllık gelir vergisi beyannameleri 34 TL; kurumlar vergisi beyannameleri 44 TL; KDV ve muhtasar beyannameler 22 TL; SGK'ya verilen sigorta prim bildirgeleri 16 TL olacak.

- Yargı harçları: Sulh mahkemeleri ve icra tetkik mercilerine başvuru harcı 9,50 TL; asliye ve idare mahkemelerine başvuru 20; bölge idare ve yüksek yargıya başvuru 32 TL; temyize başvuru 88 TL olacak.

- Noter harçları: Özel vekaletnameler her imza için 5,5 TL. Genel vekaletname 9 TL.

PASAPORTLAR NE OLACAK?

- Pasaport harçları: 6 aya kadar: 77 TL; 1 yıl 113; 2 yıl için 184; 3 yıl 261; 3 yıldan fazla süreli 368 TL

-Silah taşıma ruhsatı 515; bulundurma ruhsatı 824 TL olacak.

EHLİYET 278 LİRA

-A sınıfı ehliyet 92 TL; B sınıfı 278 TL; F ve H sınıfı 92 TL

FİŞ ALMAYANA 187 LİRA

Fiş veya fatura vermeme ile almamanın cezası 187 TL; fiş-fatura bulundurmama 8 bin 816 TL olacak.

- Yeni yılda motorlu taşıtlar vergisi de yüzde 10.2 oranında artacak. Örneğin 1300 ila 1600 cc motor hacminde, 1 ila 3 yaşındaki bir otomobilin vergisi 697 liradan 768 liraya çıkacak. Aynı motor hacminde olup, 7 ila 11 yaşındaki bir otomobilin motorlu taşıtlar vergisi ise 304 liradan 335 liraya yükselecek.

Yine 1 ila 3 yaşında, 2 bin ila 2500 motor hacmindeki lüks bir otomobilin vergisi ise 2 bin 897 lirayken 3 bin 194 lira olacak.

Master 27-12-2011 07:28

23 Nisan da üstelik....Mahkeme buna dikkat etmemiş....
 
Bu kafayla işkence önlenemez

BU köşede vatandaşa karşı suç işleyen kamu görevlilerinin önce amirleri ve sonra da mahkemeler tarafından açıkça korunduklarını sıkça yazıyorum.

Bir örnek olay daha: 23 Nisan 2009 tarihinde bir çocuğun başına dipçikle defalarca vuran bir polisin yargılanması geçenlerde bitti.

Kafatasında kırık ve çatlaklar oluşan çocuk dört günü yoğun bakımda geçen uzun bir tedavi sürecinin sonucunda sağlığına kavuşmuştu. Ruhsal bir hasar kaldı mı, onu bilemiyorum tabii.

Davayı açan savcı, polis hakkında “kasten adam yaralamaktan” 5 yıla kadar hapis cezası istemişti.

Mahkemenin kararı şöyle oldu: Taksirle (istemeden) yaralama suçundan altı ay hapis cezası! Çocuğun vücudunda kemik kırılmaları meydana geldiği için ceza 9 aya çıkarıldı. Sonra “zor kullanma sınırının kasıt olmadan aşılması” gerekçesiyle ceza 7 ay 15 güne indirildi. Sanığın mahkemeye karşı saygılı tutumu ve pişmanlığı dikkate alınarak iyi hal indiriminden yararlanmasına karar verilip cezası ertelendi!

Demek ki polisin dipçiği tutan eli, çocuğun kafasına defalarca “istemeden” inip kalkmış! Dipçik canlanıp kendi kendisine hareket etmiş olmalı!

Vatandaşların haklarını titizlikle korumak zorunda olan mahkemeler böyle davranırsa, işkence ve kötü muamele nasıl önlenecek? Mehmet Y. YILMAZ

Minik Takip : İzmir li Bayan ....

Master 28-12-2011 16:27

Biber gazı İkramı
 
https://www.facebook.com/video/video...81477222&saved



Hacettepe Üniversitesi Sıhhıye Kampüsü'nde toplanan SES Ankara Şubesi üyeleri, milletvekili emekli maaşlarına yapılan zammı protesto etmek için TBMM'ne doğru yürüyüşe geçti. Hastane bahçesinde grubu durduran polis, eylemin yasal olmadığını ve yürüyüşü yapamayacaklarını söyledi. Uyarılara rağmen sendika üyeleri, tekrar yürüyüşe geçti. Grubun yürüyüşüne devam etmesi üzerine çevik kuvvet, Süleyman Sırrı Sokak Mithatpaşa Caddesi üzerinde barikat kurdu. Yürüyüşü sürdürmek isteyen sendika üyeleri polis barikatına yüklenerek, barikatı aşmaya çalıştı. Bunan üzerine polis biber gazıyla müdahale etti. Tekrar barikata yüklenen sendika üyeleri ile polis arasında çıkan arbedede SES Ankara Şube Başkanı İbrahim Kara, SGK binasının bahçe duvarından düşerek hafif şekilde yaralandı. Daha sonra yolu trafiğe kapatmak isteyen Kara, gözaltına alındı. Görüşmeler sonucunda serbest bırakılan Kara, yaptığı açıklamada bundan sonra daha kitlesel eylemler yaparak TBMM'ne yürüyeceklerini söyledi. Grup açıklamanın ardından olaysız dağıldı.

DHA


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 19:01 .

Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce