Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Arka BahÇe Forumu - Güzelleme (Şiir)
Arka BahÇe Forumu

Arka BahÇe Forumu (http://www.arka-bahce.org/forum/index.php)
-   Müştemilat (http://www.arka-bahce.org/forum/forumdisplay.php?f=73)
-   -   Güzelleme (Şiir) (http://www.arka-bahce.org/forum/showthread.php?t=15)

Lizzy 04-05-2007 22:18

Terketmedi sevdan beni
Aç kaldım,susuz kaldım.
Hain karanlıktı gece
Can garip,can suskun,
Can paramparça...
Ve ellerim kelepçede
tütünsüz,uykusuz kaldım,
Terketmedi sevdan beni...

meraklı 06-05-2007 13:40

memleket isterim
 
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsunÿÿ;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.

Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikayet ölümden olsun.


Cahit Sıtkı Tarancı

Lizzy 08-05-2007 19:38

AYRILIK

İki rayı gibiyiz
bir tren yolunun
yakın olması
neyi değiştirir
son istasyonun??

meraklı 10-05-2007 23:23

affet
 
Gecelerin çağıldamasına eşlik eder ağaçların salınışı,
Gökyüzü derin, gökyüzü sonsuz gelir
Yıldızları taşırken kucağında,
Denizlerin hoyrat dalgaları dingin sanılan ruhlara çarpar,
Özgürlük, sadakat, yemin diye....
Ama yoksun.....
Bağımsızlık kelimesinde esir, kenetlenmiş dilim
Yürümez olmuş ayaklarım...
Şaşkınlığımı affet Ata'm,
Senin gençliğin olamadım,
Senin inancını yaşatamadım,
Varlığını ederken armağan
Yokluğunun boşluğundaki ağırlığı taşıyamadım.

A.L.

buena vista 12-05-2007 17:41

Sosyal Adalet
 
Bir irgat, bir isçi, bir de issiz
Üç arkadas
Oturdular bir agacin altina..
Hiçbirisi birbirinin derdinden anlamaz
Her üçü de
Sanki iki cami arasinda kalmis beynamaz..
Her üçü de yorgun ve aç,
Lakin cepte para yok
Istah kusu dolasiyor baslarinda karin tek.
Isçinin cani istedigi üzüm yemek
Irgat bozuldu buna, cani istiyor seftali,
Issizin dili varmiyor, istiyor ekmek ekmek..
Isçi ayaga firladi, “Defolun lan miskinler!”
Irgat söyle bagirdi: “Hastir lan kendine gel!”
Issiz ekmek diyordu, baska sey demiyordu,
Sanki içlerinde bir seytan kanlarini emiyordu.
Girmisken birbirlerine, bir delikanli kostu
geldi,
Birbirleriyle kavga eden üç garibanin
Acinacak halleri, delikanlinin kalbini deldi.
Dedi, „ Yahu neden kavga edersiniz, hepinizin
amaci bir ?“
„Hepinizin karni aç, sIkIntInIz bellidir.“
Üç gariban sasirdilar, bakistilar,
„Öyle ya, hepimizin karni aç ..“ dediler,
birbirlerine..
Üçü de bilmeyerek ayni seyi istiyordu zira,
Üçünün de oturduklari gecekondular bile kira..
Ayrilirken delikanli yanlarindan,
Seslendiler arkasindan..
„Delikanli, ne olur bize adini lütfen..“
Delikanli geri döndü ve gülümsedi:
„Adim mi.. SOSYAL ADALET..“

KAYA CELIKKANAT

alihoca 17-05-2007 17:15

Nilüfer Şarkıları
 
Erkekler Ağlamaz

İçinde bin pişmanlık gözlerinde yaş
Yüzünde yasak duyguların verdiği garip telaş
Sesinde bir burukluk, ellerin soğuk
Boğazında düğüm, düğüm kelimeler

Erkekler ağlamaz, sil göz yaşını
Kaçırma gözlerini benden suçlu, suçlu
Erkekler ağlamaz, insanız unutma
Sustururum zamanla içimdeki bu acıyı
Göz yaşların içimi acıtıyor
Erkekler ağlamaz sevgilim, sil gözyaşını

Yaşadığım o günleri unutmak zor
Geceler boyu beklemek nedir
Onu birde bana sor
Çok özlemek ve sevmediğini bilmek
Sonu gelmez acılarımla beraber

flz 17-05-2007 22:54

Gönlüme bir ateş düştü yanar ha yanar yanar
Ümit gönlümün ekmeği umar ha umar umar
Elleri ak yumuk yumuk, ojeli tırnakları
Nerelere gizlesin şu avucum nasırları
Otomobili tamire geldi dün bizim tamirhaneye
Görür görmez vurularak başladım ben sevmeye
Ayağında uzun etek dalga dalga saçları
Ustam seslendi uzaktan oğlum al takımları
Bir romanda okumuştum buna benzer bir şeyi
Cildi parlak kağıt kaplı, pahalı bir kitaptı
Ne olmuş nasıl olmuşsa aşık olmuştu genç kız
Yine böyle bir durumda tamirci çırağına
Ustama dedim ki bugün giymeyim tulumları
Arkası kuşlu aynamda taradım saçlarımı
Gelecekti bugün geri arabayı almaya
O romandaki hayali belki gerçek yapmaya
Durdu zaman durdu dünya girdi içeri kapıdan
Öylece bakakaldım gözümü ayırmadan
Arabanın kapısını açtım, açtım girsin içeri
Kalktı hilal kaşları sordu kim bu serseri
Çekti gitti arabayla egzozuna boğuldum
Gözümde tomurcuk yaşlar ağır ağır doğruldum
Ustam geldi sırtıma vurdu unut dedi romanları
İşçisin sen işçi kal giy dedi tulumları
İşçisin sen işçi kal giy dedi tulumları.


Cem Karaca

flz 25-05-2007 21:11

Sİzİn İÇİn
 
insanlığa


Sizin için, insan kardeşlerim,

Her şey sizin için;

Gece de sizin için, gündüz de;

Gündüz gün ışığı, gece ay ışığı;

Ay ışığında yapraklar;

Yapraklarda merak;

Yapraklarda akıl;

Gün ışığında binbir yeşil;

Sarılar da sizin için, pembelerde;

Tenin avuca değişi, sıcaklığı, yumuşaklığı;

Yatıştaki rahatlık;

Merhabalar sizin için;

Sizin için limanda sallanan direkler;

Günlerin isimleri,

Kayıkların boyaları sizin için;

Sizin için postacının ayağı,

Testicinin eli;

Alınlardan akan ter,

Cephelerde harcanan kurşun;

Sizin için mezarlar, mezar taşları,

Hapishaneler, kelepçeler, idam cezaları;

Sizin için ;

Her şey sizin için.



ORHAN VELİ KANIK

alihoca 25-05-2007 21:34

NATAŞA

1.

Nasıl ki
Bir ana ceylan
Vurulmuş yavrusuna
İçten yanıyorsa
Ve nasıl ki
Teksas'lı bir kız
Almanya'da ölen sevgilisini
İstanbul'da arıyorsa
İşte öylesine.

Beyaz yeleli
Bir atın sırtında
Gece demeden
Gündüz demeden
Durmadan dinlenmeden
Koşarak
Azgın denizlerdeki
Kudurmuş dalgalar gibi
Coşarak
Kokladığın her çiçeği
Yaprak yaprak
Bastığın her adım toprağı
Parmak parmak
Dolaşarak
Bir gün ben de seni aramaya çıkacağım Nataşa!
Seni kaybettiğim dünyada
Bulmak istemiyorum
Geçtiğim yollardaki bütün aynaları
Ters kapattım
O her köşe başında
Tüm insanlardan sakladığım
Hatıralardan
Birer yıldız yaptım
Ve onları
Bilmediğim bir dünyanın
Göklerine astım
Tut ki
Yirmialtıncı asırda
Merih'te
Yahut
Otuzsekizinci asırda
Uranus'ta
Yahut
Zaman adlı çizginin
Bir x noktasında
O her köşe başından
Çekip çıkardığım
Ellerimle göklerine
Pençe pençe
Yıldızlara astığım
Dünyadayız.
Orada
Ne meyhane tezgâhlarında
Mumlar gibi yanıp tutuşanların
Gönül yarası
Ne yalın ayak başıkabak
Sokakta dilenenlerin
Ekmek davası
Ve ne de
Kana susamış insanların
Ölüm kavgası.
Her köşe başında bir çeşme
Her çeşmeden
Oluk oluk akan sular
Ve suların başında
Hep bir ağızdan
İpek bir yumak sarar gibi
Türkü söyleyen kızlar var.
Ne Neron
Ne Sezar
Ne Hitler
Ne Mussolini
Ne Hiroşima
Nataşa.
Dokuz gezegenin
Onuncusu
Kardeş kavgasının
En sonuncusu
Öylesine bir dünya ki bu
Ne İsa'nın oniki havarisi
Ne Muhammed'in dört halifesi
Çözemedi
Çözemedi
Bunun ne demek
Olduğunu.

2.

Tüm ışıkları söndürdüler
Birer birer
Tüm çeşmelere
Kilit vurdular
Güneşi hapsettiler
Ve seni
Yıldızların karanlığında
Yaşamaya
Tutsak ettiler.
Sen ki
Burjuva züppeleri nezdinde
Salonları süsleyen
Bir gül
Ve proleter sınıfından
Bir emekçisin
İstesen
Senin için
Sönen mumlar birer birer
Yanabilir
Kilit vurulmuş çeşmeler
Gürül gürül
Akabilir
Akvaryumlu meyhanelerde
Zümrüt yeşili gözlerine
Şiirler okunur
Ve Adalar'da
Türküler yakılır
Altın saçlarına
Ben
Jandarma dipçiklerinin
Meydanlarında şaha kalktığı
Sokakları
Barut ve ölüm kokularının
Sardığı
Bir sonbahar akşamında
Üç kurşun sesiyle doğdum.
Senin için
Doktor-hastabakıcı
Ebe-hemşire
Yahut suyla ekmek
Ne ise
Benim için
Sehpa ve ölüm
Barut ve ateş
Yahut kavga
O'dur
Ve kavgasız geçen günlerimin neşesi yoktur.

Yasamızda
Akvaryumlu meyhanelerde
Zümrüt yeşili gözlerine
Türkü yakmak yok
Biz çoktan erittik
Yüreklerimizin çelik potasında
Sütün bacaklı kızların
Gözbebeklerini
Yasamızda
Kilit vurulmuş
Yasak kapıları
Kırmak yok
Açmak var
Suları
Gürül gürül
Akıtmak var
Ve tüm insanları
İnsanca yaşatmak var.

Yasamızda
Kan
Barut
Ateş
Ölüm
Yok
Olmayacak
Özgürlük ve kardeşlik var.

Ve düşün ki
Seni
Yıldızların karanlığında
Yaşamaya tutsak ettiler
Ve sen
Siyahın ne kadar siyah
Beyazın ne kadar beyaz
Olduğunu
Görmeden öleceksin
Oysaki ben
Güneş aydınlığını gördüm
Güneşin hapsedildiği yeri biliyorum.
Hazır ol
Ordu ordu
Bölük bölük
Teker teker
Geliyorum.

Bu
Ne benim sana
Tepeden inme bir emrim
Ve ne de
Ayaklarına kapanıp ağladığım
Bir yalvarışımdır
Bu
Eğilmez başların
Bükülmez bileklerin
Yani tarihin
Durdurulmaz emridir.



Necati Siyahkan

Ramo 26-05-2007 21:04

BEDAVA



Nereye gittiği belli olmayan

Oylarla sevindir onları

Giydir… kuşat

Kuzu kuzu

Gönder meclise…

Bildiğin gibi

Taltif... alkış bedava!



Hizmetsiz... ilgisiz

Boş geçen günler için de

Fırsat ver onlara

Baş köşelere

Şöyle ağalar gibi

Bağdaş kurup otursunlar

Nasıl olsa

Koltuk... minder bedava!



Televizyonlar... camiler... okullar

Daha neler neler emirlerinde

Her yerde... her zaman

Propaganda… reklam bedava!



Yolsuzluk… partizanlık…

İnsan kayırma…

Yerine getirilmeyen vaatler…

Bir de dokunulmazlık bedava!



Geçim derdi… pahalılık

Ancak seni düşündürür!

Unutma sakın

Güvenlik gibi

Terör… kapkaççılık da

Sorun değil onlara!

Seçimden seçime aranmak

Ne kadar iyi... ne kadar keyifli...

Bildiğin gibi

“Kullanıldığın ölçüde

Bıyık altından sırıtacaklar sana!“

Her şeye rağmen

Üstüne yüklenen dertleri unut

Ve vermeye devam et oyunu

Ananın ak sütü gibi helâl olsun onlara!



Bunlar da yetmez :

Avazın çıktığı kadar bağır

Onlar için nefes tüket!

Para verecek değisin ya

Enayilik... ahmaklık bedava!



Üzeyir Lokman ÇAYCI

Ankara, 25.12.2006


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 02:20 .

Telif Hakları vBulletin v3.5.4 © 2000-2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
Tercüme ve Tasarım : Arka & Bahce