Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::db_connect() should be compatible with vB_Database::db_connect($servername, $port, $username, $password, $usepconnect) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Strict Standards: Declaration of vB_Database_MySQLi::select_db_wrapper() should be compatible with vB_Database::select_db_wrapper($database = '', $link = NULL) in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 1095

Deprecated: Non-static method vB_Shutdown::init() should not be called statically, assuming $this from incompatible context in /home/arkabahc/public_html/forum/includes/class_core.php on line 2294
Guruba gush’bakışı.... [Arşiv] - Arka BahÇe Forumu

PDA

Tam Sürüm Bilgini Göster : Guruba gush’bakışı....


Sayfalar : [1] 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57

bikmisbroker
03-03-2006, 19:00
Bir başka tuhaf insan, ille de tuhaf konular bulur. Konuya hep tersinden bakar, değişik açılardan görmeye çalışır.

Ama her konuyu da mutlaka bir ucundan borsaya dokundurur. Arka Bahçe'nin bir başka dikeni..

BORSA yi da HAYATI da biraz degisik acidan incelersek eger..

Vira Bismillah..

serdarkus
04-03-2006, 09:25
.
Gurûba karşı bu son bahçelerde, keyfince,

Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül.

Ya lâle açmalıdır göğsümüzde yâhut gül. /Yahya KEMAL

serdarkus
04-03-2006, 10:07
Babonun dedesinin kırk dede evveli..

Gün görmüş geçirmiş konak beyleri, günün adabına uyarak, kapalı bir mekana girmeden hemen önce, tok bir duyulur sesle seslenirlerdi,

Destuuur.. erkek var!.

serdarkus
04-03-2006, 10:30
İhlas seksende, koç sekizonyedide..
Aslan ininde, martı denizde..
Atmaca leşte, sinek kafeste..
Gül bahçede.. herkes layık olduklarıyla layık olduğu şekilde layık olduğu yerde


Destuuur.. layıkın var!.

serdarkus
04-03-2006, 15:09
Alan alıyo, satan satıyo,
arab gızı stokastik bakıyo!.

Yatırımcısı günlükçüsü,
foncusu fordcusu,
shortcusu longcusu,
speği dayday’ i,
cümle alem sarmal dolaş.. oh ne güzel be bu hayat,
bu muhabbet ne rahat..

İyi de goçum, ne olacak bu ihlasın halleri, hele bi de garii..


Destuuur.. sistem var!.

bikmisbroker
04-03-2006, 16:30
................................................


Destuuur.. sistem var!.

iYide hocam nedir bu SiSTEM? Yenilirmi icilirmi?
Nereden alinir? KACA dir?
Bu alan-satanlarin;
Yatırımcısı günlükçüsü,
foncusu fordcusu,
shortcusu longcusu,
speği dayday’ i,
hepsi de kullanirmi?

Ne menem bir seydir bu SiSTEM dedigin hele?

hakan
05-03-2006, 10:46
Fidan yetistirmek sabir ister, suyunu gübresini verecen ve sabirla bekleyecen öyle bir günde büyümezki bu fidanlar.

Hergün karsisina gecip bakarak büyüdügü görülmez.

Gün olur zaman gecer fidan agac olur.

serdarkus
05-03-2006, 12:49
İşe bak.. üç gün önce borsadan çıktım, üç gün sonra ise yeniden yazmaya başladım.

Bekara garı boşamak,
ilim sahibi olmadan fikir sahibi olmak,
yatırımcı olmadan tavsiyede bulunmak,
golaydır der, ne yorumlar yaparım ben şimdi..


Destuuur.. yorumcu var!.

serdarkus
05-03-2006, 13:11
Fidan yetistirmek sabir ister, suyunu gübresini verecen ve sabirla bekleyecen öyle bir günde büyümezki bu fidanlar.

Hergün karsisina gecip bakarak büyüdügü görülmez.

Gün olur zaman gecer fidan agac olur.

Sen bir küçük fidan olsan,
Yatırım yapmaya gelsen
Ben bir zalım spek olsam
Çeksem koparsam ne dersin

Hudey Hudey

serdarkus
05-03-2006, 13:29
“EN FAZLA 2 KADEH ŞARAP İÇİN, CİNSELLİKTE ŞEVKATLİ OLUN

TBMM Başkanlığı vekiller için sağlıklı yaşamda sorunlarla başa çıkma yolları gösteren başucu kitabı hazırlattı. Kitapta cinsel yaşamdan içkiye her konuda 'altın öğütler' var.

MUTLULUK REHBERİ

• CİNSEL KAPASİTEYİ ZORLAMAYIN: Yaşlı insanlarda cinsel yaşamın bitmiş olması gerektiği düşüncesi son derece yanlıştır. Bu düşünce nedeniyle yaşlıların mahremiyeti olmadığı düşünülmekte ve evlerdeki düzenlemeler buna göre yapılmaktadır. Bu, aktif ve sağlıklı bir cinselliği süren yaşlılarda bunu yok sayma, utanma gibi sonuçlara yol açmaktadır. Bu dönemdeki cinsellikle ilgili diğer sorun da tam tersi tutum ve düşüncelerden kaynaklanmaktadır. Yaşla birlikte kaybolmayan ama doğal olarak azalan cinsel kapasiteyi zorlamak da sorunlara neden olur.

* ASLA PES ETMEYİN: Ruh sağlığının korunması için kendinizle barışık olun, kendinize güvenin, insan ilişkilerinin temeline sevgiyi koyun. Hayal kırıklığı, başarısızlık ve yenilgi karşısında pesetmeyin, yılmayın, tükenmeyin. Yeniden başlamasını, yaşadıklarınızdan ders almasını bilin. Hayatı tekdüze yaşamayın, ilgi alanları bulun.
• …

* LOTO VEYA VEKİLLİK: Stres çağında yaşıyoruz. Lotodan büyük ikramiye kazanmak, milletvekili seçilmek de seçilememek de strestir. Kronik stres koşullarında kalan kişilerde tükenme sendromu denilen özel bir ruhsal durum görülür.

* DEPRESYON: Toplumda en sık görülen rahatsızlıklardan biridir. Bazı hastalıklar da depresyona neden olabilir. İntihar düşüncesi olanlar doktara gitsin. Bu düşünceleri doktorla paşlaşmak birşey kaybettirmez ama çok şey kazandırır.

* PANİK ATAK TELKİNİ: Panik atak sırasında kendinize, "Bu geçici bir durum, daha önce de yaşadım ve geçtiğini biliyorum. Şimdi geçeçek. Ne aklımı kaçırıyorum ne de kontrolü kaybediyorum, yalnızca öyle olacağım diye diye geçici korku yaşıyorum ve geçecek" telkininde bulunun.

* AŞIRI HIRS: Sosyoekonomik durumu bozuk toplumlarda kalp rahatsızlıkları artmaktadır. Sinirli, aceleci, sabırsız, kısa sürede amaca ulaşmak isteyen aşırı ihtiraslı kişilerde kalp rahatsızlığı riski daha fazladır. 40 yaşıma kadar istediğimi yapar, sonra doktora giderim, düşüncesi yanlıştır.

* SPORU AKŞAM YAPIN: Sağlıklı beslenme için mutlaka egzersiz yapılmalı. Yaşam için her gün! Aktif ol, parolan olsun. Yaş sınır değildir!.. Ancak, sabah yapılan sporlar sırasında inme, kalp kirizi, koroner olaylar ve ani ölüm riski daha fazla görülmektedir. Spor akşam saatlerinde yapılmalı.

SABAH”




Mebusanlara akıl fikir değil de sanki borsacılara nasihat eylemişler..

İhlascılar.. siz siz olun, işlemlerinizi akşama doğru yapın derim.

serdarkus
05-03-2006, 14:07
iYide hocam nedir bu SiSTEM? Yenilirmi icilirmi?
Nereden alinir? KACA dir?
.......

Ne menem bir seydir bu SiSTEM dedigin hele?

Olmazsa olmaz, o olmazsa kainatta düzen kalmaz. Akşama kadar dilimizden düşürmeyiz. Cebimizi gösterir hava atarken, “bak bu alet herbişi yapıyo, fazladan telefonla konuşma özelliği de var.. son sistem bu abi” deriz.
Totocunun, lotocunun, elin speğinin rızkından kesip zor bela aldığımız PC miz çöktüğünde ise, “hay senin sisemini ……..…! “ deriz. Son düzenlemelerin aleyhine olduğunu düşenen emekçi ise meydanlarda “sistem sistem dediler, hakkımızı yediler” diye bağırır.

Yani, faydalı bişeydir..

Ancak,
bir taratırsan, Altavistada 12 milyon, gugulda 18 milyon 700 bin sonuca varırsın da, şu borsada bir tane sonuca varamazsın. İşte aynı zamanda da bir garmaşıklıktır.

serdarkus
05-03-2006, 14:20
...
Bu alan-satanlarin;
Yatırımcısı günlükçüsü,
foncusu fordcusu,
shortcusu longcusu,
speği dayday’ i,
hepsi de kullanirmi?



Hepsi de kullanmıştır, herbiri de ünvanını layıkıyla almıştır.
Birisi ben sağlamcıyım abi, üç guruş olsun benim olsun demiş, devlet tahvilinden şaşmamış. Diğeri fordculuk demiş, sistemini gapmış, otobüs fren yaptıkça sen gaza basacaksın demiş, gözlemiş gavramış… . Bir başkası, on derste nasıl gız tavlanır kitabını almış, çalışmış, testine girmiş, sekizinci hakkında da olsa bütünlemeden geçmiş. Sonuçta herbiri ünvanını haketmiş, hakettiği sınıfta sınıf atlamış.

Sadece birisi küçük yatırımcı olarak gelmiş, işte o hala oralardaymış..

alihoca
05-03-2006, 15:52
Mirim;

Tek kelime ile ifade edecek olur isem;Döktürüyorsun.

Onca zamanın özlemi,sevgi ve büyük bir keyifle izliyor,O güzelim yüreğine teşekkürlerimi sunuyorum.

Saygılarımla

hakan
05-03-2006, 15:59
Sen bir küçük fidan olsan,
Yatırım yapmaya gelsen
Ben bir zalım spek olsam
Çeksem koparsam ne dersin

Hudey Hudey


Ben bir kücük fidan idim

Rüzgar cikti egildim

Zaman gecti agac oldum

Firtina cikarsa kirilirim.

bikmisbroker
05-03-2006, 17:34
.................................................. ............

Sadece birisi küçük yatırımcı olarak gelmiş, işte o hala oralardaymış..

Vah Garibim,
Onun da derisini yuzerler yakinda..
O da akillanir sonunda..

bikmisbroker
05-03-2006, 17:41
Alan alıyo, satan satıyo,
arab gızı stokastik bakıyo!.

Yatırımcısı günlükçüsü,
foncusu fordcusu,
shortcusu longcusu,
speği dayday’ i,
cümle alem sarmal dolaş.. oh ne güzel be bu hayat,
bu muhabbet ne rahat..

İyi de goçum, ne olacak bu ihlasın halleri, hele bi de garii..


Destuuur.. sistem var!.

Hocam Eyi dersin guzel dersin de...
Beyaz karayı, sinek yarayı, zengin parayı,
Yemek tuzu, rakı buzu, maymun muzu,
Ördek kazı, güzel nazı, aşık sazı sever...

Kuş darıyı, çiçek arıyı, erkek karıyı,
Ana çocuğu, çoban gocuğu, yumurta sucuğu,
Ocak közü, kirpik gözü, ozan sözü sever...

Garip sılayı, yiğit halayı, tencere kalayı,
Davul zurnayı, avcı turnayı, deve hurmayı,
Alın kelini, cömert elini, cimri dilini sever...

Çöl yağmuru, çizme çamuru, oklava hamuru,
Tembel yatmayı, geveze atmayı, pazarcı satmayı,
Şişe tıpayı, şarap kupayı, eşek sopayı sever...

Ebe bebeği, kahve dibeği, çengi göbeği,
Memur masayı, ermiş asayı, hakim yasayı,
Haylaz döveni, dalkavuk öveni, hergele söveni sever...

Sarhoş dostunu, ayı postunu, yaşlı bastonu,
Hatip lafı, suçlu affı, açıkgöz safı,
Orman çamı, kedi damı, işçi zammı sever...

Mektup pulu, zampara dulu,
Allah kulu sever de..

Bu Yatırımcısı günlükçüsü,
foncusu fordcusu,
shortcusu longcusu,
speği dayday’ ci takimi neyi sever...??

serdarkus
06-03-2006, 07:52
"İşte dünyanın en iyi takımları


Takımların son bir yıllık sürede oynadıkları resmi maçlar baz
alınarak belirlenen ve 1 Mart 2005 ile 28 Şubat 2006 tarihleri arasını
kapsayan değerlendirmede
İhlas, bir önceki aya göre 7 sıra
düşmesine rağmen 0,82 puanla 11' ncu sırada yer alarak, Türk
takımları arasında en iyi dereceyi yaptı.

Değerlendirmede bir önceki aya göre 9 basamak inen Fenerbahçe
118,5 puanla 98'inci, 3 basamak inen Galatasaray ise 116,5 puanla
100'üncü oldu. Trabzonspor da 93,5 puanla 5 basamak düşerek, 169'uncu
sırada kendisine yer bulabildi.

-LİVERPOOL ZİRVEDEKİ YERİNİ KORUDU-

IFFHS'nin ''Dünyanın en iyi takımları'' sıralamasında,
İngiltere'nin Liverpool takımı, geçen ay olduğu gibi zirvedeki yerini
korudu.
Değerlendirmede ilk 10 sıra şöyle oluştu:
Sıra Takım Ülke Puan
---- --------- --------- ----
1. Liverpool İngiltere 325
2. Inter İtalya 307
3. Bayern München Almanya 294
4. Milan İtalya 258
5. Arsenal İngiltere 251
6. Sao Paulo Brezilya 246
7. Juventus İtalya 245
8. Olympique Lyon Fransa 244
9. PSV Eindhoven Hollanda 242,5
10. Chelsea İngiltere 241
11. İhlas Türkiye 0,82

/Habertürk"

fiora
06-03-2006, 09:19
18

http://img.photobucket.com/albums/v397/sertac/duyur.gif

AnnE
06-03-2006, 09:39
İHLAS
SALİH
HALİS
SİLAH
SAHİL



Günaydın Fidanlar ;

Anlaşıldığı üzere buraya gençler ve herzaman genç kalanlar yazıyor.Amma ve lakin Serdarkuş Efendi'nin o acaip ötesi , sabaha sabah okuduğumda C Vitaminimin içine kattığım Gingo dan beter tedaviperver yazılarını okuyunca dedim ki ; tamam bu genç hissedenler benim gibiler onlara sulanmasın diye hazır baharda ucunu göstermiş iken fidan işine girip parayı kaldıralım demişler ama yemez.

Bilmem bizi de eksen biter miyiz ?

serdarkus
06-03-2006, 13:09
Ben bir kücük fidan idim

Rüzgar cikti egildim

Zaman gecti agac oldum

Firtina cikarsa kirilirim.
Sen bir goca ağaç olsan
Merak salıp elliot baksan
Ben bir deli poyraz olsam
Dalgan kırsam ne dersin

Hudey hudey

bikmisbroker
06-03-2006, 15:09
İHLAS
SALİH
HALİS
SİLAH
SAHİL



Günaydın Fidanlar ;

Anlaşıldığı üzere buraya gençler ve herzaman genç kalanlar yazıyor.Amma ve lakin Serdarkuş Efendi'nin o acaip ötesi , sabaha sabah okuduğumda C Vitaminimin içine kattığım Gingo dan beter tedaviperver yazılarını okuyunca dedim ki ; tamam bu genç hissedenler benim gibiler onlara sulanmasın diye hazır baharda ucunu göstermiş iken fidan işine girip parayı kaldıralım demişler ama yemez.

Bilmem bizi de eksen biter miyiz?

Ne olurdu soylesine guzel ifadeler yazabilseydim..
Orta okulda iken Resim dersinden ikmale kalma durumum bile vardi, ama ahdettim ve resim yapmayi ogrendim, ve su anda evimin duvarlarinda Yagliboya resimlerim var, ustelik gelen misafirlerim, bu TABLOLARI nereden ve Kaca aldigimi sorup duruyor..:D:D (Bu fani dunyadan gocup gittikden sonra da belki milyon dolarlar edecekler??)

Yine Ayni ortaokulda "Kompozisyon" dersinden de "Ic guveysiden Hallice notlar alarak" okulu bitirebildim..
Guzel yazma isini (Ahdetmeme ragmen Allah vergisi bir Gabiliyet bu herhalde ki) ne beylerdereli serdarkus, ne de Muhterem Validemizin yazdiginin 1/10 u kadar yazamiyorum..

Bu kadar yaziyi yazmama sebep olan ise son cumlendir..
"Bilmem bizi de eksen biter miyiz?"

Tohum olsan, mesele yok, genc fidan olsan...Yine de mumkun??

Amma ve Lakin, Koca bir CINAR'in, yazdigi her kelime ile onlarca sey anlatan bir MASTER in bu soruyu sorabilmesinin ardinda yatan gercegi tek kelime ile izah etmek mumkun..

"Tevazu"

Bilmem dogru kelime ile izah edebildimmi?

çekirgebikmisbroker

hakan
06-03-2006, 20:34
Sen bir goca ağaç olsan
Merak salıp elliot baksan
Ben bir deli poyraz olsam
Dalgan kırsam ne dersin

Hudey hudey


Ben bir orta boy agac olsam

Öööyle bulutlara baksam

Acep firtina varmidir diye

Ilk rüzgarda kacarmiyim

serdarkus
07-03-2006, 14:11
“Pelin Batu soyunmasını savundu
…..

'Dün Gece Bir Rüya Gördüm' filminde tabuları yıkan eski diplomat İnal Batu'nun kızı Pelin Batu hemen ardından da Boxer dergisine soyundu. Bu nedenle de eleştiri oklarının hedefi olan oyuncu "Pişman değilim" diyor.

Dün Gece Bir Rüya Gördüm filminde uyuşturucu bağımlısı bir genç kızı oynayan Pelin Batu, film vizyona girmeden cesur sahnelerin basına verilmesi üzerine …….

…. Erkekler istediklerini yapıyor çıplak görüntüler ya da fotoğraflar sorun olmuyor. Ama bunu bir kadın yapınca ortalık ayağa kalkıyor. Bu çifte standart çok çirkin. Çıplaklık yaptığım işin bir parçası. İşim neyi gerektiriyorsa yapmaktan çekinmem. Son olarak babamla da aramın bu sahneler ve fotoğraflar yüzünden açıldığı söylendi. Böyle bir şey söz konusu bile değil. Benim babam çok aydın bir insan. Allah'tan başkalarının anlamadığı şeyi o anlıyor. Bir oyuncu olduğumu biliyor. Bu yüzden babamla sorun yaşamıyoruz. Benimle gurur duyuyor...."


VATAN / Başak ÇOKAN”

;)
İhlascılar…
E hadi, sizin savunmanız nerede..

Sizinle kim gurur duyuyor..

BaBonuz acele cevap bekliyor!.

serdarkus
07-03-2006, 15:06
"Genç kız annesine sorar :

- Anne aşk nasıl bir şey ?

- Aşk mı ? şey... aşk şöyle bir şeydir kızım, hani mesela çok zengin ve yakışıklı bir adama rastlarsın, seni Venedik'e götürür, mehtapta gondolla, gezersiniz, sonra San Marco meydanında güzel bir restoranda harika bir yemek yersiniz, müzik falan... ve arkasından en lüks bir otelde sana şahane bir gece yaşatır. Sonra da, ne bileyim işte, sana güzel bir araba alır, bir daire alır ya da deniz kıyısında sana bir villa satın alır, elmas gerdanlıklar, altın yüzükler hediye eder, mutluluktan uçarsın adeta, işte aşk böyle bir şeydir kızım..

- Ama anne, peki o heyecanlar, güzel duygular, kalbin küt küt çarpması, ilk buluşma, ilk öpücük.... Bunlar yok mu ?

- Ha onlar mı? kızım onlar bedava hatun götürsünler diye zamanında komünistlerin yaptıkları uydurmalardan başka bir şey değil... "

;)
Buradan da ihlasa bir gönderme çıkarırdım ama... hadi neyse!

bikmisbroker
07-03-2006, 20:02
"Genç kız annesine sorar :

- Anne aşk nasıl bir şey ?

- Aşk mı ? şey... aşk şöyle bir şeydir kızım, hani mesela çok zengin ve yakışıklı bir adama rastlarsın, seni Venedik'e götürür, mehtapta gondolla, gezersiniz, sonra San Marco meydanında güzel bir restoranda harika bir yemek yersiniz, müzik falan... ve arkasından en lüks bir otelde sana şahane bir gece yaşatır. Sonra da, ne bileyim işte, sana güzel bir araba alır, bir daire alır ya da deniz kıyısında sana bir villa satın alır, elmas gerdanlıklar, altın yüzükler hediye eder, mutluluktan uçarsın adeta, işte aşk böyle bir şeydir kızım..

- Ama anne, peki o heyecanlar, güzel duygular, kalbin küt küt çarpması, ilk buluşma, ilk öpücük.... Bunlar yok mu ?

- Ha onlar mı? kızım onlar bedava hatun götürsünler diye zamanında komünistlerin yaptıkları uydurmalardan başka bir şey değil... "

;)
Buradan da ihlasa bir gönderme çıkarırdım ama... hadi neyse!

Gencligimizde de derlerdiki "20 sine kadar Gominist olmayanin!!" Acaba Talebe olmak ile Yolsuz olmak ile de alakasi varmi bu konunun?? Sadece Goministlik mi??

Sahi Ne olacak bu ihlasin hali?? :D:D

hakan
07-03-2006, 20:37
Gencligimizde de derlerdiki "20 sine kadar Gominist olmayanin!!" Acaba Talebe olmak ile Yolsuz olmak ile de alakasi varmi bu konunun?? Sadece Goministlik mi??

Sahi Ne olacak bu ihlasin hali?? :D:D

Ihlas Ihlas deyince aklima bir sürü gelen tanimlamalarin disinda öyle bir hisse vardi diyorum.

Hani diyorum su ihlas a bir el atma zamani gelmismidir babo.

Beni bosver ders ögrenmenin dersini coktan aldim tam ögrenmeden bilmedigim hisselerde el atma babinda biseyler yapmam mümkün degil.

Bu ihlas nedir ne yapar kisacasi asagimi yataymi yukarimi ne yoldadir söyle ilgili yerlere bir seyttiriversen derim.

:carate:

serdarkus
08-03-2006, 13:17
"FLAŞ... FLAŞ... BAŞBAKANLIKTA EKONOMİ ZİRVESİ! BORSA'DAKİ DÜŞÜŞ GÜNDEMDE
Başbakanlık'ta Borsa zirvesi!
HABERTÜRK Ankara Muhabiri Gülin Yıldırımkaya'nın ÖZEL haberi
Başbakan Tayyip Erdoğan şu dakikalarda Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener ile makamında sürpriz bir görüşme gerçekleştiriyor. Görüşmenin gündeminde ekonomi var.
..
habertürk"

hakan
08-03-2006, 13:57
Yesil sermaye borsadan alimmi yapacak yani ....

Yada basbakan aciklamami yapacak satma pisman olursun diye

:ds:*

bikmisbroker
08-03-2006, 20:29
Ne olacak bu BORSA nin Hali??

Seanscilaaaar,
Day Day cileeer,
Deyiverin bakalim??

Ne Olicek bu BORSA nin Hali??

serdarkus
08-03-2006, 22:19
Ne olacak bu BORSA nin Hali??

Seanscilaaaar,
Day Day cileeer,
Deyiverin bakalim??

Ne Olicek bu BORSA nin Hali??

Bugün yine,
Seanscilaaaar, gazandı..

Day Day cileeer, de gazandı..

yine her zamanki gibi sadece sistemi olanlar gaybetti.

haa... bir de gassaray!.

serdarkus
09-03-2006, 16:59
Şeyi tam geçiyodu.. şeyi şey oldu!.

bikmisbroker
09-03-2006, 19:03
Şeyi tam geçiyodu.. şeyi şey oldu!.

HOCAM yorumlarinizdan AZAMi olcude yararlaniyorum, Lutfen devam...
Benli Melahat ne der bu duruma ACABA???:D:D:D

hakan
10-03-2006, 00:01
Bugün yine,
Seanscilaaaar, gazandı..

Day Day cileeer, de gazandı..

yine her zamanki gibi sadece sistemi olanlar gaybetti.

haa... bir de gassaray!.

Onlar hep kazanirlar zaten, herkes kazaniyorsa kim kaybediyor. O da ayri konu

Sistemi olanlar kaybetmezler dostum sisteme uymayanlar kaybederler.

serdarkus
10-03-2006, 08:06
HOCAM yorumlarinizdan AZAMi olcude yararlaniyorum, Lutfen devam...:D:D:D
Yapma hocam, mahcup ediyorsun beni.. yer demir gök yorumcu, bense dergah kapısında odun toplar bir garip yunus..

Borsa göçmüş, hala "dandikkağıta tüyo var, beş vakte gadar uçacak.. sen ne dersin üstadım "a, "ehm!. ne desem bilmem ki, iyi oynayan kazansın" karşı üstad yorumları var -dır- sanırım bir yer-ler-de.

Şaka bir yana, dün bir resim ekledim, beceremedim.. yazıyı silmek yassak, ben de editleme süresi geçmeden acilen bir üstad yorumu yapayım bari dedim aceleyle.

serdarkus
10-03-2006, 08:11
...Benli Melahat ne der bu duruma ACABA???:D:D:D

Hiç sorma, gayboldu bizim gız bir süre, sonra bir haber göndermiş, acile benzer. Anlamadım ben ne demek ister. Sen bilirsin dedim, iletiyorum.

serdarkus
10-03-2006, 08:24
Onlar hep kazanirlar zaten, herkes kazaniyorsa kim kaybediyor. O da ayri konu

Sistemi olanlar kaybetmezler dostum sisteme uymayanlar kaybederler.
Sen öyle san.. bunca zamandır bu alemdesin, okudun mu bi tek sisteme göre şunu yaptım bunu kazandım diyen. Maaşallah kör tuttuğunu, topal yakaladığını tavan yaptırıyor. Son iki günde de memleketin tamamına yakını en dipten aldı, hele bir yüksekten düşelim, işte o zaman yükseğinden de satmış gibi olacaklar. Tamamanın yakını olmayan diğerleri mi... ha işte onlar da sistemlileri!.

serdarkus
10-03-2006, 09:20
..iletiyorum.
Sevgili BaBo abla,

Ben bir küçük sazan idim. Gözüm kapalı, gönlüm ağdalı, kalbim minik… pır pır eder, konacağım dalı bekler idim. Birgün kendi halimde tamamiyle saf ve masum bir vaziyette iken, rastladım ona. Hain spek, zalim spek.. bir bakış baktı, beni yaktı. Henüz daha desteğinde imiş, üç vakte kadar uçar imiş… tepesinde en az beş tavan, sonrasında aynen olacam zengin amcam.. çok tatlı konuştu, aklımı çaldı. Beni çekti seansa aldı.. birden bire gözüm karardı, ne varsa yatırdım, hatta kredi bile aldım. Sonrasını hatırlamıyorum. Bir uyandım kii.. perişan haldeyim. Her bi taraf olmuş kan kırmızı.

Tek umudum sensin BaBo abla… ecaba şimdi benim portföyüm bozulmuş mudur?..

serdarkus
10-03-2006, 09:24
Kötümser yalnız tüneli görür, iyimser tünelin sonundaki ışığı görür,
gerçekçi tünelle birlikte hem ışığı hem de gelecek treni görür. /(J. HARRİS)

Gerçek yatırımcının gözü ise görse görse anca İhlas 'ı görür.

Master
10-03-2006, 10:52
Tunelin sonundaki ışık AYNA ise ?? ;)

bikmisbroker
10-03-2006, 14:52
Sevgili BaBo abla,

Ben bir küçük sazan idim. Gözüm kapalı, gönlüm ağdalı, kalbim minik… pır pır eder, konacağım dalı bekler idim. Birgün kendi halimde tamamiyle saf ve masum bir vaziyette iken, rastladım ona. Hain spek, zalim spek.. bir bakış baktı, beni yaktı. Henüz daha desteğinde imiş, üç vakte kadar uçar imiş… tepesinde en az beş tavan, sonrasında aynen olacam zengin amcam.. çok tatlı konuştu, aklımı çaldı. Beni çekti seansa aldı.. birden bire gözüm karardı, ne varsa yatırdım, hatta kredi bile aldım. Sonrasını hatırlamıyorum. Bir uyandım kii.. perişan haldeyim. Her bi taraf olmuş kan kırmızı.

Tek umudum sensin BaBo abla… ecaba şimdi benim portföyüm bozulmuş mudur?..

Sevgili EVLADIM,

Hersey niyete baglidir, icini temiz TUT..
Icini temiz tutarsan, sahip oldugun PORTFOY de bozulmamis olur.

Kal saglicakla,

serdarkus
10-03-2006, 15:45
Pasifikte seyreden goca geminin kaptanı, yolcuları toplamış ve demiş, “Size iki haberim var biri iyi biri kötü.. önce hangisini söyleyeyim”
“İyi olanı”, demişler.

”İyi o zaman dinleyin, tam 11 dalda oskar alacağız, içinizden birini de di caprio canlandıracak”


Endeks yine düştü.. şimdi ben ne olacam.
Önce iyi haberi söyleyin derim.

bikmisbroker
10-03-2006, 15:48
Pasifikte seyreden goca geminin kaptanı, yolcuları toplamış ve demiş, “Size iki haberim var biri iyi biri kötü.. önce hangisini söyleyeyim”
“İyi olanı”, demişler.

”İyi o zaman dinleyin, tam 11 dalda oskar alacağız, içinizden birini de di caprio canlandıracak”

Endeks yine düştü.. şimdi ben ne olacam.
Önce iyi haberi söyleyin derim.

O Geminin onundeki Mahmuzda, di caprio'nun Kollari arasindaki Hatun da "Benli Melahatmi" acaba??

hakan
11-03-2006, 19:48
Pasifikte seyreden goca geminin kaptanı, yolcuları toplamış ve demiş, “Size iki haberim var biri iyi biri kötü.. önce hangisini söyleyeyim”
“İyi olanı”, demişler.

”İyi o zaman dinleyin, tam 11 dalda oskar alacağız, içinizden birini de di caprio canlandıracak”


Endeks yine düştü.. şimdi ben ne olacam.
Önce iyi haberi söyleyin derim.


Bir iyi birde kötü haberim var dermisim.

Endeks yükselecek yükselmesinede

Ihlas icin bisey diyemem :carate:

sugarpan
11-03-2006, 22:44
İyi güzel fidanlık hoş olmuş da bir tane de "sera" ya ihtiyacımız var. Öyle ya yeni gelen küçük fideleri koruyacağımız alanlara ihityacımız var... Onlar dışarıdaki bitkiler kadar dayanıklı olamazlar...:excited: :excited: :wink2: :wink2: :;kahkaha :;kahkaha :;kahkaha

serdarkus
13-03-2006, 15:18
"KÜÇÜK YATIRIMCIYA BÜYÜK TÜYOLAR! YAZIDİZİSİ BUGÜN BAŞLADI
Borsa için küçü tüyolar

Sıkça Sorulan Sorulara,Okunması Gereken Cevaplar

Para piyasaları ve sermaye piyasaları için “kara” bir haftayı geride bıraktık. Döviz enstrümanlarının ortalama %4 civarında yükseliş kaydetmesi ve İMKB Ulusal 100 Endeks’in %8,29 oranında değer kaybı, yatırımcıların akıllarında bir çok soru işareti bıraktı.

Bu hafta başladığımız yazı dizisi ile her gün bir yatırım aracı ile ilgili soru işaretlerinin kaldırılmasını sağlamaya çalışacağız. Geçen hafta gazetelerin ekonomi sayfalarında en çok yeri borsada yaşanan düşüşler kapladı ve en çok soru işaretleri şüphesiz bu piyasalar için oluştu.

Borsa Sayısız Badireler Atlatmasına Rağmen Düşmedi, Peki Şimdi Neden Düşüyor?

Piyasa 30.000-48.000 bandında sayısız olumsuzluklarla karşılaşmasına rağmen ciddi bir düzeltme gerçekleştirmedi.Bunların arasında Danıştay’ın Tüpraş hakkındaki kararı, Türkiye’de yaşanan Kuş Gribi, IMF ile geçen yılın Aralık ayında tamamlanması beklenen gözden geçirme çalışmaları,İran’ın Nükleer Enerji çalışmaları ile birlikte uranyum zenginleştirme çabalarına girişmesi ve global likiditeyi kısıtlayıcı çalışmalar gibi piyasaların son derece olumsuz etkilenebileceği haberler borsanın yükselişini engelleyememişti.

Piyasaların geçen hafta düşmesini gerektirecek reel bir sebep yoktu ama 40.000-48.000 arasında yükselişini destekleyecekte bir reel sebep yoktu. Geçen hafta yaşanan düşüşü, abartılı yaşanan yükselişin abartılı gelen düzeltmesi olarak özetleyebiliriz.

Rakamlara baktığımızda; kısa ve orta vadeli düşüşümüzün devam edebileceğini söyleyebiliriz. Bu dönem kısa vadeli olarak 44.000 seviyesinin geçilmesi, orta vadeli 45.636 seviyesinin geçilmesine dek satış baskısı ağırlıklı seyir sürebilir. Piyasanın yüksek marjlar içerisinde dalgalanmasını devam ettirmesini bekliyoruz.Borsaya gelen olumlu haberler satış fırsatı olarak algılanmaya devam edilirse, olumsuz haberlerde daha büyük satışların gelebileceği unutulmamalı.

Beklentilere baktığımızda; bu düşüş hareketini sonlandırabilecek piyasanın elle tutulabilir tek beklentisinin Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı’nın onaylanarak yasalaşması olarak gösterebiliriz. Yasalaştığı taktirde IMF ile tamamlanması beklenen gözden geçirmenin tamamlanması ile birlikte Uluslar arası Derecelendirme Kuruluşlarından gelecek açıklamalar yeniden satın alınabilecek beklentiler olacak.Şu anda alt komisyonda çalışmaları süren Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı ile ilgili çalışmalar yakından takip edilmeli.


60.000 Olacak Dediler Aldım,42.000 Oldu Uyandım.Şimdi Ne Yapmayalım?

2005 yılında yerli yatırımcıların İMKB’de paylarının ve hesaplarının azaldığı bir dönemdi. 2000 yılında büyük zararlara katlanan küçük yatırımcılar bu kez yükselişe inanmamışlar ve pozisyonlarını kapatmışlardı. 2006 yılının başından bu yana İMKB daha önce hiç yatırım yapmamış yeni yerli yatırımcılarla tanıştı. Yerli yatırımcı piyasaya merhaba derken, yabancı yatırımcı piyasa ile vedalaşmaya başladı.

Endeksin geçen hafta içerisinde büyük bir katılımla düşüş göstermesi, kısa ve orta vadeli önemli maliyetlerin oluştuğu bölgelerin (43.000-44.000-45.600) aşağı yönlü geçilmesi artık piyasanın 50.000-60.000 rüyalarını sona erdirdi. 45.636 seviyesi tekrar geçilmeden piyasanın yeni rekorlar kırması beklenmemeli.

Piyasanın bundan sonra her yukarı hareketi satış fırsatı olarak algılayabileceğini düşünüyoruz. “SAT-BEKLE” ve “SAT-AL” pozisyonlarının alınabileceği bir dönemdeyiz.

Yatırımcıların bu düşüşten sonra maliyetlerini düşürecek işlemlere gitmesi beklenebilir.

Anahtar “SAT” rakamları; 44.000 ve 45.636
Anahtar “AL” rakamları; 39.500 ve 39.000

Borsada Yaşanan Yükselişte Nakitte Yakalanmıştım, Bu Yaşanan Düşüş Uzun Vadeli Alım Fırsatımı?

Borsayı sadece Bileşik Ulusal 100 endeksi olarak tanımlıyorsak bu düşüş alım fırsatı değildir. Uzun vadeli alım için piyasada netleşmelerin beklenmesi gerekmektedir. Uzun vadeli ana destek alım noktaları 39.000 ve 36.000 seviyelerindedir. Yukarı yönlü ise 45.636 seviyesinin geçilmesi bir alım fırsatı doğurabilir.

Borsayı çeşitli sektörlerin hisselerinden oluşan mikro ekonomik gösterge olarak tanımlıyorsak, bu düşüş alım fırsatıdır.Dolarda yaşanan yükselişin sürmesi, döviz borcu yüksek olan şirketlerin avantajlı durumunun sona erdirebilir ve nakit pozisyonu yüksek olan şirketlerin dezavantajının avantaja dönüşmesini sağlayabilir. Eğer ki bu iki şirket aynı oranda düşüş sergilemişse, nakit pozisyonu yüksek olan şirket için alım fırsatı doğmuştur diyebiliriz. Borsada fırsatların hiçbir zaman bitmeyeceği unutulmamalıdır.

Portföyüm Endeks Kadar Yükselmemişti Ama Geçen Hafta Endeksin Üzerinde Değer Kaybetti.Şimdi Ne Yapmalıyım?

Şüphesiz tüm yatırımcıların ortak şikayeti olan bir durumdur. İMKB’de en fazla işlem gören hisselerden olan İş Bankası C hissesi 39.000 endeks fiyatında olan fiyatlarda 42.500 seviyesinden işlem görmektedir. Piyasada 39.000 seviyesinden İş Bankası C alan bir yatırımcı cari rakamlarla getirisi sıfır olmuştur. Hisse senedi seçimi bundan sonra daha büyük bir önem kazanmıştır. Portföy yönetimi profesyonel bir yardım gerektirmektedir.

Mevcut cari seviyelerde bir çok hisse senedinin aşırı değerli olmuş olması yatırımcılar için risk oluşturmaktadır. Bir çok şirketin piyasa değerlerinde yaşanan baloncukların patlaması yatırımcılar için büyük bir risk oluşturmaktadır.

Yatırımcıların tek başına alacağı kararlarda araştırma departmanlarından muhakkak uygun görüş almalı, kendi portföylerini yönetmeyecekler ise portföy yönetimi şirketleriyle portföy yönetim sözleşmemeleri ile vekalet vermeli yada yatırım fonlarına yönelmeleri gerekmektedirler.

SPK'nın 22 Nisan 2002 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan tebliği uyarınca yayımlanması istenen uyarı:
"Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir."


Haber Girişi: 13.03.2006 - 16:14
Habertürk"

serdarkus
13-03-2006, 15:28
"Zanlılar hamamda yakalandı
Bursa'nın merkez Osmangazi ilçesinde otomobil çaldığı öne sürülen iki zanlı, hamamda gözaltına alındı.

Arap Şükrü Sokağı'nda devriye görevi yapan güvenlik güçleri, bir hamamın önünde Mudanya ilçesinden çalındığı belirlenen 16 DG 205 plakalı otomobili fark etti.

Çevrede araştırma yapan ekipler, otomobili çaldıkları öne sürülen iki zanlının hamamda olduğunu belirledi.

Hamama düzenlenen operasyonda zanlılar Aziz I. (24) ve Ufuk D. (26), dinlenirken gözaltına alındı.
Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü ekipleri otomobilde parmak izi çalışması yaparken, zanlılar, Çarşı Polis Merkezi'ne götürüldü.

Zanlılardan Aziz I'nın 6, Ufuk D'nin 47 kez hırsızlık suçundan emniyette kayıtları bulunduğu belirlendi.

Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor.

Haber Girişi: 13.03.2006 - 16:15
Habertürk"

İhlascılar.. bu haberin sizle bir alakası yok!.

bikmisbroker
13-03-2006, 20:00
Usta'ya basarisinin sirrini sormuslar.
" Iki kelime; " demis;
" Dogru kararlar."

Hepimizden farkli olarak,
sürekli dogru kararlari nasil alabildigini sormuslar.
" Tek kelime; " demis;
" Tecrube."

Iyi de kardesim bu tecrübe denen seyin sirri nedir diye sormuslar.
Usta, deriiiiin bir ic geçirmis ve
" Iki kelime " demis;
" Yanlis Kararlar... "



:;ohohoh iHLAS haaa??? (http://www.arka-bahce.org/forum/showpost.php?p=1339&postcount=13):;ohohoh

serdarkus
14-03-2006, 12:59
HABER
"ABD'de elini çim biçme makinesinin bıçaklarının arasına sokarak çalışıp çalışmadığını denetlerden parmakları kopan adam, aletin üzerinde parmaklarınızı bıçakların arasına sokmayın yazısı bulunmadığını gerekçe göstererek açtığı davada yaklaşık 300 milyar lira tazminat aldı."

Haber bu.. yorumunuz lütfen, sonra da aşağıdaki altı tipten hangisindensiniz

NOT: Bugünlerde borsa uğraşmaktansa kendimizi tanıma daha bir faydalıdır dedim ve böyle faydasız bir işe daldım.

serdarkus
14-03-2006, 13:49
HABER
"ABD'de elini çim biçme makinesinin bıçaklarının arasına sokarak çalışıp çalışmadığını denetlerden parmakları kopan adam, aletin üzerinde parmaklarınızı bıçakların arasına sokmayın yazısı bulunmadığını gerekçe göstererek açtığı davada yaklaşık 300 milyar lira tazminat aldı."

Haber bu.. yorumunuz lütfen, sonra da aşağıdaki altı tipten hangisindensiniz

NOT: Bugünlerde borsa uğraşmaktansa kendimizi tanıma daha bir faydalıdır dedim ve böyle faydasız bir işe daldım.

Birinci Tip
Eloğluna bak, sonra dön bir de bizimkilere bak. Ora nerede, bura nerede?
Eloğlu kendi insanına değer veriyor canım. Bugün gazeteden okudum son örneğini. Amerika'da adamın biri, elini çalışıp çalışmadığını anlamak için çim biçme makinesinin içine sokup denetlerken parmağı kopmuş. Dava açmış adam hemen. Firma adama dünyanın tazminatını ödemeye mahkum olmuş. Niye?
Aletin üstünde "parmaklarınızı bıçakların arasına sokmayın" uyarısını yazmadıkları için. Bizde nerede böyle hakkını aramak. Dava açsan yıllarca
sürer. Dava sürerken artık sen mi ölürsün, firma mı kapanır, orasını allah
bile. Hem sanmam bizde öyle bir yasanın bulunduğunu. Üstüne üstlük firmanın
adını kötüye çıkardın diye gelip yakana yapışmazlarsa iyi. Hergün
gazetelerde okuyoruz canım. Yok yok, bizde hayat ucuz. Eloğlunda insan
değerli. Birbirileri üzerine bu denli titredikleri için dünyayı da
titretiyorlar ya. Onlar gibi biz de böyle birbirimizi kollasak, ekmek
çarpsın tüm dünya iki günde ayağımıza kapanır. Osmanlı da öyle değil miydi?

ikinci Tip
Bu sabah gazeteyi okuyunca sinirlerime hakim olamadım. Bu ne iki yüzlülük,
bu ne çifte standart? Çim biçme makinesinin bıçakları arasına elini koyan
bir adamın parmakları kopuyor. Olay Amerika'da geçiyor. Mahkeme tazminata
karar vermiş. Makinenin üzerinde uyarı yazısı yok diye. Dünyanın dört bir
yanında bu Amerika yüzünden çekilen acıları anımsayınca insan bu iki
yüzlülüğe sinirleniyor insan. Dünyanın dört bir yanına gönderdiğiniz
mayınların üstünde öldürür veya sakat bırakır diye uyarı yazısı var mı? Geri
kalmış ülkelere kakaladığınız kimyasal artıkların üstünde uyarı yazısı var
mı? İlaçlarınızı denemek için yoksul ülkelerde denettirirsiniz, üzerinde
uyarı yazısı var mı? Uyguladıkları ambargolardan çocuklar süt ve ilaç
bulamadıkları için kırılıyor. Şimdi bütün bunların üstünde uyarı yazısı yok
diye mağdurlar dava açsa Amerikan adaleti tazminata mı karar verecek.
İnsanlığa yaşattıkları bu manzaraya bak, eli kopan adama ödedikleri
tazminata bak.

Üçüncü Tip
İşten dönünce bakkaldan bir ekmek iki yumurta alıp eve geldim. Tel dolaba
baktım yine bir şey kalmamış. Şu bekar evinde yumurtaya talim anlayacağınız.
Bugün yumurtayı neli isterdiniz beyefendi?! Küçük bir sahana az bir yağ
koyup, kırdım yumurtayı üstüne. Bakkalın ekmeği sardığı gazeteyi sofra
niyetine kullanıp ekmeği bandım yumurtaya. Gazete kağıdında cıbıldak bi karı
resmi. Memeleri açık, sarı parmak kalınlığında bir kilot giymiş. Yeme de
yanında yat. Eğildim kağıda yanında ne yazıyo diye. İlgisiz bir şeymiş.
Amerikalının biri çim aletinin içine elini sokunca parmakları kopmuş. Hay
keşke başını soksaydın. Dünyanın parasını koparmış firmadan. Oğlum madem
kullanmasını beceremiyon, niye bi de dava açıyon ki? Ben hakimin yerinde
olsam, bi de öteki elini sokardım aletin içine. Ki aklı başına gelsin. Sonra
da bi hastir çeker kovardım. Baktım daha da konuşuyor, doğrudan kodese. Yok
canım bu Amerikalılarda iş yok. Bi de adama üstüne para vermişler. Ah bi
benim elime düşecekti.

Dördüncü Tip
Bugün bir arkadaş söyledi. O da gazeteden okumuş. Amerika fırsatlar ülkesi
canım, zengin olmanın bin bir fırsatı çıkıyor insanın karşısına. Amerika'da
çim biçme aletine parmaklarını kaptıran bir adam, makinenin üzerinde
parmaklarınızı sokmayın uyarısı yok diye dünyanın parasını koparmış
firmadan. İki parmağı kopmuştur ama adamın bundan sonra çalışmaya ihtiyacı
mı kaldı ki? Biz de olsa beş kuruş imkan yok koparmaya. Yasalar zaten
eskiden zengin olanlar için. Adalet mülkün temeli ne de olsa. Doğru tarafta
değilsen, en başta kaybetmişsin demektir. Paran varsa adaletin de var. Paran
yoksa adaletin de yok. Yok canım benim başıma gelse, korkarım böyle bir dava
açmaktan. Üstüne bir de suçlu çıkarsın. Neyime gerek?

Beşinci Tip
Yok mirim yok. Biz adam olmayız. Herkes her şey olur, bizden bir şey olmaz.
Biz kim, uygar olmak kim? Uygar olmanın yolu hakkını aramaktan geçer.
Hakkını arayacaksın ki uygar olasın. Bugünkü gazetede okumuşsundur.
Amerika'da adamın biri çim biçme makinesine parmaklarını kaptırmış.
Bıçaklarını kontrol ediyormuş. Aletin üstünde elinizi bıçakların arasına
sokmayın uyarısı olmadığı için dünyanın parasını tazminat olarak almış.
Önemli olan para değil. Önemli olan hakkını araması. Bu seferlik tazminat
almayabilirdi, gelecek sefere alırdı. Bizde olmuyor mu sanki? Araştır, günde
binlerce benzeri şeyler oluyor. Dahası yüzde yüz işverenin sorumsuzluğundan,
günde yüzlerce sigortasız çalışanın eli kopuyor, aldığı asgari ücretten de
oluyor. Bak bakalım var mı gıkını çıkaran. Adamın yüzüne tükürsen, dönüp
sana "takma kafana hemşerim, olur böyle şeyler" diyecek. Yok mirim yok. Biz
adam olmayız. Kalkınıp gelişmek nere, biz nere?

Altıncı Tip
Çağımız pazarlama çağı. Siyasette bile kendisini en çok pazarlayan
kazanıyor. Pazarlama öyle eski günlerdeki pazarlama değil. Yok öyle on çocuk
yap, sokağa at kendisi büyür. Ürünü ta tasarlarken düşüneceksin. Bir ömür
boyu sattığın ürüne sahip olabileceksen çık ortaya. Senin sahip çıkmaya
niyetin yoksa bile, hiç beklemediğin bir anda kendisi gelip buluyor seni.
Bugünkü gazete bir örneği vardı. Çim biçme makinesi üreten Amerikalı bir
firma dünyanın tazminatını ödemek zorunda kalmış. Nedenmiş, aletin üstüne
elinizi bıçakların arasına sokmayın yazısını yazdırmadığı için. Adam
bıçakları kontrol ederken parmaklarını kaptırmış. Bir ürünü piyasaya
sürerken, ürünle ilgili herşeyi hesaplayacaksın. Bilinçli tüketici sadece
malın kendisini almıyor. Senin malı sattıktan sonraki tavrını da satın
alıyor garantisi var mı, ne kadar sürecek. Yedek parçası var mı? Bir de
gazetelerde çıkan böyle haberleri dikkate alıyor. Pazarlama bütün bunları
dikkate almak zorunda. İş işten geçtikten sonra, yol gösteren çok olur
yoksa.

serdarkus
14-03-2006, 15:40
"300 kiloluk adam evden vinçle çıkarıldı
Almanya'nın Hannover kentinde, evinde rahatsızlanan 300 kilogram ağırlığındaki adam hastaneye götürülmek üzere evinden vinçle dışarı çıkartıldı.

Hannover itfaiyesi, söz konusu kişinin.....
..
Haber Girişi: 14.03.2006 - 15:37 "


yok hocam.. bunları seanstan vinçle bile çekip çıkaramazsın!.

serdarkus
14-03-2006, 15:47
"ÜÇ YÜK TRENİ ÇARPIŞTI MAKİNİSTLER CAMDAN ATLAYARAK KURTULDU

Karabük'ün Eskipazar İlçesi'nde, 2 yük treni ve 1 hizmet treni çarpıştı.

Alınan bilgilere göre, ....
23842 sefer sayılı yük treninin makinisti Fehlül Efe, "Çankırı istikametinden geliyorduk. Memur yanlış yer bilgisi verince, diğer trenlere çarptık. Ben atladım, diğer makinist arkadaşların da atladığını gördüm. Ancak yaralanan yok" dedi.
Haber Girişi: 14.03.2006 - 16:35 "


Bu haberin bugünkü seanslarla bir ilgisi yok, çünkü bugünkü seanslarda kurtulan pek yok.. yani, telafat bayaa çok!.

serdarkus
16-03-2006, 13:50
Stress testi..
Pilotlara yapılırmış..
Pilot 2 dakika, sıradan biri 18 saniye falan dayanırmış..
Day-day'lar.. 5 dakika dayanamıyorsanız, seanslardan uzak derim..

"Kirmizi kareyi mavi sekillerden ve siyah kenarlardan uzak tutarak stresinizi ölçün."

http://members.iinet.net.au/~pontipak/redsquare.html

sugarpan
17-03-2006, 12:28
Dikkatli bakın 12 nasıl 13 oluyor-search-. :wink2:


http://forimages.t-rend.com/data/media/9/image001.gif

sugarpan
17-03-2006, 12:40
Stress testi..
Pilotlara yapılırmış..
Pilot 2 dakika, sıradan biri 18 saniye falan dayanırmış..
Day-day'lar.. 5 dakika dayanamıyorsanız, seanslardan uzak derim..

"Kirmizi kareyi mavi sekillerden ve siyah kenarlardan uzak tutarak stresinizi ölçün."

http://members.iinet.net.au/~pontipak/redsquare.html


Siz maks ne kadar dayandınız??:;ohohoh

serdarkus
17-03-2006, 16:50
Siz maks ne kadar dayandınız??:;ohohoh
İnanmayacaksın ama, 4,5 saniye olan süremi dokuz saniye yaptım ki.. bu day-dayci diliyle tam yedi tavan eder. Böyle bir başarı da tarihte-belki- ihlasta görülmüştür.

Peki nasıl oldu bu. Neydi bu başarının sırrı?
Tek kelimeyle, beyin bu hocam..beyin!

Peki nedir benim beyin el kitabım?

serdarkus
17-03-2006, 17:01
..
Peki nedir benim beyin el kitabım?
• Beyin açık havada ve ayaktayken daha iyi çalışır. Önemli alım satım kararlarınızı açık havada yürürken alın. Bunun için bloototh özelliğiniz olup olmadığınızı kontrol ettirin. Fabrika ayarlarına dönmek yeterli olabilir.

• Beyin örneklerle akıl yürütür. Kararsız kaldığınız bir durumda “Üstadlar benim yerimde olsaydı ne yapardı?” diye düşünün. Hemen tersini uygulayın.

• Yabancı bir dil öğrenme ve ezber beyni güçlendirir. Her gün birkaç yeni kelime öğrenin ve kullanın. İlk kelime olarak, day-day, iyi bir seçimdir. Tarihte day-daycilik ve day-daylar üzerine yazılmış eserleri de takviye okuyunuz.

• Zihinsel jimnastik yapın. Bunun için başta arka bahçe olmak üzere, irina üzerine yazılanları çözmeye çalışmak, iyidir.

• Zihinsel rutinlerinizi kırın. Bazen alacakken satın, satacakken alın.. kendinizi şaşırtın.

• Zihinsel zevklerinizi zenginleştirmek için her gün mutlaka iyi bir tahtadaki işlemleri çözmeye çalışın. İnsan hayatında kaç destek kaç direnç vardır, saymaya başlayın.

• Bir konu hakkında düşünürken, nasıl düşündüğünüzü de gözlemleyin. Kendinize şaşırın, hayran kalın. Düşünmek üzerine düşünmek, düşünce kalitesini artırır.

• İyi bir uyku kaliteli bir beynin temelidir. Sıkıcı seanslarda uyku bastırırsa, koverin gitsin. Ancak sakın horlamayın.

• Bol ve temiz “birinci el” oksijen beyin için çok önemlidir. Beyin vücuda alınan oksijenin dörtte birini tek başına tüketir. İyi oksijen ise nominalin altındaki kağıtlarda mevcuttur. Çevreyi de az kirletir.

• Farklı düşünme tarzları beyni geliştirir. Kazanmayı bırakın, kazananların kazancını hesaplayıp hayran kalın.

• Kullanılmayan organ körelir. Sürekli seans seyrederek beyninizi düşük viteste çalıştırmayın. Arasıra bu topiği de okuyun. Beyninizin sınırlarını zorlamayan etkinlikler, beyninizi geliştirmez.

• Beyin diyeti yapın. Beynimiz “garbage in garbage out” ilkesine göre çalışır. Yani beyninize çöp girerse, beyninizden çöp çıkar. Beyninizi neyle beslediğinize, midenizi neyle beslediğiniz kadar dikkat edin. Portföyü öyle abur cubur kağıtlarla doldurmayın. Az olsun, kaliteli olsun.. olur ise ille de ihlas olsun.

• Kafanızda en çok neyi düşünürseniz, hayatınızda onu çoğaltırsınız. Günde aklımızdan 60 bin ile 80 bin arası düşünce geçer. Bu düşüncelerin para, kazanç, tavan, tren, hız, üzerine olmasında fayda vardır.

• Beynimiz kendisinin nasıl çalıştığı hakkındaki bilgi ve inançlarına göre çalışır. Beynin çalışması hakkında yanlış bilgilere sahip olduğumuzda, beynimiz de yanlış çalışır. Sürekli günde beş saat seansa bakmanın çok iyi bişey olduğuna beyninizi inandırın. İnanmamakta ısrar ederse, işkence edin, akşamları televole seyrettirin.

• Başarı beyinde başlar. İnsan “kafadan” kaybeder! Bu hafta “beyin haftası.” Yani aklımızı “başımıza” toplama haftası! Bu hafta kafanızı nasıl daha iyi çalıştırabileceğiniz üzerine daha fazla kafa yorun.. hisselere mutlaka kafadan dalın.

bikmisbroker
17-03-2006, 17:57

• Zihinsel jimnastik yapın. Bunun için başta arka bahçe olmak üzere, irina üzerine yazılanları çözmeye çalışmak, iyidir.




Hocam iyi yazmissin HOS yazmissinda, irina üzerine yazılanlar (http://www.arka-bahce.org/forum/showpost.php?p=1615&postcount=79) konusunda CABA gosterirken TELEF olmak da var??

Muhterem Validemizin Bu Yazisini (http://www.arka-bahce.org/forum/showpost.php?p=1615&postcount=79) okudukdan sonra Beyin meyin kalmadi yahu?

HANNIBAL
17-03-2006, 21:39
Stress testi..
Pilotlara yapılırmış..
Pilot 2 dakika, sıradan biri 18 saniye falan dayanırmış..
Day-day'lar.. 5 dakika dayanamıyorsanız, seanslardan uzak derim..

"Kirmizi kareyi mavi sekillerden ve siyah kenarlardan uzak tutarak stresinizi ölçün."

http://members.iinet.net.au/~pontipak/redsquare.html

69,18 Saniye dayanabildim, ama öldürdü beni :;dedektif :;sicakkahve :indifferent:

hakan
17-03-2006, 22:30
69,18 Saniye dayanabildim, ama öldürdü beni :;dedektif :;sicakkahve :indifferent:


Borsacilarin siradan insanlar oldugunu kim söyledi.

Tamamen siradisi olduklari defalarca ispatlanmistir. :;dedektif

serdarkus
21-03-2006, 16:04
Bugün ne yaptık ne yapmadık.

Yaptığımızı bilerek mi yaptık, şansa mı..
Yapmadığımızı bilerek mi yapmadık, yapamadık mı..
Yapmadığımız için mi kazandık, yapdığımız için mi..
Yapamadığımız için mi kaybettik, yapmadığımız için mi..
Yapmak istedik de yapamadık mı, yoksa teamülen mi..

Gulakları çınlasın bizim hocanın, "zaten ben inecektim" demişti. Tersi olsaydı, "binecektim zaten" derdi.

bikmisbroker
22-03-2006, 14:33
http://img.photobucket.com/albums/v85/bbroker/BORSAMIZ/ShowLetter.gif

bikmisbroker
22-03-2006, 14:38
Cok Basket Gordum amma, Boylesini de hic gormemistim??

http://rapidshare.de/files/16136891/haftasonu_1_.com.tr.tc_basket_.zip.html

serdarkus
22-03-2006, 15:46
Önce eşeği gaybettik.
Sonra bulduk diye sevindik

Şahsen çok bi sevi....

Master
22-03-2006, 15:56
AA kabul etmiyorum gaybettik bi defa ıstop belli idi :confused:

serdarkus
22-03-2006, 16:32
AŞIK SANA BİR SÖZÜM VAR
Aşık sana bir sözüm var, bu arş nenin üstündedir
Hikmetine akıl ermez, bu arş kürsün üstündedir

Kamil sana bir sözüm var, bu kürs nenin üstündedir
Hikmetine akıl ermez, bu kürs levhin üstündedir

Derviş sana bir sözüm var, levih nenin üstündedir
Hikmetine akıl ermez, levih gökler üstündedir

Kamil sana bir sözüm var, yerler nenin üstündedir
Hikmetine akıl ermez, yerler öküz üstündedir

Derviş sana bir sözüm var, öküz nenin üstündedir
Hikmetine akıl ermez, öküz balık üstündedir

Aşık sana bir sözüm var, balık nenin üstündedir
Hikmetine akıl ermez, balık suyun üstündedir

Aşık sana bir sözüm var, su da nenin üstündedir
Hikmetine akıl ermez, su rüzgarın üstündedir

Yüzünü Hürmüz'e tutmuş, kuyruğun firenge atmış
Yeri götren sarı öküz, yüz on dört bin yaşındadır

Kabe'yi belinde tutmuş, ağzını Hürmüz'e açmış
Kuyruğun karnına atmış, mağrib maşrık başındadır

Gözlerin ırmayıp bakar, silkinse dünyayı yıkar
Şundan hayli elem çeker, bir sinecek başındadır

Gönü var dağlardan kalın, tüketmez mahluklar yağın
Kuvvetlidir şöyle yeğin, sanki on dört yaşındadır

Titreyişi zelzeledir, boynuzları velveledir
On iki ayağı vardır, her biri bir kösededir

Aşık Yunus söyler bunu, ne güzel yaratmış Gani
Çifte koşayıdım onu, hikmet onun işindedir

serdarkus
22-03-2006, 17:38
Uygulayabilebilmek ya da uygulayabilememek..

http://i14.photobucket.com/albums/a339/dentodent/kus2.png

dentist
22-03-2006, 17:57
Sayın serdarkus eğer bir klüp kurma girişimi ise bu ilk üye olarak benide almanızı rica edeceğim.:**:

Emin
22-03-2006, 21:42
Buraya yaklaşık üç ayı geçkin bir süredir temas kuramadığım Sayın Bıkmış Broker Abimin daveti üzerine geldim.

E, tabi, gelirken de eli boş gelmemek için bir yazıyla geldim, tam da yazımın sonuna koyduğum atasözünün ruhuna uygun olarak.

İşte yazım:
Eşek piyasası diye bir kavram olsaydı başkalarını bilemem ama ben bu piyasanın sempatizanı (yakınlıkduyarı) olurdum.

Benim eşek ve eşeklik anlayışım birazcık gözlemlerime dayanıyor. Mesela; “Eşek hoşaftan ne anlar, suyunu içer danesini bırakır” atasözünü bilfiil test etmişimdir, dedemin eşeğinde.

Vallaha suyunu da içti, bu su içinde tostoparlak şişmiş üzümleri de yedi.

Neymiş efendim, demek ki, eşek hoşaftan çok iyi anlarmış!

Sizler de görmüşsünüzdür, esasında üzüm hoşafını yerken kâsedeki üzümleri yemeyen, insanoğlunun bir kısmıdır. Bunlar, yaptıkları bu densizliği eşeğe iftira ederek gizlemeye çalışmışlardır!

Eşeklerin çok dirençli ve kanaatkâr olmalarının yanında birçok özelliği var. Güvenilir kayıtlara göre; Kuzey Afrika yaban eşeği MÖ 6000 yılında Mısır’da evcilleştirilmiş ama yine bu eşeğin yakın akrabası olan Asya eşeği tam anlamıyla evcilleştirilememiştir.

Sümerlerden öğrenildiğine göre, bu türler zaman zaman yakalanıp diğer eşek ve atlarla çiftleştirilerek melezleştiriliyormuş ama başarılı sonuçlar alamamışlar, çünkü çok çabuk öfkelenip, insanları ısırma gibi bir temel huyları varmış.

Evcilleştirdiğimiz hayvanlar içerisinde en hoyrat davrandığımız, en ağır yükleri yüklediğimiz hayvan maalesef eşek olmuştur. Bir de onun şahsiyetine yönelik hakaretamiz laflar etmişiz. (Ben de etmişimdir, özür dilerim.)

En kötü yaşam koşullarına ve en az diyete rağmen hayata tutunabilmiş bir arkadaştır eşek. (Barış Manço eşeğin hakkını eşeğe teslim etmiştir şarkısıyla.)

Çıtkırıldım bir hayvan olsaydı belki daha nazik davranırdık, hor görmez, aşağılamazdık, alay konusu yapmazdık. Atın şeceresini takip edip “soylu,” boğayı besiye çekip, “güçlü,” ayıya köprüden geçene kadar “dayı” diyoruz.
Cehennem sıcağından, kuru ayaza kadar her türlü iklim şartlarında boğaz tokluğuna çalıştırdığımız sadık, sabırlı, duygusal, sevdiği için zincirlerini kırıp, yanına koşan, karnını doyurmak için diken bile yiyen, Gülriz Sururi Hanımdan daha güzel gözlere sahip olan ama bu güzel gözlerle hayata umutla bakmak yerine her an ölümü bekleyen zavallı ve masumca duran, zenginden çok fukaranın evine layık görülen eşeğe “aptal” diyoruz.

Eşeği anlatmaya kelimeler kifayet etmez. O yüzden sadede gelip, eşeğin diğer özelliklerinden bahsedip konuyu borsaya bağlayalım.

Birincisi; Eşek kolay kolay ürkmez, kurttan bile! Eşeği korkutacak bir şey olsa, önce hangi yöne kaçacağına karar verememiş bir halde bir süre koşar ama koşarken birden durur, “Acaba ben niye kaçıyorum, hele bir bakayım kaçtığım şey korktuğum kadar var mıymış” diye düşünerek bir karar verme anı yaşar. İşte, ne olursa o an olur!

İkincisi; Aklına karpuz kabuğu düştü mü ne eder, eder elde etmeye çalışır.

Üçüncüsü; “Eşeği düğüne çağırmışlar, ‘ya odun ya da su taşıtacaklar’ demiş.” (Atasözü)
Demiş demesine ama yine gitmiş düğüne. Bu tıynetteki kişiler borsaya geldiğinde de sabırla hisse taşımıyorlar mı?

bikmisbroker
23-03-2006, 02:17
Buraya yaklaşık üç ayı geçkin bir süredir temas kuramadığım Sayın Bıkmış Broker Abimin daveti üzerine geldim.

Sevgili Emin,
Hos geldin sefalar getirdin..Seni buralarda gormek cok guzel..


E, tabi, gelirken de eli boş gelmemek için bir yazıyla geldim, tam da yazımın sonuna koyduğum atasözünün ruhuna uygun olarak.

Eyi etmissen Has etmissen amma;buralarda dolanan bir 'Valide sultan hanimefendi' varki (nam-i diger AnnE) senin bu yazina nerede ve de nasil cevap verecek bilemem ve de sana bu konuda Mugayyet olamam!!

Üçüncüsü; “Eşeği düğüne çağırmışlar, ‘ya odun ya da su taşıtacaklar’ demiş.” (Atasözü)
Demiş demesine ama yine gitmiş düğüne. Bu tıynetteki kişiler borsaya geldiğinde de sabırla hisse taşımıyorlar mı?

Valide hanimdan kurtarsan Ali Hocamiz var...
Hadi ondan da kurtardin pacayi, sevgili serdarkus var burada..
De ki bir VUCUT calimi ile ondan da kurtardin, bu defa da 25 yasinda ki civanimiz MAZHi kardesimiz var burada...
Diger arkadaslarimizi da sira ile yazip yer kalabaligi yaratmayayim da, AGIR olsun MOLLA desinler..

(Not;"Bu tıynetteki kişiler borsaya geldiğinde de sabırla hisse taşımıyorlar mı?" demissin??
Senin dilinin altinda biseyler var amma?? Hadi hayirlisi..)


Tekrar Hosgeldin..:carate:

serdarkus
23-03-2006, 12:14
...master abim bir de yazıyla anlattı


Sayın Master,
Stoploss anlayışımızın farkından olsa gerek ben anlamadım. 43509 altına 300 puan sarkan endexte stoplossunuzu ne zaman ve nasıl uyguluyorsunuz. Bu konuda Ben birazcık stoploss uygulama özürlüyümdür. Anlatacaklarınız bu konuda bana yardımcı olacaktır sanırım. Zira 43450 endex görünce ben ne var ne yok boşalttım da.

Teşekkür ederim...




Sn TheSecret Dikkat ederseniz STOP yazıyor, loss genelde olmuyor ;)

13.03.2006 tarihinde İrina Uğurlu geldi dedim.. Biliyoruz ki Yanlış hesaplama yöntemi ile kurulmuş olan bir Endeks sayılımı var,Onun için endeks üzerinde ki STOP daha derin düşme ihtimalinin Gösteren rakkamıdır..

Alınıp satılan Hisse olunca bu rakkamlar sadece eldeki hissenin durumunu size Ön İkazını sunuyor...Daha önce Zaten Dikkat Noktası var!!

Bu gelişmelerle siz bulundurduğunuz hissenin durumunu kontrol ediyorsunuz..

Yanlış sayımlı Endeks te 300 puan bir hiçtir.. 850 puanlık bir düşüş vede SEANS SONUNDA KALICI olması şartıyla, bulundurduğunuz hissenin de durumunu azda olsa bozabilir ki onun için STOP yapılması gerekir..Ama SEANS SONUNDA KALICI OLDU ise...

Burada STOP kadar önemli olan Bulundurduğunuz hissedir.. Loss zaten taşınmaz ki ;)

Emin
23-03-2006, 12:51
Eyi etmissen Has etmissen amma;buralarda dolanan bir 'Valide sultan hanimefendi' varki (nam-i diger AnnE) senin bu yazina nerede ve de nasil cevap verecek bilemem ve de sana bu konuda Mugayyet olamam!!
Abi,
Bana mukayyet, göz kulak olamayacağını baştan söylemen çok iyi oldu, tedbirimi alayım bari. Hem “Güvenme dayına, bohçanı al yanına” demiş atalarımız.
Sayın AnnE’yi bilmiyorum, eli ağırmış diyorlar. Artık, vurduğu yerde gül mü biter yoksa mosmor mu olur, bilemiyorum. Hele bir vursun, anlaşılır.

Valide hanimdan kurtarsan Ali Hocamiz var...
Sayın Ali Hoca’yı da bilmiyorum, yazılarından anladığım kadarıyla dayak yanlısı değil ama hiç belli olmaz, bir şeye kızar hıncını benden alabilir. Benim de bir kızım var, hıncını benden alacak olursa, o yazıyı kızıma okuturum.
Hadi ondan da kurtardin pacayi, sevgili serdarkus var burada..

Sayın Serdarkuş’u gıyabında ve yine sizin işaret etmeniz üzerine tanıdım ve terk ettiği yere içimden geçenleri yazmıştım. En yağ kokan cümlem de şöyleydi:
“Düşüncelerini böyle zekice kaleme alabilen, ceviz içini incitmeden kabuğunu kıran ve onları mizah bulamacına bulayıp, iplere dizerek orcik tadına eriştiren bu değerli kişiyle aynı zamanlarda bu sitede de buluşamadığım için biraz buruldum.”

Serdarkuş abimiz de vuracaksa uzun cop gibi bir orcikle vursun.

De ki bir VUCUT calimi ile ondan da kurtardin, bu defa da 25 yasinda ki civanimiz MAZHi kardesimiz var burada...

Vuracaklardan, ismini zikrettiklerinden geriye Mazhi kardeşim kaldı.

Yine işaretinizle gidip, yazısını okuyarak tanıdığım bu kardeşime bir mektup yazmıştım, adresini bilemediğim için elimde kalmıştı, bu vesileyle, çoktandır bekleyen bu mektubumu “Bıkmış Broker Eliyle” göndereceğim.

O mektubun giriş cümlesini buraya alırsam olası bir dayaktan kurtarabilirim, belki.
“Birkaç kez top oynadığı yabancı bir arkadaşının ölümünden etkilendiği için lakabını “Mazhi” koyan, aynı zamanda bu isimdeki her harfe “Mantıklı Araştırmacı Zeki Hoşsohbet İnsan” anlamlarını yükleyen bu kardeşime şimdi ben ne diyeyim, diye düşünüyorum.”

Siz, yine dayak atmaya meyilli kişiler varsa belirtin.

Senin dilinin altinda biseyler var amma?? Hadi hayirlisi..)

Dilimin altındaki de sonraya kalsın.

AnnE
23-03-2006, 13:02
Ahali ;

Hani Hoca demiş ya eşekten düşünce, '' ben zaten inecektim'' diye ; bizde Babo Bey'in dürtmesine hacet olmadan yukarıdaki eşek yazısını görünce tabii ki inmeden duramaz idik.

Efendim ; malum bu forumda bize düşen görev katılımcılara, bahse konu olan ''şeyler'' hakkında açıklayıcı malumatlar vermektir.Aslında verilmiş böyle bir görev olmasa ve dahi kimsenin birşey öğrenmeye ihtiyacı olmasa da boşver.

Bu hayvan hakkında google da araştırma yapınca, yani arama hanesine EŞEK yazıp enter tuşuna basınca karşımıza çıkan ilk sayfa http://www.konak.bel.tr/veteriner/esek.htm sayfasıdır.Bu sayfada yazılan derin malumatları okuyup da hala bu yaratık hakkında bilgiye ihtiyacı olanlara sadece pes diyebilirim.Ha ; sayfayı hazırlayanlara ne diyeceğimi burada söylemek bırakın bu forumda, Ali Sami Yen'de Aziz Yıldırım'a bile söylenmez.

Neyse ; asıl adı Equus asinus olan bu cihanın en güzel gözlü olduğu iddaa edilen hayvanının '' kulağı kesilmekle küheylan olamayacağı '' söylenir.Ben kesmedim ; bilemeyeceğim.Öte yandan, sözcüğün vurgusunu taşıyan Ş harfinin sayısı ve vurgusu arttıkça , kullanıldığı ortama göre , çıkacak kavganın ve bu kavgada kullanılacak mühimmatın boyutlarını büyütmesiyle nam salmıştır.

Yurdumuzun muhtelif bölgelierinde ''eğreti gelin '' olarak kullanılan ve bu kullanım şeklinin detaylarının burada izah edilmesinin sansürlenme potansiyeli olduğundan bu görevini yerine getirirken, yanınızda iki tuğla, bir zincir ve bir ayna bulundurmanız gerekmektedir ; gerisi sizin fantazilerinizle alakalıdır.
(Yahu hakkaten , Nilgün Yeşilçay'ın da gözleri bayağı büyüktür haa !!)

Bu yaratığın çok şakacı olduğu aşıkardır ki, eşek şakası diye bir deyim bile bu topraklarda çok kullanılır ve uygulanır.Bu uygulamalarla ilgili aklımda kalmış ve uygun birinde denemek istediğim bir türü vardır ki o da şudur :

Seydişehir Alüminyum Tesisleri'nde çalışan Mustafa Y. (48) ve Mehmet Y. (38), işe verilen arada, 5,5 bar basınçla hava veren kompresör ile birbirlerinin üzerindeki tozu temizlemeye başladı. Sıra kendine gelen Mustafa Y., sırtındaki tozların temizlenmesi için arkasını döndüğü Mehmet Y.'nin ilginç şakası ile karşılaştı. Mehmet Y., şaka niyetiyle yüksek basınçlı havayı Mustafa Y.'nin makatına tuttu. Acılar içinde yere yığılan Mustafa Y., Seydişehir Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Ameliyata alınan Mustafa Y.'nin kalın bağırsaklarında yaklaşık 20 santimetre genişliğinde 2 yarık olduğu belirtildi. Olayla ilgili Mehmet Y.'nin gözaltına alındığı ve soruşturmanın sürdürüldüğü bildirildi.

Aferin Mustafa'ya diyerek konumuza dönelim.Malumunuz Amerika Birleşik Devletlerinin en mutena iki partisinden biri olan Cumhuriyetçi PArti'nin amblemi de Eşek tir.Bu, bu parti ileri gelenleri hakkında bizde nasıl bir duygu yaratır bilemem.Zira bu partinin politikaları dünya halklarına asla ''eğreti gelin '' şeklinde bir kıyak yapmamış olup tam tersi , kendilerini toy damat gibi göstermişlerdir.Bu amcaların ilgi sahasına giren eğreti gelinlerin en başında nedense bu memleket evlatları olmuştur.

Adı geçen mevzu ile alakalı malumatlarımı bitirirken , hepinizin önünde Konak Belediyesi'ne aydınlatıcı web siteleri için yeniden teşekkürlerimi sunarım.

Bilmem aramızda marsıvaneşeği olmadığını bilmenin verdiği huzur başka nerde vardır ?

serdarkus
23-03-2006, 16:04
...Sayın Serdarkuş’u gıyabında ve yine sizin işaret etmeniz üzerine tanıdım ve terk ettiği yere içimden geçenleri yazmıştım. En yağ kokan cümlem de şöyleydi:
“Düşüncelerini böyle zekice kaleme alabilen, ceviz içini incitmeden kabuğunu kıran ve onları mizah bulamacına bulayıp, iplere dizerek orcik tadına eriştiren bu değerli kişiyle aynı zamanlarda bu sitede de buluşamadığım için biraz buruldum.”

Serdarkuş abimiz de vuracaksa uzun cop gibi bir orcikle vursun.

.....

Sevgili Babo 'nun yönlendirmesiyle sitenizde yazılarınızı okudum. Asıl benim için sizinle aynı ortamda yazmak ayrıcalıktır.

Söz konusu ayrılıkta, özeldeki son cümlem, "dostluklar devam edecekse, zaten bir şekilde devam eder" gibi birşeydi. Zaten öyle de oldu. Yeter ki dostlar var olsun.

Bu arada, orcik dedin de.. hem canım çekti, hem de aklıma geldi.

Vakt-i zamanında bizim o taraflardan dört arkadaş, paça üzerine orcik yedikten sonra hanımları yassaklamış olduğuna bakmadan canları çekmiş ve kumar oynamaya niyetlenmiş. Biri anadan doğma kör, biri topal, biri sağır ve bir diğeri de sağlam.. bir süre sonra, sağlam vatandaş don gömlek kalmış iken..

anadan doğma sağır olan arkadaşlarına dönüp, “Bir dakika arkadaşlar. Susun, bir ses duydum”

kör hemen el yordamıyla pencereyi bulmuş ve dışarıya bakarak: “ Arkadaşlar, eyvah basıldık. Bizim avratlar geliler, toplanın”

don gömlek oturan biçare, normal arkadaş ise, “Yav gorham bizi döveler ve soyalar."

en son, topal, “Elesem gahın gaçah. Hadi yohsa bizi dutacahlar


Malum, borsa kumarın helalidir. Önceden anlaşalım derim, burada topal olanı, benim…

bikmisbroker
23-03-2006, 19:34
.................................................. ......


burada topal olanı, benim…

La Havle,
Geriye baska Ne kaldi ki??
Saka bi yana herhal ' sağır ' lik da bana kaldi.. :;ohohoh :;ohohoh

Emin
24-03-2006, 19:21
Öyle bir geldi “ci” dedi gitti demeyesiniz diye, yazının alındaki “teşekkür” düğmesine bastı gitti demeyesiniz diye, bir de... bir şey daha vardı unuttum... yalan mıydı acaba, neyse… İşte böyle şeyler demeyesiniz diye, yine geldim.

Hanımları yasaklamış olduğuna bakmadan canları çekmiş ve kumar oynamaya niyetlenmiş. Biri anadan doğma kör, biri topal, biri sağır ve bir diğeri de sağlam..

Çoktandır unuttuğum ve sayenizde hatırladığım bu fıkraya o kadar güldüm ki, anlatamam.


Malum, borsa kumarın helalidir. Önceden anlaşalım derim, burada topal olanı, benim…

Saka bi yana herhal ' sağır ' lik da bana kaldi.. :;ohohoh :;ohohoh

Topal olanı benim demişsin, Bıkmış Broker abim de sağır olanı kapmış!

Sizlerden ricam, bu dört adamı da ben alayım. Çünkü bunların dördü de bana o kadar çok benziyor ki, içimdeler sanki.

Ben de, hanım tarafından, üstelik hanıma kaynanam da dahil, yasaklı olduğuma bakmadan bu “utuzacağım” önceden belli oyuna soyundum. Bak, cümlenin gelişi bile “oyuna soyundum” oldu, kendiliğinden, Allah tarafından, yazdıktan sonra ayıktım!

Görmeden daldım, duymadan uydurdum (içimden öyle dediler,) aksaklığıma aldırmayıp seğirttim, şunun şurasında son beş partilik oyun kalmışken, çok şükür don gömlek kalmadım ama yalınayak vaziyetteyim. Yalınayak nasıl kaçacağımın gailesi içindeyim.

Ek olarak, borsa kumarının haram olmadığını söylediğiniz için sevindim. Hacdan sonra Umresini de yapmış kaynanama okutacağım bu sözü.

buena vista
24-03-2006, 20:49
Sn Emin,

Bir geldiniz, pir geldiniz..Bizler daha foruma isinma calismalari yaparken, donup
kaldik bu yazismalar karsisinda..Ama yine de hos geldiniz..
Dayak yeme ve atma konusunda BABO hakli..Burada kimin ne zaman ne yapacagi hic belli olmaz.!!.En tehlikelisi AnnE`mizdir..Nesli tükenmis Osmanli
sülalesindendir..Sagi solu belli degildir..!!Hem sever,hem döver..Siz anlayincaya kadar is isten gecer.Farsca hakim oldugu alandir.Ege bölgesi yemekleri,zeytinyaglilar tercihidir..Huyuna ve suyuna giderseniz,dayak yemekten kurtulursunuz..!!Az kalsin unutuyordum yazmayi..Raki ve Roka,öteki
otlar da vazgecilmezleri ..Sinarit`i cok sever..Izgaradan vazgecmez..(Aslinda
sinarit tuzlama firinda da iyi olur.)
Bir de namus düskünü Trusty var..Döt donduran diyardan, BABO`muzun ve bizlerin sevgili dostu..Ali hocamizdan bahsetmedik sanirim..O Anadolu`nun
nadir acan ciceklerinden..Döver mi, sever mi pek anlamazsiniz..Ramo dostumuz
Suvari, ceenk ve dentist arkadaslarimiz ve serdarkus...Ben ve diger arkadaslar.
.........Sefa getirdiniz..

buena vista

serdarkus
25-03-2006, 17:57
....Ben de, hanım tarafından, üstelik hanıma kaynanam da dahil, yasaklı olduğuma bakmadan bu “utuzacağım” önceden belli oyuna soyundum. Bak, cümlenin gelişi bile “oyuna soyundum” oldu, kendiliğinden, Allah tarafından, yazdıktan sonra ayıktım!

.......
Ek olarak, borsa kumarının haram olmadığını söylediğiniz için sevindim. Hacdan sonra Umresini de yapmış kaynanama okutacağım bu sözü.

Haydaaaa.... ne olacak şimdi. Emin hocam sen ne yapmışsın öyle!. don gömlek de gitse, yeridir. Daha borsa hayatına başlarken bitmişsin.

Bir kere 3. altın kuralı direkt ihlal var.. aleni, açıktan!

Buna bir de şimdi yeni bir kural yazma ihtiyacı hasıl oldu ki.. bunca senedir 3. altın kuralı o kadar yazmama rağmen belleyememiş, belletememiş ben, ne ederim şimdi, nasıl yazarım da yazdıktan sonra ne ad goyarım...

Emin
26-03-2006, 13:31
Sn Emin,
Bir geldiniz, pir geldiniz..Bizler daha foruma isinma calismalari yaparken, donup
kaldik bu yazismalar karsisinda..Ama yine de hos geldiniz... Sefa getirdiniz...
Sağ olun hoş geldik, sefalar getirdik de "pir" geldiğime inanmıyorum. İşin piri sizlersiniz. Bir ricam var şu, dayak konusunu kapatalım.

Zaten benim ağzımdan kaçtı bu dayak konusu. Arka bahçenin imkanlarından yararlanıp şöyle bir baktım şimdiye kadar gelen iletilerden beş tanesinin içinde "dayak" sözü geçiyor. Bu iletimden sonra da altı olacaktır.

Ne yapayım, Bıkmış Broker Abimiz, sana mukayyet olmam; çıngar çıkarsa ayırmam deyince gözüm korktu, aklıma dayak yemek geldiği içinde cümlelerimin içine serpiştirmiş bulundum.
Dayak yeme ve atma konusunda BABO hakli..Burada kimin ne zaman ne yapacagi hic belli olmaz.!!.
Allahtan kimsenin en azından şimdilik böyle bir niyeti olmadığını anlayınca biraz rahatlamıştım ki, Sayın buene vista kalın ve kırmızı yazıyla Bıkmış Broker Ustanın tarafını tutunca, ne yalan söyleyeyim tekrar korktum.

Zaten hanımdan, kaynımın anasından, borsadan, felekten ha bire nasibimize düşeni alıyoruz.

Ya "dayak arsızı" ya da "dayak kaçkını" olacağım bu gidişle!

Belki de evham yapıyorum dayak kelimesinin diğer anlamı da var. Üzüm asmalarının altına bu dayaklardan (dikme, destek, payanda) korduk ki, üzümler toprağa değmesin, bir birlerine daha iyi bakarak kararsınlar diye.

Bir de namus düskünü Trusty var..Döt donduran diyardan, BABO`muzun ve bizlerin sevgili dostu..
Sayım Trusty'den zamanında bir dayak yemiştim. Eli ağır biliyorum.


Gelin bir birimize dayak, dayanak olalım, hatta hepiniz bana dayanak olun çünkü ben yıkılmak üzereyim.

Emin
26-03-2006, 15:28
Sayın buene vista kalın ve kırmızı yazıyla Bıkmış Broker Ustanın tarafını tutunca, ne yalan söyleyeyim tekrar korktum.

Çok çok özür dilerim. Yazımda "kalın ve krmızı" demişim yanlışlıkla. Meğer arama yaptığım için bulunan söcük bu şekilde; "dayak" görünüyormuş!
Ne safdirik biriyim ben!

Emin
26-03-2006, 19:12
Haydaaaa.... ne olacak şimdi. Emin hocam sen ne yapmışsın öyle!. don gömlek de gitse, yeridir. Daha borsa hayatına başlarken bitmişsin.

Bir kere 3. altın kuralı direkt ihlal var.. aleni, açıktan!

Buna bir de şimdi yeni bir kural yazma ihtiyacı hasıl oldu ki.. bunca senedir 3. altın kuralı o kadar yazmama rağmen belleyememiş, belletememiş ben, ne ederim şimdi, nasıl yazarım da yazdıktan sonra ne ad goyarım...

Üç altın kural nedir abi?

İnsan bilmediği şeyi ihlal eder mi? İki gözüm önüme aksın ki, böyle kural belleten yazılarına denk gelmiş değilim.

Kim bilir hangi şiirin içine gizlemişsindir! Ben, şiirlerini okuyup, gevrek gevrek gülüyorum. Ne bileyim onlar kural veznine göre yazıldığını.

Benim sizden duyduğum, o da, içindeki N harfi büyük olduğu için dikkatimi çekiyor: "En iyi sistem, uygulayabildiğindir" sözü, tıpkı; "En kestirme yol bildiğin yoldur" der gibi!

serdarkus
27-03-2006, 16:58
Üç altın kural nedir ......



Emin hoham, daha önce iki kere yazmıştım, bir üçüncü uygun olur mu diye düşünürken, aklıma geldi ki,

1) Olur ya bizim cemaata günün birinde lazım olacağı tutar, sevabından mahrum kalır endişesindeki bizim caminin hocasından muhtelif zamanlarda “eşşek üzerinde nasıl namaz kılınır”ı üç kere hutbede dinlemişliğim var ve..

2) Olur ya bizim genç nesle günün birinde lazım olur da yol yordam bilmediğinden elaleme mahcup olur endişesindeki üstad Ç.Altan ‘ın gazetedeki köşesinde, “eşşek ile nasıl muhabbet olunur” u muhtelif zamanlarda çok ayrıntılarıyla iki kere okumuşluğum var ki... her ne kadar üstadın “bir ayna, bir elma, iki tuğla” reçetesine bizim forumun sevgili AnnE ‘sinin

Ahali ;

........Yurdumuzun muhtelif bölgelierinde ''eğreti gelin '' olarak kullanılan ve bu kullanım şeklinin detaylarının burada izah edilmesinin sansürlenme potansiyeli olduğundan bu görevini yerine getirirken, yanınızda iki tuğla, bir zincir ve bir ayna bulundurmanız gerekmektedir ; gerisi sizin fantazilerinizle alakalıdır.
(Yahu hakkaten , Nilgün Yeşilçay'ın da gözleri bayağı büyüktür haa !!)

.......


alternatif önerisi varsa da, bu farklılığın yöresel ve mevsimsel meyva değişimin etkisi olduğu, sonuçta hangisi olursa olsun okuyunca hiç akılda yokken insanın canını çektirmesi düşünülürse, çok bir faydalı olmuştur diyerek ve ayrıntıdaki önemsizliği boşverip, bizim asıl konuya dönersek.. bir üçüncü kere yazmanın zararı olmayıp aksine gelecek nesillerde bir vatan evladının olsun borsa istikbalini kurtarmaya -belki- bir faydası dokunur, hadi yazayım dedim.

(Zaman sorunum var... gecikmelere özür!)

AnnE
27-03-2006, 17:48
Ahali ;

Her ne kadar duymuş, hatta tecrübe sahibi olanların olması olasılıklar dahilinde ise de , Çetin Altan'ın 9 Aralık 2004 tarihinde Milliyet gazetesinde tarif ettiği yöntem daha ziyade Tokat yöresinde uygulanmaktadır.Daha doğuda ise benim izah etmeye çalıştığım yöntem anenevileşmiştir.Unutmadan söyleyeyim, Tokat usulu ya da Çetin Altan tarifinde yukarıda sayılan aparatlara bir adet de 5 kg lik ağırlık ilave etmek gereklidir.(yukarıda sayılmamış.)
Oysa ki benim tarif ettiğim usul çok daha ergonomik olup, tuğlalar ve ayna malum sebeplerle kullanılırken, adı geçen zincir ile kuyruk ve sol kulak (tercihe göre sağ kulak da olabilir.) birbirine bağlanarak, operasyon anında sayın eşşeğin o muhteşem gözlerinden de mahrum kalınmamış olunur.

Bilmem anlatabildi mi ?

serdarkus
27-03-2006, 22:42
Hani çobanın biri hayvanları otlatıyormuş. Bir yolcu gelmiş, selam vermiş, başlamış konuşmaya,
- Köpek senin köpeğin mi?
- He gurban, o köpek benim!
- Onunla konuşabilir miyim?
- Köpek konuşamıyor gurban!

Adam köpeğe yaklaşır.
- Nasılsın?
- Fena değil! (Çoban şaşkın...)
- Bu çoban senin sahibin mi?
- Evet.
- Sana iyi davranıyor mu?
- Evet,çok iyi. Günde iki kez tuvalet için dolaştırıyor, bana yemek veriyor ve benimle oynuyor.(Çoban bu arada kafayı yemektedir)

Adam çobana tekrar sorar.
- Bu at senin atın mı?
- O at benim, gurban!
- Onunla konuşabilir miyim?
- At konuşamıyor, gurban!

Adam ata yaklaşır.
- Nasılsın?
- Fena değil! (Çoban daha da şaşkın...)
- Bu çoban senin sahibin mi?
- Evet.
-Sana nasıl davranıyor?
- İyi. Bana hergün gerekli yürüyüşleri yaptırıyor, fazla yük bindirmiyor, günde 2 kere ve her terlememden sonra terimi siliyor, ve içinde yiyecek ve yataklık olan ufak bir ahır inşaa ediyor.(Çoban ne gözlerine ne de kulaklarına inanmaktadır)

Adam tekrar çobana döner,
- Bu dişi eşek senin mi?
- Eşek benim gurban, konuşur ama çok da yalan söyler...


Ne gelirse başa, cahilliktenmiş.
Fazla bilginin bir zararı olmaz diyerekten ve şükür aydınlatanlara diye ilave ederekten bir türlü gelemediğimiz bizim altın kurala geçersek..

serdarkus
27-03-2006, 23:11
... bir türlü gelemediğimiz bizim altın kurala geçersek..
Bir kere, borsanın kurallar üzerine kurulu olması, temel kuraldır. Mesela, 83 ‘ncüsü meşhur bir sentte al üç sentte sat kuralıdır ki, bunu herhangi bir yerde yazdığın anda olursun üstad. Buna bir de 99 ‘ncu kuralı, yani gavurlar alırken al satarken satı eklersen, o anda ermişlik mertebesine yükselirsin. Gibi..

Bu kısa hatırlama girişi sonrası, önce ilk iki kural üzerinde kısaca durursak eğer,

Birinci kural, ki bunu ezberledik artık, “lazım olmayan parayla oyna”

Yani hocam, şimdi..,

Elinde var bir miktar para. Bu para lazım falan değil. Meşhur tabirle, resmen kaşıntı yapıyor, rahatsız ediyor. Ne etsem de nasıl etsem, şu parayı bir yerde telef etsem diyorsan eğer... hiç düşünme gir borsaya. Ne alırsan ne yaparsan hiç farketmez... bu parayı öyle bir alırlar ki elinden, farkına bile varmazsın, sonuçta verir ve kurtulursun... bu kadar basit.

İkincisi ise, “zevk alacaksın” kuralı.

Yani, kaybedeceksin, sevinçten gebereceksin.. iki taban yiyeceksin, mutluluk gözyaşları dökeceksin.. ihlas alacaksın, sevap kazandım sanacaksın..
Yani, bunu da uygulamak çok kolay.

Ancak bir üçüncü altın kural var ki.. olmazsa olmaz. Ya kredi kartı ekindeki mercimek büyüklüğünde yazılı protokolnameler gibi hazırlayıp imzalatırsın, ya da daha en baştan sonucu mağlup ilan edilmiş maça başlarsın.

AnnE
28-03-2006, 15:57
Ahali ;

Bence en önemli kural Kazak Abdal 'ın herkes tarafından bilinen ve dünyada, içinde annelere en fazla seslenilen eserinde detaylıca izah edilmektedir.

Malumunuz bu Kazak Abdal'ın türbesi Denizli'de olmasına rağmen kendisi Romanyalıdır.Ve soyu Rus çarlarına dayanmaktadır.Şöyle ki ;Rus Çarı'nın kızı bir çocuk doğurur. Fakat bu çocuk, annesinden süt emmez. Bu duruma ne hekimler, ne de papazlar çare bulamazlar. Sonunda Deliorman dergahından Demir Baba'ya: ''Sen keramet ehli bir azizsin. Bu çocuğu tutulduğu hastalıktan kurtar.'' diye yalvarırlar. Demir Baba da: ''Bu çocuğun süt emmesini sağlar isem, tekkeme nezreder misiniz?'' der. Kabul ederler. Demir Baba çocuğa: ''Em!'' der. Çocuk, anasının memesini emer. Delikanlılık çağına erince, Demir Baba dergahına gönderirler. Böylece Demir Baba, çocuğu evlat edinir. Adını Ahmed kor. Bu çocuk daha sonraları Balım Sultan'a giderek, el alır ve adı da ''Kazak Abdal'' olur.

İşte kökü çarlara yaslanan bu Abdal, malum şiirinde , o en önemli kuralı, bütün ilgililerin analarına izah etmektedir.Ve bu eser burada çok adı geçen bir hayvanı anarak başlamaktadır.

Bilmem bilmeyen var mıdır ?

serdarkus
28-03-2006, 17:37
.........Ancak bir üçüncü altın kural var ki.. olmazsa olmaz. Ya kredi kartı ekindeki mercimek büyüklüğünde yazılı protokolnameler gibi hazırlayıp imzalatırsın, ya da daha en baştan sonucu mağlup ilan edilmiş maça başlarsın.

Bir varmış bir yokmuş, bir kuş varmış bay kuş yokmuş, evvel zaman içinde yeni forum içinde, o zamanda bu zamanda, bil bakayım bu hangi zamanda, bir garip gush kendini bilge baykuş olmuş sanır iken, AnnE’min Nilgün gözlü eşeği televolede pop söyler sanatçı olmuş iken, herkesin elinde bir şarj aleti, şeeyttirecek priz ararken, memleketin birinde birileri gıçı gırık iki çizgiyi sistem sanır iken, gapanış gademesine ilave bir guş kondurmak bile ulan keşke kondurmasaydık da repolatsaydık mı dedirttiren, bu memlekette sistem yazacak bir bu garip sağır kalmış iken...

üç taze kural varmış. Biri bayatmış, diğeri oynatmış, üçüncü ise, ille de şartım, olmazsam yakarım demiş dayatmış.... haydaaa!

serdarkus
28-03-2006, 18:03
... bu memlekette sistem yazacak bir bu garip sağır kalmış iken...

üç taze kural varmış. Biri bayatmış, diğeri oynatmış, üçüncü ise, ille de şartım, olmazsam yakarım demiş dayatmış.... haydaaa!

..de ki elimde vardı üç guruş.. dişimden kovuğumdan artırmışım, çoluğun çocuğun rızkından kesmişim. Bunları almışım, hatta bir hata etmiş, hanımın üç beş gelinlik altınını da bozdurmuş, üzerine gatmışım. Hele bi de ki ne için...

Ne için olacak hocam.. daha geçen gün okudum, gazete yazmış, dergi kapağa manşet yapmış, işyerinden memure aysel de dediydi zaten, gapı gomşusu fadimenin gocası iki haftada arabayı sıfır yapmış. Üç kuruşluk aklımla kaba bir hesap yaptım, hesaba bizim memedin dediği, turist gızlar bizim delikanlılara bayılıyormuş, yazın hepsi birden gelip turizm sektörünün şeyini patlatacaklarmış faktörünü de kattım.. düşününce oynatasım geldi, hemen toparladığım tüm parayı götürüp bir aracıdan hesap açtım. Turizm sektöründen kağıt alın dedim, ama iyisinden olsun demeyi de ihmal etmedim.

İşte o an kendimle gurur duydum. Akşamı zor ettim. Son gönderdiği kararname köşkte hemen imzalanmış kasımpaşa çiçeği edasıyla eve daldım o akşam ki...

..bende bir çalım, bir caka, demek sen beni beğenmezdin, birkaç gün sonra görürsün sen kaynana!.

bikmisbroker
28-03-2006, 20:21
.. birkaç gün sonra görürsün sen kaynana!.

Hocam isin icine KAYNANA dami girdi??
Nufus artiyor dikkat (ve de kaynana hassas bir konu) bilesin..:;ohohoh

(Kaynana, Veto mercii :;hayir gibi bir yer??)

buena vista
28-03-2006, 21:20
Hocam isin icine KAYNANA dami girdi??
Nufus artiyor dikkat (ve de kaynana hassas bir konu) bilesin..:;ohohoh

(Kaynana, Veto mercii :;hayir gibi bir yer??)

En iyi KAYNANA benim kaynanam..!! Neden mi? 75 yasindan sonra sahneye
cikmaya basladi da ondan..Kayinpeder de rahatladi böylece..:ds:*

buena vista

Emin
29-03-2006, 00:45
Ahali ;

Bence en önemli kural Kazak Abdal 'ın herkes tarafından bilinen ve dünyada, içinde annelere en fazla seslenilen eserinde detaylıca izah edilmektedir.
...
İşte kökü çarlara yaslanan bu Abdal, malum şiirinde , o en önemli kuralı, bütün ilgililerin analarına izah etmektedir.Ve bu eser burada çok adı geçen bir hayvanı anarak başlamaktadır.

Bilmem bilmeyen var mıdır ?

Sanmam bilmeyen olsun Sayın AnnE ama üzerine alınmayan çoktur. Yanlız, ben seve seve alınırım.
"Ne mal olduğumu anlayın" diye bir eşeklik edip burada adının çok geçmesine neden olduk. Özür dilerim.
Yine de, bu konuyu işleyen 7 Mart tarihinde, bir başka dükkanda yazdığım bir yazıyı, Kazak Abdal'ın toprağı bol olsun diyerek buraya almakta sakınca görmedim. Kızan, bağıran çağıran olursa sileriz.

***
Eşeği saldım çayıra
Dün akşam, bugün için farklı bir şeyler yazmayı aklıma koymuştum…

Acıklı hikâyeleri bünyem kaldırmıyor, işin içinde biraz mizah olmalı, hayata en çok bu pencereden bakmayı seviyorum. Kuzeye bakan pencereler canımı olduğu gibi ruhumu da üşütüyor.

Gelin görün ki, bu iş sauna içinde ekşi elma, erik, turşu yemeye benzemiyor…

Bazı dostlarımın şimdi olmasa bile, ileride bu yazdıklarımı okuyacağını düşünerek, hali pür mealimi olduğu gibi aktarmayı daha gerçekçi ve dürüst bir davranış olacağını düşünüyorum.

Ancak gerçekçi olsun diye dün, bugün, daha daha ertesi gün ettiğim galiz sözleri, ipe sapa gelmez cümleleri olduğu gibi aktarırsam da, ayıp olur.

Evet, hüzün, acı, sıkıntı gibi şeyler yaşamımızın birer mütemmim cüzleridir, yani ayrılmaz bütünleyici parçalarıdır. Elbette, onlar da olacak hayatımızda üstelik hiç arzu etmediğimiz halde.

Rahmet istedi Hıdır dedem; derdi ki; “Oğul, kurtlar eşeği kolay kolay yere yıkamaz, amma eşeğin gafletinden yararlanıp, taşağından yakalarlarsa da, hiçbir halt edemez eşek, geçmiş olsun.”

Bu lakırdıyı, beyaz bir eşeğini ki, mısır eşeği derlerdi cinsine, kurtların parçalamasının ardından yapmıştı.

Daha sonraları da dedemin sözünü doğrulayan bir öykü okumuştum Aziz Nesin Ustadan ama aklımda kalmamış, o öyküde de eşeğin gaflet ve delaletinden dem vuruluyordu.

İlle de anlatmakta istiyorum ama aklımda kurt ve eşeğe yönelik bu hikâye gelmiyor en iyisi kendimce bir şeyler aktarayım. Uydurmuş gibi olacağım aklımdaki kırıntılardan yola çıkarak.

***

Eşek ıssız bir merada, dağdaki çayırlıklarda otlarken, kulağına kurtların uluması gelmiş.

İrkilmiş, sağı solu kolaçan etmiş, görünürde bir şey olmayınca “kurdun ne işi var buralarda canım” demiş ve otlamaya devam etmiş.

Bir süre sonra yine duymuş kurtların sesini, ancak yine üzerine mal etmemiş, “yok canım, bu sesler kurtların sesi olamaz, bu kadar yakına gelemezler, avcılar onların hesabını görür” diye diye, huzursuz da olsa otlamasını sürdürmüş.

Bu olay, yani duyulan kurt sesi, sonrasında eşeğin konuyla ilgili analizleri birkaç kez daha devam etmiş.

Artık, yenilen ottan tat alma olayı da ortadan kalkmış, öyle ya huzursuz yenilen hangi şey keyif verir…

Çalılıklar arkasında, böğürtlenler dibinde, kuşburnu gölgesinde ve sumaklar arasındaki, kurtların sessizliklerinin sesi, eşeğin dikilmiş kulaklarının içine diken gibi saplanmaya başlamış.

İçinden de :“Yiyecek içecek suyumuz buraya kadarmış, ama kaçarsam daha kötü olur, sendelerim, ayağım burkulur, falan olur, filan olur yakayı (taşağı) ele veririm... En iyisi dik durayım, kuyruğu dik tutayım, anlasınlar onlardan korkmadığımı… Nallarım yeni, birer çiftelik canları var, gelecekleri varsa yiyecekleri de var. Hem atalarımız ne demiş; 'uysal atın çiftesi pek olur' gerçi bu atasözünde benim adım geçmiyor ama at da bizim aileden sayılır... Korum burnunun ortasına tekmeyi, veririm dişlerini eline. Ama şimdi otlama numarası yapayım…” gibi avutucu ve kendisiyle barışık bir iç konuşma yapmış.

Seansın sonuna doğru, pardon kusura bakmayın, akşama doğru çökmüş mü bir alacakaranlık.

Kurtlar çemberi daraltmışlar, onlar da tırsıyorlar eşeğin dişlerinden ve tekmesinden, o yüzden arada bir tepki kaçışları yapmıyor değiller.


Sonunda eşek, etrafında dönmeye başlamışlar, eşekte kendi etrafında dönmüş tabi, o dönerken etrafındaki dağlar tepeler, ağaçlar, sumaklar, böğürtlenler ve diğer karaltılar da karanlıklarla bulanarak dönmüş. Bu dönmeler tansiyonunu düşürmüş eşeğin, “dur gözümü kapayayım da başım dönmesin, tansiyonum normale dönsün” diyerek hem gözünü kapamış, hem de durmuş.

İşte, ne olmuşsa o esnada, yumurtalıklarında sıcak, ıslak ve keskin bir acıyı layıkıyla hissetmiş, hissetmiş ne kelime, yaşamış.

***

Acıklı bir hikâye anlattım sanmayın, bakış açısına göre değişir... Bu durum salak eşek açısından bakınca hüzünlü görünür ama kurtlar açısından bakınca pekâlâ sevindirici bir olay olduğu ortadadır.

Peki, bugün, ben bu belgeselin neresindeydim?

Bugün, ben “ölmüş eşek kurttan korkmaz” atasözüne biraz daha yatkındım.
...
Evet, yazının başlığı Kazak Abdal’ın bir şiirinin ilk mısrasıydı, dörtlük ise şöyle;

Eşeği saldım çayıra
Otlaya karnın doyura
Gördüğü düşü hayıra
Yoranın da avradını.

serdarkus
29-03-2006, 10:54
Kendisine uzatılan sigara paketinin üzerinde,"Sigara içmek, iktidarsızlığa neden olur" yazısını gören vatandaş, ne yaparmış… asık bir suratla sigarayı geri uzatır ve şöyle dermiş. "Bunu al da öldüreninden ver sen bana!"

Küçük yatırımcının korunması gerektiği zamanında korunma mevsimi olduğunu kesin bir dille ve ille de belletmek için, kırkbirbuçuk değişik yöntem yerine sadece tek bir ikaz yeter mi ne, “garışmam bak.. sonra olursun antiaganigi..!.”

Buddha
29-03-2006, 10:59
Kümes içerisinde ve yaşı geçkince olanlarımızın bildiklerinden ve hınzırca güldüklerinden emin olaraktan…

Efendim malum Kemal ağabeyimizin yanından geçmeden bugünlerde polemik yapmakta, iki satır yazmakta mümkün değil.

Maliye Nezaretinin 9 birimden oluşan 1889 yılı yeni teşkilatlanma yapısının 1. bölümünün Muhasebe-i Umumiye Maliye birimi olduğu hepimizce malumdur.
Muhasebe-i Umumi ye Maliye bugünkü Muhasebat Genel Müdürlüğünün, merkez ve taşra idaresinin yaptığı görevlerin birçoğunu ve bunlardan başka görevleri de yapardı ki bu bölümünde 5 ayrı şubeye ayrılmış olduğunu duymayan kalmamıştı.
Efendim konumuz işte bu şubelerden 4 numaralısı olan Defter-i Kebir Şubesi –namı diğer Dördüncü Şube-.
Bu şube; varidat, masraf, il, defteri kebir hususi yevmiye, defteri kebir hususi ve teslimat kitabei gibi bölümlere ayrılmıştı. Devlet teşkilatından ve harcama birimlerinden aldığı bilgileri ve cetvelleri değerlendirerek bütçe ile uygunluğunu, gelir ve giderlerinin denkliğini kontrol eder ve Devletin bütçesini hazırlardı. Bütçenin kanunlaşmasından sonra içeriği kayıt ve tescil edilerek daha sonra ilgili dairelere bütçeleri hakkında bilgi verilirdi.Devlet hesaplarının aylık ve üç aylık genel mizanlarının kümülatif bilgilerini çıkarır ve Nazırlığa, yıl sonunda da Divan-ı Muhasebata (Sayıştay) gerekli bilgileri verirdi.
Maliye Nezaretine ait teşkilat şemasının o yıllarda bu haliyle olmasına aldanmamak lazımdır. Bursa ilimizin ünlü çınarlarından bile daha köklü ve dahi dallı budaklı bu şemanın gidişatını görenler , bu çınarın , boğazına giden damlalardan kesilerek oluşacak sellerle dahi doymayacağını anlayanlar 1960 ların sonunda işi çizgisel dışa vurumla ifadeye kadar dayattılar.
Tam olarak telaffuzunun ve yazımının suçtan sayılma olasılığı olan KARİKATÜR denen bu çizgisel eylem tarzı günümüz MEDinENİYET lilerinde kaşıntısal tepkilere yol açmak gibi yan etkilere sahiptir.Uğrunda adam öldürmek cihattan dava açmak devlet adamlığından sayılmaktadır.
1968 yılında 56 sayfa olarak ilk izlerini bulduğumuz ve 1971 yılında Ayyıldız basımevi tarafından 64 sayfadan (noter tasdiksiz) oluşturulan bir diğer örneği günümüze kadar gelen bu neşriyattan 2 kapak örneğini sizlerle paylaşmak istedim.


Efendim konuyu bağlayacak bir sap bulmak zorunluluğundandır ki şimdilerde aşağı yukarı bungee jumping misali önce dibe vuran sonra sıçrayan ama fizik kanunları yerine halatın ucundan tutanların kurallarının geçerliliği olan borsamızda yakında grafik çizer teknik arkadaşlarımızın başına çizgileri işine gelmeyen hüküm edenlerimizden zeval olmaya niyetlerimizle…


SON SÖZ: Defteri Kebir ÖLÜNCE dürülür ve maliyeci tarafından götürülür.

serdarkus
29-03-2006, 14:11
En iyi KAYNANA benim kaynanam..!! ..


Kaynana kullanma kılavuzu

Ankara - Akis Kitap’tan piyasaya çıkan kitapta, kaynanalar, “asabi, yardımsever, şikayetçi, köylü, şehirli, şen, temizlikçi, gezici, patron, büyücü ve yemekçi” türleri altında toplanırken, “Semra Hanım türü kaynanalar” ayrı bir başlık altında ve “yorumsuz” veriliyor.

Türk gençliğinin müstakbel kaynana tarifleriyle başlayan kitapta,“kitabın kaynanaların ulaşamayacağı yerlerde saklanması” tavsiye ediliyor. Yüzyıllardır süren gelin-kaynana çekişmesinin önlenmesi için çeşitli tavsiyelerin de yer aldığı kitapta, kaynanalar özelliklerine göre şu başlıklar altında değerlendiriliyor:

Asabi Kaynanalar: Anlaşılması en zor tiplerdendir. Söylenen her sözün altında bir art niyet ararlar. Her zaman sorun çıkarırlar. Çözümlerinde kaba kuvvete bile başvurabilirler. Neye kızdıkları, neye sevindikleri pek belli olmaz.

Yardımsever Kaynanalar: Her durumda birilerine yardım eden kaynanalardır. Yardımseverlik adına her şeyi yapabilirler. Hastanelerde hastabakıcı, kabul günlerinde pasta yapıcı, bulaşık yıkayıcı olarak görev alırlar. Bazen bunu o kadar abartırlar ki karşılarındakine zarar bile verebilirler.

Şikayetçi Kaynanalar: Sürekli her şeyden şikayet eder, karşılarındaki insanları canlarından bezdirirler. Aldıkları eşya, yiyecek ve kıyafet konusunda hep şikayetçidirler. Gelin ya da damat hiçbir zaman istediği gibi çıkmamıştır.

Köylü Kaynanalar: Gelin veya damat, şartlar ne olursa olsun gelen giden misafire iyi davranmalıdır. Gelini köyden gelen her türlü şeyi pişirebilme ve onların yemeklerini yapabilme yeteneğine sahip olmalıdır. Gelin ve oğlu, özel günleri, çok erken saatlerde gelerek onlarla geçirmelidir. Eğer bir yere gidilecekse onun mutlaka haberi olmalı, kendisinin yanına alacağı bir kaç kişilik kafile halinde gidilmelidir. Gelin kendi başına bir şey almaya karar veremez. Damatta ise durum farklıdır. Damadın annesi de bu konuda kendisiyle aynı haklara sahiptir ama kızını ezmemek kaydıyla. Gelin misafir çağıracağı zaman ondan izin alır.

Şehirli Kaynanalar: Şehirde ulaşımın zorluğu nedeniyle damadın veya gelinin evini kendi evlerinin yakınına isterler. Mümkünse aynı mahallede oturmayı tercih ederler. Gelecek misafirleri çok fazla kabuletmek istemez, gelin veya damadın evine gelecek misafir trafiğini kendileri yönetmek isterler. Yeni gözlük modelleri, mayolar piyasaya çıktığında ilk olarak onlar alırlar. Yeni mobilya, halılar, perdeler onların en önemli istekleridir, ama gelin yeni perde istediğinde “müsrif” olarak değerlendirir ve taş koymaya çalışırlar.

Şen Kaynanalar: Bulunması en zor tiplerdir. Gelin ya da damatlarına karışmazlar. Her türlü sorun için bir çözümleri vardır. Kimseden iş beklemezler. Kırılsalar da kimseye bir şey belli etmezler.Her şeye gülüp geçmeyi başarırlar.

TEMİZLİKÇİ VE GEZİCİ KAYNANALAR

Temizlikçi Kaynanalar: Bu kaynanaların bütün zararları kendilerinedir. Ne kadar temizlik malzemesi varsa hepsinin isimlerini ezbere bilirler. Sürekli temizlik yapıp dururlar. Kapıdan girecek olanherkese ayakkabılarını çıkarttırırlar, koltuklara oturanların nereyi dağıttığına dikkat ederler. Onlara göre gelinleri ya da damatları çok dağınık ve pistir.

Gezici Kaynanalar: Nerede akşam, orada sabah gezip duran kaynanalardır. Bazıları eşlerini kaybettikleri için kendilerini sokağa atarlar.

Patron kaynanalar: Bu tip kaynanalar, para, ev, tahvil kısacası mal mülk yönünden zengindirler ve bunu her zaman kullanan tehlikeli tiplerdir. Malları ve paraları ile her şeyi yapabileceklerine inanırlar. Gelin veya damadın evine bir şey aldıkları zaman fiyat etiketini çıkartmazlar. Her konuda kendilerine danışılmasını isterler.Kendilerine ait bir evde oturan gelin veya damada bunu her zaman hatırlatırlar.

Yemekçi Kaynanalar: Hayatlarındaki tek şey, yemek yapmak ve yedirmektir. Onlara birkaç kilo et, biraz sebze ve bakliyat aldığınız zaman uzun zaman sizinle uğraşmazlar. Çok güzel yemek yapan bu kaynanalar, hayatlarını bu iş üzerine kurarlar.
Kitapta, “Semra Hanım Türü Kaynanalar” başlığı altında ise “Açıklama için herhangi bir şey yazmaya gerek olmadığını bildiğimiz için bunu engin sağduyunuza bırakıyoruz” deniliyor.

PSİKOLOG ÖNERİLERİ
Psikologların, gelin-kaynana çekişmesini önlemek için gelinlere tavsiyelerine de kitapta yer veriliyor. Bunlardan bazıları şöyle:

Gelinler, kendilerinin de bir gün kaynana olacaklarını hiç akıllarından çıkarmamalıdır.

Kayınvalidesine sevgi ve saygıda kusur etmemelidir. Çünkü o sevdiği insan olan eşinin annesidir.

Kayınvalidesinin bazı ters laflarını kendi aleyhinde yorumlamamalıdır.

Arada yaş ve nesil farkı olduğunu düşünerek kayınvalidesinin istek ve davranışlarını hoş görmelidir.

Kayınvalidesi ile iyi geçindiğinde kocasıyla arasının da daha iyiolacağını bilmelidir.

Kayınvalidesini bayramlarda, kandillerde arayarak gönlünü almalıdır.

Kocasının sık sık anne ve babasını görmek istemesinden rahatsızlık duymamalıdır.

Kayınvalide ve kayınpedere karşı kırıcı, iğneleyici, hoş olmayan sözler söylememeli, onları hoşnut etmelidir.

Kayınvalideler oğullarını kıskanır. Gelinler bunu sezmeli ama yumuşaklıkla bu işin üstesinden gelmelidir.

Gelinler kocalarını kayınvalidelerine karşı kışkırtmamalıdır.

"Kitabı üç kere okudum, day-dayciler için hoşgörü gösterir bir türü yoktur, dikkat etmek lazım derim. "

serdarkus
29-03-2006, 14:23
TAHVİLLE GELEN ALIM BORSADA DÜŞÜŞE ARA VERDİ, PEKİ DÜŞÜŞ DURDU MU?
TAHLİL

HABERTÜRK yazarı Gökhan Uskuay'ın yazısı...

FED Faizleri Artırdı,Mesajlar Kötü...
Federal Açık Piyasa Komitesi iki gün süren toplantısı sonucunda kısa vadeli faiz oranlarında 25 baz puan artış yapılması yönünde karar aldı. Faiz artırımının Türkiye’yi ilgilendiren tarafı, Türkiye’nin risk düzeyi aynı kalsa dahi getirisi azaldı. FED’in diğer açıklaması faiz artırımlarının sürebileceği yönündeydi. Bunun Türkiye’yi ilgilen tarafı Türkiye’nin risk düzeyi aynı kalsa bile, getirisi düşecek. Aynı risk düzeyi için daha az getiri gelecekte görülüyor.

Türkiye bu global likilite döngüsünden nasıl kurtulabilir yada nasıl bu döngüden çıkabilir diyorsanız. Bunun cevabı siyasi irade ve ekonomi politikalarına olan güvendir. Türkiye piyasaları geçen yıllarda hep bir tarih beklentisi ile ayakta durdu. 2004 yılında 12 Aralık tarihiyle yattık kalktık, 2005 yılında Ekim ayının başında başlayacak müzakerelerle yatıp kalktık. Piyasaların önünde hep bir beklenti hep bir tarih vardı. Yani piyasalar daha aynı bir risk düzeyi için daha az getiriye göz yumuyorlardı.

Yükselen Riskler, Düşen Getiriler...

Şimdi Türkiye’nin önünde bir beklenti yok. Piyasaların ve IMF’in ısrarla beklediği Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı, bir seneyi aşkın zamandır yasalaşmadı. Yasalaşma tarihi her ay bir sonraki aya atıyor. Açıklamalar artık piyasayı tatmin etmiyor. Türkiye’nin not artırımı için kritik konu Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısının artık yasalaşmasıdır.

Sadece Türkiye’de değil global piyasalarda dalgalanma süreci yaşanıyor. Dalgalanma sürecinden tecrübeli kaptanlar T.C.M.B’den emekli oldular. Yerlerine Merkez Bankası dışından birilerinin getirilmeye çalışılması yabancı sermayeyi korkutmaya yetti. Şimdi komuta köşkünde vekaletten yürütülen bir Merkez Bankası Para Kurulu ve yurtdışında fırtınalı hava var.

IMF tekstil sektörüne gelen vergi indirimi nedeniyle programdan sapma sinyali olduğunu söylemişti. AKP Hükümeti bu mesaja aldırış etmedi ve diğer sektörler içinde vergi indirimi çalışmaları başlattı. Bugün gelen açıklamalarda çalışan üzerindeki vergi yükünün azaltılması yönünde çalışmalar olduğu Unakıtan tarafından açıklandı. Çok değil daha dün vergi indirimi haberleriyle piyasalar sarsılmıştı. Bugün istihdam üzerindeki vergi yükünü indirmeye yönelik çalışmalar yapılacak diye haber geldi. Piyasalar hiçbir şekilde sıkı maliye ve para politikalardan vazgeçilmesini istemiyor. Seçim dönemi çalışmaları için hem çok erken hemde çok riskli...

Yukarıda saydığımız nedenler ise Türkiye’nin riskinin azaltılamadığını ve yurtdışı piyasalarda dalgalanmalara karşı savunmasız olduğunu gösteriyor. AKP Hükümeti mevcut riskleri azaltarak bu dalgalanmalardan piyasaları olduğundan daha az kayıpla atlatmasını sağlayabilirdi. 2006 yılının başından itibaren basiretsiz politikalar ile düşmesi gereken riskler yükseltildi.

Piyasalar Nereden Döner...

Amerika ekonomisi için %4,75 kısa vadeli faiz oranı için yeterli bir seviyedir. Ama bu FED için yeterli değildir. Amerika ekonomik dataları haftalık takip etmektedir. Dünyanın en büyük yüz ölçümüne sahip bir ülke için mikro değerlendirmeler yanıltıcı sonuçlar verir. Mesala faizler kısa vadede 25 baz puan değilde 1,5 puan yükseltilip %6’ya çıkarılsaydı yada hiç artırım yapılmasaydı makro datalarda haftalık etkisi olmayacaktı.
Ekonomik dengelerin yeniden oturması için belli bir zamana ihtiyaç var. Türkiye piyasalarında dengeler alt üst oldu ve denge arayışı başladı. Sırasıyla Avrupa Merkez Bankası ve Japonya Merkez Bankası faiz artırımları izleyecek.

Borsa için43.000 seviyesi önemli bir direnç konumunu aldı. İMKB Ulusal 100 endeksi 43.000 seviyesinin kırılmasıyla yada 39.000-39.500 seviyesine gerilemesi sonucunda bir dönüş gerçekleştirecek. Açıkçası bu seviyenin üzeri biraz zor görmekle beraber olası tepkilerde satış fırsatı olacak bir nokta olduğunu düşünüyorum. 39.000-39.500 seviyelere gerileme ihtimali bugünkü tepkiye rağmen devam ediyor. Piyasada yapılabilecek en büyük hata hisse senetlerinin 2-3 kademelik yükselişleri, yükselişi kaçırdım psikolojisi içine girmeleri. Sabah seansında 40.715’den işlem gören piyasa kısa vadeli tepkisini vererek 41.500 seviyesine yükselmiştir. Yükseliş 43.000’ne kadar devam edebilir ama bu yükseliş tepki hareketinden başka birşeyi ifade etmez. Bir değişim bir dönüşüm için 43.000 seviyesinin geçilmesi beklenmelidir. Piyasanın buradan sonra en fazla yükseleceği seviye 43.000 seviyesi olabilir. 44.000-45.600 bandından “SAT-AL” ve “SAT-İZLE” pozisyonlarının kapatma noktası 39.000-39.500 bandı olabilir. Bu seviyelere gerilemeden yaşanacak yükselişlerin 43.000 ile sınırlı olmasını bekleyebilir.

Faizler dönmesi gereken yerden döndü.Tahvillerde ise %14,09 seviyesinin üzerinde alımların geldiğini görüyoruz. Tahvillerde yükselişin sınırlı kalacağını vadesine kadar tutulması kaydıyla getirisinin tatmin edici olacağını düşünüyorum.

Döviz için tedirginlik devam ediyor. Dolar/YTL paritesinin 1,45 YTL olacağına yönelik yabancı raporları yayınlandığını görüyoruz. Raporlar gerçekçi varsayımlara dayanmamakta, döviz için yatırım yapma ama açıktada kalma duruşumuz devam ediyor. Dolar’ın 1,45 YTL’yi görmesi ancak hükümetin yanlışlar serisine yenilerini eklemesiyle gerçekleşebilir. Dövizde Euro’nun Dolar’a karşı avantajlı olduğunu düşünüyorum. Dolar için dönüş noktamız mevcut durum ışığında 1,37 YTL seviyesidir.Euro'nun değer artışlarının kademeli olarak devam etmesini beklemekteyim.
Haber Girişi: 29.03.2006 - 15:13 "

serdarkus
30-03-2006, 16:35
Bit pazarına nur yağdı IHLAS tavan kapattı. Hayırlı olsun eyüp peygamber sabrı olanlara :D
Şükürler olsun bugünleri bu dünyada gösterenlere!.

dentist
30-03-2006, 16:45
Sayın Serdarkus söyleye söyleye sonunda kağıda hareket getirdiniz. Rica etsem ve size listemi iletsem elimdeki kağıtlarla ilgili de bir kaç kelam yazarmısınız.:p

TheSecret
30-03-2006, 16:46
Sayın Serdarkus söyleye söyleye sonunda kağıda hareket getirdiniz. Rica etsem ve size listemi iletsem elimdeki kağıtlarla ilgili de bir kaç kelam yazarmısınız.:p
Yarın özel ilgi alanıma girecekte, lakin IHLAS kredili işlemde değil. Rahat rahat tavan olur artık. :p

serdarkus
30-03-2006, 18:06
bende bir çalım, bir caka, demek sen beni beğenmezdin, birkaç gün sonra görürsün sen kaynana!.

Bu psikolojideki akıl baliğ olmuş ev erkekinin halet- i ruhiyeti, nettir:

-Girdim borsaya, akıllık ettim
-Tüyolar sağlam,
-Bir koydum üç alacağım üç gün sonra,
-Ne hava basacağım ama.
-Ev ahalisi benimle gurur duyacak.
-Hayatımın en akıllı işini yaptım.
-Çocuklarım babalarıyla gurur duyacak
-Boşuna bu kadar zamandır bir maaşa talim etmişim, paracıklar orada hazırmış
-İşyerindeki amirim amma da salak, daha borsadan bihaber.
-Kaynana hemen yatsa da hatun ocağa bir su goysa

Hemen ev ahalisini etrafımız toplar, yediğimiz –pardon- yaptığımız bu akıllı yatırımdan bahseder, pembe tablolar çizeriz. Yüzlerde oluşan şüpheli bakışları, dile gelen imalı kelimeleri ise, "sen anlamazsın, sabredin hele bir birkaç gün " diye cevaplarız.

Sonrası malum.. şunun şurasında şurada kırk kişiyiz, kırkımız da olacağı biliriz.

bikmisbroker
31-03-2006, 16:52
-Kaynana hemen yatsa da hatun ocağa bir su goysa


Yani OBO formasyonunu okuduk, biliyoruz, Kama formasyonu, Alcalan ucgen, yukselen Takoz, hatta hatta TOBO formasyonunu bile utule utule ogrendiydik zamaninda..
(Haa birde Tuvalet kagidi ve Duvar Kagidi formasyonlari da var amma?) Bu Bahsettigin Formasyon bana cok yabanci geldi be serdarkus'um??


http://img.photobucket.com/albums/v85/bbroker/ATT034901.jpg

Bilmem anlatabildimmi Teknik Analizin hangi evresinde oldugumu??

serdarkus
31-03-2006, 17:28
Yani OBO formasyonunu okuduk, biliyoruz, Kama formasyonu, Alcalan ucgen, yukselen Takoz, hatta hatta TOBO formasyonunu bile utule utule ogrendiydik zamaninda..
(Haa birde Tuvalet kagidi ve Duvar Kagidi formasyonlari da var amma?) Bu Bahsettigin Formasyon bana cok yabanci geldi be serdarkus'um??
...[/FONT][/B]

Bunun adı borsa dilinde tık formasyonudur ki, kaynanayı yatırdıktan sonra, “hatuun, hel bir ocağa su goy. Oldu oldu.. olmadı çay demleriz” diyen taze yatırımcımızın bir tık hedef yaklaşımıyla seansta iki tık olsun hedefleyen day-day traderin,” oldu oldu, olmadı ne yaparız” ikilemiyle çakışır.

Peki bu ikilemin iki tarafındaki şartlar nedir. Hele bir de bakayım, bu şartlar eşit midir?

Emin
01-04-2006, 20:26
Benim kısa bir süredir duygularımı yazdığım bir dükkânım var ama biraz sapa bir yerde!

Bugün oraya yazdığım yazımın bir nüshasını da buraya getirdim. Hele bir göz atın, ne demişim!

***
Otobüsle yolculuk edenler bu sözü duyarlar: "Cümleten geçmiş olsun!" Varış yerine daha girişte, geceyse tek fark otobüsün iç lambaları açılır, millet toparlanmaya başlar, başlarının üzerindeki raflardan ceket, paket, poşetler indirilir, yatan koltuklar doğrultulur ve otobüsün perona girmesi beklenir.

“Sayın bilmem ne turizm yolcuları, bilmem nereye gelmiş bulunuyoruz, şehir içi servislerimiz şuradadır, firmamızı tercih ettiğiniz için teşekkür ederiz” gibi bir yılgın sesleniş.
Eğer ara bir şehir ise varılan yer, anonsun devamında "Bilmem nereye devam edecek yolcular lütfen bir yere ayrılmasın," diye de ek yapılır.

Sarsıla sarsıla, bir sürü kaza tehlikesi atlatarak, paramızla rezil olarak bu yolculuğun sonuna geldik, haşat olduk, içimiz dışımız birbirine girdi, ödümüz gaitamıza karıştı zaman zaman ama çok şükür canımızı sağ salim buraya kadar getirdik.

Sabah tahtalar açılmadan insaflı davranarak, sadece üç beş kademe yukarıdan bütün hisselerimin satış emrini vermiştim.

Bunlardan sadece üçü gerçekleşti; Vakko, Serve ve Bursa Çimento. Bizim elimizden çıktıktan sonra her zamanki gibi alıp başını gittiler. Hele, Bursa Çimentonun birinci seansı alıcısız tavan yapması seyredilmeye değerdi. Ne mevlitler okudum, ne hatimler indirdim ardından. Serve Kırtasiye de öyle! Şuana kadar gördüğü en yüksek fiyatı ben sattıktan sonra gördü. O'nun da canı sağ olsun...

Dua etmiştim, hiç değilse bu kâğıtlarıma bir gün tavan göster demiştim, rica etmiştim Malik’ten.
Kabul oldu olmasına ama işte nasıl olduğu ortada!

***

Naim Hoca diye birini hiç duymuşluğunuz var mı? Erzurum'da yaşardı rahmetli. Küçük bir kuyum dükkânı vardı. Vaazlarında içinden geldiği gibi Erzurum şivesiyle konuşan, Erzurum Sporun da ileri düzeyde destekçisiydi.

En önemlisi; olası bir linçi büyük bir sağduyuyla önleyerek kardeşkanının dökülmesini engelleyen girişimiyle adı her bir yanda duyulur oldu. Tansu Çiller ile görüşünce de şöhreti iyiden iyiye arttı.

Atatürk'ümüze yürekten saygı ve sevgi duyan hatta bir konuşmasında "Cenabı Allah vatanımızı korusun her an. Bu topluluk, bu özgürlüğünü şu dalgalanan Türk bayrağına borçludur. Nerede Türk Bayrağı dalgalanıyorsa, orada hürriyetin işareti vardır. Bu bayrağın dalgalanmasını sağlayan da büyük kumandan Mustafa Kemal Atatürk'tür. Allah kendisine ve bütün şehitlerimize rahmet etsin," demiştir.

İşin en ilginç yanı ise; yaptığı konuşma ve okuduğu şiir'de Atatürk'ün adını çok sık kullanınca törene katılanlar, alkışlarla sözünü bölmüşler ama O elindeki megafonla "Beni alkışlamayın, sözlerimi iyi dinleyin de Atatürk'ü alkışlayın" diyerek bu konudaki samimiyetini ortaya sermiştir.

İki kez karşılaşmışlığım var benim de Naim Hoca ile. İlkinde onu tanımadan yaptığım kısa bir sohbet, ikincisinde de elini öpmeye çalıştığımda direnerek, beni kendine çekip öpmesi hatırımdan çıkmaz.

İşte, bu vatanperver olduğu kadar, vaazlarında onu dinlemeye gelen cemaate, anlattığı konunun geçişlerinde, o güzel şivesiyle;
"Ola Müslüman! Ele ellem kullem yok!"
"Ola vallah doğri söylirem!"
"Ola Müslüman uyuma, dikkat et Hikmet konişirem!"
"Ola Müslüman ben demirem, Kitap diyir" gibi kurduğu cümlelerle mizah sever de olduğuna inandığım Naim Hoca geldi aklıma birden bire.

***

Erzurum Sporun durumu çok kritiktir, oynanacak bu son maçta bırak yenilmeyi berabere kalsa küme düşmekten kurtulacaktır. Tıpkı benim durumum gibi.

Bir kısım fanatik taraftar Naim Gölleroğlu Hoca'yı statta görünce hemen etrafını sararlar.

-"Hocam gurban olam, senin nefesin kuvvetlidir, ele bi duva et çi, bizim takım yene. Heç olmasa berabere kala," anlamında ricalarda bulunurlar.

Hocanın da istediği odur zaten, taraftara dua edeceğini söyler, maç başlar. İlk seans, özür ilk yarı, golsüz beraberlik. İkinci yarı da gene golsüz beraberlikle tamamlanınca, maç uzatmalara kalır.
Uzatma dakikalarında rakip takım Erzurum Spora bir gol atar ve takım küme düşer. Ortalık karışır, kızgın, üzgün, yıkık taraftar Naim Hoca'nın yanına gelir.

-"Hocam, ele nasıl duva ettin çi, golü yedik?"

-"Ola uşahlar, vallah ben de çoğ üzilirem! Ben doksan dekke için için duva etmiştim. Ola ne bülim çi, iş uzatmalara galacağ!"

bikmisbroker
02-04-2006, 16:50
.................................................. ..................
-"Hocam, ele nasıl duva ettin çi, golü yedik?"

-"Ola uşahlar, vallah ben de çoğ üzilirem! Ben doksan dekke için için duva etmiştim. Ola ne bülim çi, iş uzatmalara galacağ!"

Sevgili Emin,
Uzulerek belirteyim ki senin seyahat yanlis zamanda bitmis??
Cunki, Gercekden de "doksan dekke BiTTi ve iş uzatmalara GALDI"..

Merak ettim simdi uzatmalarda hoca NASIL davrandi?
Erzurumlu Hocamizin davranislarini, uzatma dakikalarindaki tavir ve serzenislerinden de BAHSET ve bizi mahrum etme olurmu?

Kimbilir belki de yeni konu basligi;Uzatmalar ve yarattigi SIKINTILAR olur??

hakan
02-04-2006, 20:59
Macta uzatmalarda bitti aslinda.

Yenisemediler penaltilara kaldi.

Macin sonucu kac kac olur bilmem ama

Kaybedecekde belli gibi

Hakem olayi cözecek bi sekilde :sarikart:

serdarkus
03-04-2006, 17:06
...Peki bu ikilemin iki tarafındaki şartlar nedir. Hele bir de bakayım, bu şartlar eşit midir?
İkilemin bir tarafında, olası gelişmelere göre olacakları öngörüp, gecikmeden gerekli pozisyonu almak vardır ki bunun için takip edileceklerden sadece birkaçı,

-Teknik ne dedi

-Temel ne dedi

-Uzman ne dedi,

-Babo nun omuz baş omuz grafiğinin sağındaki leke boyun kireçlenmesine delalet edip de, amman ha mı demek istemektedir yoksam grafik programının bişeysi midir..

-Uygun yerde satış yapma stresi

-AnnE ne dedi, tamam okuduk, sanırım şunu dedi ama dedi ama aslında ne demek istedi.. bana fırça mı attı, yoksa endekse bir gönderme mi yaptı.

-Master abimin son yazısının sondan ikinci cümlesinin ikinci kelimesi sonrasına goyduğu ünlem işareti, beşin üçünün yapıldığına mı işarettir yoksa üçüncü öğün sonrası verilen bir çay molasındaki çayın deminin güzelliğine mi delalet etmektedir.

-Kazanma faktörü

-Kaybetme olasılığı

-Sabır, hedefi bekleme

-Uygun yerden alış gibi ayrıntılar vardır.

İkilemin diğer tarafında ise..

serdarkus
04-04-2006, 10:52
"FINDIĞA RAKİP ÇIKTI! MUTLU BİR BORSA HAYATI İÇİN PEYNİR YİYİN
Mutlu bir seans için peynir

Uzmanlara göre peynir seans hayatını renklendiriyor, stresi yatıştırıp ağrı kesici görevi yapıyor.

İngiliz Peynirciler Derneği’nin yaptırdığı araştırma, peynirde "endorfin" salgılanmasını sağlayan doğal "phenylethylamine" (PEA) maddesinden çikolatadakinden 10 katı daha fazla bulunduğunu ortaya çıkardı.

"Mutluluk hormonu" olarak bilinen endorfin, seanstan daha fazla zevk alınmasını sağlıyor ve strese iyi geliyor. Endorfinin ağrıları azaltıcı özelliği de var. Araştırmacılar, her gün bir kibrit kutusu büyüklüğünde peynir yemenin vücudunuzun kalsiyum ihtiyacını karşılayacağını ve mutluluk hormonlarını çoğaltacağını söylediler.

HÜRRİYET"..mi?



İhlascılar... siz de bir deneyin derim!.

bikmisbroker
04-04-2006, 13:35
"FINDIĞA RAKİP ÇIKTI! MUTLU BİR BORSA HAYATI İÇİN PEYNİR YİYİN
Mutlu bir seans için peynir

.................................................. ..........


İhlascılar... siz de bir deneyin derim!.

Hocam sadece peynir yetmez..
Merak ettim, ihlascilar icin Viagra li peynir de varmi acaba??:;ohohoh :;ohohoh

Emin
04-04-2006, 14:08
MUTLU BİR BORSA HAYATI İÇİN PEYNİR YİYİN

Uzmanlara göre peynir seans hayatını renklendiriyor, stresi yatıştırıp ağrı kesici görevi yapıyor.
...
"Mutluluk hormonu" olarak bilinen endorfin, seanstan daha fazla zevk alınmasını sağlıyor ve strese iyi geliyor.

Serdarkuş Abi, tevatürdür bunlar!

Benden çok peynir yiyen!

Şavak Tulum Peyniri,
Kars Kaşar Peyniri,
Anamın kurduğu Salamura Koyun Peyniri.

Hepsini yedim ama seans mutluluğu anlamında bir faydasını görmedim!

Geçti artık herşey, bundan sonra peynir alacak para da kalmadı. Çökeleğe talim.

Emin
04-04-2006, 19:37
Onemli Not;
Arkadaslar bu grafikler Abuk bir teknikcinin Subuk calismalaridir. Bu Grafiklere bakarak alim ve satim yapmaniz tavsiye edilmez, dogacak Kar ve Zararlarinizdan mesul degilim..


Sayın Bıkmış Broker Abim,
Ana sayfadan sizin YKB sayfasına bir yazı yazdığınızı okuyunca, tıklayıp oraya gittim. İlk sayfada (2 ileti) biraz durdum, resmi büyülttüm küçülttüm.

Müzik notalarının yazıldığı çizgiye benzettim birden bire, bu sarı battal boy grafiği.

Başına bir de sol anahtarı çizseydin çok şık olurdu.

Teknik Analizde tıntın olduğumu bildiğim için potta kırmak istemiyorum. Her destek ve direnç bir notaya tekabül ediyorsa, hangi sesi veren nota noktasından dönüş başlar?

Ha, ayrıca bana lazım değil, isterse zurnanın çıkardığı son sese insin, çıksın! Gözüm yok.

Bir zamanlar sizin yazılarınızdan kopya çekerek ben de bu hisseden almıştım ama çabuk tırsıp kaçmıştım. Hey gidi günler!

Bir de; hadi, doğacak zarardan mesul olmadığını söylüyorsun, bu anlaşılır ama kâra niye ortak olmuyorsun?

Emin
04-04-2006, 21:19
Bir yere çağrıldığım, davet edildiğim vakit eli boş gitmek âdetim değildir. Ben de küçük yazılarımla geldim, kabul edile ve hoş görüle.

Sağ olsun Bıkmış Broker abimiz, bu nezih yere davet etti. Ben de çıkıp geldim. Geldim gelmesine ama zaman daralmıştı benim için.

Son bir iki haftamı sayenizde hoşça geçirdim. Ayrıca bir başka dükkânda da yazılar yazıyorum. Her yere de gücüm yetmiyor. Yazı yazmayı önemsiyorum, okunabilir olmasına çabalıyorum dolayısıyla da yoruluyorum, kapasite meselesi.

Öyle “yazı yazıyorum” demekle bir şeyler ima ettiğimi sanmayın.
Yazı dediğime takılmayın, benimkisi suya sabuna dokunmayan yazılar, biliyorsunuz. Amaç, bir tebessüm veya çok acı olmayan ama buruk bir tadı olan hüzünleri yaşatmaktan başka bir şey değil.

Bu fidanlık ve arka bahçede güzel ve dostça yarenlikler var. Katılımcılar da, dükkân sahipleri de ellerinden geleni esirgemiyorlar.

Böyle ekonomi, daha doğrusu borsa içerikli sitelerde duygularımı yazma işini bir süredir yürütüyorum.

Kimi siteden kovulduk, kimi kucak açtı, kimi davet etti ve böylece aralıklı olarak yazılarımı sürdürdüm.

Bu işi yaparken borsada da hisselerim vardı. 31 Mart 2006 tarihinde “ver kurtul” yaparak onlardan da kurtuldum.

Tahmin edeceğiniz ve bana hak vereceğiniz üzere, borsayla haşır neşir olmayan kişilerin böyle sitelerde vakit geçirmesi çok zor.
Belki kurulan dostlukların hatırına zaman zaman uğranılabilir.

Ben bu sitede kendisine saygı duyduğum ve değer verdiğim birçok kişiyi gıyaplarında tanımanın pek ötesine geçemesem de, yine de karşılıklı yazışma ve güzel takılmalara tanık oldum.

Site gittikçe kalabalıklaşıyor. Ben, aklımda yanlış kalmamışsa 85 inci sıradan üye olmuştum. Şimdi sitemiz daha da çoğalmış; 95 kişi olmuşuz. Umarım site sağlıklı bir biçimde büyüyerek gelişmesini sürdürür, buraya katılan kişiler de aradıklarına erişebilir, yararlanabilirler ve sloganınızda olduğu gibi hoşça vakit geçirirler.

Sayın Arka Bahçe’nin kurucuları ve geliştiricileri, bu büyük emek ve özveri isteyen sitenize bir katkım olmadı, olsun isterdim ancak “Bir tavuğun bir yumurta zekâtı olur.” (Atasözü)

Şimdi, başka işlerimle uğraşacağım ancak fırsat bulunca ne olmuş, ne bitmiş diye uğramalarımı sürdürürüm.

Sayın Bıkmış Broker Abim, bizim dükkânın yolunu biliyorsun, orada bana ait olan yazılardan beğendiğin, canının çektiği yazılar olursa hiç çekinmeden burada kullanabilirsin, anlayacağınız dükkân sizindir abi.

Arka bahçe sitesinin tüm katılımcılarına ve ileride katılacaklara sağlıklı, mutlu ve bol kazançlı bir gelecek diliyorum.

Ayrıca, yazılarıma teşekkür ederek beni hoşnut eden, lakaplarını abecesel sıraladığım bu değerli kişilere: Alihoca, AnnE, Ayfer, Bikmisbroker, Buddha, Buena vista, Dentist, Hakan(berg), Mazhi, Neron, Ömmes, Ramo ve Serdarkus’a ben de yürekten teşekkür ediyorum.
Şimdilik hoşça kalın.

hakan
04-04-2006, 21:53
Hocam daha yeni isiniyorduk. Bence kararinizi bi gözden gecirin.

Hic unutmam gecen yil bu zamanlardi, yine düzeltme günleri :**: bircoklarimiz yukarda bir kac bin puanlik yükselis hesabina evdeki bulgurdan olmustuk. Düsüsün basinda satis yapilmayinca dipten satmak olmaz bu düzeltmede bi sekilde biter diyerek ekran seyretmeyi bir kenara birakip vakit gecirelim hesabina tavla turnuvalari düzenlendi cesitli sanal aktivitelerle vakit gecirme calismalari yapildi.

Güzel günlerdi aslinda. Borsa o günden bugüne, olmaz denilen rakamlara ulasti. Hala Ew ciler dogru etiketleri aramakla mesguller bircoklari düzeltmelere malda yakalanmakta israrcilar. Bu cephede degisen birsey yok gibi :wink2:

Borsaya bir ucundan bulasan bir daha kurtulamiyor nedense.:p

Forumlara katilmamizin en önemli nedeni (basta ben) ayni dili konustugumuz dostlarla bir araya gelmek.

Kisacasi yine düzeltme gecelerindeyiz, bu güzel ortamda paylasilacak, yazilacak , yapilacak seyler yeni basliyor.

Saygilar sevgiler

bikmisbroker
05-04-2006, 03:08
................................
Sayın Bıkmış Broker Abim, bizim dükkânın yolunu biliyorsun, orada bana ait olan yazılardan beğendiğin, canının çektiği yazılar olursa hiç çekinmeden burada kullanabilirsin, anlayacağınız dükkân sizindir abi.
..................................
.

Nedemek, sagol Varol..
Eline, Kalemine, klavyene, saglik..
Arada bir bu mekana da bekleriz, hanci da icindekiler de gelen gecen de memnun olacaktir, bilirim..

serdarkus
06-04-2006, 17:54
Bunca yıldır internet ortamındayım. Edindiğim izlenim, yazacak adamı kapıdan kovsanız bacadan girer yine yazar, yazmayacak olanı yazdıracak tek güç ise, sadece yine kendi yazma arzusudur. Yazmanın, zevkine vardıktan sonra yazmamak çok daha zor gelir.

Gün gelir duygular düşünceler birikir, ille de bir yerlere akmak ister. En yakınlarımızla bile paylaşamadıklarımız için biliriz ki burada birileri vardır. İşte o an, Emin hocam gelir yazar, zevkle okuruz. Bu konuda bir tereddütüm yoktur.

serdarkus
06-04-2006, 18:23
"KAHVE MOLASI
Dilediğiniz filmi izleyin, ama sakın tarihi filmlerden hele ki Hollywood filmlerinden öğrenmeyin. Bir de Hollywood filmi izlerken sakın onu Hollywood'un çektiğini unutmayın. Yoksa Osmanlı tarihini Cüneyt Arkın nam Fahrettin Cüreklibatur'un akrobatik kung fu gösterilerinde gördüğünüz kadarıyla öğrenebilirsiniz. Dahası Cüneyt Arkın zaman zaman eleştirilse de, gerçekte Hollywood ayarında bir yıldızdır. Çünkü Hollywood'un çektiği tarihi ve siyaseti konu alan filmlerinin hemen her biri Malkoçoğlu ayarındadır.


Cüneyt Arkın'ın çektiği filmlerde canlandırdığı kahramanlar, filmin çekildiği yılların modasına göre İspanyol paça pantolon giyer ve favori uzatır, traş ise her zaman sinekkaydıdır.


Ama hiç düşündünüz mü, Kirk Douglas'ın canlandırdığı Spartaküs'ün nasıl da köle olduğu halde her gün briyantinli saçları ve mükemmel traşı ile savaştığını...


Keza Elizabeth Taylor'un canlandırdığı Kleopatra'nın perçemini hepimiz biliyoruz. Gerçekten de 60'lı yıllarda perçem pek modaydı. Gerçi Kleoparta'nın başı her zaman traşlıydı ve kıvırcık saçlı bir peruk takardı, ama varsın olsun, Elizabeth Taylor herhalde saçını kazıtamazdı.


Aynı şekilde Marie Antoinette Hollywood filmlerinde, daima beyaz peruklu ve güzel omuzlarını sergileyen tuvatlerle görünür. Gerçekte ise peruğu griydi ve giysilerin omuzları kapalıydı. Ama onu canlandıranlar omuzlarını saklamazdı.


Hollywood seyircisi, Arapları terörist, Amerikalıları mutlu zanneder. Hollywood seyircisi Amerikan askerini Rambo gibi bilir. Rambo kafayı sıyırmış bir Vietnam gazisidir. Ama ABD askeri kafayı sıyırmış bile olsa bütün dünyayı tek başına dize getirebilir. Bütün düşmanlar fevkalade aptaldır. Kızılderililer de, Ruslar da, Almanlar da, Araplar da. O kadar ki, babası Libya'da rehin düşen bir çocuk arkadaşları ile beraber jetleri alıp, Libya'ya operasyona gidebilir. Dahası Hollywood filmlerinde Amerikalı sporcular herkesi yener. Bilhassa da uzak doğu sporlarında bütün Çinlilileri, Korelileri ve özellikle Japonları.


Böyle çocukların başkanı da elbette onlara göre olur, ABD başkanları bütün düşmanları yenerler, hatta uzaylıları bile. Başkan gerektiğinde F-16'ya atlar, gider uzaylıları yener. Gerektiğinde teröristler ile uçakta çatışmaya bile girerler. Onlar uzaylıları yendiğinde bütün dünya onlara minnettar olur. Dünya halkı sokağa çıkıp ABD'lilerin zaferini kutlar.


Bir an için Hollywood'un çektiği tarih ve siyaset konulu filmlerin Türkiye'de çekildiğini düşünün. Türk cumhurbaşkanı savaş uçağına atlıyor ve gidip uzaylıları kovalıyor...


Hollywood'da bütün kahramanlar süperdir. Doğa üstüdür. Hepsi insanlığa hizmet eder, insanları yok olmaktan kurtarır. Onlar özgür bir dünya için yaşar ve savaşır. Dünya onlarla daha iyidir, daha özgürdür. Galiba sinema sektörleri gerçekten ülkelerin özlemlerine ışık tutuyor. Tıpkı bütün Amerikalıların ince, erkeklerin yakışıklı ve kadınlarının alımlı olması gibi. Nasıl filmlerde herkes muhteşem ise, ABD de fimlerde muhteşem olur.


Bu açıdan bakınca Yeşilçam'a haksızlık edildiği ortaya çıkıyor. Yeşilçam'ı savunmak da kolay değil, ama yine de Hollywood'dan daha kolay.


Bugün Irak'ta Rambo yok. Aslında olsaydı, belki Irak daha iyi olurdu. En azından üç haftada bittiği açıklanan savaş, üç haftanın üzerine 54 hafta daha sürmezdi. Belki Hollywood yöneticileri Beyaz Saray' a ninja kamplumbağalarını, süpermeni, örümcek adamı ve yarasa adamı ödünç vermeli.


Düşünsenize bütün doğa üstü, süper kahramanların Irak'ta toplandığını. Bir de elbette ABD başkanı da filmlerdeki gibi F-16'ya atlayıp gidip hain düşmana bomba attığını. Yetmezse Spartaküs, Tarzan, İndiana Jones da çağrılmalı. Onlar da bir bakıma Amerikalı. Ama büyük olasılıkla karizmayı çizdirmemek için, görevlerinden aflarını ister ve geri dönerlerdi. Ama ya dönmelerse...


Düşünsenize Iraklı direnişçilerin bu defa süper kahramanları yakaladığını ve uçarken vurup düşürdüğünü. Bir de onları kurtarmak için arama-kurtarma operasyonu gerekirdi.


Hollywood demişken;


1959 yapımı Oscarlı başyapıt Ben-Hur filmini dikkatli izleyenler filmin en önemli sahnelerinden biri olan tören sahnesindeki trampetçilerin kollarına dikkatle baktıklarında, trampetçinin birinin saatini çıkarmayı unuttuğunu şaşırarak göreceklerdir. Bu büyük filmdeki gaf sadece bu değildir. İktidardan düşen Messala'yı ziyarete giden Ben-Hur konuşurken tacı bir ara masanın üstünde görürüz, ancak bir sahne sonra tac anlamsız bir şekilde ortadan kaybolur.

Bu 'kaybolma' hadisesine sinema dilinde bağlantı kopukluğu deniyor ve maalesef bir çok önemli filmin başına geliyor. Mesela benzeri bir örnek ünlü Jurassic Park'ta da var. Filmin ilk sahnesi olan kazıda, Dr. Alan Grant'ın bandanasının bir plan sonra anlamsız bir şekilde ortadan kaybolduğunu görüyoruz.

Terminatör 2'de ise, bir bara giren çıplak Schwarzenegger (T800), motosikletli serserilerden birini fırının üstüne atar. Serseri havadayken ocağın yandığını görürüz ama, serseri ocağın üstüne düştüğünde alev kaybolmuştur.

Ünlü Casablanka filmi de benzeri talihsiz bir gaf ile açılıyor. İlk sekanstaki satranç oyununda, satranç tahtasındaki atın bir anda gözden kaybolduğunu görüyoruz. ,

Spielberg'in ünlü filmi Jaws'da ise yine bir saat vakıasıyla karşı karşıya kalıyoruz. Polis Şefi Martin Brody karısı ile kumsalda yürürken kolundaki saatin esrarengiz bir şekilde yokolduğunu görüyoruz!

Yokolmaya son örneği ise bu sene Oscarları toplayan 'The English Patient-İngiliz hasta' filminden verelim isterseniz: Kahramanımız Kont Almasy, Katharine'e 24 Aralık 1938 tarihli bir mektup yazıyor. Hana bu mektubu yıllar sonra açıp okuduğunda mektuptaki tarihin silindiğini görüyoruz.

Bu kadar unutkanlıktan sonra isterseniz bir de mecburiyetten dolayı ortaya çıkan, bir nevi gizlenemeyen hatalara göz atalım. Mesela ünlü 'The Fugitive-Kaçak' filminin son versiyonunda Dr. Kimble'ın (Harrison Ford) hayatını kurtarmak için otobüs kazası esnasında ellerindeki kelepçeyi çıkaran yönetmen Andrew Davis, bu kolaylığını kapatamıyor ve seyirci kaza sahnesi boyunce elleri kelepçeli olması gereken Ford'u serbest bir halde izliyor!

Stallone'un macera filmi 'The Cliffhanger-Dağcı'da ise uçaklardan düşen bavulların bağlı oldukları ip uçak patladıktan sonra kayboluveriyor. Filmin yönetmeni Renny Harlin, oyuncularına acıdığından olsa gerek, kaza yapıp düşen uçak uçurumun tam kenarında durmuşken, tahliye esnasında daha emin bir mekana çekilmiş olarak görülüyor! Bir de kısa vadeli gaflar var. Sanki birilerinin gaf yaptığını anlayıp durumu kurtarmaya çalışması gibi! Araya sıkışıveren ufak çaplı gaflar. Mesela ünlü 'The Exorcist-Şeytan' filminde Chris park ettiği arabasının yanında sigarasını yere atar ve ayağıyla ezer, bir sonraki sahnede ise bu sigaranın esrarengiz bir şekilde reenkarne olduğunu görüyoruz!

Bir diğer ünlü film Kazablanka'da ise Rick (H. Bogart) parmağıyla şarap bardağını tıklatırken bardak muhtelif fasılalarla viski bardağına dönüşüp durur. Bu alandaki hatalarda Terminatör 2 rakipsiz gibi görünüyor. İki yokedicinin karşılaştığı sahnede, kötü Terminatör iyiyi kurşun yağmuruna tutar. Küçük John'u kucağına gizleyip sırtını dönen iyi huylu T 800 (Arnold), sırtından onlarca kurşun yarası alır, deri montu delik deşik olur. Az sonra boğaz boğaza kapışan yokedicilerden T 800'ün sırtını yakın plan gördüğümüzde (zira sırtıyla koca duvarı yıkar) ceketine hiçbir şey olmadığını farkederiz. Ancak bir sonraki sahnelerde küçük Connor parmaklarını Arnold'un ceketindeki kurşun deliklerine sokar. T 1000'in tırla motorsikleti kovaladığı sahne ise bu alanda bulunmaz malzemelerle doludur. Su kanalına düşen tırın camları parçalanır, ancak az sonra sadece sürücü kısmında bir çatlak görürüz. Bu çatlak cam da zaman zaman kırılıp kırılıp düzelir. Yine düşüşü esnasında kamyonun aksları dağılır (zira tekerlekler farklı yönlere bakıp yamulmuştur) ancak kamyon yola (sağlam şekilde) devam eder. Küçük John'un motosikletinin döşemesi yönünde tırın tekerleğinin altına girerken, bir sonraki planda tekerleği yönünde girdiğini, bu durumun bir sonraki planda yine değiştiğini görürüz. T 1000 hastane kovalamacasında sol eli ile nişan alır, sağ eliyle ateş eder, sol eliyle şarjör değiştirir! SWAT timinin kamyonuna arkadan çarpan helikopterin camı tuzla buz olmuştur ama bir sonraki sahnede cam sapasağlam görünür!

Biraz da entelektüellerin hoşuna gidecek gaflardan bahsedelim. Normal hayatta çok mantıklı ve zeki görünen Amerikalılar filmlerinde hiç de öyle olmuyorlar. İşte size Kazablanka filmi: Kahramanımız saatlerce yağmur altında kalmasına rağmen, trene bindiğinde elbisesi kupkurudur!

Apollo 13'te Nisan 1973'te Lovell'ın kızkardeşi elinde Beatles'ın 'Let it be' albümünü taşıyor. Oysa bahis konusu albüm bir ay sonra Mayıs 1973'te piyasaya sürülmüştü. Aynı filmde füzenin fırlatılması yukarıdan gösterilirken, rampanın etrafına parkedilmiş arabalar görülüyor. Oysa, fırlatma esnasında 3 millik bölgenin tahliye edildiği herkesçe biliniyor.

Ünlü 'The Godfather-Baba' filminde ise bütün şarap markalarının DOC olduğunu görüyoruz. Filmin anlatıldığı yıllar olan 1960'lı yıllarda DOC diye bir marka yoktu. Bu alanda en mükemmel gaflardan biri de yine Kaçak filminde var. Meçhul katilin Dr. Kimble'ın karısını protez eliyle boğduğunu görüyor ve inanıyoruz?

Herkesin kalbine taht kuran Forrest Gump ise bu konuda şirin gaflarla dolu. Mesela Forrest terhis belgesini elinde tutarken bir basket sahasının içinde, üç puanlık atış çizgisinin üstünde duruyor. Yıl 1970 öncesi. Oysa üç atış çizgisi 1984'te ortaya çıktı. Jenny, 1984'te ölmesine rağmen Forrest'a USA TODAY gazetesine ait bir kupür gösteriyor. Oysa bu gazete 1983 yılında yayın hayatına başladı.

Çok meraklı olanlara bu filmle ilgili 'yok devenin nalı' dedirtecek bir gaf yazalım: Forrest, filmde Jenny'nin cumartesi günü öldüğünü söylüyor ve mezartaşında 22 Mart 1982 tarihini görüyoruz. Oysa bu tarih cumartesi değil pazara tekabül ediyor! Brian De Palma'nın enfes filmi 'Untouchables-Dokunulmazlar'ın meşhur gar sahnesindeki çatışmada, bebek arabası merdivenlerden yuvarlanırken, saatin 3 saniyede 5'den 6'ya çıktığını hayretle görüyoruz.

İşte gafların en zevkli bölümü: İstenmeyen görünmeler. Bizde olduğu gibi Amerikan filmlerinde de sık sık istenmeyen görüntüler film karelerine giriyor. Bunlar genellikle film ekibi ya da techizatı olmakla beraber yabancı maddeler de zaman zaman görünmüyor değil! Mesela sinemanın ilk başyapıtlarından sayılan D.W. Griffith'in 1916 yapımı 'İntollerance-Hoşgörüsüzlük' filminde tarihi sahnelerin birinde yönetmen yardımcısının takım elbiseyle durduğunu görüyoruz. Dokunulmazlar'da ise Sean Connery'i öldürmeye gelen katilin açık bıraktığı pencere camından kameraman ve yardımcılarını rahatlıkla farkediyoruz.

Daniel Day-Lewis'in oynadığı 'The Last of the Mohicans-Mohikanların sonuncusu' filmindeki şelale sahnesinde ise, şelalenin döküldüğü gölün içindeki dalgıç farkedilebiliyor. Kaçak'ta Dr. Kimble kaçmak için tünele girdiğinde, yerdeki suda kameranın yansımasını görürüz. Jurassic Park'ta dinozor mutfağa girerken bir set görevlisinin kolunu görüyoruz.

Bir de efekt hataları var. Mesela Terminator 2'de Sarah Connor hastanede çıplak ayakla koşarken kulağımıza ayakkabı efekti geliyor. Aynı filme Sarah'ın oğlunun motosikleti 4 zamanlı olmasına rağmen 2 zamanlı sesi çıkarıyor. Serinin ilk filminde de Terminator, Sarah'nın kapısına iki defa vurmasına rağmen üç vurma efekti duyuyoruz.


Ve işte bu yüzden ve bunların yüzünden artık ekranda "The End" yazıyor."

Düplomatikgözlem.com' dan

hakan
08-04-2006, 18:11
Türk sinemasi deyince aklimiza hep nayir nalan bana bunu napamazsin geliyor. :;kahkaha

Bir dönem cekilen filmler bir dönem sonra gülünc bulundu bir baska dönemde ise artik klasiklasmislerdi. En azindan seyrederken o dönemlerin Istanbul`unu, o dönemlerin modasini, toplumun safligini görebiliyor güzel bir nostalji yapabiliyorduk.

Hele Kemal Sunal li filmlerin TV lerde yüzlerce defa gösterilmesi ve her defasinda reyting toplamasi.

Filmler aslinda toplumumuzun hatta ekonomizin gectigi evrelerinde bir aynasi degilmi.

Artik Türk filmleri Avrupadada ayni anda gösterimde firsat buldukca gidiyorum. Gecenlerde hababam sinifi 3.5 a gittim, efektleri teknolojisi oldukca güzeldi. Helede konu hababam olunca seyretmeye degdi.

serdarkus
08-04-2006, 21:48
..

İkilemin diğer tarafında ise..
İkilemin diğer tarafında ise..evden esen karanlık ve soğuk rüzgarı hissetmenin verdiği huzursuzluk vardır ki, günbegün adamı içten içe oymaya başlar,

Gün-1 : Alt tarafı iki gademe.. yarın çıkar
Gün-2 : Yok yok, çıkacak..
Gün-3 : Anasını..
Gün-4 : Demiştim..bak bugün düşmedi
Gün-5 : Şansa bak.. fefini mi nedir indirecekleri tutmuş.. sahi bu da ne ola ki
Gün-6 : Gözünün yağını yiyim.. n’olur
Gün-7 : Bittim ben
Gün-8 : Eve ne diyecem ben şimdi
Gün-9 : Kaynana ters ters bakıyo kaç gündür, Yüce Tanrım ne olur..
Gün-10: Biraz dolanayım da sonra giderim eve
Gün-11: Umut dedim maaşı da yatırdım. İnaşallah..
Gün-.. : Taksidi nasıl ödeyeceğim şimdi
Gün-.. : Ulan bari işyerinde bahsetmeseydim, millet dalga geçiyor gibi bakıyor
Gün-.. : Eve almasalar şimdi? yok, yok, bunca yıldır hukukumuz var..

Hadi diğerleri neyse ne, bu gaynana da nereden çıktı şimdi.

hakan
09-04-2006, 12:19
-Yarin cikar nasil olsa
-Cikarmi acaba
-Aha bak gördünmü iyiki beklemisim yükseliyo
-Acaba versemmi
-Nerden döner acaba
-Ohoo millet saldiriyor ucacak kesin
-offf acaip kardayim
-Noluyor yaw savasmi cikti
-tüh bea gene düstü
-nasilsa döner gidecek cok yolu var
-eve ne diycem simdi
-of ki off :cry:

hehe

bikmisbroker
09-04-2006, 17:33
.................................................. ................
Gün-1 : Alt tarafı iki gademe.. yarın çıkar
Gün-2 : Yok yok, çıkacak..
Gün-3 : Anasını..
Gün-4 : Demiştim..bak bugün düşmedi
Gün-5 : Şansa bak.. fefini mi nedir indirecekleri tutmuş.. sahi bu da ne ola ki
Gün-6 : Gözünün yağını yiyim.. n’olur
Gün-7 : Bittim ben
Gün-8 : Eve ne diyecem ben şimdi
Gün-9 : Kaynana ters ters bakıyo kaç gündür, Yüce Tanrım ne olur..
.................................................. ...................

Hadi diğerleri neyse ne, bu gaynana da nereden çıktı şimdi.

BORSACILAR....butun gun neyapar

Merak ediyorsaniz asagidaki link'i tikladiktan sonra ekranin acilmasini bekleyin, ekran acilinca da mouse'u saga, sola, yukari ve asagiya dogru hareket ettirmeniz yeterli olacaktir.:kafasız: :kafasız:


http://www.andyfoulds.co.uk/amusement/economists.htm

Hele hele Mouse'u ASSAGI DOGRU (dibe YAKIN) tutunca O kadar da NET gozukuyorki.. :carate: :carate:

serdarkus
10-04-2006, 19:29
"*Bir Külek Yağ

Çatının pek bilinmediği, elektriğin olmadığı, toprak damlı evlerin, teldolaplı mutfakların, duvarlarda ‘taka’ tabir edilen boşlukların dolap niyetine kullanıldığı yıllar. Evde kap kacak namına birkaç tane bakırdan kalaylanmış ‘sahen’, tencere, onun bir numara küçüğü “guşgana, turşunun basıldığı küp yılları.

Bir de külek var. Tahtadan kova, büyükçe, içine yağı, balı, şekeri koyabiliyorsunuz.

Hırsızlardan biri Takalı namıyla tanınıyor. Evlerin duvarlarında taka denilen yer haliyle boşluk; orayı delip içeri geçmek daha kolay oluyor. Takalı Dayı bu tekniği geliştirmiş ve lakap üzerine kalmış. Takalı ve ortağı Ahmet Dayı, artık takadan mı kapıdan bacadan mı bilmiyoruz, adamın birinin evine girmişler. Evde doğru dürüst bir şey yok. Sadece külekteki yağı alıp çıkmışlar.

Aradan bir zaman geçiyor. Evi soyulan mağdur vatandaş, kahvede söyleniyor: “Bi külek yağımı çalmış hırhızlar. Ağzına gadek dolu yağı almış getmişler”.

Hırsızlardan Ahmet de orada. Sesini çıkarmıyor, ofluyor, pufluyor, adama epey sinirleniyor. Hırsızlığının açık edileceğinden değil. Mağdurun kamuya yönelik ifadesinde dezenformasyon var. Hırsız dayanamıyor; eğilip yanındakilere kısık sesle mevzunun doğrusunu izah ediyor: “Söylenmiyi ki söyleyesin! Ne bi külek dolusu? Külegin dibinde altı üstü bi avıç yağ varıdı!”

http://www.malatyahaber.com/haberler/templates/malatya.asp?articleid=5176&zoneid=1&y=

bikmisbroker
10-04-2006, 19:41
SORU;
gülçin yener 10/04/2006 - 14:09 ( http://www.hurriyet.com.tr/spor/4228938.asp?m=1&gid=69 )
AY O MAÇI BEN DE İZLEDİM.VE GÖRDÜM..HOCA EFENDİ GÜNAH HANEME YAZILACAK MI?


http://img.photobucket.com/albums/v85/bbroker/10NisanTarihliHurriyet.png

berrak
10-04-2006, 23:12
İcradan satılık çalışır genelev
Kerem KURUL (DHA)
EDİRNE’nin Keşan İlçesi’nde çalışır durumdaki genelevin binası icra yoluyla satılacak. Sahibinin borçları nedeniyle satışa çıkarılan genelev binası, bekçi binası, bahçe duvarları arsası için 147 bin 600 YTL değer biçildi. Bina ve arsanın da sahibi olan Yavuz Ersoylu tarafından işletilen genelevde halen 5 kadın çalışıyor. Genelevin arsasının imar planında ’sosyal tesis’ olarak gözüktüğü ve iki katlı inşaat izninin bulunduğu açıklandı. Genelevin satış şartları arasında satışın peşin para ile olduğu da yer alıyor. Genelevde çalışan kadınlar, işletmeci Yavuz Ersoylu’nun bir süreden beri gelmediğini ve kendilerini sadece telefonla aradığını açıkladı.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/4229357.asp?gid=48

bikmisbroker
11-04-2006, 13:28
İkilemin diğer tarafında ise..evden esen karanlık ve soğuk rüzgarı hissetmenin verdiği huzursuzluk vardır ki, günbegün adamı içten içe oymaya başlar,
..................................................
Gün-8 : Eve ne diyecem ben şimdi
Gün-9 : Kaynana ters ters bakıyo kaç gündür, Yüce Tanrım ne olur..
.................................................. ............................
Gün-.. : Eve almasalar şimdi? yok, yok, bunca yıldır hukukumuz var..

Hadi diğerleri neyse ne, bu gaynana da nereden çıktı şimdi.

- Amirim, adam suçunu itiraf etmiyor.
-Biraz zorlasaydınız??
-Çok zorladık efendim ama kar etmedi.
-Aynı soruları tekrar tekrar sordunuz mu?
-Evet
-Aralıksız hiç durmadan suçladınız mı?
-Evet
-Alakasız konularla bağlantı kurup adamı aşağıladınız mı?
-Evet
-Kaç saattir sorguluyorsunuz?
-2 gündür
-Allah allah nasıl dayandı peki?
-Adam evli, efendim.

serdarkus
12-04-2006, 09:13
“GAMZE ÖZÇELİK ESRARLI SİGARA DEĞİL, 'TECAVÜZ HAPI' ALMIŞ

Gamze 'tecavüz hapı' almış ŞOK

Gamze Özçelik'in tecavüz davasında mahkemeye bir rapor daha sunuldu. Rapora göre Özçelik'in, Gökhan Demirkol'un iddia ettiği gibi esrar değil tecavüz hapı olarak adlandırılan bir ilaç aldığı öne sürüldü.

Gamze Özçelik'in tecavüz davasının görüldüğü mahkemeye, Özçelik'in, sanık Gökhan Demirkol'un iddia ettiği gibi 'esrarlı sigara' değil, 'flört tecavüz hapı' olarak bilinen....
……..

HÜRRİYET Haber Girişi: 12.04.2006 - 09:50”


Müjdeler olsun yurdumun daşına topragına.. büyük basınımız büyük sır rı çözme yolunda bir adım daha attı.. yediden yetkişe merakla beklenen olay çok şükür biraz aydınlandı.. hanımlar, bebeler, gençler, genç hissedenler, bu haftaki televole konunuz da böylece belirlendi..

Sırada, ihlas mağdurları.. nerede soyuldular, nasıl şeeyoldular..
azz sonra!.

gemici
12-04-2006, 09:20
bu tecavüz hapını nereden bulabiliriz serdar var mı bildiğin bir yer.

TheSecret
12-04-2006, 12:53
Sırada, ihlas mağdurları.. nerede soyuldular, nasıl şeeyoldular..
azz sonra!.
Bu konu bitmez. Brezilya dizisi gibi uzar gider. Ama yazı dizisini bütün herkes ilk günkü gibi coşku ve ilgiyle izleyecektir. Orası kesin :p-search-.

serdarkus
12-04-2006, 14:08
bu tecavüz hapını nereden bulabiliriz serdar var mı bildiğin bir yer.
Sevgili gemicim.. o ilaç var ya o ilaç,

dinlediğimiz yorumcu, okuduğumuz dergi, algılayamadığımız grafik, kazanma hırsımız, kumar arzumuz, önleyemediğimiz vahşi içgüdü, yani vahşetin çağrısı.. bilirsin işte, tüm bunları toparlasan eğer, uzmanının dediği beyaz, renksiz, kokusuz, iz bırakmayan o ilaç olmuş oluyor..

ve yine uzmanının dediği gibi,” Bu tür ilaçlar, kişide tam veya kısmi bilinç kaybı oluşturarak, maruz kalınan rıza dışı işleme karşı koyamama veya hiç farkında olamama ve ne olduğunu hatırlayamamaya neden olmaktadır..."

Yani sevgili gemicim, aramana gerek yok. Hapı yutmuşuz zaten, seansta da işlem devam ediyor da.. sadece farkında değiliz.

İşte bu yüzden, en azından azıcık zevk almak şarttır derim!.

bikmisbroker
12-04-2006, 14:21
.................................................. ..
İşte bu yüzden, en azından azıcık zevk almak şarttır derim!.

Konu ihlas olunca DAHA fazla ZEVK aliniyor demekki??
Hadeee Bagyaaannn, ihlasa geeellll!!!

Iyide dusen borsada ne farkederki? Zevk alda nasil olursa olsun..

serdarkus
12-04-2006, 15:43
Caanım Dostlarım;

Şu güzel forumumuzda ‘Fidanlık’ deyin, gençler genç kalacaklar diye toplaşıp üşüştükleri bir başlık var bilirsiniz. Gitmem. Niyesine gelince, efendim ilk zamanlar, adı netameli yerlerden birazda korktuğumdan olsa gerek, şöyle sessizce kenar köşeden bir iki gidip okudum. Serdar-ı Kus namlı iyi, has yazılar döşeyen bir er kişi var. Okudukça sevdik, sevindik derken yaşı geçkin ama içi kıpır kıpır teze, aklı cin dolu, gözü fıldır fıldır birileri yavaş yavaş işi şirazeden çıkarttı desem yeridir.

Benim için; gelen geçene şöyle vurur, böyle asar, öyle keser diye habire methediyorlar diyeyim, Siz gerisini anlayın. Hadi beni ne ederse etsinler, Erol Taş gibi karakter rollere çıkıp taşlanmaya biz alıştık çok şükür. Çok şükür de, geçenlerde; çok muhterem adı güzel, güvenilen emin bir Kardeşimize hemen gelir gelmez, hadi benim için yazdıklarını geçeyim, Sevgili AnnE’mize de bir methiye döşemişler ki düşman başına.

Mübarek Kadın yine büyüklük etti, adı, dili sohbeti güzel Kardeşimize bir hoş geldin diyeyim diye mekânlarına gitti. Gitti gitmesine de AnnE’dir büyüktür yer verip saygı gösterelim baş köşeye oturtalım demek bir yana, verdiler veriştirdiler lafı. Bir öcü demedikleri kaldı diyeyim de gayrı gerisini getirin. Eh okumuş mektep medrese bitirmiş kişiler olarak neden gitmediğimi anlamışsınızdır. Efendim bize laf söz kar etmez derseniz gidin ben karşımam. Sonra bana gelip uyarmadı demeyin yeter.

Adı insanda güven oluşturan Dostumuzda durur mu, onca laf kalabalığı ve yaşlılara yapılan onca eziyete şahit olunca. Yüreği yufkaymış zaar. Durmadı netekim ardında ‘Bir Hoş Seda’ bırakarak sessizce çekip gitti.

Ayrıca bunların; başlarda benim de şahit olduğum sonradan da habire sürdürdükleri bir konu var. İlk okuduğumda gelir geçer diye pek ses etmemiştim. Ama forumdan ve izleyen mü’min kardeşlerimizin artan şikayetlerine bakılırsa, korkarım ki işi azıya almışlar.

Bizim de adımızda hoca görünce, soğ olsunlar müftü sanmış olacaklar ki şikayet dilekçelerini göndermişler.Bir iki olsa banane deyip geçecem ama sayı kabardıkça, bana aktarılanı virgülüne dokunmadan yazayım kurtulayım. Ne halleri varsa görsünler dedim.

İzninize ve affınıza sığınarak aşağıya alıntılıyorum.

//…
İhlâs, İhlâs deyü depinip durursunuz. Durursunuz da lafın gelişi, meaşallah heç de durduğunuz yok.
Şark , garp , şimal ,cenup demeyüp habire cenk eyleyip laf üşüştürürsünüz mü’min kardeşimizin üstüne. Ama bilin ki, mazlumun kendisi yoksa Allahı vardır. Bu yaptıklarınızın sol omuz başınızdaki melaike tarafından hiiç sektirmeden ve dahi kaçırmadan mü’mine isnat atmak olarak hanenize yazıldığını da bilmiyorsanız da tez elden öğrenin.

Efendim paranın sarısı, karası olmaz derken, araya mü’min yeşili sermayemizi de sıkıştırıp laf sokuşturarak, paranın dini imanı olmaz demeye getirirsiniz. Bunları bilmeyüz sanırsınız amma biliriz Elhamdürillah.

Paranın sarısı kırmızı, alı yeşili olmaz der, paranın yeşili de yer hatta paranın yeşili de öper der ve dahi paranın mübarek yeşilinin diğer para ve sahiplerinden gram farkı yok demeye çalışırsınız.

Lakin heçte öyle değildir. Mübarek Yeşil Paranın bizlere göre büyük bir farkı vardır.

Bi kere yemeeek ile yemek, öpmeeek ile öpmek arasındaki farklar sadece fazladan konulan ‘e’ harfi ile sınırlı değildir.İkisi arasında ki fark, yapana ve yapış şekline göre değişen dağlar kadar fark oluşturur.

Sormadan açıklayacak olur isek, yeşil para ve sahibi diğer renk paralar ve dahi zındık sahipleri gibi cenabet değildir. Çok şükür ki namazlı abdestlidirler.

Yeşil para ve sahipleri tabiidir ki, beynamaz olmadıkları için de, yer içer ve öper iken;

‘Euzü billâhi mineş-şeytânirracîm, Bismillâhirrahmânirrahîm’ diye Euzu Besmele çekerler.

Euzu bezmele çekmekle de yetinmeyip, Yemeye ve öpmeye başlamadan önce;

‘Niyet ettim niyetlendim Allah Rızası ile Mü’min Kardeşlerimi öpmeye ve yeşil yeşil paralarını yemeye.’ Diye niyet ederler.

Öyle Euzu Besmele çekmeyen, Niyet etmeyen ZINDIKLAR ile mü’min kardeşlerimizi bir tutmak, hele hele arkalarından atıp tutup gıybet ediyorlar ki, ölü eti yemek ile eşdeğer derecede günah işlemekteler haberiniz ola… //


Efendim gönderenlerin tek tek isim ve adresleri forum yönetiminde mevcuttur. Kimdir nedir, neyin nesidir kimin fesidir onlara sorun hesabınızı onlarla görün beden bu kadar.

Saygılarımla.


Doğru söyler, has söyler, hoş söyler!.

Emin
12-04-2006, 22:17
Çok şükür de, geçenlerde; çok muhterem adı güzel, güvenilen emin bir Kardeşimize hemen gelir gelmez, hadi benim için yazdıklarını geçeyim, Sevgili AnnE’mize de bir methiye döşemişler ki düşman başına.
...
Mübarek Kadın yine büyüklük etti, adı, dili sohbeti güzel Kardeşimize bir hoş geldin diyeyim diye mekânlarına gitti.
...
Adı insanda güven oluşturan Dostumuzda durur mu, onca laf kalabalığı ve yaşlılara yapılan onca eziyete şahit olunca. Yüreği yufkaymış zaar. Durmadı netekim ardında ‘Bir Hoş Seda’ bırakarak sessizce çekip gitti.


Doğru söyler, has söyler, hoş söyler!.

-Sen ne yapıyorsun öyle?

-Yazı okuyorum, n'oldu?

-Yok yok, sen adam olmazsın.

-!

-Sana diyorum, benimle niye ilgilenmiyorsun?

-Bu da nereden çıktı şimdi?

-Tabii, işine gelmedi mi öyle oluyor?

-Yahu ne öyle oluyor, neymiş işime gelmeyen? Bırakmadın ağız tadıyla şu
yazıları okuyayım.

-Benimle niye ilgilenmiyorsun, diyorum; o yazıdan bahsediyor, beyefendinin dikkatini dağıtıyorum. Ben sana demedim mi, hiçbir yere yazı mazı yazmayacaksın diye?

-Yazmıyorum zaten, okuyorum sadece.

-Okumanı da istemiyorum, benimle ilgilen diyorum.

-Tamam, seninle ilgileneceğim ama nasıl bir ilgi bekliyorsun?

-Konuş benimle, hastayım, moralim bozuk zaten.

-Sabah birlikte hastaneye gitmedik mi? Ben de hastaydım, kulağımdaki ağrıyı gösterdim, birlikte de konuşa konuşa gelmedik mi? Gelen giden yazılar var mı ona bakıyorum, sen de uzanmış dinleniyorsun, daha ne ilgisi?

-Benimle konuşurken bile oraya bakıyorsun.

-Tamam, bitirdim şu Ali Hoca'nın yazısını okuyordum. O da bir uzun yazmış! Sayende de piç oldu okuduklarım. Söyle hayatım?

-Bana hayatım deme, öyle dalga geçer gibi.

-Olur, güzelim.

-Deme diyorum, o yine aynı şeyi söylüyor. Konuşalım diyorum, o, ne varsa orada, benden çok daha önemli ya, hemen bilgisayara kapaklanıyor. Kaçmıyor bir şey, sonra okursun.

-Çok uzattın amma! Söyle ne istiyorsun taze gelin?

-Öyle oldu tabii!

-Bir şey olduğu yok, senin canın kavga etmek istiyor anladım. Ama hangi konuda kavga etmek istediğini anlamaya çalışıyorum. Bakıyorum dirildin, oh, şekerlemeni de yaptın, Kalk bir çay koy da içelim bari.

-Kendin koy, hiç halim yok.

-Kavgaya halin var ama! Haydi kalk kalk! Balkonda içelim. Bir de mercimek köftesi yap, canım çekti birden bire.

-Hiç kusura bakma. Senin benimle ilgileneceğin yerde böyle yazı çizi işleriyle uğraşman sinirime dokunuyor. Borsa bitti, şimdi de bunlar başladı.

-Gel gel!

-Gelemem.

-Yav gel hele, gel bak ne göstereceğim!

-Gelemem.

-Var ya! Adamı deli edersin sen! Gel dedimse gelinir. Kalk haydi! İlgi diyorsun, gel ilgini çekecek bir şey göstereceğim.

-!

-Nasıl? Güzel görünüyor canım çekti valla, olsa da yesek. (Sayın Dentist'in annesinin suböreğini keserken çekilmiş fotoğrafı.)

-Hı? Olur, benim halime bak, beyefendinin derdine bak!

-Öğlen size kavurma yaptım, yerken fena değildi tabii?

-Tamam, yeter, kapat bilgisayarı balkona çıkalım.

***

-Kalk o düdüklüye bak, düdük çalmaktan yoruldu. Mercimeğin altını tutması hiçbir şeye benzemez.

-Benim işime karışma. Sen de kalk ayran yap o zaman. Çayı içtin ya, aklın bilgisayarda kaldı. Kaçmak yok, ben köfteyi yapana kadar sen de marulları yıka ve ayran yap, bir yere gitmek yok.

-Dur, dükkana bir iki küçük yazı yazayım, söz verdik bari sözümüzü tutalım.

-Yine başlamayalım, sen oraya buraya yazı yazarken dünyandan kopuyorsun. Bıktım valla, hadi borsa varken ses etmiyordum! Hiç heveslenme, kendi işlerinle uğraş.

-Yazdıklarıma cevap gelince öyle demiyordun ama? Ali Hocanın hanımı gibi arkadaşlarına hava atarken iyiydi!

-Oraları okuduğun sürece sen kaşınmaya başlarsın, biliyorum. Sonu yok, onların tuzu kuru yazarlar, sana birisi bir laf edince, teşekkür edince 'sevindirik' oluyorsun. O kadar onları okudun, kimin bir faydasını gördün, paranın da içine ettin. Yüzün ağ olsun. Bıkmış mıkmış abi dedin, korka korka soru sordun, ne aldın? Ne dediler? Nasihat! Şu yukarıdaki tencereyi bana ver.

-Eğer senin kafandan zorun yoksa… Yahu Bıkmış ne yapsın, alırken ona mı sorduk ki, satarken de ona soralım! Kurtulduk, boş ver artık!

-Eğer buralara gelirse ona diyeceklerim var; Sasa gitmez dedi, sattık gitti.

-Ayıp ediyorsun ama… Benim sattıklarımın hepsi aldı başını gitti Sasa mı gitmeyecekti. Adam duysa bu dediklerini çok bozulur valla.

-Duysun, bozulacak ne var! Her şeyimiz bozuldu zaten.

-Şeytan diyor ki, bu dediklerini oraya yaz.

-Yazarsan yaz, umurumdaydı sanki.

-Bence bizi borsa hasta etti, kim ne derse desin. Bak dört beş gündür kulağımda ağrı yok. Seninki de stresten.

-Şuradaki baharatları versene, hele bak hangisi kimyon…

dentist
12-04-2006, 23:16
Sayın Emin; çok yaşayın emi :) gece gece hem güldüm hemde gözümün önünde onlarca (belkide binlerce) aile canlandı ,ama herşey bir yana bir yazı bu kadarmı güzel olur, bu aralar ya bende bir şeyler var ya da buralara yazı yazanlar çok güzel yazmaya başladılar. Her iki durumdada yazılanları okumakdan büyük zevk alıyorum, elinize sağlık.

Şu meşhur suböreğine gelince ilk yemeğimizde belki sizde buralarda olurda tadına bakarsınız bellimi olur.

Eşinize hürmetlerimizi iletin lütfen onunda bir yazısını belki bir gün görürüz buralarda bellimi olur. :) Şaka bir yana ben eşimle yazdığınız konuma girdiğim zaman ona pekde belli etmeden işe bir yerlerinden bulaştırıyorum onuda, mesela minik bir işlemi ona yaptırıyorum kırk türlü rica ile ama işlem derken şu kağıt şuraya düşerse sende bizdekilerin şu kadarını şöyle yap diyorum emin olun onu akla karayı seçerek yapınca vede o stresi yaşayınca sonrasındaki 1 ay beni pek fazla rahatsız etmiyor..

Yalnız işin birde ters bir tarafı varki yapılan işlemde olası bir kar etmesi durumunda sonrası pek hayırlı olmuyor benim için:) Sonrasındaki ay boyunca yinemi zarar ettin beceriksiz meali bakışlar başlıyor:;ohohoh

Saygılarımla...

bikmisbroker
13-04-2006, 14:30
.............................
-Yazmıyorum zaten, okuyorum sadece.

-Okumanı da istemiyorum, benimle ilgilen diyorum.


Hay Allah Bir an "Bizim evdeki diyalog'u buraya kim aktardi??" Dedim... Sonra isin aslini anlayinca icim rahat gerisini okudum.:;sicakkahve


...............................
-Kavgaya halin var ama! Haydi kalk kalk! Balkonda içelim. Bir de mercimek köftesi yap, canım çekti birden bire.



Neyseki Hocam sen isi UCUZ'a halletmissin? Bir mercimek koftesi 1 bardak caya? Bak dentist kardes'e? Bir de islem yaptirip MAHSUS zarar ediyorki KAFASI rahat etsin?? Sen esas bi de serdarkus'un biraz sonra yazacagi yazisindaki MALiYETine bak.. "Yarabbi cok sukur bu da masraf mi" dersin..:friends:-


...........................
-Eğer senin kafandan zorun yoksa… Yahu Bıkmış ne yapsın, alırken ona mı sorduk ki, satarken de ona soralım! Kurtulduk, boş ver artık!

-Eğer buralara gelirse ona diyeceklerim var; Sasa gitmez dedi, sattık gitti.

-Ayıp ediyorsun ama… Benim sattıklarımın hepsi aldı başını gitti Sasa mı gitmeyecekti. Adam duysa bu dediklerini çok bozulur valla.



Adimiz cikmis "Bıkmış'a" inmez "Bitmiş'e"... SASA konusundaki mesajimi iyice okursaniz eger, tahtanin sahipli ve alinan lotlarin Tek tek sayili oldugunu yazmis olmam gerekir.. Oyle ki siz aldiginiz o mallari altlardan zararina satmadan o tahtanin gitmeyeceginden de dem vurmus olmam gerekir.. Arkasindan da assagilardan zararina satmis oldugunuz o mallarin 2 gun sonra %XX kac primli olarak Borsada islem gordugunu gormus olmaniz gerekir..
Nerdenmi biliyorum? Borsanin tabiati bu? Aksi takdirde nasil en diplerden satip en ustlerden MAL alinirki? Adamlar o kadar guzel "Geh bili bili" yapiyorlarki? DAYANMAK mumkun degil.. Ucundan accuk, ucundan accuk, diye diye ZOKA yi yutturuveriyorlar Gaari..:;ohohoh

serdarkus
13-04-2006, 14:59
.. tahtanin sahipli ve alinan lotlarin Tek tek sayili oldugunu yazmis olmam gerekir.. Oyle ki siz aldiginiz o mallari altlardan zararina satmadan o tahtanin gitmeyeceginden de dem vurmus olmam gerekir.. Arkasindan da assagilardan zararina satmis oldugunuz o mallarin 2 gun sonra %XX kac primli olarak Borsada islem gordugunu gormus olmaniz gerekir..
Nerdenmi biliyorum? Borsanin tabiati bu? Aksi takdirde nasil en diplerden satip en ustlerden MAL alinirki? Adamlar o kadar guzel "Geh bili bili" yapiyorlarki? DAYANMAK mumkun degil.. Ucundan accuk, ucundan accuk, diye diye ZOKA yi yutturuveriyorlar Gaari..:;ohohoh
Ne yani.. şimdi bizim borsamız kendi iç dinamikleriyle hareket etmiyor mu kii!.

Çok şaşırdım, bu yaşımda taze bi şey daha öğrendim!.

Bu durumda şimdi ben taze yatırımcı mı olmuş oldum?

İşe bak, kafam biraz karıştı. İhlas mı alsam , yepyeni bir taze olarak acaba n'apsam?

serdarkus
13-04-2006, 16:28
Düşenin dostu olmaz

serdarkus
13-04-2006, 16:49
Ecel gelmiş cihane, endeks düşüşü bahane diyerek, endeksi kendi iç dinamikleriyle –bu ifadeye dikkat.. üç defa tekrarı adamı üstad yapar. Daha benimki anca iki oldu- cebelleşmeye bırakıp topiğimizin çok daha önemli bir konusuna hazır parmağım müsait iken bir basayım dedim.

Yunus 'un
Beni bende demen bende değilim
Bir ben vardır bende benden içeri

ifadesindeki gibi, benim ihlası zikretmemde de mistik bir anlam vardır.

Yazılarımda her satırbaşı rahmetle andığım ihlas'ı, içeriğindeki 2 sesli 3 sessiz harf olan kelimenin çağrıştırdığı eNder hocaya ait şirketle ilişkilendirenler sıkca oluyor ki olmasın derim.

Bir adam bu kadar da şavalak olmaz ki canım diyerekten en azından bir işkillenmeyenlere de buradan sitem ederim.

Peki nedir bu ihlas meselesi ve nedir bu adamın derdi bu ihlasla derseniz eğer, ki dediniz kabülüyle..

nedir gush’bakışıyla ihlas?.

serdarkus
13-04-2006, 16:59
Kumarı bırakacağıma bahse girerim

serdarkus
13-04-2006, 20:19
-Sen ne yapıyorsun öyle?

-Yazı okuyorum, n'oldu?

-Yok yok, sen adam olmazsın.

-!

-Sana diyorum, benimle niye ilgilenmiyorsun?

-Bu da nereden çıktı şimdi?

-Tabii, işine gelmedi mi öyle oluyor?

-Yahu ne öyle oluyor, neymiş işime gelmeyen? Bırakmadın ağız tadıyla şu
yazıları okuyayım.

-Benimle niye ilgilenmiyorsun, diyorum; o yazıdan bahsediyor, beyefendinin dikkatini dağıtıyorum. Ben sana demedim mi, hiçbir yere yazı mazı yazmayacaksın diye?

-Yazmıyorum zaten, okuyorum sadece.

-Okumanı da istemiyorum, benimle ilgilen diyorum.

-Tamam, seninle ilgileneceğim ama nasıl bir ilgi bekliyorsun?

-Konuş benimle, hastayım, moralim bozuk zaten.

.…



KADINLARI ANLAMAYA ÇALIŞMAYIN ,ONLARLA GEÇİNMEYE ÇALIŞIN
OSCAR WILDE

serdarkus
13-04-2006, 20:23
...
nedir gush’bakışıyla ihlas?.

o, al uçacak denilip sonrasında alanın tüylerinin ütüldüğü herhangi bir kağıttır
o, umut ederek alınıp sonrasında umutları tüketen, işte o aldığınızdır.
o, gözü bir türlü doymayıp, her sene bedelli ile, aldım bari bi kere, kalsın hele şu köşede bile dedirtmeyendir.
o, umarsız umutların tükendiği andır
o, bu iş güç arasında bu kadar işi gücü bırakıp bir umarsama kelimesi için dakikalarca sözlük baktırtıp daha fazla dakikalarca bu yazıyı yazdırtan beladır,
o, bir nthol, o bir bısas, o bir emkel, o bir logo, o bir.. elimizdeki kağıttır

yani, ihlas, gush’bakışıyla, borsa dilinde sadece bir simgedir.. o, tüm kötülüklerin anasıdır!.

DipNot: Kelime anlamıyla çağrışım yapan kağıtla ilişkim ilişkim ise.. uzun süreli bir ilişkim olmayıp, sadece senede bir iki defa muhabbettir ki, ille de televole diliyle ifade edersem eğer, çokgecelik ilişki –belki- denilebilir. Benim gara gaplı eNiyi dosyama baktığımda ise, karşısında pozitif 1345$ görmekteyim ki.. şükür derim!

Açıklamaktan mahcubiyet duydum!.

Emin
13-04-2006, 22:30
İhlas alacaksın, sevap kazandım sanacaksın...

Şükürler olsun bugünleri bu dünyada gösterenlere!. (İhlas'ın tavan yaptığı gün)

yani, ihlas, gush’bakışıyla, borsa dilinde sadece bir simgedir.. o, tüm kötülüklerin anasıdır!.


Hanım üst katta komşuda, kızım uyuyor ve ben de Serdarkuş abimle özdeşleşen şu İhlas konularını sindire sindire okuyorum.

Bir şeyler demek istiyorum ama olmuyor bir türlü.

Hiç bu kâğıdı almamışım hayret!

Ama bir zamanlar bunun ev aletlerinden almıştım, yaptığım duygusal analizler sonucunda.

O zamanlar, bunların mutfak ürünlerinden almak çok sevap bir şeydi. Evde hanım da anlatıyordu.
Kulak kabartıp konuşmalara “Ulan bu adamlar işi biliyor, ben bunların kâğıdını alayım en iyisi” iç değerlendirmelerim sonucu almış, uzunca bir süre de taşımıştım, öyle zararıyla birlikte.

Sonra, İzmit depreminde fabrikaları göçünce iyice enkaz altında kaldım. Bir daha da aklımdan geçirmedim.

Demek ki, borsadan teskere de alsa insan, aynen askerlik anılarını anlatır gibi bir duruma düşüyormuş.

***

Hadi diğerleri neyse ne, bu gaynana da nereden çıktı şimdi.

-Alo, Anne merhaba, nasılsın?

-Çıktın mı tam, borsadan?

-Çıktım çıktım, merak etme.

-Ohh, çok şükür.

-Niye, kızın söylemedi mi?

-Söyledi ama senin sağın solun belli olmaz. Buraya ne zaman geliyorsunuz?

-Dur bakalım hele. Önümüzdeki günlerde inşallah. Merkez Bankası Başkanının kararnamesi belli olsun, geliriz.

-Hangi bankanın?


hakan
13-04-2006, 23:11
Düsenin dostu olmaz lafina ilaveten

Düsene bir tekmede sen vur derler.

Master
14-04-2006, 08:33
14.04.2006 9:31:45 Ihlas.e Hisse Sirasi Gecici Olarak Isleme Kapatildi

serdarkus
14-04-2006, 08:43
14.04.2006 9:31:45 Ihlas.e Hisse Sirasi Gecici Olarak Isleme Kapatildi

"Çokgecelik" lafıma bozuldu, küstü gitti zahir..

İyi ama, ömür boyu da olmaz ki canım!.

serdarkus
14-04-2006, 09:46
Borsa kendi iç dinamikleriyle –ahha da oldu üç. Şimdi ben de mi üstad oldum!.- düşe dursun, biraz müzik muhabbeti.. ne alaka demeyelim. Düşüş devam ederse Mehter marşı, desteğinden zıplarsa İzmir marşı.. stres atar, iyi gelir!

Akşam efkar bastı, Fikret Kızılok ‘un Ayyüzlüm ’ünü dinlemek istedim, Murat Göğebakan’dan.. 1-2 saat uğraştım, aradım, tabii ki bulamadım.

Bizim site yapıcılar da tahta yapıcılar gibi, “made in törkişş!.” Adam üşenmemiş, emek çekmiş, site yapmış. Saatlerini günlerini harcamış, ortaya emeğini, göznurunu koymuş birşeyler yaratmış. Ancak, kendisi haricinde kimsenin faydalanmaması için de elinden geleni yapmış.. nasıl anlayış, nasıl kavrayış, nasıl psikoloji, nasıl karakter, ne tür cehalet diyeceğim ki.. demiyorum. Baştan peşin dedim ya, aynen bizim yerli tahta yapıcılar gibi. Emek çekmiş, etiktir değildir bir plan yapmış uygulamaya çalışır ama en basit “küçük balık, büyük balık” kuralını bilmez, beş-on adet işlem yapan garibana sinirlenir, tahtayı öldürürür, kendi de bekler ama olsun.. egosu tatmin olur ya.

O siteye gir, popup.. buraya gir porno, ötekine girt salakça şifre, bir diğeri aldatmaca.. sanki adam site yapmak için değil, sitelerarası sudoku bulmacası yaratmaya çalışmış. Yüz adet siteden en fazla beşi istenileni karşılıyor, denk gelirse..

“ihlası yazdığım zamanın yarısını buna harcasam, çok daha iyisini yaparım.. nasıl olsa seanszedelerden bir umut yok artık , en azından memleketin gecenin bir vakti bunalıma girmiş taifesine bir faydası olur” tam diyordum ki.. aşağıdaki linki buldum. Ehven-i şer sayılır.

Bu siteyi yapana teşekkür ederim. En kısa zamanda linki siteme de ekleyeceğim.

http://www.mp3-tr.com/

serdarkus
14-04-2006, 16:52
Gün-.. : Eve almasalar şimdi? yok, yok, bunca yıldır hukukumuz var..

Hadi diğerleri neyse ne, bu gaynana da nereden çıktı şimdi.

Kısacık giriş sonrası, lafı sonuca bağlarsam eğer, “ 3. altın kural: ne yaparsan yap, nasıl yaparsan yap... hanımı borsaya karıştırma "

Kural basit, uygulama zor, toleransı ise.. maalesef yoktur.

Önce atının kuyruğunu bağlamış da meydana çıkmış pelvan gibi başlarsın, daha ilk günden kendi kuyruğunu bağlarsın, üç beş gün sonra ise artık evde ağzını açacak halin kalmaz, konuşacak mecal olmaz. Bırak hanımı ve anasını, evin beş yaşındaki veledi bile, “baba bana spor ayakkabı al” dediğinde, “oğlum sonra, şimdi para yok” cevabını verdiğin anda, cevabı yapıştırır, “sen evin paralarını borsada yerken iyiydi ama!.”

Yalan yok, dolan yok..yazdıklarım ayniyle vakidir. Ama benim başımdan geçmiştir, ama dostların başından geçmiştir, orası çok da önemli değil, sadece ayrıntıdır. Ha, belki azıcık abartı vardır.

Benim durum ise... yıllar önce bir defa hanım sormuştu, ” borsadaki paramız ne durumda” diye. Cevabım gayet net, aydınlık ve açıktı, “borsada para mı kaldı ki..” Bu borsa ve para üzerine uzun yıllar son konuşmamız olmuştu. Lale devriydi işte o borsa konuşmadığımız yıllar.

Şimdi, konuyu bir de elyota yatırırsak, bu hikayede kaç rakam vardır?
:;ders

hakan
14-04-2006, 20:55
Bu hikayedeki rakamlari saymaya benim elli-ot bilgim yetmez, bir bilene sormak lazim.

Konu üzerinde yazilacak cok sey bulabilirim ama.

Bundan yillar önceydi borsaya merak sardim, bir arkadasin sayesinde, sigarayada yine baska bir arkadas vesilesiyle alismistim.

Tek bildigim al ve tut idi. Kulelere vurduklarinda yüklü bir malla yakalanmistim. Bekleyerek zarar etmedik üstüne kar da yazdik.

Hatun baya bi merakla bakiyordu nasil para kazandigima.

Artik borsaci olmustum heralde. Neyse zaman gecti hükümet krizleri vs ler borsa dar alanda kisa paslasmalar seklinde devam ederken para kazanamaz olmustum üstüne birde TA kitaplari alip okuduklarimi uygulamaya baslayinca yazdigim zararlari ne siz sorun ne ben söyliyim.

Borsa tarihi diplerini denerken sanirim 10.000 lerin altindaydi, hatuna dedim bak bizim borsa göcüyor simdi ben borsadaki üc bes kurusumun hepsini yatirdim ama dedim kenarda biraz daha paramiz var bunu borsaya yatirsam ne dersin:confused: Bu ülke batacak degilya ama dahada düsebilir dedim. Hanim bakti bana haklisin dedi yatir onlarida. Neyse havale yaptik isbankasina ordan tuttum bütün parayla ISC aldim.

Bütün mallari sattigimda sanirim 14.000 lerdeydik. üc bes kazandik bereket versin.

O da ne borsa düsse bile yükseliyordu erken satmistim. Ama hanim birdaha beni hic rahatsiz etmedi.

Arada sorar borsa nasil gidiyor diye :confused: Borsada parami kaldi diyecem diyemiyom. :p

hakan
16-04-2006, 12:58
Az önce Radyo London da bir hikaye dinledim,

Vakti zamaninda bir ciftci bataklik civarinda dolasirken kücük bir cocugun bataklikta cirpindigini görüyor ve hemen yardim edip kurtariyor.

Bir süre sonra zengin bir Aristokrat ciftciyi ziyaret ediyor ve o kurtardigi cocugun babasi oldugunu bu iyiligi karsisinda ona para vermek istedigini söylüyor. Ciftci insanlik görevini yaptigini bunun karsiliginda bisey kabul edemiycegini söylüyor.

O sirada ciftcininde ayni yaslarda olan oglu yanlarina geldiginde Aristokrat söyle bir teklifte bulunuyor.

O zaman bana izin ver senin oglunu okutayim, oda senin gibi iyi karakterli ise benim imkanlarimla iyi ve basarili bir insan olarak yetisecektir diyor.

Bir dönem sonra ciftcinin oglu Tip fakültesini bitiriyor ve penisilini bulan kisi olarak tarihe geciyor.

Aristokratin oglu ise zatürreye yakalaniyor ve penisilin sayesinde hayati kurtuluyor.

Isimler aklimda kalmadigi icin kisaca yazdim.

dentist
16-04-2006, 15:14
İskoçya'da yoksul mu yoksul bir çiftçi yaşardı. Fleming 'idi adı. Günlerden bir gün tarlada çalışırken bir çığlık duydu. Hemen sesin geldiği yere koştu. Bir de baktı ki beline kadar bataklığa batmış bir çocuk, kurtulmak için çırpınıp duruyor. Çocukcağız bir yandan da avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Çiftçi çocuğu bataklıktan çıkardı ve acılı bir ölümden kurtardı. Ertesi gün Fleming'in evinin önüne gelen gösterişli arabadan şık giyimli bir aristokrat indi. Çiftçinin kurtardığı çocuğun babası olarak tanıttı kendini.

''Oğlumu kurtardınız, size bunun karşılığını vermek istiyorum'' dedi.

Yoksul ve onurlu Fleming ; ''Kabul edemem!'' diyerek ödülü geri çevirdi.

Tam bu sırada kapıdan çiftçinin küçük oğlu göründü.

''Bu senin oğlun mu?'' diye sordu aristokrat.

Çiftçi gururla ''Evet!'' dedi.

Aristokrat devam etti ; ''Gel seninle bir anlaşma yapalım. Oğlunu bana ver iyi bir eğitim almasını sağlayayım. Eğer karakteri babasına benziyorsa ilerde gurur duyacağın bir kişi olur.''

Bu konuşmalar sonunda Fleming'in oğlu aristokratın desteğinde eğitim gördü. Aradan yıllar geçti. Çiftçi Fleming'in oğlu Londra'daki St. Mary's Hospital Tıp Fakültesi'nden mezun oldu ve tüm dünyaya adını penisilini bulan Sir Alexander Fleming olarak duyurdu. Bir süre sonra aristokratın oğlu zatürreye yakalandı.

Onu ne mi kurtardı? Penisilin!

Aristokratın adi : Lord Randolp Churchill'idi...

Oğlunun adı ise : Sir Winston Churchill.

Kurtaran doktor : Çiftçinin oğlu Sir Alexander Fleming.

hakan
16-04-2006, 18:06
Gercekten etkileyici bir hikaye radyodan isimlere pek dikkat etmemisim. Sn dentist e ayrica tesekkürler isimlerle birlikte daha bir anlam kazandi.

Master
17-04-2006, 12:54
sesini az açıpta, birde gurbet ellerde Rakı da varsa.....

http://www.joyorganizasyon.com/ayse/

bikmisbroker
17-04-2006, 13:51
sesini az açıpta, birde gurbet ellerde Rakı da varsa.....

http://www.joyorganizasyon.com/ayse/

Yazilar guzel, manzara guzel, Muzik ise Harika... Amma ve Lakin RAKI desen kalmis sisenin dibinde 2 parmak??
Gozume damlatsam Kulagim ister, oraya da damlatsam burnum "benim neyim eksik?" der..

http://www.kotuvepis.com/bogazda_aytutulmasi.swf

Offf, offf...

hakan
17-04-2006, 14:13
Bi kutu efesle gördüm o isi bugünlük yeter :wink2:

serdarkus
17-04-2006, 14:26
beNi bir AnnE'm anladı, o da yaNlış anladı!.

AnnE
17-04-2006, 15:08
U.L.

Hörmet bizden...

Emin
18-04-2006, 20:52
beNi bir AnnE'm anladı, o da yaNlış anladı!.
Serdarkuş abi, niye duvarlara yazı yazıyorsun kahverengi tonunda? Silsen de izi kalır.

Ben, seni yanlış mı, doğru mu bilmiyorum ama güzel anlıyorum. Senin kadrini bir ihlas bilmemiş şimdiye kadar, ona da emin değilim ya, sen öyle dediğin için, seni yalancı çıkarmamak için böyle söylüyorum.
KADINLARca ANLAşılMAYA ÇALIŞMAYIN ,ONLARLA GEÇİNMEYE ÇALIŞIN.
OSCAR WILDE

Bu adam kim abi, iyi biri mi?

bikmisbroker
18-04-2006, 23:02
Bu adam kim abi, iyi biri mi?

O adam varya o adam sevgili emin, iMKB den nasibini alamamis bahtsizlardan birisi..
O adam varya o adam sevgili emin, iMKB de islem yapsaydi eger, yazmaya da cizmeye de TOVBE ederdi..
O adam varya o adam sevgili emin, bu piyasada day-day ci olsaydi acaba dun ve bugun mala dolmus olurmuydu?
O adam varya o adam...

Sahi Serdarkus hocam,
O adam iyi birimiydi??
Ihlas sahibimiydi?
Evli mi, yoksa bekarmiydi?
Peki ya kaynanasi?
Kaynanasi da varmiydi?

serdarkus
19-04-2006, 09:17
...

Bu adam kim abi, iyi biri mi?

AnnE’nin üç otuz gramlık giysisine inat, evin BaBo’su ev ahalisini etrafına toplamış ve başlamış konuşmaya.. “Çocuklar! Artık daha bi medeni olacağız, tüm gomşular bizim yeni kültürel gelişimimize hasetle bakacaklar... Bundan böyle haftanın her bi günü tv seyretmek serbest.. özellikle hiç bi televoleyi kaçırmayacağız!"

Evin ortanca kızı yerinde bir zıplar, "Yaşasııınnnn!"

"Artık giyside sınırlamaya son.. her bi tarafı bundan böyle serbest alan ilan ediyorum. Artık giysilerinizde gramaja bakılmayacak!"...

Evin küçük fettan kızı, sevinçle hoplar "Yaaşşaaaaaaaa!"...

“Ders çalış çalışma, serbest artııııık"
"Helaaaalllll!"...

"Bundan böyle eve istenilen saatte girip çıkmak serbesst !"... "Waaaaaoooaaaaaaaaawwwww !"

"Yalnızca çarşambaları ciddi takılacaaz, ciddi yazacazzzz !"
Bu sözün ardından epeyi bir derin sessizlik olur. Derken arkalardan bir ses duyulur...

"Her çarşamba mı? "




Bu Oscar yabancı değildir, hatta "dost önden bıçaklar " diyecek kadar bizden biridir.

serdarkus
19-04-2006, 10:12
...
O adam iyi birimiydi??
Ihlas sahibimiydi?
Evli mi, yoksa bekarmiydi?
Peki ya kaynanasi?
Kaynanasi da varmiydi? [/FONT][/B]

Zamanı için, anlaşılamamış kötü biriydi.

“Hepimiz camur içindeyiz ama bazılarımız yıldızlara bakar" ve "İnsanların yüzde doksanı yaşamazlar, sadece vardırlar" diyen Oscar amcam, başbakanın halkını, “ananı da al git U.L.an!.” diyerek sevdiği günümüzde yaşasaydı eğer, ne derdi.. ben artık bi şey diyemiyorum. Ancak “evlilik, bir bardak taze sut icin evde inek beslemeye benzer” diyecek kadar bilge olduğunu biliyorum.

Oscar amcam borsada olsaydı eğer, 3. Altın kuralı ihlal etme olasılığı olmadığından, baştan kazanırdı. Çünkü Oscar amcam, üzerinize afiyet, azıcık şorolofdu. Bu yüzden doğru dürüst bi gaynana sahibi bile olamadı ama bu yüzden yaşamı boyunca da eziyet çekti. Azıcık şanslı olsaydı da zamanımızda ve bizde olsaydı o zaman sanat yapamazdı ama biz onu harbiden esas sanatçı yapar her akşam televolede öööyle bakardık.

Dağıttığım lafı toparlarsam eğer, sonuçta günah keçisi ihlas olmuş oldu.

Oldu da, tek bi garib sormadı ki, “tamam bir günah keçisi ama, niye bu.. diğerlerinin boynuzunda bi egrilik mi vardı?”

serdarkus
19-04-2006, 16:38
....üstüne birde TA kitaplari alip okuduklarimi uygulamaya baslayinca yazdigim zararlari ne siz sorun ne ben söyliyim.

..

Bu cümlenin yanına bir çentik atayım da.. sonra unutup atlamayayım!.

Olur ya, ileride bir dün iki gıçı gırık çizginin birbirini ittirmesiyle sistem oluştuğunu sandığım olur, işte o zaman bakar, olmasın derim!.

serdarkus
19-04-2006, 16:53
.. sonuçta günah keçisi ihlas olmuş oldu.

Oldu da, tek bi garib sormadı ki, “tamam bir günah keçisi ama, niye bu.. diğerlerinin boynuzunda bi egrilik mi vardı?”
Ben de bu soruyu kendime sordum, cevabıma göre bilmem ki sonra kendime ne not veririm.

İzlediğim, gözlediğim..

İhlas kağıdını seçenlerin hemen tamamı, bu kağıda yatırımcı psikolojisiyle değil, tamamen hissi nedenlerle girmekte, kesinlikle ayrılmamakta, günün birinde mutlaka yükseleceğini düşünmekte, yükselmedikçe sinirlenmekte ama yine de vazgeçmemekte, ileride yükselse bile satmayacağı için tekrar düşmesini sabırla bekleyeceği gerçeğine rağmen ısrarla devam etmekte, döngü devam etmekte..

Bu, raconda “kağıda aşık olmak” diye bilinir. Borsada hemen her yatırımcının böylesi bir aşkı vardır. Ancak, ihlas aşkı hepsinden bir başkadır.

Zamanında özelden bir dosta da yazmıştım. Eğer bir akademisyen olsaydım, bu konu dolaylarından bir doktora tezi hazırlasaydım, kendime ihlas yatırımcıları ‘nı seçerdim.
Yok eğer bir karikatürist olsaydım da bana, ihlasın resmini yapabilirmisin deseler, o zaman ne yapardım?

bikmisbroker
19-04-2006, 19:09
Bu, raconda “kağıda aşık olmak” diye bilinir. Borsada hemen her yatırımcının böylesi bir aşkı vardır. Ancak, ihlas aşkı hepsinden bir başkadır.

Zamanında özelden bir dosta da yazmıştım. Eğer bir akademisyen olsaydım, bu konu dolaylarından bir doktora tezi hazırlasaydım, kendime ihlas yatırımcıları ‘nı seçerdim.

Gercekden de TEZ yazdirir bu ihlas, 1997 idi galiba? 38 binlerde trade ediyordu.. US$ kac paraydi diye sormayacagim, o gunden bu gune kagit düştü durdu..Bedelli verdi, tekrar düştü . Yine durdu, durdu durdu durdu bedelli verdi..
Her bedelli de para yatirdigina mi yanasin? Aldigin kagidin PUL olmasina mi yanasin? Yahu PUL'un bile degeri var, bilmeden PUL'a hakaret ettim Ozür..
Oyun durmadi, kagit yine duştu, sonra yine bedelli verdi..
Yine düştü , yine bedelli verdi..
O gunden bugune hic cikmadiki?? Sahi 1997 de us$ kac paraydi? Ya da Hazine bonosu Yillik getirisi ne kadardi??

Yakinda yine bedelli verecek, ama duşecek yeri kaldimi? (tartisilir) Hele bedellisini versinde Boyle temeli bozuk kagitlara uzak durmakda yarar var..

hakan
19-04-2006, 19:43
"Yalnızca çarşambaları ciddi takılacaaz, ciddi yazacazzzz !"
Bu sözün ardından epeyi bir derin sessizlik olur. Derken arkalardan bir ses duyulur...



Bu Oscar yabancı değildir, hatta "dost önden bıçaklar " diyecek kadar bizden biridir.

Bu Çarşamba olayına takıldım bende

Çarşambaları ekran günümde.

hakan
19-04-2006, 19:52
İhlas dedinizde aklıma bir arkadaşımın anlattıkları geldi.

Geçmiş zaman millet borsadan malı götürüyor. Paracıkların kokusu dört bir yana yayılır. Taaa 3 saat ötedeki Basel e kadar gelir. Bizim arkadaş paradan maldan yana sıkıntısı pek olmasada fazla nakıit göz çıkarmaz diyerek arıyor İstanbuldaki dostlarını diyor geliyorum şu borsadan az da biz nasiplenelim.

Atlar ucağa gider istanbulda bir tanıdık vasıtasıyla aracı kurumun birine tabi borsa dediysek öyle her kağıt alınmaz şöyle ihlaslı bir kağıt almak lazım. İhlas alıcak yazıyorlar bi fiata kağıt gelmez yukarı açılır biraz bekler der çekip alalım yoksa bu uçup gidecek.

Çeker alırlar İhlası :;ohohoh

Çok geçmez aynı gün kağıt düşer oldukça. Tarihini de söylemişti ama o tarihten bu yana kağıt iflah olmadı. Sanırım hala tutuyor kağıdı umutla..

kasved
20-04-2006, 13:03
Sevgili Dostlarım Merhaba;

Bahar çoktan geldi toprak ısınmaya başladı,

Stresin toprağa aktarımını sağlayarak boşalmış aküleri defalarca yeniden dolduran zeytin bahçesini kuranlara selam saygı ve sevgi ile.


Saygın bir Eşek Hikayesi;
(Erdal ATABERK-Mesela Dedik Cumhuriyet 20 12 2003)


Eşekliğin İbret Verici Tarihi...

Sıpa babasının söylediklerini dikkatle dinliyordu. Bir zamanların özgür eşeklerinin nasıl yaşadıklarını öğrenmek için yanıp tutuşuyordu. Acaba tarih boyunca eşekler hep böyle mi yaşamıştı. Âşık oldukları zaman neler yapmışlar, nelerle karşılaşmışlardı? Dikkulak iç çekti:

Aşkını özgürce yaşamak ne güzel...

- Âşık olmak çok güzel şeydir Sıpa. Şimdi sana bütün dünya Çim'den ibaretmiş gibi gelir. Kim bilir, belki de öyledir. Belki de bütün dünya Çim'den ibarettir. Ama biz sana ''Önce okulunu bitirmek gerekir'' diyeceğiz, ''henüz ikiniz için de erken diyeceğiz'' , sen de bundan hiç hoşlanmayacaksın. Biz de aşkımızı öyle yaşadık Sıpa. Annen gençliğinde daha da güzeldi, biliyorsun ki şimdi de güzeldir. Ama biz de beklemek zorunda kaldık.

- Hep böyle beklenir miydi baba? Eşekler her şeyi sırayla yapmak zorunda mıydı? Hep böyle midir?

- Hayır yavrum. Bir zamanlar eşekler de özgürdü. Doğanın içinde yaşarlar, özgürce gezer, özgürce otlar, özgürce âşık olur, özgürce sevişirlerdi.

- Baba, ne güzelmiş o günler?

- Evet yavrum, güzelmiş. Hoş, o zamanların da kendine göre güçlükleri varmış ya. Doğanın içindesin işte, tehlikeleri de var. Eşekleri koruyan yok, et yiyiciler peşinde dolaşır. Hep kendini kollayacaksın. Ama özgürsün, bu çok iyi.

- Böyle okullar, eğitim, sınav falan yok muymuş baba?

- Yokmuş yavrum. Ne öğreniyorsan doğada öğreniyorsun.

- Ah, keşke Çim'le o zamanlarda yaşasaydık.

Bir gün eşekler insana rastlamışlar...

Dikkulak konuşmasını sürdürmüş:

- Bir gün Sıpa, eşeklerle insanlar karşılaşmışlar.

- İyi olmuş bu karşılaşma değil mi baba?

- Dur, acele etme. Eşekler insanlarla karşılaşmışlar. İnsanlar eşeklere yaklaşınca bizimkiler korkup kaçmaya başlamışlar. İnsanlar bu yolla bizim atalarımıza yaklaşamamışlar.

- Sonra baba?

- Sonrası şöyle olmuş, tarih kitapları böyle yazıyor. İnsanlar eşeklerin önüne taze ot demetleri koymuşlar. Atalarımız da dağ bayır gezip otlamak yerine önlerine konan taze otların kokusuna dayanamayıp yaklaşmışlar. İnsanlar da onlara bundan böyle hep taze ot vereceklerini söylemişler. Bir de ahır yapacaklarmış, eşekler gece de orada yatacaklarmış.

- İnsanlar ne iyiymiş değil mi baba?

- Yok yavrum, iyilikten değil. Eşekleri evcilleştirmek için.

- Evcilleştirmek mi?

- Elbette yavrum. Bizler evcil eşekleriz.

-Evcil eşek ne demek?..

- Baba, evcil eşek ne demek?

- Bak Sıpa, bu çok önemli. Evcil eşek demek, insanlarla yaşayan, insanlara hizmet eden, bunun karşılığında da onlar tarafından bakılıp korunan eşek olmak demek.

- Bu iyi değil mi baba?

- Eğer yularla semere alışırsan çok iyidir yavrum. Biz böyle alıştık.

- Daha önce yularla semer yok muymuş baba?

- Yokmuş Sıpa. İnsanlar onlara yaban eşeği derler. Yaban eşeği yularla semeri bilmez.

- Benim aklım karıştı baba. Yularla semer iyi mi, kötü mü şimdi?

- Nerden baktığına bağlı Sıpa. Eşeğin üstündeki insana göre iyi. Eşeğin boynuyla sırtına sorarsan kötü. Bunu ara sıra sen de düşüneceksin.

bikmisbroker
21-04-2006, 19:02
emailime gelen STFA nin kurucularindan olan sayin Fevzi Akkaya nin bu guzel grafigini bir baska yere yapistirmaya gonlum elvermedi..
Sadece muhendis mantigi ile degilde genel anlamda bile bakilinca bir grafik ile bu kadar cok seyi bir arada anlatabilmek AYRI bir kabiliyet olsa gerek.


http://img.photobucket.com/albums/v85/bbroker/FeyziAkkayaGrafik-11.jpg

bikmisbroker
26-04-2006, 16:13
Bugun YKBNK tahtasinda ne oldu??

Ne mi oldu?? Day dayciler ile tahta sahibi KIRAN KIRAN a duello yaptilar..
Tahtayi 8.40 lara kadar cekenler bir (Mavi) kosede, ASAGILARA kadar salip (2.ci seans 8.05 lere verdirip 8.0 lara degdirip 8.30 kapatan) diger grup ise KIRMIZI kosede..

Teknik Analiz acisindan da bakarsak olaya;
TOBO formasyonunun BOYUN cizgisi olan 8.10 'in tekrar TEST edilmesi (TOBO hedefine gitmeden onceki SON alim firsatidir) seklinde izah etti teknikci gecinen birisi..
(amma teknik izah ha!!)

Piyasa acisindan da tarif etmek icin ise aklima bir fikra geldi;
Bir adam 15 yıldır tutuklu bulunduğu hapishaneden kaçar.
Para ve Silah bulmak için bir eve girer.
İçerde geniş bir yatakta bir çifti yakalar.
Adama yataktan kalkmasını emreder ve onu bir sandalyeye
bağlar.Adamın karısını yatağa bağlarken üstüne çıkar,
boynunu öper, sonra kalkar ve banyoya gider.
O ordayken adam karısına şöyle fısıldar;
''Dinle, bu adam bir kaçak.
Şu kıyafetlere baksana.
Büyük ihtimalle hapishanede çok fazla zaman geçirdi
ve yıllardır hiçbir kadın görmedi.
Boynunu nasıl öptüğünü gördüm. eğer seninle seks yapmak
isterse sakın karşı koyma yada şikayet etme...
sana ne derse onu yap.
O sana ne yaparsa yapsın onu mutlu et çünkü bu
adam kesinlikle çok tehlikeli.
Eğer kızarsa ikimizi de öldürür.
Güçlü ol,tatlım
Seni seviyorum.''.
Karısı cevap verir: '' O benim boynumu öpmüyordu,
kulağıma fısıldıyordu.
Bana gay olduğunu, seni çok tatlı bulduğunu ve
hiç vazelin olup olmadığını sordu.
Ben de banyoda olduğunu söyledim.
Güçlü ol tatlım.
Ben de seni seviyorum. ''

Ne ilgisi varsa?? :;dedektif :;dedektif

ŞEN
27-04-2006, 11:23
Sn.Alev Alatlı'nın, Kadere Karşı Koy A.Ş. isimli kitabında da Türk Erkeğinin Cinsel eğrisi grafiksel olarak izah edilmiş.
Bakalım beğenecekmisiniz?
http://img.photobucket.com/albums/v333/akbas/TECE.jpg

serdarkus
27-04-2006, 15:46
vurulduk ey halkım!..

"...
Her sonraki günün,
Gelen her sabahında,
Aşk adına,
İnadına,
Bir vurulduk,iki gömüldük....
B.Askan"

AnnE
27-04-2006, 15:59
Birsen ASKAN kardeşimiz, damar şiirler yazıp, milletin orasını burasını hoplatan değerli bir amatör kardeşimiz olup, Enver Ören ve ailesi ile bir alakası bulunmamaktadır.

Bilmem merak eden olmuşmudur ?

gemici
27-04-2006, 19:07
....................olmuştur

hakan
27-04-2006, 21:51
Sn.Alev Alatlı'nın, Kadere Karşı Koy A.Ş. isimli kitabında da Türk Erkeğinin Cinsel eğrisi grafiksel olarak izah edilmiş.
Bakalım beğenecekmisiniz?
http://img.photobucket.com/albums/v333/akbas/TECE.jpg


Sevgili Şen yaş 37 ye geldi tehlikeli bir durumdayız yani. Bu kitapta başka neler var. :**:

berrak
28-04-2006, 09:50
"İhlas'ta kasıt baştan beri dolandırıcılıktı"

Mahkemenin gerekçeli kararında, sanıkların kasıtlarının başından beri dolandırıcılık olduğu vurgulandı.

İhlas Finans Kurumu'nun (İFK) 3 yöneticisi hakkında nitelikli dolandırıcılıktan verilen mahkumiyetin gerekçeli kararında, sanıkların kasıtlarının başından beri dolandırıcılık olduğu vurgulandı. Bakırköy 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nin 459 şikayetçi, 10 sanıklı davada oy birliğiyle aldığı kararın 35 sayfalık gerekçesinde, İFK işlemleri, sanıklar Mücahid Ören, Ali Tubay Gölbaşı ve Ayhan Apak tarafından yönlendirildiği ifade edildi. Karara göre bu kişiler hem İFK, hem İhlas Holding ve İhlas Matbaacılık' ta görev alıp, bu üç şirketle İhlas bayileri
arasındaki ilişkiler hakkında bilgi sahibi olarak yönlendirme yaptı. Mücahid Ören, Gölbaşı ve Apak, zincirleme olarak şikayetçilere karşı dolandırıcılıktan 2.5'er yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bu ceza, müştekilerin zararlarının ödendiği gerekçesiyle 1 yıl 4 ay 20'şer gün hapis ve para cezasına indirildi. Enver Ören'in de aralarında bulunduğu 7 sanık hakkında ise beraat kararı verildi.

bikmisbroker
28-04-2006, 14:44
IRKCILIK ANCAK BU KADAR GUZEL ELESTiRiLEBiLiR..

http://img.photobucket.com/albums/v85/bbroker/afrika.jpg

Ey ihlas sahibi,
Mal alirsin Pembesin,
Fiyat duser kizarirsin
Bir daha duser Morarirsin,
Bedelli aciklar, Sararirsin...
.......................

bikmisbroker
05-05-2006, 10:50
http://www.steelcitysfinest.com/HondaAccordAd.htm

Adamlar neler ile ugraşiyor?? Su kadar çaba yerine 2 tane Kagit (i.e ihlas) TUYO su verseydin ya adam?:carate:

serdarkus
06-05-2006, 16:49
...
Şimdi, konuyu bir de elyota yatırırsak, bu hikayede kaç rakam vardır?
:;ders

Konu ne zaman nasıl kim tarafından elyota gelmiş dayanmış, anlayamadım ama.. madem daldık, hadi çabalayalım bakalım, inşallah tez çıka..

Elyotta sağdan da saysan, soldan da saysan.. yarısında vazcayıp yeniden ele alsan.. olmadı anam hadi yandan takrar da yapsan.. hepsi hepsi beş adet rakam vardır. Bu beşiyle idare edeceksin, işine gelirse.

Yatırımcı açısından bu beşin yana doğru açılımının açıklaması ise..

Aşağı dörtte full hissedesin, bu kesin kaderdir. Yukarı dört “gördün ama anan mı buradalara kadar sabredebilmişti de sen sabredip birşeyler kazanabileceksin oolum” dedirtir.

Beş zaten bizim gibi kısa vadesi klavyenin aldım/verdim tıklama hızı, orta vadesi seansta anca bir ihtiyaç molası kadarcık ve uzun vadesi ise birinci seanstan ikinciye olan o çook uzun süreyi kapsayan zaman dilimi olup.. bu beşin aşşa doğru olanı kader, yukarı doğru olanı ise.. hani demiş ya hala teneşir paklayamamış seksenlik delikanlı, "dohtur beg..

serdarkus
07-05-2006, 08:16
CITIGROUP YATIRIMCILARINA 'TÜRK HİSSELERİNİ AZALTIN' DEDİ

Citigroup'tan şok tavsiye : ŞOK

Enflasyon ve cari açığın artacağı endişeleri nedeniyle Citigroup yatırımcılarına, "Türk hisseleri azaltın" dedi
07.05.2006

Dünyanın en büyük finans grubu ABD'li Citigroup, yatırımcıların portföylerindeki Türk hisse senetlerini azaltması tavsiyesinde bulundu. Türkiye için yatırım önerisini "portföy ağırlığını artır"dan "nötr"e çeken Citigroup, enflasyonun yükseleceği endişelerine ve dış ticaret açığındaki artışa dikkat çekti. Irak'taki siyasi istikrarsızlık ve İran'a müdahale olasılığı nedeniyle portföylerde Türk hisse senetlerinin azaltılması gerektiğini vurgulayan banka, şirket kazançlarındaki büyümenin de zayıfladığını savundu.

Bankanın raporunda, "Türkiye'de şirketlerin gelirlerinde yavaşlama sinyalleri görüyoruz" ifadesi yer aldı.

Yatırımcılara enerji fiyatlarındaki hızlı artış nedeniyle portföylerindeki Rus hisse senetlerini artırmalarını tavsiye eden Citigroup, piyasa için tavsiyesini de "nötr"den "ağırlığını artır"a yükseltti.

Rus hisseleri gözde

Rus hisselerinin enerji ve emtia fiyatlarındaki hızlı artışlar nedeniyle yükselmeye devam edeceğini öngören banka, ülkede en büyük cep telefonu operatörü Mobile TeleSystem ile Oriflame gibi tüketim hisselerini önerdi. Enerji fiyatlarındaki artışa dikkat çeken raporda Gazprom, Nickel, Novolipetsk de en gözde hisseler olarak sıralandı.

VATAN

Haber Girişi: 07.05.2006 - 09:04 "

Emekli
07-05-2006, 13:18
Ptesi etkisi olmayacağını söylemek zor ama bir ayda ne değişti acaba?
Aşağıdaki haber Borsagündem (http://www.borsagundem.com/html/haberdetay.asp?id=17967)internet sitesinden alınmadır:

CITIGROUP: TÜRKİYE'YE İLGİMİZ SÜRÜYOR

--------------------------------------------------------------------------------
Citigroup CEO'su Prince Chuck Prince, Türkiye'nin kendileri açısından çok ilgi çekici bir ülke olduğunu söyledi. Financial Times'in haberine göre, Prince, satın almalarda değerinden fazla ödememeye çok odaklanmaları nedeniyle Finansbank'ı satın almadıklarını söyledi.
--------------------------------------------------------------------------------

05.04.2006 11:20:01

bikmisbroker
07-05-2006, 14:14
.................................................. ......
Elyotta sağdan da saysan, soldan da saysan.. yarısında vazcayıp yeniden ele alsan.. olmadı anam hadi yandan takrar da yapsan.. hepsi hepsi beş adet rakam vardır. Bu beşiyle idare edeceksin, işine gelirse.
..

Hocam bu Elliot nam yigit gelsede su iHLAS da biraz analiz yapsa???:carate: :carate:


...........................................
Aşağı dörtte full hissedesin, bu kesin kaderdir. Yukarı dört “gördün ama anan mı buradalara kadar sabredebilmişti de sen sabredip birşeyler kazanabileceksin oolum” dedirtir.
..
Hah simdi Aşağı dogru dört oldu dedik mallari fulledik, adam bilmem kacinci defa BEDELLi acikladi, imanimiz gevredi..:ds:* :ds:*


.................................................. .....
bu beşin aşşa doğru olanı kader, yukarı doğru olanı ise.. hani demiş ya hala teneşir paklayamamış seksenlik delikanlı, "dohtur beg..
Bence Elliot'u elliot yapan sayin elliyot gelse bu ihlas tahtasinda felegi SASAR, imani gevrer..
Belkide iMAN eder di? Fena mi olurdu??:;ohohoh :;ohohoh

serdarkus
09-05-2006, 10:45
yukarı doğru olanı ise.. hani demiş ya hala teneşir paklayamamış seksenlik delikanlı, "dohtur beg..

“dohtor beg, bende yıllardır tek bir tık bile yok oysa tüm yaşıtlarım hala deli fişek gibi imişş.. her gün mahalle gayfesinde anlatıp duruyorlar” deyince doktor cevabı yapıştırmış “kolay iş, sen de anlat..” işte bunun gibi, bunu yaşamak anca eski fişeklerin dilinde olan bir nostaljidir..

Bu durumda elimizde sadece üç adet rakam kalır ki.. elliot amcamın eğer dalga geçmediyse, dalga kuramı der ki, “ana trend üç itkiden oluşur: 1,3,5” Beşinci, yazdık, bizim kaderimizden pek geçmez. 2 yi zaten amcam da peşinen silmiş, kaldı mı şimdi elimizde sadece 1 ve 3. hah, işte şimdi bu eyvahlara geldiğimizin resmidir.

Eyvah şu nedenle ki, bizim hikayedeki rakamlar ne idi..

bikmisbroker
11-05-2006, 09:54
Simdi hep beraber bir ulke dusunelim, Dunya Uzerinde X bir yerde olsun? ve bu ulkenin 70 milyon civarinda nufusu olsun..Bu ulke de belli basli holdingler de olsun mesela ABACI Holding sahibi Haci ABACI, SAHiN Holding sahibi Aydin Sahin, ve de GIDiK HOLDING Sahibi Rahmi GIDiK...

Ve Yine senaryomuza gore bu holding sahipleri Bankacilikdan tekstile, medyadan beyaz esyaya pek cok sanayi kolunda soz sahibi olsunlar..

ABB birligine (AvrasyaBirBirligi) giris asamasindaki ulkelerinde ABB yasalari ulkeleri icin dikte ettirildiginde bu sanayici arkadaslar, bu holding sahipleri sahip olduklari $$$ lari NASIL 2 ye katlarlar?? SORU bu..:;dedektif

Cevabi zor bir soru degilmi?? Ulkelerindeki faizler %15 seviyelerinde seyrederken, US$ kuru 1350 ler civarinda seyrederken, NASIL OLURDA US$ bazinda %100 para kazanilir???:kirmizikart:

Ben bir masal anlatiyorum, bizim kahramanlarimiz isvicre uzerinden getirdikleri paralari (30 ar milyon dolar gibi) ile olusturduklari fonlara kendi hisselerini bir guzel satarlar, ABACI HOLDiNG, XX MILYON DOLAR, GIDiK HOLDiNG XY MILYON DOLAR, SAHiN HOLDING YY MILYON DOLAR..

Daha sonra da Kendi hisse satislarindan kendilerini fonlayarak yine kendi hisselerinde alimlar yaparlar, SAHiN HOLDING 2500 TL li rakamlardan ABACI holding yine kendi bankasi YAKBANK'i 5 binli rakamlardan vb. alirlar, tahtalari cekerler yukariya, Mesela SAHiN HOLDING ile devam edelim ornegimize..SAHiN HOLDiNG'in 2500 lerden borsadan aldigi kendi KAGIDINI 5 Binli rakamlara cektigi VE ve elindeki mallari bosaltmaya basladigi an gidip 1350den bozdurdugu US$ larini geri aldigini dusunelim??

Ne SiS yandi ne kebap?? Yabanci mal satti..ve yine yabanci $$$ aldi ve gitti?? Ustelik tamamen de YASAL bir yontem?? Degilmi arkadaslar?? :D:D:D

(MASAL BU YA??)

30 milyon dolarini yine ayni kurdan geri alirsa eger, 60 milyon dolar olarak bu parasini yerine koyar ve disari cikarir degilmi, ve Yine HOLDiNG sahibi olarak yabanci fondan ayni miktarda HiSSE ALIRSA sayin Aydin SAHiN, yabanci FONA SATMIS oldugu mallarini geri almis olur degilmi?? Ustelik medyada kendi devletinin kendi vataninin ve kendi ulkesinin cikarlarini da SAVUNMUS olur?

DOGRU ya mallari da yabancilara Gaptirmadi?? :carate:

Olabilirligi OLAN bir senaryo degil amma?? Yine de biz yazalim, bir kenarda derkenar DURSUN dedik..

HAYAL urunu bir MASAL idi YAZdiklarim, heralde dun gece bir tarafim acik kalmisti?? Surcu Lisan ettikse Affola..
:;kahkaha :;kahkaha
Saygilarimla,

Bikmisbroker

(Yav yazdiktan sonra dusundumde? PEK de gercekci olmus be?? YOKSA ULUSLARARASI PARA HAREKETLERi dedikleri bu mu acaba??)

AnnE
11-05-2006, 10:05
Bu



...

bikmisbroker
11-05-2006, 10:12
Bu



...


Madem oyle ben yine "Ruyaya yatayim" bakarsin yine bir tarafim acik kalir, ve de ben bu defa da 60 li yillarin Hollywood'u na gidiveririm?? :D:D:D

serdarkus
12-05-2006, 12:50
..Matriks yetmedi impulse fibolarıma karıştı. :kafasız:
.....

hakan
12-05-2006, 22:27
“ kaldı mı şimdi elimizde sadece 1 ve 3. hah, işte şimdi bu eyvahlara geldiğimizin resmidir.

..

Olayın kısa özeti 3 ve 1 çok mühim rakamlar. :**:

serdarkus
12-05-2006, 23:08
Olayın kısa özeti 3 ve 1 çok mühim rakamlar. :**:
Mühim de.. bunların içinde mühim olanların en önemlisi, hangisi..

Çünkü bizim hikayede en az üç tane bir ve üç var.

Daha sonra, bizim bu “bir ve üç”lerin ne zaman hangisinde olduğumuz durumu var..

:friends:-
Bizim hikaye King’in Kara Kule serisine döndü zaten..

Sahi yazacak bir de bu seri var, yazamadıklarım serisi kapsamında, Metal Fırtınadan sonra..

Bir de bunları yazacak zaman sorunu var ama, nasıl olsa yazılır parça parça..

Ama en azından bizim hikayenin sonu o Kara Kule’nin sonundan çok daha gerçekçi.. işte bu gerçek.

bikmisbroker
13-05-2006, 10:51
Çünkü bizim hikayede en az üç tane bir ve üç var.
Daha sonra, bizim bu “bir ve üç”lerin ne zaman hangisinde olduğumuz durumu var...

Hocam desene bu hikaye bitmez??
Bittigini zannettigin yerde yeniden TEKRAR baslar??

Ben kucukken bir yakinim bana MASAL anlatirdi, masalin kahramani Bey;
sabahleyin kalkmis. Bir guzel tras olmus, Kahvaltisini yapmis ve isine gitmis..

Oglen olmus evine gelmis, yemegini yemis, ev ahalisi ile biraz sohbet etmis daha sonra tekrar isine gitmis...

Derken aksam olmus, evine gelmis.. Yemegini yemis saat 9 olmus ve yatmislar..
==================
ERTESi GUN;sabahleyin kalkmis. Bir guzel tras olmus, Kahvaltisini yapmis ve isine gitmis..

Oglen olmus evine gelmis, yemegini yemis, ev ahalisi ile biraz sohbet etmis daha sonra tekrar isine gitmis...

Derken aksam olmus, evine gelmis.. Yemegini yemis saat 9 olmus ve yatmislar..
==================
ERTESi GUN;sabahleyin kalkmis. Bir guzel tras olmus, Kahvaltisini yapmis ve isine gitmis..

Oglen olmus evine gelmis, yemegini yemis, ev ahalisi ile biraz sohbet etmis daha sonra tekrar isine gitmis...

Derken aksam olmus, evine gelmis.. Yemegini yemis saat 9 olmus ve yatmislar..
==================
Cocuk aklimla adamin 6 aylik yasantisini dinledikten sonra yaptigim itiraz sonucu "Arada bir de Sinemaya gittigini" ogrendim!!
Ve Hikaye soyle devam etmeye basladi;
Derken aksam olmus, evine gelmis.. Yemegini yemis Sinemaya Gitmis sonra saat 9 olmus ve yatmislar..

Bu 3'un birinde veya 1'in 3 unde de arada bir "Sinema ya gitme" Varmi be hocam?

Merak ettim de..:;dedektif :;dedektif

bikmisbroker
15-05-2006, 20:54
Allah askina bilen soylesin assagi dogru 3 un 1'i bu dususmu? YOKSAM daha varmi?

bikmisbroker
15-05-2006, 22:56
Son Gunlerde Kanadadaki bir Gazetede okudugum ve beni cok uzen bir yaziyi aynen buraya kopyaliyorum.

Sagda ozellikle "And although..." diye baslayan kisimda AB ye uyelik icin Ermeni soykiriminin Turkiey tarafindan da kabul edilmesi ile ilgili (henuz resmen aciklanmamis-ama sozbirligi edilmis) husus, ULKE olarak ne kadar dikkatli olmamiz gerektigi konusunda bizler icin cok guzel bir ifade tarzidir..


http://img.photobucket.com/albums/v85/bbroker/IMKB/Dishwasher001.jpg

serdarkus
16-05-2006, 08:02
...kaldı mı şimdi elimizde sadece 1 ve 3. hah, işte şimdi bu eyvahlara geldiğimizin resmidir.

Eyvah şu nedenle ki, bizim hikayedeki rakamlar ne idi..

Bizim hikayede ise hanım bir, damat iki, anası üç olmak üzere.. yine üç adet rakam vardır ki, damat zaten.. hani vakt-i zamanında goca barajı ihale ederken, ihale şartamesine yazılırmış ya, bu iş sürecinde toplam şu adet kadar kayıp olağan olup, bundan dolayı ileride herhangi bir sual olunmaya.. ki şimdi teknoloji daha bir ilerledi, gocaman savaşta aslan müttefik şehitlerini tüm alem bir bir sayarız ki sor anında söyleyelim, şimdi ikbinyüzlerdeyiz, herbiri için ulusal yastayız ancak savaşın diğer yüzü karşı cenaptakiler ise, zaten ta en baştan çiziği yemişlerdi, sayılmaya gerek yoklar tarafındaydılar, belki ileride istatistik olurlar ama en azından bari inşallah şehit olmuş olsalar.

Bizim damat da zaten bu hikayede en baştan çizilmişti. Bu durumda kaldı mı elimizde burada da sadece 1 ve 3.. şimdi toparlayalım bakalım, kaçar tane 1 ve 3 var şimdi elimizde..

serdarkus
16-05-2006, 08:14
[B]..
30 milyon dolarini yine ayni kurdan geri alirsa eger, 60 milyon dolar olarak bu parasini yerine koyar ve disari cikarir degilmi, ve Yine HOLDiNG sahibi olarak yabanci fondan ayni miktarda HiSSE ALIRSA sayin Aydin SAHiN, yabanci FONA SATMIS oldugu mallarini geri almis olur degilmi?? Ustelik medyada kendi devletinin kendi vataninin ve kendi ulkesinin cikarlarini da SAVUNMUS olur?

DOGRU ya mallari da yabancilara Gaptirmadi?? :carate:
..

Sonuçta ülkeye 30 milyon dolar taze dolar girmiş-gibi mi- olur..

Neticede yabancı yatırımcıların gözü bizim şeyimize dikilmiş -gibi mi- olur..

Bu durumda parasını harcamasını bilemeyip nereye ne yapacağını şaşırmış adamdan o parayı alıp sermayenin tek elde toplanması gerçekleştirilmiş olur da birazcık ahlaksız kapitalizmcilik -gibi mi- olur.

Borsada yabancı yatırımcıların hareketini grafiğinde izleyen analistin grafiğine yağ sürülmüş -gibi mi- olur.

Yazmaya başlarken kafa net idi de şimdi biraz karışmış- gibi mi- olur.. hani adam yatakta yakalamış da, kafası karışmış..

hakan
16-05-2006, 08:20
Allah askina bilen soylesin assagi dogru 3 un 1'i bu dususmu? YOKSAM daha varmi?


Bu bize doğru olan 3 ün 1 i.

serdarkus
18-05-2006, 13:31
....
Yazmaya başlarken kafa net idi de şimdi biraz karışmış- gibi mi- olur.. hani adam yatakta yakalamış da, kafası karışmış..

Hani adam almış istihbaratı, atlamış taksiye, “çek çabuk eve.. benim karı eve adam almış, suçüstü yakalayacağım”

Giderken sinirli, heyecanlı.. silahı eline almış, çevirir durur

Evin önüne gelmiş, atlamış arabadan.. hızla giderken, durmuş, dönmüş, soföre, “sen de gel, yanımda bir şahit olsun”

Eve girmiş, odaya dalmış ki.. eyvah. Çekmiş silahı, boşaltacakken yatakta karısı başlamış bağırmaya, “dur gözü kör olası herif.. bu evin geçimini sağlayan bu adam, altındaki arabanın parası bu yanımdaki sayesinde, çocukları özel okula göndermemizi sağlayan yine bu.. aldığın üç guruşla mı bu ev dönüyor sanıyorsun.. miskin..”

Hınk!. Adam donmuş, durmuş, bakmış.. çaresiz yanındaki şoföre dönmüş, demiş, "şimdi ne yapacağım”
Şoför bir karıya, bir adama, bir de yatağın ucuna ilişmiş korkuyla çırıpçıplak titreyip duran aşığa bakmış, demiş, “bari üstünü örtelim abi, üşümesin adamcağız!.”

1)Bu memlekette olmaz ya, de ki tahtanızda spek yakaladınız.. hemencecik kızmayın derim!.

2)Günün anlam ve önemi düşünülürse de, kendimizi bu dört karakterin biri yerine koymak lazım derim. En iyi esas oğlan karakteri ise, hikaye dışında kalmayı başarıp sadece okuyucu kalabilmiş olandır.

Şükür derim.

serdarkus
18-05-2006, 13:40
-Nifak sokanlar
-Çanak tutanlar
-Ortamı gerenler
-Tepkisiz kalanlar
-Durumdan vazife çıkaranlar
-Dolduruşa gelenler
-Yönetemeyenler
-Yönetemeyip bunların gelmesine vesile olanlar
-Sağduyu yoksunları

Yani.. biz!.

TheSecret
18-05-2006, 13:45
-Nifak sokanlar
-Çanak tutanlar
-Ortamı gerenler
-Tepkisiz kalanlar
-Durumdan vazife çıkaranlar
-Dolduruşa gelenler
-Yönetemeyenler
-Yönetemeyip bunların gelmesine vesile olanlar
-Sağduyu yoksunları

Yani.. biz!.
Bu foruma acil Alkış ikonu yerleştirilmesini talep ediyorum.

bikmisbroker
18-05-2006, 13:45
...............................................
1)Bu memlekette olmaz ya, de ki tahtanızda spek yakaladınız.. hemencecik kızmayın derim!.

2)Günün anlam ve önemi düşünülürse de, kendimizi bu dört karakterin biri yerine koymak lazım derim. En iyi esas oğlan karakteri ise, hikaye dışında kalmayı başarıp sadece okuyucu kalabilmiş olandır.
Şükür derim.

Karaci'larin komutanı bir asker çagirmis. Asker
- "Emret komutanım" diyerek yanına gitmiş. Komutanı Yere yatmasını
istemiş. Daha sonra da bir tanka askerin üzerinden geçmesi için emir
vermiş asker kılını bile kıpırdatmadan yattığı yerde beklemiş ve
malumunuz ezilmiş. Komutan diğerlerine dönerek :
"İşte cesaret" demiş.

Havacı'ların komutanı bir asker çağırmış. Asker yine;
"Emret komutanım"diyerek komutanının yanına gitmiş.
Komutanı helikoptere binmesini emretmiş.
Asker helikoptere binmiş ve havalanmış daha sonra Komutani
Askere aşağıya paraşütsüz atlamasını emretmiş. Asker de Emre itaat etmiş
Ve atlamış. Yere çakılmış ve can vermiş. Komutan da digeri gibi
dönerek: "İşte cesaret" demiş.

Sıra gelmiş Denizci'lerin komutanına. Komutan askerini
çağırmış.Asker çakı gibi hazırola geçmiş ve;
"Emret komutanım" demiş. Komutan :
"Derhal denize atla ve 30 dakika yüzeye çıkma" demiş. Asker :
"S..tir y..şak g...n yiyosa sen atla!" demiş.
Komutan,diğer komutanlara dönerek :
"İşte asıl cesaret budur" demiş...

KISSADAN Hisse;
"Hikaye dışında kalmayı başarıp sadece okuyucu kalabilmiş olabilmektir ESAS marifet.."
Bu sartlarda, disiplin sahibi olup "zarari kisa kesen" ve/veya "piyasadan Uzak" durani tebrik etmek lazim.. :**:

diwer
19-05-2006, 00:59
-son ana kadar tankın bir şekilde duracağını sanıyordum.ezileceğimi düşünmüyor ve bu cesaretimin karşılığını alacaktım... ezildim..
bende yanlış var mı? var mı? var....

diwer
19-05-2006, 01:04
hayatım daha değerliydi, biliyorum..
kendi bilgim komutanın emrinden daha değerlimiydi?
..............
Eric fromm -hayatın anlamı için özetle; "uyanık olmak demişti"!!

hakan
22-05-2006, 21:58
KISSADAN Hisse;
"Hikaye dışında kalmayı başarıp sadece okuyucu kalabilmiş olabilmektir ESAS marifet.."
Bu sartlarda, disiplin sahibi olup "zarari kisa kesen" ve/veya "piyasadan Uzak" durani tebrik etmek lazim.. :**:


Zararı kısa kesmek dışında hata yaptığını anlayıp hatada ısrar etmeyenide ayrıca tebrik etmeli sevgili Babo :;sihirbaz

serdarkus
26-05-2006, 09:34
http://www.epica-awards.org/assets/epica/2004/winners/film/flv/06037.htm

Su gibi aziz ol..

bikmisbroker
26-05-2006, 11:07
ANGUT nedir?
Herkesin (haksız bir şekilde) kullandığı bir ifadedir "Angut".

Birisi bir salaklık yapınca, bi laftan anlamayınca, böle boş boş bakınca hemen "Angut'musun" der günümüzün insanı.. .

Angut'un aslında bir kuş olduğunu bilmeyen bir ton "Angut!" var ülkemizde..

Angut kuşu'nun eşi öldüğü zaman (yanına o anda başka bir yırtıcı hayvan veya bir insan gelse dahi) gözlerini bir dakika bile eşinin ölüsünün üstünden ayırmadan o da ölene kadar onun baş ucunda bekler...

İşte bu canlının yaptığı en büyük"Angut"luk budur.. Ayrıca bu olay bütün Angut kuşları için geçerlidir, arada bir görülen birşey değildir.. Çok ürkek bir hayvan olmalarına rağmen eşinin ölüsünün başında bekleyen Angut kuşuna elini uzatsanız dahi oradan kaçmaz..

Hani derler ya;
"Angut gibi bakmasana lan"..
Keşke herkes Angut gibi bakabilse değer verdiklerine..
Bundan sonra bazılarına "Angut" demeden önce bir kere daha düşünün..
Bir "Angut" bile olamayan o kadar çok insan var ki artık günümüzde...

Sahi ne olacak bu borsanin hali? Doviz'in ve Faizin atesi sondumu? Ortalik Gulluk Gulistanlik mi oldu? Alsak mi? Satsak mi? Eyy iHLAS sahiplerii, ne yapsak..:;kahkaha :;kahkaha

serdarkus
26-05-2006, 14:04
Angut'un aslında bir kuş olduğunu bilmeyen bir ton "Angut!" var ülkemizde..



Ben de bu tür "Angut!" lardan biriydim bir zamanlar..

İlk defa askerde duydum kelimeyi. Bitişik no arkadaşım, beğenmediğine ve hoşlanmadığına basardı fırçayı, "angut herif.." diye. Oradan alışkanlık oldu, uzun yıllar kullandım. Çok sonraları, tesadüfen bir ansiklopediden gerçek anlamını öğrendim ve yıllarca millete küfür edeyim derken aslında iltifat etmiş olduğumu anladım.

Kelimenin tam karşılığı, sevgili Babonun tarifi gereği üzerine, gözünü ööyle dikmiş seansta bakanlara uyar, "angut angut ne bakıyon kardeş, bak master hocamın bi elini klavyene uzatıp da işlem yapmadığı kalmış.."

Cevap mı... bende hazır, "denedim valla hocam, ama hala öküzüm!."

serdarkus
26-05-2006, 14:40
" Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan sorusunun yanıtı

İngiliz düşünür ve uzmanlar, yüzyıllardır süren ''tartışmaya'' son noktayı koydu: ''Yumurta tavuktan önce vardı, yani tavuk yumurtadan çıktı...''
26 Mayıs 2006 15:15

Sorunun cevabı, genetik materyalin (kromozomlar üzerinde kalıtsal özellikleri taşıyan yapı kitlesi) bir organizmanın hayatı boyunca değişmediği, bu nedenle daha sonra tavuk olarak adlandırılacak ilk kuş türünün, ilk önce ''embriyon'' olarak bir yumurtanın ''içinde'' oluşması gerektiği fikrinde saklı...

İngiltere'nin doğusundaki Nottingham üniversitesinden Profesör John Brookfield, tarih öncesi çağlarda, bugün tavuk olarak adlandırılan türün, bir yumurta içinde embriyo olarak oluştuğunu söyleyerek, yumurta içinde büyüyen ve ileride tavuk haline gelecek organizmanın, tavukla aynı DNA'ya sahip olduğunu kaydetti.

Brookfield, yaşayan türe ait ilk ''maddenin'' bu yumurta olması gerektiği konusunda şüphe bulunmadığını, ''bu nedenle yumurtanın kesinlikle tavuktan önce var olduğunu'' savundu.

Genetik uzmanı Brookfield'e, Londra'daki King's College'den Profesör David Papineua ve İngiliz Tavuk Üreticileri Federasyonu Başkanı Charles Bourns da destek verdi.

Bilim felsefesi uzmanı Papineua, ''mutasyona uğramış yumurtanın, 'tavuk olmayan' ebeveynlerden türediğini, yani bunun tavuk yumurtası olmadığını'' öne süren insanların yanıldığını kaydetti. Papineua, ''Bir yumurtanın içinde tavuk varsa, yumurtanın ebeveynleri tavuk olmasa da o tavuk yumurtasıdır'' dedi.

Federasyon Başkanı Charles Bourns da, yumurtaların tavuklardan çok önce var olduğunu söyleyerek, ''tavuğun yumurtadan çıktığını'' düşünenlere destek verdi.

A.A. "


Müjeler var yurdumun daşına toprağına.. nihayet bu konu da aydınladı.

Ama zaten bu soru çok kolaydı, birkaçbin senede çözülüverdi. Şimdi kolaysa sıradaki konuyu da bi çözsünler de görelim bakalım,
“İhlascılar zaten hazır vardı da onlar mı ihlasları ortaya çıkardı, yok önce ihlaslar piyasaya çıktı daha sonra mı ihlascılar türedi.”

hakan
26-05-2006, 21:42
Sahi ne olacak bu borsanin hali? Doviz'in ve Faizin atesi sondumu? Ortalik Gulluk Gulistanlik mi oldu? Alsak mi? Satsak mi? Eyy iHLAS sahiplerii, ne yapsak..[/FONT][/B]:;kahkaha :;kahkaha


Bu borsaya bişey olmazda olan borsaya bulaşmış bizlere olur.

Borsayla evlenmişiz Angut kuşu gibi başından ayrılamıyoruz:p Angut kuşu demek çok severmiş eşini öldüğünü bir türlü kabullenmek istemezmiş.

Saçmaladım gene sahi nolacak bu ihlasın hali?

bikmisbroker
27-05-2006, 18:10
Ama zaten bu soru çok kolaydı, birkaçbin senede çözülüverdi.
Aciyorum bizden sonra ki NESiLLERE, cozecek "SORU" lari bile olmadan "OT" gibi yasayip gidecekler bu dunyadan..
Borsadan Kagit alirken zarar edilmesi halinde "Gaynana ve Hanim" ikilisine verilecek cevabi da (birkac bin senede) bulursak EGER, yasamin hicbir anlami kalmayacak..

Hanimm, ne dersin accuk kagit alsakmi?? Uccundan accuk yaw..

hakan
27-05-2006, 20:51
Evde oklava türünden nesneleri saklamadan bu tür sorular sormak sakıncalı olabilir-search-.

serdarkus
29-05-2006, 10:07
"DEVLETİN çok önemli makamlarında hissedilen ve giderek yükselen ağır bir kriz var.

Volkanik bir hızla yaklaşan bu krizin adı Kerkük...

Soru şu:

-Eğer Barzani Kerkük’ü bir Kürt kenti olarak ilan eder ve federatif sınırlarının içine alırsa Türkiye ne yapacak?

Bu soru Milli Güvenlik Kurulu’ndan Dışişleri’ne, oradan Genelkurmay karargáhına kadar gidiyor.

Ve önceki gün soruyu Dışişleri Bakanlığı’nın çok önemli bir ismine soruyorum.

İşte cevap:

Biz bu konudaki hassasiyetimizi hem ABD’ye hem de Bağdat’a ilettik.

- Ne dediniz?

Eğer böyle bir fiili durum olursa bu Irak’ın toprak bütünlüğünü bozar.

- Yani?

Yani böyle bir durumda artık olayları kimse kontrol edemez.

- Bu oraya gireriz anlamına mı geliyor.

O saatten sonra kimse ne olacağını bilemez anlamına geliyor.

- Türkiye’nin sınıra yaptığı yığınağın bununla bir ilgisi var mı? Bir mesaj mı?

Türk ordusu kendi topraklarında istediği yerde istediği güç miktarında bulunabilir. Buna da kimse karışamaz.

Bu konuşmaların buraya aktarmayacağım bölümlerinden çıkardığım yorum ise şu:

- Kerkük’te bir fiili duruma karşı Türkiye’nin reaksiyonu "çok özel sır" kapsamındadır.

Evet, Kerkük önümüzdeki dönemde Türkiye’nin gündemine "volkanik bir kriz" olarak düşecek.

Nitekim Talabani’nin önceki gün söylediği şu söz bu krizin derinliğini daha da netleştiriyor:

- Türk ordusunun sınıra yaptığı yığınak halkımızı tedirgin ediyor.

Bu sözün perde arkasındaki anlamı ise şu:

- Türk ordusunun sınırda yarattığı sıcak durum yüzünden Kerkük’ü bir Kürt kenti olarak ilan edip Kürdistan federe devletine katamıyoruz.

Eğer böyle bir durum olursa "savaş rüzgárları" esmeye başlayacak demektir.
....

FATİH ÇEKİRGE/HÜRRİYET"

Master
29-05-2006, 10:57
"Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa, değişmeyen hakikat insanı şaşırtıcı bir hal alır." M.Kemal Atatürk

Amerikalı general Mc.Arthur "Hatıralar"ında büyük devlet adamlarından biri olarak tanıdığını ifade ettiği Atatürk'le 1933'te Ankara 'da yaptığı bir mülâkatta şunları kaydeder: "Sizin Türkiye'nin geleceği hakkında tasavvurlarınız nedir diye sorduğumda. -Allah nasib eder, ömrüm vefâ ederse Musul, Kerkük ve Adalar'ı geri alacağım. Selânik de dahil Batı Trakya'yı Türkiye hudutları içine katacağım."

Atatürk:"Türkler bu topraklarda tam batı medeniyetli 25 milyonluk bir cemiyet olunca kendi kendilerini savunacaklar. 50 milyona çıkınca, eğer çevrelerinde bazı meseleleri varsa o vakit onlara bir göz atacaklar."

serdarkus
29-05-2006, 12:45
Çok değil, istesen de unutulmayacak bir geçmişte, o zamanki Cumburbaşkanı'mızın siyasi hayatındaki tüm söylevlerinde, ülkemizden bahsederken “Misak-ı Milli Sınırlarımız” tanımı vardır.

Son yıllarını düşünüyorum, ülkenin gündemi, kabaca… " Dünya Devletleri, Türki Devletler, Avrupa, Birlik oluşumu ve tüm bu çerçevede Tükiye’nin yeri”

Sonra arada bir de küçük enstantane hatırlıyorum.. Azerbeycan –sanırım- Başbakanı veya Cumhurbaşkanı idi. Bir beyanatında, “uzun çileli yıllarda, Anavatan dedik, sayıkladık.. sonra kavuştuk. Hasretle beklediğimiz TV yayınlarınızı izlemeye başladık.. yüzümüz kızardı, utandık" mealindeydi.

Şu an çevremizdeki en büyük mesele.. sanatı apaçık ve gocaman mankenleri akşam dizide ve televolede kim gapacak, yurdum halkıyla beraber genç bebeler de akşam vakti ona bir göz atacak.. her nerede ve nasıl yaşanıyorsa!

Çok şey hatırlamak istemiyorum, aslında belki de 17 şu an yaşında olup hatta kulağımın birini de deldirmek istiyorum..

serdarkus
30-05-2006, 12:47
''EKONOMİ TEDİRGİN Mİ? LİDERLER DOĞRU PİSTE, EL ELE! LORKE LORKE''

"Siyasi lorke...

ÇOK mutlu bir görüntüydü.

Halay çeker gibi liderler el ele tutuşmuşlardı.

Düğün salonunun DJ’i kasedi takmayı unutmuş gibi olsa bile, bu siyasi oyunun bir adı da şu:

"Siyasi lorke..."

İnsana oynama değilse bile oynatma duygusu veriyor.

Peki...

O zaman Deniz Baykal ile Mehmet Ağar’ın, o elini havaya kaldırdıkları Başbakan için söyledikleri "Türkiye’yi batırdı" şeklindeki sözleri doğru değildi.

Spordan siyasetteki transfer törenlerine kadar bilirsiniz, birisinin elini tutup havaya kaldırmanın ne anlama geldiğini.

*

Liderlerin el ele tutuştukları günkü borsa ve dolar durumu göz önüne alınırsa, bu muhtemel bir krize karşı önlemdi diyorlar.

Olabilir...

O zaman dolar fırladığı an, dolardan önce Baykal ile Ağar’ın fırlayıp doğru Başbakan’a koşmaları ve işadamlarımızın alkış ritimleri eşliğinde ellerini havada birleştirerek iki tur "üçadım" oynamaları yeterli olacak.

Ya da borsa düşmeye kalkarsa...

Bütün dünyada ekonominin iyi gitmesi için yatırım-üretim-verimlilik gibi şartlar aranırken, bizde liderlerin "lorke pozisyonuna" geçmeleri işe yarıyorsa, bu iyi bir şey.

Mesela çiftetelli oynamaya başladıkları zamanlarda da, ihracat patlıyormuş...

*

Görüyorsunuz Türk zekásı yaratıcı.

Muhalefet liderleri, meydanlarda-ekranlarda, "Bu Başbakan ve iktidarının Türkiye’yi bir felakete sürüklediğini" söylememişler miydi birkaç saat önce ve birkaç saat sonra.

O aradaki ellerin havada birleşmesi ne oluyor:

Siyasi istikrar...

Oysa bu toplumu aptal yerine koymak bir yana, bir siyasi ciddiyetsizlik, bir tutarsızlık, bir aldatmaca değil mi?

Yani siyasi istikrarsızlığın ta kendisi...

Olsun...

Demek ki bizim ekonomimize böylesi yarıyor.

Bundan böyle borsa sallandı, dolar yükseldi, ekonomi tedirgin mi?.. Liderler doğru piste, el ele...

Lorke de lorke...

B.Coşkun"


Endeks bu seans niye düştü diyenler.. hani nerede, oynandı mı ki bugünkü lorke!

bikmisbroker
30-05-2006, 13:58
"Siyasi lorke..."

İnsana oynama değilse bile oynatma duygusu veriyor.
Peki...
O zaman Deniz Baykal ile Mehmet Ağar’ın, o elini havaya kaldırdıkları Başbakan için söyledikleri "Türkiye’yi batırdı" şeklindeki sözleri doğru değildi.

Spordan siyasetteki transfer törenlerine kadar bilirsiniz, birisinin elini tutup havaya kaldırmanın ne anlama geldiğini.
*
Bundan böyle borsa sallandı, dolar yükseldi, ekonomi tedirgin mi?.. Liderler doğru piste, el ele...

Lorke de lorke...

B.Coşkun"


Endeks bu seans niye düştü diyenler.. hani nerede, oynandı mı ki bugünkü lorke!
Bu ulkedeki ekonomi, siyaset ve halk ancak bu kadar hafife alinabilir..
Lorke Lorke Lorke Lorke Esgatino Lorke..
(Bir zamanlar "Hisseli Harikalar Kumpanyasi" isimli bir oyun vardi, ne gulerdik yarabbi..)

serdarkus
30-05-2006, 14:35
...Sonra arada bir de küçük enstantane hatırlıyorum.. Azerbeycan –sanırım- Başbakanı veya Cumhurbaşkanı idi. Bir beyanatında, “uzun çileli yıllarda, Anavatan dedik, sayıkladık.. sonra kavuştuk. Hasretle beklediğimiz TV yayınlarınızı izlemeye başladık.. yüzümüz kızardı, utandık" mealindeydi.

Şu an çevremizdeki en büyük mesele.. sanatı apaçık ve gocaman mankenleri akşam dizide ve televolede kim gapacak, yurdum halkıyla beraber genç bebeler de akşam vakti ona bir göz atacak.. her nerede ve nasıl yaşanıyorsa!

Çok şey hatırlamak istemiyorum, aslında belki de 17 şu an yaşında olup hatta kulağımın birini de deldirmek istiyorum..

Sözü uzatmaya gerek yok... Tarih göstermiştir ki, adım adım yozlaşır toplumlar... Sonra öyle bir gün gelir ki, nerede hata yaptık sorusu sorulduğunda, artık yapacak bir şey kalmamıştır...

GÜNDEMİN İÇİNDEN

Mini etek giyersen Beyaz Show'a çıkarırım

30.05.2006
OSMAN ÖZSOY

İSİMLERİ Fatma, Esra, Şemsi, Fatoş ve Bahriye... Üçü evli ikisi bekar 3 kadın. Bostancı'dan bindikleri konuk servisi kendilerini Kanal D'de yayınlanan Seda Sayan'ın programına götürüyor.

Amaçları programda eğlenmek değil... Seda Sayan'ın programında kimi zaman mağdurlara yardım edildiğini gördüklerinden, bir gözü görmeyen, diğeri de kapanmak üzere olan Bahriye G.'nin tedavisine belki yardımcı olurlar ümidiyle programa gidiyorlar. Eş dostu araya koyarak, bir yolunu bulup programa konuk ayarlayan ajansla temasa geçmeyi başarıyorlar.
İlk şoku daha girişte yaşıyorlar. Evli 3 kadın başörtülü. Güvenlik bu halde programa alamayacaklarını, başlarını açarlarsa ancak içeriye girebileceklerini söylüyor. Başları açık olduğu için içeriye alınan Esra ve Fatoş aynı zamanda teyze kızları. Onları ise 'güzelleri öne alıyoruz, siz en öne geçin diyerek...' ön sıraya oturtuyorlar.

İçeri giremeyen 3 kapalı kadından Fatma T. ve Bahriye G. kardeş. Diğer kapalı bayan Şemsi ise 'buraya kadar geldik madem...' diyerek başını açarak programa katılıyor.

Güzeller öne...
AYLARDIR programa katılmanın bir yolunu bulup, hiçbir sosyal güvenliği olmayan kardeşi Bahriye'nin göz tedavisini yaptırabilme telaşında olan Fatma Hanım kardeşiyle dışarıda kalıyor. Yani, oraya gidiş amaçlarına göre programda en olması gereken iki kadın sırf kapalı oldukları için içeriye alınmıyor. Program tam başlamak üzere iken, salonda kalan boş yerleri doldurmak üzere arka sıralara oturtuluyorlar. Artık işin tadının kaçtığını düşünerek, meramlarını anlatma gereği bile duymuyorlar.

Bir şartla...

Program bitiminde konuk organizasyonu yapan ajans yetkilisi kızlardan Esra'ya yaklaşarak, 'Eğer mini etek giyersen, seni Beyaz Show'da Beyaz'ın yanındaki koltuğuna bile oturturum...' diyor.

Bu konuda sıralanabilecek o kadar çok örnek var ki, anlatmaya sütunlar yetmez. Bu tür programların hepsinde benzer manzaralar yaşanıyor.
Toplumun giderek tefessüh etmesinde ve yozlaşmasında programların etkisi giderek daha çok sorgulanmaya başladı.

RTÜK'e şaşırmış...

İLK Popstar yarışmasının jüri üyelerinden olan Ertuğrul Özkök'ün damadı Ercan Saatçi, şimdilerde Star Avı'nda aynı görevle her hafta ekranlara geliyor. Yarışmacılardan çok jüri üyelerinin ön plana çıktığı televizyon şovunda yaşananlardan Ercan Saatçi de rahatsız olmuş ve şunları söylemiş; 'Ekranda yakışık almayan laflar ediliyor ve RTÜK kapatmıyor. Ne oluyor anlamadım. Herkes konuşmalı; ama adabı ve edebiyle konuşmalı. İlk hafta gerçekten çok gerildim, ikinci hafta çok mutsuz oldum ben niye buradayım' diye.

Özenti katiller...

DÜN gazetemiz Tercüman'da vardı. Samsun'da kız yüzünden Anadolu Lisesi öğrencisi 2 genci öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan ve Samsun E Tipi Kapalı Cezaevi'nde ayrı bir koğuşa konulan 19 Mayıs Lisesi son sınıf öğrencisi A.A. tek kişilik koğuşta psikolog gözetimine alınmış. Psikologlar, çifte cinayetin film karakterlerine özenme sonucu işlendiği kanaatine varmışlar.
Danıştay'a yapılan saldırıyı gerçekleştiren Avukat Alparslan Aslan'ın da, Polat Alemdar'a özendiği yansımıştı gazete sayfalarına...

Sözü uzatmaya gerek yok... Tarih göstermiştir ki, adım adım yozlaşır toplumlar... Sonra öyle bir gün gelir ki, nerede hata yaptık sorusu sorulduğunda, artık yapacak bir şey kalmamıştır...

AKP iktidarının ilk göreve başladığı günlerdi. Bir toplantı amacıyla bulunduğum Marmaris'te hazır gelmişken Kenan Evren Paşa'yı da ziyarete gitmiştim. Bir ara söz arasında, 'Bunların yapacağı ilk işlerden biri, şu magazin programlarına da bir çeki düzen vermek olmalı...' demişti. Maalesef bu konularda kayda değer adımlar atılamadı.

Toplumu saran sosyal virüslerin, radyoaktif maddelerden daha kalıcı etkiler bıraktığının farkına ne zaman varacağız acaba?
Bu yolun sonu iyi değil de...
(Tercüman)"

serdarkus
30-05-2006, 17:13
Daha fazla ciddiyet, delikanlı adamı bozar..


150

dentist
30-05-2006, 18:47
..151..

Emin
31-05-2006, 17:37
...
İlk defa askerde duydum kelimeyi. Bitişik no arkadaşım, beğenmediğine ve hoşlanmadığına basardı fırçayı, "angut herif.." diye. Oradan alışkanlık oldu, uzun yıllar kullandım. Çok sonraları, tesadüfen bir ansiklopediden gerçek anlamını öğrendim ve yıllarca millete küfür edeyim derken aslında iltifat etmiş olduğumu anladım.
...

Lisede iken “angut” sözünü duyardım ara sıra ama ne anlama geldiğini sadece kurulan cümlenin gidişatından anlardım.

Bir gün sözlükte denk geldim, anladım ki yaban ördeğiymiş.

Kendisini görmediğim için nasıl baktığını da bilmiyorum ve eminim ki “angut angut bakma lan” uyarı cümlesini kullananların birçoğu da görmemiştir, sadece “ahmak ve kaba saba” olan mecaz anlamı için kullanıyorlardır.

Sonra, yeğenim bana bir mektup yazmış ve :”… Bu kadar angut olamazsın dayı” gibisinden bir cümle içinde kullanmıştı bu kelimeyi, 1990 yılında, hiç unutamam, çok incinmiştim.

Geçen yıl Pertek’te iken, Keban Barajının Feribot iskelesinde bir barakanın arka tarafında turna ve bacak kalınlığında sazanları ızgara yapıp rakımızı kimselere çaktırmadan içerken, Gürbüz adındaki balıkçı arkadaşım canlı bir angut gösterdi, balıkçı kayığının içindeki bir keklik kafesinde.

Bazı yerleri açık bazı yerleri kirli kahverengi olan zavallı görünümlü, ördek ve kuş karışımı bir şey!

Sanki ağlamış gibiydi, gözlerinin altından ince bir yaş izi vardı.

Eşini biri tüfekle vurmuş ama vurduğu bu kuşu alamamış. Galiba yaralı kalmış, avcıdan saklanabilmişler ama yarası ağır olduğundan ölmüş.

Bunlar da ağlarını sudan alıp dönerlerken, su yüzünde biri ölü ve diğeri etrafında yüzen bu angudu görmüşler tabii, hemen ve de zahmetsizce almışlar, kaçmamış, kaçmaya bile yeltenmemiş çünkü.

Vurulanı kebap yapıp yemişler ama bu canlı kalan yaban ördeğinin de yaşama şansı yokmuş, birkaç gündür kayıklarında bulunuyormuş ve adeta hayata küsmüş, önüne doğranan sazan etlerini bile yemiyormuş.

Bir süre daha bekleyeceklerini eğer bu kuşun eşi için tuttuğu yas devam ederse akıbetinin mangal olacağını söylemişlerdi.

İçim bir tuhaf oldu, onun yüzünden bir kadeh fazla içtim rakıyı.


...
Keşke herkes Angut gibi bakabilse değer verdiklerine..
...


Bıkmışbroker abim şu sıralar Küsmüşbroker olmuş, dükkândan çıkmış gitmiş. Ben de aynen angut gibi öyle bakakalmış durumdayım ardısıra.

bikmisbroker
31-05-2006, 22:36
.............................
Bıkmışbroker abim şu sıralar Küsmüşbroker olmuş, dükkândan çıkmış gitmiş. Ben de aynen angut gibi öyle bakakalmış durumdayım ardısıra.

Yapma Emin Kardes,

Bıkmışbroker Nam teres, bugune kadar SANAL ortamda da olsa DOGRU bildiklerini yazdi, cizdi..
O Bıkmışbroker nam teres, (bilerek ve/veya bilmeyerek) KAGIT pazarlanan yerlerden uzak durdu...
Yine O Bıkmışbroker nam teres, kendisine ozelden, email ile bir sekilde ulasan "Agbi 2 tane grafik de atsan yeter" (TERCUMESi yani kagidin durumu B..tan MALIN altinda ezildik, 2 grafik atarsan 3-5 kisi gelir alisa bizde mali verir cikariz, yap bi KIYAK) tarzi yazilara cevap vermeye bile tesebbus etmedi...

Bunlari buradan yazmamin sebebi, bana email marifeti ile sordugun sorunun KISMi cevabi da bu "Küsmüşbroker" tanimlamasinin icinde oldugu icindir.
Sana, (yine bana yazdigin sekilde email yolu ile) bunlari anlatacakken, buraya yazmis olmandan dolayi, (Hani derler ya-Ayni sayfa ve sutunlarda yayinlanmak uzere CEVAP hakkimi kullaniyorum) yine buradan yazarak cevaplama durumunda kaldim.

Küsmüş oldugumu soylediginiz siteyi ve/veya sitenin sahibini tanimam, iyiniyeti/ kotuniyeti hakkinda da bilgi sahibi degilim (iYi niyetli oldugunu varsayiyorum-bu nedenle de MUHALEFETiMi yine ayni sitede ve ayni sutunlarda ACIKCA yazdim) YANi ben UZERiME duseni yaptim..Ama XXX tekstil gibi "ZURNANIN son deligi bir iMKB kagidi hakkinda" kendi analizlerini yazmis olmasi, su SANAL alemde "SADECE SON YAZILANI" okuyarak, TUYO pesinde kosan pek cok ky yi yaniltici GUCTEDiR..
SONUC olarak ben o siteye de site sahibine de "Küsmedim."
Su SANAL alemde binlerce kisinin ulasmasinin cok kolay oldugu web siteleri marifeti ile "iYi Niyetle de OLSA" Zurnanin son deligi bile etmeyecek iMKB kagitlari hakkinda bilgi derlenip toparlanmasini bile (Yukarda izah ettigim nedenlerden dolayi) sakincali ve ZARARLI bulmaktayim.

Site sahibi de o tarz yazilarina DEVAM edecegini acikladi..
Bu durumda da benim "Kuyrugumu Toplayip" o diyarlari terketmem iCAB etti..

Konu budur..
Surc-u Lisan ettiysem Affola.

Saygilarimla,
BikmisbrokerNamTeres.

serdarkus
01-06-2006, 12:20
"BaBo'ya kağıdın değerini sordum, dünyalar kadar dedi,
sahi BaBo, Dünya ne eder dedim.. beş para etmez! dedi"

HANNIBAL
01-06-2006, 13:34
sn. Bıkmışbrokerin "angut" yorumu bugun aynen SABAH Gazetesınde Hıncal Uluç un köşesındeydi :)

bikmisbroker
01-06-2006, 14:00
sn. Bıkmışbrokerin "angut" yorumu bugun aynen SABAH Gazetesınde Hıncal Uluç un köşesındeydi :)


Hocam,
O yorum sahsima ait bir yorum degildir aman, yanlis anlasmalara meydan vermeyelim..

serdarkus
02-06-2006, 15:37
Bir Cuma günü, bizim Temel ‘in babası sizlere ömür.. Temel çifte üzgün, hem çok sevdiği babasını kaybetmiş, hem de bildiği kadarıyla babasının itikatı da biraz zayıftı, acaba diğer tarafta durumu ne olacak.

Dayanamamış, müftünün kapısına dayanmış. Sormuş, “Cuma günü ölenler, hiç sorgu sual olmadan cennete gider derler hocam, doğru mudur”

Müftü ne desin, başlamış ufaktan sorgulamaya ;

“Babanın dini inançları tam mıydı?”
“Değildi ama inananları çok severdi”

“Baban namaz kılar mıydı?”
“Kılmazdı ama kılanı da severdi.”

“Oruç tutar mıydı?”
“Tutmazdı ama tutanı da severdi.”

“Hacca gitti mi?”
“Gitmedi ama gideni severdi.”

“Zekat verir miydi?”
“Vermezdi, ama vereni de pek severdi.”

Müftü bu soruların üzerine biraz düşündükten sonra cevap verir; “walla bugün yani Cuma günü sanırım pek bir şey yapmazlar ama, sonraki günler.. sanırım biraz severler!”

serdarkus
05-06-2006, 17:01
... “walla bugün yani Cuma günü sanırım pek bir şey yapmazlar ama, sonraki günler.. sanırım biraz severler!”

A.Şen'den makas yemiş A.Yıldırım modundayız..

yani,

Sevildik biraz ey halkım!.

hakan
05-06-2006, 22:38
Cumayı bekleyelim o zaman. Cumaları pek dokunmazlar.

serdarkus
06-06-2006, 10:36
“Magazin
Şebnem Schaefer'ın "Beni taciz etti" iddiasıyla bir süredir canı sıkkın olan Mehmet Ali Erbil'e, yakın arkadaşı Nilgün Belgün sahip çıktı. Belgün, "Mehmet Ali beni de mıncıklar. Burada önemli olan niyettir" dedi.
..
6 Haziran 2006
Hürriyet”


Portföyümüz mıncıklanınca.. niyeti öğrenmeden hemen kıllanmamak lazım derim!.

niyet neyse akibet de oymuş

neymiş?

serdarkus
06-06-2006, 15:31
Altı.. altı.. altı.. yani şeytan çarptı!.

Şeytan hele bi gitsin, tekrar yükseliriz.

Şeytan spek senii..

selchuk
06-06-2006, 15:47
Altı.. altı.. altı.. yani şeytan çarptı!.

Şeytan hele bi gitsin, tekrar yükseliriz.

Şeytan spek senii..

bugün İHLAS'a yaradı ama:;kahkaha

bikmisbroker
07-06-2006, 13:56
“Magazin
Şebnem Schaefer'ın "Beni taciz etti" iddiasıyla bir süredir canı sıkkın olan Mehmet Ali Erbil'e, yakın arkadaşı Nilgün Belgün sahip çıktı. Belgün, "Mehmet Ali beni de mıncıklar. Burada önemli olan niyettir" dedi.
..
6 Haziran 2006
Hürriyet”


Portföyümüz mıncıklanınca.. niyeti öğrenmeden hemen kıllanmamak lazım derim!.

niyet neyse akibet de oymuş

neymiş?

Hocam Nefis borsa yorumlarindan FEYZ aliyoruz, eline diline kalemine ve Klavyene SAGLIK..
Ancak Klasik olacak amma, bu Yorumlarinin altina;
"Alim satim tavsiyesi degildir, dogacak Kar ve Zararlarinizdan sorumlu degilim..vb" Tarzinda birsey eklesen??:;sicakkahve :ds:*

serdarkus
07-06-2006, 14:48
[B][FONT="Comic Sans MS"]Hocam Nefis borsa yorumlarindan FEYZ aliyoruz, eline diline kalemine ve Klavyene SAGLIK..


Rica ederim, ben artık kendimi halkıma adadım, ne yapıyorsam bu vatanın evlatları için..

TheSecret
07-06-2006, 15:01
Rica ederim, ben artık kendimi halkıma adadım, ne yapıyorsam bu vatanın evlatları için..
Kendini halkına adayıp Ihlaslı kullardan olmak, bu dünyada değilse bile öbür dünyada kazandırır. Mühim olan niyet :p

serdarkus
07-06-2006, 17:11
Tarih sonra bu günü eksik yazar dedim, gidip bir bakayım halkım ne yapar.. Karar verdim, vardım. Baktım, karıştım. Bütünleştim, birlikte televole seyrettim. Ben de halkım gibi, açık artırma sonucunu merak ettim, sonucu heyecanla beklemeye karar verdim.

..
Ancak Klasik olacak amma, bu Yorumlarinin altina;
"Alim satim tavsiyesi degildir, dogacak Kar ve Zararlarinizdan sorumlu degilim..vb" Tarzinda birsey eklesen??:;sicakkahve :ds:*

İşte bu dedim.. Zamanı geldi dedim.. ciddi olarak düşünmeye karar verdim. Ki benim bir değil iki gerekçem var. Biri aile saadeti, diğeri ise çevre.. zaten memleket yine kritik bir eşikten geçmeye çabalıyor, sonra maazallah!.

Aman halkım, dikkat!.

158

serdarkus
09-06-2006, 15:54
35...!

Alıştım
Alıştın
Alıştı
Alıştık
Alıştınız
Alıştılar


Alıştırıldık!.

Rahmetli de demişti zaten, “alışırlar, alışırlar!”

Ben şimdiden alışmak istiyorum, şimdi sırada kaç var..

serdarkus
09-06-2006, 16:58
"....
Hiçbir paranın satın alamayacağı bu insanlar kimdi? Nereden gelmişlerdi? Nereye gitmişlerdi? Hangi birikim, inan, güven, hırs, sevgi ve saygıyla işlerini yapmışlardı? Her bir dizesinde okyanus kadar derin, gökyüzü kadar sonsuz olmayı nasıl başarmışlardı? Sanatı hem insan, hem de sanat için yaratmayı, hatta bizzat sanatı yaratmayı nereden ve kimden aldıkları esinle becermişlerdi?

Yanıtı çok basitti: İşlerini önce sevmişler, sonra layıkıyla yapmışlar ve paraya gereksinimlerini karşılayacak bir araç olmanın ötesinde değer katmamışlar, Tanrı bilmemişlerdi.
..."

http://www2.malatyahaber.com/haberler/templates/malatya.asp?articleid=5652&zoneid=9&y=19

bikmisbroker
10-06-2006, 03:12
35...!

Alıştım
Alıştın
Alıştı
Alıştık
Alıştınız
Alıştılar


Alıştırıldık!.

Rahmetli de demişti zaten, “alışırlar, alışırlar!”

Ben şimdiden alışmak istiyorum, şimdi sırada kaç var..

Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar.
Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır. Soba yerden 1 m. kadar yukarda, altındaki dizili taşların üzerindedir.
Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar.
Kimyacı; "adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış"
Fizikçi; "adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş"
jeolog; "burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanin taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangin olasılığını azaltmayı amaçlamış"
Matematikçi; "sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış"
Antropolog; "adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş".
Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar.
Adam cevap verir: - "Boru yetmedi."

Simdi deyiverin bakalim Bu endeks neden buralara geldi..
Teknikci;X Y yi ustten assagi kesinceeee, alttaki destek de Kostek gorevi gorunceeeee..
Elliotcu;Flat itki ile Covdurme ending diagonal seklinde 5 ci dalgadaki uzatmanin taaa ucundannn seedinceeee..
Analist;Yurt disi piyaslardan Kolombiya nerkez bankasi Guvernorunun aciklamasi beklenen FAiZ indirimi ile Amerika da aciklanmasi beklenen XYZ oranlarinin oglenden sonra saat 15.30 da ciklanacak olmasi neticesindeee
Stratejist;Efendim simdi Makro ekonomik degerlerin icerisinden butce acigi ile Dovizin 4 yildir kuzu gibi meelemesi, cok seslilik yaratmis olup faiz oranlarini tetiklemis oldugundan..
Takasci;Yabancilar Halen satmiyorlarki? Yabanci Takaslari sadece %2 dustu??

Vatandas;(Yani ky)Abe Gismet buraya gadarmis, hanimin altinlari da getti gaari..

serdarkus
11-06-2006, 15:36
Temel vefat etmiş, cenazede biri Dursun’a sormuş, “Nasıl öldü?”
-Hiç sorma demiş Dursun, tam 30.kattan aşağıya düştü…
-Vah vah, çok feci bir ölüm…
-Yok yok öyle ölmedi, diye açıklık getirmiş Dursun, tam yere düşecekken manavın tentesine çarpıp tekrar yükseldi…
-Vah Vaah! Desene daha şiddetli yer çakıldı o zaman.
-Yok! Karşıdaki kasabın tenteden zıpladı bu sefer karşı binanın çatısına…
-Demek çatıya çarpıp öldü.
-Yok ya! Çatıdan yuvarlanıp elektrik tellerine gitti…
-Deme ya! Çarpıldı o zaman…
-Yok canım.. teller yaylandı, Temeli 200 metre yukarı fırlattı.
-200 metreden yere çakıldı öyle mi? Yazık…
-Yok ya yine en baştaki bakkalın tenteye…
-Eeee. Orada mı öldü
-Yooo… Ordanda yine kasaba…

En sonunda bunalan adam bağırarak sorar, “Ulan nasıl öldü bu adam?”
- “Biz de baktık bi türlü durmuyo… çektik, vurduk!”

...
Vatandas;(Yani ky)Abe Gismet buraya gadarmis, hanimin altinlari da getti gaari..

vatandaş, yani ky için de bişeyler anlatıyorlar, “Sonra efendim, önce 45 bin olmuştu.. sonra 41 bin… daha sonra 36 olmasın mı… baktık hala çıkmıyo, biz de…” gibi birşeymiş de, ben pek bilmiyorum artık nasıl bir şey olduğunu..

bikmisbroker
12-06-2006, 15:35
43 bin endeksden beri Mal tasiyan Guccukk Yatimicinin Yasadigi SIKINTI nedeni ile (Aradigini bulamiyor garibim) internette neyi nasil arastirma yaptiginin resmidir..

http://img.photobucket.com/albums/v85/bbroker/googleoldbastards.jpg

Sahi; Where is....??

serdarkus
13-06-2006, 14:00
"'UFO parçası' Rus uçağının atığı çıktı
Uğur BECERİKLİ / ANKARA

Ankara'da bir evin çatısına düşen buz parçası, UFO heyecanı yarattı. İncelemede, Rus uçağının bıraktığı tuvalet pisliği olduğu ortaya çıktı.

2 Eylül 2003 gecesi, Ankara-Gölbaşı'nda, Yavrucak köyünde oturan Hasan Yaman'ın evine gökten esrarengiz yeşil bir buz kütlesi düştü. Çarpmanın etkisiyle çatı kırıldı, hatta duvarlar çatladı. Etrafa yeşilimsi renkte parçalar dağıldı. Parçayı eliyle tutan Hasan Yaman, elinde aynı renkte bir iz kaldığını fark etti. İlk şok atlatıldıktan sonra köydeki herkesi bir UFO telaşı sardı. Köy halkı, cismin bir UFO'dan düştüğünden neredeyse emindi.

MTA CİSİMDEN NUMUNE ALDI
Ev sahibi Hasan Yaman jandarmaya haber verdi. Gökten düşen buzun erimeye başladığının fark edilmesi üzerine de bir bölümünü alıp buzdolabına koydu. Yaman'ın evi çok geçmeden, yaklaşık 5 kilo ağırlığındaki ve kötü kokulu cismi görmeye gelenlerle dolup taştı. Hatta köylülerden biride tadını merak edip cisme diliyle dokundu. Ankara Üniversitesi Astronomi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ethem Derman parçayı incelerken, Maden Tetkik Arama (MTA) da numune alıp laboratuvarda test ettirdi. Kütle uzaydan değil, hava meydanına para vermekten kaçınan bir uçaktan bırakılan tuvaletten gelmişti. -50 derecede donan atık da gökcismi gibi yere çakılmıştı. Buza yeşil rengi verense, temizlik maddeleriydi. Gölbaşı Savcılığı yaptığı incelemede, olay saatinde iki Rus uçağının seyrettiğini belirledi. Uçaklardan biri Evolga AVV, diğeri ise KBA Sonajarsky Havayolları'na aitti. Savcılık, Hasan Yaman'a dava açabileceğini bildirdi. "O gece kimsenin ölmemesi mucize" diyen Hasan Yaman da, şimdi dava açma hazırlıkları yapıyor.

Sabah ©"

serdarkus
13-06-2006, 14:07
Böylesi bir günde, eğer olsaydı, üçüncü komikliğin olması..

hakan
14-06-2006, 19:49
"'UFO parçası' Rus uçağının atığı çıktı
Uğur BECERİKLİ / ANKARA

Ankara'da bir evin çatısına düşen buz parçası, UFO heyecanı yarattı. İncelemede, Rus uçağının bıraktığı tuvalet pisliği olduğu ortaya çıktı.

2 Eylül 2003 gecesi, Ankara-Gölbaşı'nda, Yavrucak köyünde oturan Hasan Yaman'ın evine gökten esrarengiz yeşil bir buz kütlesi düştü. Çarpmanın etkisiyle çatı kırıldı, hatta duvarlar çatladı. Etrafa yeşilimsi renkte parçalar dağıldı. Parçayı eliyle tutan Hasan Yaman, elinde aynı renkte bir iz kaldığını fark etti. İlk şok atlatıldıktan sonra köydeki herkesi bir UFO telaşı sardı. Köy halkı, cismin bir UFO'dan düştüğünden neredeyse emindi.

MTA CİSİMDEN NUMUNE ALDI
Ev sahibi Hasan Yaman jandarmaya haber verdi. Gökten düşen buzun erimeye başladığının fark edilmesi üzerine de bir bölümünü alıp buzdolabına koydu. Yaman'ın evi çok geçmeden, yaklaşık 5 kilo ağırlığındaki ve kötü kokulu cismi görmeye gelenlerle dolup taştı. Hatta köylülerden biride tadını merak edip cisme diliyle dokundu. Ankara Üniversitesi Astronomi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ethem Derman parçayı incelerken, Maden Tetkik Arama (MTA) da numune alıp laboratuvarda test ettirdi. Kütle uzaydan değil, hava meydanına para vermekten kaçınan bir uçaktan bırakılan tuvaletten gelmişti. -50 derecede donan atık da gökcismi gibi yere çakılmıştı. Buza yeşil rengi verense, temizlik maddeleriydi. Gölbaşı Savcılığı yaptığı incelemede, olay saatinde iki Rus uçağının seyrettiğini belirledi. Uçaklardan biri Evolga AVV, diğeri ise KBA Sonajarsky Havayolları'na aitti. Savcılık, Hasan Yaman'a dava açabileceğini bildirdi. "O gece kimsenin ölmemesi mucize" diyen Hasan Yaman da, şimdi dava açma hazırlıkları yapıyor.

Sabah ©"

Hasan abimize gökten talih kuşu şeytmiş.

Dava açarda kazanırsa bir derdine ilaç olur..

Kimsenin yaralanmamasınada şükrekmek gerekiyor.

hakan
14-06-2006, 21:21
Günün komiklerine aday olurmu bu yazı...:;kahkaha

Unakıtan'dan borsacılara uyarı

A.A./ANKA

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, borsadaki yerli oyuncuların, kısa vadeli kar peşinde koştuklarını ve yaptıkları işlemlerle yabancıların da kafasını karıştırdıklarını ifade ederek, “Hareketlerine dikkat etmeleri, ekonominin görünümünü bozmamaları lazım. Bozarlarsa ne olur? O zaman ben de yapacağımı bilirim” dedi.

Unakıtan, Mayıs ayı bütçe uygulama sonuçlarını açıkladığı basın toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Devlet Bakanı Ali Babacan'ın IMF ile 3. Gözden Geçirme Görüşmeleri'nin ardından dile getirdiği, bütçedeki “harcama tavanının” kaç olduğunun sorulması üzerine Unakıtan, bütçede yer alan harcama kalemlerinin “harcama tavanını” oluşturduğunu belirterek, bu rakamların üzerine çıkılmayacağını belirtti. Örneğin Yeşil Kart'taki harcama fazlasının başka bir kalemde oluşacak açık ile dengelenebileceğini dile getiren Unakıtan, “Neticede bütçe ne gösteriyorsa o kadar harcama yapılacak” dedi.

Unakıtan, bütçe gelirlerinde oluşabilecek fazlalığın harcamaya yönlendirilmeyeceğini ve burada da tasarruf yapılacağını ifade etti. Unakıtan, bu tablonun, Türkiye'de mali disiplinin “fevkalade” iyi gittiği ve güçlendiği anlamına geldiğini söyledi.

Kurumlar Vergisi'nin yüzde 30'dan yüzde 20'ye indirilmesini öngören yasal düzenlemenin bütçeye ne kadar yük getireceği sorusu üzerine Unakıtan, bütçenin bu düzenleme öngörülerek hazırlandığını ifade etti. Bakan Unakıtan, çeşitli çevrelerden de kendilerine, kaybın ne kadar olduğuna yönelik sorular geldiğine işaret ederek, “Elbetteki kayıp oluyor ama bütçeyi buna göre hazırladık” diye konuştu.

Ekonomideki son gelişmeler karşısında alınan tedbirlerin piyasada ”beklenen tepkiyi yaratmadığı” ifade edilerek, yorumunun sorulması üzerine Maliye Bakanı, serbest piyasa ekonomisinde piyasanın kendi kararlarını kendisinin verdiğini vurguladı ve kendilerine düşen görevin, piyasaya sağlıklı bilgi vermek olduğunu söyledi. Bugünkü toplantının da bu amaca hizmet ettiğini kaydeden Unakıtan, piyasanın yine kendi algısına göre hareket edeceğini, kendilerinin de gerekli adımları atmayı sürdüreceklerini belirtti.

DAR ALANDA KISA PASLAŞMA

Dalgalı kur ile ilgili “dar alanda kısa paslaşma yapıldığı” yönündeki ifadesi anımsatılarak, “bunu kimlerin yaptığının” sorulması üzerine Unakıtan, borsanın bir anda yükselmesinin şirketlerin çok iyi duruma geldiği ya da ters yöndeki hareketin, kötü duruma düştükleri anlamına “tam” olarak gelmediğini belirtti. Maliye Bakanı Unakıtan şöyle konuştu:
“Bilhassa bizim borsada yerli oyuncularımız var. Yerli oyuncularımız çok fazla karın da peşinde oluyorlar. Uzun vadeli, istikrarlı bir yatırımcı manzarası çizmiyorlar maalesef, gün içerisinde gerekli gereksiz, açığa alımlar, satışlar, birtakım şeyler, yabancıların da kafasını karıştırıyor. Yabancılar bana göre borsada daha uzun vadeli istikrarlı yatırımcı. Onlar yabancıların da kafalarını karıştırıyorlar. Hareketlerine dikkat etmeleri lazım, Türk ekonomisinin görünümünü bozmamaları lazım, bunları bu kadar açık söylüyorum. Bozarlarsa ne olur? O zaman ben de yapacağımı bilirim.”
Unakıtan, böyle bir durumda tavrının ne olacağını soran bir gazeteciye de, “tabii ki her yapacağımızı açıklamıyoruz ama yapacağımızı biliriz” yanıtını verdi.

"PANİK YAPMA"

Herkesin hesabını iyi yapması gerektiğini söyleyen Unakıtan, "Devlet de kimsenin ayak değneği değil. Kimsenin zararını karşılayacak bir durumu yok" dedi. Unakıtan, ufak bir dalgalanmada yüksek kurdan döviz alanların sonra kur düşünce pişman olduklarını belirterek, "Kardeşim panik yapma, dalgalıysa dalgalı. Kendi ayağına kurşun sıkıyorsun. Akıllı ve soğukkanlı hareket et" dedi.

Unakıtan, tüketimi kısıcı nihai tedbirler alınması gibi bir durumun ise söz konusu olmadığını söyledi. Unakıtan, "Ancak gerektiği anda gerekeni yaparız. Gözümüzü kırpmayız ve tedbiri alırız" diye konuştu. Unakıtan, bu tedbirin ne olduğuna ilişkin olarak ise bilgi vermedi. Unakıtan, Maliye'nin bir yere 10 kere basıp sağlamsa adım attığını söyledi.

Kemal Unakıtan, vergi artışı yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorular üzerine, "Şu anda öyle birşey yok. Vergi artışı ihtiyacı da yok. Herkes ayağını yorganına göre uzatsın" diye konuştu.

"VERGİ ARTIRMA NİYETİNDE DEĞİLİM"

Unakıtan, harcama tavanının bütçedeki rakamlar olduğunu ve bu rakamların değiştirilmeyeceğini belirtirken, "Kemeri nasıl nerden sıkacağımı ben bilirim. Kemer sıkma deyip de vergi artırma niyetinde değilim. Hükümet olarak vergi artırmak için değil. Azaltmak için uğraşıyoruz" dedi.

Unakıtan, Vergi Usul Kanunu'nda yapılan düzenlemelerin kendisini ilgilendirip ilgilendirmediğine ilişkin olarak da bu düzenlemeden haberi olmadığını, zaten kendisiyle ilgili davaların da ortadan kalktığını kaydetti.

R.W
14-06-2006, 23:49
serbest piyasa ekonomisi'ne sahip bir ulkenin piyasa enstrumanlarini tehdit'le yonetip duzeni saglayacagini dusunen kara cahil bir en ust duzey devlet gorevlisinin itiraflari karsisinda utaniyoruz-umariz yetki verenlerde utaniyordur....

serdarkus
15-06-2006, 13:32
Fadime, gece yarısı uyandığında kocası Temel’in yatakta olmadığını görür. Kalkıp mutfağa gittiğinde, Temel’i yaşlı gözlerle kahve içerken bulur.
“Ne oldu, neyin var?” diye sorar.
Temel; “40 yıl önceki günleri hatırlıyor musun?”
Fadime çok duygulanır. Demek ki Temel 40 yıl önceki günleri hatırlayıp, uyuyamamıştır.
“Evet” der duygulu bir sesle.

Temel; “Daha liseyi yeni bitirmiştik ve sen 18’ine girmek üzere idin.”
“Evet” der Fadime, o günleri hatırlayarak.
Bir gün annen evde yoktu, ben size gelmiştim. Hatırlıyor musun?” “Evet “ der Fadime gülümseyerek.
Temel; “Annen eve erken gelmişti ve bizi yakalamıştı, hatırlıyor musun?” der. “Evet” der büyük bir sevgi ile Fadime, Temel’in her detayı hatırlamasından memnun ve mutlu.

Temel devam eder; “Annen odasına gitmiş, bir silah ile gelip, silahı başıma dayamış, ya kızımla evlenirsin ya da seni hapse gönderirim, 40 yıl yatarsın. Benim kızım daha daha 18’ine bile basmadı demişti. Hatırlıyor musun?”
“Evet” der Fadime gülümseyerek.

Temel gözlerindeki yaşları siler ve büyük bir iç çeker;
“Bugün hapisten çıkıyor olacaktım.”



%3-5 zarara razı olasaydık, şimdi nerede ne olurduk diye merak edenlere.. önce bir Fadimeyle mutlumuydun hocam diye konuya başlayarak olaya iyice bir derinlik katmak lazımdır derim. Sonra da.. happy-son, yani hep beraber ağlaşırız!.

serdarkus
20-06-2006, 13:30
Parayı korumak, kazanmaktan daha zordur.

serdarkus
20-06-2006, 13:44
.

Üzüm üzüme, yatırımcı endekse baka baka morarır.

serdarkus
20-06-2006, 13:46
.

“Her sorunun üç çözümü vardır:
Benim çözümüm,
sizin çözümünüz,
bir de gerçek çözüm.”

serdarkus
20-06-2006, 13:49
...

-Düştü…

-Çıktı..

-Düştü..

-Çıktı..

-Düştü..

-Çıktı..

-Düştü..

-Çııı..!

TheSecret
20-06-2006, 14:50
***IHLAS*** Ihlas Holding A.S.'nden gelen yazi: Daha once 12.06.2006 tarihinde yaptigimiz ozel durum aciklamasi ile, Toplu Konut Idaresi Baskanligi'nin, Istanbul Avcilar Firuzkoy Mah. Ispartakule, 1. Bolge'deki 78.541,53 metrekare lik arsasi uzerinde yapilacak arsa satisi karsiligi gelir paylasimi isine, sirketimizce, cogunluk pay ve pilot ortaklik sirketimizde olacak sekilde olusturulan ortak girisim grubu olarak, 09.06.2006 tarihinde teklif verildigi aciklanmisti. T.C. Basbakanlik Toplu Konut Idaresi Baskanligi' nin tarafimiza bugun (20.06.2006 tarihinde) teblig olunan 15.06.2006 tarih ve 19717 sayili yazilari ile bahsi gecen ihalenin ortak girisim grubumuzda kaldigi bildirilmistir. Toplam muhammen geliri 202.500.000 YTL olan, bahsi gecen arsa karsiligi gelir paylasimi isinde verdigimiz teklife gore, bu gelirin % 30'luk kismi (60.750.000 YTL) idarenin payi olacaktir. ***IHLAS*** (20/06/2006 - 15:43:09)

Sayın Serdarkus,

Bakın IHLAS sonunda bir ihale aldı. :ds:* Yarasın tosunuma mı denir bu duruma artık bilmiyorum.

Bu arada yüksek mevkilerde yakınınız olduğunu neden gizlediniz. hem de Adamkus gibi Litvanyalı bir devlet başkanı var. Söyleyin bir kaç ihale de o versin IHLAS'a :p

serdarkus
20-06-2006, 16:48
..

Sayın Serdarkus,

Bakın IHLAS sonunda bir ihale aldı. :ds:* Yarasın tosunuma mı denir bu duruma artık bilmiyorum.

Bu arada yüksek mevkilerde yakınınız olduğunu neden gizlediniz. hem de Adamkus gibi Litvanyalı bir devlet başkanı var. Söyleyin bir kaç ihale de o versin IHLAS'a :p

Bir tanedir o..

tivisi satıldı satılacak diye her iki ayda bir hoppa yapardı, gerçekten satıldı, tek bir tık bile tıklamadı..

(Sahi, satıldı mı.?)


Sormuş, "Sen İhlas'ın karikatürünü yapabilir misin?"

sonra, yapmış..

serdarkus
20-06-2006, 16:55
Sormuş, "Sen İhlas'ın karikatürünü yapabilir misin?"

sonra, yapmış..

Küfür etme alim oldun sanırlar..

186

bikmisbroker
20-06-2006, 18:35
Bizim KY assagidaki Fikrada anlatilan Amerikali konuk gibidir, garibim..

Karadenizliler, bir konferans duzenlerler.
Bu konferansa konusmaci olarak unlu bir Amerikali bilim adami da davet edilir.
Amerikali konuk, bir hafta erken gelir, hem tatil yapar hem de Turkleri yakindan tanima firsati bulur.
Karadenizliler ile Amerikali bilim adami hemen her konuda anlasirlar, uyum icinde konferans biter.
Ayrilik gunu gelir, Karadenizlileri alir bir dusunce.
Biz bu degerli bilim adamina ne alalim?
Aralarinda toplanirlar, baskan konunun onemini vurgulamak icin der ki:
Biz bu Turk dostu, degerli bilim adamina nasil bir hediye alalim ki bizi unutmasin?
Hem kullanisli bir sey olsun, hem her eline aldiginda bizi hatirlasin?
Salonda kisa bir sessizlik olur, arka siralardan Temel elini kaldirir:

"Sunnet ettirelim..! "

RAPORLAR duzenlediler.. Aldik...
Faizler assagi dediler... Aldik...
Ekonomi duzeldi dediler.. Aldik..
"Dolardan bi M..k olmaz dediler, dovizleri satip yine.. Aldik..
Yabanci reyting kuruluslari Notumuzu bile TEYiT etti.. Yine Aldik..
Her baktigimiz da da Hatirliyoruz.. Hatirlayacagiz..

buena vista
21-06-2006, 09:30
THY'de, son dönemde göreve başlayan bazı kabin memurlarının, günah olduğu gerekçesiyle içki servisi yapmadığı, kendisini uyaran amirlerini ise 'işten attırmakla' tehdit ettiği ileri sürüldü.

THY'nin son günlerde yaşadığı uçuş iptalleri ve rötar sıkıntılarından sonra bir başka skandal daha patlak verdi . İddiaya göre, AK Parti iktidarında gelen yönetimin işe başlattığı bazı erkek kabin memurları, dış hat uçuşlarında içki servisi yapmaya yanaşmıyor. SABAH'a açıklamalarda bulunan Hava-İş Sendikası Genel Başkanı Atilay Ayçin, AK Parti iktidarının kadrolaşma çalışmalarının kuruma bugüne kadar hiç olmadığı kadar zarar verdiği görüşünü savundu.

'KORKUSUNDAN İSİM VEREMEDİ'
Ayçin şu iddialarda bulundu: "Kabin amiri, stewarta
içki servisi yapmasını söylemiş. O da, 'Dinimizce içki servisi yapmak caiz değil. İçkili yerlerde bulunmak ve içki içenlere servis yapmak günahtır. Ben bunu yapamam' demiş. Kabin amiri, 'Yapmak zorundasın. Bu senin görevin' deyince de, 'Yapmıyorum, git istediğin yere şikayet et. Sen benim kimin adamı olduğumu biliyor musun' diyerek aba altında sopa göstermiş. Belki buna benzer olaylar sıkça yaşanıyor ama bize sadece üç kez intikal ettirildi." Atilay Ayçin, olayda adı geçen kabin amirinin işten atılma korkusuyla kendi adını ve kabin memurunun adını vermediğini de belirtti. Ayçin şöyle devam etti: "Hiçbir çalışan THY'nin çalışma kurallarını tanımamazlık yapamaz. Daha önceki iktidarlar da THY'ye kendi kadrolarını yerleştirdi. Bu ne yazık ki, şirketin kaderidir. Ancak, hiçbir zaman böyle bir skandal yaşanmamıştı."
Sevilay YÜKSELİR (Sabah)

serdarkus
22-06-2006, 09:08
"UNAKITAN VE BABACAN'IN AÇIKLAMALARI BORSAYI COŞTURDU

Piyasalara sabah dopingi FLAŞ
....
Haber Girişi: 22.06.2006 - 09:50"


Bir açıklama.. bir coşku!.
iki açıklama.. iki coşku!.
Üç açıklama..üç coşku!..


Coştu da dalgalanıyor kolbaşının beygiri.. breee!.

Açıklamaya vergi yok, yeter ki fazla edep yeri falan açılmasın..
haa, açılsa ne olur, olsa olsa yeni bir sanatsal imaj olur.

serdarkus
22-06-2006, 10:30
• Şeyhbayram Mahallesi’nde kadınlar arasında çıkan ve eşlerin de katıldığı kavgayla ilgili ifade veren A.A. adlı kadın, B.E. ‘nin yanı sıra S.B. ile de alt üst komşu olduklarını, S.B. ile sürtüşme olduğunu, balkonda halı silkerken, komşusunun kendisine hakaret ettiğini, bunun üzerine kendisinin de komşusunun üzerine su attığını, komşusunun da kendisine süs vazosu attığını, küfür ve hakaret eden S.B.’den şikayetçi olduğunu söylerken, S.B. adlı kadın da ifadesinde, A.A.’nın çamaşır astığı zaman sürekli halı silktiğini, kendisinin buna kızdığını, kızınca da komşusunun kendisine küfrettiğini, taşla camlarını kırdığını bu nedenle B.E. ve A.A.’dan şikayetçi olduğunu öne sürdü. Soruşturma sürüyor.

• Yeşiltepe Yolu’nda 00.15 sıralarında meydana gelen kavgayla ilgili ifadesi alınan V.Ö. ve B.K. adlı şahıslar, işyerlerinin önünde aileleri ile otururken, oradan geçmekte olan İ.M.Y., H.A. ve M.Y. adlı şahısların, “Ne o karı mı satıyorsunuz?” diyerek yanlarına geldiklerini, zorla işyerine girdiklerini, ellerindeki bira şişesi ve bıçaklarla duvarlara zarar verip, araçlara tekme attıklarını, ağza alınmayacak küfürler ettiklerini, B.K.’yı dövdüklerini anlattılar. Yakalanan zanlılar, suçlamaları kabul etmediler ve ifadeleri alındıktan sonra savcının talimatıyla salıverildiler.

• Piyasalara sabah dopingi FLAŞ
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ile Devlet Bakanı Ali Babacan, ortak basın toplantısı düzenledi.
Maliye Bakanlığında saat 09.00'da başlayan basın toplantısında ilk konuşmayı Maliye Bakanı Unakıtan yaptı. Bakan Unakıtan, mali sistemde revizyon niteliğinde bazı değişikliklere gidildiğini açıkladı. Buna göre yurtdışında yerleşiklerin finansal araçlardan Türkiye'de elde eldikleri kazanç ve iratlara uygulanacak stopaj oranı sıfıra indirildi. Bütçe hedeflerinin kesinlikle aşılmayacağını vurgulayan Unakıtan, yüzde 6.5 Faiz dışı fazla hedefinin de tutturulacağını söyledi. Devlet Bakanı ali Babacan ise enflasyon hedefinden herhangi bir değişikliğin söz konusu olmadığını, 2007 hedefinin de yüzde 4 olduğunu vurguladı. KİT ürünlerinin fiyatlarının 2007 enflasyon hedeflerine göre ayarlanacağını açıkladı.
İki bakanın açıklamasının ardından borsa açılışın ilk dakikalarında 1000 puanlık rekor yükselişle güne başladı."

serdarkus
22-06-2006, 13:29
"TURİSTLERE TECAVÜZE UĞRAYIP UĞRAMADIKLARINI SORACAKLAR
Vekiller 'tecavüzcü' AVINDA

Zübeyde YALÇIN /SABAH
TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyeleri turistlere, tecavüz veya tacize uğrayıp uğramadıklarını sormak için Antalya'ya gidecek.


Karakol, cezaevi ve çocuk yetiştirme kurumlarına yaptıkları ani baskınlarla sık sık kamuoyu gündemine gelen TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyeleri, bu kez de tacizcilerin ve tecavüzcülerin peşine düştü. Komisyon üyeleri...
.."



Yakındır, sıra biz genç, bakir ve taze yatırımcılardadır..

Sorarlarsa, saklamayalım, gerçeği tüm çıplaklıklarıyla bir bir açıklayalım derim!..

buena vista
22-06-2006, 14:21
" Ülkenin kaderi finansal teröristlerin eline kalmış durumda."(Y.E)

serdarkus
23-06-2006, 10:10
"UNAKITAN VE BABACAN'IN AÇIKLAMALARI BORSAYI COŞTURDU

Piyasalara sabah dopingi FLAŞ
....
Haber Girişi: 22.06.2006 - 09:50"
..




"FLAŞ.. FLAŞ... MERKEZ BANKASI DÖVİZ SATIYOR


Dövize mühahele FLAŞ

Haber Girişi: 23.06.2006 - 10:55 "



Birincide coştu,
İkincide caştı..
üçüncüde ise.. amaninnn!.